![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#31 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerKöprülü Mehmed Paşa Köprülü Mehmed Paşa, zor bir devrede devleti maharetle idare etmiş, karmaşıklığa son vererek, devlete yeniden eski itibarını kazandırmış büyük bir devlet adamıdır ![]() ![]() Mehmed Paşa, 1578'de Amasya'nın Vezirköprü kasabasında doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İpşir Paşa'nın himayesi ile Trablus'a vali tayin edildi ![]() ![]() Bu esnada bütün memlekette anarşi kol gezmekteydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul'da bulunan Köprülü Mehmed Paşa ise; yakın dostlarından Mimar Kasım Ağa, şair ve Musikişinas Solak Zade Mehmed Hemdemî Efendi ve Evliya Çelebi ile sohbet ediyor, devlet idaresi hakkındaki fikirlerini açıklıyordu ![]() ![]() Turhan Valide Sultan'ın müşavirlerinden olan Mimar Kasım Ağa, Köprülünün fikirlerini Valide sultana anlatmış ve Köprülüyü sadrazam olarak tavsiye etmişti ![]() Valide Sultan Köprülü ile görüştü ve onu sadrazam yapmak istediğini bildirdi ![]() ![]() Mehmed Paşa idareyi ele alır almaz derhal anarşiyi bastırma yoluna gitmiş ve zorbaları birer birer yakalatarak cezalarını vermişti ![]() ![]() ![]() İstanbul'daki karışıklıklarda, yeniçeri kiyafetine soktuğu Hristiyanlar vasıtası ile müslüman ahaliyi zarara uğratan Rum patriğini idam ettirdi ![]() İstanbul'daki ulemâ sınıfı arasındaki kargaşalığı önledi ve bu sınıfın huzurla hizmet görür hale gelmelerini sağladı ![]() Devlet bünyesinde asayişi muhafaza edip, huzur ve intizamı ikame ettikten sonra orduyu toplayarak sefere çıktı ![]() ![]() Kaptan Topal Mehmed Paşa'nın denizden, kendisinin karadan yaptığı taarruz neticesinde Venediklileri boğazdan attı ve Venedik işgali altındaki Bozcaada ve Limni adalarını geri aldı ![]() Eflak, Boğdan ve Erdel meselelerini ele aldı ![]() ![]() ![]() 1661'de Edirne'de vefat eden Köprülü, İstanbul'a getirilerek Divanyolundaki türbesine defnedildi ![]() Kendisinden sonra oğullan, Fazıl Ahmed Paşa ve Fazıl Mustafa Paşa sadrazam olarak devlete hizmet etmişler ve büyük muvaffakiyet göstermişlerdir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#32 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerMehmed Es'ad Yesarî Efendi San'atlar arasında mümtaz bir yere sahip olan Hat san'atı, Osmanlı hattatlarının elinde kemâlin zirvesine çıkmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() O, azmiyle iradesiyle hat san'atında latif eserler vermiştir ![]() Mehmed Esad Efendi; Selefleri olan, hat san'atının ustalarından, Şeyh Hamdullah, Süleymaniye camiindeki yazılarını hayranlıkla temaşa ettiğimiz Şemseddin Karahisâri ve 17 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı san'atkârları belli başlı hat nevileri olan; Kûfî, Muhakkak, Reyhanı, Nesih, Celî, Sülüs, Tevkî, Raik'a, Divanî, Siyâkat, Gubâr, Tuğra, Menşur, Zülfü Arûs, Hilâli, Muinî, Şikeste, Müselsel de en mükemmel şekli bulmuş ve icra etmişlerdir ![]() ![]() ![]() Hattat Yesârî Efendi'nin hayatı da eserleri kadar dikkat çekicidir ![]() ![]() Yesârî Efendi dünyaya geldiğinde vücudunun sağ tarafı felçli ve sol tarafı titrekti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devrin meşhur hattatlarından Seyyid Mehmed Efendi'den meşk etmiş kısa zamanda kabiliyetini göstermiştir ![]() meşk ettikten sonra icazet almıştır ![]() ![]() Kısa zamanda temayüz ederi ve çevrede tanınan Mehmed Es'ad efendi gayet mütevazi bir karaktere sahipti ![]() ![]() Devletin Şeyhülislâmı Veliyüddin Efendi, Mehmed Es'ad efendinin vücutça hastalıklı olmasına rağmen Hat san'atında kemâle erişi ve bu derece maharetine nisbeten gösterdiği tevazuu karşısında; "Cenab-ı Hak, bu zatı bizim enf-i istihbarımızı (kibirlenen burnumuzu, kibirliliğimizi) kırmak için göndermiştir ![]() ![]() Es'ad Yesari Efendi, bu güzel san'atı gittikçe tekâmül ettirerek devrinin en meşhur hattatları arasında yer almıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mehmed Es'ad Efendi tevazuu yanında san'atını öğretmekte de gayet cömertti ![]() ![]() ![]() ![]() Mehmed Es'ad Yesârî Efendi 19 Aralık 1798'de İstanbul'da vefat ettiğinde geride kendisini ebediyyete kadar hatırlatacak pek çok levhalar, kitabeler bırakmıştı ![]() Devrin şairlerinden Süruri vefatına şu kıt'ayla tarih düşürmüştür: Hattât-ı hoş nivis Yesari Efendi'nin Fevtîle kiydi hâme-i terceme-i siyah Tarihi harfi mu'ceme ta'lik edüb dedim Ceffelkalem Yesârîi Hattat getdi ah" |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#33 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerAhmed Cevdet Paşa 19 ![]() ![]() Cevdet Paşa Devlet kademelerindeki icraatlarıyla, telif ettiği eserlerle ve hukuk sahasındaki üstün başarısıyla devrinde ve sonraki yıllarda takdirle hatırlanmıştır ![]() 27 Mart 1822'de Lofça'da doğan Cevdet Paşa ilim âlemine çok küçük yaşında adımını atmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1844'te Dârül-Mesnevî'nin açılışı esnasında padişah I ![]() ![]() Medresede, hadis, tefsir, mantık, âdap, ilm-i kelam, hikmet, hendese, hesap, cebir, kozmoğrafya, coğrafya tahsil ederek kuvvetli bir ilmî yapı kazanmış olan Cevdat Paşa, devlet hizmetinde çeşitli kademelerde selâhiyetini ortaya koymuş ve her vazifesinde muvaffakiyet göstermiştir ![]() 1845'te Müderris oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cevdet Paşa bir yandan resmî vazifelerini yaparken bir yandan da ilmî faaliyetini devam ettirmekte, durmadan eser telif etmekteydi ![]() 1855'te Vak'anüvis olan Cevdet Paşa, yine aynı sene içerisinde Galata Mollası olarak hizmet verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Temel hukuk eserlerinden olan ve uzun zaman kullanılan "Medeni kanunları" muhtevi Mecelle'nin tanziminde en büyük vazifeyi yüklenmiştir ![]() Cevdet Paşa çeşitli defalar, mühim devlet makamı olan nazırlık (bakanlık)larda bulunmuş ve bu makamlarda iken çok değerli icraatlar yapmıştır ![]() Vefatına kadar, beş defa adliye, üç defa marif, iki defa evkaf (vakıflar), birer defa da dahiliye (içişleri), ticaret ve ziraat (tarım) nazırlığı yapmıştır ![]() ![]() Mühim devlet idareciliği esnasında isabetli karar vermesiyle de tanındı ![]() ![]() 25 Mayıs 1895'te İstanbul'da Hakkın rahmetine kavuşan Cevdet Paşa geride kendisini rahmetle andıran değerli eserler ve uzun yıllar boyunca verilen değerli hizmetler bıraktı ![]() ![]() Cevdet Paşa, tarih, hukuk, edebiyat ve dinî ilimler sahasında kıymetli eserler telif etmiştir ![]() Kavâid-i Osmaniye, Belâgat-i Osmaniye, Kavâid-i Türkiyye, Divançe (kaside ve gazeller), Tezâkir (tarih), Tarih-i Cevdet, Mâruzât, Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefâ ![]() ![]() ![]() ![]() Cevdet Paşa Yurdumuzda Hukuk Fakültesinin kurucusu olarak da isim yapmıştır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#34 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerKoca Yusuf Pehlivanlarımızın dünyaya nam saldıkları 19 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Asırlardır harp meydanlarında gayr-i müslimlerle karşılaşmış yiğitlerimiz, ilk defa 19 ![]() ![]() ![]() Gelmiş geçmiş en meşhur pehlivanlarımızdan olan Koca Yusuf, ulemâların "darül harp"te güreş tutmanın ve müslümanların maddeten de güçlü olduklarını isbat etmenin de bir cihad olduğu yolunda beyanları üzerine Avrupa ve Amerika'ya itmiş oralardaki bütün meşhur pehlivanların sırtını yere vurarak cihan pehlivanı unvanını almıştır ![]() Evlâd-ı fâtihan'dan olan Koca Yusuf 1865'te Deliorman'ın Şumla köyünde dünyaya gelmiştir ![]() ![]() Yusuf, çevikliği, kuvveti, ustalığı yanı sıra; açık sözlülüğü, mertliği ve İslâm'ı yaşamadaki hassasiyetiyle de dikkatleri çekmektedir ![]() Yirmi yaşına geldiğinde kendisine antreman verecek pehlivan bulamayan Koca Yusuf çoğu vakit tek başına çalışmaktadır ![]() Yusuf, koca koca kütükleri kaldırmakta, bu kütükleri kucağına alarak taşımaktadır ![]() ![]() Koca Yusuf yirmi yaşında iken 1885 yılında, 26 senedir Kırkpınar Başpehlivanlığını elinde bulunduran Aliço ile berabere kalmış, Aliço da sonrasında Koca Yusuf un "başpehlivanlığa" layık bir yiğit olduğunu kabul ederek başpehlivanlığı devretmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Er meydanında