Türk Hikayecelilerden ... |
06-25-2009 | #1 |
TiFus
|
Türk Hikayecelilerden ...Otlukbeli Savaşı Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmet, 1453’te İstanbul’un fethiyle Bizans İmparatorluğunu ve 1461’de de Trabzon’u alarak Pontus Rum Devletini yıkması, bu sayede büyük güç kazanması Osmanlı ın doğusundaki Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasan’ı telaşlandırdı Türkmen asıllı Akkoyunlu Uzun Hasan, kısa zamanda devletin sınırlarını genişleterek; Irak-ı Acem, Irak-ı Arap, Azerbaycan, İran ve kısmen Doğu Anadolu’ya hakim olmuştu Pontus Rum Kralının damadı olması dolayısıyla Trabzon’un mirasının kendisinin olduğunu iddia etti Bu sebeple, Fatih’ten Trabzon’u istedi İsteği kabul edilmedi Uzun Hasan, tek başına Osmanlıları mağlup edemeyeceğini bildiğinden, kendisine müttefik aradı Neticede, batıda Haçlı devletleri ve doğuda hakimiyet mücadelesi veren Türk devlet ve beyleriyle anlaştı Venedik, Papa ve Napoli, ittifak teklifleri neticesinde, ateşli silahlar ve bunu kullanacak usta ve asker gönderip Uzun Hasan’ın yanında yer aldılar Venediklilerin yardımı karşılığı, Karadeniz’de serbest faaliyet yanında, Mora, Midilli, Ağrıboz ve Argos’un iadesi temin edilecekti Topraklarını Osmanlıların zaptettiği Karaman ve Candar beyleri de bu ittifaka dahil oldular Uzun Hasan’ın bu faaliyetlerine karşı Fatih de tedbir aldı Batıdan gelecek saldırılara karşı Rumeli ve İstanbul’un emniyet tedbirlerini arttırdı Rumeli’nin muhafazası, Şehzâde Cem Sultana verildi Mısır Memlûkları ile anlaşma yapılarak, Akkoyunlular ile ittifakları önlendi Akkoyunlu-Venedik ittifakını da bozmak isteyen Fatih, Venediklilerin Ağrıboz Adasını Osmanlılardan istemeleri üzerine, anlaşmaya yanaşmadı Venedikliler, Uzun Hasan’a yardım için Napoli, Rodos, Papalık ve Kıbrıs donanmalarıyla; Akdeniz ve Ege sahillerindeki Osmanlı şehirlerinden Antalya, İzmir şehir ve kalelerini yağma edip, yaktılar Fatih, Uzun Hasan’a karşı sefere çıkmadan önce, Anadolu’ya öncü kuvvetler gönderdi 1473 Martında doğu seferine çıkan Fatih’e; Bursa’da Rumeli Beylerbeyi Has Murad Paşa, Beypazarı’nda Karaman Valisi Şehzâde Mustafa Çelebi, Kazova’da Amasya Valisi Şehzâde Bayezid ve kuvvetleri katıldılar Böylece Osmanlı ordusunun mevcudu, yüz bine çıktı Rumeli akıncı kumandanı Mihaloğlu Ali Bey, öncü gönderilerek, Akkoyunlulara ilk darbeyi vurmaya ve haber almaya memur edildi Osmanlı ordusu Erzincan’a geldiği halde, Uzun Hasan ve Akkoyunlulara rastlayamadı Erzincan’dan itibaren asıl muharebe şartları gözetilerek, ani taarruzlara karşı ihtiyatla harekete devam edildi Tercan’da iki tarafın da öncüleri karşılaştı Uzun Hasan da yetmiş bin askerle Tebriz’den hareketle Tercan istikametine gelmekteydi Önden giden ve Tercan Nehrini takip eden Has Murad Paşa, karşılaştığı Akkoyunlu kuvvetlerini üst üste mağlup etti Has Murad Paşa, bu muvaffakiyetleri üzerine daha da ilerlemek istedi Vezîriâzam Mahmud Paşa, Fırat’ı geçmemesini tavsiye ettiyse de, dinlemeyip ilerledi Has Murad Paşa, Fırat’ı geçince Akkoyunlularla muharebeye tutuştu Sahte ricat taktiğine kapılarak Akkoyunluların içine girdi ve kuvvetleriyle birlikte pusuya düştü Osmanlı öncü kuvvetlerinin bir kısmı telef olurken, bir kısmı esir düştü Has Murad Paşa da Fırat’ta boğuldu Osmanlıların meşhur kumandanlarının ve seçme askerlerinin esir alınıp, öldürülmesiyle ümitlenen Uzun Hasan, Otlukbeli’nde Osmanlılara kesin darbeyi indirmek için harekete geçti Merkezden epeyce uzaklaşan Osmanlı ordusunun levazım stoku, devamlı azalıyordu Atlı Türkmen kuvvetlerine sahip Akkoyunlular, şaşırtıcı muharebe planları tatbik ederek imha harbi yapıyorlardı Akkoyunlu baskınlarına karşı Anadolu Beylerbeyi Davud Paşa ve takviye kuvvet olarak da Vezîriâzam Mahmud Paşa gönderildi Otlukbeli’nin tepeleri, Akkoyunlular tarafından tutulduğundan, Osmanlı ordusu Üçağızlı mevkiinde savaş düzeni aldı Merkezde Fatih Sultan Mehmed Han, sağ kolda Şehzade Bayezid, sol kolda Şehzade Mustafa bulunuyor, Padişah, kapıkulu azaplarına, şehzadeler de, eyalet askerlerine kumanda ediyorlardı Akkoyunlu ordusunun merkezine Uzun Hasan, sağ kola oğullarından Zeynel Mirza, sol kola da Uğurlu Mehmed Mirza kumanda ediyorlardı Otlukbeli’nde, 11 Ağustos 1473 tarihinde meydana gelen muharebe, Osmanlıların ateşli silahlarda, Akkoyunluların da süvari kuvvetlerinde üstünlüğü ile başladı Sol koldaki Şehzade Mustafa’nın üstün gayreti sonucunda, Akkoyunlulara karşı sağladığı üstünlükle, muharebe, Osmanlılar lehine döndü Osmanlıların, Uzun Hasan’ın merkez kuvvetlerini şiddetli top ve tüfek atışlarıyla ateş altında tutması, Akkoyunlu kuvvetlerini iyice bozdu Hasan Bey, muharebe meydanından kaçtı Sağ koldaki Zeynel Mirza ve yardımcı Gürcü kuvvetleri kumandanları öldürüldü Muharebede kesin olarak üstünlüğü sağlayan Osmanlı kuvvetleri, pek çok Akkoyunlu devlet adamı, bey, kumandan ve yardımcıları ile askerlerini esir aldı Fakat muharebe meydanından kaçan Uzun Hasan, yakalanamadı Fatih Sultan Mehmet, esir alınan Akkoyunlu alimlerine hürmet gösterip, serbest bıraktı Uzun Hasan safında olan Karakoyunluları da affetti Akkoyunluların elindeki Osmanlı esirleri kurtarıldı Fatih, Otlukbeli Zaferinden sonra, üç gün muharebe meydanında bekledi Zaferin şükrünü yaparak, dört bin köle ve cariye azad etti Doğu Seferine çıkmadan önce borç olarak dağıtılan yüz yük akçeyi altı milyon altın lira, on milyon gümüş para askere hediye etti Sefer dönüşü, Şebinkarahisar fethedildi Sonuçları Bu savaş neticesinde, Fırat Nehrinin batısı kesin olarak Osmanlı hakimiyetine geçti Batılılar, Osmanlı Devleti i mağlup edip, İstanbul’a tekrar hakim olamayacaklarını kesin olarak anladılar Anadolu birliğinin Osmanlılar tarafından sağlanacağı kesinleşip, Orta-Doğu yolu açıldı Akkoyunlu ülkesinde taht mücadelesi başlayıp, hanedan parçalandı Karamanlı ülkesi, Osmanlı hakimiyetine geçti Otlukbeli Zaferi öncesi ve sonrası, tecavüzlerini arttıran Haçlı korsanlarının Akdeniz ve Ege sahillerindeki saldırıları da neticesiz kaldı Venedikliler de anlaşma istemek zorunda kaldı |
