Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1136, 1206, bilginleri, cezeri, türk

Cezeri( 1136 - 1206 )Türk Bilginleri

Eski 03-30-2007   #1
puslu
Varsayılan

Cezeri( 1136 - 1206 )Türk Bilginleri



Cezeri, bir robot yaparak Artuklu hükümdarı Mahmud bin Mehmed'e takdim etti Robot, otomatik olarak hareket ediyor ve kendi kendine bazı hareketler yapıyordu Bunu gören Sultan hayretler içinde kaldı
Otomatik aletler ilk defa yapan Müslüman Türk alimi İsmi, Bediuzzaman Ebü'l İzz bin İsmail bin Rezzaz el-Cezeri'dir Dicle ile Fırat arasında bulunan Cezire (Cizre) bölgesinde doğduğu için Cezeri diye meşhur oldu Doğum ve vefat tarihleri kesin bilinmemekle beraber 1136 (H 531 )-1206 (H 603) seneleri arasında yaşadığı""tahmin edilmektedir Artuklu Türklerindendir

Doğu Anadolu'da İslam medeniyetinin ileri olduğu, ilim ve imar işlerinin yürütüldüğü Artukoğulları Sarayında ilmi çalışmalar yapan Cezeri, haberleşme, kontrol, denge kurma ve ayarlama ilmi olan sibernetiğin ilk kurucusudur İnsanlarda ve makinelerde bilgi alış verişi, bunların kontrolü ve denge durumu sibernetiğin esas konusudur Bu ilmin gelişmesiyle elektronik beyinler ve otomasyon denilen sistemler ortaya çıktı Bu bakımdan Cezeri, yaptığı mekanik makinelerle bu ilmin temelini atmıştır O, sadece otomatik aletleri yapmakla kalmamış, otomatik olarak çalışan sistemler arasında denge kurmayı da başarmıştır Sekiz asır sonra İngiliz nöroloji profesörü Dr Ross Ashby ancak 1951 senesinde üstün denge durumunu ortaya koymuştur Fransızlar, sibernetiğin Descartes (1596*-1650) ve Pascal'la (1623-1662), Almanlar Leibniz'le (1646-1716), İngilizler ise Roger Bacon'la (1214-1292) başladığını söylerlerse de gerçekte otomatik aletler yapıp işleten Cezeri sibernetik ve elektronik sistemin temelini atan büyük alimdir

Cezeri, bir robot yaparak Artuklu hükümdarı Mahmud bin Mehmed'e takdim etti Robot, otomatik olarak hareket ediyor ve kendi kendine bazı hareketler yapıyordu Bunu gören Sultan hayretler içinde kaldı ve takdirlerini belirterek, emeğinin karşılığını göreceğini söyleyerek yaptıklarını ve buluşlarını bir kitap halinde yazmasını emretti Cezeri bu emir üzerine, kendisini ilim dünyasında meşhur eden Kitab-ül-Cami Beyn-el-İlmi vel-Amel-in-Nafi fi Sınaat-il-Hiyel kitabını yazdı

Cezeri'nin Kitib-ül-Hiyel adı da verilen meşhur eseri altı bölümden meydana gelmektedir Birinci bölümde su saati, kadranlı su saatinin, saati müsteviye ve saati zamaniye olarak nasıl yapılacağı hakkında on şekil; ikinci bölümde çeşitli kapların yapılışı hakkında on şekil; üçüncü bölümde hacamat ve abdestle ilgili ibrik ve tasların yapılması hakkında on şekil; dördüncü bölümde havuzlar ve fıskiyeler hakkında on şekil; beşinci bölümde derin olmayan bir kuyudan veya akan bir nehirden suyu yükselten aletler hakkında beş şekil; altıncı bölümde birbirine benzemeyen muhtelif makinelerin yapılışı hakkında beş şekil bulunur

Cezeri, eserde yer alan bütün şekilleri bizzat çizmiş, renklendirmiş ve yaldızlamıştır Eseri incelendiğinde, yaptığı makineler, kendi kendine öten tavus kuşları, otomatik saatler, robot filler, ele su döken robot insanlar, Cezeri'nin ne büyük bir su mühendisi olduğunu ortaya koymaktadır

Cezeri'nin saatleri çalıştırma sistemi, genelde aynı mil üzerindeki bir göstergeyle üstünden, ucuna ağırlık asılı bir kayış geçen kasnak biçiminde idi Ağırlığın düşüş hızı, yüzen bir cisimle kontrol edilmektedir Yüzen cisim, kayışın öbür ucuna bağlanmakta ve içinde bulunduğu kap, ağır ağır boşaltılmaktadır Bazı zamanlarda, devrilebilen bir kova otomatik olarak dolmakta ve devrilince bir mandalı iterek, dişlinin bir diş ilerlemesini sağlamaktadır Yaptığı makineler, mandal dişli, palanga ve kaldıraçlardan meydana gelmektedir Bu sisteminde görüldüğü gibi günümüzde motorlu araçlarda kullanı¤¤¤ krank milini ilk defa Cezeri kullanmıştır