kıran kırana güreş yapılmaktadır ![]() ![]() ![]() Türkiye'nin en kuvvetli adamı kabul edilen Yusuf, Fransız sirk cambazı Doublier'in dikkatini çeker ve Yusuf u Avrupa'ya götürerek güreştirmek bu sayede para kazanmak ister ![]() Meseleyi Koca Yusuf a açtığında ilk başlarda kabul etmeyen Yusuf, bilahare parayı pulu aklına getirmeden, sadece "keferelerin sırtını yere vurmak" ve Müslümanların maddî kuvvet bakımından da üstün olduklarını isbatlamak için Avrupa'ya gitmeğe razı olur ![]() Avrupalılar o devirde serbest güreşin yabancısı olduğundan Koca Yusuf Greko Romen güreşi dersi alır ![]() ![]() ![]() Fransa'ya giden Yusufun nâmı kısa zamanda bütün Fransa'da duyulmaya başlamıştır ![]() ![]() Fransa'nın meşhur güreşçileri, Fenelon, Furnier, Dumont, Pol Pons, Sabes ve Feliks Bernard'ı Fransızları hayrette düşürecek kadar kısa zamanda yener ![]() ![]() Yusufun rakiplerini nasıl yendiğini anlamaya bile vakit bulamayan seyirciler güreşlerin uzatılmasını istemektedirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yusuf, karşısına çıkan mağrur Rum Pierri ve İngiliz Tom Cannon'u da kısa zamanda tuş eder ![]() Avrupalı organizatörler, bu müthiş pehlivanı ancak bir Müslüman pehlivanının yenebileceğine kanaat getirerek Türkiye'den Hergeleci İbrahim'i getirirler ![]() Fransa'da karşı karşıya gelen Koca Yusuf la Hergeleci Avrupalıları hayrette bırakan müthiş bir güreş sergilerler ![]() ![]() Güreş süratle devam ederken Yusuf, Hergeleci'ye boyunduruk takar, Hergelecinin burnundan kan akmağa başlar ![]() ![]() ![]() ![]() Oynaş güreşe alışmış Avrupalıların şaşkın bakışları arasında bir nara savuran Koca Yusuf bu defa Hergeleciyi Kurt kapanına alır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ne güzel güreşiyorduk" derken Hergeleci; "Bizde erkek güleşir, kadın ağlar; ama asla güreşi bırakın demez ![]() ![]() Fransızlar Yusufu yendirmek için Amerika'dan zincirkıran lakaplı Leitner'i getirtirler ![]() ![]() Fransa'da karşısına çıkacak rakip bulamayan Yusuf sıkılmağa başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güreşirken tesettüre riayet eden ve diz kapaklarını örten şortla güreş tutan Yusuf hususi hayatında da dinî inançlarına son derece bağlıdır ![]() ![]() ![]() Yusufun sırtından para kazanan Fransız Doublier sırf Yusufun inancıyla alay etmek için bir gün yemeğine domuz eti karıştırır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fransa'daki ve civardan gelen bütün meşhur güreşçileri yenen Yusuf kendisine yapılan teklifi kabul ederek Amerika'ya gider ![]() Koca Yusuf Amerika'da Amerikan basını Koca Yusufun gelişine büyük ehemmiyet vermiş ve yaptıkları neşriyatlarla Yusufu methetmişlerdir ![]() ![]() "Güreş âleminin İskender'i, Napolyon'u geldi" diyen Amerikan basını Yusuf tan şöyle bahsetmektedir: "Tırnağının ucuna kadar namuslu bir adam ve ne miktar olursa olsun para onu satın alıp cambazlık yaptıramaz ![]() "Bizim sporculara pek tuhaf gelecek bir gerçek var ![]() ![]() "Yusuf geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Müthiş Türk Yusuf, maçlarını Nev York'a gelmeden evvel ayarlamadığı ve güreş etmek istediğini uluorta söylediği için hata etmiştir ![]() ![]() ![]() Güreşmek ümidiyle Amerika'ya gelen Yusuf her sabah organizatörlere; "Bugün güreşecek miyim" diye sormaktadır ![]() Yusufun karşısına çıkacak güreşçi bulamayan organizatörler nihayet akıllarınca bir çare bulurlar ![]() ![]() ![]() Bir diğer çare olarak Yusuf a beş dakika dayanana yüz dolar vaadedilir ![]() ![]() ![]() Yusuf kendisine meydan okuyan, "Amerikan şampiyonu" unvanlı Robert'le güreşir ![]() ![]() ![]() ![]() Yusufun Amerika'daki meşhur güreşlerinden birisi de John F ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1898'de Amerika'da fırtına gibi esen Yusuf Amerika turuna çıkar ve her gittiği yerde rakiplerini perişan eder ![]() ![]() Yusuf kendisine meydan okuyan ve esip savuran Rum Heraklides'i perişan eder ![]() ![]() Yusuf Amerika'da son maçını serbest güreş dünya şampiyonu Lewis ile yapmıştır ![]() ![]() Yaptığı bütün karşılaşmalarda, dininin, vatanının, milletinin şânını düşünen Yusuf devamlı galip gelmiştir ![]() ![]() Yusufun gözünde kazandığı paraların ehemmiyeti yoktur ![]() ![]() Yusuf kalan ömrünün iki çocuğu ve ailesiyle birlikte, Eyüb Sultan civannda alacağı bahçeli bir evde ibadet yaparak geçirmek istemektedir ![]() Vatan hasretine dayanamayan Yusuf New York'tan 21 Mayıs 1898'de Fransız bandıralı da Bourgogne Transatlantiği'ne binerek yola çıkar ![]() ![]() ![]() Geminin battığını gören Yusuf abdest alarak iki rekat namaz kılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#35 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerSultan II ![]() Sultan II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı tahtında en fazla kalan padişahlardan olan ve bütün Avrupa ülkelerinin, "hasta adam" tabir ettikleri Osmanlı Devletini pay etme sevdasına düştükleri bir devrede tahta oturan Sultan II ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan II ![]() ![]() ![]() İyi bir tahsil görmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan II ![]() ![]() ![]() Tahta oturduğunda ikbal uğruna türlü desiseler çeviren şahıslar Devletin en mühim kademesinde vazife başındaydılar ![]() Sultan Abdülaziz Han; Abdülhamid Han'ın tahta geçtiği esnada en üst seviyede Devlet idaresinde bulunanlardan, Hüseyin Avni Paşa, Midhat Paşa ve Mütercim Rüştü Paşa'nın müşterek çalışmalarıyla ve bizzat Abdülaziz'in üzerine titrediği donanmanın ve ordunun suistimal edilmesiyle 30 Mayıs 1876'da tahttan indirilmiş, daha sonra da bilhassa Hüseyin Avni Paşa'nın planlarıyla 4 Haziran 1876'da saray pehlivanlarınca her iki bilekleri kesilmek suretiyle şehit edilmiştir ![]() ![]() ![]() Abdülaziz Han'ın katline karışanlar Yıldız Mahkemesinde muhakem edilmişler, neticede ileri gelenler idama mahkum olmuşlardır ![]() ![]() Abdülhamid Han'ın tahta geçtiği 1876 senesi Osmanlı tarihinin dönüm noktasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu kanşık hengâmede tarihimizde ilk Anayasa hazırlanmış ve 23 Aralık 1876'da ilan edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birinci Meşrutiyet devresi, Abdülhamid Han'ın şahsiyetinin Devlet idaresinde tam olarak görülmediği devredir ![]() ![]() ![]() Padişah'ın bu devrede mühim faaliyetlerinden olarak bazı Devlet ricalini etkili vazifelerden uzaklaştırması gösterilebilir ![]() ![]() İyi bir vali olan Mithat Paşa daha sonraları ikbal hırsına kapılarak türlü entrikalarla devlet çarkının başına tırmanmış, fakat icraatları bu makama layık olmadığını göstermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı-Rus harbi Abdülhamid Han; henüz tam olarak Devlet idaresine hâkim olamadığını, Devletin borçlar içerisinde yüzdüğünü, Orduda tam bir birliğin temin edilemediğini biliyordu ve bu yüzden Rusya ile savaşa girmek istemiyordu neticede Devlet ricalinin ısrarları kararda ağır bastı ve 24 Nisan 1877'de Rusya'ya harp ilan edildi ![]() ![]() ![]() ![]() Bu savaşlarda Osman Paşa Tuna cephesinde, Muhtar Paşa Kafkas cephesinde büyük kahramanlıklar göstermişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Savaş esnasında kumanda birliği yoktu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rusya ile savaştan bu şekilde kötü netice ile çıkıldıktan sonra Sultan Abdülhamid, ısrarına rağmen savaş isteyen "Meclis-i Meb'usânı" belli bir zaman göstermemek kaydiyle 13 Şubat 1878'de kapatmıştır ![]() ![]() ![]() Meclisin kapatılmasından yaklaşık üç ay sonra 20 Mayıs 1878'de iktidar değişikliği teşebbüsü olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() İlk iki senelik saltanatı boyunca camilerde halkla beraber namaz kılan, halkla haşir neşir olan Abdülhamid Han bu hadiseden sonra aşın tedbir alan bir idareci hüviyetine bürünmüştür ![]() Berlin Muahedesi ve Ermeni Meselesi 93 Harbinin noktalandığı Ayastafanos Antlaşmasının uygulanamayacağını gören Rusya, Ayastafanos şartlarından vazgeçmiştir ![]() ![]() ![]() Antlaşmaya göre Rusya'nın menfaatinin Ayastafanos'a karşılık çok az görülmesine rağmen yine de çok ağır şartlar taşıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() İngiltere, Rusya ve Fransa'nın kasıtlı olarak Berlin