Cevap : Türk Hikayecelilerden ... |
06-25-2009 | #2 |
TiFus
|
Cevap : Türk Hikayecelilerden ...Kırım Savaşı Kırım Savaşı, 4 Ekim 1853 - 30 Mart 1856 tarihleri arasındaki Osmanlı-Rus Savaşıdır İngiltere, Fransa ve Piyemote-Sardinya’nın Osmanlı tarafında savaşa dâhil olmasıyla savaş, Avrupalı devletlerin Rusyayı Avrupa ve Akdeniz dışında tutmak amacıyla verdiği bir savaş halini almıştır Savaş, müttefik güçlerin zaferiyle bitmiştir Rusya, 1853 yılından itibaren Kavalalı Mehmet Ali Paşa bunalımı sırasında takip ettiği zayıf bir Osmanlı Devleti üzerinde etki alanı kurma politikasını bırakarak, bu devleti yıkma politikası takip etmeye başladı Bunu gerçekleştirebilmek için de kutsal yerler sorununu kullandı Osmanlı Devleti, Hıristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresinde Katolik ve Ortodokslara çeşitli ayrıcalıklar tanımıştı 1853 yılına gelindiğinde ayrıcalıklar konusunda Rusya ile Katolikliğin dünya çapında savunuculuğunu yapan Fransa çatışmaya başladılar Bu durumu bahane eden ve asıl amacı "Hasta adam" gözüyle baktığı Osmanlı devleti e ve onun bekasına son vermek isteyen Rusya, İngiltereye mirasın paylaşılması teklifinde bulundu Ancak, çıkarları gereği Osmanlı Devleti in toprak bütünlüğünün muhafazasından yana olan İngiltere bu teklifi kabul etmedi Bunun üzerine Rusya, tek başına harekete geçerek, Osmanlı Devleti e bir ittifak teklifinde bulundu ve bu devletin sınırları içinde yaşayan Ortodoksların koruyuculuğunun Rusyaya bırakılmasını önerdi Osmanlı Devleti İngilizlerin de desteğine güvenerek Rus isteklerini reddettiKırım Savaşı, Osmanlı devletine yardım etmekten çok, Avrupa ın siyasal statüsü ile ilgili idi İngiltere için önemli olan husus, Avrupadaki güç dengesiydi ve bunun İngiltere aleyhine bozulmasına izin verilemezdi Bu nedenle, Avrupa ın statükosu tek taraflı iradelerle değil, "Avrupa uyumu" içinde diplomasi yoluyla yapılmalıydı Özellikle 1848 yılında çıkan Macar ayaklanmasının Rusya tarafından kanlı bir şekilde bastırılmasıyla yara alan Avrupa özgürlükleri korunmalı ve dengeleri Rusya ın tek başına bozmasına göz yumulmamalıydı Fransaya göre başarının anahtarı İngiltere ile anlaşmaktan geçiyordu ve Kırım Savaşı bunun için bir fırsattı İngiltere ile Fransa ın ortak düşüncesi ise Rusya ın Avrupa dışında tutulmasıydı Böylece Avrupa Büyük Devletleri Koalisyonu şu sonuçla sağlayabilirdi: Rusya, Avrupa dışında tutulabilir ve büyük devlet statüsünden indirilebilirdi Polonya Lehistan yeniden kurulabilirdi Osmanlı Devleti zamansız bir dağılmadan kurtulabilirdi Fransa Avrupada yeniden üstün duruma gelebilirdi Tüm bunlara karşı Prusya başta olmak üzere merkezi Avrupa devletleri bu düşüncelere karşıydı Özellikle Avusturya, savaş sonunda yapılacak antlaşmadan ve ortaya çıkacak yeni statükodan endişeli idi Kısacası; batılı devletler "neye" karşı savaşacaklarının bilincinde olmakla birlikte "ne" için savaşacaklarını tam bilmiyorlardı Dolayısıyla, gerçek barış antlaşması hemen hemen hiçbir sorunu çözemedi Rusya ile Batı Avrupa ın arası gergindiYani bir nevi Soğuk savaş vardı O aslında bir Rus-Osmanlı savaşından çok Rus-Batı savaşı idi Rusya ın İstanbulda görevli elçisi Aleksandr Mençikof isteklerinin reddedilmesi üzerine 19 Mayıs 1853 e İstanbuldan ayrıldı Rus orduları savaş dahi ilan etmeden 22 Haziran 1853de Eflak ve Boğdanı Memleketeyn işgale başladılar Çar, bu hareketinin bir savaş başlangıcı kabul edilmemesi gerektiğini açıkladı ve bu teşebbüsün bir güvenlik tedbiri olduğunu belirtti Ancak, bu durum Avrupa ın statüsünü değiştirmeye yönelikti Bunun üzerine Avusturya ın teklifi ile Viyanada bir konferans toplandı Fakat toplantıdan sonuç alınamadı Bu sırada İstanbulda, Rusyaya karşı savaş ilanı için halk padişaha baskı yapmaya başladı 4 Ekim 1853 e Rusyaya bir nota verildi ve Eflak ile Boğdanın 15 gün içinde boşaltılması istendi Rusya bu notaya kayıtsız kaldı ve tanınan sürenin sonunda savaş fiilen başladı Savaşın başlangıcında Osmanlı ordusu Balkanlarda başarılı oldu Fakat Batuma yardım götüren Osmanlı donanması 30 Kasım 1853 e Rus donanması tarafından Sinop açıklarında batırıldı Rusların bu ani hareketi ve Karadenizde durum üstünlüğü sağlamaları Boğazları ve İstanbulu tehlikeye düşürdü Bu durum Avrupa devletlerini endişelendirdi İngiltere ve Fransa devreye girerek tarafları uzlaştırmak istedi, ancak yapılan teklifi Rusya reddetti Bunun üzerine Fransa ve İngiltere, Rusyaya bir ültimatom verdiler ve taraflardan şu isteklerde bulundular: Eflak ve Boğdandan çekilmesi; Osmanlı Devletinin ülke bütünlüğüne riayet etmesi; Ortodoksların himayeciliği iddiasından vazgeçmesi istendi Osmanlı Devleti den; Vatandaşlarına eşit haklar tanıması ve tatbik etmesi; Hıristiyanlara olumsuz muamelede bulunulmaması; Karma mahkemeler kurulması; Hıristiyan tebaadan vergi