Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgi, frigya, hakkında, uygarlığı, uygarlıkları

Frigya Uygarlığı Frigya Uygarlığı Hakkında Frigya Uygarlığı Bilgi Frigya Uygarlıkları

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Frigya Uygarlığı Frigya Uygarlığı Hakkında Frigya Uygarlığı Bilgi Frigya Uygarlıkları



Frigya Uygarlığı Frigya Uygarlığı Hakkında Frigya Uygarlığı Bilgi Frigya Uygarlığı Tanımı Frigyalılar Kimlerdir
Frigya Uygarlığı Frigya Uygarlığı Hakkında Frigya Uygarlığı Bilgi Frigya Uygarlıkları (MÖ 750 - MÖ 300) Frigler, Ege Göçleri ile Anadolu'ya gelen Balkan kökenli boylardan biridir Ancak siyasi bir topluluk olarak ilk defa MÖ 750'den sonra ortaya çıkmışlardır, Midas döneminde ise (MÖ 725-695/675) bütün Orta ve Güneydoğu Anadolu'ya egemen, güçlü bir krallık düzeyine ulaşmışlardır Hint-Avrupa kökenli oldukları halde kısa bir süre içinde Anadolululaşmışlar ve bir yandan Helen, öbür yandan Geç Hitit etkileri altında kalmış olmakla birlikte özgün ve Anadolulu bir kültür oluşturmuşlardır

Friglerin maden ve ağaç işçiliğinde, dokumacılıkta ürettikleri eserler Helen piyasasında beğeni kazanmış ve Helenli ustalar tarafından taklit edilmişlerdir Makara kulplu bronz tabaklar ve bronz kazanlar; dönemin "teknolojik" bir başarısı olan altın, gümüş ve bronzlardan yaylı çengelli iğneler (fibulalar); değerli madenlerden giysi kemerleri, tokalar ve zengin bezemeli tekstil ürünleri; geometrik desenlerle süslü mobilya eşyası bunlar arasındadır Frigler, Helenlere ayrıca müzik alanında da esinlenme kaynağı olmuşlardır

FRİGLERİN TARİHİ

Güçlü bir uygarlık kuran Friglerin tarihi ve sosyal yaşamı ile ilgili bilgilerimiz ne yazık ki yeterli değildir Bu konudaki ilk bilgileri antik yazarlardan öğreniyoruz Tarihçi Herodot ile coğrafyacı Strabon'a göre Frigler, Avrupalı bir kavimdi ve Anadolu'ya gelmelerinden önce "Brigler" olarak anılıyorlardı Friglerle ilgili bu yazılı kaynakları ve bölgedeki kazı sonuçlarını değerlendiren bilim adamları Friglerin, büyük olasılıkla MÖ 1200'lerde Trakya ve Boğazlar üstünden Anadolu'ya geldikleri, ilk yıllarda Trakya ve Güney Marmara Bölgesi'nde geçici yerleşim merkezleri kurduktan sonra Batı Anadolu'nun iç kesimlerine yayıldıklarını ileri sürmektedirler Friglerin Anadolu topraklarında ilk siyasal birliği kurmaları MÖ 750 yıllarına rastlar

Friglerin bilinen ilk kralı ülkenin başkenti Gordion'a adını veren Gordias'tır Dağınık Frig topluluklarını siyasal bir birlik altına toplamayı başaran bu kral ve yaşadığı dönemin siyasal olaylarıyla ilgili bilgilerimiz yok denecek kadar azdır Tarihçi Arianos'a göre Gordias Thelmessos'lu (Fethiye) bir kadınla evlenmiş ve Midas adını verdiği bir oğlu olmuştur Midas Friglerin bilinen tek kralıdır (Araştırmacılar Frig krallarının hepsine Midas denildiğini belirtmektedirler) Midas'ın ünü kendi ülkesinin sınırlarını aşıp, Batı Anadolu kıyılarındaki Yunan kentlerine, hatta Kıta Yunanistanı'na dek yayılmıştır

