Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
istanbul, zeyrek

Zeyrek / İstanbul

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Zeyrek / İstanbul



Zeyrek
İstanbul öyle bir şehirdir ki; her zaman saklı bir köşesi, gizemli bir yanı, kendisine sakladığı çok özel bir sırrı vardır Kimi zaman bu sırrı açığa çıkarır cömertçe; kimi zamansa sadece çok özel dostlara, onu anlayacak olanlara gösterir kendini

Tarihin tozlu yapraklarından günümüze dek bir bütün olarak gelebilmiş ender İstanbul semtlerinden bir tanesi olan Zeyrek; Fatihte, şehrin dördüncü tepesi üzerinde ve eteklerinde yer alıyor Fatih ve Eminönü ilçelerini de içine alan bu tarihi yarımada, Arnavut kaldırımlı sokakları, dik yokuşları, camileri, hamamları, türbeleri ve cumbalı ahşap evleri ile İstanbulda halen yaşayan bir tarihi ifade ediyor Daha adımınızı atar atmaz anlıyorsunuz burada bir başkalık olduğunu Önce daracık sokaklar çekiyor dikkatinizi, sonra bu sokakları dolduran evler Bu evler ki birbirine bitişik, hatta yaslanmış Hayatın yükünü tek başına omuzlamaktan yorgun, adeta destek verirler gibi birbirlerine Gözleriniz insanları arıyor bu evlerde yaşayan Sokaklar öyle boş ki, karşılıklı cumbalara gerilmiş iplerde asılı duran çamaşırları, cam kenarlarını dolduran saksıları görmeseniz inanamazsınız yaşanılıyor olduğuna Ardından ürkek bir çift gözle karşılaşıyorsunuz bir kapı önünde Genç bir kız gülümsüyor son derece içten Sonra bir yaşlı teyze çıkıyor pencerenin birine Selamlaşıyorsunuz Bir yanıyla çekingen, naif; bir yanıyla sıcak ve davetkar Zeyrek Tıpkı hayat gibi!
Bizans ve Osmanlı gibi iki büyük imparatorluğun bünyesinde yer almış olan bu saklı cennet, Bizansın ilk dönemlerinde denizden uzak konumunun da etkisiyle bugünkü gibi yerleşim mekanı olma özelliği göstermiştir Ardından İmparator Konsantinus (324-337) tarafından yaptırılan ve imparatorların defnedildiği yer olan Havariyun Kilisesi ve çevresinde inşa edilen büyüklü küçüklü kilise ve manastırlarla kent içinde bir “dinsel alan” özelliği kazanmış Semt, Fatih Sultan Mehmetin İstanbulu fethinden sonra bütünüyle değişmiş O zamana değin kiliseleriyle, ibadethaneleriyle tam bir hristiyan bölgesi olan Zeyrek, fetih sonrası Ayasofyanın ardından tam anlamıyla Türkleştirilerek Türk-İslam kültürünün yaşandığı bir semt olarak önem kazanmış Bu dönemden sonra küçük büyük çok sayıda camilerin, mescitlerin, hamamların ve çeşmelerin yapılmasıyla daha çok müslüman tebaanın (uyruğun) yaşadığı bir semt haline gelmiş Semtin ismi dönemin önemli bilginlerinden Molla Zeyrek Efendiden gelmektedir Fetih sonrası şehrin önde gelen kiliselerini camiye çeviren Fatih Sultan Mehmet; Unkapanı ile Saraçhane arasında, bugünkü Zeyrek Camisinin batısında kalan bir yerde 55 odası bulunan Pantokrator Kilisesini medreseye dönüştürerek Molla Mehmed Zeyrek Efendinin yönetimine vermiş Bu medresenin, İstanbul Üniversitesinin başlangıç tarihini oluşturduğu düşünülmektedir Molla Mehmede, Farsçada “anlayışlı, uyanık, zeki” anlamlarına gelen “zeyrek” lakabının çocukluğunda hocası Hacı Bayram Veli tarafından takıldığı sanılmaktadır Molla Zeyrekin buraya atanmasıyla, önce medrese, ardından da bütün bir semt onun adıyla, Zeyrek olarak anılmaya başlanmıştır Bu dönemden sonra da Rum nüfusun Galata ve çevresine yerleşmesiyle bölge tamamen müslümanlaşmış, İslam kültürünün yoğunlaştığı bir semt haline gelmiştir

