Sabır Aşığı |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Sabır Aşığısabırla ilgili hikayeler - insan sabrı - sabırla geçen bir hayat - sabırla yaşam - sabır sözleri Tatsız bir uykuya daha fazla devam edemeyerek, sabaha karşı saat 04 de uyandı Bir sagara yakıp yan odaya geçti ve rahat bir koltuğa oturdu Faydalı şeyler düşünmeye karar verdi Az sonra duvardaki takvime gözü ilişti Hüzünle karışık bir tebessümle mırıldandı: “İşte bu gün 24 Ekim Benim doğum günüm Tam elli yaşındayım Hey gidi günler hey Yıllar ne de çabuk geçti Acıları, mutluluktan daha çok yıllar” Az sonra, yerinden kalkıp çay pişirmeye girişti Kahvaltı hazırlığı yaparken düşüncelere daldı İçinden kendi kendisi ile konuşmaya başladı: “Acaba ömrün yarısı gerçekten 35 yaş mı? Belki benim için 50 yaş diye düşünsem, fazla iyimserlik mi olur? Her insan için bir başka yaş olduğu muhakkak Keşke bir 50 yıl daha yaşasam Ne kadar güzel yaşardım ikinci elli yılı Eski hatalarımı hiç tekrarlamazdım” Hazırladığı çaydan bir yudum içtikten sonra, sigarasından ciğerlerine doğru bir nefes duman çekti Oturduğu koltuğa iyice gömülerek, bir tepeden aşağıdaki geniş bir ovaya bakar gibi, geçmiş yıllarını gözlerinin önüne getirmeye ve yine içinden kendi kendine konuşmaya başladı: “Keşke bunca yıl, bu kadar kendimi üzmeseydim Her şeyi bu kadar ciddiye almasaydım Çevremdeki insanlara bu kadar kırılmayıp, olayları daha objektif karşılasaydım Keşke bu kadar hayalci, duygusal ve alıngan olmasaydım Tenkitlere bu kadar çok kızmasaydım Keşke o mağrur, ukalâ ve patavatsız bazı mesai arkadaşlarımla fazla muhatap olmayıp, onlarla aramda biraz mesafe bıraksaydım Keşke hiç kimseye gücenmeyip, herkesi olduğu gibi kabul etseydim Keşke okul yıllarımda derslerime daha çok çalışıp, daha başarılı bir öğrenci olsaydım Keşke spora daha çok önem verseydim Keşke ilk yazdığım şiirleri yırtmasaydım Ve o şiirlerle ilk şiir kitabımı çıkarsaydım Keşke gençliğimde evlerinin önünden bisikletle geçerken, pencereden bana baktığını hissettiğim güzel komşu kızına daha çok baksaydım” İçinden iç çekerek geçirdiği bu pişmanlıklardan sonra, kahvaltı sofrasından kalktı Tekrar yan odaya geçerek bir sigara yaktı Ciğerlerine bir nefes duman çektikten sonra, içtiği sigaraya baktı Yüzünü ekşitip, “şu mereti de ne diye içiyorum sanki” diye söylendi “Otuz yıldan beri içtim de ne oldu Ciğerlerim zift ve katran dolu Önce şunu bırakmalıyım” dedi ve sigarasını, kül tablası içinde hışımla söndürdü Sonra oturduğu koltuğa iyice gömülerek hayale daldı İçinden bir dizi şu düşünceleri geçirdi: “ Hiçbir şeye üzülmemeye, şu anda karar veriyorum Artık kesin kararlıyım Kaç yıl daha yaşarım bilmiyorum Kaderimde ne yazılıysa o olacak muhakkak Fakat aklımı kullanıp, önce şu hüzünlü halimi bırakmalıyım Gülecek, sevinecek, mutlu olacak o kadar çok şey var ki Gülecek hiçbir şey bulamasam bile, komedi filmlerine gidebilirim Daha çok müzik dinleyip, hep şen olabilirim Bu yaştan sonra bile, zevk aldığım sporları yapabilir, istediğim pek çok şeyi çalışıp, çabalayıp, sabırla bekleyerek elde edebilirim Bir düşünür: Mutluluk, biraz daha sabretmekten başka bir şey değildir demiş Ne güzel bir sözİşte benim de ilk ve en önemli hedefim bu düşünce olmalı Dallarındaki kuşların gagalamalarına aldırmayan ve onları hep taşıyan, rüzgâra, fırtınaya, kar ve yağmura dayanan, sırtına inebilecek baltalardan bile korkmayan, güçlü ve vakarlı dev ağaçlar gibi olmalıyım Tıpkı tarihi bir çınar ağacı gibi Hiçbir şey geç değil Çünkü her şey için bu gün, yarından daha erkendir Artık son trene binmiş durumdayım Dale Carnegie’nin dediği gibi: Üzüntünün sızmayacağı kompartımanlarda yaşayacağım Kutlu olsun yeni hayat” Bu düşüncelerle huzurlu gibiydi İşe gitmesi gerekiyordu Mesai saati yaklaşmıştı Memuriyet yaptığı görevine gitmek için giyindi ve evinden ayrıldı Otobüs durağına yürüyerek giderken, içinden bir dizi şu düşünceleri geçirdi: “Artık kimseyle münakaşa etmeyeceğim Tenkitler karşısında yıkılmayıp, kimseyi tenkit de etmeyeceğim Az ve öz konuşup, hayatın tadını daha çok çıkarmaya çalışacağım Duraklarda otobüs beklerken, sabırlı ve sakin olacağım İtişip kakışan ve gürültü yapan insanlara aldırmayacağım Sağlığımın bozulduğu günlerde ve beş parasız olduğum zamanlarda bile moralimi bozmayacağım Ve en önemlisi de, kendime artık hiç kızmayacak, geçmiş hayatın üzüntü ve pişmanlıklar defterini bir daha açmayacağım Bundan sona adım: Sabır Aşığı dır” Evinden yürüyerek otobüs durağına geldi Bineceği otobüs uzaktan göründü Kolay binebilmek için birkaç adım öne doğru yürüdü Bu sırada duraktaki kalabalık içinden iri yarı iki adam, sebebini kimsenin bilmediği, yüksek sesli ve kavga tonunda münakaşa etmeye başladı Az sonra itiş kakışla aralarında kavga başladı Onlar birbirlerini yumruklarken, kavgalarını önlemeye cesaret edebilecek birileri de çıkmadı Kendisini sabır aşığı ilan eden elli yaşındaki adamın bineceği otobüs, durağa yaklaştıkça, iki iri adamın oradaki kavgaları daha da arttı Sabır aşığı, daldığı hayalden kendisini kurtarıp, bir an için yüzünü kavga edenlerin tarafına çevirdiği sırada, kavga edenlerden birinin yumruğu, ansızın yüzünde patladı ve dünya bir anda tersine döndü Ve gökten bir yıldız kaydı Sırt üstü yere yapışan zavallının beyaz saçlı başı, asfalt yola hızla çarpmış, ve o anda durağa gelmiş olan otobüsün de altında kalmıştı Ölüm bir anda ona gelmiş, acımasızca alıp götürmüştü Çığlılar atan kalabalık arasındaki varlığı, sanki birden bire yok olmuştu Her şey için geç kalmış, ömrü vefa etmemişti Hesabını geç yapmış, ömrünün yarı yaşının, elli değil de, yirmi beş olabileceğini, hiçbir zaman aklına getirmemiş ve kısa sayılabilecek ömrünü, üzüntü ile tüketmişti Erol Güngör |
|