|
|
Konu Araçları |
dinsel, düşüncede, konfüçyüsçü, konfüçyüsçülük, konfüçyüsçülükün, konular, tarihi, törenler, yayılması |
Konfüçyüsçülük,Târihi,Konfüçyüsçülük' ün yayılması,Dinsel törenler,Konfüçyüsçü düşüncede konular |
09-03-2013 | #1 |
Şengül Şirin
|
Konfüçyüsçülük,Târihi,Konfüçyüsçülük' ün yayılması,Dinsel törenler,Konfüçyüsçü düşüncede konularKonfüçyüsçülük Konfüçyüsçülük (Çince: 儒家; pinyin: Rújiā; düz olarak "eğitimcilerin okulu, Konfüçyüs'ün öğretileri") eski bir Çin ahlâkı ve Çin felsefesi sistemi olup başlangıçta bilgin Konfüçyüs'ün öğretilerinden yola çıkarak gelişmiştir Ağırlığı insan ahlâklı ve iyi amellerdedir Konfüçyüsçülük ahlâk, sosyal, politik, felsefî ve dini düşüncelerden oluşan karmaşık bir sistem olup Doğu Asya'nın kültürü ve târihi üzerinde muazzam etkisi olmuştur Batıdaki bâzı kaynaklar, hükûmetlerin bu inanışı târih boyunca uzun süreler desteklemelerinden dolayı Konfüçyüsçülük'ü Doğu Asya'daki devletlerin "devlet dîni" olarak görmüşlerdir Târihi Savaşan Devletler Dönemi'nde tartışılmış ve yasaklanmış olup kısa ömürlü Qin Hânedanlığı döneminde Çin devletini yönetmek için İmparator Han Wudi tarafından politik sistem olarak seçilmiştir Tang Hânedanlığı döneminde etkisini kaybetmesine rağmen Konfüçyüsçü doktrin, ortodoks Çin'in ana görüşü olarak 20 yüzyıla kadar kalmıştır 20 yüzyılın başında modernizm öncüsü radikal Çin düşünürleri tarafından aleyhinde yazılmış ve Çin'in çağdaşlaşmasına engel olduğu öne sürümüşlerdir Bu hareket, Çin Halk Cumhûriyeti'nde yapılmış olan Kültür Devrimi sırasında doruk noktaya ulaşmış olup kıtasal Çin'de daha sonra yeniden canlandırılmış, artık hem ilgi görmüş, hem de üzerinde tartışmalar artmıştır 19 ve 20 yüzyıla yetişen Konfüçyüsçülük, öncelikle ona Song ve daha sonraki hânedanlıklarda yeni canlılık kazandıran, Zhu Xi'nin önderliğindeki Neokonfüçyüsçü ekolden türemiştir Neokonfüçyüsçülük, Taoizm ve Budizm fikirlerini mevcut Konfüçyüsçü fikirlerle birleştirerek o zamâna kadar görülmemiş karmaşık bir metafizik oluşturmuştur Aynı zamanda birçok Konfüçyüsçü şekiller, kendilerinin Budist ve Taoist inanç sistemlerine karşı olduklarını îlân etmişlerdir MÖ 551-MÖ 479 yılları arasında yaşamış olan Konfüçyüs, bir bilgin ve sosyal filozoftu Öğretileri 2500 yıl boyunca Doğu Asya'yı derinden etkilemiştir Bununla berâber Konfüçyüs ve Konfüçyüsçülük arasındaki ilişki çok zayıftır Konfüçyüs'ün ideaları hayâtı boyunca kabûl görmemiş, kendisi sık sık hiçbir derebeyi tarafından ona iş verilmediğinden şikâyet etmiştir Buda, Sokrat ya da Îsâ gibi diğer tanınmış kişileride de olduğu gibi insanlığın Konfüçyüs'ün fikirleri günümüze kadar değişmeden gelememiştir Bunun yerine insanlar, mürit ve talebelerinin bu kişiler hakkındaki anıları bilinmektedir Bu faktör, Konfüçyüs'ün ölümünden 2 yüzyıldan fazla geçtikten sonra Qin Hânedanlığı zamânında "Kitap yakımı ve bilginlerin gömülmesi"yle yapılan farklı düşüncede olanlara baskıyla daha da zorlaşmıştır Fakat bugün kalan artıklardan Konfüçyüs'ün düşüncelerini kabataslak çizebiliriz Konfüçyüs, yaşadığı problemli zamanlar hakkında kaygılanan entelektüel bir kişiydi Kendisi hayâtı boyunca düşüncelerini yaymak ve o zamanlar hüküm süren ve birbiriyle hâkimiyeti ele geçirmek için çarpışan birçok kralı etkilemek için dolaştı durdu 772-221 yılları arasında hüküm süren Doğu Zhou Hânedanlığı'nda hüküm süren krâl, zamanla gücünü kaybetmişti Oluşan iktidar boşluğunda hükümdarlar, birbirleri üzerindeki hâkimiyeti elde etmek için çarpışıp duruyorlardı Misyonunun önemine derinden inanarak yola çıkan Konfüçyüs[1], yılmadan Zhou'nun Dükü gibi eski zamanların ünlü bilgelerin erdemlerini dile getirirdi Konfüçyüs, baş kaldıran bir kişinin dâvetini kabul ederken yeni bir hânedanlık kurmak için gerekli gücü biraraya getirmeye çalışarak "doğuda bir Zhou hânedanlığı kurmak" için çalıştı (Analektler XV, 5) Konfüçyüs'ün "taçsız kral" olduğunu söyleyen deyimden de anlaşılacağı üzere hiçbir zaman düşüncelerini uygulamaya koyma imkânı bulamadı Birçok kere devletlerden sınırdışı edildi ve sonunda yurduna dönerek hayâtının son bölümünü ders vererek geçirdi Konfüçyüs'ün Analektleri, düşüncelerini bugün anlayabilmek için elimizde olan aslî kaynaklara en yakın kaynak, düşünceleriyle hükümdarlar ve müritleriyle sürdürdüğü tartışmaları kısa pasajlar hâlinde verir Analektler'in nasıl yorumlanacağı konusunda hayli tartışma yapılmıştır Birçok Batılı filozofun aksine Konfüçyüs, dinleyicilerini iknâ etmek için tümdengelime dayanan akıl yürütmeye değil, analoji ve atasözleriyle belâgat sanatını kullanmıştır