alınmaması talep edildi Çar, ültimatomu ve istekleri kabul etmedi ve Rus ordusuna Tuna nehrini geçerek ilerleme emrini verdi İngiltere ve Fransa, 12 Mart 1854 e Rusyaya savaş ilan ettiler İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti lehine savaşa girerken Avrupa kamuoyunu tatmin edecek ve özel menfaatler sağlayacak tedbirleri almayı da ihmal etmediler Bu maksatla 12 Mart 1854 e İstanbulda; 10 Mayıs 1854 e Londrada ve 14 Haziran 1854 e de; Avusturya ile antlaşmalar imzaladılar Avusturya ile yapılan antlaşma Tuna eyaletlerinin Rus ordusundan boşaltılmasını öngörüyordu ve Avusturya, gerekirse asker göndermeyi taahhüt etmekteydi Bu nedenle 15 Mart 1855 e Sardenyada ittifaka katıldığını açıkladı Kırıma sevk edilmeyi bekleyen İngiliz Coldstream Muhafız Alayı askerleri Haydarpaşa sırtlarındaSavaş devam ederken Osmanlı ülkesinin Epir, Etolya ve Teselya eyaletlerinde Rum halkının isyan hareketleri başladı Yapılan ikazlar dikkate alınmadı ve bunun üzerine Fransızlar Pire limanına asker çıkararak Yunanistanı abluka altına aldılar Bu hareket Yunanistanı tarafsızlığa mecbur etti ve Rusya da bir müttefikini kaybetti Savaş Tuna, Kafkas ve Karadenizde yoğunluk kazandı Tuna cephesinde durum önce Osmanlılar lehine gelişti Fakat bir süre sonra Rus ordusu Silistreye kadar ilerledi Bkz Silistre Kuşatması Bunun üzerine İngiliz ve Fransızlar Gelibolu yarımadasına asker çıkardılar ve çıkan birlikleri Varna bölgesine sevk edildi Bu sırada Avusturyada Rusyayı baskı altına aldı Rus ordusu Silistre önlerinden çekilmeye mecbur kaldı Müteakiben de Eflak ve Buğdanı tahliye ederek savunmaya geçti Müttefikler, Rusyayı barışa zorlamak için Kırım yarımadasında da bir cephe açmaya karar verdiler 20 Eylül 1854 e 30 bin Fransız, 21 bin İngiliz ve 60 bin Osmanlı askerinden oluşan müttefik kuvveti 89 harp ve 267 nakliye gemisiyle Kırıma çıkarıldı Ancak Kırım Savaşı düşünüldüğü gibi kısa sürede tamamlanamadı 1855 ilkbaharında 140 bin kişilik bir müttefik kuvveti daha bölgeye çıkarıldı Ruslar mağlup oldu ve çekilmek zorunda kaldılar Kafkas cephesinde ise Ruslar başarı kazandılar ve Karsı ele geçirmeye muvaffak oldular Bu sırada Çar I Nikolay öldü, yerine geçen II Aleksandr barış istemek zorunda kaldı Barış şartlan Avusturya tarafından kendisine verilen bir ültimatomla bildirildi II Aleksandr istenen şartları esas tutarak barış teklifini kabul etti Önce 15 Mayısdan 14 Haziran 1855e kadar Viyanada barış için hazırlık görüşmeleri yapıldı ve Paris Konferansı esasları tespit edildi |
Cevap : Türk Hikayecelilerden ... |
06-25-2009 | #3 |
TiFus
|
Cevap : Türk Hikayecelilerden ...Çaldıran Savaşı Çaldıran Muharebesi ya da Çaldıran Meydan Muharebesi, Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim ile Safevi hükümdarı Şah İsmail arasında 23 Ağustos 1514’te, Van’ın 113 km kuzeyinde, bu günkü Çaldıran ilçesi sınırlarında yer alan Çaldıran Ovası da yapılan savaş Savaş Yavuz Sultan Selim’in kesin zaferiyle sonuçlandı Safevi hükümdarı Şah İsmail’in Anadolu’daki Osmanlı yönetimden hoşnutsuz olarak Safevi devletine yakınlaşan Türkmenlere ve bunların liderlerine yönelik koruma politikası, Avrupada değil fakat doğuda rakip arayan ve kendine hedef olarak diğer iki devleti Safevi ve Memlük seçen Yavuz Sultan Selim açısından kabul edilemez bir durumdu Osmanlı Devleti ile Safevi Devleti arasında bir savaş kaçınılmaz olmuştu Yavuz Sultan Selim 1512’de tahta çıktığında Safevilerin doğudaki etkisine son vermeyi istiyordu Yavuz Sultan Selim hazırlıklarını tamamladıktan sonra büyük bir orduyla Mart 1514 e Edirneden yola çıktı Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasında ilginç bir mektup düellosunun yaşandığı sefer sırasında Yavuz Sultan Selim mektuplarını Farsça yazmış, Şah İsmail ise Türkçe yanıt vermiştir Yavuz Sultan Selim’in Anadolu’dan geçerken Safevi yanlısı oldukları gerekçesiyle tahminen 40 bin Türkmeni öldürtmesi[kaynak belirtilmeli], daha sonra Anadolu’da Celali ayaklanmaları biçiminde ortaya çıkan huzursuzlukların önemli etkenlerinden biri oldu Üç ay sonra Eleşkirte vardığında Osmanlı askerleri arasında huzursuzluk başlamıştı Yavuz, askerlerini yatıştırarak ilerlemeyi sürdürdü ve Şah İsmail komutasındaki Safevi ordusuyla Çaldıran Ovası da karşılaştı Her iki ordu da yaklaşık 80-100 bin askerden oluşuyordu Burada yapılan meydan savaşı bir gün boyunca sürdü Osmanlı ordusu, silah donanımı bakımıdan, özellikle de sahra topçusunun ateş gücü ve yeniçerilerinin tüfek kullanması açısından üstündü Muharebe Osmanlı ordusunun zaferiyle sonuçlandı Şah İsmail ön saflarda yer aldığı çarpışmalarda yaralandı ve karısı başta olmak üzere hazinesini ve ordusunu bırakarak savaş alanından çekildi Ardından Yavuz Sultan Selim, 6 Eylül 1514 e Safevilerin başkenti Tebrize girdi Yavuz Sultan Selim kışı burada geçirmek istiyordu, ama Bektaşi tarikatına bağlı yeniçeriler arasında huzursuzluk artınca İstanbula dönmek zorunda kaldı Çaldıran Muharebesi de yitirdikleri toprakları Safeviler savaşsız geri aldılar Ama Osmanlılar bu savaşın sonunda, Dulkadıroğulları başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadoludaki beyliklerin egemenliğine son verdiler Safevilerin Mısırdaki Memlûklarla bağlantılarını kestiler Bu da Yavuz Sultan Selimin Mısır seferini kolaylaştırdı Osmanlılar ayrıca İpek Yolu un denetimi de ele geçirdiler |
Cevap : Türk Hikayecelilerden ... |
06-25-2009 | #4 |
TiFus
|