Başlangıçta Eskişehir, Afyon, Ankara ve Sakarya vadilerini içine alan bir bölgede yerleşen Frigler, sonraları Kütahya'dan Kızılırmak'a, Ankara'dan Denizli'ye dek olan bölgede güçlü bir uygarlık oluşturmuşlardır Midas'ın Frig tahtına geçtiği ilk yıllarda ülkenin en önemli düşmanı Asurlar'dır Midas, Asurlar'la barış yaparak Güneydoğu sınırlarını güvenceye aldıktan sonra batı ülkeleriyle dostça ilişkiler kurmaya yönelir (Batı Anadolu kentlerinden Kyme kralının kızıyla evlenir) Öte yandan fildişi tahtını Yunanistan'daki Delphoi Apollon Tapınağı'na armağan ederek Kıta Yunanistan'ı ile ilişkileri güçlendirir Gordion'da yapılan kazılarda ele geçen Yunan çanak-çömlekleri bu ilişkilere ait diğer örneklerdir

MÖ 700 yıllarına doğru, Kafkaslar üzerinden Doğu Anadolu'ya giren Kimmerler, önce bölgedeki Urartular'ı güçsüzleştirdikten sonra Kızılırmak'a kadar uzanırlar Frig-Kimmer savaşı sonunuda Frigya tamamen tahrip olur Kral Midas ise öküz kanı içerek yaşamına son verir (MÖ 676) Batıya kaçan Frigler, küçük beylikler halinde bir süre daha varlıklarını sürdürürlerse de Lidyalıların egemenliğine boyun eğerler Frigler, başlıca Gordion (Yassıhöyük), Pessinus (Ballıhisar), Dorylaion (Eskişehir) ve Midas'da (Yazılıkaya) yerleşmişlerdir

FRİGYA UYGARLIĞI

Dil ve Yazı

Frig uygarlığını kuranların, bir türlü aydınlığa kavuşturulamayan yazı ve dilleri üstüne bilgilerimiz oldukça sınırlıdır Friglerin başlı başına bir yazı sistemi vardı Kaynağı ve gelişimi henüz aydınlatılmamış olan bu yazı bir taraftan Arami, diğer taraftan Ege yazı sistemlerinin etkisi altında meydana gelmişe benzemektedir Frig yazısı henüz tümüyle çözülememiş olmasına karşın okunabilmektedir Ancak bu okuma, "Midas" ya da "Ana Tanrıça" gibi çok bilinen sözcükler için geçerlidir

Gordion'da bulunan bronz vazoların bazılarında Erken Yunan yazısının alfabesine benzeyen Frigçe yazılar görülmüştür Kayalara yazılmış yazıtlarda da aynı yazıları görmek mümkündür Bunların hepsi, tarih olarak MÖ VII yüzyıla kadar çıkar Frig ve Yunan alfabelerinin aynı Fenike kaynağından gelmesi olasıdır Frig alfabesi MÖ V yüzyıla kadar kullanılmıştır Frig dili ise Yunanca ile karışarak MS II ve III yüzyıllara kadar yaşamıştır

Frig diline ait kalıntılarla Yunan yazarlarından gelme otuz kadar sözcük bu dili tam olarak açıklamaya yetmemektedir Fakat genel olarak bu dilin Hint-Avrupa dilerinden olduğu ve içinde İslav, Arami ve hatta Frig öncesi Hitit dillerinden de sözcükler bulunduğu söylenebilir Onlardan kalan yazılı belgeler yok denecek kadar az olduğundan, edebiyatları hakkında da bir bilgimiz bulunmamaktatır; fakat Frigyalılar hayvan öykülerinin bulucuları olarak kabul edilir

Mimari

Frigya sanat ve mimarisi konusunda bilgi edinebilmek için, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde, özellikle Gordion, Midas şehirleri ve Pazarlı'da tümülüs şeklindeki mezarlarda veya kayalar içine oyulmuş zengin cepheli binalarda yapılan kazılara başvuruyoruz Frigler, özellikle maden işçiliğinde çok ileri gitmişlerdi Kaya ve taş mimaride kullanılan malzemeyi işlemek için madenden çeşitli aletler yapıyorlardı Frigler zamanında korunaklı kalelerin varlığı, Pazarlı kazılarından anlaşılmıştır