Çoğu zaman bu öğretim teknikleri değişik bağlamlarda kullanılmıştır Bu yüzden Batılı okuyucular, bu felsefeyi açıkça anlaşılamayan bulanık düşünceler olarak görürler Buna rağmen Konfüçyüs, "herşeyi delen bir birlik" aradığını ve "yolunu birleştiren tek bir ipin" varlığından (Analektler XV, 3 ve IV, 15) bahseder Gerçek Konfüçyüsçü bir sistem, ilk kez müritleri ya da onların müritlerince oluşmuş olabilir Felsefî açıdan verimli Yüz Düşünce Okulu döneminde Konfüçyüsçülük'ün ilk büyük ve önemli temsilcilerinden olan Mensiyüs ve Xun Zi[2], Konfüçyüsçülük'ten törel ve politik bir öğreti yapmışlardır Her ikisi de çağdaş olan düşüncelerle mücâdele etmek ve hükümdarların güvenini tartışıp akıl yürüterek kazanmak durumundaydılar Mensiyüs, Konfüçyüsçülük'e insan tabiatı, iyi yönetim için gerekenler, ahlâklılığın ne olduğu konusunda daha geniş bir yorum getirerek insan tabiatının iyi olduğunu iddia eden idealist bir öğretiyi yaymaya başlattı Xun Zi, Mensiyüs'un birçok fikrine karşı çıkarak insan tabiatının kötü olduğu ve dolayısıyla eğitim görmesi ve dinsel törenlere uyması gerektiği ideası üzerine yapısal bir sistem kurmuştur Ancak bu eğitimden geçtikten sonra insan, insanlara iyi davranmayı öğrenmiş olur Han Feizi ve Li Si gibi Xun Zi'nin bâzı müritleri, erdeme dayanan Konfüçyüslük yerine yasaya dayanan totalitarist olan legalizmi savunmuşlar ve böylece Qin Shi Huang'ın Çin'i birleştiren ve herkesin her hareketini kontrôl altına alan devlet sistemini ortaya koymuşlardır Bu yüzden Konfüçyüs'ün birleşme ve barış rüyâsı, Çin'de onun düşüncelerine neredeyse tam ters olan legalizmle gerçekleşti denebilir Yönetim "Erdemli yönetimi Kuzey Yıldızı'yla kıyaslayalım: sayısız yıldızlar onu beklerken yerinden ayrılmaz" (Analektler II, 1)Konfüçyüsçülük'ün bir başka önemli kavramı, başkalarını yönetmeden önce insanın kendi kendini yönetmesini bilmeksidir Krallığın bütününe bereket getirici etkisi, olgunlaşmış kralın kişisel erdeminden gelir Büyük Öğreti'de bu düşünce daha da derinleştirilerek "kral ne kadar az icraat yaparsa o kadar çok sonuç alınır" prensibi getirilir ve böylece Taoist wu wei (Basitleştirilmiş Çince: 无为; Geleneksel Çince: 無為; pinyin: wú wèi) karvamına sıkı sıkıya bağlanır Krallığının etrâfında döndüğü "sâkin merkezi" oluşturarak kral, herşeyin düzgün çalışmasını sağlar ve kendisini bütünün parçalarıyla uğraşıp onları değiştirmek zahmetinden alıkoyar Bu düşüncenin temeli, çok önceki zamanlarda hâkim olan şamanistik inançlarda olduğu görüşü vardır Bu inanışlara göre kral, gök, insanlar ve yer arasında bir eksendir Kral (Çince: 王; pinyin: wáng) için kullanılan Çince karakterde bu üç unsur, yatak çizgilerle temsîl edilmiş olup kral, dikey çizgiyle bunları birleştirmektedir Bir başka bütünleyici bir görüşe göre kral hakkındaki bu anlayışın toplumun zarârına olan aristokratik kaprisleri engellemek isteyen bakan ve danışmanlarca yayıldığıdır Erdemlilik "Eğitimde sınıf ayrımı olmamalıdır"Konfüçyüs'ün hiçbir şeyi îcat etmediği ve sâdece eski zamanların bilgilerini naklettiği sözüne rağmen (bkz Analektler VII, 1), birkaç düşünceyi kendi ortaya koymuştur Avrupa ve Amerika'da yaşmış olan hayranlarından Voltaire ve H G Creel, soyluluk yerine erdemi koyma devrimci düşüncesine işâret etmişlerdir Daha önceleri "soylu" demek olan Yunzi (Çince: 君子; pinyin: Jūnzǐ), Konfüçyüsçülük'ün etkisiyle zamanla "centilmen" anlamına gelmeye başladı Kendini yetiştirip erdemli olan avamdan biri, "centilmen" olabilirken bir kralın utanmaz oğlu, ancak "küçük kişi" olabilir Konfüçyüs'ün okulunda değişik sınıflara âit öğrencileri birleştirmesi, Çin'deki sınıf ayrımına karşı verdiği mücâdeleyi göstermektedir Bir başka yeni düşüncesi olan erdemlilik, Çin'de İmparatorluk sınav sisteminin temelini oluşturur Bu sistemle sınavda başarılı olan herkes, ailesine onur ve zenginlik getiren mêmur olabiliyordu Bu sistem, muhtemelen MÖ 165'te uygulanmaya başlandı Bu sınav için devlet mêmurluklarına alınacak bâzı adayların ahlâki mükemmeliyetlerinin imparatorca tespîti için başkente çağrılmışlardır Sistem, daha sonraki yüzyıllarda gelişerek nihâyet devlette çalışmak isteyen herkesi kapsar bir sınav sistemi olmuş, adaylar yazılı sınavda bu mevkîye lâyık olduklarını göstermek durumunda kalmışlardır Konfüçyüs, krallıklarını hânedanlıklarında sırada olan en büyük oğulları yerine en erdemli kişiye bırakan kralları övmüştür Başarısı, devlet ve görev bilinciyle dolu öğrenciler yetiştiren bir okul kurmasıdır (Çince: 儒家; pinyin: Rújiā; düz olarak "Konfüçyüsçü, Konfüçyüs okulu") Savaşan Devletler Dönemi