Cevap : Türk Hikayecelilerden ...Zigetvar Seferi Zigetvar Savaşı, Avusturya arşidükü Maksimilyanın İstanbul Antlaşması ı bozması, vergisini ödememesi ve Erdele girmesi üzerine, Kanuni Sultan Süleymanın hasta olmasına rağmen son seferi olacak olan Zigetvar Seferine çıkması sonucu gerçekleşen savaştır Asıl hedef Viyana olmasına rağmen, Zigetvar Kalesi zorlukla alınmıştır Bu seferde Kanuni Sultan Süleyman vefat etmiştir Dönemin sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa orduyu yetersiz görüp, kaleyi aldıktan sonra İstanbula dönmüştür Savaşta Kanuni in öldüğü askerlere söylenmemiştir Nedeni ise askerlerin moralinin bozulmasını engellemektir Bir süre sonra, Kanuni Sultan Süleymanın yerine oğlu IISelim geçti |
Cevap : Türk Hikayecelilerden ... |
06-25-2009 | #5 |
TiFus
|
Cevap : Türk Hikayecelilerden ...Preveze Deniz Muhaberesi Preveze Deniz Muharebesi, 27 Eylül 1538 tarihinde Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasının Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanmasını Adriyatik Denizi deki Preveze Kalesi Preveze önünde yendiği bir deniz muharebesidir Muharebe sonunda Akdenizdeki askeri üstünlük Osmanlılara geçmiştir Osmanlı donanması, Barbaros Hayreddin Paşa ın 1533 e Kaptan-ı Deryalığa atanmasına değin Akdenizde önemli bir varlık gösterememişti 1538de Egedeki bir dizi adanın Venediklilerden alınması, Akdenizde ticari ve askeri çıkarları bulunan Avrupa devletlerini harekete geçirdi Venedik, İspanya, Portekiz, Malta ve Papalık donanamalarından büyük bir haçlı donanaması oluşturuldu ve Amiral Andrea Doria ın komutasına verildi Osmanlılara ait Preveze Kalesi’ni kuşatan Andrea Doria, Osmanlı donanamasının gelmesi üzerine Venedik egemenliğindeki Korfuya çekildi Osmanlı donanaması da 24 Eylülde Arta Körfezine girdi Ertesi gün Andrea Doria ın komutasındaki Haçlı donanması Preveze in 2 mil kadar açığında demirledi Osmanlı donanamasını 27 Eylülde körfezden çıkaran Barbaros, daha üstün olan Haçlı donanamasını önce açık denizde savaşmaya zorladı Andrea Doria Barbarosun Akdenizdeki bütün Osmanlı donanmasını getirtmek için başta oyalama savaşı vereceğini sanıyordu çünkü Barbarosun kendilerine oranla 3’te 1’lik bir donanmayla savaşacağını tahmin etmiyordu Beklenmedik bu saldırı karşısında önce Santa Mauraya çekilen Andrea Doria, 28 Eylül gecesi rüzgârın elverişli olmasından faydalanarak bir karşı saldırıya girişti Muharebenin iyice yoğunlaştığı sırada, rüzgârın durmasıyla çekdiri türü gemilerden oluşan Osmanlı donanması üstünlük sağladı Böylece Haçlı donanmasının çok sayıda refakat ve savaş gemisi çevirme harekâtlarıyla batırıldı Büyük kayıplar veren Andrea Doria gece karanlığından yararlanarak savaş alanından uzaklaştı Haçlı donanmasını izleyen Osmanlı donanması daha sonra Preveze önlerine döndü I Süleyman Barbarosa büyük ödüller vermiş ve kaptanıderyalığı bahşetmiştir Papalık, Venedik, Ceneviz, Portekiz, İspanya, Malta, Avusturya’nın oluşturduğu 600 parçalık donanmaya karşı Osmanlı donanması sadece 120 çektiriden oluşmuştu Barbaros Hayrettin Paşa, Tunus’u alarak üs olarak kullanmıştır Bundan rahatsız olan Şarlken, Tunus hükümdarının yardım çağrısı üzerine Andrea Doria komutasındaki haçlı donanmasını hazırlatmıştır Bu donanma ile Tunus’u geri almıştır Bunun üzerine Mora yakınlarındaki Preveze körfezinde iki ordu karşılaştı Çektirilerin hız ve çevikliğinden yararlanan Barbaros Hayrettin Paşa, Haçlıları yenerek Mora ve Dalmaçya kıyılarındaki kaleleri fethetmiştir |
Cevap : Türk Hikayecelilerden ... |
06-25-2009 | #6 |
TiFus
|
Cevap : Türk Hikayecelilerden ...Kösedağ Muhaberesi Kösedağ Muharebesi, Anadolu Selçuklularının, Moğollara yenilmesiyle sonuçlanan ve 1 Temmuz 1243 tarihinde meydana gelen savaş Türk-İslâm tarihinde, önemli bir dönüm noktası teşkil eden bu savaş, Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılma sürecine girmesine sebep olmuştur Anadolu Selçuklu Devleti in güçlü hükümdarı Alâeddin Keykubad’dan Moğollar çekiniyorlar, bu sebeple Anadolu’ya saldıramıyorlardı Alâeddin Keykubad’ın ölümünden sonra yerine geçen oğlu II Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında cesaretlendiler Anadolu içlerine doğru seferler düzenlemek için, İran’daki Moğol orduları başkumandanlığına Baycu Noyan getirildi Kafkasya’daki Gürcü ve Ermeni kuvvetlerinden de yardım alan Baycu Noyan, Anadolu Selçukluları üzerine saldırmak üzere fırsat kolladı Baba İshak İsyanından ve Gıyâseddin Keyhüsrev’in tecrübesizliğinden faydalanarak, 1242 senesinde Erzurum’a saldırdı Korkunç zulümler ve katliamlar yaparak, Müslümanların mallarını yağmalattı Bu haberi alan genç ve tecrübesiz Sultan Gıyâseddin Keyhüsrev 80 000 kişilik ordusuyla Sivas’ta ordugah kurup beklemeye başladı Sultanın Sivas a olduğunu haber alan Baycu Noyan, buraya hareket etti Muharebe [değiştir]Moğol askerlerinin Sivas’a hareket ettiklerini haber alan Sultan II Gıyâseddin Keyhüsrev, kumandanlarıyla istişare etti Tecrübeli kumandanlar, Sultana silah ve erzakla dolu olan Sivas’ta kalmasını, burada tertibat alıp, yorgun düşen Moğollara karşı harp edilmesini söylediler Devletin ileri kademesinde bulunan, fakat tecrübesiz ve harpten anlamayan bazı kimselerin teşvik ve tahriklerine kapılan genç sultan, harekete geçti Sivas’ın seksen kilometre kadar doğusunda bulunan Kösedağ mevkiinde, suyu ve otlağı bol olan bir yeri seçerek, ordugâh kurdu Burası askerî bakımdan savunması kolay, Moğolların tecavüzüne imkân