|
|
Konu Araçları |
çıkarmamız, mümkün, nehirleri, yeraltı, yüzeye |
Yeraltı Nehirleri Ni Yüzeye Çıkarmamız Mümkün Mü |
10-19-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yeraltı Nehirleri Ni Yüzeye Çıkarmamız Mümkün MüYeraltı nehirleri ni yüzeye çıkarmamız mümkün mü Şu anda, Londra'da yaşayan biri musluğunu açıp, çaydanlığına su dolduruyor Bu kişi, çaydanlık dolarken, büyük bir olasılıkla suyun geçmişi üzerinde kafa yormayacaktır Suyun bir bölümü buhara dönüşmekte, bir bölümü de delikten akıp gitmektedir; suyun kalanı da bir kaç dakika içinde içip tüketilecektir Bu kadar kısa ömürlü gibi gözüken bir şeyin, nasıl bir geçmişi, tarihi olabilir ki? Çaydanlığı dolduran kişi, musluktan akan suyun binlerce yıl önce, tüylü mamutlar* Trafalgar Meydanı'nda dolaşırken yağmur olarak toprağa düştüğünü bilseydi, şaşırırdı şüphesiz Londra'nın suyunun büyük bir bölümü Chalk aküferinden gelir; Chalk aküferi, kentin yüzlerce kilometre altında bulunan devasa bir yeraltı su havzasıdır Bu aküferde depolanan suların bir bölümü, son Buzul Çağı kadar uzak bir geçmişte, yeraltına inmiştir Suyu, akan veya buharlaşan bir şey olarak düşünmek doğaldır Yağmur olarak düştüğünü, nehir ve derelerde aktığını görürüz Ama kullandığımız tatlı suyun büyük bir bölümü göremediğimiz kaynaklardan, yerin altındaki su havzalarından yani aküferlerden gelir Aküferler, kum ve çakıl gibi kolayca su geçiren maddelerden veya yeraltındaki kayalar arasındaki boşluklardan meydana gelen jeolojik oluşumlardır Aküferler, çok büyük miktarlarda suyu depolayabilirler; yağmur suları, taşan nehirler ve eriyen buzullarla beslenirler Dolayısıyla kullandığımız suyun büyük bir bölümünü yerkürenin yüzeyinde görmeyiz Dünyanın sıvı halde bulunan tatlı su kaynaklarının yüzde 97'si, aküferlerde depolanmıştır Son elli yıl içinde küresel nüfus ve gıda talebi ikiye katlandıktan sonra, nehirler ve dereler çevre kirliliğine maruz kaldı Bu nedenle, içme ve sulamalı tarım için gerekli suyu sağlamak için aküferlerden daha fazla yararlanmaya başladık; bu süreçte de aklımızı başımıza getiren bir keşif yaptık Aküferlerin çevre kirliliğine yol açan maddelerden korunduğuna ilişkin yaygın izlenime karşın, bilim adamları her kıtada çiftlikler, kentler ve fabrikaların civarında yer alan aküferlerde çevre kirlililiğine ilişkin kanıtlar bulmaya başladılar Ayağımızın altındaki suların çevre kirliliğinden zarar görebileceğini görmekle kalmadık, yeraltı sularının bazı açılardan yüzey sularından daha fazla kirlenebileceğini de keşfettik Bu keşfin çok ciddi sonuçları var Su, dünya yüzeyinde buzullar kadar ağır hareket ettiği için, on yıllar içinde aküferler, çevre kirleten maddelerin biriktiği dev lavabolara dönüştü Bazı aküferler, içindeki suları oldukça hızlı dönüştürür ve yeniler; Chalk aküferi gibi bazı yeraltı su havzaları ise suyu binlerce yıl boyunca saklarlar Ama yeraltı sularının aküferde ortalama kalış süresi yaklaşık 1,400 yıl; suyun bir nehirde ortalama kalış süresi ise 16 gündür Dolayısıyla denize döküldüğü veya sürekli tatlı su eklendiği için, içindeki çevre kirletici maddelerin oranları giderek azalan nehir sularının aksine, aküferde çevre kirletici maddeler birikmeye devam eder Nehirlerin aksine, aküferlerde çevre kirliliği sürecini geriye döndürmek genellikle imkansızdır İklim değişikliğinin başlamasıyla birlikte başımızın üzerindeki havanın devasa güçlerin savaş alanı olduğunu keşfetmemiz gibi, su krizi de, çok ağır hareket etse de yeraltı sularının güçlü bir hidrolojik sistemin parçası olduğunu ortaya çıkarmıştır Bu hidrolojik sistemin içinde dünya, yüzey suları, gökyüzü ve deniz karşılıklı etkileşim içindedir; bu gerçeği göz ardı etmekle kendimizi ciddi bir tehlikeye atıyoruz Birkaç sene önce insani faaliyetlerin iklimi nasıl etkilediğini düşünmeye başlamışken, Columbia Üniversitesi'nden bilim adamı Wallace Broecker şöyle bir uyarıda bulunmuştu: "İklim sistemi kızgın bir hayvana benziyor ve biz de onu değneklerle dürtüp, duruyoruz" Benzer bir ifade ayaklarımızın altında duran sistem için de kullanılabilir Yerin altına delikler açıp, yerin atıklarımızı yutup bize tatlı su vermeye devam etmesini beklersek, dünyanın en önemli su kaynağını hiç tahmin etmediğimiz bir biçimde tehlikeye atıyor olabiliriz |
|