ve eski Han Hânedanlığı döneminde Çin çok yayıldığından güvenilir, merkezî çalışan ve evrakları okuyup yazabilen mêmurlara olan ihtiyaç arttı Bunun sonucunda Konfüçyüsçülük'ün önemi arttırılarak bu yolda çalışanlar, devletin bütünlüğünü tehlikeye sokabilecek toprak sâhibi soylulara karşı bir denge unsûru oluşturdular O târihten sonra Konfüçyüsçülük'ün prensipleri olan otoritercilik, lejitimizm, paternalizm ve otoriteye teslîmiyetle Çin'in yönetiminde gereken bu araçları veren bir çeşit "devlet dîni" hâline geldi Çoğu imparatorlar, içe doğru legalizmle, dışa doğru Konfüçyüsçülük'le devleti idâre etmişlerdir Konfüçyüsçülük'ün yayılması Konfüçyüsçülük, Qin Hânedanlığı dönemindeki baskıyı kısmen bir müridin evinde saklı Konfüçyüsçü klâsikler kolleksyonunu duvarının içine örmesiyle atlatarak ondan sonra gelen Han Hânedanlığı döneminde (MÖ 206-220) kabul gören bir öğreti oldu Bu dönemde Konfüçyüsçü öğrenciler devletten destek alırdı Böylece bu öğretiler zamanla resmî devlet felsefesi oldu (Han'lı İmparator Wu'ya bkz) Konfüçyüsçü klâsiklerin öğrenilmesiyle bu öğretiler, devlet sınavının ve müfredat programının temelini oluşturmaya başlamıştı Konfüçyüsçülük'e karşı bundan sonra 1912'de Çin Cumhûriyet kurulup bu öğretileri okullardan kaldırılmasına kadar ciddî hiçbir teşebbüs yapılmamıştır Bu karar, 15 yıl kadar bir süre boyunca Nanking'de Milliyetçi Hükûmet kurulana kadar tartışılmıştır Zhu Xi, Wang Yanming ve diğer benzeri filozoflar tarafından yapılan Neokonfüçyüsçü yorumlarla Konfüçyüsçülük Kore ve Japonya'da da devletin politik felsefesi olarak kabul görmüştür Chosun Hânedanlığı'nın Koresi'ne "Konfüçyüsçü devlet" denir Çin egemenliği altında Konfüçyüsçülük, Vietnam toplumunda da değer kazanmaya başladı[1] Fakat Konfüçyüsçülük, Vietnamlıların hayâtını Vietnam 939'da bağımsız olduktan sonra nüfûz etti[2] Çin'de de olduğu gibi Konfüçyüsçülük Vietnam'da 15 yüzyılda doruğa ulaştı Tek bir millet, merkezî bir yönetim ve sosyal düzen oluşturmak düşüncesiyle Konfüçyüsçülük Budizm'in yerine alarak Le Hânedanlığı döneminde en önemli felsefe oldu Konfüçyüsçülük, sosyal ve politik yapıyı derinden etkileyerek eğitim ve sınav sistemiyle birlikte Konfüçyüsçü bilginler, zamanla sosyal ve ahlâkî hayâta hâkim olmuşlardır Dinsel törenler "İnsanları idârî konularda uyararak onlara önder ol ve onlara cezâ hukûkuyla hizâya getir İnsanlar cezâdan sakınmak isteyecek, fakat utanç nedir bilmeyecektir İnsanlara mükemmel bir örnek olarak önder ol ve onları toplumsal roller ve dinsel törenlerle hizâya getir Böylece utanç duygusunu geliştirmenin yanında harmonik bir şekilde düzene gireceklerdir" (Analektler II, 3)Yukarıdaki satırlar, legalizm ve törencilik görüşlerini arasındaki temel farklılıklardan birini açıklamakta ve Batılı toplumlarıyla Doğu Asyalı toplumlar arasındaki önemli bir farkı göstermektedir Konfüçyüs'e göre dış otoriteler, suç olan eylemlerden sonra cezâ vermeleriyle insanların iyi hareket etmenin sebebini anlamadan öyle hareket ettiklerini öne sürer Fakat dinsel törenlerle davranış şekilleri içten gelerek yapılır ve etkileri, eyleme tenezzül etmeden önce görülür Böylece insanlar, utanç verici hareketlerden utanıp saygınlığını kaybetmekten korktuklarından uygun şekilde hareket eder Bu bağlamda dinsel tören (Çince: 禮; pinyin: lǐ) ideal sosyal normdur "Dinsel tören", Türkçede zor ifâde edilebilerce bir kavramdır ve kompleks görüşleri içine alır Bu kavram için kullanılan Çin karakterinin daha eskiden anlamı "kurban"dı Konfüçyüsçü anlamı güleryüzlülükten ve görgülü hareketten her kişinin toplumdaki yerine anlamak arasıdır Dıştan dinsel tören, insanlar arasında ayırım yapmak içindir; uygulanmasıyla kimin o toplumda genç, kimin yaşlı, kimin misâfir, kimin ev sâhibi olduğunu v b herkese gösterir İçten insanlara diğerlerine karşı olan görevlerini ve kendi kendilerinden ne beklendiğini hatırlatır İçselleştirme süreci, dinsel törenin en önemli sürecidir Şekil verilmiş tavırlar zamanla içselleşir, istekler yönlendirilir ve kişinin kültürlü oluşu, toplumsal dürüstlüğün hedefi olur Bu fikir, "Mârifet kavuktaysa tak kafana hoca ol" deyiminin demek istediğiyle çelişirse de Konfüçyüsçülük'te samîmiyetle bir hareket, kişinin bir davranışı içtenlikle kabûl etmesini sağlar Dinsel törene samîmiyetle uymak, dinsel töreni kültürlü olma yolundaki en etkin yol yapar Böylece Dinsel törensiz hürmetkârlık yorucu koşuşturmadan başka bir şey değildir Dinsel törensiz özen, utangaçlığı getirir Dinsel törensiz cesâret, isyâna dönüşür Dinsel törensiz dürüstlük, kabalığa dönüşür" (Analektler