Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
eylülün, karası, kitapların, yangını

12 Eylül'ün Karası, Kitapların Yangını

Eski 11-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

12 Eylül'ün Karası, Kitapların Yangını



12 Eylül'ün Karası, Kitapların Yangını

Korkunun toplumu esir aldığı 12 Eylül döneminde kitaplar can havliyle sobalarda yakıldı, toprağa gömüldü ya da denize atıldı Gramsci okuyan da, Şeriati okuyan da suçluydu

Kitapların kalaşnikoflarla bir tutulduğı sıkıyönetim günlerinde binlerce öğrenci, işçi, köylü, esnaf ya da memur gibi yazarlar da işkenceden geçirildi Geçmişe olduğu kadar geleceğe de ışık tutmak için dönemin ülkücü, sol ve İslami kesimlerine hitap eden yayınevi sahibi yazarlarıyla görüştük Ötüken, Belge ve Düşünce (İnsan) yayınevleri çalışmalarına sırasıyla Erol Kılınç, Ragıp Zarakolu ve Ali Bulaç'ın liderliğinde kaldıkları yerden devam ediyor Bulaç ya da Zarakolu gibi isimler ise düşünce suçuna karşı açılan davalar yüzünden mahkeme yollarını aşındırmaya devam ediyorlar

Ali Bulaç-Düşünce Yayınevi

Ali Bulaç'ın yöneticiliğini yaptığı Düşünce Yayınevi ve genel yayın yönetmeni olduğu aynı isimli dergi 12 Eylül'de kapatılmış Düşünce Yayınevi'nin bastığı başlıca kitaplar arasında Prof Dr Yaşar Nuri Öztürk'ün çevirisini yaptığı Seyyid Kutub'un 'İslam ve Kapitalizm Çatışması' isimli eseri yer alıyor Hasan El Benna, Mevdudi, Ali Şeriati gibi yazarlara ait eserler sobalarda yakılmış ya da toprağa gömülmüş Ali Bulaç bu yazarlara ait eserlerden yüzünden değil de, hiç bir zaman var olmamış ve kayıtlara bile geçmemiş 'İngiliz Kölesi Mustafa Kemal' isminde uydurma bir kitap yüzünden tutuklanmış Komşuların bile muhbir kesildiği karanlık günlerden Ali Bulaç da nasibini almış Bulaç sorgusunu yönlendiren kişi için 'tanıdık bir sesti' ifadesini kullanıyor Kendisini ihbar eden kişi de medyada 'İslamcı yazar' olarak bilinen bir kişiymiş Köşesinde kimden 'bu ülkeyi şeriatla yönetmek isteyen samimi müslümanlar' diye bahsetse, o kişi ertesi hafta tutuklanıyormuş Yazar o günleri 'Eve geldiler, bütün evi hallaç pamuğuna çevirdiler Yastıkları yorganları hepsini söktüler Ne kadar kitap varsa çuvala doldurdular Medyada arşiv tutmakla bilinen bir insanım Arşivimi alıp götürdüler 'Kalaşnikoflar nerede?' diye sordular Ortada silah yok ama bir daha bir daha geliyorlar Gece yarısı baskın yapıyorlar, çoluk çoluk tabi perperişan oluyor' seklinde anlatıyor Bulaç 1984'de kurduğu İnsan Yayınları ile kitap basım faaliyetlerine devam ediyor

Sol'un önemli yazarlarıyla ilk defa içerde bir araya geldim

Ali Bulaç sol camiadan Ahmet İnsel, Ömer Laçiner gibi isimlerle ilk defa koğuşta bir araya gelmiş Sabah bir ülkücüyü öldüren silahın ikindi vakti bir solcuyu öldürdüğü melun zamanlarda maruz kaldıkları zulüm sağ-sol yakınlaşmasına vesile olmuş 2,5 metrekarelik, mezar gibi ve ancak sırt sırta oturulabilen hücre ortamında başlarda birbirlerine kuşkuyla yaklaşsalar da sonradan farklı ideolojilerin takipçileri arasında dostluklar kurulmuş Hücrede işkenceden dönene uzanması ve nefeslenmesi yer açılırmış Komünistler aynı kolaylığı namaz kılacak olanlara da sağlıyorlarmış Bulaç'a vaktin girdiğini bile hatırlatıyor, o namaz kılarken başında bekliyorlarmış Tabii namaz dediysek aklınıza abdestiyle, temiz seccadesi ile dört başı mamur namaz gelmesin Ünlü yazar içinde bulundukları şartları 'Her zaman su bulamazdık Abdest için duvara teyemmüm yapardık İnanılmaz bir bit denizinde yüzüyorduk' diye anlatıyor Ali Bey, dönemin okuyan-yazan ve ülke meseleleri üzerine kafa yoran müslümanlarını ülkücülerle komünistler arasında kalmış bir grup olarak tarif ediyor Yazar işkenceden kurtardığı komünist arkadaşıyla olan hatırasını şu şekilde anlatıyor

