Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ayrılıktan, hikaye, sonra|masal, uzun, özetleri

Uzun Bir Ayrılıktan Sonra|Masal Ve Hikaye Özetleri

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uzun Bir Ayrılıktan Sonra|Masal Ve Hikaye Özetleri




Uzun Bir Ayrılıktan Sonra

Belki yirmi yedi, yirmi sekiz sene oldu Üstadı görmeyeli Onu görmek, mübarek simasını doya doya seyretmek için her zaman gidip ziyaret etmek istediğim halde, meşguliyetten bir türlü vakit bulamadım Fakat o kalblerde yaşadığı için, mânevî varlığı ile daima beraberdik Bu, gönüllerdeki iştiyakı bir dereceye kadar tatmin etmez miydi? Kendisini görüp kucaklaştığımız zaman, onun nuranî simasının verdiği zevk, maddî hasretin de ne kadar büyük olduğunu gösterdi Üstadla tanışmamız kırk seneyi geçti O zamanlar hemen her gün idarehaneye gelìr; Akif'ler, Naim'ler, Ferit'ler, İzmirli'lerle birlikte saatlerce tatlı tatlı musahabelerde bulunurduk Üstad, kendine mahsus şivesiyle yüksek ilmî meselelerden konuşur, onun konuşmasındaki celâdet ve şehamet bizi de heyecanlandırırdı Harikulâde fıtrî bir zekâ, İlâhî bir mevhibe En mu'dil meselelerde, zekâsının kudret ve azameti kendisini gösterir Daima işleyen ve düşünen bir kafa Nakillerle pek meşgul değil Onun rehberi yalnız Kur'ân Bütün feyiz ve zekâ kaynağı bu Bütün o lem'alar, doğrudan doğruya bu kaynaktan nebean ediyor Bir müçtehid, bir imam kadar rey sahibi Kalbi bir Sahabî kadar imanla dolu Ruhunda Ömer'in şehameti var Yirminci asırda Devr-i Saadeti nefsinde yaşatan bir mü'min Bütün hedefi iman ve Kur'ân
İslâmın gayetü'l-gayesi olan tevhid ve Allah'a iman esası, onun ve Risale-i Nur'un en büyük umdesidir Devr-i Saadette, Müslümanlığın ilk kuruluş zamanlarında olsaydı, Hazret-i Peygamber, Kâbe'deki putların parçalanması vazifesini ona verirdi Şirke ve putperestliğe o derece düşmandır
Mücahede ile gönüllerde iman ve Kur'ân hakikatlerini yerleştirmek için geçen uzun, bir asra yakın bir ömür Fazilet ve şehametle geçen bir ömür Harp meydanlarında, mücahitlerin önünde, kılıç elinde, dim dik ayakta düşmana saldıran bir kahraman Esarette, düşman kumandanına karşı koyan bir kahraman İdam sehpasında, düşman kumandanını düşündüren, insafa getiren bir kahraman
Millet ve memleket için canını vermekten zerre kadar çekinmeyen bir fedaî Fitnenin, bozgunculuğun en müthiş düşmanı Milletin menfaati için, her türlü zulme, işkenceye tahammül ediyor Ona zulmedenlere beddua bile etmez Onu zindanlara atanlara, ancak salâh ve iman temenni eder Gaye uğrunda ölüm, onun için basit birşeydir Kendisi bir çanak çorba, bir bardak su, bir lokma ekmekle tagaddî eder Elbisesi pek basit ve fakiranedir Beyaz Amerikan bezinden pamuklu bir hırka Çamaşırını kirlenmeden değiştirir ve temizletir Temizliğe fevkalâde itina eder Kâğıt parayı tutmaz ve üstünde taşımaz Mâmelek namına dünyada hiçbir şeyi yok Kendi için yaşamaz, cemiyet için yaşar
Yapısı ufak tefektir; fakat heybetlidir, haşmetlidir Gözleri birer şems-i tâban gibi nur saçar Bakışları şâhânedir Maddeten, belki dünyanın en fakir adamıdır, fakat mâneviyat âleminin sultanıdır
Seksen küsur senenin âlâmı yüzünde bir buruşuk yapamamış, yalnız saçlarını ağartmıştır Rengi pembe beyazdır Sakalı yoktur Bir delikanlı kadar zindedir Halim ve selimdir Fakat heyecana geldiği zaman bir arslan tavrı alır, iki dizinin üstüne doğrulur, bir şâhenşâh gibi konuşur
En sevmediği şey siyasettir 35 senedir bir gazeteyi eline almış değildir Dünya şuûnu ile alâkasını kesmiştir Akşam namazından sonra, ferdâsı öğleye kadar kimseyi kabul etmez, ibadetle meşgul olur Pek az uyur Talebelerini de siyasetten şiddetle men eder Memleketin her tarafında 600 bini mütecaviz, belki bir milyonu bulan talebeleri, memleketin en faziletli evlâtlarıdır Úniversitenin muhtelif fakültelerinde müsbet ilimler tahsil eden şakirtleri pek çoktur; yüzlercedir, binlercedir Hiçbir Nur talebesi yoktur ki, sınıfının en faziletlisi, en çalışkanı olmasın Memleketin her tarafında bulunan bu yüz binlerce Risale-i Nur talebesinden hiçbirinin, hiçbir yerde âsâyişi muhil hiçbir hareketi, hiçbir vak'ası yoktur Her Nur talebesi, hükûmetin, nizam ve intizamın tabiî birer muhafızıdır, âsâyişin mânevî bekçisidir
İstanbul seyahatinden muztarip olup olmadığını sordum:
"Bana ıztırap veren," dedi "Yalnız İslâmın mâruz kaldığı tehlikelerdir Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı Şimdi tehlike içeriden geliyor Kurt, gövdenin içine girdi Şimdi, mukavemet güçleşti Korkarım ki, cemiyetin bünyesi buna dayanamaz Çünkü düşmanı sezmez Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kalesi tehlikededir Işte benim ıztırabım, yegâne ıztırabım budur Yoksa şahsımın mâruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye bile vaktim yoktur Keşke bunun bin misli meşakkate mâruz kalsam da iman kalesinin istikbali selâmette olsa!"
"Yüz binlerce imanlı talebeleriniz size âtî için ümit ve tesellî vermiyor mu?"
"Evet, büsbütün ümitsiz değilim Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor Mânevî temelleri sarsılan garp cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor Bu müthiş sârî illete karşı İslâm cemiyeti ne gibi, çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa İslâm cemiyetinin ter ü taze iman esaslarıyla mı? Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum İman kalesini, küfrün çürük direkleri tutamaz Onun için, ben yalnız iman üzerine mesaimi teksif etmiş bulunuyorum
"Risale-i Nur'u anlamıyorlar Yahut anlamak istemiyorlar Beni, skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar Ben, bütün müspet ilimlerle, asr-ı hazır fen ve felsefesiyle meşgul oldum Bu hususta en derin meseleleri hallettim Hattâ bu hususta da bazı eserler telif eyledim Fakat ben öyle mantık oyunları bilmiyorum Felsefe düzenbazlıklarına da kulak vermem Ben, cemiyetin iç hayatını, mânevî varlığını, vicdan ve imanını terennüm ediyorum Yalnız Kur'ân'ın tesis ettiği tevhid ve iman esası üzerinde işliyorum ki, İslâm cemiyetinin ana direği budur Bu sarsıldığı gün, cemiyet yoktur
"Bana, 'Sen şuna buna niçin sataştın?' diyorlar Farkında değilim Karşımda müthiş bir yangın var Alevleri göklere yükseliyor İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!
"Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, âhiretimi de Seksen küsur senelik bütün hayatımda dünya zevki namına birşey bilmiyorum Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı Divan-ı harplerde bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan men edildim Defalarca zehirlendim Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldım Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim Eğer dinim intihardan beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti
"Benim fıtratım, zillet ve hakarete tahammül etmez İzzet ve şehamet-i İslâmiye beni bu halde bulunmaktan şiddetle men eder Böyle bir vaziyete düşünce, karşımda kim olursa olsun, isterse en zalim bir cebbàr, en hunhar bir düşman kumandanı olsa, tezellül etmem Zulmünü, hunharlığını onun suratına çarparım Beni zindana atar, yahut idam sehpasına götürür; hiç ehemmiyeti yoktur Nitekim öyle oldu Bunların hepsini gördüm Birkaç dakika daha o hunhar kumandanın kalbi, vicdanı zulümkârlığa dayanabilseydi, Said bugün asılmış ve mâsumlar zümresine iltihak etmiş olacaktı
"İşte benim bütün hayatım böyle zahmet ve meşakkatle, felâket ve musibetle geçti Cemiyetin imanı, saadet ve selâmeti yolunda nefsimi, dünyamı feda ettim Helâl olsun Onlara beddua bile etmiyorum Çünkü, bu sayede Risale-i Nur, hiç olmazsa birkaç yüz bin, yahut birkaç milyon kişinin-adedini de bilmiyorum ya, öyle diyorlar Afyon Savcısı beş yüz bin demişti Belki daha ziyade-imanını kurtarmaya vesile oldu Ölmekle yalnız kendimi kurtaracaktım; fakat hayatta kalıp da zahmet ve meşakkatlere tahammül ile bu kadar imanın kurtulmasına hizmet ettim Allah'a bin kere hamd olsun
"Sonra, ben cemiyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun Kur'ân'ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistan olur"
Hazret coşmuştu Bir yanardağ gibi lâvlar saçıyordu Bir fırtına gibi gönül denizini dalgalandırıyordu Bir şelâle gibi haşmetli zemzemelerle ruhun en derin noktalarına çarpıyordu Çok heyecanlanmıştı Millet kürsüsünde coşmuş bir hatip gibi devam ediyor, sözünün kesilmesini istemiyordu Yorulduğunu hissettim Bu heyecanlı bahsi değiştireyim, dedim
"Mahkemede sıkıldınız mı?" diye sordum
"Dinî tedrisata, kadınlarımızın, muhterem hemşirelerimizin, terbiye-i İslâmiye dairesinde iffet ve şereflerini muhafaza etmelerine taraftar olmanın, bir suç olduğuna dair kanunlarda bir madde var mı? 'Kalbe gelen hakikat' gibi tâbirleri de şahsî nüfuz temini maksadına delil göstermelerinin mânâsını da bu ilimle, hukukla meşgul doçentlerden sorarım"
Üstadla görüşmemiz çok uzamıştı Müsaade alıp ayrıldığım zaman vakit hayli geçmişti



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.