antlaşmasına koydurdukları 61 ![]() ![]() ![]() Doğu Anadolu'yu yutmak isteyen Rusya, Ermenileri kışkırtmaya başladı ![]() ![]() ![]() Halbuki Osmanlı Devleti sınırlan içerisindeki Ermeniler büyük bir huzur ve refah içerisinde yaşıyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rusya ve diğer Avrupa devletlerinin kışkırtmaları ve büyük çapta yardımlarıyla 1886'da Ermeniler İsviçre'de "Hınçak" gizli cemiyetini kurdular ![]() ![]() ![]() Gizli cemiyeti kurduktan sonra Avrupa'daki Ermeni zenginlerden para topladılar ![]() ![]() Avrupa'da yetişen anarşist Ermenilerle, Rusya'daki Ermeniler peyderpey Osmanlı topraklarına sızarak çalışmalara başladılar ![]() ![]() ![]() ![]() İngiltere, Fransa ve Rusya zaman zaman Berlin Muahedesinin 61 ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid Alman Büyükelçisine, 61 ![]() ![]() 61 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülhamid Han'ın Ermeni isyanlarını bastırmada ilk yaptığı iş, meseleyi fazla büyütmemek olmuştur ![]() ![]() Abdülhamid Han Ermenilerin karışıklık çıkardıkları yerlerde, orduyu hadiselere müdahale ettirmeksizin karışıklığın ahâli tarafından bastırılması için çalışmış ve bunda da muvaffak olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Kışkırttıkları Ermenilerin bir netice alamayacağını gören İngiltere, Fransa ve Rusya 11 Mayıs 1895 tarihli nota ile Berlin antlaşmasının 61 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülhamid Han, Osmanlı Devletine göz dikmiş bu üç devlete karşı, sıkı bir dostluk münasebetleri kurmuş bulunduğu Almanya ile Avusturya ve Macaristan'ı ileri sürmüş ve böylece bu ihtiraslı devletleri pasif hale getirmiştir ![]() ![]() Diplomatik yoldan ve anarşi ile bir neticeye ulaşamayacaklarını anlayan Ermeni komiteciler, Abdülhamid Han hayatta olduğu müddetçe de hiçbirşey elde edemeyeceklerini anlayarak padişah'a suikast tertip ederek öldürmeye karar verirler ![]() Suikast planının tatbiki için uluslararası anarşistlerle temasa geçerler ![]() ![]() Padişah'ın her Cuma günü Yıldız camiinden çıktıktan sonra l dakika 42 saniyede arabasına bindiği tesbit edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Suikastın başarısızlığına üzülenler arasında emperyalist devletler ve Ermenilerin yanı sıra, Osmanlı vatandaşı olup ta ismi fazlaca duyulanlar da vardır ![]() ![]() Tevfik Fikret Ermeni komitacıları tebrik eder, fakat padişahın ölmediğine neredeyse ağlar ve üzüntüsünü bomba hadisesini işlediği "Bir lahza-i teah-hur" şiirinde şöyle dile getirir: "Ey şanlı avcı, damını bîhûde kurmadın, Attın, fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın!" İttihatçı subaylardan olan Ahmet Refik Altınay hadiseyi şöyle nakletmektedir: "Osmanlı milletini Abdülhamit zulmünden kurtarmak için bu hareket-i kahramânânenin, Ermeni vatandaşlarımız tarafından icra olduğu anlaşıldı ![]() Abdülhamid'in düşmanları kimlerdi? Avrupalılar ve Ermeniler azgın emellerine set çektiği ve şehitlerin kanı bedeline alınan toprakların bir karışının dahi teslim edilmeyeceğini kesin şekilde ortaya koyduğu için Abdülhamid Han'a müthiş kin besliyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yahudilerin Abdülhamid Han'a düşmanlığı 19 ![]() ![]() Bu maksatla beynelmilel Siyonist faaliyetlerin organizatörlerinden Teodor Hertzel ile Hahambaşı Abdülhamid Hanla görüşerek tekliflerini yapmışlar fakat padişah tarafından şiddetle azarlanarak huzurdan kovulmuşlardır ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid, tahttan indirilişinden sonra Selanik'teyken muhafazasına memur edilen bir yüzbaşıya bu hadiseyi şöyle anlatmıştır: "Bana en çok dokunan; bu mason taslağı Yahudi'nin hal, (tahttan indiriliş) kararını tebliğ edişi olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 'Zât-ı Haşmet penâhîlerine arzedelim ki, Kudüs için her kaç milyon altın tensip buyurursanız (isterseniz), derhal takdime hazırız ![]() "Kan beynime sıçramıştı ![]() ![]() 'Terk edin burayı, vatan para ile satılmaz!' diye bağırmıştım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülhamid Han'ın temas ettiği hadise cidden tarihimizin en acı tablolanndandır ![]() ![]() ![]() ![]() İttihad-ı İslam Siyaseti ve İngiliz Dessaslığı Abdülhamid Han insanlara ebedî saadet yollarını gösteren İslam dinine candan bağlı idi ![]() ![]() ![]() "Bizi yükselten, dinimize karşı duyduğumuz büyük aşktır" diyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün İslam âleminin halifesi sıfatıyla İslama ve müslümanlara gelecek tehlikeleri bertaraf etmek için bütün maharetini ve gayretini gösteriyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid'in bütün İslam âleminde prestiji fevkalade kuvvetliydi ![]() ![]() 19 ![]() ![]() ![]() İngiltere'nin gözünü diktiği topraklarda İslam halifesi Abdülhamid Han'ın sözü geçiyordu ![]() ![]() ![]() İngiltere Başbakanı Gladstone büyük bir İslam düşmanıydı ![]() ![]() ![]() ![]() Gladstone, İngiliz emperyalizmine engel olan Sultan Abdülhamid'in de amansız düşmanıydı ![]() ![]() İslam Birliğine çok dikkat gösteren Abdülhamid Han, bu husus hakkında şöyle diyordu: "Bizim için ehemmiyetli olan Şam ile Mekke arasındaki demiryolunu en kısa zamanda inşa edebilmektir ![]() ![]() ![]() Gayri müslim ülkelerin düşmanlıklarından doğacak saldırılara ancak birlik olmakla karşı durulabileceğini söyleyen Abdülhamid devletin "bir din ve iman ülkesi" olduğunu söylüyordu ![]() Sultan Abdülhamid Han şöyle diyordu: "İmparatorluğumuz din, îmân ülkesidir ve öyle kalacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Müslümanların bulunduğu yerlerle irtibatımız daha sıklaşmalı, birbirimize daha fazla yaklaşmalıyız ![]() ![]() ![]() ![]() "Henüz zamanı gelmiş değil ama, bir gün bütün mü'minler birden kalkınacaklar ve tek bir insan gibi hareket ederek gâvurun boyunduruğunu kıracaklardır ![]() Osmanlı Devletinin içtimaî yapısı üzerinde de şu değerlendirmelerde bulunmaktadır: "Osmanlı imparatorluğu, dünyanın birçok milletlerini sinesinde toplamış olan bir imparatorluktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Maalesef İngilizler zararlı propagandalariyle imparatorluğumuzun bir çok yerinde 'millet, ırk' fikrinin tohumunu ekmeye muvaffak olmuşlardır ![]() ![]() ![]() Dış politikadaki diğer gelişmeler 19 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Dost bîperva, felek, birahm, devran bîsükûn, Dert çok, hemderd yok, düşman kavî tâli zebun "du ![]() Mahir idareciler yoktu ![]() ![]() ![]() İşte bu buhranlı devreden istifade eden Fransa, 12 Mayıs 1881'de Tunus'u, İngiltere ise 15 Eylül 1882'de Mısır'ı işgal etmişti ![]() Daha düne kadar bir teb'a olarak Osmanlı Devletinin temin ettiği imkânlarla uzun yıllar refah ve huzur içerisinde yaşayan Yunanistan diğer Avrupalı ülkelerin de tahrikleriyle seciyelerini ortaya koymuş, kargaşa çıkarmaya Osmanlı Devletine kafa tutmaya başlamıştı ![]() Avrupa'nın bu şımarık çocuğuna ders vermek şart olmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Padişah'ın Şahsiyeti-İcraatları Abdülhamid Han'ın padişahlığının son yıllarına göz atmadan evvel, şahsiyeti ve muhtelif sahalardaki icraatları üzerinde durmak isteriz ![]() Dış siyasetteki mahareti hususunda dost ve düşmanın ittifak ettiği Abdülhamid Han'ın iç siyasetteki tavrı tartışma mevzuu olmuştur ![]() Abdülhamid Han iddia edildiğinin aksine zulme ulaşan icraatlarda bulunmamıştır ![]() ![]() ![]() Ürkek değil, aksine çok cesurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüzlerce talebeyi okumaları için Avrupa'ya göndermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlme ve kültüre ehemmiyet veren Abdülhamid Han bu gayretlerinin semeresini görmüş ve devrinde Doğu ve Batı kültürüne hakim, kalabalık bir nesil yetişmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Yine kalıcı eserlerine bazı misaller daha verelim: Pek çok müze ve kütüphane kurdurmuştur ![]() ![]() Darülaceze, Hamidiye su tesisleri, yüzlerce sanayi, zirâat ve ticaret odası, belediye teşkilatı, telgraf hatlan, postahaneler, demiryolları, şoseler, köprüler, pek çok fabrikalar onun eserleri arasındadır ![]() İstanbul, Beyrut, Selanik gibi şehirlerde önce atlı, sonra elektrikli tramvaylar yaptırmıştır ![]() İstanbul ve Çanakkale boğazlan