![]() |
İki Çanakkale, Bir Hitabe! |
![]() |
![]() |
#1 |
Şengül Şirin
![]() |
![]() İki Çanakkale, Bir Hitabe!İki Çanakkale, Bir Hitabe! *Hitabe, gençliği, yalnızca Mondros Ateşkes Sözleşmesi’yle yüz yüze getirmekle yetinmiyor, Conkbayırı’nda babalarının, dedelerinin döktüğü ve kendilerine can verdiği kandan kan aldıklarını da çığlıklanıyor ![]() Mondros Ateşkes Sözleşmesi’nin birinci maddesinde ifadesini bulan “Çanakkale Yenilgisi”, Kemal Atatürk’ün gözlerinden akan yaş olur, tarih tunçlaşır: “Gençliğe Hitabe” olur ![]() Gençliğe Hitabe’nin, ülkeyi düşman işgalinden kurtaranlara, Cumhuriyeti kuranlara kin duyanların dilinde kirletilmeye çalışıldığı günlerde Cumhuriyet Gazetesi Kültür Merkezi’nde dinleyenlerle paylaşılmıştı bu metin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() * 27 Ekim 1918 günü saat 9 ![]() ![]() ![]() Ateşkes sonrası Mondros Ateşkes Sözleşmesi’nin ilk maddesine göre Çanakkale ve İstanbul boğazları İtilaf gemilerine açılacak, Çanakkale ve İstanbul kaleleri işgal edilecekti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ateşkes Sözleşmesi’nin dördüncü maddesine göre Müttefik savaş tutsakları ile gözaltındaki ya da tutsak Ermenilerin tümü İstanbul’da toplanarak hiçbir koşula bağlı olmaksızın Müttefiklere teslim edilecek; yirmi ikinci maddesine göre de Türk tutsaklar Müttefik devletler buyruğunda tutulacaktı ![]() Ateşkes sözleşmesinin yürürlüğe girdiği saatte, 31 Ekim 1918’de, Yıldırım Orduları Grubu Komutasını alan Mustafa Kemal Paşa, İngiliz ve Fransızların İskenderun’u ve Kilikya’yı doğrudan işgale hazırlandığını iletecek, Genelkurmay Başkanlığı şifreli telgrafında, “İskenderun’un işgaline dair mütarekede bir kayıt ve şart olmadığından engel olunması gerekir ![]() ![]() İşgaller İngilizler, 1 Ocak 1919’da Antep’i, 22 Şubat’ta Maraş’ı, 24 Mart’ta Urfa’yı işgal edecek, 15 Eylül 1919 günlü İngiliz-Fransız anlaşmasıyla, Fransızlar, Sykes-Picot Anlaşması’yla Fransızlara bırakılan Musul üzerindeki haklarını İngilizlere devredecek, İngilizler de ateşkesten sonra işgal ettiği Urfa, Antep ve Maraş sancaklarını, Fransızlara bırakacaktı ![]() Ateşkes sözleşmesinin 16 ![]() ![]() ![]() Irak cephesinde durum farklı değildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Ve, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı’nda şunları okuyacaktık: Önce denizden (18 Mart 1915), sonra karadan (25 Nisan 1915 - 9 Ocak 1916) büyük kuvvetlerle yaptıkları taarruz ve çıkarmalarla Çanakkale Boğazı’na giremeyen İtilaf devletleri, mütarekenin imzalandığı sırada boğazın her iki yakasında bulunan çeşitli çapta 273 top, 11 mayın hattı ve kirletilmiş sahada 403 mayın, 2 denizaltı ağı, üç kovanlı bir torpito bataryası ve 16 ışıldak teslim alacak, boğazın savunulması için tahsis edilmiş olan 49, 55 ve 60’ıncı tümenler Gelibolu Yarımadası içinde ve civarında, 61’inci Tümen Anadolu yakasında olmak üzere dört tümenlik bir kuvvet çekilecek ve 9 Kasım 1918 günü İngilizler 200 kişilik bir kuvveti Seddülbahir’e, 400 kişilik bir kuvveti de Kumkapı’ya çıkararak Çanakkale Boğazı’nı işgal edeceklerdi ![]() 9-12 Kasım 1918 günleri arasında İtilaf harp gemilerinin İstanbul’a doğru Çanakkale Boğazı’ndan geçişleri devam edecek, 12 Kasım akşamına kadar boğazdan İstanbul’a doğru İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan harp gemileri 15 muharebe gemisi, 11 kruvazör, 20 muhrip ve 6 denizaltı geçecek, 15 Kasım 1918 gününe kadar İtilaf harp gemilerinin sayısı 167’ye yükselecek, 13 Kasım 1918 günü akşamına kadar çoğu piyade, bir kısmı süvari ve topçu olmak üzere İstanbul’a 3 bin 500 kişilik bir kuvvet çıkarılacaktı ![]() İtilaf bayrakları, özellikle Yunan bayrağı çeşitli binalara asılıyor, Türk subayları sokak ortalarında tevkif edilerek götürülüyor, Türk evlerine giriliyor, İngiliz üniformalı Ermeni ve Rum erler, Türklerin onurlarını zedeleyen davranışlar sergiliyordu ![]() Millet yoksulluk ve çaresizlik içinde harap ve bitkin düşmüştü ![]() Bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili düşmanlar, memleketin her köşesini fiilen işgal etmiş, cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmıştı ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal, hitabeye başlamadan önce, “birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen, kaderlerini ve hayatlarını falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacıların ellerine bırakan insanlardan meydana gelmiş bir topluluğa bir millet gözüyle bakılabilir mi?” diyor, “Milletimizin kendisine has niteliğini yanlış şekilde gösterebilen ve yüzyıllarca göstermiş olan bu gibi unsurlar ve kuruluşlar, yeni Türk devletinde Türkiye Cumhuriyet’inde varlıklarını sürdürebilmeli miydi” diye soruyordu ![]() Mustafa Kemal’in gözyaşları Daily Telgraph’ın (22 Ekim 1927 günlü) manşeti şöyleydi: “Mustafa Kemal en Larmes (Mustafa Kemal gözyaşları içinde) ![]() ![]() Mustafa Kemal, gençliğe seslenirken niçin gözyaşlarını tutamamıştı? Bana öyle geliyor ki, 18 Mart 1915’te denizden, 25 Nisan 1915’te karadan başlayan saldırılar karşısında, Mehmet Akif’in dizesiyle, “Tek dişi kalmış canavar” karşısında “Size ölmeyi emrediyorum!” komutunda, binlerin, on binlerin, vurulmuş bedenlerinden vatan için ördükleri kalelerden akan kan, yalnızca ve yalnızca saltanat ve hilafet makamının muhafazası uğruna ve tek bir imzayla, tek tek düşerken Mustafa Kemal’in gözünden akan yaş olacaktı ![]() Hitabe, gençliği, yalnızca Mondros Ateşkes Sözleşmesi’yle yüz yüze getirmekle yetinmiyor, Conkbayırı’nda babalarının, dedelerinin döktüğü ve kendilerine can verdiği kandan kan aldıklarını da çığlıklanıyor ![]() ![]() Muzaffer İlhan ERDOST http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=406...=29&ka=4&kb=29
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|