VIII, 2)Dinsel törenler, onlar olmadan çatışmaya götürecek zıt nitelikleri başarıyla dengelemek için gidilecek yoldur Dinsel törenler, insanları sınıflandırarak hiyerarşik ilişkiyi protokoller ve törenlerle oluşturarak herkese toplumda bir yer verir ve buna göre uygun olan tavrı tanımlarlar Konfüçyüs'ün hayâtında önemli bir rol oynamış gibi görünen müziğe burada istisnâî bir durumdadır Çünkü müzik, bu sınırları aşar ve 'kâlpleri birleştirir' Analektler, dinsel töreni yükseltmesin rağmen Konfüçyüs, bizzat farklı hareket etmiştir (Örn: Gözde öğrencisinin ölümünde ağlaması ya da şeytânî bir prensele görüşmesi (VI, 28) Daha sonraları sıkı törenleştirmeler, dinsel törenlerin "yeşim ve ipekten hediyeler"den daha fazla olduğunu (XVII, 12) unutarak ustalarının görüşünden uzaklaşmışlardır Konfüçyüsçü düşüncede konular Konfüçyüsçülüğü daha iyi anlamak için değişik düzeyde dürüstlük temeline dayandığını göz önünde tutmalıdır Pratikte bu felsefenin parçaları zamanla birikerek şu altı erdemdir: Âyin Âyin kelimesi, Konfüçyüsçülük'te daha geniş kapsamlı tutularak kısa zamanda dünyevî tören davranışları da içine almış, daha sonra görgü kurallarını ve güleryüzlülük de bu kavramla anlaşılmıştır Âyinler sistemleştirilerek kapsamlı bir ölçü sistem olarak görünür Konfüçyüs, bizzat eski hânedanlıklar zamânında geçerli olan görgü kurallarını tekrar uygulamaya koymaya çalışmıştır Ölümünden sonra insanlar onu âyinlerde alınacak tavırlar konusunda büyük bir otorite olarak bilirdi Burada âyin kavramının Konfüçyüsçülük'te birçok dinde bilhassa 21 yüzyılda taşıdığı anlamından başka bir anlam taşıdığına önemle işâret etmek isteriz Konfüçyüsçülük, insanların günlük yaşamlarında yapageldikler hareketler de âyin olarak sayılır Âyinler, belli bir şekil almış ya da rastgele yapılagelen hareketler (yâni bütün âdetler) olmaktan öte insanların bilerek veyâ şuuraltı yapageldikleri hareketlerdir Bu âyinlere şekil vererek memnûniyet içinde yaşayan sağlıklı bir toplum ve dolayısıyla hayatlarından memnun ve sağlıklı kişiler oluşturacak şekle getirmek, Konfüçyüsçülük'ün hedeflerindendir İlişkiler Konfüçyüsçülük'ün önemli konularından biri, insânî ilişkilerle değişik toplumsal statüye sâhip kişiler arasında oluşan farklı yükümlülüklerdir Kişiler, değişik statüdeki insanlarla birçok ilişki içinde olmaya teşvîk edilir Örnek olarak bir gencin anababası ve büyükleriyle olan ilişkileriyle bir büyüğün küçük kardeşleri, öğrencileri ve diğer insanlarla olan ilişkileri verilebilir Gençlere büyüklerine karşı büyük saygı göstermek ve hizmet etmek düşerken büyüklerin de küçüklere karşı iyiliksever olması ve ilgi göstermesi gerekmektedir Bu konu, Doğu Asya'nın birçok yönlerinde, meselâ çocukların anababaya karşı çok olan görevlerinde ve büyüklerin çocuklarına karşı büyük ilgisinde kendini bugüne kadar gösterirmeye devâm etmektedir Anababaya sevgi Anababaya sevgi ya da anababaya karşı içten sadâkat (Çince: 孝; pinyin: xiào; düz olarak "evlâda âit"), en büyük erdem olarak görülür ve sağ olsa da, olmasa da bütün büyüklere karşı gösterilmelidir (ecdâd) Evlâda âit olan bu kavram, çocuğun – önceleri oğulun – ebeveynine karşı göstereceği saygıya işâret eder Bu ilişki, daha sonraları beş ilişkiye genişletildi (Çince: 五倫; pinyin: wǔlún; düz olarak "beş temel ilişki"):
Sadâkat Sadâkat (Çince: 忠; pinyin: zhōng), anababaya sevginın değişik bir düzeydeki şeklidir Özellikle Konfüçyüsçü öğrencilerin çoğunun dâhil olduğu toplumsal sınıf için önem taşıyan erdemlerdendir Çünkü azimli genç bir öğrenci adayının Konfüçyüs Çin çevrelerine girebilmesi için hükümdarın sivil devlet mêmuru olması dışında bir imkân yoktu Anababaya sevgi erdemi gibi sadâkat erdemi de otokratik rejimler tarafından sık sık çarpıttırılırdı Konfüçyüs, o zamanlar mevcut sınıf ilişkilerine karşı duyarlılığı tavsiye etti Kendisi "hakkı güç tanımlar" esâsını değil, gökten yetki almış üste ahlâkî dürüstlüğünden dolayı uyulması esâsını önerdi İleri yaşlarda hükümdarın tebaasına karşı olan yükümlülüklerinden ziyâde halkın hükümdara karşı olan görevlerine ağırlık verdi Sadâkat, aynı zamanda kişinin dostlarına, ailesine ve eşine karşı olan yükümlülüklerin genişletilmiş şekliydi Kişinin önderine sadâkati en başta gelmeliydi Daha sonra ailesine, eşine ve en sonunda dostları gelirdi İnsanın önemli erdemlerinden sayılırdı İnsancıllık (Hümanizm) Konfüçyüs, insanların bireysel gelişmelerinin insânî ilişkilerle olduğu görüşündeydi Âyinle ve anababaya sevgiyle ilgili erdemler, diğerlerine karşı insancıllıktan dolayı yapılmalıydı Konfüçyüs'ün insancıllık