ile bazı kaleleri büyük bir itina ile tamir ettirmiştir ![]() ![]() Hekimliğimiz Abdülhamid devrinde Avrupa seviyesine çıkmış, pek çok keşifleri olan, dünyaca tanınıp kabul edilmiş doktorlar yetişmiştir ![]() Orduyu asla siyasete bulaştırmamıştır ![]() ![]() Kardeş kanı akıtmaktan son derece çekinmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Daha önceden birikmiş büyük miktarda dış borçların büyük kısmını ödemişti ![]() ![]() Fakat bütün bu hizmetlerine rağmen tahttan indirilmiş ve elem verici muameleler bu değerli padişaha reva görülmüştür ![]() ![]() ![]() Abdülhamid Han'in Hal'i ve sonrası ![]() ![]() ![]() Abdülhamid Han'a karşı olanlar İttihad ve Terakki cemiyeti çatısı altında toplanmaya başlamışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İttihat ve Terakki elemanları Yurt dışında Osmanlı aleyhine çalışmaya başlamışlardı ![]() ![]() İttihatçıların gittikçe teşkilatlandıkları bir devrede Sultan Abdülhamid 23 Temmuz 1908'de II ![]() ![]() Padişah, İttihatçılar için şöyle diyordu: "Devleti on sene idare edebilirlerse 'bir asır idare edebildik' diye sevinsinler!" Bu hükmün ne kadar doğru olduğunu tarih gösterecektir ![]() 13 Nisan 1909'daki, tarihe, "31 Mart Vak'ası" diye geçen hadiseler Abdülhamid Han'ın idaresini sarsan en mühim hadiselerdendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İttihatçılardan Mahmut Şevket Paşa, üç-beş bin kişilik "Hareket Ordusu" adı altındaki orduyla İstanbul'a gelip hadiseleri bastırmak istediğini Padişah'a bildirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Neticede hareket ordusu İstanbul'a gelmiş, Meclis'i Meb'usana baskı yaparak padişah'm hal'i için karar çıkartmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Otuz üç sene Devlete büyük hizmetler etmiş Padişah'a hal'ini tebliğ şekli İttihatçılar için en büyük leke olarak kalacaktır ![]() ![]() ![]() Karaso, İtalyan casusu bir hâin idi Es'ad Toptanî Paşa Arnavut istiklâli için isyan etmiş ve pek çok masum insanı katletmiştir ![]() ![]() ![]() Padişah; hal'edildiği gece, hiçbirşey almasına müsaade edilmeden apar topar 38 kişilik maiyyetiyle birlikte Selanik'e nakledilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülhamid Han'ı tahttan indirenler ilk iş olarak tarihte misli az görülen bir yağmacılığa başlamış ve Yıldız sarayını yağmalamışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İttihatçılar askerlik ile devlet idaresinin çok farklı işler olduğunu anlayamamışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Abdülhamid'i tahttan indiren İttihatçılardan, Tal'at, Enver, Cemal Paşalar da dahil olmak üzere bir kısmı Abdülhamid Han'ı anlayamadıklarını itiraf etmişler ve yaptıklarından pişman olduklarını her vesileyle ifade etmişlerdir ![]() "Tarihler ismini andığı zaman, Sana hak verecek, hey koca sultan; Bizdik utanmadan iftira atan, Asrın en siyasî padişahına!" Divane sen değil, meğer bizmişiz! Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz! Sâde deli değil, edepsizmişiz! Tükürdük atalar kıblegâhına" Abdülhamid Han'ın tahttan indirilmesinden sonra Osmanlı devleti maceraperestlerin elinde kalmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülhamid Han Devletin başında kalsaydı, geçmiş yıllarda olduğu gibi Devleti savaşa sokmazdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İstanbul'da Beylerbeyi sarayında çileli bir hayat geçiren Abdülhamid, nihayet I ![]() ![]() ![]() "Ceddim Fatih Hazretleri İstanbul'u alırken, son Bizans İmparatoru şehirden kaçmayı düşünmemiş, ordusu başında ölmüştür ![]() ![]() Devleti en buhranlı devrede otuz üç yıl maharetle idare eden bu mahir idareci, mazlum padişah Abdülhamid Han 10 Şubat 1918'de İstanbul'da rahmet-i Rahmana kavuşmuştur ![]() ![]() Hakkında haksız hükümler verilen mazlum padişah'ı, şerefli hizmetleri bulunan bu değerli idareciyi bir defa daha rahmetle yâdedip, hayatı hakkında bu kısa tedkikimizi Yahya Kemal'in kendisi için yazdığı kıt'asıyla noktalıyoruz ![]() "Ey şehryâr-ı â'tıfet-âsâr-ı muhterem Ey Tâc-dâr-ı mâ'delet-efkâr-ı zu'1-kerem Sensin, o pâdşâh-ı dil-âgâh-ı pür-himem Kim vasf-ı Hazretin'de senin her ne söylesem Abradır ey Halîfe-i pür-lutf-u mâ'delet" |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#36 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerNene Hatun Mukaddesâtını, vatanım her zaman canlarından aziz bilen halkımız, vatanlarına gelen hücumlara karşı yediden yetmişe, erkeğiyle, kadınıyla, yaşlısıyla, genciyle karşı durmuş ve tarihe şan veren müdafalar yapmışlardır ![]() Vatan müdafaasında kadınlar da erkekleri ile fedakârlık yarışına girişmiştir ![]() ![]() ![]() 93 Harbinin en çetin safhalarının cereyan ettiği günlere gidiyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğu Beyazıt'tan Batum'a kadar uzanan 340 kilometrelik cephe boyunca ordumuz, Müşir Katırcıoğlu Ahmed Muhtar Paşa'nın kumandası altında düşmanla amansız bir mücadeleye girişmiştir ![]() ![]() ![]() Moskof ordularının hedefi Erzurum şehridir ![]() ![]() Düşmanın bütün hücumları kahraman askerlerimizin göğsüne çarpıp erimektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düşmanın siperlerimize hücum edip, tabyalarımıza girdiği haber; Erzurum'da bomba gibi patlar ![]() ![]() Bütün Erzurumlular kadın, erkek ellerine ne geçirdilerse alarak Aziziye tabyasına koşuşmaya başlarlar ![]() Haberi duyan henüz yirmi yaşlarında olan Nene Hatun kundaktaki kız çocuğunu ve biraz büyükçe oğlunu "Sizleri Allah"a ısmarladım yavrularım" diyerek bağrına basmış, onları öptükten sonra eline et satırını alarak cepheye koşmuştur ![]() ![]() ![]() Kocası cephede düşmanla vuruşmaktadır ![]() ![]() ![]() Aziziye tabyasına ulaşan Nene Hatun bacılarıyla, kardeşleriyle birlikte düşmanın üzerine atılır ![]() ![]() ![]() Nene Hatun'un elindeki et satın düşman askerlerinin kafalarına yıldırım gibi inmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aziziye tabyasının geri alınmasında canla başla çalışan Nene Hatun bir semboldür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1857'de Erzurum'da doğan Nene Hatun 22 Mayıs 1955'te Hakkın rahmetine kavuşmuştur ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#37 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerSeyh Samil (Bu Şeyh Şamil İsyanindaki Şeyh Şamil değil) Şeyh Şamil ömrünü milletinin hürriyetine ve İslam beldelerinin bağımsızlığına adamış şanlı bir mücâhittir ![]() ![]() ![]() İmam Şamil, 1797'de Dağistan'ın Buylank kasabasında dünyaya gelmiştir ![]() ![]() Küçük yaşından itibaren sıkı bir eğitim görmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() Kalplerindeki iman ateşini küffar hücumlarına kalkan eden yiğit insanlar, şeyhlerine bağlı olarak tek yürek, tek bilek halinde Moskofa karşı mücadele ediyorlardı ![]() Zengin arazisiyle, mükemmel havası ve manzarasıyla cennet diyar Kafkasya'yı ele geçirmek Rusya'nın en büyük gayesi olmuştu ![]() ![]() Müslüman Kuzey Kafkasya ahalisi, devrin en modern silahlarıyla ve sürüler halinde saldıran Moskoflara karşı kahramanca karşı koyuyorlardı ![]() 1832 senesinden itibaren Kuzey Kafkasya'da istiklal meş'alesi asırlara nam salacak bir kahramanın eline geçecek ve yiğit insanlar İmam Şamil'in kumandasında zaferden zafere koşacaklardır ![]() Cimri Muharebesi ve Şamil'in yaralanması 17 Ekim 1832'de Ruslar Şamil'in büyüyüp yetiştiği Gimri kasabasını basar ![]() ![]() ![]() silahlan yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düşman baskınından önce gazi Muhammed'in Şamil'e söyledikleri gibi olmuştu herşey ![]() "Ey Şamil, artık bana yolculuk göründü ![]() ![]() ![]() ![]() Şeyhinin şehit düştüğünü gören Şamil, daha bir bilenmiş olarak düşmanın ortasına top güllesi gibi atılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yirmi beş gün baygın halde yatan Şamil uyandığına başucunda duran annesine ilk olarak; "Anam, namaz vakti geçti mi?" diye sormuştur ![]() ![]() Gazi Muhammet'ten sonra imam olan Hamzat Bey'in 19 Eylül 1835'te camide şehit edilmesinden sonra Dağistan ve Çeçenistan ileri gelenleri imamlığa en layık olarak Şeyh Şamil'i görerek bunu kendisine teklif etmişlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmam olan Şeyh Şamil düzenli bir ordu ve idari