Cezeri, kitabında on değişik saatin nasıl yapıldığını anlatmaktadır Bunlardan birisi tavuskuşu saatidir Saatin cephesi 420 cm yüksekliğindedir ve üç diş içerisinde anne, baba ve yavru tavuskuşları vardır Her yarım saatte bir, sabit seviyeli bir kaptan akan su, eksantrik yataklanmış kayık şeklindeki kaba dolmakta, kap dolunca, devrilmekte, akan su bir çarkı döndürerek alttaki tavuskuşu da dönmekte, yavrular kavga etmekte, üstteki anne tavuskuşu ise 180° geri dönerek eski yerine gelmekte, kap tekrar dolmaya başlayınca kabın içerisindeki şamandıra yükselerek, anne tavuskuşunu yavaş yavaş döndürerek gagası ile dakikaları göstermesini sağlamaktadır Bu olay her yarım saatte bir tekrarlanmakta ve cephedeki on deliğin yarısı açılarak yarım saatin geçtiği gösterilmektedir Bu saat 1/2 ölçeğinde İstanbul Teknik Üniversitesinde yapılmış ve çalıştırılmıştır

Fil saati adını verdiği aletinin tertibatı daha karışıktır Burada da benzer tertibatı ile yarım saatte bir ejderhanın ağzına bir top düşmekte, filin üzerinde oturan adam kazma ile file vurmakta, elindeki sopa ile de saati göstermektedir Benzer tertibat balıklı adam diye isimlendirilen robotta da yapılmıştır Robot, elinde tuttuğu balıkla bardağı karşısındakine sunmaktadır Hacamat yani kan aldırırken alınan kanın miktarını ölçmek için kullanı¤¤¤ alette ise, şamandıralar yardımıyla alınan kanın miktarı ölçülmekte, üst taraftaki sekreter, elindeki çubukla kanın hacmini göstermektedir Bütün bunlar Cezeri'nin ilim tarihindeki yerini, batılılardan çok önceleri ilmin doğuda ne kadar geliştiğini ve batıyı aydınlattığını göstermektedir

Eserin, müellifin hattı ile olan nüshası elde değildir Ancak beşi memleketimizde bulunmak üzere dünyada bilinen on beş nüshası vardır Memleketimizde bulunanlardan dördü Topkapı, biri de Süleymaniye Kütüphanesindedir:Arapça yazı¤¤¤ eser, Ahmed el-Hasan tarafından çeşitli yazmalarıyla karşılaştırılarak, yayınlandı

Cezeri'nin bu meşhur eseri 1974 senesinde Al Jazari's Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices adıyla Donald R Rill tarafından İngilizce’ye tercüme edildi Eserde tarif ettiği makinelerden birkaç tanesi Wiedmann tarafından yapıldı ve başarıyla çalıştırıldı

Cezeri'nin kitabı 20 asrın başından itibaren batıda büyük alaka gördü Bilhassa Prof Wiedmann bu eseri inceleyerek Almanca’ya çevirmiştir Prof Wiedmann; "On dokuzuncu asra kadar yazı¤¤¤ teknik eserler arasında, astronomiye ait olanlar hesaba katılmazsa, Cezeri'nin bu eseri en önemli ve en yüksek seviyede olanıdır" demektedir

Cezeri'nin kitabının İngilizce tercümesine bir önsöz yazan meşhur bilim tarihçisi Prof White Jr önsözün bir yerinde; "Batılı bilginler konik sübabların ilk defa Leonardo'nun çizimlerinde görüldüğünü öğretirler Halbuki Cezeri'nin resimlerinde de bunlar gözükmektedir Bunun gibi segmant dişlileri de, ilk defa açıkça Cezeri’nin eserlerinde görülmektedir Batıda ise bunlar, Giovanni Dondi’nin 1364 senesinde bitirdiği astronomik saat ile 1501 senesinde büyük fen mühendisi Francescio Giorgio’nun eserlerinde ortaya çıkmış ve genel Avrupa dizayn literatürüne girmiştir” Demekte ve bir çok tertibatın Leonardo ve diğerlerinden çok önce Cezeri tarafından yapıldığı açıklanmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cezeri Kimdir?Cezeri Hakkında

Eski 03-03-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cezeri Kimdir?Cezeri Hakkında