kavramı (Çince: 仁; pinyin: rén) muhtemelen en iyi şekilde onun ahlâkî karşılıklılık prensibi üzerine kurulmuş "Kendin için istemediğini başkalarına yapma" Altın Kuralı'yla ifâde edilebilir Rén'in aynı zamanda politik bir boyutu da vardır Konfüçyüsçülük'e göre hükümdarda rén yoksa tebaası için insancıl davranmak zor, hattâ imkânsızdır Rén, Konfüçyüs politik kuramının temelidir ve tebaasına karşı insancıl olmayan davranışlardan uzak durması öğütlenmiş otokrat hükümdarın vâr olduğuna dayanır İnsancıl olmayan hükümdarın "Gök aldığı yetki"yi, yâni hükmetme yetkisini kaybetme tehlikesi vardır Bu yetkiyi kaybetmiş bir hükümdara uymaya artık gerek yoktur Fakat insancıl olarak hükmeden ve tebaasının problemleriyle ilgilenen hükümdara harfiyyen uymak şarttır Çünkü cömert hâkimiyetin, göğün ona hüküm yetkisi verdiğine işârettir Konfüçyüs'ün insanların irâdesi konusunda söyledikleri azdır Fakat önde gelen müritlerinden Mensiyüs, bir vesîlede bâzı önemli konularda halkın seçimine başvurulmasını tavsiye etti Kibarlık "Jūnzǐ" kavramı (Çince: 君子; pinyin: soylu), klâsik Konfüçyüsçülük için çok önemli bir noktadır Kibarlı ya da efendilik, Konfüçyüsçülük'ün herkese önemle tavsiye ettiği şeydir İdeal insanın kısa tanımı, "ermiş, bilgin ve centilmen özelliklerini kendinde birleştiren kişi"dir (Catholic Encyclopedia) Kalıtsal elitizm düşüncesi, bu kavramla berâber kullanılır ve kibarların topluma ahlâkî örnek olacakları beklenirdi Kibarlar,
Jūnzǐ´nin tersi Xiǎorén´dir (Çince: 小人; pinyin: xiǎorén; düz olarak "küçük kişi") 小 karakteri, bu bağlamda dar kafalı, menfaatçi, açgözlü, yüzeysel, veyâ maddeci demektir Adların düzeltilmesi Konfüçyüs, toplumsal karışıklıknın sebebini insanların gerçeği görememesi, anlayamaması veyâ gerçekle uğraşmayı becerememesine bağlar Temelde toplumsal karışıklığın kaynağı, ona göre şeyleri uygun adlarıyla çağırmamaktan kaynaklandığını ileri sürüp çözüm olarak Zhèngmíng´i (Çince: 正名; düz olarak "adların düzeltilmesi") gösterir Bir müritine zhèngmíng erdemini şöyle açıklar: Tsze-lu dedi ki: "Wei'in hükümdarı seni beklemekte, seninle hükûmeti yönetmek istemektedir Göz önüne alacağın ilk şey ne olacaktır?" Usta, "Önemli olan isimlerin tashîhidir" şeklinde cevap verdi "Yâ! Öyle mi? Hedefe isâbet ettiremedin! Niçin böyle bir tashih gereklidir ki?" diye Tsze-lu sorunca Usta: "Ne kadar kültürsüzmüşsün, Yu!" dedi "Âmir insan, bilmediği şeyler konusunda daha ihtiyatlı ve çekingence sorarXun Zi, "Adların düzeltilmesi konusunda" isimli 22 bölümünde eski zamânın bilge kralının kullandığı adların (Çince: 名; pinyin: ming) doğrudan gerçekle uyuşan adlar olduğunu (Çince: 實; pinyin: shi), fakat sonraki nesillerin terim bilgisini karıştırıp yeni adlandırmalar türettiklerini, dolayısıyla doğruyu yanlıştan ayırd edemez olduklarını yazar Tartışmalar Konfüçyüsçülük diye bir şey var mıydı? Konfüçyüçülük'ün târihini tartışırken ele alınan problemlerden biri de Konfüçyüçülük'ün ne olduğu sorusudur Konfüçyüsçülük, kabaca "Usta Kong'u en büyük üstad olarak gören bireyler zinciri" olarak görülebilir Ayrıca "bir zamanlar Konfüçyüs'ün gerçekten anladığı gibi bir ahlâkî, politik ve felsefî doktrine uyan grup"u da temsîl eder Bu tanımda "grup"la değişik Han ve Tang Hânedanlığı gibi değişik hânedanlıklar dönemlerinde başka öğretileri savunan kişilerle tartışan ve kendi kendini Konfüyüsçü îlân eden kişiler anlaşılabilir Sung, Ming ve Qing Hânedanlığı gibi Konfüçyüsçü hegemonyanın hâkim olduğu dönemlerde devlet mêmur sınıfı olarak kabaca tanımlanabilir Fakat bu grupların gerçek olup olmadığı bâzılarınca şüpheyle karşılanmaktadır Manufacturing Confucianism ("Konfüçyüsçülük'ü Üretmek") adlı kitabında Lionel Jensen, bugün bildiğimiz ve öğrenmenin WISE sembolü ve devlet tarafından desteklenen bir sözde-din şeklindeki modern Konfüçyüs ve Konfüçyüsçülük görüntünün Çin'de her zaman mevcut olmadığını, bu görüntünün Avrupalı Jesuit'lerce uydurulduğunu öne sürer Bu görüntü, bu bağlamda "Ru Jia" olarak bilinen eski yerli geleneklerden "tercüme" edilerek Avrupalılara Çinlileri anlatmak isterken oluşur Böylece oluşan Konfüçyüsçülük kavramı, sonraları Çinlilerce Avrupalılardan alınarak kendi ihtiyaçları için kullanmaya başlamışlardır Bu yüzden biz bugün "İmparatorluk sınav sisteminde kullanılagelen ve temelinde 'Konfüçyüçü Klâsikler'in içerdiği düşünceleri taşıyan her düşünceyi" Konfüçyüsçü olarak tanımlayabiliriz Ama bu tanım dahî problemsiz değildir; çünkü bu düşüncelerin içeriği de zaman içinde değişikliğe uğramıştır Örn Neo-Konfüçyüsçülük, Taoizm ve Budizm'e yakın olan Büyük