Yüksekçe bir tepenin üzerine yapılmış olan bu kalenin içinde muntazam dörtgen şeklinde küçük evler vardı Evlerin temelleri taştan, üst kısımları tahta hatıllarla desteklenmiş kerpiçten yapılmıştı; damlar ise ahşaptı Çatı ve dış cephelerin bazı kısımları boyalı kabartmalarla süslü toprak levhalarla kaplanmıştı Bu türden toprak levhalara Pazarlı'dan başka Anadolu'nun çeşitli yerlerinde ve özellikle Gordion'da rastlandı Bunlardaki resimler ve nakışlar Frigya sanatının, Anadolu'da eskiden beri köklenmiş geleneklerin, doğudan (özellikle Mezopotamya) ve batıdan (İonya ve Yunanistan) etkilerle geliştiğini göstermektedir

Bu mimarinin en iyi örnekleri Eskişehir ve Afyonkarahisar arasındaki eserlerde görülür Bunlar zengin süslemeli tapınak kalıntılarıdır Alınlıklarında bir pencere bulunmaktadır Frig ahşap mimarisinin Likya'da da görülen bir çeşidi Eski Bronz Çağ prototiplerine kadar gider Bu mimari aynı zamanda erken doğu mimarisini de etkilemiştir Klasik geleneğe göre frizi ilk defa Frigler kullanmıştır

Amerikalıların Gordion'da son yıllarda yaptıkları kazılarda MÖ VIII yy'da Frig evlerinin bazen taştan, bazen de tahta çerçeve kullanarak kaba tuğladan yapıldığı anlaşılmıştır Bu evlerin bazılarının planı megaron tipindedir Gordion'da şehrin etrafını çeviren surlar, şehir kapısı ve çeşitli binalar ortaya çıkarıldı Frigler, doğu komşuları Urartular gibi kaya mimarlığında çok ileri gitmişlerdir, kayalar içinde hücreler, odalar, koridorlar, neye yaradığı henüz tam olarak anlaşılamayan yüksek kademeli merdivenler ve sunaklar yapmışlardır

Aynı zamanda kayalıklarda, çoğu hallerde direkli ve alınlıklı binaları bulunan cepheler oluşturmuşlardır Üzerinde birtakım geometri ve ya hayvan motifleri yer alan bu kaya cephelerinin Frig devletinin parlak devrinde yapıldığı anlaşılmıştır Yalnız bu yapıların mezar olup olmadığı konusunda bir fikir birliği yoktur Gerilerinde mezar odaları şeklinde hücreler bulunan bazı cepheler mezar olarak kabul edilmektedir Fakat, Midas'ın mezarı olarak gösterilen Yazılıkaya'daki bir cephenin mezar olmadığı ve sadece bir tapınak cephesi olarak kullanıldığı düşünülmüştür Bu mezar odası semerdanlı idi

Saray depoları, hizmet yerleri ayrı yapılar halindedir Bazılarının tabanı renkli taşlardan yapılmış mozaiklerle kaplıdır Üzerinde zengin geometrik motifler bulunan süslemeler, Anadolu'da bugüne kadar bilinen en eski mozaik süslemeleridir İçlerinde mobilya parçaları, fildişinden özenle işlenmiş sanat eserleri, insan ve hayvan kabartmaları, çeşitli çanak çömlek bulunmuştur Kimmer istilası sırasında yıkılan şehir, yeniden yapılırken tapınakların dış cepheleri kabartmalı, renkli, pişmiş topraktan levhalarla süslenmiştir Lidya devletinin hakimiyeti, doğu Yunan sanantının Gordion'a girmesine neden oldu

Mitoloji, Din ve Kibele İnanışı

Frigya uygarlığı denildi mi akla ilk gelen Kral Midas olur O zamandan günümüze Kral Midas ile ilgili iki efsane ulaşmıştır Bunlardan ilki şöyledir:

"Midas Frigya Kralıydı Pek öyle akıllı biri değildi; ama akılsızlığının cezasını sadece kendisi çekmiştir Birgün Midas'ın adamları sarayın yakınlarındaki gül bahçelerinde yaşlı Silenos'u buldular Dionisos'u ararken yolunu kaybetmişti Silenos Her zamanki gibi zil zurna sarhoştu yine Ağaçların arasında sızıp kalmıştı Midas'ın adamları, tepeden tırnağa güllerle süslediler onu, sonrada krala götürdüler Midas, güler yüzle karşıladı Silenos'u, tam on gün on gece ağırladı Yedikçe yedi Silenos, içtikçe içti Sarhoş oldu, şarkılar söyledi, sızdı, ayıldı Onuncu günün sonunda da Frigya kralı elinden tutup tıpış tıpış Dionisos'un yanına götürdü onu