Ali Bulaç ve hücre arkadaşlarının sorgusu tamamlanır ve gözleri kapalı bir şekilde ifadelerini imzalatırlar Selimiye Askeri Cezaevi'ne gönderilirken yanında Militan Dergisi Yazı İşleri Müdürü de vardır Bulaç'a döner ve şu hikayeyi anlatır 'Abi girişte bize feci dayak atacaklar Buna Yavuz Sultan Selim metodu diyorlar Yavuz da Kahire'yi fethettikten sonra, korku salmak için 10-15 kişiyi seçerek kafasını kestirmiş' Bulaç arkadaşına dönerek 'Hiç sesini çıkarma, bizdenmişsin gibi davran' der ve askerle aralarında şu diyalog geçer

Asker: Kaç asker öldürdünüz?

Bulaç: Biz asker öldürmedik

Asker: Yok ya, sizi camiden mi topladılar?

Bulaç: Evet camiden topladılar

Asker: Komünist veya faşist değil misiniz?

Bulaç: Hayır değiliz Bizi yasak bir tefsir kitabı yüzünden tutukladılar Duyduğuma göre içerde komünistler namaz kıldırmıyormuş Doğru mu?

Asker: İçerde değil 5, 50 rekat namaz kılabilirsiniz İçeri girin, size karışacak olan karşısında beni bulur

Bulaç 'Arkadaşa 'Kusura bakma senin komünistliğini biraz harcamış olduk' dedim ama böylelikle o da ben de işkenceden kurtulduk' diyor

Karanlığın içinden gelen inilti

O dönem Düşünce Dergisi'nin genel yayın yönetmeni olan Bulaç da diğer siyasi suçlular gibi ağır işkencelerden geçmiş Hücreye girdiği zaman, inatla namaz kılmak istediğini 'Kemikkıran' lakaplı gardiyana anlatmış İsteği kabul edilen yazar, hücreden çok daha havadar bir mekana geçmeyi fırsat bilerek 'Belki 60 rekat namaz kıldım' diyor Namazın ardından karanlığın içinden gelen bir inilti duymuş Meğer hamile bir kadına, kocasının yerini bilmediği için işkence yapıp, kadını oracıkta terk etmişler Kadının düşük yapmak üzere olduğunu farkeden Bulaç o anları 'O an sanki yer sarsıldı, şoka girdim' diye anlatıyor Kemikkıran'a giderek yalvar yakar kadını bırakmalarını isteyen yazar, ona ayetlerle hadislerle telkinlerde bulunmuş Sonunda insafa gelen gardiyan amirlerini arayarak kadının karakoldan gönderilmesini sağlamış Sonrasında kadıncağıza ne olduğunu ise hiç kimse öğrenememiş

Ragıp Zarakolu-Belge Yayınevi

Ragıp Zarakolu Belge Yayınevi'ni sosyolog eşi Ayşe Nur Zarakolu ile birlikte 1977'de kurmuş Belge Yayınevi darbe döneminde kepenkleri indirmeyen birkaç yayınevinden birisi olmuş 12 Eylül öncesi Marksist literatüre ağırlık veren yayınevi 12 Eylül sonrasında doğrudan sol literatüre yer vermek yerine askeri rejimlerden demokrasiye geçişi ve evrensel insan hakları beyannamelerini çözümleyen akademik yayınlara yer vermiş 'Her darbe bize dokundu' diyen Zarakolu'nun Ragıp Zarakolu'nun eşi Ayşe Nur Zarakolu, Mete Tuncay'a ait 'Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler' kitabı yüzünden Metris Cezaevi'nde yatmış Belge Yayınevi politika, ekonomi, felsefe ve insan hakları ağırlıklı yayınlarına bugün de devam ediyor