vermeyen bir araziydi Dağ geçitleri tutulmuş, düşmanın gelmesi bekleniyordu Ne yazık ki sultan, yine tecrübesiz kimselerin teşvik ve tahrikiyle, müstahkem mevkileri bırakarak, düşmanın karşılanmasını emretti Galip geleceğinden emin bir halde, tedbire bile lüzum görmeden ilerleyen genç sultan, az sonra Moğol ordusuyla karşılaştı İlk başta geri çekilen Moğol kuvvetleri dönüş yaparak, Selçuklu öncü kuvvetlerini bozguna uğrattılar Hiç harp görmemiş tecrübesiz sultan, öncü kuvvetlerinin bozguna uğradığını duyunca, ordunun tamamen yenildiğini sandı Düşman eline geçmemek için otağını ve hazinelerini harp meydanında bırakıp Tokat’a, oradan da Konya’ya doğru kaçmaya başladı Sultanın harp meydanından kaçtığını henüz duymayan Selçuklu askerleri, akşamın geç vakitlerine kadar düşmanla çarpışmaya devam ettiler Sultanın harp meydanını terk ettiğini öğrenince, onlar da çadırlarını bırakarak firar ettiler Ertesi sabah, çadırlarda bir hareket göremeyen Moğollar, bunun bir harp hilesi olduğunu zannederek, çadırlara iki gün yanaşamadılar 3 Temmuz 1243 tarihinde, korka korka çadırlara girdiler Küçük bir çarpışma ile harp bitti Seksen bin kişilik Selçuklu ordusu, utanç verici bir yenilgiye uğradı Selçuklu toprakları, Moğol işgal ve zulmüne uğradı Erzincan, Sivas ve Kayseri’yi yağmalayan Moğollar, pek çok Müslümanı öldürdüelr Kösedağ mağlubiyetinde sultanı ikna edemeyen güngörmüş vezir Mühezzibüddin Ali, Konya’ya gitmeyip Amasya’ya geldi Moğol kumandanı Baycu Noyan’la görüşme yoluna gitti Bazı hususları anlatıp, pek çok hediyeler vererek, daha fazla gitmemesini tavsiye etti Bir müddet Anadolu’nun işgalini durdurup geri dönmeleri, Mühezzibüddin Ali’nin gayretleri sebebiyle oldu Yapılan sulh antlaşmasıyla, Selçuklular, Moğollara vergi vermeyi kabul ettiler Türk tarihinde benzeri görülmemiş olan Kösedağ Bozgunu, genç ve savaş tecrübesi olmayan Selçuklu Sultanı Gıyâseddin Keyhüsrev’in fevrî hareketleri neticesinde ortaya çıkmıştır Daha önce Anadolu’ya girmeye cesaret edemeyen Moğollar, Kösedağ Bozgunundan sonra Anadolu’yu kolayca istila etmişler, şehirleri yağmalayıp, Müslüman halkı sivil-asker, kadın-çocuk demeden katletmişlerdir Bu mağlubiyet neticesinde, Selçuklular, Moğollara vergi vermeyi kabul etmişler, iki yüz yıllık Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılışı başlamıştır |
Cevap : Türk Hikayecelilerden ... |
06-25-2009 | #7 |
TiFus
|
Cevap : Türk Hikayecelilerden ...Miryokefalon Muharebesi Anadolu Selçuklu Sultanı II Kılıç Arslan ile Bizans imparatoru I Manuel Komnenos arasında, Denizli Çivril- Gümüşsu Kasabası yakınlarında Miryakefalonda Myriokephalon yapılan savaş 17 Eylül 1176 Salı günüDenizli yakınlarında Zengi Hanedanının Suriye ve Musul hükümdarı Atabeg Nureddin Mahmudun ölümü üzerine 1174, büyük bir rakipten kurtulan II Kılıç Arslan, ertesi yıl, Sivas ve Tokat bölgelerine hâkim olan Danişmendli Beyliğine son verdi Manuel, Papaya bir mektup yazarak, zamanın yeni bir haçlı seferi için elverişli olduğunu ve "Anadoludan geçen yolun artık güven altına alınacağını" bildirdi Bizans İmparatoru I Manuel Komnenos Bizans sınırlarında özellikle Eskişehir yörelerinde yoğun bir şekilde çoğalan Türkmenlerin, Denizli, Kırkağaç, Bergama ve Edremite değin Bizans yörelerine akınlarda bulunmaları üzerine bu akınları önlemek amacıyla Anadoluya yeni kuvvetler göndermekle birlikte düzenleyeceği bir sefer için de askeri hazırlıklara başladı Onun bu hazırlıklarını haber alan II Kılıç Arslan, bir elçi heyeti göndererek daha önce yapılan barış antlaşmasının yenilenmesini önerdi Fakat İmparator Manuel, Bizansa yöneltilen Türkmen akınlarının durdurulması, Bizansa sığınan Danişmendliler emiri Zünnun ile şehzade Şahinşahın, daha önce yönetiminde bulunan ülkelerinin Bizansa bırakılması şartıyla buna razı olacağını sultana bildirdi Bu şartları kabule yanaşmayan sultan, atlı kuvvetler sevkedip Denizli yörelerine kadar olan Bizans topraklarını ağır bir şekilde tahrip etti İmparator, Bizans kuvvetleri eşliğinde, önce şehzade Şahinşahı daha sonra da Zünnunu Anadoluya gönderme girişiminde bulundu ise de II Kılıç Arslanın aldığı önlemler karşısında başarılı olamadı; Şahinşah ve Zünnun yeniden Bizansa kaçmak zorunda bırakıldılar Kılıç Arslan, imparatora elçiler göndererek barış isteğinde bulundu Sultanın ikinci barış önerisini de reddeden Manuel 1176 yazında, amcasının oğlu Andronikos Batatzesi bir orduyla Paphlagoniaya doğru yola çıkardı İmparatorun kendisi de, içinde Frank, Peçenek, Macar ve Sırp kuvvetleri bulunduğu orduyla, Anadolu Seçuklu Devleti in başkenti olan Konya üstüne yöneldi Pahlagoniayaya gönderilen Andronikos Batatzesin ordusu Eylül ayı başlarında, Niksar surları önünde yapılan meydan savaşında, Selçuklu ordusu tarafından yenildi Batatzesin kesilen başı, bir zafer nişanesi olarak II Kılıç Arslana gönderildi Uçlarda bulunan kalabalık Türkmen kuvvetleri, Konyaya yönelik Manuel idaresindeki Bizans ordusuna ufak ama yıpratıcı hücumlarla mukavemet gösterdiler Manuelin ordusu, Denizli yakinlarinda Laodiceadan gecerek, Menderes vadisinden geçerek Eğridir Gölü ucundaki Sultandağı dizisine giden dağlık bölgeye girdi Kuşatma araçları, erzak fazlalığı ve ağır arabalar, ordunun ilerlemesini yavaşlatıyordu Ayrıca geçmek zorunda oldukları bölge, Selçuklu tarafında tahrip edilmişti Bizans ordusunun ilerlediği yol üzerinde, Tribritze denilen ve çıkış yerinde, tahrip edilen Miryokefalon kalesinin