Dionisos, Silenos'a yeniden kavuştuğuna öyle sevindi öyle sevindi ki, "Midas, dile benden ne dilersen" dedi Kral, hiç düşünmeden, "Aman Dionisos", diye cevap verdi, "Her dokunduğum altın olsun; başka birşey dilemem" Tanrı bu dileğini yerine getirdi onun; ama akşam olunca yemekte başına neler geleceğini düşündükçe kıs kıs güldü Zavallı Midascık Karnı acıkıp da sofraya oturunca ne kötü bir dilekte bulunmuş olduğunu anladı Ağzına her götürdügü şey altına dönüveriyordu Ekmeği mi tuttu, al sana altın bir ekmek Elmaya mı dokundu, işte sapsarı, kaskatı bir elma

Hemen Dionisos'a koştu Midas Yalvardı yakardı "Ne olursun bu büyüyü boz" diye göz yaşı döktü Dionisos, "Git de Paktolos ırmağında yıkan O zaman büyü bozulur" diye cevap verdi Frig kralı, Paktolos ırmağına koştu hemen, bir güzel yıkandı Ondan sonra da sarayına dönüp tıkabasa yedi içti Şimdi onun yıkandığı ırmağa bakanlar, altın kum tanecikleri görürler sularda"

Bir ikinci öyküsü daha vardır Midas'ın O da Apollonla ilgilidir Yüce tanrı, Frigya kralının kulaklarını eşek kulaklarına çevirmişti Bir suç işlediği için değil de aptallığı yüzünden bu cezayı görmüştür Midas: "Apollon ile Pan arasında yapılacak bir çalgı çalma yarışmasında Midas, yargıçlardan biri olarak seçilmişti Kır tanrısı, kavalıyla hoş sesler çıkarıyordu; ama Apollon'un gümüşten lira'sı her çalgıdan üstündü Bir çalmaya başlamasın Apollon; Musalar bile durup kendini dinlerdi Yargıçlardan ikincisi dağ tanrısı Tmolos, yengi çelengini Apollon'a verdi Ama yüce musikiden ne anlasın Midas, tuttu oynak havalar çalan Pan'ı kazandırdı Apollon da kızıp onun kulaklarını eşek kulakları yapıverdi

Midas bir süre, tanrının armağanlarını koca bir külah içinde sakladı Sakladı ama onun saçlarını kesen berber sonunda kulaklarını gördü Kulakları gördüğünü kimseye söylemeyeceğine yemin etti Berber bu, konuşmadan durur mu, gitti bir çukur kazdı sazların arasında, usulca "Kral Midas'ın kulakları eşek kulakları" diye fısıldadı Aradan zaman geçti Çukurun çevresinde büyüyen sazlar yel estikçe, "Kral Midas'ın kulakları eşek kulakları!" diye bağırmaya başladılar Böylece herkes gerçeği öğrendi" Bu olaydan sonra, Midas şunu öğrenmiştir herhalde: İki tanrı yarışırken beğendiğini tutma güçlü olanı tut

Frigya uygarlığının yaratıldığı dönemde "Ana Tanrıça İnancı" etkisinin doruğuna çıkmış, Ana Tanrıça adına tapınaklar, kutsal alanlar yapılmış, dinsel törenler düzenlenir olmuştu Bu dönemde Ana Tanrıça ile ilgili olarak anlatılan bir efsane, Tanrıça'ya nasıl tapıldığını da anlatmaktadır

Efsaneye göre, Ana Tanrıça (Kibele), Attis adlı bir delikanlıya aşık olur Attis, Ana Tanrıça'nın kendisine karşı duyduklarından habersiz, Pessinus (Ballıhisar) kralının kızıyla evlenme hazırlığındadır Düğün yeri kurulmuş, düğüne çağrılı tüm konuklar yerini almıştır Gözünü aşk bürüyen Ana Tanrıça, olanca görkemiyle birden düğün yerinde ortaya çıkar Ve tanrısal gücünü kullanarak sevdiği erkek Attis'i çıldırtır

