Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Nesil Bilinçlendirme Kampı > Tarih Musahabeleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
destanı, yaradılış

Yaradılış Destanı

Eski 05-17-2008   #1
[KAPLAN]
Icon47

Yaradılış Destanı



Her şeyden önce su vardır Yer , gök , ay ve güneş yoktu İlah Kara Han ( Kayra Han ) ile insan vardı Her ikisi de birer kara kaz şeklinde , suyun üstünde uçuyorlardı

Kara Han hiç bir şey düşünmüyordu O sırada insan rüzgârı icât edip suyu dalgalandırdı, Kara Hanın yüzüne su sıçrattı Bunu yapınca da kendisinin ilahlardan daha güçlü olduğunu sandı, daha yüksekte uçmak istedi

Ama uçamadı ve suya düşüp dibe doğru dalmağa başladı Neredeyse boğulacaktı; "Bana yardım et!" diye bağırıp Kara Handan yardım istedi

Kara Han izin verdi ve insan su yüzüne boğulmadan çıktı Ondan sonra Kara Han: "Sağlam bir taş olsun!" dedi; suyun dibinden bir taş yükseldi Kara Han ile İnsan, bu taşın üstüne oturdular Kara Han İnsana: "Suya dal, suyun dibinden toprak çıkar!" diye emir verdi, insan bu emri yerine getirdi Suyun dibinden çıkardığı toprağı Kara Han'a götürdü

Kara Han, insanın getirdiği toprağı suyun üzerine serpti ve serperken de: "Yer olsun!" diye buyurdu Buyruk yerine geldi, böylece yer yüzü yaratılmış oldu Kara Han, insana yi-, ne: "Suya dal ve suyun dibindeki topraktan çıkar!" diye emir verdi, insan suya daldığı zaman, bu sefer, kendim için de toprak alayım, diye düşündü, iki avucuna da toprak doldurdu, birindekini Kara Han'dan gizlemek için ağzına attı, sakladı Maksadı, Kara Han'dan saklayıp kendine göre bir yer yaratmaktı

Bu düşünceyle avucundaki toprağı getirip Kara Han'a uzattı Kara Han, bu toprağı da suyun üzerine serpti ve genişlemesini buyurdu Ne var ki Kara Han'ın suya serptiği toprak gibi, insanın ağzının içine sakladığı toprak da büyüyüp genişlemeğe başlamıştı Bunu düşünmeyen insan korktu, soluğu kesilecekti, neredeyse Ölecekti Kaçmağa başladı Ama nereye kaçsa yani başında Kara Han'ın varlığını hissediyordu, ondan kaçamıyordu Çaresiz kalınca yalvarmağa başladı

Kara Han, insana: "Ağzındaki toprağı ne için sakladın?" diye sordu, insan: "Kendim için yer yaratmak niyetiyle saklamıştım" diye cevap verdi Kara Han da: "Öyleyse at ağzından da kurtul!" dedi insan, ağzında sakladığı toprağı attı Bunlar yere dökülürken küçük tepeler meydana geldi Bunun üzerine Kara Han: "Şimdi sen artık günahlı oldun" dedi; "Bana karşı geldin, kötülük düşündün Senden sonra sana uyan, senin gibi kötülük düşünenler, senin gibi kötü kişi olacaklar; bana itaat edenler ise iyi ve temiz düşünceli olacak, onlar güneş ve aydınlık yüzü göreceklerdir Bundan sonra senin adın Erlik olsun Günahlarını benden saklayanlar senin adamın olsun, günahlarım senden saklayanlar ise benim olsunlar!"

Bu sırada, yer yüzünde dalsız budaksız bir ağaç yeşermişti Kara Han bu dalsız budaksız ağacı görünce hoşlaşmadı ; "Dallan, yaprakları olmayan ağaca bakmak hoş değil, bu ağacın dokuz dalı birden olsun!" dedi Dalsız budaksız ağaç bir anda dokuz dallı oluverdi Kara Han bunu görünce: "Bu dokuz dalın her birinin kökünde birerden dokuz kişi türesin ve bunlardan dokuz millet olsun!" dedi

Erlik, bunlar olurken büyük bir gürültü duymuştu Nedir acaba? diye bakınıp düşünürken vardı Kara Han'a gürültünün sebebini sordu Kara Han da: "Ben bir Hakanım sen de kendince bir Hakansın Duyduğun gürültüyü yapan insanlar benim insanlarımdır" diye cevap verdi Erlik bu milleti kendisine vermesi için Kara Han'a rica ettiyse de Kara Han: "Hayır!" diye karşıladı; "Sen git kendi işine bak!"