'Kitabın en büyük suç unsuru olduğu vicdansız günlerdi'

Zarakolu Türkiye'de, 80'li yıllarda kitabın patlayıcılarla bir tutulduğunu anlatıyor Kadıköy'de sahafların dehşet içinde kitaplarını denize attığı günlerden Belge Yayınevi de nasibini alır Akademik yayınlara yer verirsek başımız belaya girmez diye düşünerek darbenin ikinci yılında Mete Tunçay'ın 'Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler' kitabını yayınlamışlar Kitap '12 Eylül Darbesi'nin beyni' Ordu Komutanı Haydar Saltuk'ın bizzat yayınladığı bir emirle yasaklanır Ragıp Bey'in 'Benden kat be kat cesur bir insandı Şu ya da bu dünya görüşünü savunmak adına değil yurttaş hakları adına ilkeler üzerinden mücadele veren saygın bir insandı' diye andığı eşi Ayşe Nur Zarakolu sıkıyönetim yasalarına uymamaktan tutuklanarak hapse atılır Sonrasında Sıkıyönetim Mahkemesi'nde kitap beraat eder ve Zarakolu kitaplarını yeniden dağıtabilme düşücesiyle İstanbul Adliyesi'nin yolunu tutar Yük asansörü ile bodrum katına indiğinde karşılaştığı manzara tepeleme kitap ve dergi yığınları olur Çok değil bir hafta sonra bu kez İstanbul Sıkıyönetim komutanı beraat kararının kendisini bağlamadığını 1402 no'lu sıkıyönetim yasasına göre Mete Tunçay'ın kitabının zararlı bir kitap olduğunu söyler Sıkıyönetim Komutanlığı'nın kararı ile bu kez Ankara'da bulunan Zafer Çarşısı'ndaki kitapçılardan bu kitap toplatılır

Ayşenur Zarakolu 1982'de hapisten çıkar ve Zarakolu çifti Alan Yayınevi ismiyle kitap basmaya devam ederler Bu defa 'Benden Selam Söyle Anadolu'ya kitabı yasaklanır Kitap Yunanlı bir işçi liderin hayat hikayesi üzerinden Türk Yunan halkının dost olduğu ama emperyalistlerin bu iki halkı birbirine düşürdüğü tezini işlemektedir İşin komik tarafı ise; Kara Kuvvetleri Komutanlığı Türk Yunan Dostluk Ödülü alan bu kitaptan 163 tane ısmarlar Zarakolu'nun yasaklı kitaplardan dolayı davaları halen devam etmekte, önümüzdeki ayın 30'unda yine duruşması var

Başbakanın okuduğu şiiri biz yayınlamıştık

'Ben çocukluğumdan beri zulümle büyüdüm Şu ya da bu şekilde her darbe bana dokundu' diyen Zarakolu darbe zamanında başkalarının mağduriyetlerini belgeleştirmekten geri durmamış Özellikle Sol Yayınevi'nin sahibi İlhan Erdost'un vahşi bir dayaktan geçirilerek öldürülmesi yayın camiasında derin bir sarsıntı ve korkuya yol açar Zarakolu'nun beyninden eşinin üzerine yürüyerek "Biz bir nesli mahvettik, siz neyi hortlatmak istiyorsunuz" diye bağıran komiserin sesi hiç silinmez Zarakolu bu anlayışın uzantısı olarak Sol Yayınevi'nin cezalandırıldığını düşünür Yine de imkanları çerçevesinde çalışmalarına devam eder Bir insan hakları savunucusu olarak Emir Galip Sandalcı ile birlikte işkence mağdurlarının aileleri ile bağ kurarak Metris ve Mamak Cezaevi'nde yaşananları raporlaştırır Bu çalışmalar esnasında Nevzat Çelik'in şiirine de rastlar Başbakan Erdoğan'ın okuduğu Nevzat Çelik'e ait 'Şafak Türküsü' şiirini, bir gömlek yakasının içine yerleştirilen küçücük bir kağıdın üzerine yazılı olarak çıkarılır ve bugünlere ulaşır