Bir anda çılgına dönen Attis, bir yandan dans eder, bir yandan da bıçağını çekerek erkeklik organını keser Attis'in kasıklarından fışkıran kanlar toprağı sular, topraktan bitkiler fışkırır Attis'in kendisi de ölüp bir çam ağacına dönüşür Ana Tanrıça da onun hiç bozulmamasını sağlar Çam ağacının, yaz-kış hiç bozulmadan kalması böyle bir efsaneye bağlanır

Friglerde Ölü Gömme Geleneği

Frig beyleri ölülerini ya kayalara oyulmuş mezarlara ya da tümülüslere gömerlerdi Kaya mezarlarının çoğu soyulmuş oldukları için mimari dışında fazla bilgi vermezler Buna karşın tümülüsler, yani yığma mezar tipleri Frig ölü gömme geleneğini öğrenmemizde önemli rol oynarlar MÖ 8 yüzyıl başlarından MÖ 6 yüzyıl ortalarına kadar kullanıldıkları sanılan tümülüslerin büyük bölümü Gordion'dadır Bu yığma toprak mezarları kentin sırtlarında yer alır ve sayısı 100'e yaklaşır

Bu türde ölü gömme tekniği gelişmiş olarak birden ortaya çıkar Bu durum tümülüs mezarlarının Frigya'ya dışarıdan gelmiş olduğuna işaret eder Gerçekten de Arnavutluk ve Makedonya'da soylu kişileri gömmek amacıyla tümülüs mezarların MÖ 1800-1500'den itibaren kullanıldığı bilinmektedir

Frigya tümülüslerindeki mezar odalarının ahşap yapısı çok ileri bir tekniğin eseridir Ölüler önceleri yakılmadan ahşap sedirler üzerine uzatılmış, MÖ 7 yüzyılın sonlarından itibaren de, Yunanistan'dan gelen etkilerle yakılmaya başlamıştır Ahşap mezar odasına ölü ve ölü armağanlarının bırakılmasından ve ahşap çatının kapatılmasından sonra, odanın üzeri büyük bir yığma tepeyle örtülmüştür

Toprak yığınının ahşap mezar odasına yapacağı baskıyı en aza indirmek için mezar şu şekilde yapılırdı: Ahşap mezar odasının üstü moloz taşlarla kaplanmış, bunun üzerine kalitesi ve direnci fazla olan, sulandırılarak bulamaç haline getirilmiş kil serilmiş , sonra da kuru kilden tepe yığılmıştı Toprak kümesi, altındaki nemli kilin iyice kurumasından sonra yığılmış olmalıdır; çünkü ıslak kil kuruyunca mukavemeti artıyordu Tümülüslerin yüksekliği gömülen kişinin önemine göre 2-3 ile 60-70 metre arasında değişmektedir

Frig tümülüslerini, Lidya ve Yunan mezarlarından ayıran; mezar odaları yapımında taş yerine tahta kullanılması, yığma tepe toprağının çevreye yayılmasını önlemeye yarayan krepis duvarı ve mezar odasınına geçit veren dromos kullanılmamasıdır Toprak yığını altında kalan mezar odalarının yeri büyük boy tümülüslerde ortada, alçak tümülüslerde ise mezar soyguncularına karşı alınan önlemle merkezden uzak yerlerde olurdu

Soylular için kentlerin dışında görkemli yığma mezarlar yapılırken, geniş halk kitleleri için gösterişsiz mezarlar kullanılmıştır Pazarlı halkı, ölülerini kalenin içindeki basit mezarlara, sırt üstü yatırarak gömmüşlerdi Boğazköy halkı ölülerini yakıp, küllerini küpler içine koyarak gömmüşlerdi Ayrıca Boğazköy'de çocuk mezarı olarak kullanılan bir vazo bulunmuştur
Bu Boğazköy ve Pazarlı'daki ölü külleriyle iskeletlerin tümü geç Frig dönemine aittir ve sürekli kent içine gömülmüşlerdir Ancak Ankara'da yakılmış ölülerin küpler içinde gömüldüğü kent dışı mezarlar da bulunmuştur Bu Ankara'da bugünkü Hacıbayram Camisi çevresindeki Frig kentinde yaşayan farklı halk sınıflarının varlığını gösterir