bulunduğu bir geçit vardı Kılıç Arslan idaresindaki Selçuklu ordusu, Bizans ordusunu, bu dar ve sarp Miryokefalon yıkık kalesinin bulunduğu Düzbel geçidinde karşılamaya hazırlanmıştı Selçuklu ordusu, bu dar dağ geçitinin dağ yamac ve doruklarinda toplu olarak bulunuyordu Manuelin ileri görüşlü subayları, bu ağır hareketli orduyu, geçitin içindeki dar ve çukur yolundan geçirmemesi için imparatoru uyardılar Fakat ordudaki genç ve tecrübesiz prensler, kendilerine güveniyor, şan ve şöhret kazanmak istiyorlardı Bunlar, imparatora baskı yaparak onu bu yolda ilerlemeğe zorladılar Kendine bağlı küçük beyliklerden yardımcı kuvvetler alan Kılıç Arslanın ordusu, hemen hemen Manuelin ordusuna eşit, ancak daha kötü teçhizatlıydı Fakat, Selçuklu ordusunun daha fazla hareket imkânı vardı Bizans öncü kuvvetleri, zor kullanarak geçide girdiler 17 Eylül 1176 Selçuklular, önce geri çekilerek dağlara saptılar Sonra imparatorluk ordusu dar yola girdiği sırada Bizans ordusu ve ağırlıkları ile geçitte 15 kilometre uzunlukta bir sira halindeydi Geçitin her iki yamaç ve doruklarında bulunan Selçuk ordusu önce yamaçlardan aşağı inerek geçit içine saldırdılar Özellikle taşıt araçlarına, arabalara ve araba atlarına hücum edip geçiti geçirmez hale getirdiler Sonra geçitte bulunan Bizans ordusunu eritme hücumlarına başladlar İmparatorun kayınbiraderi Antiochlu Baldwin, bir süvari alayı başında, Selçuklulara karşı saldırıya geçti Fakat, bütün adamlarıyla birlikte kılıçtan geçirildi Geçidin aşağısında bulunan askerler, onun durumunu görüyorlar, fakat sıkışık durumda oldukları için yardım edemiyorlardı Manuel, cesaretini kaybederek paniğe kapıldı ve geçitten çıkmak için geriye kaçtı Bunun üzerine, bütün ordu onu takip etti Fakat, ağırlıklar yolu kapamıştı Askerlerden çok azı kurtuldu Akşama kadar süren savaş sonunda, II Kılıç Arslan, Manuele bir haberci göndererek, derhal geri dönmesi, Eskişehir Dorylaion ve Gümüşsu Sublaion kalelerini yıkması şartıyla ona barış teklif etti ve kalan ordusuyla geçitten çıktı Manuel, Bizansa dönerken, yolda Türkmenlerin sürekli saldırılarına uğradı Bu savaş Denizli ili in Çivril ilçesinde Düzbel geçidinde vukuu bulmuştur Aynı ilçede Çivril ilçesinde Küfi boğazında geçtiğini iddia edenler varsa da, sağlam bir kanıt sunamamaktadırlar [2] Sonuç [değiştir]Ağır bir yenilgiye uğrayan Manuel, Selçuklulara karşı inşa ettirdiği Eskişehir ve Uluborlu un doğusundaki Sublaion kale ve müstahkem mevkilerini yıkmayı kabul etmesinden başka, Selçuklu devletine savaş tazminatı olarak 100 bin altın ödemek zorunda kalmıştır Bu zafer sonucunda, Manuel idaresindeki Bizansın o zamana kadar uygulanan atılgan bir stratejiyi geride bırakıp, Selçuklular karşısında savunmaya geçmesi sağlanmış ve dolayısıyla üstünlük Anadolu Selçuklu Devletine geçmiştir Zaferden sonra Sultan II Kılıç Arslan, başta Bağdat Abbasi halifesi olmak üzere, bütün İslam hükümdarlarına birer fetihname göndererek Bizansa karşı kazandığı büyük zaferi müjdelemiştir Gerçekte yenilgiye rağmen, Bizans ordusunu gelecek yıllarda Anadoludaki savaşlar için önemli bir yıkıntıya uğratmamıştır Bizans ordusu çabuk onarılmıştır Manuel barış anlaşmasında verdiği söze rağmen, Eskişehir kalesini yıkmamıştır 1177 bu gelişmeye kızan Kılıç Arslan Bizans topraklarına derin hücumlar tertip ederek, bütün Menderes vadisine, Tralles ve Psidiya Antioch şehirlerine büyük zararlar vermiştir Bu zararlardan sonra korkan Manuel Eskişehir Kalesi i yıktırmış ve harp tazminatını ödemiştir Ancak, Miryokefalon, Anadoludaki iki güç arasındaki dengeyi dereceli olarak değiştirmeye başlamıştır Miryokefalon askeri etkiden çok psikolojik etkiye sahipti Miryokefalon savaşı, Selçuk ve Bizans tarihinin dönüm noktalarından biridir Bu savaşın sonucu Bizans, Anadoluda üstünlüğünü kaybetti |
Cevap : Türk Hikayecelilerden ... |
06-25-2009 | #8 |
TiFus
|
Cevap : Türk Hikayecelilerden ...Malazgirt Savaşı Malazgirt Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde,Büyük Selçuklu Hükümdarı Alp Arslan ile Bizans İmparatoru IV Romen Diyojen arasında gerçekleşen savaş Alp Arslanın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, Türklere Anadolu un kapılarını açan savaş" olarak bilinir 1060lar süresince Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan Türk müttefiklerinin Ermenistan ve Anadoluya doğru göç etmesine izin verdi ve Türkler buralarda şehirlere ve tarım alanlarına yerleştiler 1068 yılında Romen Diyojen Türklere karşı bir sefer düzenledi, fakat Koçhisar şehrini geri almasına rağmen Türk atlılarına yetişemedi 1070 yılında TürklerAlp Arslan komutanlığında, günümüzde Muşun bir ilçesi olan Malazgirt e ManzikertBizans dilinde Malazgirt ve Erciş kalelerini ele geçirdi Daha sonra Türk ordusu DiyarbakırıAmid aldı ve bizans yönetimindeki Urfayı kuşattıAncak alamadıTürk Beylerinden Afşin Beyide güçleri arasına katıp Halepi aldıAlparslan Halepde konaklarken Türk atlı birliklerinin bir kısmına ve Akıncı Beylere bizans şehirlerine akınlar düzenlemesine izin verdiBu sıradada Türk akınlarından ve son gelen Türk ordusundan çok rahatsız olan bizanslılar tahta ünlü komutan Romen Diyojeni çıkardılarRomen Diyojende büyük bir ordu kurup Constantinopleden İstanbul ayrıldı13 mart 1071Ordunun mevcudu 40000 ile 50000 arası tahmin edilir Bizans ordusu düzenli Rum ve Ermeni birlikleri dışında ücretli Slav, Got, Frank, Gürcü, Uz, Peçenek, Kıpçak askerlerinden oluşuyordu