Erol Kılınç-Ötüken Yayınevi

Erol Kılınç ülkücü camiaya Türkçüler Derneği ve Komünizmle Mücadele Derneği'nin Söke şubesi kurucusu olarak dahil olmuş İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni kazanması ile İstanbul'a gelen Kılınç İstanbul Ülkü Ocakları'nın da kurucuları arasında yer alıyor MHP Gençlik Kolları bünyesinde binlerce gence Türk Tarihi, İslam Tarihi, İslam Ahlakı, Ekonomi Tarihi ve mezheplerimizi gibi konularda seminerler verilmesi geleneğini de başlatan isim olmuş Ötüken Yayınevi olarak Peyami Safa, Cemil Meriç, Arif Nihat Asya, Tarık Buğra gibi genele hitap eden yazarlara yer vermişler 12 Eylül döneminde Cağaloğlu'ndaki depolarında bulunan Türkeş kitapları dışında toplatılan kitapları olmamış 40 yıldır yayıncılıkla meşgul olan Erol Kılınç 'İhtilal, İhtiras ve İdeal -68 Kuşağı Hakkında' kitabının yazarı

Ebeveynler çocuklarına kitap okutmaktan korkar hale geldiler

Kılınç 12 Eylül darbesinin halkı kitaptan uzaklaştırdığı tespitinde bulunuyor Kitap satışlarının ideolojilere karşı takınılan sert tavırlar yüzünden düştüğünü düşünüyor Erol Bey'Ebeveynler çocuklarına milliyetçi kitapları okutmaktan korkar hale geldiler Bu durum memlekette opportunist bir nesil türemesine neden oldu' saptamasında bulunuyor

Ötüken yayınevi kapatılmamış ama kitap satışlarındaki yüzde 95'lik düşüş ile batma noktasına gelmiş En çok satan kitapları arasında olan OrdProfSadri Maksudi Arsal'ın 'Milliyet Duygusu'nun Sosyolojik Esasları' kitabını darbe sonrasında satın alan bir kişi bile çıkmamış Hal böyle olunca ansiklopedi neşriyatına ağırlık vermişler Kendi kendilerine yetebilmek için Yılmaz Öztuna'nın Büyük Türkiye Tarihi'ne ve Sahih-i Buhari tercümelerine yer vermişler Evlerde, kitapçılarda milliyetçi çizgiyi temsil eden neşriyat sütre gerisine çekilmeye başlamış ve bu hal 1988'lere kadar böyle devam etmiş

Kılınç'a göre 1980 öncesindeki ideolojik fikir münakaşaları Türkiye'de kitap okunmasını teşvik eder Kılınç o günleri 'Herkes ideolojisini beslemek için okuyordu Onların bu heveslerini desteklemek için de yayıncılar durmadan kitap basıyorlardı Şimdi herkes bestseller okuyor Fikir üretmekten uzak kitaplar çıkıyor İyi kitaplar da çıkıyor ama kalabalık yayınlar içinde onlar pek göze batmaz oldu O zaman çeşit olarak daha az ama tirajı yüksek kitaplar basılıyordu Bunlar aynı zamanda siyasi mahfillerde tartışılıyordu' diyerek anlatıyor 80 öncesinin kitap açısından en kötü tarafı ideolojik grupların birbirlerinin kitaplarını okumaması imiş Kılınç bu tutumun yanlış olduğunu vurguluyor ve ekliyor: 'İnsanların belli ilkeler etrafında idealist bir zümre teşkil etmesi cemiyetler için kaçınılmazdır Din-ü devlet Mülk-i Millet Bu dört esasın baş tacı edilmesi kaydıyla gençlerin kendilerini yetiştirmeleri lazım'

Ötüken Yayınevi 80 öncesi tirajlara son birkaç senede yaklaşabilmiş Kılınç '80'den önce kitapları çok yüksek tirajlarda basıyorduk Bunların içinde 20 bin 30bin bastığımız kitaplar vardı Çeşit olarak o zaman 7bin 8bin civarında kitap basılıyordu Şimdi 30bin kitap basılıyor fakat şimdiki kitapların tirajları 1000'i geçmiyor' diyor Özetle Kılınç'a göre; 12 Eylül'ün Türk edebiyat ve fikir hayatına getirdiği kötülüklerden birisi gençlerin kitaba olan ilgisini azaltması
ZAMAN

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.