teşkilat kurmak üzere vakit kaybetmeden kollan sıvamış, kısa zamanda nasıl bir mahir teşkilatçı olduğun ortaya koymuştur ![]() İmam Şamil'in liderliğinde Kuzey Kafkasyalılar Çarın ordularına kan kusturmaya başlarlar ![]() ![]() ![]() Çar I ![]() ![]() "General: Senin yerinde eğer şu anda kendisi karşımda bulunmuş olsa ve bu sefil teklifleri bana bizzat yapmak cesaretinde bulunsaydı, ona ilk ve son cevabımı, şu kırbacım verirdi ![]() "Söyle ona! Başında bulunduğum bu kahramanlar topluluğunun kalblerinde kökleşen bu eşsiz zafer imanı kökünden kazınmadıkça ve en genç muhariplerimden en ihtiyar naiplerime kadar tek kurşunları ve tek kollan kalıncaya kadar bu mübarek vatanı son dağına, son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni hiç bir kuvvet alıkoymayacaktır ![]() "Bu uğurda bütün evlât ve ayalimi kılıçtan geçirseniz, son zürriyetimi kurutsanız, en son müridimi yok etseniz tek başıma ve son nefesime kadar yine dövüşeceğim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şamil'in bu cevabı Nikola'ya ulaştırıldığında, Çar, Kafkasyanın bu yiğit kartalını hile ile ele geçireceğine dair ümidimi kaybetmemiş, Kafkas ordulan başkumandanı General Feze vasıtasıyla ve onun ağzından Şamil'e teklifini tekrarlamıştır ![]() İmam Şamil'in General Feze'ye cevabı şöyle olmuştur: "Ben, Kafkasya'nın hürriyeti için silaha sarılan muhariplerin en hakiri Şamil, Allah'ın himayesini Çarların efendiliğine feda etmemeğe ahteden, özü, sözü doğru bir müslümanım ![]() "Çar Birinci nikola'yı tanımadığımı, onun iradesinin bu sarp dağlarda sökmiyeceğini General Klug'a anlıyabileceği bir dilden tekrar tekrar söylemiştim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şamil'in 28 Eylül 1837 tarihini taşıyan bu mektubundan sonra müthiş muharebeler başlamıştır ![]() Ahulgoh müdafaası İmanın hem nur hem kuvvet olduğu ve hakikî imanı elde eden bir adamın kâinata meydan okuyabileceği sırrından gafil olan Çar, Şamil'in bu cevaplan karşısında şaşırmıştı ![]() Çar Kafkasya'ya modern silah ve bol cephane ile donatılmış üç ordu gönderir ![]() ![]() Şamil bütün Kuzey Kafkasya'yı dolaşarak, camilerde, meydanlarda halkı cihada davet eder ![]() ![]() 1839 senesinde Şamil'in kumandasında on bin muharip bulunmaktaydı ![]() ![]() 30 Mayıs 1839'da General Grabe kumandasındaki Ruslarla Şamil'in kumandasındaki Kafkasyalılar arasında müthiş muharebe olur ![]() ![]() ![]() Şamil kuvvetleriyle birlikte ustalıkla çekilmiş ve Ahulgoh kalesine girmiştir ![]() Yetişen Rus ordulan kaleyi muhasara etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müthiş top ateşi altında kale bedenleri tahrip olmuştur ![]() ![]() 28 Ağustos 1839'da kaleye hücum eden Rus askerleriyle boğaz boğaza mücadele olur ![]() ![]() ![]() Kalede taş üstünde taş kalmamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Düşman şehitler arasında Şamil'i ararlarken o bir çoban vasıtasıyla Rus kumandanına şu mektubu gönderir: "General! Çarına haber ver ki, Kafkasya'nın bağrında daha binlerce Ahulgoh var ve on binlerce surlar ve kuleler başlarını Rablerine kaldırıp ecelini susayanları bekliyor ![]() "Silahlarınızın vücudumda açtığı üç yarayı şifalı Dağıstan otlarından kendi ellerimle yaptığım ilaçlarla şimdiden iyi ettim ve harbe hazırlandım ![]() ![]() ![]() "Size ve Çarınıza her şeyi bol bol vereceğiz ![]() ![]() ![]() "Ahulgoh'ta aldığınız kanlı ders kâfi gelmediyse, zengin çarınızın ordularını ve hazinelerini ortaya dökerek tekrar geliniz ![]() ![]() ![]() "Çarlar ölecektir, Petro'larınız ve Katerina'larmız gibi Nikola da gözleri arkasında gidecektir ![]() ![]() ![]() Ahulgoh'un düşmesinden sonra Şamil dağ bayır dolaşarak yeniden ordu kurmaya gider ve 1840'tan itibaren teşkilatlı bir ordu kurmaya muvaffak olur ![]() ![]() ![]() Karargâhını Dargo'ya kuran Şamil orduyu, Ahverdil Muhammed, Şuayip Molla, Hacı Murat ve Tilit'li Murtaza Ali kumandalarında dörde taksim eder ![]() Şamil'in ordusu, sayıları 50 binden fazla ve topçu kuvveti bakımından da yirmi misli fazla olan Rus ordusuna karşı yıldırım muharebeleri yapmaya başlar ![]() Zaferden zafere ![]() ![]() ![]() Müthiş harp taktikleri uygulayan Şamil Rusları perişan etmeye başlar ![]() ![]() 1843'teki Birinci Dargo muharebesinde Rus ordusu perişan edilerek büyük miktarda esir ve cephane alınır ![]() Çar Nikola'nın hazırlattığı 4 ordu da peşpeşe bozguna uğratılır ![]() Şamil'in kumandasındaki Kafkasyalılar destanlar yazmaktadırlar ![]() ![]() Bundan sonra zaferler birbirini takip eder ![]() ![]() ![]() ![]() l Ağustos 1845'te Dargo'yu saran Rus orduları perişan edilir ![]() ![]() Şamille baş edemiyeceğini anlayan Rus kumandanlarından Prens Vorontsof tüyler ürpertici bir icraata girişir ve Ağustos 1845'te Çeçenistan ormanlarını yakar ![]() Düşmanla anlaşmanın cezası ölümdür Rus ordularının üzerlerine geldiğini gören Çeçen'ler kadın ve çocukları kurtarmak için Ruslarla anlaşma yapmak isterler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durumu gören Şamil, derin üzüntü duyar ![]() ![]() ![]() ![]() Uzun tefekkürden sonra hükmü verir ![]() ![]() "Oğul, Allah'ın adaletini yerine getirmeden bir lahza geri durursan sana verdiğim sütü helâl etmem ![]() Şamil anasının cezasını çekmeyi üzerine alır ve kendisine yüz sopa vurulmasını ister ![]() ![]() ![]() ![]() "Mukaddes dâva uğruna, bin ana ve bin Şamil feda olsun!" diyen İmam Şamil, anasına ait küçük bir vatanî ihmal ve gafletin cezasını bizzat kendisi tekeffül etmiş ve ödemiştir ![]() Osmanlı Devletinden yardım isteniyor Mahdut imkânlarıyla Ruslarla mücadele eden ve onları perişan eden İmam Şamil kesin netice alınması için Halife-i Müsliminden yardım ister ![]() ![]() ![]() ![]() Kafkasya çok zengin bir ülkeydi ve Rusya ile Osmanlı Devleti arasında aşılmaz bir set olabilirdi ![]() Kafkasya'da çeyrek asırdır İmam Şamil'in liderliğinde verilen mücadelede, sayısı gittikçe artarak ikiyüz bine ulaşan muazzam Rus ordusu bozguna uğratılmıştır ![]() ![]() Sultan Abdülmecid, İmam Şamil'in kumandanını büyük bir alaka ile karşılamış ve derhal İmam Şamil'e yardım gönderilmesini emretmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Şeyh Şamil'in Müdafaa Muharebeleri ve Esir Düşmesi Çar II ![]() ![]() ![]() ![]() İmam Şamil bir avuç kahramanla, gözü dönmüş Rus sürülerine karşı kahramanca karşı duruyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kafkas Kartalı 6 Eylül 1859'da esir alınmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şamil'i getiren gemi Dolmabahçe sarayı önüne demirlemiştir ![]() ![]() Sultan Abdülaziz Han aziz misafirine nasıl ikram edeceğini, onu nasıl ağırlayacağını bilemez âdeta ![]() ![]() İmam Şamil son günlerini mübarek beldelerde, yüce Nebi'nin (a ![]() ![]() ![]() ![]() Rusya'dan ayrılırken geri dönmesi şart koşulmuş ve bunun için oğlu Muhammed Şefiî rehin alınmıştır ![]() Sultan Abdülaziz İmam Şamil'in son günlerini mübarek beldelerde geçirmesine müsaade edilmesi için Rus Çarına aracılıkta bulunur ve bu talep kabul edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük bir izzet ve ikram'la ağırlanan İmam Şamil 17 Şubat 1871'de Medine-i Münevvere'de ruhunu Rahman'a teslim eder ![]() İmam Şamil'in cenazesi Cennetü'1-Baki denilen ve Peygaber Efendimizin (a ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#38 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerGazi Osman Paşa Tarihimiz boyunca sayısız kumandanlarımız askerî sahada hizmet ifâ etmişler, bilhassa savaş meydanlarında gösterdikleri maharet, cesaret ve şecaatle bütün dünyanın takdirle alkışladığı zaferlerin kazanılmasında faal roy oynamışlar; tarihimizde pek çok destanların yer almasında mühim vazife görmüşlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Gazi Osman Paşa da, tarihlere altın harflerle geçen Plevne müdafaası kumandanı olarak gönüllere taht kuran kumandanlarımızdandır ![]() Osman Paşa'yı henüz tahsil devresini tamamlamadan harp meydanlarında görmekteyiz ![]() ![]() ![]() ![]() Osman Paşa 1832 yılında Tokat'ta doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tuna cephesinde dört yıl kalan Osman Paşa, önce Mülâzım-ı Evvel, savaşın sonunda da Kolağası oldu (1856) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Girit