Eğitim'i ve Zhong Yong'u külliyata dâhil etmiştir Konfüçyüsçülük din midir? Çoğu dinler, bir veyâ birkaç tanrısı, düzenli bir râhip sınıfı, ölümden sonraya olan inancı ve düzenli gelenekleri olan bir sistem olarak tanımlanabilir Böylece Konfüçyüsçülük'ün gerçek "din" olup olmadığını tartışmak mümkündür Birçok âyinleri olmasına rağmen çok azı formel olarak ibâdet ya da meditasyon olarak görülebilir Konfüçyüs'ün bâzen söylemiş olduğu başka dünyâlara âit varlıklar hakkında ifâdeleri olmasına rağmen bu ifâdeler, Batılılara açık şekilde agnostik ve insancıl gibi gelir Bu yüzden Konfüçyüsçülük, çoğu zaman dünyevî ve ahlâkî bir gelenek olarak görülür, bir "din" olarak değil En uygun tanımıyla özel alışkıları ve inançları olan bir felsefedir Etkileri Çin ve Doğu Asya toplumlarında ve kültürlerinde çok geniş olup târihteki dînî hareketlerin etkileriyle boy ölçüşebilir Konfüçyüs'ün öğretilerine uyanlar, bununla tesellî buldukların söylerler Birçok törensel unsûru olup Neokonfüçyüsçü yorumuyla dünyânın, insanın tabiatını v b anlaşılır açıklamasını vermektedir Bunun ötesinde Çin kültüründeki dinler birbirlerini dışlamadıklarından her gelenek, kendine göre bir niş bulur Örn bir kişi Taoizm, Hıristiyanlık, Mûsevîlik, Sihizm, İslam, Şinto, Budism ya da Zerdüştlük dînine bağlı olduğu hâlde Konfüçyüsçülük açısından Konfüçyüsçü görüşlere de uyabilir; bu düşünce açısından böyle bir durum prôblem teşkîl etmez Tabii ki tek tanrılı dinler, yalnız kendilerinde hakka giden yolu gördüklerinde böyle "çok dallanmış" bir inancı kabûl etmeyeceklerdir Konfüçyüsçülük atalara tapınmayı, onların ruhlarına kurban etmeyi ve soyut bir gök tanrısal varlığı, eski kralların ve hattâ Konfüçyüs'ün tanrılaştırılmasına içine almasına rağmen bütün bu özelliklerinin kökenlerini Konfüçyüsçülükten çok önce mevcut ve yaygın Çin inançlarında bulmak mümkündür Dolayısıyla bu tür dînî törenlerin Konfüçyüsçülük'ü din yaptığını iddia etmek zordur Genel olarak Konfüçyüsçülük, Çinle ve başka Doğu Asyalı insanlar tarafından din olarak görülmemektedir Bu eğilim, kısmen "din" sözcüğüne işlemiş, dinlerin bâtıl inançları berâberinde getirdiği, mantıksız olduğu ya da çağdaşlıkla (modernlik) bağdaşmadığı iddiâları gibi lekelerden kaynaklanmaktadır Birçok Budist, Budizm'in din değil, bir hayat felsefesi olduğunu söylemesi, kısmen din konsunda yaygın olan negatif popüler görüşten kaynaklanmaktadır Benzer şekilde Konfüçyüsçüler de Konfüçyüsçülük'ün bir din olmaktan ziyâde ahlâkî görüş ya da felsefî bir dünyâ görüşü olduğunu ifâde eder Konfüçyüsçülük'ün din ya da başka bir fenomen olduğu sorusu, herşeyden önce bir tanım prôblemidir Eğer din için kullanılan tanım, tabiatüstü varlıklara ibâdetse bu soruya verilecek cevap herhâlde "Hayır" olacaktır Diğer taraftan dinle (meselâ) ahlâkî tutumu olan, günlük hayat için yol gösterici, insanlığın kâinattaki yeri hakkında sistematik görüşleri olan v b bir fenomen olarak tanımlanırsa Konfüçyüsçülük kesinlikle dindir Buna benzer önemli kavaramlarda da olduğu gibi din kavramının tanımı tartışmalıdır Herbert Fingarette'nin Confucius: The Secular as Sacred (Konfüçyüs: Dünyâ görüşünün kutsallaşmış şekli) kitabı, bu meselenin çözümü için tavsiye edilebilir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Konfüçyüsçülük,Târihi,Konfüçyüsçülük' ün yayılması,Dinsel törenler,Konfüçyüsçü düşüncede konular |
09-03-2013 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Konfüçyüsçülük,Târihi,Konfüçyüsçülük' ün yayılması,Dinsel törenler,Konfüçyüsçü düşüncede konularKONFÜÇYÜSÇÜLÜK Konfüçyüsçülük,Konfüçyüs'ün ( İÖ551- İÖ 479) ögretilerine dayandırılan ve Çin halkının 2 bin yıl boyunca sürdürdüğü yaşam biçimi,dünya görüşü,siyasal ideoloji toplumsal ahlak anlayışı ve bilim geleneğiBatılılarca geliştirilen Konfüçyüsçülük terimin Çincede karşılığı yokturBazen bir felsefe,bazen de bir din olarak görülen Konfüçyüsçülük,tanrısal varlığı yadsımayan bütünsel bir insancılık biçiminde tanımlanabilirBüyük tarihsel dinlerden en önemli farklarından biri kurumlaşmamış olmasıdırBuna karşılık başta Kore,Japonya ve Vietnam olmak üzere Çin kültürünün etkisi altındaki bütün Doğu Asya toplumlarına yayılmış,bu toplumların hem tinsel,hem de siyasal yaşamını derinden etkilemiştirŞintocu,Taocu,Budacı,Müslüman ya da Hıristiyan olsun bütün Doğu Asyalılar gerçekte Konfüçyüsçü geleneği yaplaşırlar Konfüçyüsçü ahlak,devlet ve toplum kuramının öğeleri Konfüçyüs'ten önce yüzyıllar boyunca oluşmuş bir birikime dayanıyorduKonfüçsüz'ün amacı da yeni bir din kurmak değil,yıkılmaya yüz tutmuş geleneksel toplum