Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
sığıntı

Sığıntı

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sığıntı



Ufuk, salondaki geniş koltuğun kenarına büzülmüş, kız kardeşine ne diyeceğini bilmeden bakıyordu Sessizliği Meltem bozdu

- Çay ister misin?

- Hayır, teşekkür ederim

Meltem, babasının odasını işaret ederek,

- Kendindeyken seni çok görmek istemişti Bilirsin, seni sever

- …

- Kaç yıl oldu?

- On beş, belki daha fazla

- Bunca zaman neden hiç aramadın?

- Burada hiçbir şey değişmez ki, nesini arayıp sorayım?

Meltem duraksadı Önündeki sehpada duran kül tablasını alıp, tüm gücüyle Ufuk’a fırlattı Cam tabla, Ufuk’un arkasındaki duvara çarparak parçalandı

- İki kıytırık ülke gezdin diye bizden üstünsün değil mi? Niye geldin o zaman buraya? Bunca yıl sürttüğün ülkelere defolup gitsene

- Benden ne istiyorsun, Meltem?

- Ne isteyeyim ki senden, neyin kaldı ki?

Meltem’in eli fark etmeden, sağ gözünün altındaki yaraya gitti Ufuk, bunu fark etmişti

- Hâlâ nefret ediyorsun benden Sığıntı olmam hoşuna gidiyor

Meltem, yanıt vermedi Mutfağa dönüyordu ki, birden Aynur’la göz göze geldi Aynur, Meltem’in nişanlısı Birol’un küçük kardeşiydi Şişman ve suratsız Meltem’in tersine kısa boylu, sıska ve neşeliydi Tartışmayı duymuş, sesini çıkaramadan merdivenlerden seyretmişti Meltem, zoraki gülümsedi

- Gel Aynur Ben şimdi kahvaltıyı hazırlarım

Meltem salondan çıkıp, mutfağa girdi Aynur sessizce koltuğa oturdu İki kişi bir süre birbirlerine sessizce baktılar Bir süre sonra Aynur, sehpanın üstündeki kitabı görüp aldı

- Bu kitap senin mi?


Ufuk irkildi; kitaplarının başkaları tarafından ellenmesine alışkın değildi

- Evet, niye ki?

- “Bulantı”, ne acayip isim, sıkıcı bir kitap olmalı

- Galiba öyle Evet, kesinlikle sıkıcı

Aynur, “Sartre” ismini birkaç kez telaffuz etmeye çalıştı, beceremedi

- Fransız değil mi bu? Fransızların filmleri de böyle zaten Niye okuyorsun ki öyleyse?

- Ben de sıkıcı bir adamım, ondan

Aynur, Ufuk’a yarı şaşkın baktı Ufuk’un gülümsediğini görünce o da gülümsedi Daha fazla konuşmadılar Ufuk ayağa kalktı; balkona çıktı İlçe merkezinin dışında, ahşap bir yalıda oturuyorlardı Deniz, balkonun hemen altındaydı Hava güneşliydi “O günkü gibi” diye düşündü, Ufuk Elli metre kadar önünden yavaşça geçen küçük yelkenli gemiye baktı Annesinin ölümüne neden olan gemi de bir yelkenliymiş, öyle söylemişlerdi O lanetli günü hatırladı Sabahtı, balkondan kayalıkların üstünden atlamak üzere olan annesini hayranlıkla seyrediyordu On dört yaşındaydı Genç kadın her sabah erken kalkar, balkonun karşısındaki kayalıklardan denize girerdi Babası, şu içerideki yaşlı, yatalak Faruk Bey, bir adım arkasında eli Ufuk’un omzundaydı Önlerinden yine bir yelkenli gemi geçiyordu, bugünkü gibi Annesi denize atladı, ve bir daha suyun yüzüne çıkmadı Yelkenlide kan lekesi bulmuşlar Üç gün sonra buldular cesedini kadının Cenaze günü babasından ne çok nefret etmişti Her gününün bir diğeriyle aynı aynı olmasını isteyen, sakin bir adamdı o Annesini ve onu bu küçük kasabaya hapsetmişti Aynı öfkeyi o zaman beş yaşında olan kız kardeşi için de hissetmişti Küçük kız evde ne olduğunu anlayamıyordu Dışarıda taşların üzerinde oturan ağabeyinden, ona yoldan geçen baloncudan balon almasını istemişti Ufuk, Meltem’in üzerine saldırmış, büyükler fark edip onları ayırana kadar Meltem’in gözünün altı taşla yaralanmıştı Ufuk, üç yıl sonra üniversite için kasabadan ayrıldı Bir yıl kadar sonra da üniversiteyi yarım bırakıp, yabancı bir gemiye tayfa olarak girdi Aklındaki tek şey, hiçbir yere hapsolmamaktı Ufuk, balkon korkuluklarının üzerine çıktı Ağlıyordu ve yapacağı şeyden korkuyordu Ama hayatı boyunca bu kasabada kardeşinin yanında sığıntı olarak yaşayamazdı


- Geliyorum anne, diye fısıldadı

O sırada arkasından hıçkırıkla ağlama sesi duydu Arkasına baktı, Aynur balkona çıkmıştı

- Atlayacaksın, değil mi? dedi ağlayarak

Ufuk denize baktı Annesinin atladığı kayalıklara döndü Annesi, Aynur’a ne kadar benziyordu O da hep neşeli olurdu, özellikle denize girerken Kendisinin asla mutlu olamayacağını biliyordu ama Aynur olabilirdi Bunu ondan esirgeyemezdi Korkuluklardan aşağı inip, Aynur’a döndü

- Hayır, atlamayacağım

Çocukluğundan bu yana tek amacı babası gibi olmamaktı Başaramamıştı Aynur’a gülümsedi

- Hadi gel, birlikte kahvaltıyı yapalım

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.