Erlik'in canı sıkıldı "Hele dur bir gidip şu milleti göreyim" diye kalabalığın yanına vardı Orada, insanlardan başka yaban hayvanları, kuşlar ve daha bilmediği bir çok güzel yaratıklar vardı Erlik: "Kara Han bunları nasıl yarattı acaba? Bunlar burada ne yiyip ne içiyorlar?" dîye düşünmeğe başladı O düşüne dursun , insanlar ağacın meyvelerinden yemeğe başlamışlardı Erlik baktı ki, insanlar ağacın yalnız bir yanındaki meyvelerden yiyorlar, öte yandakilere ellerini bile sürmüyorlar Gidip bunun sebebini sordu, insanlardan aldığı cevap ise: "Tanrı bize o yandaki meyvelerden yemeyi yasak etti, biz de bunun için o meyvelerden yemiyor ancak, irin verdiği güneşin doğduğu yandaki meyvelerden yiyoruz Şu gördüğün yılan ile köpek, o yasak yandaki meyveleri ye-mememiz için bekçilik ediyor"

Bu cevap Erlik'in canını sıkacağı yerde sevindirdi Ağacın çevresindeki insanların arasında bulunan Doğanay (Törüngey) denilen bir adam buldu ve ona: "Kara Han size yalan söylemiş Asıl size yasakladığı meyvelerden yemeniz gerekir; daha tatlıdır, göreceksiniz" dedi Bu sırada uyumakta olan yılanın ağzına girdi ve yılana ağaca çıkmasını söyledi Yılan da ağaca çıkıp yasak meyvelerden yedi Doğanay'ın karısı Ece (Eje) yanlarına gelmişti Erlik, Doğanay'la Ece'ye de meyvelerden yemeleri için ısrar etti Doğanay, Kara Han'ın sözünü tutarak yasak meyvelerden yemedi ama karısı Ece dayanamadı, yedi Meyve çok tatlı-idi Alıp, kocasının ağzına sürdü o anda Doğanay ile Ece'nin tüyleri dökülüverdi, birden utanmağa başladılar, kaçışıp her biri bir ağacın ardına saklandılar

Bu işler olurken Kara Han oraya gelmişti, insanların hepsi birden kaçışıp aklınca birer köşeye gizlenmişlerdi Kara Han: "Doğanay! Ece! Doğanay! Ece!" diye haykırmağa başladı "Neredesiniz?"

Doğanay'la Ece: "Ağaçların arasındayız" diye cevap verdiler "Sana görünemeyiz Utanıyoruz"

Sonra, olanları bir bir anlattılar Kara Han, bildiği şeyleri duymanın Öfkesi içinde her birine ayrı ayrı cezalar verdi: "Şimdi sen de Erlik'ten bir parça oldun" diye yılana verdi ilk cezasını; "İnsanlar sana düşman olsun, seni görünce vurup, ezip öldürsünler!" dedi

Ece'ye döndü: "Sen Erlik'in sözüne uydun, yasak meyveyi yedin, öyleyse cezanı çekeceksin Çocuk doğuracaksın, doğururken de türlü eza cefa ve acı çekeceksin Sonunda öleceksin, ölümü tadacaksın!"
Doğanay'a da şöyle diyerek cezasını verdi: "Erlik'in gösterdiğini yedin Benim sözümü dinlemedin Madem Erlik'in sözüne uydun öyleyse onun adamları onun ülkesinde yaşar, karanlık dünyasında bulunur Benim ışığımdan mahrum kalır Benim sözümü dinlemiş olsaydın benim gibi olacaktın Dinlemediğin için dokuz oğlun ve dokuz kızın olacak Bundan sonra ben insan yaratmayacağım Bundan sonra insanlar senden türeyecek Tek başına ne yaparsan yap"

Erliğe de kızdı: "Benim adamlarımı neden aldattın?" diye sordu öfkeyle ,

Erlik: "İstedim vermedin" dedi; "Ben de senden çaldım Artık hep çalacağım Atla kaçarsa düşürüp çalacağım; içip içip sarhoş olurlarsa birbirine düşürüp döğüştüreceğim Suya girseler, ağaçlara çıksalar bile yine çalacağım"

Kara Han da: "Öyleyse üç kat yerin altında, ayı güneşi olmayan karanlık bir dünya vardır Seni oraya atıyorum!" diye Erlik'i cezalandırdı