isyanlarının başlaması üzerine Girit'e tayin edilen Osman Paşa, âsiler karşısında gösterdiği kahramanlık üzerine Miralay rütbesiyle taltif edildi (1866) Osman Paşa'yı bundan sonra, sırasıyla şu vazifelerde ve rütbelerde görmekteyiz: vazifeli gittiği Yemen'den Paşa rütbesi alarak dönmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Plevne ve Gazi Osman Paşa Osmanlı'nın ezeli düşmanı Rusya, ilk hücumda ve kısa bir zamanda Osmanlı ordusunu mağlûp edip, İstanbul önlerine varmayı hayallemişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çarın kardeşi Grandük Nikola Nikolayeviç'in başkumandanlık ettiği Ruslar, Berkofça dağlarını aşmışlar, bugünkü Dobruca ve Bulgaristan topraklarına ulaşmışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Balkanlardan güneye sarkmak için Plevne engelini aşmak mecburiyetinde olan Ruslar, henüz yeni gelmiş, Osman Paşa kuvvetlerine karşı 20 Temmuz 1877'de saldırıya geçmiştir ![]() ![]() ![]() Moskoflar, savaşın başındaki kolay muvaffakiyetleri yüzünden ilerlemelerini devam ettireceklerini ummuşlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rus ordusu Plevne önlerinde mıhlanıp kalmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün dünyanın dikkati Plevne'deydi ![]() ![]() ![]() Karadeniz akmam dedi, Ben Tuna'ya bakmam dedi, Yüzbin Moskof gelmiş olsa, Osman Paşa korkmam dedi ![]() İman dolu sinede korku izi bulunabilir mi? ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün hırslanyla saldıran Ruslar, Osman Paşa kumandasındaki Osmanlı askerlerinden yedikleri darbelerden sonra, bütün kuvvetleriyle Plevne önlerine gelmeye başlamışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ruslar yine perişan oluyor Ruslar ve Rumenlerden oluşan birlikler Plevne'ye karşı hücuma geçerler ![]() ![]() ![]() ![]() Plevne önlerinde bu muharebeler devam ederken, Osmanlı ordusu diğer taraftan Sırbistan ve Karadağ ile de savaşmaktaydı ![]() Plevne iki yönden Ruslar tarafından kuşatılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu planı tatbik için 3 Eylül'de, Plevne'nin güneydoğusunda, Osma suyunun doğu kıyısı üzerindeki Lofça'yı işgal ederler ![]() ![]() Böylelikle Plevne'yi dört bir yandan kuşatmış oluyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osman Paşa, 10 Aralık gecesi kaleden çıkıp düşman saflarını yararak, beraberindekilerle birlikte düşman hattını geçmeyi planlar ve planını tatbik eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kahraman kumandan yaralı olarak teslim alınır ![]() ![]() Üçüncü Plevne zaferinden sonra, Sultan II ![]() ![]() 4 ay 23 gün Plevne'de Ruslara karşı koyan ordunun kumandanı Gazi Osman Paşa'nın İstanbul'a gelişinde, Sultan Abdülhamid bu şanlı askerimizi kucaklar ve «Sen benim yüzümü ağarttın ![]() ![]() ![]() Düşmanın dahi takdir etmeye mecbur kaldığı bu faziletli kumandan, marşlarla dillerde, hatırasıyla gönüllerde yaşayagelmiştir ![]() Kılıcımı vurdum taşa Taş yarıldı baştan başa Şanı büyük Osman Paşa Askerinle binler yaşa ![]() ![]() ![]() 5 Nisan 1900'da Rahmet-i Rahmana kavuşan Gazi Osman Paşa'nın mezarı Fatih camii haziresindedir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#39 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerAli Emiri Efendi Şehzadebaşı'ndan Fatih Camiine giderken yolun sol tarafında mütevazi bir bina görünür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ali Emiri Efendi otuz yıl boyunca İslâm Âleminin kültür merkezlerini dolaşıp, varını yoğunu harcayarak bu kütüphaneyi dolduran eserleri toplamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Ali Emiri Efendi 1857'de Diyarbakır'da dünyaya gelmiştir ![]() ![]() İlk tahsiline Diyarbakır'da başlayan Emiri Efendi ilk önce Sülüküyye Medresesine devam etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Maliye memuru, bilahare Müfettişi olarak Devlet Hizmetinde geçen otuz yıl müddetince her gittiği yerden değerli kitapları toplamıştır ![]() ![]() Anadolu ve Rümelinde muhtelif şehirlerde memurluk yapan Emiri Efendi en fazla kitaplara merak salmış ve nerede değerli bir kitap olduğunu duymuşsa her türlü fedakârlığı göze alarak gidip o eseri almıştır ![]() Ali Emiri Efendi tarafından tesis olunan Millet Kütüphanesi Emiri Efendi, İşkodra ve Yanya vilayetleri maliye müfettişi iken, sırf Yemen'deki değerli eserleri toplamak için, Yemen Defterdarlığına talip olmuş ve Yemen'e gitmiştir ![]() Emiri Efendi'nin şimdi Türkiye'de, belki de dünyada tek nüsha olan Kaşarlı Mahmud'un değerli eseri Divan-ı Lügat'üt Türk'ü bulup kültürümüze kazandınşı da hayi enteresandır ![]() Yaşlıca bir kadın ihtiyacı olduğundan kendisine miras kalan bazı kitapları satmak ister ve kitapları sahaflar çarşısına getirir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu eşsiz eseri üç gün üç gece aralıksız Kilisli Rıfat Beyle birlikte inceler ![]() ![]() ![]() Emiri Efendi bu şekilde derlediği on beş bin ciltlik kültür hazinesiyle Fatih'te Feyzullah Efendi Medresesinde şimdiki kütüphaneyi kurmuş ve ölünceye kadar da bu kütüphanede hafız-ı kütüplük yapmıştır ![]() İşgal sırasında İngilizlerin ve başka müsteşriklerin (yabancı islam araştırmacıları) 30-40 bin altına varan satın alma tekliflerini şiddetle reddetmiştir ![]() Son derece mütevazi olan ve İslamiyyeti yaşamadaki hassasiyetiyle tanınan Emiri Efendi, bütün servetini ve ömrünü milletine vakfetmiştir ![]() ![]() Hünerverfer yetişsün san'at îcâd eylesün millet, Hamiyyetle çalışsun mülki âbâd eylesün millet ![]() Çıkar seyret ne İbn Rüşdlerle İbn Sina'lar, Hele bir kerre azm-i râh-ı ecdâd eylesün millet ![]() Süleymâne teşebbüs Fâtihâne itinalarla Bekada, halde Faruku dilşâd eylesün millet ![]() Olur elbet ne Hayreddinler, Turgutça'lar paydâr, Yine Bahr-i Hind'de sâîmüz dâd eylesün millet ![]() Kerîm ol hizmet-i mille t'te candan öyle sat et kim, Hamiyet-i sâff-ı bâlâsında tâdâd eylesün millet ![]() Vatan evlâdıyız hep dahli bu kadar bunda edyânın, Çalışsın ittihad-ı ârâ ile ad eylesün millet ![]() Umumi bir uhuvvet hâsıl eylesün nûr-u ismetiyle, Bütün birbirine şevkatle imdâd eylesün millet ![]() Bu gafletle geçerse ey "Emîri" asr-ı hâzırda, Mezaristan içinde nazmımı yâd eylesün millet ![]() Emiri Efendi şahsiyeti ve karakteriyle de milletine örnek olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğru bildiğini çekinmeden söylemesine şu vak'ayı misal olarak verebiliriz: Talat Paşa'nın sadrazamlığı esnasında, Paşa'nın da bulunduğu bir toplantıya Emiri Efendiyi davet ederler ![]() "-Paşa, paşa kaç cilt kitabınız var?" der ![]() "-30-40 tane kadar ![]() ![]() "Paşa, halktan utanmazsan Allah'tan kork ![]() ![]() ![]() ![]() Emiri Efendi hoşlanmadığı insanlara hiç yüz vermemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Değerli bir şair olan ve şiir yazabilecek kadar Arapça ve Farsça'yı iyi bilen Emiri Efendi'nin elliye yakın telif eseri bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Emiri Efendi bu değerli eserlerinden, ilminden, şairliğinden ziyade ilim ve kültür âlemine nadide eserler kazandırması, topladığı kitapları milletine armağan etmesiyle tanınmıştır ![]() Emiri Efendi'nin kültür dünyamıza kazandırdığı eşsiz eserlerden bazıları şunlardır: "Cerrahiyyet-ül Hâniyye", dünyada ilk cerrah olan ve çok başarılı ameliyatlar yapan ve bütün bunları minyatürlerle kitabında gösteren Sabuncuoğlu Şerafeddin Bilâlî'nin eşsiz eseri ![]() ![]() ![]() ![]() Âşık Çelebi Tezkiresi: Âşık Çelebi'nin yazmış olduğu "Meşâir-i Şuara" isimli eserdir ![]() ![]() ![]() Kıyafatü'l İnsaniye Fi Şemâili'l-Osmaniye: Seyyid Lokman'n, insanın fizikî yapısına bakarak karakter tayin etme ilmini muhtevi eseridir ![]() Emiri Efendi ayrıca cilt bakımından da eşsiz eserler toplamıştır ![]() ![]() ![]() 23 Ocak 1924'te vefat eden Emiri Efendi'nin cenaze merasiminde son Osmanlı Halifesi Abdülmecid Efendi de bulunmuştur ![]() Mütevazi, ihlaslı bir zat olan Emiri Efendi yaptıklarıyla milletin gönlünde yer etmiştir ![]() ![]() Şöyle diyor Yahya Kemal gazelinde: "Muhtaç isen füyuzuna eslâf pendinin Diz çok önünde şimdi Emiri Efendi'nin Âmid o şehr-i nur öğünsün ile'l-ebed Fazl ü faziletiyle bu necl-i bülendinin İklim-i Rûm'u gezdi otuz yıl taraf taraf Bir maksadıyle tab'-ı