Buse'nin Gözyaşları 2 |
07-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Buse'nin Gözyaşları 2Buse'nin Gözyaşları 2 - Derin Duygular - Ayhan Sarıkaya - Duygu Seli - Yaşam Hikayeleri - Öykü Buse'nin çocukken en çok korktuğu kendisine iğne yapılmasıydıEbe ya da hemşirenin elinde enjektörü gördüğü zaman;kendisine her ne kadar "Korkma canım,gülüm,bir tanem,çiçeğim" gibi tatlı,gönül okşayıcı sözler söylenilmiş olunsa da başına gelecekleri çok iyi sezinliyordu İğnenin acı gerçeği ile altı yedi yaşlarındayken;geçirmiş olduğu ateşli bir hastalıktan tanışmıştıO zamanlar mevsimlerden kışdıAcımasız soğunu ve şiddetini alabildiğine şehrin üzerine kusuyor insanları kasıp kavuruyorduBuse,ansızın hastalanmış,ateşlenmeye ve kesik kesik öksürmeye başlamıştı Annesi,koca karı ilaçlarıyla Buse'nin öksürük ve ateşini düşürmeye çalışsa da başarılı olamamıştıÖnce sağlık ocağına gitmiş,sağlık ocağındaki doktorun yazmış olduğu şuruplar,öksürüğün hızını birazcık azaltmış olsa da ateşi düşmemiştiSağlık ocağına gidene kadar da herhangi bir sosyal güvencesi olmadığı için "yeşil kartın" nasıl çıkarılacağı ve neler yapması hakkında bilgiler toplamıştı Muhtarlık,tapu ve belediyedeki işlemlerini de tamamladıktan sonra tek sosyal güvencesi olan "yeşil kartını" alınca Buse'yi Amasya Devlet hastanesi çocuk polikliniğine götürmüştüBütün bu işlemleri tek başına kotarmıştı Kocası Cemal,kızının hastalığı karşısında da kayıtsız kalıyor,kılını bile kıpırdatmıyorduHala "nasıl olsa kız çocuğu" düşünceleri içerisinde umarsızca günlerini geçirmekle meşguldüOnun gözünde varsa yoksa erkek evlattı Karısı Raziye de istediği erkek çocuğunu bir türlü doğurmayınca,hem kendi dünyasına küsmüş,hem de eviyle ilişkisini kesmiştiSabah evden çıkıyor,akşam geç saatlere kadar dışarıda zaman öldürüyorduİş bulursa günlük amelelik işlerine gidiyorduÜç gün iş bulur da çalışırsa dört gün yatıyorduDoğru düzgün bir sanatı da yoktuSıradan bir insan portesi çizmeye devam ediyorduSon zamanlarda iş bulsa da eski gençlik yıllarındaki gücünden yoksun olduğu için çalışmakta isteksiz davranıyor,kahvede oturup zaman öldürmeyi yeğliyordu Buse'nin babasının yüzünün güldüğünü bir kez olsun kimse görmemiştiYüz mimikler,katı ve soğuktuİlk görünüşte karşısındaki insana ürpertiyle karışık korku bulutları saçıyorduGeriye ve yukarıya doğru uzanan kalın kaşlarının altında derine kaçmış iki siyah gözler,ok gibi fırlıyordu ileriye doğruYüzünün bu haliyle bıyıklarının kalın hali,sakallarının her zaman bakımsız ve kirliliğiyle bütünleşiyor daha da korkunç bir porte çiziyordu Buse'nin hastalığı karşısında kayıtsız kalmaya devam ediyorduRuhsuz ve gaddar haliyle etrafa öfke kusmaya devam ediyordu "Şu gızlar bir an büyüseler de kör topal gelen talihlilere satıp kurtulsam,kendime sermaye yapsam,başka ne işe yararlar ki zaten Ah ulan kancık Raziye,bana bir erkek evlat doğurmadın ya sana dizlerimin hakkımı helal etmiyorum" diye sızlanıp durur,bazen de karısına amaçsızca homurdanıp dururduO haliyle Raziye'nin karşısında kocası değil de ormandan kaçmış kıllı bir ayı izlenimi veriyorduKarısı Raziye de kayıtsız kalmayıp öfkelenir ama öfkesini belli etmeden içinden " Ormanlardaki ayılar,senden daha insaflıdırHiç olmazsa onların dişisine ve yavrularına karşı ilgisi ve korumacılığı vardırSenin domuzdan farkın yok Allah'ın belası"diye intizarda bulunurdu Amasya Devlet Hastanesi çocuk polikliniğindeki uzman doktor,Buse'nin akciğerlerini dinlemiş film ve kan tahlillerinden sonra ise daha bir enine boyuna teferruatıyla gözden geçirmiştiFilmleri, ışığa tutup baktığında akciğerlerinin alt kısmında ince bir bulut şeklinde beyaz lekenin olduğunu görünce hemen Buse'nin annesini uyarmıştıYazmış olduğu reçetedeki ilaçları kullanmasını,yirmi tane antibiyotiğin iğneyle vücuda alınmasının şart olduğu telkininde bulunmuştu Raziye,analığın vermiş olduğu şefkat duygularının coşmasıyla kızının üzerine daha fazla titreyerek, koruyucu bir melek gibi kol kanat germiştiHer gün on iki saat arayla Buse'nin iğnelerini yaptırmıştıYirmi günün bitiminde doktorun, "Hadi geçmiş olsun,kızınız hastalığı atlattıAllah O'nu size bağışlamış" sözleriyle rahatlamış,dünyalar onun olmuştu adetaKadıncağız eve geldiğinde kızına sarılıp sevinçten ağlamış,Buse'nin kokusunu ciğerlerine doldurmuş, "-Kızımın bir telini bile dünyalara değişmem" diye sevinç gösterisinde bulunmuştu İşte altı yedi yaşlarındayken geçirmiş olduğu bu ateşli hastalık sürecinde Buse'nin korkuları, iğneye karşı beyninde farklı çağrışımların doğmasına sebep olmuştuKalçasından iğne yapılması,O'nun için kabustuHer iğne yapılmasında tüyleri diken diken olur,yaygarayı koparırdı Böylece o yaşta bilinç altına yerleşen bu korku,ileriki yaşlarda O'nun farklı bir pencereden bakıp sağlık konusunda farklı değerlendirmelerine vesile olmuştuArtık iğneden korkulmaması,iğnenin insanların sağlığının düzelmesinde etkin rol oynadığı ve olumlu bir işlevi olduğu gerçeğine inanıyorduBöylece geçirmiş olduğu bu deneyiminden sonra ilkokul ve ortaokul yıllarında kendisine belirlediği hedefi "hemşire " olmak önce çocuklara sonra da yetişkinlere daha doğrusu bütün insanlara yardımcı olmayı bilinç altına yerleştirmişti Ayhan Sarıkaya |
|