ve devlet düzenini onarabilmek için eski değerleri canlandırmaktıBu amaçla yöneldiği kökler çok daha eski çağlarda ahlaki yönlendirme yoluyla hüküm sürmüş efsanevi bilge hükümdarlara değin uzanıyorduZhou hanedanının ve "feodal" törenler sisteminin kurucusu Zhou Gong ( öİÖ 1094) Konfüçyüs'ün örnek aldığı ideal devlet adamıydıAyrıntılarıyla işlenmiş bir karşılıklı bağımlılık düzeni olan Zhou sisteminin temelinde kan ve evlilik bağları ile eski antlaşmalar yatıyorduDevletler arası düzenin ve iç düzenin korunmasında kültürel değerler ile toplumsal normların taşıdığı ağırlık,iktidarın evrensel bir krallığın elinde toplandığı ve Tian'den ( Gök,Cennet) kaynaklanan dinsel- ahlaki bir yetkiye dayandığı biçimindeki dünya görüşünden güç alıyorduToplumsal dayanışmanın kaynağını yasal zorlama değil,tören kurallarına bağlılık oluşturuyordu Zhou hanedanı İÖ 771'den sonra barbar akınları karşısında gerilemeye başlamış ,göstermelik hükümdarların karşısında gerçek iktidar büyük feodal devletlerin elinde toplanmıştıSiyasal ve toplumsal çözülme,büyük ölçüde tarım aletlerinde demir kullanımını ve madeni para dolaşımı gibi önemli yeniliklerden kaynaklanan hızlı ekonomik gelişmenin katı kurallara bağlı eski toplumsal bağları zayıflatmasının sonucuyduBu koşullarda Konfüçyüs aile,eğitim,yerel topluluk,devlet ve hükümdarlık gibi yüzyıllardır siyasal istikrarı sağlayan kurumları yeniden düzenleyecek bir reformun ilkelerini geliştirmeye çalıştı Bugüne ulaşan bilgilere göre Konfüçyüs'ün çevresinde 3 bini aşkın öğrenci toplanmıştıbunlardan 72'si en yakın çevresini oluşturuyorduOnun öğretilerini sonraki kuşaklara aktaran Lun yu ( Söyleşiler) öğrencilerince kaleme alındıBütün insanların yetkinliğe ulaşabileceğine inanan Konfüçyüs'ün temel kavramı erdem,sevgi ,yüce gönüllülük gibi anlamlar taşıyan ren'dıRen'ın öngördüğü üstün ahlak ve yetkin kişilik,doğru davranış kurallarının (li) yanı sıra kişinin kendi gerçek doğasına bağlılığı ( zhong),karşılıklılık (shu),doğruluk (yi) ve ana baba sevgisi ( xiao) gibi ilkelerle bütünleşiyorduÖrnek bireyi simgeleyen Junzi'nin soyluluğu da soyundan değil,kişiliğinden kaynaklanıyordu Konfüçyüsçü geleneğin "İkinci Bilge'si olan Mengzi (İÖ y371-İÖ y289) insan doğasının içkin iyiliği ve hükümdarlık kurumuna ilişkin öğretileri etkili olduRen'a ve Tian'ın Buyruğuna ( Tian Ming) dayalı yönetimlerle tiranlığa dayalı yönetimleri birbirinden kesin olarak ayırt eden Mengzi'ya göre,iktidarlarından ve çıkarlarından başka şey düşünmeyen hükümdarlara karşı halkın ayaklanma hakkı vardıBütün insanların özleri iyiydi; hepsi şefkat,doğru yargı,görgü ve bilgelik tohumlarını içinde taşıyorduDolayısıyla kötülük,benliğe karşı gelmekten ve benliğinden uzaklaşmaktan başka bir şey değildiKendini geliştirmenin amacı kişinin "çocuksu yüreğini" ortaya çıkarmak ve Tian'e hizmet etmektiMengzi'nın doğuştan iyilik kuramı daha sonra gelenekselleşmekte birlikte,insandaki doğal kötülük eğilimini düzeltmede kültürel normların önemini vurgulayan Konfüçyüsçü düşünürlerden Xun-zi'nın (İÖ y298- İÖ y230) eleştirisine uğradı Konfüçyüçü gelenekte önemli sayılan klasik metinler arasında Shu Jing ( Tarih Klasiği), Shi Jing ( Şiir Klasiği) ,Yi Jing ( Dönüşümler Klasiği) ,Li Ji (Ayin Kayıtları ) ve Chun Qiu (İlkbahar ve Sonbahar Kayıtları) sayılabilirLun yu ve Mengzi'nin yanı sıra Da Xue ( Büyük Bilgi)Zhong yong ( Ortalamanın Kuramı) ve Xiao Jing ( Ana Baba Sevgisi Klasiği ) gibi başka klasik metinler de büyük önem taşır Zhou döneminin sonlarında Konfüçyüsçülük ülkedeki başlıca felsefe akımlarından biri durumuna gelmiştiYüzyıllarca süren feodal savaşların sonunda Qin hanedanının (İÖ 221-İÖ 206) Kurulmasıyla Çin topraklarının birliği sağlanabildiQin sarayının katı yasalara dayalı otoriter tutumu,özgür felsefe araştırmalarının bastırılmasına,bu arada İÖ 213'te imparatorluk kitaplığı dışında tarım,tıp ve kehanetle ilgili olmayan bütün kitapların yakılması gibi olaylara yol açtıAma onu izleyen Han hanedanı (İÖ 206-İS 220) Konfüçyüsçülüğü devlet dini olarak benimsedive zamanla bir Konfüçyüs kültürü oluştu20yüzyıl başlarında Qin( Mançu) hanedanının sona ermesine değin devlet memurluğu sınav sisteminin temelini Konfüçyüsçü metinler oluşturduHan döneminde Konfüçyüsçülüğün ana özelliği seçmeciliğiydiBu dönemin Konfüçyüsçü bilginlerinin en büyüğü olan Dong Zhongshu (İÖ y179- İÖ y104) yin-yang düşüncesinin kozmoloji kuramı ile sayılara dayalı kestirim ve falcılığı ,Konfüsyüsçülüğün insan doğasına ve devlet yönetimine ilişkin klasik yaklaşımlarıyla bağdaştırmaya çalıştı Kaynak:AnaBritannica cilt 19 sayfa 226-227 frmsinsinet için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Konfüçyüsçülük,Târihi,Konfüçyüsçülük' ün yayılması,Dinsel törenler,Konfüçyüsçü düşüncede konular |