nefâ'is-pesendinin Yekpare nur olan bu kütüphâne-î nefis Yekpare servetiydi bu âlemde kendinin Ecdâd-ı pâkimiz gibi vakfetti millete Hayranı oldu halk eser-î bîmenendinin Yâ Fahr-ı Kâinaat sen iyfâ et ecrini Divân-ı Kibriya'da bu Şark ercümendinin |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#40 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerKoca Seyyid Çanakkale önlerinde tarihte ender görülen bir muharebe cereyan etmekteydi ![]() ![]() ![]() ![]() Anadolunun cihangir ruhlu yiğitleri, şanlı fakat talihsiz devletlerinin elde kalan kısmını müdafaa için cansiperane vuruşmakta ![]() ![]() Her hususu gözönünde bulundurduklarını zanneden ve hesaplarına göre en geç üç günde Çanakkale'yi aşacaklarını hesap eden düşmanlar yanıldıklarını acı bir şekilde görecek ve zelil bir halde kaçacaklardır Çanakkale önlerinden ![]() ![]() Çanakkale harbinde tarihlere şanla geçen kahramanlık tabloları çizilmiştir ![]() ![]() 1889'da Balıkesir'e bağlı Havran ilçesinin Çamlık köyünde dünyaya gelen Seyit, çocukluğundan itibaren gürbüz yapısı ve pehlivanlığıyla dikkatleri çekmiştir ![]() ![]() 1909'da vatani vazifesine yapmak üzere askere giden Koca Seyit üç senelik asker iken 1912'de Balkan harbi patlak vermiş, Seyit de birliğiyle birlikte savaşa katılmıştır ![]() ![]() 1914'te Birinci dünya savaşı patlak verince Seyit de Çanakkale'de topçu eri olarak vazife almıştı ![]() Çanakkale Boğazı'nın Rumeli yakasında, Kilitbahir denilen mevkide 28 lik Mecidiye bataryasında Şeyit'le birlikte kırk kişi vazifeliydi ![]() 17 Mart 1915'te Çanakkale'deki bütün birliklerde yoğun bir faaliyet görülmekteydi ![]() ![]() Seyit Onbaşının bataryasında da hazırlıklar tamamlanmış ve düşmanın taarruzu beklenmeye başlanmıştı ![]() 18 Mart 1918'de ilk önce Fransız daha sonra İngiliz zırhlıları Çanakkale boğazında görülmüşlerdi ![]() ![]() Anadolu ve Rumeli kıyılarından ateş ve dumanlar göklere yükselmekteydi, düşman ateşi aralıksız devam ediyordu ![]() İngilizlerin en büyük savaş gemilerinden Queen Elizabeth ve Ocean zırhlıları Koca Seyit'in bataryasının bulunduğu Kilitbahir önlerine gelmiş, kıyıyı top ateşine tutmuştu ![]() Ateş çemberi genişleye genişleye Koca Seyit'in bataryasına ulaşmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bataryadaki erlerden on dördü şehit olmuş, yirmi dördü ise yaralanmıştı ![]() ![]() Sağlık erlerinin müdahelesiyle kendine gelen Seyit gözlerini açınca etrafta şehit olan arkadaşlarının cesetlerim görmüş ve arkadaşlarından durumu öğrenmişti ![]() ![]() Bataryanın toplarından ikisi toprağa gömülmüş ve kullanılmaz hale gelmişti ![]() ![]() ![]() Koca Seyit, bir denizde hâlâ ateş püsküren düşman zırhlısına bir yerde yatan şehitlere bir de topa bakmış ve büyük bir hırsla her biri 215 okka (276 kilo) ağırlığındaki mermilere yönelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düşmanlar Mecidiye bataryasının safdışı edildiğini zannetmekteydiler ![]() ![]() ![]() Batarya komutanı Hilmi Bey derhal Mecidiye bataryasına koşmuş ve topu Seyitle arkadaşının ateşlediğini öğrenmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Koca Seyit'in Ocean'ı batınşı bir anda her tarafa yayılmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çanakkale kahramanlarından Koca Seyit 1918'de terhis edilmişti ![]() ![]() ![]() Düşmanların hücumları bitmiyordu ![]() ![]() ![]() Karış karış vatanını müdafaa eden yediden yetmişe Anadolu insanıyla omuz omuza verip vuruşuyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaşın kazanılmasından sonra mütevazı hayatını devam ettirmişti ![]() ![]() Koca gazinin madalyası bile yoktu ![]() ![]() ![]() ![]() 1939 yılının Aralık ayında vefat eden Koca Seyit geride maddî hiç bir servet bırakmamıştı ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#41 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerŞahin Bey Asırlar boyunca hür yaşamış necip milletimiz, hürriyetlerine, vatanlarına, dinlerine müteveccih tecavüzleri bertaraf etmek için canlarını seve seve feda etmişlerdir ![]() ![]() İstiklal Harbi neticesindeki muhteşem zafer, binlerce aziz şehidin kanlarıyla yazdıkları eşsiz bir detandır ![]() Binlerce vatan evlâdı, vatanlarının tehlikede olduğunu görünce düşmanın önüne dikilmişlerdir ![]() ![]() ![]() Antepli Şahin Bey de istiklal harbinin aziz şehitlerindendir ![]() ![]() ![]() ![]() Hayatı-İstiklal Harbine Katılışı Şahin Bey 1877'de Gaziantep'de doğmuştur ![]() ![]() ![]() Mehmed Said 1911'de Trablusgarb harbine gönüllü olarak katılmış, Balkan savaşlarında Çatalca cephesinde savaşmıştır ![]() Galiçya'da 15 ![]() ![]() ![]() 1918'de İngilizlerle Sina cephesinde cereyan eden şiddetli bir muharebe neticesinde esir düşmüştür ![]() ![]() Şahin Bey, 13 Aralık 1919'da İstanbul'a gelmiş, Harbiye Nezaretine müracaat ederek vazife istemiştir ![]() ![]() Antep Heyet-i Merkeziyesine müracaat ederek vazife isteyen Şahin Bey, heyetin kendisine Kilis-Antep yolunu kontrol altında tutma vazifesini vermesi üzerine derhal çalışmaya başlamıştır ![]() Yıllardır evinden, ailesinden, çocuklarından ayrı kalan Şahin Bey, kendisine verilen vatan hizmetinin mesuliyetini omuzuna aldıktan sonra derhal hizmet mahalline koşmuştur ![]() ![]() 1920 yılı Ocak ayı başlarında köyleri dolaşarak cihadın ehemmiyetini ve faziletini anlatan Şahin Bey, kısa zamanda 200 fedai toplamıştır ![]() Kilis-Antep yolu, Antep harbinin kilit noktasıdır ![]() ![]() "Müsterih olunuz ![]() 5 Kasım 1919'da İngilizlerden işgal hareketini devralan Fransızlar bir türlü Anadolunun bu güzel beldesini işgale muvaffak olamamakta, şehir halkı, sınırlı imkânlarıyla karşı koymaktadırlar ![]() ![]() ![]() Şahin Bey ve fedaileri 3 Şubat'ta ve 18 Şubat 1920'de tam donanımlı Fransız birliklerini perişan etmişlerdir ![]() Şahin Bey, zaferin ardından düşman kumandanına gönderdiği mektupta şöyle demektedir: "Kirli ayaklarınızın bastığı şu toprakların her zerresinde şühedâ kanı karışıktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sürüyle saldıran düşman kuvvetleri bir avuç yiğit karşısında perişan olmanın şaşkınlığına düşmüşlerdi ![]() ![]() Fransız kuvvetleri 25 Mart 1920'de Andorya kumandasında yola çıkar ![]() ![]() ![]() Kahraman Şahin Bey, ancak yüz kişiyi bulan fedâileriyle düşmanın karşısına dikilmişti ![]() ![]() Şahin Bey gece gündüz uyumuyor, çatışma esnasında her tarafa yetişerek fedailerin manevî kuvvetlerini yükseltmeye çalışıyordu ![]() ![]() 28 Mart sabahına kadar düşmana aman vermeyen Şahin Bey, durumun gittikçe kritik hal almasından sonra kendisine geri çekilmeyi tavsiye edenlere şöyle diyordu: "Düşman buradan geçerse ben Ayıntab'a ne yüzle dönerim, düşman ancak benim vücudum üzerinden geçebilir ![]() Çatışmanın 4 ![]() ![]() ![]() Atacak kurşunu kalmayan Şahin Bey tüfeğini yere çarparak kırmış ve sel gibi üzerine hücum eden düşmanlara karşı yumruklarını sıkarak karşı durmuştur ![]() ![]() 28 Mart 1920'de şehadet şerbetini içen Şahin Bey'in ağzından dökülen son söz şu olmuştur ![]() Şahin'i sorarsan otuz yaşında, Süngüyle delindi köprü başında ![]() Çeteler toplanmış ağlar başında ![]() Uyan şahin uyan gör neler oldu ![]() Sevgili Ayıntab'a Fransız doldu ![]() Şahin Bey, istiklal meş'alesini tutuşturmuş, onbinlerce Şahinler, tutuşturulan bu meş'aleyi söndürmemek için vargüçleriyle vuruşmaya koşmuşlardır ![]() ![]() Şair o yıllarda Ayıntaplılara şöyle seslenmektedir: "Düşünme arkadaş, Allah büyüktür, Alamaz bir tek taş Allah büyüktür, Sen çalış ve uğraş Allah büyüktür ![]() Sönmesin İslâmın parlak yıldızı ![]() ![]() ![]() Cenab-ı Hakka istinad edenler düşmana tek bir taş vermemek için 11 ay düşmana kan kusturmuşlar ve din için, millet için vatan için, altı bin şehid vermişlerdir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#42 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerMehmed Akif Sevr antlaşmasından sonra düşman baskısına maruz kalan vatanın semâlarını kara bulutlar kaplamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden Yurdumun üstünde tüten en son ocak ![]() O benim milletimin yıldızıdır, parlıyacak, O benimdir, o benim milletimindir ancak! Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, Hangi çılgın, bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım ![]() Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım ![]() Bu ses, Mehmed Akif in sesiydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk önce ümitsizliğe karşı çıkmış, daha sonra fikir birliği için, İslam Birliği için çalışmaya başlamıştı ![]() "Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez" diyerek tefrikanın dehşetine dikkatleri çeken Akif hiçbir vakit ümidini kaybetmiyordu ![]() "Değil mi cephemizin sinesinde iman bir Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir Değil mi sinede birdir vuran yürek ![]() ![]() ![]() Cihan yıkılsa, emin ol bu cephe sarsılmaz! ![]() ![]() ![]() Ve Mehmed Akif in dediği gibi yedi düvel saldırsa da bu cephe sarsılmayacaktı, sarsılmamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mehmed Akif şiirleriyle, makaleleriyle vaazlarıyla bu milletin dertlerini dile getirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hayatı-Şahsiyeti Mehmed Akif in hayatına bakıldığında onu vatan şairi, İslâm şâiri yapan unsurların ne kadar yerli ve asil olduğu görülecektir ![]() Akif, 1873 yılında Fatih Sarıgüzel semtinde her köşesine Kur'an sesi sinmiş mütevazi bir evde dünyaya geldi ![]() ![]() ![]() Çok âbid ve zâhid ebeveynin çocuğu olmak saadetini tadarak dünya misafirhanesinde günlerini geçiren Akif, henüz çok küçük yaşından itibaren anne ve babasından ibâdetin vecdini, zevkini, heyecanını tadarak hayat mektebinin ilk basamağını adımlamaya başlamıştı ![]() Konuşmaya başladığı andan itibaren babası ona Kur'an-ı Kerim'den âyetler ezberletmeye başlamıştı ![]() Henüz dört yaşındayken de Fatih'te Emir Buharî mahalle mektebinde ilk tahsiline başlamıştı ![]() ![]() ![]() Bu tahsil devresi esnasında bir taraftan da babasından Arapça, fıkıh, tefsir gibi dinî ilimler tahsil etmekte, Esad Dede'den de Farsça dersleri almaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() 1887 senesine kadar tahsil hayatı kesintisiz devam etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Okulu bitirdiği 1893 senesinden memuriyetten ayrıldığı 1913'e kadar çeşitli vazifelerle Anadolu ve Rumeli'de bulunmuştur ![]() ![]() Balkan harbinin arkasından memuriyetten ve Darülfünundan istifade etmiştir ![]() ![]() ![]() Akif, 1918 yılında İslam'a yapılan hücumlara ilmi cevap vermek ve saldırıları ikna edici delillerle susturmak, İslam Âleminde ortaya çıkan birtakım dinî meseleleri halletmek için kurulan "Darül Hikmet-il İslâmiyye" de vazife yapmıştır ![]() İstanbul'da hizmet vasıtasının tamamen kaybolması üzerine de mücadelesini sürdürmek üzere Anadolu'ya geçmiştir ![]() Milli Mücadele'de Akif Milli Mücadele saflarında yer almak için Ankara'ya giden Akif i çeşitli bölgeleri dolaşarak halkı aydınlatırken görüyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 6 Şubat 1920 günü Balıkesir Zağnos Paşa Camiini tıklım tıklım dolduran ahâliye şöyle sesleniyordu Akif: "Ey cemaati Müslimin! memleketlerinizi kurtarmak için devam eden mücâhedâtımızda bir noktaya son derece dikkat etmelisiniz! Bu hareketlerin, bu himmetlerin sırf müdafai din ve vatan gayesine müteveccih olduğu yar ve ağyar nazarında tamamiyle anlaşılmalıdır ![]() ![]() ![]() Yine devamla şöyle diyordu: "Cemaat içinde herkesin uhdesine düşen bir vazife-i vataniye, bir farizâ-i diniye vardır ki onu ifa hususunda zerre kadar ihmal göstermek caiz değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Akif in bu vazlan kulaktan kulağa her tarafa yayılıyordu ![]() ![]() İstiklal Harbi esnasında I ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu esnada yazdığı şiirler dillerden düşmüyordu ![]() "Yurdunu Allaha bırak çık yola "Cenk"e deyip çık ki vatan kurtula ![]() Böyle müyesser mi gaza her kula Haydi, levend asker, uğurlar ola ![]() Bütün şiddetiyle Anadoluya saldıran düşmanlar karşısında imanlı göğsünü siper edenlere kuvve-i maneviyye olarak Akif in sesi çınlıyordu siperlerde: "Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz; Bu yol ki hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz ![]() Düşer mi tek taşı, sandın, harîm-i namusun? Meğer ki harbe giren son nefer şehid olsun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Akif in İstiklal Harbinden sonraki devresi vatandan cüda geçmiştir ![]() Abbas Halim Paşa'nın daveti üzerine 1923'te Mısır'a gitmiştir ![]() ![]() ![]() 1936 senesi sonlarında hastalanması üzerine Vatana dönen Akif, 26 Aralık 1936 günü akşamı Hakkın rahmetine kavuşmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Fikirleri-şahsiyeti Akif, İslama ruhu canıyla bağlı bir şahsiyet olarak İslâmı lisanı hali yanında kaliyle de müşahhas olarak anlatmıştır ![]() ![]() Miskinliğin İslamiyyette yeri olmadığını bilakis İslamiyyetin gayret dini olduğunu haykırıyordu ![]() "Şehâmet dini, gayret dini, ancak Müslümanlıktır, Hakiki Müslümanlık en büyük bir kahramanlıktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gençleri çalışmaya, gayret etmeye, yükselmeye teşvik ediyordu ![]() Zaten kendi tahsil hayatı gelecek nesillere müşahhas bir misaldi ![]() ![]() Akif gayet mütevazi bir şahsiyetti ![]() ![]() ![]() ![]() Eserleri M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mensur eser olarak: Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad'da yüz kadar makale ve hasbuhali yayınlanmıştır ![]() ![]() Arapça, Farsça ve Fransızca'ya vâkıf olan Mehmed Akif in tercüme ettiği başlıca eserler şunlardır: Müslüman Kadını (Ferid Vecdi Bey'in eseri) Hanoto'ya Karşı İslâmı Müdafaa, Anglikan Kilisesine Cevap (Abdülâziz Çaviş), İçkinin Beşer Hayatında Açtığı Rahneler (Abdülâziz Çaviş), İslâmlaşmak (Said Halim Paşa) |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#43 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerUlu Önder Mustafa Kemal Atatürk ~~ Hakkında yazmaya kalksak sayfalara sığmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : Tarihmize Şan Verenler |
![]() |
![]() |
#44 |
RaHaTSiZ
|
![]() Cevap : Tarihmize Şan VerenlerBibliyografya Abadi, Türk Verdünü Gaziantep, İstanbul: 1339 Ahmed Âşıkî (Âşıkpaşazâde Şeyh), Âşıkpaşazâde Tarihi, İstanbul: 1916 Altunsu Abdülkadir, Osmanlı Şeyhülislamları, Ankara: 1972 Ayverdi Sâmiha, Âbide Şahsiyetler, İstanbul: 1976 Banarlı Nihad Sami, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul: 1971 Bayrak M ![]() Beyatlı Yahya Kemal, Eski Şiirin Rüzgâriyle, İstanbul: 1974 Beyatlı Yahya Kemal, Kendi Gök Kubbemiz, İstanbul: 1974 Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hülefâ, İstanbul: 1972 Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, İstanbul: 1893 Danişmend İsmail Hami, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, İstanbul: 1971 Danişmend İsmail Hami, 31 Mart Vak'ası, İstanbul: 1974 Danişmend İsmail Hami, Tarihî Hakikatler, İstanbul: 1979 Ersoy Mehmed Akif, Safahat, İstanbul: 1981 Evliya Çelebi, Seyahatname Gökyay Orhan Şaik, Kâtip Çelebi'den Seçmeler, İstanbul: 1968 Göztepe Tank Mümtaz, İmam Şamil, İstanbul: 1971 Hammer F ![]() ![]() ![]() Hoca Sadeddin Efendi, Tacü't-Tevârih, Ankara: 1975 İnal Mahmut Kemal, Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar, İstanbul: 1969 İslam Ansiklopedisi Kâtip Çelebi, Mîzanü'l Hak Fi İhtiyâri'l-Ahakk, İstanbul: 1972 Koloğlu Orhan, Müthiş Türkler, İstanbul: 1976 Köymen M ![]() Lohanizade Mustafa Nureddin, Gaziantep Müdafaası, İstanbul: 1342 Meşhur Valiler, İçişleri Bakanlığı Merkez Valileri Bürosu Yayınlarından, Ankara: 1969 Naimâ Mustafa Efendi, Naimâ Tarihi, İstanbul: 1967 Namık Kemal, Kanije, İstanbul: 1978 Namık Kemal, Osmanlı Tarihi, İstanbul: 1910 Öztuna Yılmaz, Büyük Türkiye Tarihi, İstanbul: 1977 Öztuna Yılmaz, Resimlerle 93 Harbi, İstanbul: 1969 Öztuna Yılmaz, Türk Tarihinden Yapraklar, İstanbul: 1969 Peçevî, Peçevi Tarihi, İstanbul: 1866 Sevük İsmail Habib, Yurddan Yazılar, İstanbul: 1943 Türk Ansiklopedisi Unat Faik Reşit, Hicri Tarihleri Milâdi Tarihe Çevirme Kılavuzu, Ankara: 1965 Uzunçarşılı İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, Ankara: 1975 Ünal Tahsin, Osmanlılarda Fazilet Mücadelesi, İstanbul: 1968 Üzel Sahir, Gaziantep Savaşının İçyüzü, Ankara: 1952 Yinanç Mükrimin Halil, Türkiye Tarihi -Selçuklular Devri- (Anadolunun Fethi), İstanbul: 1944 |
![]() |
![]() |
|