Renkleriyle Nefsin Mertebeleri |
10-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Renkleriyle Nefsin MertebeleriTasavvufta manevi ilerlemenin ilk mertebesi olan Nefs-i Emmare, insanın hayvani bir şehvetin baskısı altında yaşadığı fakat içinde bundan kurtulma arzusunu taşıdığı bir aşamadır Bu mertebenin rengi mavidir İkincisi kırmızı renkte olan Nefs-i Levvame mertebesidir Burada insan, daha yüksek bir idrak seviyesinden bakınca, ayıp saymak zorunda olduğu düşünce ve davranışlarından dolayı pişmanlık duymaya başlar Üçüncü mertebeye, yani Nefs-i Mülhime’ye varıldığında, daha yücelmiş bir nefs kendini gösterir Hayvani şehvet aşılır, kalbin gücü hissedilir ve manevi ilerleme azmi daha yüce bir alem tarafından harekete geçirilmesiyle gerçekleşir Bu mertebenin rengi ise sarıdır Manevi ilerlemenin dördüncü mertebesi, Nefs-i Mutmainne Mürit artık maneviyatın maddiyata üstün geldiğinden emin olur Fani, yani geçici olan hazlardan etkilenme durumunu aşar Bu mertebede artık nefs korkusuzluğa ve iç sükuna erişmiş olur Bu mertebenin rengi ise beyazdır Beşince mertebe ise Nefs-i Raziye’dir Burada müridin dünyevi olan her şeye sırt çevirmesiyle maddi olan her şeyle kurtulan köprüler yıkılır Mürit her şeyde Allah’ın tasarrufunu görür ve kendisine ihsan edilene razı olur Bu yüzden tabii olarak bu mertebe “Allah’tan razı olma” şeklinde isimlendirilir Rengi ise yeşildir Altıncı mertebe ise Nefs-i Marziye’dir Mürit ilerlemenin bu aşamasında o kadar ilerlemiştir ki artık Allah da ondan razı olmuştur Rengi ise siyahtır Yedinci ve son basamak, Nefs-i Safiye’dir Bu mertebe ruhani saflığın, mutlak arınmışlığın en üst seviyede gerçekleştiği bir mertebedir Sübjektif olan her şey geride kalır Bütün geçici ve maddi kayıtlardan hür bir varlık olarak mürit bu mertebede Allah ile onun mutlaklığında birleşir ve dünyevi hayatına onun elçisi veya halifesi olarak devam eder İşte bu, halife sözcüğüğün çıkış noktasıdır Bu makamda renk yoktur, saf nur vardır Mürit diğer insanların arasında günlük hayatına devam eder Normal bir insan onu diğerlerinden ayırt edemez Kullanılan yöntemlere göre üç farklı ilerleme yolu vardır: Tarik-i Ahyar, Tarik-i Ebrar, Tarik-i Şuttar İlki Kur’an-ı Kerim’deki namaz ve oruç gibi bütün dini ibadet ve emirleri hiç tavizsiz yerine getirmeyi gerektirir Bu yol uzundur ancak hedefe doğru emin bir şekilde gider İkincisi kendini adama, çalışma ve azim ister Mesela bu yolda oruç vasıtasıyla fiziksel bünyenin istediği her şeyden mahrum kalarak karakterin ve hislerin terbiyesine çalışır Bu yol birinciye göre hedefa daha hızlı gider, ancak daha zordur Zira daha sağlam bir irade gerektirir Üçüncüsü, cezbe, dua, niyaz namazlar ve zikir gibi belirli bazı dini ibadet ve uygulamalar gerektirir Bu yolda ruh, bedeni terk eder ve ulvi alemlerin idrakine sahip olur Bu yol birçok tarikatın temelini oluşturur Her tarikat kendine has dua ve zikirlerle sahiptir Mürit ilk başlarda mesela günde 5000 kez Allah’ın çeşitli isimlerini zikretmekle vazifelendirilir Oruç, sükut, yalnızlık, gece ibadeti ve uykusuzluk onu hedefe ulaştırır Bu tecrübeleri esnasında mürit, manevi alemde ona yol göstermek ya da yardım etmek isteyen bir peygamber yahut onun tebasından birilerini görebilir Ancak mürit ilerlemenin dördüncü mertebesine ulaşmadan önce onu yolundan çevirmeye çalışan şeytana ve cinlere karşı müthiş bir iç savaş vermek zorundadır İşte bu noktada Şeyh’in yardımına büyük bir ihtiyaç vardır Şeyh talebesini onun ruhsal gelişimi için gerekli olmayan bazı savaşlardan muhafaza eder Genelde Şeyhler müridlerine önce sadakat ve inançla yapılması gereken bazı murakabe egzersizleri verir Bu görevler mürit tarafından samimi kalple derin bir şekilde uygulanmak zorundadır Bu esnada mürit Şeyhi’ne rabıta yapmak suretiyle onun şahsında manevi alemle irtibat kurmaya çalışır Şeyh gerekli olduğunda manevi alemdeki yolculuğunda müridinin ruhuna eşlik eder Şeyh’in verdiği murakabe ve egserzisler her bir müride göre değişir Bu farklı uygulamalar değişik tarikatlarda farklı mertebeleri temsil ederler Mesela Nakşibendi Tarikatında, tabiatın harikalığı ve eşsiz güzelliğ hakkında derin tefekküre dalmak genelde hidayet yolunun başlangıcında kullanılan bir araçtır Kaynak: Carl Vett, Dervişler Arasında İki Hafta, çev ProfDr Ethem Cebecioğlu, Kaknüs Yay, İstanbul Ekim 2004, s 139-141 İlgili yazılar:[*]Bişr-i Hafî Hazretleri[*]Ben Kırk Yıldır O Yazıyı Okuyorum[*]Temaşa Bayramı[*]Ölümün Güzel Yüzü[*]Rüya |
|