Bu iş de bitince bütün insanlara birden ceza verdi: "Bundan sonra kendi yemeğinizi kendiniz kazanacak, gücünüzle elde edeceksiniz, benim yemeğimden yemek yok" dedi; "Artık yüz yüze 'gelip sizinle konuşmayacağım Size bundan sonra Gök Oğul'u (Maytere) göndereceğim"

Gök Oğul gelip insanlara bir çok şeyler yapmasını öğretti Arabayı da Gök Oğul yaptı Ayrıca ot köklerini, yenebilecek bir kısım otlan yemeyi insanlara öğretti
Bu böylece sürüp giderken Erlik Gök Oğul'a yalvarıyordu: "Ey Gök Oğul, bana yardım et, Kara Han'dan izin iste, yanına çıkmak dileğimi söyle, yardım et bana!" ,

Gök Oğul, Erlik'in bu dileğini Kara Han'a iletti ise de Kara Han aldırış bilş etmedi; Gök Oğul tam altmış yıl yalvarma-sına devam etti Bunun üzerine, altmış yılın sonunda Kara Han Erlik'e haber gönderdi: "Düşmanlıktan vazgeçersen, insanlara kötülük etmezsen sana izin veririm, yanıma gelirsin" dedi Erlik söz verdi Bunun üzerine, Kara Han'ın huzuruna çıktı, baş eğdi: "Beni kutsa, bana izin ver, ben de kendime gökler yapayım" diye yalvardı

Kara Han buna da izin verdi, îzni koparan Erlik kendisi için gökler yaptı Adamlarını başına topladı, yaptığı göklere yerleştirdi, kendisi de başlarına geçti, çok kalabalık oldular

İlâh Kara Han (Kayra Han) ın en sevgili kullarından olan Ulu kişi bu durumu görüp üzülmüştü Üzüntü içinde düşündü: "Bize bağlı, bizim öz insanlarımız yer yüzünde cefa çekip yoruluyor; Erlik'in adamları ise göklerde keyfedip duruyor Bu iş, bir işe benzemez"

Bu üzüntülü düşünce içinde, biraz da Kara Han'a gücenmiş olarak, Erlik'e savaş açtı Ne var ki Erlik daha güçlü çıkıp karşı geldi ve ateşle vurup Ulu kişiyi kaçırdı Ulu kişi doğrulayıp Kara Han'ın huzuruna çıktı Kara Han'ın: "nereden geliyorsun?" diye sorması üzerine Ulu Kişi: "Erlik'in adamlarının gökyüzünde oturması, buna karşılık bizim iyi insanlarımızın yer yüzünde yorgun argın yaşamaları ağınma gitti, bu çok kötü bir durum diyerek Erlik'in yandaşlarım yere indirmek göklerini başına yıkmak için Erlik'le savaş etmek istedim Fakat gücüm yetmedi, o beni kaçırdı" diye üzgün ve ağlamaklı cevap verdi

Kara Han üzülmemesini söyledi "Erlik'e benden başka kimsenin gücü yetmez" dedi "Erlik'in gücü senden fazladır Ama bir gün gelecek senin gücün Erlik'in gücünden daha üstün olacak"

Bu söz üzerine Ulu Kişi'nin yüreği "ferahladı rahat rahat uyudu

Bir gün geldi Ulu Kişi o gün güçleneceğini hissetti Yine o gün Kara Han Ulu Kişiyi yanına çağırttı ve: "Var git, güçlendin gayri; Erlik'in göklerini başına yıkacak güce kavuşturdum seni, maksadına ereceksin" dedi "Kendi gücümden sana güç verdim"

Ulu Kişi önce hayret etti: "Yayım yok, okum yok, kargım yok, yatağanım yok Kupkuru bir bileğim var Yalnız bilek gücüyle Erlik'i nasıl yok edebilirim ben?"
Kara Han, Ulu Kişi'ye bir kargı verdi Ulu Kişi kargıyı alıp Erlik'in göklerine gitti Erlik'i yendi, kaçırdı; göklerini alt üst edip kırdı geçirdi Erlik'in gökleri parça parça oldu yeryüzüne döküldü O zamana kadar dümdüz olan yer yüzü, o günden sonra kayalıklarla, sipsivri dağlarla doldu Görklü Güzel Tanrının özene bezene yarattığı o güzel yer yüzü eğri büğrü oldu Erlik'in bütün yandaşları yere döküldü; suya düşenler boğuldu; ağaca çarpanlar sakatlanıp can verdi; sipsivri taşların kayaların üstüne düşenler öldü; hayvanlara çarpanlar hayvanların ayaklarının altında kaldılar