Cezeri Kimdir?Cezeri Hakkında



Tam adı Bediüzzaman Ebu’l-İzz İsmail b er-Rezzaz el-Cezeri’dir Hayatı hakkında, kitabının girişindeki kısa açıklamanın dışında bilgi yoktur 1181-1206 yılları arasında Amid’de (Diyarbakır) Artuklu hanedanının himayesinde bulunduğu söylenen Cezeri, 1205′te tamamladığı Kitab fi ma’rifeti’l-hiyeli’l-hendesiye adlı ünlü eseri Emir Nasirüddİn Mahmud’un isteği üzerine kaleme almıştır

Cezeri lakabıyla şöhret bulmasının sebebi, Cezire (ada) denilen Dicle ile Fırat arasındaki bölgede doğmuş olmasıdır Artuklu Türklerindendir Diyarbakır’da dünyaya geldi

Cezeri, İslam medeniyetinin oldukça ilerlediği, Doğu Anadolu’da kültür faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir devrede ilim ve imar işlerinde bir hayli ilerIeyen Artukoğulları sarayına girdi Orada 32 yıl Reis-ül amal (başmühendis) olarak görev yaptı Nureddin Muhammed (1167) ve onun oğulları Kutbeddin Sökmen (1185) ile Nasüriddin Mahmud’un (1201) hükümdar oldukları dönemlerde büyük hizmetlerde bulundu Karaaslan tarafından Hısn Keyfa’da inşa ettirilen muhteşem köprü ile onun altındaki çarşı, han, hamam ve mahallelerin imarında emeği geçti

Cezeri, sadece otomatik sistem kurmakla yetinmeyip, otomatik olarak çalışan sistemler araşında denge kurmayı da başarmıştır o Aradan 800 yıl gibi bir zaman geçtikten sonra sibernetiğin babalarından sayılan İngiliz Nöroloji Profesörü Dr Ross Ashby, ancak 1951′de ” Üstün Denge Durumu”nu ortaya atabilmiştİr Ve ancak ilk defa o zaman otomatik olarak işleyen sistemlerin üstünde bunları kontrol eden sistemlerden söz edebilmiştir Her ne kadar Fransızlar, sibernetik ve elektronik sistemin Descartes (1596-1650) ve Pascal’la (16231662), Almanlar Leibniz’le (1646-1716), İngilizler de Roger Bacon’la (1214-1294) başladığını söylerlerse de, gerçekte Cezeri, bu fikri, ilim dünyasına takdim eden ilk bilgin olarak karşımıza çıkmaktadır

Bugün fizikçi ve mekanikçiler, ”Isı Etkisiyle Haberleşerek Denge Kurma” sistemini ilk defa olarak James Watt’ın (1760-1819) 1780′de regülatörü icad etmesiyle gerçekleştirdiğini söylerler Bu doğru olmakla birlikte, bunun Cezeri’ye kadar dayandığı kitabından rahatlıkla anlaşılacaktır Günümüzden 800 yıl önce, bugünkü Diyarbakır yöresinde yaşayan Artuklu Türklerinin hükümdarı Mahmud, ”Ben abdest alırken ayaklarıma su döken hizmetçilerimin bana hakları geçiyor” diye düşünerek rahatsız olur Ve sarayın başmühendisinden bu işe bir çare bulmasını ister Bir Süre sonra mühendis, abdest suyu döken bir robot yapmayı başararak, bunu hükümdara sunar Robot, elinde tuttuğu testiden hükümdarın abdest alabileceği şekilde elini, kolunu oynatarak su dökebilmektedir O güne kadar görülmemiş bu mühendislik harikası karşısında hükümdar , hayretler içinde kalır Bu eserin mucidi Cezeri’den başkası değildir Hükümdar, onun çalışmalarına büyük destek olur Cezeri de kendi kendine öten tavus kuşları, robot filler , uzatılan bardaklara şerbet döken, bardak dolduğu zaman da kendi kendine duran kadın robotlar gibi 50 değişik buluşla hükümdarın bu desteğinin karşılığını fazlasıyla verir

CEZERİ’Yİ İLİM DÜNYASINA TANITAN ESERİ


Cezeri’yi üne kavuşturan husus, sibernetik ve elektronik sistemle ilgili robotlar , makineler yapması ve bunlan eserinde tarif etmesidir Cezeri’nin meşhur eserinin adı ”Kitabü’l-Cami Beyn’el-İlmi ve’l-Ameli en Nafi fi Sınaati’l-Hiyel=”Mekanik Hareketlerden mühendislikte Faydalanmayı İçine Alan Kitap”tır Eserin daha başka değişik isimleri de vardır Kitabın orijinali, günümüzde mevcut değildir Fakat 5 tanesi Türkiye’de bulunmak üzere bütün dünyada bilinen 15 kopyası vardır Türkiye’dekilerin 4′ü Topkapı, biri de Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir

Eser, zamanın ilim dili olan Arapça ile kaleme alınmıştır Eserin nüshalarından birisi Topkapı Müzesi 3 Ahmed Kütüphanesi’nde 3472 numarada kayıtlıdır
Prof Dr Kazım Çeçen, Köprü Dergisi’nin Eylül-1982 sayısında yazdığı makalede, eserin mühendislik açısından çok büyük değer taşıdığını ifade etmektedir Kitap, altı kısma ayrılmış olup, ilk dört kısmı onar, son iki kısım da beşer bölümden meydana gelmektedir Bu kısımlar; su saatleri ve kandil saatleri, ziyafetlerde kullanılan kaplar ve sürahiler, el yıkama ve kan alma için kullanılan kaplar, çeşmeler ve mekanik yollarla hareket eden (otomatik) müzik aletleri, su pompalayan makineler, muhtelif aletler üzerinedir Kitapta her aletin şekli renkli mürekkeplerle çizilmiş ve çalışması ayrıntılı olarak izah edilmiştir

Bu ayrıntılar da çeşitli renklerle gösterilmiştir Ayrıca, şekillerde Arap harfleri kullanılarak bazı parçalar işaretlenmiş ve metinde bunlara göndermeler yapılarak, açıklamaların anlaşılması kolaylaştırılmıştır Bazı nüshalarda ise bu harflerin ebced değerleri göz önüne alınmış, bazılarında da henüz açıklanamayan gizli bir harf sistemi kullanılmıştır Metinde, aletlerin sonra, imal sırasına göre parçaların teker teker anlatılarak bunların montaj usulü açıklanmış ve en sonra o aletin çalışması hakkında bilgi verilmiştir

Su ve kandil saatleri, Cezeri’nin gücünü ifade eden karmaşık aletlerdir Su terfi makineleri ekonomik yönden daha önemli olmakla beraber, kitapta bunlara saatler kadar önem verilmemiştir Metal döküm tekniğine ait bilgiler, ileri bir mühendislik seviyesini ifade etmektedir Cezeri’nin aletleri yer çekimi kuvvetiyle çalışır ve bu kuvvet, düşürülen bir ağırlık, boşalan bir kaptaki şamandıra veya batan bir cisimle elde edilir Cezeri, kullandığı makine parçalarını ve imal usullerini de en ince ayrıntılarına kadar tanımlamıştır

Büyük bir kısmı bugünkü Avrupa mühendislik terminolojisine giren makine parçaları üzerine yaptığı çalışmaların en önemlileri şunlardır: Konik vanalar, kapalı kum kutularında pirinç ve bakır döküm, tekerleklerin balansı
Cezeri’nin mühendislik harikaları kağıttan maketlerinin yapılması, su akıtan savakların ayar edilmesi, çarpılmayı en az indirmek için ahşabın tabakalar halinde kullanılması, gerçek anlamda emme borusunun kullanılması, suyunu belli bir zaman aralığı ile boşaltan kaplar ve daire sektörü dişliler Bunlardan bir kısmının yüzyıllar sonra Avrupa’da adeta yeniden keşfedildiği, bilinen tarihi bir gerçektir Mesela, kapalı kum kutuları ile döküm, Avrupa’da 1500 yıllannda başlamıştır

Konik vanalardan ilk söz eden Leonardo da Vinci’dir Su saatinde seviye kontrol cihazına benzer ve buhar kazanlarında kullanılacak bir aletin patenti, İngiltere’de 1784 yılında alınmıştır Cezeri’nin makinelerinden sadece biri, su çarkı ile işleyen tulumba, modern mühendisliğin gelişmesine doğrudan doğruya katkıda bulunmuştur Bu makine, a) Çift etki ilkesinin uygulanması, b) Dönme hareketinin ileri-geri hareketle çevrilmesi, c) Emme borusunun bilinen ilk kullanılışı olmasından dolayı çok önemlidir Dolayısıyla, buhar makinesinin ve emme basma tulumbanın ilk ömeği sayılabilir

Söz konusu makinede, akan suyun çevirdiği çark, düşey düzlemde bir dişliyi, bu dişli de yatay düzlemdeki diğer bir dişliyi döndürmektedir Yatay dişlinin çevresine yakın bir yerde düşey bir pim bulunmaktadır Bu pime ortası yarık ve diğer ucu yine bir pimle sabitleştirilmiş bir çubuk geçirilmiş ve bu çubuğa da tulumbalanın piston kolları bağlanmıştır Yatay diş dönünce yarık çubuk açısal bir hareket yapmakta, piston kolları da ileri-geri gidip gelerek tulumbaları çalıştırmaktadır

