Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ariusçuluk, ariusçulukarianizm, nasara

Ariusçuluk, Ariusçuluk-Arianizm - NASARA

Eski 05-09-2013   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Ariusçuluk, Ariusçuluk-Arianizm - NASARA



ARİUSÇULUK

Ariusçuluk,ilk olarak 4yüzyıl başında,İskendireyeli rahip Arius tarafından ortaya atılan heretik Hıristiyan öğretisiBu görüş,İsa'nın tanrılığı inancına karşı çıkar,yaratılmış bir varlık olduğunu ileri sürerArius'un telem çıkış noktası,kendi kendine var olan ve değişmez olan Tanrı'nın tekliğidirvarlığı kendinden olmayan Oğul,Tanrı olamazTanrılık bir ve tek olduğu için,paylaşılamaz ya da başkasına aktarılamaz; bu nedenle de Oğul,Tanrı olamazGene tanrılık değişmez olduğu için,İncil'lerde büyüyüp değişen bir varlık olduğu anlatılan Oğul,Tanrı olamazDolayısıyla Oğul,yoktan var edilmiş ve bir başlangıcı olan bir varlık biçiminde düşünülmelidirSonlu ve başka bir varoluş düzlemine ait olduğu için Oğul,Baba'nın doğrudan bilgisine de sahip olamaz




Karşıt görüşte olanlara,özellikle de Athanasios'a göre Arius'un öğretisi,Oğul'u bir yarıtanrıya indirgiyorOğul'a tapınmadan vazgeçilmediği için de çoktanrıcılığı geri getiriyor ve Hıristiyanlığın kurtuluş kavramını da zayıflatıyorduçünkü ancak gerçekten Tanrı olan bir varlığın insanı tanrılıkla barıştırabileceği düşünülebilirdi

Arius'u ve öğretisini mahkum eden ve yerleşik Hıristiyan inanışını korumak üzere bir karar çıkartan Nikaia (İznik) Konsili (İS 325) ile görünüşte bu anlaşmazlığa son verildi

Bu kararda Oğul'un homoousion ta Patri ( Baba ile benzer tözden) olduğu bildiriliyorduBöylece Oğul'un ,Baba neyse o olduğu tümüyle tanrısal olduğu açıklanıyorduAma bu gerçekte uzayıp giden bir tartışmanın yalnızca başlangıcıydı

Nikaia Konsili'den sonra sürgüne gönderilen Ariusçu önderler ,325'ten Constantinus'un öldüğü 337'ye değin çeşitli entrikalarla kiliselerine,piskoposluklarına geri dönmeye ve düşmanlarını sürgüne göndermeye çalıştılarBir ölçüde başarılı da oldular

337'den 350'ye değin,Batı'da gelenekçi Hıristiyanlara yakınlık duyan Constans,Doğu'da da Ariusçulara yakınlık duyan IIConstantius imparatorduAntakya'da ( Antiokheia) toplanan bir konsilde (341) homoousion ibaresini dışta bırakan bir karar yayımlandı342'de Sardica'da ( bugün Sofya) başka bir konsil toplandı,ama iki konsilde de pek bir başarı sağlanamadı

350'de Constantius imparatorluğunun tek yöneticisi olduonun yönetimi sırasında ,Nikaia grubu büyük ölçüde ezildi Bu dönemde,Aetius'un önderliğindeki aşırı Ariusçular,Oğul'un Baba'ya "benzemez" (anomoios) olduğunu açıkladılarTanrı ile İsa'nın özdeş olamayacağını savunan Anomoiosçular 357'de Sirmium'da görüşlerini onaylatmayı başardılarAma aşırı tutumları,Oğul'un Baba ile benzer tözden (homoiousios) olduğunu savunan ılımlıları harekete geçirdiCostantius başlangıçta Homoiousioncuları desteklediama çok geçmeden desteğini Oğul'un Baba'ya "benzer" ( homoios) olduğunu kabul eden Akakios öncülüğündeki Homoiosçulara yönelttiBunların görüşleri 360'ta Konstantinopolis'te (İstanbul) onaylandıönceki bütün kararlar bir kenara bırakıldıousia ("töz") terimi reddedildi ve Oğul'un " kendisini vücuda getiren Baba'ya benzer " olduğunu dile getiren bir inanç bildirisi yayımlandı

Constantius'un ölümünden (361) sonra,Batı'daki gelenekçi Hıristiyan çoğunluğun durumu güçlendiİmparator Valens'in (hd 364-378) Doğu'da Ariusçulara yaptığı zulüm ve Kaisareialı Büyük Basileios,Nyssalı Gregorios ve Nazianzoslu Gregorius'un öğretisinin kazandığı başarı,Doğu'daki Homoiousioncu çoğunluğunun Nikaia grubuyla temelde anlaştıklarını fark etmesine yol açtıİmparator Gratianus (hd 367-383) ve ITheodosius (hd 379-395) dogmatikliğin savunusunu üstlenince,Ariusçuluk çöktü381'de Konstantinopolis'te ikinci bir ekumenik konsil toplandıAriusçuluk yasaklandı ve Nikaia kararı kabul edildi

Bu imparatorluk içindeki heretik tutuma son verdiyse de ,Ariusçuluk ,Germen kabilelerden bazılarında 7yüzyılın sonuna değin sürdüGünümüzde de bazı Üniteryenler,İsa'yı basit bir insanı varlığa indirgemeye de ona Baba'nınkiyle özdeş ,tanrısal bir doğa atfetmeye de yanaşmayan tutumlarıyla,sonuçta AriusçudurlarYehova Şahitlerinin İsa anlayışları da Ariusçuluğun bir biçimidirOnlar Arius'u ,mezheplerinin kurucusu,Charles Taze Russell'ın öncüsü sayarlar