BÜYÜK TÜMÜLÜS

Gordion'daki büyük tümülüs, mezar odasının çukur içinde değil de zemin yüzeyinde yapılmış olmasıyla dikkat çeker Mezar odası (iç boyutlları 515x620, yüksekliği 325m), kireç taşından kaba bir duvarla çevrilmiştir Bu 53 metre boyundaki tümülüsün yapılış tekniğine gösterilen özen, tam mezarın Friglerin en güçlü döneminde yaşayan bir krala ait olduğunu düşündürmektedir Çeşitli iddialara göre mezar ya Midas'a ya da Midas'ın babası Gordias'a aittir

"Anadolu'nun piramitleri" denilen tümülüslerden biri olan Büyük Tümülüs'ün 53 metre altındaki mezar odasının bozulmadan ortaya çıkarılışı 20 yüzyılın ikinci yarısında ortaya konulan başarılı arkeolojik uygulamalardan biridir Kazı başkanı Roudney S Young eski tümülüsün 250 metre çapında ve 70-80 metre yüksekliğinde olabileceğini tespit etmiştir

GORDİON (YASSIHÖYÜK)

Frig Krallığı'nın başkenti Gordion'un kalıntıları Ankara-Eskişehir karayolu ve Sakarya ile Porsuk nehirlerinin birleştiği yerin yakınında Polatlı'nın kuzeybatısında bulunmaktadır Gordion'un geçmişi MÖ 8 yüzyıl ortalarına kadar gider Şehir en parlak dönemini MÖ 725 ve 675 yılları arasında yaşamıştır Midas bu kentte oturmuştur Gordion, MÖ 7 yüzyıl başlarında Kimmer saldırısına uğramıştır Şehir, Büyük İskender tarafından bağımsızlığına kavuşturuluncaya kadar 6yy ortalarından başlayarak Pers istilası altında kalmıştır Ayrıca Büyük İskender çözenin Asya fatihi olacağına inanılan gördüğümü Gordion'da kılıcıyla kesmiştir (MÖ 334)

Kent Höyüğü:

350x500 metre ölçüsündeki yassı bir höyük durumundaki Frig kenti, Sakarya ırmağının hemen doğusunda yer almaktadır Arkeologlar, anıtsal bir kapı ile birlikte kral ailesine ait bir çok yapı ve evlere kent duvarlarına ilişkin kalıntılar ortaya çıkarmışlardır Bunların tümü Frig krallığına en parlak dönemine (MÖ 725-667) tarihlenmektedir

Kent Kapısı:

MÖ 8yüzyılın sonunda yapılmıştır Yumuşak kireç taşından 9 metre yükseklikteki kısmı günümüze kadar korunmuş anıtsal bir yapıdır Kente asıl giriş 9 metre genişliğinde ve 23 metre uzunluğunda üstü açık bir koridorla sağlanıyordu Kapının iki yanında yer alan kulelerin kente açılan birer kapısı vardır Tamamı kazılan kuzey avlu depo olarak kullanılıyordu Güney avlusu ise Pers kapısının büyük güney duvarının korunması amacıyla kazılmadan bırakılmıştır

Kent Merkezi:

Höyüğün orta kısmı saraylara ayrılmıştır Kerpiçten bir duvar (B) dört yapıyı içeren sarayın birinci avlusunu kent kapısından ayırmaktadır Daha kalın bir duvar (E1, E2, E3) iç avluyu kuzey, batı ve güney yönlerinden çevirmektedir Olasılıkla bu duvarlar saray yapılarının doğu yönünce de uzanmakta ve böylelikle onları dışarıdan tümüyle ayırmaktadır

Saraylar:

Birinci avludaki iki yapı birer megarondur Megaron 2, geometrik desenli bir mozaik ile döşenmiştir Bu mozaik, bilinen en eski çakıl taşı mozaik örneğidir ve bugün bir kısmı Gordion Müzesi'nde sergilenmektedir

Megaron 3:

Bu, günümüze kadar Gordion'da çıkarılmışken önemli yapıdır İç avluda yer alan yap Frig akropolünün en büyük binasıdır Yapı, iki sıra ahşap direkle bir orta ve iki yan nefe ayrılmıştır Arkeologlara göre orta bölüm tek katlı ve yüksek bir salondu Yan kısımlar ise iki katlı ahşap galeriler şeklindeydi Megaron 3, MÖ 8 yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş en eski yapılardan biri olmalıdır

Teras Yapısı:

Terasın batı kesiminde her biri 11x14 metre ölçülerinde yan yana sıralanmış 8 adet megaron yer alır Her birinde ortada bir ocak ve yanlarda direklerle desteklenen ahşap galeriler bulunmaktadır Büyük olasılıkla bunlar sarayın günlük işlerinin görüldüğü yapılardır Megaron 3'ün yanına yapılan bir merdivenle yeni oluşturulan terasa geçiş sağlanmıştır

PESSİNUS (BALLIHİSAR)

Pessinus ören yeri, Ankara-Eskişehir karayolu üzerinde Sivrihisar yakınlarındaki Ballıhisar'da bulunmaktadır Pessinus, tanrıların anası Kibele olarak anılan tanrıçanın ünlü kutsal yerleşmesiyle birlikte "Rahipler Devleti" şeklindeki antik bir Frig yerleşmesiydi Ana Tanrıça'nın şekilsiz taştan yapılmış kült heykelinin (Baitylas) gökten indiğine inanılıyordu

Kent, Bergamalılar'ın egemenliği altında kalmıştı, fakat Galatlar'ın saldırısına rağmen buradaki rahipler sınırlı bir özgürlüğe sahip olabilmişlerdi Kenti beş Frigyalı ve beş de Galat rahiple birlikte bir baş rahip yönetmişti 204 yılında Roma senatosunun Pessinus'a elçiler gönderip Kibele'nin kült heykelini Roma'ya getirtmesi ve orada inşa ettirilen bir tapınağa bu heykelin yerleştirilmesiyle kent çok büyük bir üne kavuştu 25 yılında Augustus, Galatia eyaletini kurunca, Pessinus Romalıların yönetimine geçmiştir

TAPINAK:

Yapı çok ilginç bir plana sahiptir Dar kenarlarında altı, uzun kenarlarında on bir sütun bulunan peristasis (antik tapınağın etrafını çeviren sütun dizisine verilen ad) Hellen tapınağının değişik bir uygulamasını göstermektedir Yapıyla ilişkisi olan ve bir theatron (Antik Yunan tiyatrosunda seyircilerin oturduğu kısma verilen ad) işlevi gören gösterişli bir basamak sırası ortaya çıkarılmıştır Bu nedenle Belçikalı araştırıcılar onu bir tiyatro-tapınak olarak tanımlamışlardır

Buna rağmen Ekrem Akurgal söz konusu basamakların Kibele kültü ile ilgili olduğunu düşünmektedir Çünkü tapınağın yeraltı bölümü Aizonai Tapınağı'nda olduğu gibi buna işaret etmektedir Mimari süslemelerine göre tapınak MS 1 yy'ın ilk yarısında yapılmıştır Açık bir alanı üç yandan çeviren portiko (çatısı sütunlarla taşınan hol) kalıntıları buranın bir agora olarak düzenlendiği görünümünü vermektedir Yapı, eski Anadolu kültürleriyle ilişkili Hellen tapınakları şeklinde batıya bakmaktadır

NEKROPOL:

Kentin nekropolünde yapılan kazılarda ön yüzleri kapı şeklinde olan Geç Roma mezarlarının güzel örnekleri bulunmuştur Nekropol seramiğini inceleyen İnci Bayburtoğlu'na göre halen Ballıhisar'daki yerel bir depoda korunan mezar taşları MS 3 ya da 4 yy'a tarihlenebilir Bunların içinde en önemlisi üzerinde bir aslan heykelinin yer aldığı steldir

