Seyduna İle Şahrud - Yöresel Halk Hikayesi |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Seyduna İle Şahrud - Yöresel Halk HikayesiSeyduna ile Şahrud (Yitik öyküdür) Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan İki ayrı yürekte durmadan kanayan Seyduna’yla Şahrud Yüreklerin akarken bıraktığı izi Birbirlerinin gözlerinde aradılar Yoktu İki iklim farkıydılar Ne zaman göz göze değseler Yangın çıkmayacak denli uzaktılar Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı Üçüncü bir kente düşmüş suretleri Şahrud gökyüzü geliniydi Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri Bir solukluk rüzgarda bile Usul usul kanardı gelincik bedeni Seyduna yeryüzü cehennemi Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı, Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi İki iklim ayrıldılar “Ya Şahrud!” dedi Seyduna “Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun Su gibi git” Şahrud’un yüzüne keder mayın gibi durdu Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak, Yüzlerine oturdu Rivayet odur ki, Şahrud vardığı denizlerde hala Seyduna türküleriyle uyanmakta, Seyduna, Şahrud’un gözlerinden kalan Masalla yaşlanmakta) (biliyorum! sen yine parmak uçlarında üşüyosun,aramızda kıvrılıp yatan uzaklıga inat,ayaklarınla kasıklarımın kasıgasını,ellerinle yüregimde yaktıgın ateşi düşlüyorsunsularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta ve çırıl çıplak bir ırmaga dönüşüyor yatagımızda apansız,parmakların tıkır tıkır işliyor iştahla,biliyorsun yaşamaktır aşk, geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku bogazında,DELİCE BİR YANGIN PARMAKLARININ BUZULUNDA) Acıya Gülmek Öpüyorsam ayrılığı gözünden Söküyorsam yüreğimi göğsümden Geciyorsam gözlerinin icinden Sana olan sevdamdandır bilesin Geciyorsam bir çiçeğin özünden Sana olan sevdamdandır bilesin Meğer ne yanlızız insan olmuşsak Yaprak gibi dalda sesziz solmuşsak Yeri gelmiş acıyda gülmüşsek Sana olan sevdamdandır bilesin Yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek Sana olan sevdamdandır bilesin -Biliyorum sen yine parmak uclarında üşüyorsun Aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat Ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını Ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun Sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta Ve cırılcıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda Apansız pencerende gülümsüyor güneş ne güzel Bütün parmakların tıkır tıkır işliyor İştahla gülüyorsun yaşamaktır aşk Geceyle gündüzün sesziz gecişimidir bir uyku boyunda Delice bir yangın parmaklarının buzulunda Ah şahrut her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli Karşılıksız sevebilmekse sevda Gercek seven küle dönmüş her cağda Elim kolum bağlanmışsa kıyında Sana olan sevdamdandır bilesin Sevdunayım gebermişsem kıyında Sana olan sevdamdandır bilesin |
|