George Edward Moore Kimdir? |
04-25-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
George Edward Moore Kimdir?George Edward Moore Kimdir? (d 4 Kasım 1873 ö 24 Ekim 1958) Cambridge Üniversitesi'nde önce okuyup sonra orada ders vermiş olan çağdaş İngiliz düşünürüdür İdealizme olan şiddetli karşı çıkışıyla ün kazanan Moore, Bertrand Russell, Ludwig Wittgenstein, ve (onlardan önce) Gottlob Frege ile birlikte analitik felsefe akımının kurucularından biridir Ahlak ve bilgi konusundaki görüşleriyle tanınan Moore, ahlakın temel kavramı olan iyinin, daha basit başka bir şey aracılığıyla tanımlanamayan, analiz edilemeyen, fakat belirli şeylerin ya da durumların, ahlaki bir sezgiyle bilinebilecek doğal olmayan bir niteliği olduğunu öne sürmüştür Doğruluk, ödev gibi diğer ahlaki kavramlar ise söz konusu iyilik niteliğini yaratabilen ve koruyabilen faaliyetler ya da eylemler yoluyla tanımlanabilir Bilgi alanında deneyci bir bakış açısı benimseyen Moore, çoğu zaman ampirizmden çıkartılan kuşkucu sonuçlardan sakınmış ve idealizme şiddetli eleştiriler yöneltmiştir O, duyu-verileriyle maddi nesneler arasındaki ilişkiyi açıklamakta zaman zaman zorlanmakla birlikte, sağduyunun savunuculuğunu yapmış ve ortalama insanın dış dünya ile ilgili görüşünün doğru olduğunu öne sürmüştür Başka bir deyişle, sağduyunun dünyanın doğasıyla ilgili görüşlerini kuşkucu ya da metafiziksel görüşler karşısında savunan Moore, felsefi problem ya da güçlükler söz konusu olduğunda benimsenecek doğru yaklaşımın, problemi çözmeye kalkışmazdan önce, güçlüğü doğuran şeyin ne olduğu sorusunu sormaktan meydana gelmesi gerektiğini iddia etmiştir Ek Bilgiler İngiliz gerçekçiliği başlangıcını Cambridge profesörü G E Moore'un (1873-1958) yazdığı çok özgün bir makaleye borçludur "İdealizm'in Çürütülmesi" (Refutation of Idealizm) adlı bu makale 1903 yılında Mind adlı İngiliz felsefe dergisinde yayımlanacaktır (Makale, Moore'un Philosophical Studies adlı çalışmasında da yer almıştır Moore, bu yazısın da Alman Görüngübilimci Meinong'un izinden giderek bilgi sahibi olmanın edimi ile bilgisi sahibi olduğumuz nesne arasındaki ayrımları ortaya koyar ve Berkeley tarzında bir idealizm çürütülmesi girişiminde bulunmuş olacaktır Aynı zamanda kendi gerçekçi epistemolojisinin (bilgi kuramı) ana hatlarını çizer Berkeley'in bilgi edimi ile bilinen nesne arasında keskin bir ayırım yapmada başarısız olduğunu iddia etmektedir O, yanlış olarak, yalnızca bilinen nesnelerin var olduğu sonucuna ulaşmıştır Bilginin herhangi bir nesnesi, örneğin mavi duyumu yalnızca algılanmış olarak var olur Berkeley, duyumsanmış nesne gibi duyumun bilinçli bir edimi olarak duyum arasındaki bir karmaşadan Mavi duyumu yalnızca bilinçlilikte var olan bilinçli ya da zihinsel bir edimdir Fakat bir duyum "nesnesi" olarak duyun mavi, algılanmamış ya da duyumsanmamış olarak da var olabilir Moore: "Bu durumda her duyumda, birim bizim bilinçlilik olarak, diğerini ise bilinçlilik nesnesi olarak adlandırdığımız iki ayrı öğeye sahibizdir" der Berkeley'in esse (öz) ile percipi (algı) özdeşleştirmesi duyum teriminde bir belirsizliğe yol açmaktadır Bu terim hem duyumsama edimini hem de duyumsanan özneyi ifade etmektedir Duyumsama edimi görülebilir çünkü "şeffaf" ya da geçirgendir, maviyi gözlemlemek kolaydır fakat mavi duyumu için aynı şeyi söyleyemeyiz Eğer mavinin varlığını, mavinin duyumu ya da bilinçliliğimin, varlığından ayrı bir şey olarak düşünüyorsak "biz, mavinin var olduğunu fakat henüz mavi duyumunun var olmadığı sonucuna ulaşabiliriz ya da ulaşmalı bir duyum nesnesi olarak duyumsanmadan var olabilir onun özü (esse), algı (percipi) değildir Moore, Berkeley'in özsel ve zorunlu tanıtımı çürütmekte ve bilinçli duyum ile onun nesnesi arasındaki farklılığı ortaya koyarak idealizmin diğer biçimlerini belirlemektedir, ancak idealizmi çürütememiştir, esse estpercipi (öz, algıdır) tanıtının çürütülmesi, Berkeley tarafından geliştirilen ve Fichte, Schopenhouer, Bradley, Royce ve idealistik gelenekteki diğer tarafından da yinelenen idealistik konumun başlıca dayanak noktasını yok etmektedir Moore'un çürütmesinin bu olumsuz sonucu onun yapısal gerçekçiliği için bir kapı açacak ve İngiliz ve Amerikan Gerçekçilik akımı için itme gücü sağlayacaktır Bir yapısal bilgikuramsal konuma sahip Gerçekçilik, bilgi nesnesinin bilgi sahibi ediminden ayrı ve bağımsızdır Moore'un duyum algılamasına uygulanan yapısal gerçekçilik, 1914 yılında "Status on Sense-data" (Duyum-Bilgileri Duru mu) adıyla yayınlanacaktır Bu yazıda duyum-bilgilerinin ya da Moore'un kullandığı terimle söylemek gerekirse duyumların (sensibles) ‘hiç deneyime tabi olmadıkları zaman da var olup olmadıkları sorusu ortaya konmaktadır Moore, daha sonra duyum bilgileri ile fiziksel nesnelerin ilintileri sorunu ortaya koyacaktır Fiziksel nesneler terim ile yukarıdan bakıldığında daireler olan fakat farklı perspektifler deri bakıldığında elips şekilde gördüğümüz bir bozuk para gibi nesneleri kastetmektedir Onun bir içsel ve dışsal yönü olduğu düşünülür Moore, duyum bilgilerini, bozuk parayı algıladığı gibi ele almaktadır O, duyumsanmamış olduğunda da vardır Fiziksel nesne ise böyle bağımsız bir duruma sahip değildir Bir fiziksel nesne olarak bozuk para yalnızca ‘eğer belli koşullar yerine getirilirse ya da herhangi başka bir kışı belli diğer durumları doğrudan doğruya anlaşıldığı zaman" algılanmamış olarak var olacaktır Bozuk para, biz onu görmeden önce de vardır Moore, duyum bilgisi uygulaması alanında başlangıç gerçekçiliğin zayıflatmaktadır Onun gerçekçiliği Lock'un konumunun tersidir Duyum niteliklerin öznelciliği ile fiziksel nesnelerin gerçekçiliği birleştirilmektedir |
|