|
|
Konu Araçları |
amel, defteri, sağından, solundan, verilenler |
Amel Defteri Sağından Ve Solundan Verilenler |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Amel Defteri Sağından Ve Solundan VerilenlerAmel Defteri Sağından ve Solundan Verilenler Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Kitabı sağ tarafından verilene gelince: 'Alın, kitabımı okuyun; doğrusu ben, hesabımla karşılacacağımı zaten sezmiştim' der" (Hakka; 19-2O) Allah-u Zülcelal başka bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Kitabı sol tarafından verilene gelince: 'Keşke bana kitabım verilmeseydi de, hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!' der" (Hakka; 25-26) Huzur-u mahşerde ilk önce, herhangi bir cemaatin başına geçip liderlik yapmış olan insan sorguya çekilecektir Amel defteri onun eline verilince, kitabını cemaatine gösterip: "Alın kitabımı okuyun!" diyecektir Eğer o cemaatin reisi, onları yönlendiren kimse; Allah-u Zülcelal'in dostu ise, onun sevabı günahından fazla ise, Allah-u Zülcelal onun kitabını eline verecektir, o günah ve sevaplarına bakacaktır Eğer o kimse salih kullardan ise, Allah-u Zülcelal önce ona hatalarını gösterecektir Hatta İbn-i Abbas (RA) şöyle anlatıyor: "Alın kitabımı okuyun!" ayetini okuyordum, ama kimlere söylenecek bu, bilmiyordum Bir gün Hz Ömer (RA) ile beraber oturuyorduk Ka'b (RA) geldi Hz Ömer (RA) ona: "Ya Ka'b! Duyduğun ve Kuran'da da meali olan bir şeyi anlat bize!" dedi Ka'b (RA) bize şunu anlattı: "Kıyamet gününde, bir cemaate liderlik yapmış salih bir kulun kitabı eline verilir İlk önce Allah-u Zülcelal ona günahlarını gösterecektir Sevaplarını göstermeyecektir O kul kendi günahlarını, hatalarını okuyacak: "Ben helak oldum, ben mahvoldum, bu kadar hatalarım vardır" diyecek, sevapları ona gösterilmeyecektir Onun günahlarının ve hatalarının sonunda: "Dünyadayken tevbekar olduğun, günahlarına tevbe ettiğin için, Ben seni af ve mağfiret ettim" diye bir ibare ile karşılaşacaktır" Fakat o kişi kendi hatalarını görürken etrafındaki mü'min kardeşleri onun sadece sevaplarını görecek Keşke biz de bunun gibi olsaydık; ne mutlu ona sevabı ne kadar çoktur, ne kadar çok salih amel işlemiş diye, ona imrenerek bakacaklar O, kendi günahını gördüğü gibi, onun günahlarını hiç birisi görmeyecektir "Ben helak olacağım!" diye düşünürken, onun arkadaşları sadece onun sevaplarını görecekler Allah-u Zülcelal onu affettikten sonra, kendi cemaatinin yanına gidip: "Alın kitabımı okuyun!" diyecek ve: "Allah-u Zülcelal beni affetti, beni mağfiret etti" diye onlara müjde vererek: "Siz de benimle berabersiniz; Allah-u Zülcelal sizi de affetti, mağfiret etti" diye, hem kendine hem de onlara müjde verecektir Neuzubillah herhangi bir cemaati de delalet veya sapıklık yoluna, şeytan ve günah yoluna yönlendiren bir kişiye ise, Allah-u Zülcelal ilk önce sevaplarını gösterecek, o da sadece sevaplarını görüp, fakat günahlarını hiç görmeyecek Sevaplarına baktıktan sonra, en sonunda: "Sen Allah'ın gazabına müstahaksın, cehennemine müstahaksın, Allah'ın laneti senin üzerindedir" diye bir yazı ile karşılaşacaktır O zaman yüzü simsiyah kesilecek ve kendini cehennem azabının içinde hissedecektir Tabi, kendi sevaplarını görürken, günahlarını hiç görmeyecek, onun günahlarını da onun arkadaşları görecek ve ona lanet edecekler Kitabını alıp kendi arkadaşlarının yanına gidecek ve: "Alın kitabımı okuyun!" diyecek, "Allah-u Zülcelal bana gazaplandı, beni cehennemine müstahak kıldı, sizler de benimle beraberdiniz; sizlere de gazaplanıp, sizleri de cehenneme müstahak kıldı" diyecektir Ka'b a (RA) bu ayet-i kerimeyi de böyle açıkladı, onlara izah etti Onun için dünyadayken kimin peşinden gittiğimize çok dikkat etmeliyiz Eğer o kişi dalalet yolunda gidiyorsa, biz de dalalete sapmışız demektir Daha önce de anlatıldığı gibi; cemaat lideri salih bir kul ise, Allah-u Zülcelal onu af ve mağfiret ettiği gibi, cemaati de ona uyduklarından dolayı, onları da af ve mağfiret edecektir Eğer cemaati de onun tavsiyelerine uyup, onun verdiği dersleri yapıp, Allah'ın zikri ve ibadetlerini yapmış iseler, onunla beraber ferahlanacak, müjdelenecektir Fırsat önümüzde iken, çok iyi değerlendirmemiz lazımdır Ancak insanın nefsi, onu öyle aldatıyor, onunla öyle oynuyor ki; vaktini hep boş işlerle, keyf ve sefayla geçirtiyor Kendisi namaz kılmıyor; arkadaşı namaz kıldığı zaman, onu beğenmiyor Biz görüyoruz: "Benim kalbim temizdir, o namaz kılıyor, onun namazı nedir ki?" diye, böyle şeyler söylüyorlar Kalbi temiz olanın bütün arzuları, titizlikle ince ince Allah-u Zülcelal'in emir ve nehylerine uyar Bakınız! Nefs insanı nasıl oyuna getiriyor "O namaz kılıyor, ama benim kalbim temizdir" dedirtiyor Birisi Allah için ağlıyor, sızlıyor, yalvarıyor, diğer tarafta nefs insana: "O nedir ki, ben hocayım, ben alimim, ben imamım, ben iyiyim" dedirtiyor ve insanla oynuyor Bu gibi şeyler insanı mahvediyor, helaka sürüklüyor, neuzubillah Nasıl ki dünyada bir insan zengindir; malı vardır, serveti vardır Ve insan: "Benim de onun gibi malım olsun, servetim olsun!" diye düşünüyor, istiyor; onunla yarışıyorsa, ahiret için de öyle olmalıdır Ahiret içinde birbirimizle yarışmalıyız "Filan adam benden iki rekat fazla namaz kıldı, ben de kılacağım Filan adam benden fazla vird çekti, ben de fazla çekeyim O benden şu kadar fazla yapıyor, ben de yapayım" diye, salih amelde birbirimizle yarışmalıyız Diğer türlü, nefs bizi aldatıyor Kibir, ucup ile bizleri mahvediyor Nasıl ki dünyalık bir mal için; sadece dünyadayken kullanacağımız, bize ahirette faydası olmayan, dünyadan ayrıldıktan sonra varislerin eline geçecek olan dünya malı için birbirimizle yarışıyorsak, ebedü'l-ebed olan ahiret hayatı için de birbirimizle çok fazla yarışmalıyız Yoksa nefs insanı cehenneme sürükleyecektir neuzubillah Onun için nefsimizin hile ve tuzaklarına karşı uyanık olup, daima bizi kurtaracak olan salih amel için çalışmalıyız |
|