Cezeri, kendisinin, Helenistik çağdan XIII yüzyıla kadar uzanan bir mühendislik geleneğinin İslam dünyasındaki bir devamı olduğunun bilincindedir İslam dünyasında Musaoğuları ile başlayan bu gelenek, Cezeri’de zirveye ulaşmıştır Cezeri, kendi yaptığı abidevi su saatinin Pseudo-archimedes’in yaptığı su saatine dayandığını söyler Kitabının dördüncü kısmında, çeşmeler üzerindeki çalışmaları sırasında, Musaoğulları’ndan ve ayrıca Bizanslı Apollonios’un otomatik müzik aletleri üzerine yazdığı eserden de bahseder Bu arada, kimin tarafından yapıldığı bilinmeyen aletleri de zikretmiştir Cezeri, esas itibariyle bir mucit değil, bir mühendistir ve görevinin kendinden öncekilerin yapmış oldukları aletleri mükemmelleştirmek olduğu kanaatindedir Bu noktadan bakıldığında, eserinde, teori ile pratiğin eşit ağırlıkta olduğu, hatta bazı yazarlara göre aletleri yapmak için gerekli pratik bilgi ve kuralların ağır bastığı hissedilir Gerçekten de O, çalışmasının pratik hayatta işe yarar bilgiler türünden olduğunu özellikle belirtir

Cezeri’nin yaşadığı çağda elektrik gücü, magnetik güç, foton etkisi veya elektromagnetik güçler bulunmadığı için, o elindeki imkanları değerlendirmesini bilmiş, su gücü ve basınç tesirinden faydalanma yoluna gitmiştir Gerçekten başka imkanlar bulunmadığı, su da kıt olduğu halde, bu derece muhteşem hidromekanik sistemle çalışan makineler yapabilmiş olması, onun sibemetik ilmi alanındaki yerini ve değerini göstermeye yetmektedir Cezeri’nin tarif ettiği bazı makinelerin pratik faydaları oldukça büyüktür Bunlardan bir kısmı, bir mil (eksen) boyunca yer alan dişlilerle çalışan bir nevi tulumbadır Tulumba, bir sürü kepçeyi sırayla hareket ettirerek suyu çıkarmaktadır

Bazı makinelerin ise yalnızca eğlendirici tarafı vardır Mesela, içinde su varmış gibi görünmesine rağmen suyu boşaltılamayan su kapları ve içi boş gibi görünüp, su akıtan kaplar gibi Günümüzde bu kaplarda kullanılan prensiplerden faydalanılarak bir kısım oyuncaklar yapılmaktadır Hem eğlendirci, hem de faydalı olan bu cihazlara, çeşme ve su saati örnek gösterilebilir Cezeri’nin saatlerinin çalışma sistemi ise, çoğunlukla aynı mil üstündeki bir gösterge ile üstünden, ucuna ağırlık asılı bir kayış geçen, kasnak biçimindedir Ağırlığın düşüş hızı, yüzen bir cisimle kontrol edilmektedir Yüzen cisim, kayışın öteki ucuna tutturulmaktadır Bazı durumlarda da devrilebilen bir kova, otomatik olarak dolmakta ve devrilince bir mandalı iterek, dişlinin bir diş ilerlemesini sağlamaktır

DEĞERİ YENİ ANLAŞILAN BİLGİN


Kitabü’l Hiyel, 1974 yılında Dortrecht ve Boston’da “AI-Jazari’s Book of Knowledge of İngenious Mechanigal Devices” adıyla Donald RHill tarafından İngilizce’ye tercüme edildi Eserin bazı parçaları da Almanca’ya çevrildi Maalesef kendi ilim adamımızın bu kıymetli eserini henüz Türkçe’ye tercüme edebilmiş değiliz Bundan dolayı da otomatik makinelerin çalışması hakkında detaylı bilgiye sahip bulunmuyoruz Cezeri’nin, kitapta tarif ettiği makinelerden birkaç tanesi, Wiedemann tarafından yapıldı ve başarıyla işletildi Makineler, halen Almanya’nın Erlangen Üniversitesi’nde bulunmaktadır Aynı zamanda bugün, İngiliz ve Amerikalılar da bu makinelerden faydalanarak yeni eserler ortaya koyma çabasındadırlar

Ayrıca, ülkemizde İTÜ Bilim ve Teknoloji Tarihi Enstitüsü, Cezeri’nin kitabındaki şekillerin aslına sadık kalarak, tavuskuşlu su saatini yapmayı gerçekleştirmiştir

Cezeri’nin yaptığı makine parçalarının bir kısmına kendisinden 200-350 yıl sonra yaşayan Giovanni de Donti ve Leonardo da Vinci’de rastlanmaktadır

Son söz olarak diyebiliriz ki, Cezeri, ilim tarihine sibernetiğin kurucusu olarak kaydolmuştur

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Cezeri( 1136 - 1206 )Türk Bilginleri

Eski 01-03-2011   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Cezeri( 1136 - 1206 )Türk Bilginleri





