Borges |
07-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
BorgesBorges Yazısı - Borges Elif Şafak - Elif Şafak Yazıları Borges Ne çok okuduğum, nasıl önem verdiğim, eserlerini bunca sevip de kişiliğini ve bakış açısını yer yer sorunlu bulduğum, bir labirent gibi cümlelerinin içinde kaybolduğum, seneler sonra oğluma bir eserinin (Zahir) ismini verdiğim yazar Esas ismi Jorge Francisco Isidoro Luis Borges Acevedo idi 1899’da Buenos Aires’te doğdu, çocukluğu farklı şehirler ve ülkelerde geçti İsviçre, İspanya Hep birden fazla dil konuştu hayatı boyunca; bazen aynı dilin içinde diller/üsluplar yarattı kendine Çatal çatal yollar açtı İyi bir yazar olduğu kadar mükemmel bir tercümandı Etrafındaki oğlan çocuklarının aksine oyunlara, dövüşlere meraklı olmadı hiçbir zaman Kimi zaman utandı bu durumdan, kendini yeterince “erkek” hissetmedi onların yanında Varsa yoksa kitaplardı Borges için: “Çocukluğumun en önemli olayı neydi diye sorsanız, babamın kütüphanesiydi derim” Evdeki kütüphaneden romanlar alıp okumak, yaşının ötesinde kitapların deryasına dalmak Henüz daha çocukken Borges’in en sevdiği şeydi kitaplar; büyüyünce de değişmedi İlk mesleği de kütüphanecilik oldu Görme yeteneği doğuştan zayıftı ama yaşı ilerledikçe durumu kötüleşti, en nihayetinde tamamen körleşinceye dek Ne ilginçtir ki eleştirmenler ve edebiyat meraklıları ondaki görme kaybının hayal etme yeteneğini daha da artırdığına inandılar Bu “gerçek” dünyayı göremedikçe hayali âlemi daha iyi seyreyledi Borges Belki de bu yüzden yazıları hep gerçeküstü olaylar, karakterler ve varlıklarla dolu oldu “Biz körler kadar varoluşun derinliğini kim sorgulayabilir ki?” diye sormuştu bir seferinde İki gözü kapalıyken, üçüncü gözü hep açık kaldı Sevdikleri, sevenleri ona kitap okumaya başladılar En çok da annesi Biricik oğlunun romanların dünyasından kopmaması için büyük bir özveriyle saatlerce kitap okurdu yanıbaşında Dinlerdi Borges Hayal ederek, içine çekerek kelimeleri, su gibi 1961’de Samuel Beckett ile birlikte Grand Prix International ödülüne layık görüldü Bu tarihten sonra uluslararası şöhreti arttı, okurları çoğaldı Uzun süre evlenmedi Borges, evlenemedi Annesine olan bağlılığı derindi Annesi 90 yaşına geldiğinde Borges’in evlenmesi için ona baskı yapmaya başladı Yakında bu hayattan ayrılacaktı ve onu seven bir kadının oğluna bakacağından emin olmak istiyordu Ne var ki Borges’in yaptığı evlilik sadece 3 sene sürebildi Karısından ayrılır ayrılmaz yeniden annesiyle yaşamaya başladı Ta ki annesi 99 yaşında vefat edinceye kadar Bu dönemde Latin Amerika’da sol ideoloji hem teoride hem pratikte şaha kalkmıştı Borges ise kendini hiçbir politik harekete yakın hissetmiyordu Bireye, bireyselliğe önem veriyor; devletin ve kolektif aidiyetlerin egemen olduğu sistemlerde bir sanatçı olarak rahat edemiyordu Peron başa geçtiğinde yeni iktidara destek vermek bir kenara, keskin eleştirilerde bulundu Juan Peron’u “zalim”, karısını ise “sıradan bir fahişe” olarak niteleyecek kadar keskin Neruda’yı da sevmezdi Borges Onun iyi bir şair olduğunu ama çekilir bir adam olmadığını söylerdi Latin Amerika solunun Sovyetler Birliği’ne verdiği koşulsuz desteği hiçbir zaman anlayamadı Ne var ki Borges’in sola olan yoğun antipatisi onu 1970 başlarında askeri cuntayı desteklemeye götürdü Kısa zamanda hatasını anladı Bu kez de cunta karşıtı oldu 1934’te Arjantin’deki aşırı milliyetçiler, tıpkı bizde olduğu gibi bir söylem tutturarak, Borges’in “has ve hakiki Arjantinli” olmadığını iddia ettiler Kökü dışarıda dediler onun için “Hakiki Arjantinli sayılmaz, hatta muhtemelen Yahudi kanı var sülalesinde” dediler Buna karşılık Borges güçlü bir şiir yazdı Kimlikleri altüst eden, dışlayıcı söylemleri tersine çeviren bir şiir Aynı sertlikte Nazi ideolojisini eleştirdi Nefret aşılamanın bir suç olduğuna inandı Almanya’da yükselen faşist ideoloji karşısında hep dehşete düştü Nazizm’in bir yaşam felsefesi değil bir ölüm felsefesi olduğunu dile getirdi: “Onun uğruna ya ölür ya da öldürürsün” Borges kadınları anlatabilen bir yazar değildi, anlayabildiği de şüpheli ya Muazzam eserler yazdı, bir o kadar hatalar yaptı hayatı boyunca Diktator Pinochet’nin elinden ödül almayı içine sindirebilmesi bu hataların en büyüğüydü belki de Bugün ise tüm sevapları ve günahlarıyla ama hep koca bir çınar, büyük bir yazar olarak hatırlanmakta Elif Şafak |
|