Ordu ilk olarak Sivas a dinlendiBurda halkın çoşkuyla karşıladığı imparator halkın dertlerini dinledi Şikayetler üzerinede şehrin ermeni mahallesini yıktırıp,bir kısmını öldürüp önderlerini şehirden sürdü Haziran 1071de Erzuruma vardı Orada, Diyojenin generallerinden bazıları Selçuklu bölgesine ilerlemeyi sürdürmeyi ve Alp Arslanı hazırlıksız yakalamayı teklif etti Nikeforos Bryennius da dahil diğer generallerin bazıları da bulundukları yerde bekleyip pozisyonlarını güçlendirmeyi önerdi Sonuç olarak ilerlemeye devam etme kararı verildi[kaynak belirtilmeli] Diyojen, Alp Arslanın çok uzakta olduğunu veya hiç gelmeyeceğini düşünerek, ve Malazgirti ve hatta Malazgirt yakınındaki Ahlat kalesini hızlıca geri ele geçirebileceğini ümit ederek Van Gölü e doğru ilerlediÖncü kuvvetlerini Malazgirte gönderen imparator ana kuvvetleriyle yola çıktıBu sıradada Halep e bulunan sultana elçiler göndererek kaleleri geri istediElçileri Halepte karşılayan Sultan teklifi reddettiMısıra hazırladığı seferden vazgeçip Malazgirte doğru 50000 kişilik ordusuyla yola çıktıCasuslarının verdiği bilgiyle Bizans ordusunun büyüklüğünü bilen Alp Arslan Bizans İmparatorunun gerçek hedefinin İsfahana Bugünkü İran girmek ve Büyük Selçuklu Devletini yıkmak olduğunu sezdi Ordusundaki yaşlı askerilerin yolda kalmasına neden olan cebri yürüyüşüyle Erzen ve Bitlis yolundan Malazgirte varan Alparslan komutanlarıyla savaş taktiklerini görüşmek için Savaş Meclisini topladıRomen Diyojen ise savaş planını hazırlamıştıİlk saldırı Türklerden gelecek ve bu saldırıyı kırmaları durumundada karşı saldırıya geçeceklerdiAlp Arslan ise Hilal Taktiği konusunda komutanlarıyla uzlaşmıştı26 Ağustus Cuma sabahı çadırından kalkan Alp Arslan Malazgirtle Ahlat arasındaki malazgirt ovasında, kendi ordugahının 7-8 km uzağında, ovaya yayılmış durumdaki düşman birliklerini gördü Savaşı önlemek için imparatora elçiler göndererek Sultan barış önerisinde bulundu İmparator, Sultanın bu önerisini ordusunun büyüklüğü karşısında bir korkaklık olarak yorumladı ve öneriyi reddetti Gelen elçileride kovdu Düşman ordusunun büyüklüğünün kendi ordusunun 3-4 katı büyüklüğünde olduğunu gören Sultan Alp Arslan savaştan sağ çıkma ihtimalinin düşük olduğunu sezdi Askerlerininde hasımlarının sayı fazlalığı karşısında tedirginliğe düştüğünü farkeden Sultan eski bir Türk töresi uyarınca kefene benzeyen beyaz kıyafetler giydi Atının da kuyruğunu bağlattı Yanındakilere Şehit olduğu taktirde vurulduğu yere gömülmesini vasiyet etti Komutanlarının savaş alanından kaçmayacağını anlayan askerlerin maneviyatı arttı Askerlerinin Cuma namazına İmamlık eden Sultan atına binip ordusunun önüne çıkıp moral yükseltici ve maneviyat artırıcı kısa ve etkili bir konuşma yaptı Allahın Kuranda zafer vaadettiği ayetleri okudu Şehitlik ve Gazilik makamlarına erişileneceğini söyledi Tamamı Müslüman olan ve büyük çoğunluğu Türklerden oluşan Selçuklu ordusu savaş pozisyonuna geçti Bu sırada da Bizans ordusunda dinsel ayinler yapılmakta ve Papazlar askerleri kutsamaktaydı Romen Diyojende eğer bu savaşı kazanması durumundaki buna inancı tamdı ününün ve saygınlığının artacağından emindiBizansın eski ihtişamlı günlerine döneceğini hayal ediyordu En ihtişamlı zırhını giydi ve inci beyazı atına bindi Ordusuna zafer durumunda büyük vaatlerde bulundu Tanrı tarafından şeref, şan,onur ve kutsal savaş sevapları verileceğini duyurdu Alp Arslan savaşı kaybetmesi durumunda her şeyini ve atalarından miras kalan Selçuklu devletini de kaybedeceğini çok iyi biliyordu Romen Diyojende savaşı kaybetmesi halinde devletinin çok büyük güç, prestij ve toprak kaybedeceğini biliyordu Her iki komutan da kaybetmeleri durumunda öleceklerinden emindi Romen Diyojen ordusunu geleneksel Bizans askerî kaidelerine göre düzenlemişti Ortada birkaç sıra derinlikte be çoğu zırhlı, piyade birlikleri ve bunların sağ ve sol kollarında atlı süvari birlikleri yerleştirilmişti Romen Diyojen merkeze; general Bryennius sol kanata ve Kapodokyayalı general Alyattes ise sağ kanata komuta ediyordu Bizans ordusunun gerisinda büyük bir rezerv bulunuyordu ve bu özellikle taşra eyaletlerinde nüfuzlu kişilerin özel ordularının mensuplarından oluşuyordu Geri rezerv ordusunun komutanı olarak genç Andronikas Dukas seçilmişdi Romen Diyojenin bu tercihi biraz şaşırtıcı idi; çünkü bu genç komutan eski imparatorun yeğeni ve Yannis Dukasin oğlu olup, bu kişiler açıkca Romen Diyojenin imparator olmasının aleyhindeydiler [4] Savaş öğle saatlerinde Türk atlılarının toplu ok saldırısına geçmesiyle başladı Türk ordusunun çok büyük bir çoğunluğu atlı birliklerden oluştuğundan ve nerdeyse hepsindede ok olduğundan bu saldırı Bizanslılarda önemli miktarda asker kaybına neden olmuştu Ama yine de Bizans Ordusu saflarını bozmaksızın korudu Bunun üzerine ordusuna yanıltıcı bir çekilme buyruğu veren Alp Arslan gerilerde gizlediği küçük birliklerinin tarafına doğru çekilmeye başladı Bu gizlediği birlikler az miktarda organize olmuş askerlerden oluşuyordu Türk ordusunun arka saflarında bir Hilal biçiminde yayılmışlardı Türklerin hızlıca çekildiğini gören Romen Diyojen Türklerin saldırı gücünü yitirdiğini ve sayıca fazla olan Bizans ordusundan korktukları için kaçtıklarını düşündü En baştan beri Türkleri yeneceğine inanmış imparator bu bozkır taktiğine kanıp kaçan Türkleri yakalamak için ordusuna Saldır buyruğu verdi Çok az zırhları olduğu için