Durum böyle olunca Erlik varıp Kara Han'dan kendine bir yer istedi "Benim göklerimin yıkılmasına sen izin verdin, benim barınacak bir yerim kalmadı" dedi Kara Han Erlik'i yerin altındaki karanlık ülkesine sürdü, üzerine yedi kat kilitler vurdurdu "Burada güneş ve ay ışığı görmeyesin; iyi olursan yanıma alırım kötü olursan daha derinlere sürerim" dedi Erlik bunun üzerine: "Öyleyse ölmüş insanların canlarını bana ver; bedenleri senin olsun canları benim işime yarasın" diye bir istekte bulundu Kara Han : "Hayır, onları da sana vermeyeceğim" dedi; "İstiyorsan kendin yarat" Böylece yaratma iznine kavuşmuş olan Erlik eline bir çekiç, bir körük ve bir örs alarak vurmağa başladı Her vuruşta bir hayvan ortaya çıktı Sırasıyla kurbağa, yılan, ayı, domuz, deve ve kötü ruhlar yer yüzünü doldurdu Sonunda Kara Han gelip Erlik'in elinden çekici, örsü ve körüğü aldı, ateşe attı Körük bir kadın, çekiç bir erkek oldu Kara Han kadını yakalayıp yüzüne tükürdü Tükürür tükürmez, kadın bir kuş olup uçtu Bu kuş, eti yenmeyen tüyü bir işe yaramayan Kurday denilen kuştur

Kara Han erkeği yakalayıp onun da yüzüne tükürdü, o da bir kuş olup uçtu, adına Yalban Kuşu dediler


Bütün bunlardan sonra Kara Han, insanlara: "Ben size mal verdim, aş verdim; yer yüzünde iyi, güzel, temiz ne varsa verdim, yardımcınız oldum, siz de iyilik yapınız Ben göklerime çekileceğim, belki bir daha dönmeyeceğim" dedi Arkasından yardımcı ruhlarına: "Gün Aşan, sen, içki içip aklını yitirenleri; körpecik çocukları, kısrak yavrularını inek buzağılarını koru, onlara kötülük gelmesin Sağlığında iyilik yapmış olanların ruhlarını yanına al, intihar edenlerinkini alma Zenginlerin malına göz dikenleri, hırsızlan, başkalarına düşmanlık edenleri koruma Benim için, bir de Hâkanları ile Yurtlan için savaşıp ölenlerin ruhlarını da yanına al, benim yanıma getir

İnsanlar! Size yardım ettim, sizden kötü ruhları uzaklaştırdım Onlar insanlara yaklaşırlarsa insanlar onlara yiyecek versinler, ama o kötü ruhların yemeklerinden yeme-sinler, yerlerse onlardan olurlar Şimdi ben aranızdan ayrılıyorum ama yine geleceğim beni unutmayınız, geri gelmez sanmayınız Tekrar geldiğimde iyiliklerinizin ve kötülüklerinizin hesabını göreceğim Şimdilik benim yerimde Ağca Dağ, Ulu Kişi ve Gün Aşan kalacaklar, sizlere yardımcı olacaklar

Ağca Dağ! Gözlerini dört aç! Erlik senin elinden ölenlerin ruhlarını çalmak isterse, Ulu Kişi'ye söyle, o güçlüdür Gün Aşan, sen de iyi dinle, kötü ruhlar yerin altındaki karanlıklar ülkesinden yukarı çıkmasınlar, çıkarlarsa hemen Gök Ogul'a git ve haber ver, ona güç verdim, kötü ruhları kovar

Alma Ata ayı ve güneşi bekleyecek Ulu '"işi yer yüzünü ve gök yüzünü koruyacak Gök Oğul ise iyilerden kötüleri uzaklaştıracaktır"

Bunlan söyledikten sonra Kara Han uzaklaştı

Ulu Kişi Kara Han'ın öğütlerini bir bir yerine getirdi Olta yaptı, balık avladı; tüfeği barutu icât etti, sincap o vurdu

Sonra bir gün geldi Ulu Kişi kendi kendine mırıldandı:


"Bugün beni rüzgâr uçuracak, alıp götürecektir!"

Ulu Kişi'nin dediği gibi rüzgâr geldi, aldı Ulu Kişiyi uçurdu götürdü Ağca Dağ bunun üzerine insanlara: "Ulu Kişi'yi ilâh Kara Han yanına aldı Onu bulamazsınız artık, beni de bir gün gelecek yanına çağıracak, nereye isterse oraya gideceğim Siz öğrendiklerinizi unutmayın, Kara Han böyle istedi" dedi

İnsanlar kendi hâline bırakıp o da gitti

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.