Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çanakkale, mektubu, şehidinin

Bir Çanakkale Şehidinin Son Mektubu

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bir Çanakkale Şehidinin Son Mektubu



Valideciğim,

Dört asker doğurmakla övünen şanlı Türk annesi!

Nasihat-amiz mektubunu, Divrin Ovası gibi güzel, yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının gölgesinde otururken aldım Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti Okudum, okudukça büyük büyük dersler aldım Tekrar okudum Şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim Gözlerimi açtım, uzaklara doğru baktım Yeşil yeşil ekinlerin rüzgâra mukavemet edemeyerek eğilmesi, bana, annemden gelen mektubu selamlıyor gibi geldi Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni, annemden mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardı

Gözlerimi biraz sağa çevirdim güzel bir yamacın eteklerindeki muhteşem çam ağaçları kendilerine mahsus bir sedâ ile beni tebşir ediyorlardı Bakışlarımı sola çevirdim cığıl cığıl akan dere, bana validemden gelen mektuptan dolayı gülüyor, oynuyor, köpürüyordu Başımı kaldırdım, gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım Hepsi benim sevincime iştirak ettiğini, yaprakları rakslarla anlatmak istiyordu Diğer bir dalına baktım, güzel bir bülbül, tatlı sadasıyla beni tebşir ediyor ve hissiyatıma iştirak ettiğini ince gagalarını açarak göstermek istiyordu

İşte geçen bu dakikalar ânında, hizmet erim:

-Efendim, çayınız, buyurunuz, içiniz, dedi

-Pekâla, dedim Aldım baktım, sütlü çay

-Mustafa bu sütü nereden aldım? dedim

-Efendim, şu derenin kenarında yayıla yayıla giden sürü yok mu?

-Evet, dedim Evet ne kadar güzel

-İşte onun çobanından 10 paraya aldım

Valideciğim, 10 paraya yüz dirhem süt, hem de su katılmamış Koyundan şimdi sağılmış, aldım ve iştim

Fakat bu sırada düşünüyorum Ben validemin sayesinde, onun gönderdiği parayla süt içeyim de annem içmesin, olur mu? Şevket neden içmiyor? dedim

Fakat yukarıdaki bülbül bağırıyordu: Validen kaderine küssün, ne yapalım O da erkek olsaydı, bu çiçeklerden koklayacak, bu sütten içecek, bu ekinlerin secdelerini görecek ve derenin aheste akışını tetkik edecek ve çıkardığı sesleri duyacak idi

Şevket merak etmesin, o görür, belki de daha güzellerini görür

Fakat valideciğim, sen yine müteessir olma Ben seni, evet seni mutlaka buralara getireceğim Ve şu tabii manzarayı göstereceğim Şevket, Hilmi de senin sayende görecektir

O güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında, çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler Gayet güzel sesli biri ezan okuyordu

Ey Allahım, bu ovada onun sesi ne kadar güzeldi Bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi, dere bile sesini çıkarmıyordu Herkes, her şey, bütün mevcudat onu, o mukaddes sesi dinliyordu Ezan bitti O dereden ben de bir abdest aldım Cemaat ile namaz kıldık O güzel yeşil çayırların üzerine diz çöktüm

Bütün dünyanın dağdağa ve debdebelerini unuttum Ellerimi kaldırdım, gözümü yukarı diktim, ağzımı açtım ve dedim:

Ey Allahım! Ey şu öten kuşun, şu gezen ve meleyen koyunun, şu sece eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların hâlıkı! Sen bütün bunları bizlere verdin Yine bizlerde bırak Çünkü böyle güzel yerler, Seni takdis eden ve Seni ulu tanıyan bizlere mahsustur

Ey benim Rabbim! Şu kahraman askerlerin bütün dilekleri; ism-i celâlini İngilizlere ve Fransızlara tanıtmaktır Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek, böyle güzel ve sakin bir yerde Sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin eyle Düşmanlarını zaten kahrettin ya, bütün bütün mahveyle diyerek bir dua ettim ve kalktım Artık benim kadar mesut, benim kadar mesrur bir kimse tasavvur edilemezdi

Valideciğim, oğlun Halit de benim gibi güzel yerlerdedir

Dünyanın en güzel yerleri burası imiş Yalnız bu memleketlerde düğün olmuyor İnşallah düşman asker çıkarır da, bizi de götürürler, bir düğün yaparız, olmaz mı?

Kadire mektup yazdım

Valideciğim, evdeki senet vesaireyi kimselere katiyen vermeyin ve sorarlarsa biz bilmiyoruz deyin

Çantayı al, sandığa koy Ben sana vaktiyle anlatmış idim, bu dünya böyledir

Fakat sen merak etme O parayı vermese, adliyedeki adam vermezdi Hani nasıl aldık Yalnız zaman ister

Valideciğim, çamaşır falan istemem, paralarım duruyor, Allah razı olsun

Oğlun Hasan Ethem

4 Nisan 1331 (17 Nisan 1915)

----------------------------------------
* Mektubu Yazan İhtiyat Zabiti (Yedek Subay) Namzedi Ethem, İstanbul Hukuk Fakültesi son sınıfına devam ederken aynı zamanda Beyazıt Numune Mektebinde öğretmendi (1912) Gönüllü olarak katıldığı Çanakkale Savaşında bu mektubu yazdıktan sonra şehitlik mertebesine yükseldi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.