Kaynak;AnaBritannica cilt 3 sayfa 56 frmsinsinet için derlenmiştir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Ariusçuluk, Ariusçuluk-Arianizm - NASARA

Eski 05-09-2013   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Ariusçuluk, Ariusçuluk-Arianizm - NASARA



Ariusçuluk, İS 4 yüzyıl başlarında Arius’un ortaya attığı inançtır; Tanrı’nın eşsiz olduğu, O’na eş koşulamayacağı ilkesini savunur Kendiliğinden var olan ve değişmeyen yalnızca Tanrı olduğuna göre, o paylaşılamaz ve kendisine ulaşmak olanaksızdır Dolayısıyla Oğul olarak adlandırılan varlık Tanrı olamaz Tanrı öncesizdir ve kendiliğinden vardır Kendiliğinden var olmayan Oğul, Tanrı değildir Öte yandan, Tanrı değişmez bir varlıktır Ancak İncil’de büyüyüp geliştiği, dolayısıyla değiştiği anlatılan Oğul bu niteliklerinden ötürü Tanrı olarak anılamaz Öyleyse Oğul’u yoktan var edilmiş ve başlangıcı olan bir yaratık saymak gerekir Aslında o olmadığı zaman da dünya vardı Kısaca Oğul ölümlü ve başka bir yaşam biçimi türünden olduğu için Baba’yı doğrudan bilme olanağı yoktur
Oğul’u Baba’dan ayırıp İsa’yı yarı tanrı durumuna indirgeyen Ariusçuluk, böylece Hristiyanlığın buyurduğu gözü kapalı benimsemecilik ilkesine ya da Logos diye anılan Kelam’a karşı çıkmış oldu 325′te toplanan İznik Ruhban Meclisi, Arius ile öğretisini kınayıp bir inanç bildirisi yayınlayarak görünürde bu anlaşmazlığa bir son verdi Bu bildiri Oğul’un Baba ile eş cevherden ya da eş hamurdan oluştuğunu belirtirken, O’nun da Baba gibi tam anlamıyla tanrısal olduğunu duyurdu Akılcılık damgası taşıyan bu Hristiyan mezhebi, yarı Hristiyanlaşmış eski putataparların çoğu arasında en ateşli üyelerini buldu; kimi yöneticiler öğretiyi çıkar aracı olarak kullandılar ve en önemlisi imparatorlar din işlerine el attılar
Gratianus (375-383) ve I Theodosius (379-395) gibi imparatorlar da Ariusçulara karşı tavır aldılar Resmi korunmadan yoksun kalan ve birleşik bir muhalefetle karşılaşan Ariusçular, uzun süredir korkusu altında yaşadıkları çöküşten kurtulamadılar 381′de İstanbul’da toplanan ikinci kilise meclisi Ariusçuluğu yasaklarken İznik Bildirisi’ni de onayladı Batı’da Gratianus, Doğu’da Theodosius, meclisin kararına uyarak Ariusçu tüm yetkilileri görevden uzaklaştırdılar ve ikilik yaratan bu öğretinin kökünü kazıdılar Ariusçuluk imparatorluk içinde gücünü yitirdiyse de sınırları dışında varlığını korudu
Vizigotlar İtalya’yı ele geçirdikleri zaman mezhep bir kez daha Batı Roma İmparatorluğu sınırları içinde sağlam bir taban buldu Vizigotlardan soma Ariusçuluğu benimseyen Vandallar da Almanya üzerinden Galya içlerine aktılar 409′da Pireneler’i aşarak Ariusçuluğu İspanya’ya taşıdılar 429′da Vizigoların önünden kaçan Vandallar, bu yasaklanmış mezhebi Kuzey Afrika’ya götürdüler Franklar ise Galya’da Ariusçulara yaşam hakkı tanımadılar Kral Reccared ise 589′da İspanya’da Ariusçuluğu yasakladı Kuzey Afrika’ da Bizans İmparatoru Iustinianos’un (Jüstinyen) başarılı seferi Ariusçu egemenliğe son verdi Yine aynı imparatorun Ariusçu Ostrogotları yenmesiyle Ariusçuluk İtalya’da kısa bir duraklama dönemine girdiyse de 568′de Lombard istilası bu mezhebi daha güçlü olarak geri getirdi Lombard Kralı Liutprand’ın (712-744) Ariusçuluktan dönmesi ve bu akımı yasaklaması sonunda mezhep 8 yüzyıldan başlayarak tüm etkinliğini yitirdi


Yeni Ariusçuluk: Lombardların mezhep değiştirmesiyle yüzyıllar boyu karanlığa gömülen Ariusçuluk, 18 yüzyılda İngiltere’de yeniden ortaya çıktı Samuel Clarke, The Scripture Doctrine of the Holy Trinity (Kutsal Kitap Öğretisinde Üçlü Birliğin Yeri) 1712, adlı eserinde İsa’nın yalnızca kendisine tanrısallık yakıştırıldığı için tanrısal olduğu savını ileriye sürdü Yazdığı birçok eserle onun görüşlerini çürütmeye çalışan Daniel Waterland, üçlemecilik akımının babası olduysa da Clarke’ın yolunda gidenler Birimselcilik adı altında üçleme öğretisine karşı çıkan bir mezhep kurdular Ayrıca, C T Russell’in Arius’tan esinlenerek kurduğu Yehova Şahitleri adlı mezhep de bir tür Ariusçuluktur

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.