Tam adı Bediüzzaman Ebu’l-İzz İsmail b er-Rezzaz el-Cezeri’dir Hayatı hakkında, kitabının girişindeki kısa açıklamanın dışında bilgi yoktur 1181-1206 yılları arasında Amid’de (Diyarbakır) Artuklu hanedanının himayesinde bulunduğu söylenen Cezeri, 1205′te tamamladığı Kitab fi ma’rifeti’l-hiyeli’l-hendesiye adlı ünlü eseri Emir Nasirüddİn Mahmud’un isteği üzerine kaleme almıştır


Cezeri lakabıyla şöhret bulmasının sebebi, Cezire (ada) denilen Dicle ile Fırat arasındaki bölgede doğmuş olmasıdır Artuklu Türklerindendir Diyarbakır’da dünyaya geldi
Cezeri, İslam medeniyetinin oldukça ilerlediği, Doğu Anadolu’da kültür faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir devrede ilim ve imar işlerinde bir hayli ilerIeyen Artukoğulları sarayına girdi Orada 32 yıl Reis-ül amal (başmühendis) olarak görev yaptı Nureddin Muhammed (1167) ve onun oğulları Kutbeddin Sökmen (1185) ile Nasüriddin Mahmud’un (1201) hükümdar oldukları dönemlerde büyük hizmetlerde bulundu Karaaslan tarafından Hısn Keyfa’da inşa ettirilen muhteşem köprü ile onun altındaki çarşı, han, hamam ve mahallelerin imarında emeği geçti


Cezeri, sadece otomatik sistem kurmakla yetinmeyip, otomatik olarak çalışan sistemler araşında denge kurmayı da başarmıştır o Aradan 800 yıl gibi bir zaman geçtikten sonra sibernetiğin babalarından sayılan İngiliz Nöroloji Profesörü Dr Ross Ashby, ancak 1951′de ” Üstün Denge Durumu”nu ortaya atabilmiştİr Ve ancak ilk defa o zaman otomatik olarak işleyen sistemlerin üstünde bunları kontrol eden sistemlerden söz edebilmiştir Her ne kadar Fransızlar, sibernetik ve elektronik sistemin Descartes (1596-1650) ve Pascal’la (16231662), Almanlar Leibniz’le (1646-1716), İngilizler de Roger Bacon’la (1214-1294) başladığını söylerlerse de, gerçekte Cezeri, bu fikri, ilim dünyasına takdim eden ilk bilgin olarak karşımıza çıkmaktadır


Bugün fizikçi ve mekanikçiler, ”Isı Etkisiyle Haberleşerek Denge Kurma” sistemini ilk defa olarak James Watt’ın (1760-1819) 1780′de regülatörü icad etmesiyle gerçekleştirdiğini söylerler Bu doğru olmakla birlikte, bunun Cezeri’ye kadar dayandığı kitabından rahatlıkla anlaşılacaktır Günümüzden 800 yıl önce, bugünkü Diyarbakır yöresinde yaşayan Artuklu Türklerinin hükümdarı Mahmud, ”Ben abdest alırken ayaklarıma su döken hizmetçilerimin bana hakları geçiyor” diye düşünerek rahatsız olur Ve sarayın başmühendisinden bu işe bir çare bulmasını ister Bir Süre sonra mühendis, abdest suyu döken bir robot yapmayı başararak, bunu hükümdara sunar Robot, elinde tuttuğu testiden hükümdarın abdest alabileceği şekilde elini, kolunu oynatarak su dökebilmektedir O güne kadar görülmemiş bu mühendislik harikası karşısında hükümdar , hayretler içinde kalır Bu eserin mucidi Cezeri’den başkası değildir Hükümdar, onun çalışmalarına büyük destek olur Cezeri de kendi kendine öten tavus kuşları, robot filler , uzatılan bardaklara şerbet döken, bardak dolduğu zaman da kendi kendine duran kadın robotlar gibi 50 değişik buluşla hükümdarın bu desteğinin karşılığını fazlasıyla verir


CEZERİ’Yİ İLİM DÜNYASINA TANITAN ESERİ

Cezeri’yi üne kavuşturan husus, sibernetik ve elektronik sistemle ilgili robotlar , makineler yapması ve bunlan eserinde tarif etmesidir Cezeri’nin meşhur eserinin adı ”Kitabü’l-Cami Beyn’el-İlmi ve’l-Ameli en Nafi fi Sınaati’l-Hiyel=”Mekanik Hareketlerden mühendislikte Faydalanmayı İçine Alan Kitap”tır Eserin daha başka değişik isimleri de vardır Kitabın orijinali, günümüzde mevcut değildir Fakat 5 tanesi Türkiye’de bulunmak üzere bütün dünyada bilinen 15 kopyası vardır Türkiye’dekilerin 4′ü Topkapı, biri de Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir


Eser, zamanın ilim dili olan Arapça ile kaleme alınmıştır Eserin nüshalarından birisi Topkapı Müzesi 3 Ahmed Kütüphanesi’nde 3472 numarada kayıtlıdır
Prof Dr Kazım Çeçen, Köprü Dergisi’nin Eylül-1982 sayısında yazdığı makalede, eserin mühendislik açısından çok büyük değer taşıdığını ifade etmektedir Kitap, altı kısma ayrılmış olup, ilk dört kısmı onar, son iki kısım da beşer bölümden meydana gelmektedir Bu kısımlar; su saatleri ve kandil saatleri, ziyafetlerde kullanılan kaplar ve sürahiler, el yıkama ve kan alma için kullanılan kaplar, çeşmeler ve mekanik yollarla hareket eden (otomatik) müzik aletleri, su pompalayan makineler, muhtelif aletler üzerinedir Kitapta her aletin şekli renkli mürekkeplerle çizilmiş ve çalışması ayrıntılı olarak izah edilmiştir
Bu ayrıntılar da çeşitli renklerle gösterilmiştir Ayrıca, şekillerde Arap harfleri kullanılarak bazı parçalar işaretlenmiş ve metinde bunlara göndermeler yapılarak, açıklamaların anlaşılması kolaylaştırılmıştır Bazı nüshalarda ise bu harflerin ebced değerleri göz önüne alınmış, bazılarında da henüz açıklanamayan gizli bir harf sistemi kullanılmıştır Metinde, aletlerin sonra, imal sırasına göre parçaların teker teker anlatılarak bunların montaj usulü açıklanmış ve en sonra o aletin çalışması hakkında bilgi verilmiştir


Su ve kandil saatleri, Cezeri’nin gücünü ifade eden karmaşık aletlerdir Su terfi makineleri ekonomik yönden daha önemli olmakla beraber, kitapta bunlara saatler kadar önem verilmemiştir Metal döküm tekniğine ait bilgiler, ileri bir mühendislik seviyesini ifade etmektedir Cezeri’nin aletleri yer çekimi kuvvetiyle çalışır ve bu kuvvet, düşürülen bir ağırlık, boşalan bir kaptaki şamandıra veya batan bir cisimle elde edilir Cezeri, kullandığı makine parçalarını ve imal usullerini de en ince ayrıntılarına kadar tanımlamıştır
Büyük bir kısmı bugünkü Avrupa mühendislik terminolojisine giren makine parçaları üzerine yaptığı çalışmaların en önemlileri şunlardır: Konik vanalar, kapalı kum kutularında pirinç ve bakır döküm, tekerleklerin balansı

Cezeri’nin mühendislik harikaları kağıttan maketlerinin yapılması, su akıtan savakların ayar edilmesi, çarpılmayı en az indirmek için ahşabın tabakalar halinde kullanılması, gerçek anlamda emme borusunun kullanılması, suyunu belli bir zaman aralığı ile boşaltan kaplar ve daire sektörü dişliler Bunlardan bir kısmının yüzyıllar sonra Avrupa’da adeta yeniden keşfedildiği, bilinen tarihi bir gerçektir Mesela, kapalı kum kutuları ile döküm, Avrupa’da 1500 yıllannda başlamıştır


Konik vanalardan ilk söz eden Leonardo da Vinci’dir Su saatinde seviye kontrol cihazına benzer ve buhar kazanlarında kullanılacak bir aletin patenti, İngiltere’de 1784 yılında alınmıştır Cezeri’nin makinelerinden sadece biri, su çarkı ile işleyen tulumba, modern mühendisliğin gelişmesine doğrudan doğruya katkıda bulunmuştur Bu makine, a) Çift etki ilkesinin uygulanması, b) Dönme hareketinin ileri-geri hareketle çevrilmesi, c) Emme borusunun bilinen ilk kullanılışı olmasından dolayı çok önemlidir Dolayısıyla, buhar makinesinin ve emme basma tulumbanın ilk ömeği sayılabilir


Söz konusu makinede, akan suyun çevirdiği çark, düşey düzlemde bir dişliyi, bu dişli de yatay düzlemdeki diğer bir dişliyi döndürmektedir Yatay dişlinin çevresine yakın bir yerde düşey bir pim bulunmaktadır Bu pime ortası yarık ve diğer ucu yine bir pimle sabitleştirilmiş bir çubuk geçirilmiş ve bu çubuğa da tulumbalanın piston kolları bağlanmıştır Yatay diş dönünce yarık çubuk açısal bir hareket yapmakta, piston kolları da ileri-geri gidip gelerek tulumbaları çalıştırmaktadır


