İç Güçler Ve Etkileri |
05-20-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
İç Güçler Ve Etkileriİç Güçler ve Etkileri Faaliyetleri için gerekli enerjiyi yerin içinden alan güçlerdir İç güçlerin oluşturduğu yerşekilleri dış güçler tarafından aşındırılır İç güçlerin oluşturduğu hareketlerin bütününe tektonik hareket denir Bunlar;
Orojenez (Dağ Oluşumu) Jeosenklinallerde biriken tortul tabakaların kıvrılma ve kırılma hareketleriyle yükselmesi olayına dağ oluşumu ya da orojenez denir Kıvrım hareketleri sırasında yükselen bölümlere antiklinal, çöken bölümlere ise senklinal adı verilir Antiklinaller kıvrım dağlarını, senklinaller ise çöküntü alanlarını oluşturur Jeosenklinal : Akarsular, rüzgarlar ve buzullar, aşındırıp, taşıdıkları maddeleri deniz ya da okyanus tabanlarında biriktirirler Tortullanmanın görüldüğü bu geniş alanlara jeosenklinal denir Fay Yerkabuğu hareketleri sırasında şiddetli yan basınç ve gerilme kuvvetleriyle blokların birbirine göre yer değiştirmesine fay denir Fay elemanları şunlardır: Yükselen Blok : Kırık boyunca birbirine göre yer değiştiren bloklardan yükselen kısma denir Alçalan Blok : Kırık boyunca birbirine göre yer değiştiren bloklardan alçalan kısma denir Fay atımı : Yükselen ve alçalan blok arasında beliren yükseklik farkına fay atımı denir Fay açısı : Dikey düzlem ile fay düzlemin yaptığı açıya fay açısı denir Fay aynası : Fay oluşumu sırasında yükselen ve alçalan blok arasındaki yüzey kayma ve sürtünme nedeniyle çizilir, cilalanır Parlak görünen bu yüzeye fay aynası denir Faylar boyunca yüksekte kalan yerkabuğu parçalarına horst adı verilir Buna karşılık faylar boyunca çöken kısımlara graben denir Horstlar kırık dağlarını, grabenler ise çöküntü hendeklerini oluşturur Türkiye’de Orojenez Türkiye’deki dağlar Avrupa ile Afrika kıtaları arasındaki Tetis jeosenklinalinde ve Toros Dağları Alp Orojenezi’nin Türkiye’deki kuzey ve güney kanadını oluşturmaktadır Ege bölgesi’ndeki horst ve grabenler de aynı sistemin içinde yer almaktadır bulunan tortul tabakaların orojenik hareketi sonucunda oluşmuştur Kuzey Anadolu Epirojenez Karaların toptan alçalması ya da yükselmesi olayına epirojenez denir Bu hareketler sırasında yeryüzünde geniş kubbeleşmeler ile yayvan büyük çukurlaşmalar olur Orojenik hareketlerin tersine epirojenik hareketlerde tabakaların duruşunda bozulma söz konusu değildir Dikey yönlü hareketler sırasındaki yükselmelerle jeoantiklinaller, çukurlaşmalar sırasında ise okyanus çanakları, yani jeosenklinaller oluşur UYARI : III Zaman sonları, IV Zamanın başlarında Anadolu’nun epirojenik olarak yükselmesi ortalama yükseltiyi artırmıştır Bu nedenle Anadolu’da yüksek düzlükler geniş yer kaplar Transgresyon – Regrasyon Epirojenik hareketlere bağlı olarak her devirde kara ve deniz seviyeleri değişmiştir İklim değişiklikleri ya da tektonik hareketler nedeniyle denizin karalara doğru ilerlemesine transgresyon (deniz ilerlemesi) , denizin çekilmesine regresyon (deniz gerilemesi) denir Volkanizma Yerin derinliklerinde bulunan magmanın patlama ve püskürme biçiminde yeryüzüne çıkmasına volkanizma denir Volkanik hareketler sırasında çıkan maddeler bir baca etrafında yığılarak yükselir ve volkanlar (yanardağlar) oluşur Volkan Bacası : Mağmanın yeryüzüne ulaşıncaya kadar geçtiği yola volkan bacası denir Volkan Konisi : Lav, kül, volkan bombası gibi volkanik maddelerin üst üste yığılması ile oluşan koni biçimli yükseltiye volkan konisi, koni üzerinde oluşan çukurluğa krater denir Volkanlardan Çıkan Maddeler Volkanlardan çıkan maddeler değişik isimler alır :