09-03-2013 | #3 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Konfüçyüsçülük,Târihi,Konfüçyüsçülük' ün yayılması,Dinsel törenler,Konfüçyüsçü düşüncede konularİS 1yüzyılda Çin'de Budacılık yayılmaya başladıHan hanedanının yıkılmasından (İS 220) Song hanedanının kurulmasına (İS 960) değin Konfüçyüsçülük Çin kültürünün temelinde kaldıysa da dinsel uygulamada ve felsefi düşüncede Budacılık ile Taoculuğun belirleyici etkisi olduKonfüçyüsçü geleneği yeniden üstün kılma yönünde Song döneminde başlayan ve genellikle Yeni- Konfüçyüsçülük adıyla anılan hareketin dinsel ve felsefi yönelimi de Budacı ve Taocu geleneklerden büyük ölçüde etkilenmiştiYeni Konfüçyüsçü hareket içinde Li Xeu ( Evrensel İlkeler okulu) ve Xin Xue ( Zihin okulu ) biçiminde iki okul geliştiLi Xue 'nin en büyük sözcüsü Zhu Xi (1130-1200) her şeyin temel ilkesi olan li'yi eksiksiz kavramayı amaçlayan ussal araştırmanın da ahlaki gelişmenin bir parçası olduğunu savunduLu Jiuyuan (1139-1193) ve sonradan Wang Yangming (1472-1529) bu usçu yaklaşımı eleştirerek zihnin (xin) özgün arılığının korunmasını istedilerLu-Wang Zihin okulu zaman zaman Zhu Xi'nin sistemini gölgede bıraktıysa da Çin düşüncesi üzerinde en büyük etki kaynağı Evrensel ilkeler okulu oldu 19yüzyıl ortalarından sonra Çin toplumunun Batı kültürüyle ve Batılı devletlerle doğrudan ilişki kurması Çinlilerin dünya görüşünde ve yaşam biçiminde köklü bir değişime yol açtıQing hanedanının sona ermesi ve Cumhuriyet yönetiminin kurulmasıyla (1911) Konfüçyüsçülük kurumsal desteğini yitirdiBazı düşünür ve önderler bu mirasın bazı yönlerini korumaya çalışırken,Konfüçyüsçülüğün trajik bir geçmişin kalıntısı olarak görenler de vardıDüşünce ve Yaşam biçimi olarak Konfüçyüsçülük çağdaş Çin'deki etkisini gitgide yitirdiAma Konfüçyüsçülüğün ilkeleri ve temel çerçeveleri Çin kültürünün özündeki yerini koruduMarksizmin ve öteki çağdaş dinsel ya da felsefi yönelimlerin yorumlarını etkilediKültür Devrimi sırasında Konfüçyüsçülük yoğun biçimde eleştirildi Sanat ve edebiyatta ise Konfüçyüsçülüğün çelişik etkileri olduKonfüçyüs'ün öğretileri bir yandan insan yaşamının estetik boyutunu önemle vurguluyor,ama bir yanda da her türlü sanatsal çabayı Tao'ya ( doğru yol) yöneltiyorduBu nedenle edebiyatın bir "ileti aracı" olduğunu savunan ahlakçı Konfüçyüsçüler ile buna karşı çıkan Taocu romantikler ya da doğa şairleri arasında sürekli bir çatışma doğdu"İletisiz " edebiyatın zaman ve yetenek kaybına yol açtığı kaygısı,en büyük Çin romanlarının bile takma adla yazılmasına yol açtıKonfüçyüsçüler,güzel sanatlar ile müziğin de duyguları coşturup alt üst etmek yerine arıtıp uyumlu kılmasını bekliyorlardıBu nedenle Çin'de halk müziği ve dans her zaman gölgede kaldıbunda,açık saçık saydığı halk müziğini küçük gören Konfüçyüs'ün klasik müziği yeğlemesinin de payı vardıYeni- Konfüçyüsçülük döneminde Çin kültürünün ahlakçı ve kısıtlayıcı yönleri daha da ağır bastıYazarlar ve ressamlar esin kaynağı olarak Taoculuğa yöneldilerTaoculuğun ruhunu Konfüçyüsçü biçimlerle bağdaştırmaya çalıştılar Barış dönemlerinde Konfüçyüsçülük,kargaşa ve düş kırıklığı dönemlerinde ise Taoculuk ağırlık kazandı Yaklaşık 2 bin yıl önce Kore'ye giren Konfüçyüsçülük kısa sürede Budacılığın yerini alarak şamanizmle birlikte Kore kültürünün belirleyici öğesi durumuna geldiJaponya'da ise Şinto dini ve Budacılıkla yan yana yaşadıBazı Japon hükümdarları halkı Konfüçyüsçülüğe yöneltmeye çalıştıysa da bu yaşam biçiminin yalnızca bazı kurumları Japonlarca benimsendiJaponya'da Konfüçyüsçülüğün en çok vurgulanan ilkesi imparatora bağlılık oldu Konfüçyüsçülükle ilgili ilk bilgiler Avrupa'ya Marco Polo (1254-1324) aracılığıyla ulaştı17yüzyılda Çin'e yerleşen Katolik misyonerler Konfüçyüsçülüğün Batı'da tanınmasını sağladılarKonfüçyüs adının Çincedeki özgün biçimi Kongfuzi'yı Latinceleştirerek ( Confucius) Batı'ya aktardılarMengzi'yı da Mencius adıyla tanıttılarKonfüçyüs'ün ülkesinden derin bir hayranlıkla söz eden Leibniz'in ( 1646-1716) monadoloji kuramı Zhu Xi'den etkilendi18yüzyıl Aydınlanma düşünürlerinden Voltaire'de Konfüçyüs'ün ahlak kurallarının ardından 20yüzyılda da John Dewey ,Bertrand Russell,Ernest Fenollosa ve Ezra Pound Konfüçyüsçülükle ilgili araştırmalara esin kaynağı oldular Kaynak:AnaBritannica cilt 19 sayfa 226-227 frmsinsinet için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|