Cezeri, kendisinin, Helenistik çağdan XIII yüzyıla kadar uzanan bir mühendislik geleneğinin İslam dünyasındaki bir devamı olduğunun bilincindedir İslam dünyasında Musaoğuları ile başlayan bu gelenek, Cezeri’de zirveye ulaşmıştır Cezeri, kendi yaptığı abidevi su saatinin Pseudo-archimedes’in yaptığı su saatine dayandığını söyler Kitabının dördüncü kısmında, çeşmeler üzerindeki çalışmaları sırasında, Musaoğulları’ndan ve ayrıca Bizanslı Apollonios’un otomatik müzik aletleri üzerine yazdığı eserden de bahseder Bu arada, kimin tarafından yapıldığı bilinmeyen aletleri de zikretmiştir Cezeri, esas itibariyle bir mucit değil, bir mühendistir ve görevinin kendinden öncekilerin yapmış oldukları aletleri mükemmelleştirmek olduğu kanaatindedir Bu noktadan bakıldığında, eserinde, teori ile pratiğin eşit ağırlıkta olduğu, hatta bazı yazarlara göre aletleri yapmak için gerekli pratik bilgi ve kuralların ağır bastığı hissedilir Gerçekten de O, çalışmasının pratik hayatta işe yarar bilgiler türünden olduğunu özellikle belirtir


Cezeri’nin yaşadığı çağda elektrik gücü, magnetik güç, foton etkisi veya elektromagnetik güçler bulunmadığı için, o elindeki imkanları değerlendirmesini bilmiş, su gücü ve basınç tesirinden faydalanma yoluna gitmiştir Gerçekten başka imkanlar bulunmadığı, su da kıt olduğu halde, bu derece muhteşem hidromekanik sistemle çalışan makineler yapabilmiş olması, onun sibemetik ilmi alanındaki yerini ve değerini göstermeye yetmektedir Cezeri’nin tarif ettiği bazı makinelerin pratik faydaları oldukça büyüktür Bunlardan bir kısmı, bir mil (eksen) boyunca yer alan dişlilerle çalışan bir nevi tulumbadır Tulumba, bir sürü kepçeyi sırayla hareket ettirerek suyu çıkarmaktadır

Bazı makinelerin ise yalnızca eğlendirici tarafı vardır Mesela, içinde su varmış gibi görünmesine rağmen suyu boşaltılamayan su kapları ve içi boş gibi görünüp, su akıtan kaplar gibi Günümüzde bu kaplarda kullanılan prensiplerden faydalanılarak bir kısım oyuncaklar yapılmaktadır Hem eğlendirci, hem de faydalı olan bu cihazlara, çeşme ve su saati örnek gösterilebilir Cezeri’nin saatlerinin çalışma sistemi ise, çoğunlukla aynı mil üstündeki bir gösterge ile üstünden, ucuna ağırlık asılı bir kayış geçen, kasnak biçimindedir Ağırlığın düşüş hızı, yüzen bir cisimle kontrol edilmektedir Yüzen cisim, kayışın öteki ucuna tutturulmaktadır Bazı durumlarda da devrilebilen bir kova, otomatik olarak dolmakta ve devrilince bir mandalı iterek, dişlinin bir diş ilerlemesini sağlamaktır


DEĞERİ YENİ ANLAŞILAN BİLGİN


Kitabü’l Hiyel, 1974 yılında Dortrecht ve Boston’da “AI-Jazari’s Book of Knowledge of İngenious Mechanigal Devices” adıyla Donald RHill tarafından İngilizce’ye tercüme edildi Eserin bazı parçaları da Almanca’ya çevrildi Maalesef kendi ilim adamımızın bu kıymetli eserini henüz Türkçe’ye tercüme edebilmiş değiliz Bundan dolayı da otomatik makinelerin çalışması hakkında detaylı bilgiye sahip bulunmuyoruz Cezeri’nin, kitapta tarif ettiği makinelerden birkaç tanesi, Wiedemann tarafından yapıldı ve başarıyla işletildi Makineler, halen Almanya’nın Erlangen Üniversitesi’nde bulunmaktadır Aynı zamanda bugün, İngiliz ve Amerikalılar da bu makinelerden faydalanarak yeni eserler ortaya koyma çabasındadırlar


Ayrıca, ülkemizde İTÜ Bilim ve Teknoloji Tarihi Enstitüsü, Cezeri’nin kitabındaki şekillerin aslına sadık kalarak, tavuskuşlu su saatini yapmayı gerçekleştirmiştir
Cezeri’nin yaptığı makine parçalarının bir kısmına kendisinden 200-350 yıl sonra yaşayan Giovanni de Donti ve Leonardo da Vinci’de rastlanmaktadır
Son söz olarak diyebiliriz ki, Cezeri, ilim tarihine sibernetiğin kurucusu olarak kaydolmuştur

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.