Volkanlardan çıkarak yeryüzüne kadar ulaşan eriyik haldeki malzemeye lav denir Lavın içerisindeki SİO2 (Silisyum dioksit) oranı lavın tipini ve volkanizmanın karakterini belirler Asit Lav : SİO2 % 66 ise asit lavlar oluşur Fazla akıcı değillerdir Orta Tip Lav : SİO2 oranı % 33 - % 66 ise lav orta tiptir Bu tip lavların çıktığı volkanlarda volkanik kül miktarı azdır Bazik Lav : SİO2 oranı < % 33 ise lav bazik karakterli ve akıcıdır Patlamasız, sakin bir püskürme oluşur Volkan Bombası : Volkan bacasından atılan lav parçalarının havada dönerek soğuması ile oluşur Volkan Külü : Gaz püskürmeleri sırasında oluşan, basınçlı volkan bacasından çıkan küçük taneli malzemeye kül denir Volkanik küllerin bir alanda birikmesiyle volkanik tüfler oluşur Volkanik Gazlar : Volkanizma sırasında subuharı, karbon dioksit, kükürt gibi gazlar magmadan hızla ayrışarak yeryüzüne çıkar Büyük volkanik bulutların oluşmasını sağlar Püskürme Şekilleri olkanik hareketlerin en yoğun olduğu yerler, yerkabuğunun zayıf olduğu noktalar, çatlaklar ve yarıklardır Magmanın yeryüzüne ulaştığı yere göre adlandırılan, merkezi çizgisel ve alansal olarak üç değişik püskürme şekli vardır : Merkezi Püskürme : Magma yeryüzüne bir noktadan çıkıyorsa, buna merkezi püskürme denir Çizgisel Püskürme : Magma yeryüzüne bir yarık boyunca çıkıyorsa, buna çizgisel püskürme denir Alansal Püskürme : Magma yeryüzüne yaygın bir alandan çıkıyorsa, buna alansal püskürme denir Volkan (Yanardağ) Biçimleri Volkanların yapısı ve biçimleri yeryüzüne çıkan magmanın bileşimine, miktarına ve çıktığı yere göre değişir Tabla Biçimindeki Volkanlar : Akıcı lavların geniş alanlara yayılmaları sonucunda oluşur Örneğin Hindistan’daki Dekkan Platosu Kalkan Biçimindeki Volkanlar : Akıcı lavların bir bacadan çıkarak birikmesi sonucunda oluşan, geniş alanlı ve kubbemsi bir görünüşe sahip volkanlardır Örneğin : Güneydoğu Anadolu’daki Karacadağ Volkanı Koni Biçimindeki Volkanlar : Magmadan değişik dönemlerde yükselen, farklı karakterdeki malzemenin birikmesi ile oluşur Bu volkanların kesitinde, farklı karakterdeki malzeme katmanları ardarda görüldüğü için tabakalı volkanlar da denir Örneğin ülkemizdeki Erciyes, Nemrut, Hasan ve Ağrı volkanları koni biçimli volkanlardır Tüf Konileri : Volkanlardan çıkan küllerin ve diğer kırıntılı maddelerin birikmesi ile oluşan konilere denir Örneğin ülkemizde Kula ve Karapınar çevresindeki koniler kül konileridir Volkanik Kuşaklar Yeryüzünde bilinen volkanların sayısı binlere ulaşmasına karşın ancak 516 kadarı tarihi çağlarda faaliyet göstermiş, bu nedenle aktif volkanlar olarak kabul edilmişlerdir Yerkabuğunu bloklar halinde bölen kırıklar üzerinde bulunan volkanlar, bir çizgi doğrultusunda sıralanmakta adeta kuşak oluşturmaktadır Dünya’daki