Kavuklu İle Pişekar: Haraç |
12-20-2021 | #1 |
Mountain
|
Kavuklu İle Pişekar: HaraçKAVUKLU İLE PİŞEKAR: HARAÇ Pişekar: Ne o kavuklu, neden öyle kavuğun elinde geziyorsun? Kavuklu: Adam benden bin kat çirkin, bana tipsiz diyor Pişekar: Yapma ya! Kim sana tipsiz diyor? Kavuklu: Karşı sokakta oturan sırık boylu Adı Adem midir, nedir? Pişekar: Şu herkese kabaran Alamadın mı paçasını aşağı? Kavuklu: Almasına alırdım ama yanında iri kıyım iki adam vardı Pişekar: Ne olmuş yani dal aralarına bir ona, bir buna çak, düşür Sonra yapış Adem'in yakasına Nerede kalmıştık de Kavuklu: O iş o kadar kolay mı? Bana akıl verene bak! Geçen gün çıkmaz sokakta seni gördüm Diz çökmüştün Tepende 12-13 yaşlarında iki çocuk, sana abicim dedirtiyorlardı Pişekar: Şu iki kara çocuk Aniden önüme çıktılar Birinin elinde çakı vardı Diz çök dediler Çöktüm Abicim de dediler Dedim Babaları gelir diye yani Kavuklu: Çocukların elinde çakı yoktu Korkak seni Babaları gelirmiş? Bu olayı kahvede anlatsam sokağa çıkamazsın Pişekar: Aman Kavuklu, etme eyleme Sus payı olarak ne istersin? Kavuklu: Şimdilik at bir beşlik Bir hafta sonra bunun iki mislini isterim Pişekar: Al işte beşlik Bir hafta sonraki yedi buçuk olsaydı Kavuklu: Pazarlık yok Pişekar: Tamam dediğin olsun Kavuklu beşliği alır gider Pişekar arkasından söylenir: " Çocuklar gibi bu da beni haraca bağladı Yine de Kavuklu insaflıymış Çocuklar, onluk aldılar Haftaya dört katı dediler " ------------------------------------------------------------- KAVUKLU İLE PİŞEKAR: HEKİM Kavuklu: Dün hekime gittim Pişekar: Sonra ne oldu? Kavuklu: Baktı, etti Pişekar: İlaç verdi mi? Kavuklu: Vermedi Pişekar: Demek ki bir derdin yokmuş Kavuklu: Bir derdim yok, iki derdim var Pişekar: İki derdin mi? Senin ne derdin var ki? Kavuklu: Tarla, bahçe, inek, öküz Pişekar: İki dediydin Dert dörtmüş Kavuklu: Yok iki İnek tarlaya, öküz bahçeye girmiş Pişekar: Devam et Kavuklu: Bulduğunu yemiş, zarar vermişler Pişekar: Kimin davarı bunlar? Kavuklu: Muhtarın Pişekar: Muhtarla konuşsaydın, zararı öderdi Kavuklu: Konuştum, zararı öderim, dedi Pişekar: Tamam işte Kavuklu: Yarısını peşin verdi, yarısı yarın, dedi Pişekar: Helal be muhtar! Kavuklu: Yarın oldu, yarısını daha verdi Pişekar: Yani çeyrek kaldı Kavuklu: Kalan iki gün sonra, dedi Dün süre doldu Pişekar: Süre dolmuşsa ne olmuş? İki gün daha bekle Kavuklu: Ama süre dolmuştu Sözünü tutmadı Pişekar: Canım eli sıkışıktır Para bulunca öder Kavuklu: Ben de kızdım, hekime gittim Pişekar: Hekime değil, hakime gidecektin Sorun çözülürdü --------------------------------------------------------- KAVUKLU İLE PİŞEKAR: FAKİRLİK BAŞA BELA Pişekar: Gel bakalım Kavuklu, azıcık laflayalım Kavuklu: Çıktım söğüt dalına, atladım aşağıya Pişekar: Amma yaptın ha! Madem aşağıya inecektin, söğüt dalına niye çıktın? Kavuklu: Canım istedi Hayatta istediğimi keşke yapabilseydim Pişekar: Canının isteyip de yapamadığın neler var? Kavuklu: Neler yok ki? Fakir doğdum, fakir gidiyorum Otuz dört yaşındayım Bir kesere sap olamadım Pişekar: Derdimi deştin Kavuklu Seninki de bir şey mi? Bak ben elli yedi yaşındayım, değil keser, bir çakıya sap olamadım Kavuklu: Ama her programdan sonra seyirciler bana, şu Pişekar, ne eğiliyor ne bükülüyor Tava sapı gibi mübarek, diyorlar Pişekar: Çorbayı karıştır, seyirciyi karıştırma Doğru dedin, fakir gelen, fakir gider Ben az gördüm, fakir gelip zengin gideni Kavuklu: Zengin çocuğu olsaydım böyle olmazdı Köşklerde, yalılarda yaşar, hamama salı günü giderdim Pişekar: Neden salı? Çarşamba günü hamama git Kavuklu: Çarşamba Samsun'da Bir hamam için, oraya gitmem Pişekar: Hamama ister çarşamba da, ister perşembe de git Başka neler yapardın? Kavuklu: Bahçedeki erik ağacının altına yatar, erik piş, ağzıma düş derdim Pişekar: Kiraz da pişer, armut da pişer Sen bu kafayla kısa sürede zengin olursun Kavuklu: Ben şimdi zengin mi oldum? Pişekar: Tabi ya zengin oldun Kavuklu: Ama cepte beş kuruş yok Pişekar: Zamanla o da olur En azından zenginliği hayal ediyorsun Benim hayal gücüm sıfır Zenginlik bana uzak geçer ------------------------------------------------------------ KAVUKLU HİKAYE YAZIYOR Pişekar: Vay Kavuklu, garanti hikaye yazıyorsundur Kavuklu: Üstüne bastın, kaldır ayağını Pişekar: Sağı mı, solu mu? Kavuklu: İkisini de Pişekar: O zaman yere düşerim Kavuklu: Tamam işte, ben de senin yere düşmeni istiyorum Pişekar: Yazıyorsun, yazıyorsun da ne kazanıyorsun? Beş kuruş veren mi var? Sal ipin ucunu gitsin Kavuklu: Bilmem kaç yıl önce hikaye yazmaya başlarken, para diye bir şey aklımın ortasından geçmedi Pişekar: Onu bin kere söyledin ama istemez misin şimdi sana bu hikayeler için, çuvalla para versinler Bak istemem deme bir küserim bir daha konuşmam Kavuklu: Bende yalan yok Doğru oturur, doğru konuşurum Kazandığım az bir para ne sana yeter, ne bana yeter Şu hikayeleri satın alan olsa pek sevinirim Benim hikayeleri kitabına alana, bundan para kazananlara kırgınım Konuştuklarım oldu: Bak kitap basmışsın Şu hikayeler benim eserim Hikayelerim lokomotif olmuş, yedi baskı yapmışsın Ben zor geçiniyorum Bu durum beni üzüyor Bana da bir şeyler ver Ben sana hiç yayınlanmamış hikayelerimden gönderirim, dedim Sana para yok Kavuklu, sen git dağ başında ulu, dediler Pişekar: Hazıra konuyor, uyanık Sıkıntısını sen çekiyorsun, kaymağını o yiyor Çaresi yok mu bu işin? Kavuklu: Çaresi yok Ben hikaye yazarım, onlar paraya döndürürler Pişekar: Halktan yardım istesek Bakın Kavuklu geçim zorluğu çekiyor, biraz yardım desek Bağış kampanyası düzenlesek Kavuklu: Benimle eğlenme Pişekar İnsanlar, hikayelerimi çok beğeniyor, alkışlıyor ama para, bir yardım deyince, bizden sana bir kuruş yok Kavuklu diyorlar Pişekar: Yapma ya, denedin mi bunu? Kavuklu: Tabi denedim Hikayelerimden okudum Güzel dediler, övdüler Geçinemiyorum, dedim, para, yardım, dedim Kuruş veren olmadı Pişekar: Sanatkara bu yapılır mı? Üç beş kuruş verseler servetleri mi eksilecek? Kavuklu: Sayın Pişekar Efendi, sen zenginsin Eve ekmek götürmem gerek Bir ekmek parası verebilir misin? Borç olarak Gün gelir öderim Pişekar: Ben dilencileri sevmem bilirsin Sana borç verirdim ama bozuk yok, der ve yürüyüp gider Pişekar'ın arkasından bakakalan Kavuklu'nun gözleri dolar Daha sonra gözyaşlarını silen Kavuklu ekmek alamadan evinin yolunu tutar ------------------------------------------------------------ KAVUKLU İLE PİŞEKAR: HAMAM Pişekar: Söyle bakalım Kavuklu, gölgeden mi yoksa güneşten mi yürürsün? Kavuklu: Yazın gölgeden, kışın güneşten yürürüm Pişekar: Ya baharda nasıl yürürsün? Kavuklu: Şemsiye elimde yürürüm Pişekar: Evden çıkarken baktın ortalık günlük, güneşlik Şemsiyeyi almadan çıktın Yolda yağmura yakalandın Ne yaparsın? Kavuklu: Hemen bir evin saçak altına sığınırım Pişekar: Oralarda ev yok İki tarafın çayır, çimen Kavuklu: Bir ağaç altına saklanırım Pişekar: Görünürde hiç ağaç yok Kavuklu: Pişekar, sen benim ıslanmamı istiyorsun O zaman çayırın orta yerine otururum Cebimden çıkardığım sabunla bir güzel yıkanırım Böylece bu haftaki hamam işini aradan çıkarırım Oldu mu? Hoşuna gitti mi? Pişekar: Bir de keselenseydin, bir ay hamama gitmesen de olurdu -------------------------------------------------------------- KAVUKLU İLE PİŞEKAR: BAYRAM Pişekar: Kavuklu, bugün bayram Öp bakalım elimi Kavuklu: Bayram ama neden elini öpeyim? Pişekar: Öp haydi, çekinme Al şu beşliği güle güle harca Kavuklu: Parayı cebine sok İstemem senin paranı Elini de öpmem Pişekar: Amma naza çektin be Kavuklu Para az geldi galiba Beşin yanına beş ekledim etti on Öp elimi al onluğu Kavuklu: Elli de versen o iş olmaz Senin önünde eğilmem Ne demek bayrammış, el öpmekmiş? Egonu tatmin etmek için mi bana el öptürmeye çalışıyorsun? Gidiyorsun orada burada çocuklara el öptürmeye uğraşıyorsun Yaşın büyük, boyun büyük ama aklın küçük Pişekar: Sen istemedin diye ben el öptürmekten vazgeçmem Kavuklu: İstersen elini öptürmeye çalışma da tokalaşalım Pişekar: Tamam tokalaşalım ama beş liranı alırım Kavuklu: Ne beş lirası, bende beş kuruş yok Pişekar: O zaman tokalaşma da yok, bayramlaşma da yok Daha sonra Pişekar uzaklaşır gider SON Yazan: Serdar Yıldırım |
|