Bunca eski İstanbul semti içinde Zeyreki özel kılan ne diye sorarsanız, öncelikle, “Zeyrek Evleri” diyebiliriz Eski Osmanlı dokusunun tamamen görüldüğü bu evler UNESCOnun Dünya Mirası listesinde bulunuyor Geleneksel ahşap konut mimarisi örneklerinin yanı sıra, Zeyrekte anıt olma özelliği taşıyan daha pek çok yapıya da rastlanıyor Bunlardan başlıcaları, Haydar Paşa Medresesi, Divitdar Keklik Mehmed Efendi Camii, Bıçakçı Mescidi, Zembilli Ali Efendi Mektebi ve Türbesi, semtin güneyinde yer alan Çinili Hamam, kuzeyindeki Haydarhane Hamamı, batısında bulunan Fatih Külliyesine bağlı, fakat 19 yüzyılda yıkılmış bulunan Çukur Hamamıdır Bunların dışında Eski İmaret Camii Sarnıcı, Hacı Hasan Sokağı Sarnıcı, İbadethane Sokağı Sarnıcı gibi çeşitli yapıların altında kalmış eski Bizans sarnıçları da bulunuyor

Molla Zeyrek Camii
Molla Zeyrek Camii olarak bilinen Pantokrator bugüne kalabilmiş önemli Bizans kiliselerinden biridir Fatih Sultan Mehmed zamanında camiiye dönüştürülen bu yapının tarihi 12yüzyılın ilk çeyreğine dek uzanıyor Günümüzde oldukça perişan haldeki kilise aslında üç kilisenin bir araya gelmesinden oluşuyor

“Pantokrator”dan Molla Zeyrek Camiine
Semtin en önemli yapısı olan Pantokrator Kilisesi, geçmişi 12 yya dek uzanan Bizans döneminin ihtişamlı kiliselerinden biridir Fatih Sultan Mehmetin şehri fethinden sonra Molla Zeyrek Camiine dönüştürülmüş Geçmişinde yaşadığı yangın ve depremler sonucu günümüzde adeta yıkıntı haline gelen kilise, aslında üç kilisenin bir araya gelmesinden oluşuyor Bu üç kilise bir arada, İstanbul'da, Ayasofya'dan sonra, ayakta kalan en büyük kiliseyi oluşturmaktadır Kompleks ve ilk inşa edilen güneydeki Pantokrator, II Komnenos'un karısı İmparatoriçe Eirene tarafından yaptırılmış Eirene'nin ölümünden sonra imparator kocası burada bir kilise daha yaptırmaya karar vermiş ve Pantokrator Kilisesinin birkaç adım kuzeyinde Meryem'e adadığı bir kilise daha inşa ettirmiş Böylece birbirine çok yakın iki kilise ortaya çıkınca, İmparator Komnenos bunları birleştirme kararı almış ve aralarına, bu üçlünün en küçüğü olan üçüncü şapeli yaptırmış İoannis Komnenos, binaya tamamlandıktan sonra, bir de narteks (kilise mimarisinde kullanılan bir yapı biçimi) eklettirmiş O dönem kilisenin cephesi boyunca uzandığı sanılan narteks, şimdilerde ilginç bir biçimde binanın ortasında yer alıyor Kiliseye buradan giriliyor Kuzeydeki ve güneydeki kiliselerin narteksleri ortadaki şapelin de önünü kapayarak, ortada buluşuyor Eski sütunların yerine Osmanlı döneminde payeler konmuş Mermer döşeme ve duvar kaplamalarının çoğu halen duruyor Aynı zamanda Komnenoslar'ın aile mezarı olmak üzere tasarlanmış olan ortadaki şapelin biri kilisedeki en büyük kubbe olmak üzere, iki kubbesi var Kuzeydeki şapelde de eski sütunların yerini payeler almış, iç süsleme ise tamamen ortadan kalkmış Üç kilise birleştirilince arada duvarlar yer yer yıkılarak tek bir mekan elde edilmiş Binanın bütünü, Fatih zamanında camiye çevrilmiş olmakla birlikte şu sıralarda yalnız güney kısmı cami olarak kullanılıyor

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.