Volkanlar ya üzerindeki aktif volkanlar üç ana bölgede toplanmıştır Volkanların en yoğun olduğu bölge Pasifik Okyanusu’nun kenarlarıdır Volkanların aktif olduğu ikinci bölge Alp-Himalaya kıvrım kuşağı, üçüncü bölge ise okyanus ortalarıdır Okyanus Ortaları Yerkabuğunun üst bölümünü oluşturan sial okyanus tabanlarında daha incedir Bu ince kabuk mantodaki yükselici hareketler nedeniyle yırtılarak ayrılır Ayrılma bölgesi adı verilen bu bölümden magma yükselir ve okyanus tabanına yayılır Bu durum okyanus ortalarında aktif volkanların bulunmasının nedenidir Türkiye’deki Volkanlar Alp-Himalaya kıvrım kuşağında yer alan Türkiye’de volkanlar, tektonik hatlara uygun olarak beş bölgede yoğunlaşmıştır Ancak günümüzde Türkiye’de aktif volkan bulunmamaktadır Depremler Yerkabuğunun derinliklerinde doğal nedenlerle oluşan salınım ve titreşim hareketleridir Yerkabuğunun titreşimi sırasında değişik özellikteki dalgalar oluşmakta ve bunlar depremin merkezinden çevreye doğru farklı hız ve özellikle yayılmaktadır Deprem dalgaları P, S, L dalgaları olarak 3 çeşittir Depremlere neden olan olayların kaynaklandığı yerden uzaklaşıldıkça depremin etkisi azalır Oluşum nedenlerine göre depremler, 3 gruba ayrılır :
Volkanik Depremler Aktif volkanların bulunduğu yerlerde, patlama ve püskürmelere bağlı oluşan yer sarsıntılarıdır Etki alanları dardır Çökme Depremleri tür depremler, eriyebilen taşların bulunduğu yerlerdeki yer altı mağaralarının tavanlarının çökmesiyle oluşur Ayrıca kömür ocaklarının ve galerilerinin çökmesi de bu tür depremlere neden olur Çok küçük ölçülü sarsıntılardır Etki alanları dar ve zararları azdır Tektonik Depremler Yerkabuğunun üst katlarındaki kırılmalar sırasında oluşan yer sarsıntılarıdır Bu sarsıntılar çevreye deprem dalgaları olarak yayılır Yeryüzünde oluşan depremlerin büyük bölümü tektonik depremlerdir Etki alanları geniş, şiddetleri fazladır En çok can ve mal kaybına neden olan depremlerdir Örneğin ülkemizde 1995’te Afyon’un Dinar ilçesinde, 1998’de Adana’da oluşan depremler tektonik kökenlidir UYARI : Tektonik depremlerin en etkili olduğu alanlar dış merkez ve yakın çevresidir Depremin İç ve Dış Merkezi Depreme neden olan olayın kaynaklandığı noktaya odak, iç merkez ya da hiposantr denir Yeryüzünde depremin iç merkezine en yakın olan noktaya ise, dış merkez ya da episantr denir Depremin en şiddetli olduğu episantrdan uzaklaşıldıkça depremin etkisi azalır Yer sarsıntıları sismograf ile kaydedilir Deprem’in şiddeti günümüzde Richter ölçeğine göre değerlendirilir Depremin Etkileri ve Korunma Yolları Depremler önceden tahmin edilmesi mümkün olmayan yer hareketleridir Ancak alınacak bazı önlemlerle depremlerin zarar derecesi azaltılabilir Depremin Etkileri : Depremin yıkıcı etkisi deprem şiddetine, dış merkeze (episantr) olan uzaklığa, zeminin yapısına, binaların özelliğine ve kütlenin eski ya da yeni oluşuna bağlı olarak değişir Depremden Korunma Yolları Depremin yıkıcı etkisi birtakım önlemlerle azaltılabilir Bunun için,
Genç kıvrım – kırık kuşakları yerkabuğunun en zayıf yerleridir Bu nedenle bu bölgeler volkanik hareketlerin sebep olduğu depremlerin sık görüldüğü yerlerdir
|
|