hızlıca geri çekilebilen Türkler, zırh yığınına dönmüş Bizans süvarileri tarafından yakalanamıyacak kadar hızlıydı Ancak buna rağmen Bizans ordusu Türkleri kovalamaya başladı Yan geçitlerde pusu kurmuş Türk okçuları tarafından ustaca vurulan ama buna aldırmayan Bizans ordusu saldırıya devam etti Türkleri iyice kovalayıp yakalayamayan üstüne bir de çok yorulan üstlerindeki ağır zırhların etkisi büyüktü bizans ordusunun hızı durma noktasına geldi Türkleri büyük bir hırsla kovalayan ve ordusunun yorulduğunu anlayamayan Romen Diyojen yine de takip etmeye çalıştı Ancak bulundukları mevziden çok ileri gittiklerini ve çevreden saldıran Türk okçularını görüp kuşatıldığını çok geç zamanda anlayan Diyojen geri çekilme buyruğu verme ikilimindeydi Tam da bu ikilimdeyken geri çekilen Türk süvarilerinin yönlerini tam Bizans ordusu üzerine geçip hücuma kalkmaları ve geri çekilme yollarının da Türkler tarafından kapatıldığını gören Diyojen paniğe kapılarak Çekil buyruğu verdi Ancak ordusu çevrelerindeki Türk hatlarını yarıncaya kadar yetişen Türk ordusunun ana kuvvetleri Bizans ordusunda tam bir panik başlattı Kaçmaya kalkan generalleri görüp daha da paniğe kapılan Bizans askerleri en büyük savunma güçleri olan zırhlarını da atıp kaçmaya çalıştı Bu sefer de ustaca kılıç kullanan Türk kuvvetleriyle eşit duruma düşüp büyük çoğunluğu yok oldu Türk Soyundan gelen Uzlar, Peçenekler ve Kıpçaklar; Afşin Bey, Artuk Bey,Kutalmışoğlu Süleyman Şah gibi Selçuklu komutanları tarafından verilen Türkçe emirlerden etkilenen bu süvari birlikleride soydaşlarının yanına katılınca Bizans ordusu süvari gücününde önemli bir kısmını kaybetti Sivas a soydaşlarına yaptıklarının acısını çıkartmak isteyen Ermeni askerleri herşeylerini bırakıp savaş alanından kaçınca Bizans ordusu için durumun vahameti arttı Ordusunun dağıldığını ve komuta etme olanağının kalmadığını gören Romen Diyojen yakın birlikleriyle kaçmaya kalktıysa da artık bunun imkânsız olduğunu gördü Sonuçta tam bir bozgun havasına giren Bizans ordusunun büyük bölümü akşam hava kararıncaya kadar yok edildi Kaçamayıp sağ kalanlar teslim oldular En sonuna kadar mertçe savaşan imparator omzundan yaralı olarak ele geçirildi Tüm dünya tarihi için büyük bir dönüm noktası niteliğinde olan bu savaş zafer kazanan komutan Alp Arslanın yenik İmparator IV Romen Diyojenle antlaşma yapmasıyla son buldu İmparatoru bğışlayan ve ona iyi davranan Sultan antlaşmaya göre İmparatoru serbest bıraktı Antlaşmaya göre imparator kendi fidyesi için 100000 dinar, vergi olarak da her yıl 360000 dinar ödeyecek ayrıca Antakya, Urfa, Ahlat ve Malazgirtide Selçukluya bırakacaktı Tokata kadar kendisine verilen Türk birliği eşliğinde Konstantinopolise İstanbul doğru yola çıkan imparator Tokat a toplayabilidiği 200000 kadar dinarı kendisiyle birlikte gelen Türk birliğine verip Sultana doğru yola çıkardı Tahta kendi yerine VII Mikhail Dukasın çıktığını öğrendi Bir Ermeni prensi tarafından gözlerine mil çekilerek öldürüldü Sonuç [değiştir]Michael Dukas,Romenes Diyojenin imzaladığı antlaşmanın geçersiz olduğunu ilan ettiBunu haber alan Alparslanda ordusuna ve Türk Beylerine anadolunun fethi emrini verdiBu emir doğrultusunda Türkler anadoluyu fethe başladılarBu saldırılarda sonu Haçlı Seferleri ve Osmanlı İmparatorluğuna varacak bir tarihi süreci başlatacaktı Bu savaş, Anadolu un Türklerin eline geçmesi durumunu doğurdu Bu da İslam savaşçısı olan Türklerin, eski Cihad Akınlarını tekrar başlatacağını gösteriyordu Abbasiler döneminde biten bu akınlar, Avrupayı İslam tehdidinden kurtarmıştı Ancak Anadoluyu ele geçiren ve Hıristiyan Avrupa ile Müslüman Ortadoğu arasında tampon bölge oluşturan Bizans devletinin çok büyük bir güç ve toprak kaybı sağlayan Türkler, aradaki bu bölgeyi ele geçirerek Avrupaya başlayacak yeni akınların habercisi oluyordu Ayrıca İslam dünyasında büyük bir birlik sağlamış olan Türkler bu birlikteliği Hıristiyan Avrupaya karşı kullanacaktı Bütün İslam dünyasının Türklerin önderliğinde Avrupaya akın başlatmalarını önceden gören Papa, önlem olarak Haçlı seferlerini başlatacak ve bu da kısmi olarak işe yarayacaktı Ancak yine de İslam Dünyasının Avrupaya yaptığı akınları durduramayacaktı |
Cevap : Türk Hikayecelilerden ... |
06-25-2009 | #9 |
TiFus
|
Cevap : Türk Hikayecelilerden ...Dandanakan Savaşı Dandanakan Muharebesi ya da Dandanakan Meydan Muharebesi, 1040, Selçuklu Devleti in Gazne Devletini yendiği ve Gazne Devleti in çözülmesine yol açan muharebedir Bu muharebede Gazne Devleti yıkılış dönemine girmiş, Selçuklu Devleti resmen kurulmuştur Tuğrul ve Çağrı Beylerin gittikçe büyüyen Türkmen kuvvetleri Gazne şehirlerini tehdit edip, yağmalamaya başlamıştıGazne hükümdarı Sultan Mesud Selçuklu tehlikesine son vermek için çoğunlukla zırhlı askerlerden oluşan büyük bir ordu ile Selçukluların üzerine sefere çıktı Gazne Ordusu Seraha yürüyüş sırasında Selçuklu vur-kaçları ile yıpranmış, su ve yiyecek kaynakları da Selçuklu askerleri tarafından kesilmiştiSonunda 23 Mayıs 1040 a, Merv ve Serah arasındaki Dandanakanda iki ordu çatışmaya başladı Üç gün süren muharebe Selçukluların büyük galibiyeti ile sona ererken, Sultan Mesud 100 süvarisi ile canını zor kurtardı Muharebe Selçukluların bölgede hakimiyetinin başlangıcı ve Büyük Selçuklu Devleti in kuruluşu olarak kabul edilir Büyük Selçuklu Devleti Anadolu yolundaki ilk adımdırSultan Mesud Askerleri tarafından öldürülür |
|