Belçikalı arkeologlar Pessinus'un sığ vadisinde yapılmış geniş ve olasılıkla uzun bir kanalı da ortaya çıkarmışlardır Bu kanalın her iki yanı basamaklıdır ve söz konusu basamaklar yazın kanaldaki su düzeyi aşağı indiğinde vatandaşlara kolaylık sağlıyordu Bundan başka kanalın kuzey ucundan Roma çağında varolan derenin suyunu düzenleyen kapatma sistemini de Belçikalı arkeologlar bulmuşlardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Frigya Uygarlığı Frigya Uygarlığı Hakkında Frigya Uygarlığı Bilgi Frigya Uygarlıkları

Eski 09-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Frigya Uygarlığı Frigya Uygarlığı Hakkında Frigya Uygarlığı Bilgi Frigya Uygarlıkları



Frigya Uygarlığı Frigya Uygarlığı Hakkında Frigya Uygarlığı Bilgi Frigya Uygarlığı Tanımı Frigyalılar Kimlerdir
(MÖ 750 - MÖ 300) Frigler, Ege Göçleri ile Anadolu'ya gelen Balkan kökenli boylardan biridir Ancak siyasi bir topluluk olarak ilk defa MÖ 750'den sonra ortaya çikmiilardir, Midas döneminde ise (MÖ 725-695/675) bütün Orta ve Güneydoiu Anadolu'ya egemen, güçlü bir krallik düzeyine ulaimiilardir Hint-Avrupa kökenli olduklari halde kisa bir süre içinde Anadolululaimiilar ve bir yandan Helen, öbür yandan Geç Hitit etkileri altinda kalmii olmakla birlikte özgün ve Anadolulu bir kültür oluiturmuilardir

Friglerin maden ve aiaç iiçiliiinde, dokumacilikta ürettikleri eserler Helen piyasasinda beieni kazanmii ve Helenli ustalar tarafindan taklit edilmiilerdir Makara kulplu bronz tabaklar ve bronz kazanlar; dönemin "teknolojik" bir baiarisi olan altin, gümüi ve bronzlardan yayli çengelli iineler (fibulalar); deierli madenlerden giysi kemerleri, tokalar ve zengin bezemeli tekstil ürünleri; geometrik desenlerle süslü mobilya eiyasi bunlar arasindadir Frigler, Helenlere ayrica müzik alaninda da esinlenme kaynaii olmuilardir

FRiGLERiN TARiHi

Güçlü bir uygarlik kuran Friglerin tarihi ve sosyal yaiami ile ilgili bilgilerimiz ne yazik ki yeterli deiildir Bu konudaki ilk bilgileri antik yazarlardan öireniyoruz Tarihçi Herodot ile coirafyaci Strabon'a göre Frigler, Avrupali bir kavimdi ve Anadolu'ya gelmelerinden önce "Brigler" olarak aniliyorlardi Friglerle ilgili bu yazili kaynaklari ve bölgedeki kazi sonuçlarini deierlendiren bilim adamlari Friglerin, büyük olasilikla MÖ 1200'lerde Trakya ve Boiazlar üstünden Anadolu'ya geldikleri, ilk yillarda Trakya ve Güney Marmara Bölgesi'nde geçici yerleiim merkezleri kurduktan sonra Bati Anadolu'nun iç kesimlerine yayildiklarini ileri sürmektedirler Friglerin Anadolu topraklarinda ilk siyasal birliii kurmalari MÖ 750 yillarina rastlar

Friglerin bilinen ilk krali ülkenin baikenti Gordion'a adini veren Gordias'tir Daiinik Frig topluluklarini siyasal bir birlik altina toplamayi baiaran bu kral ve yaiadiii dönemin siyasal olaylariyla ilgili bilgilerimiz yok denecek kadar azdir Tarihçi Arianos'a göre Gordias Thelmessos'lu (Fethiye) bir kadinla evlenmii ve Midas adini verdiii bir oilu olmuitur Midas Friglerin bilinen tek kralidir (Araitirmacilar Frig krallarinin hepsine Midas denildiiini belirtmektedirler) Midas'in ünü kendi ülkesinin sinirlarini aiip, Bati Anadolu kiyilarindaki Yunan kentlerine, hatta Kita Yunanistani'na dek yayilmiitir

Bailangiçta Eskiiehir, Afyon, Ankara ve Sakarya vadilerini içine alan bir bölgede yerleien Frigler, sonralari Kütahya'dan Kizilirmak'a, Ankara'dan Denizli'ye dek olan bölgede güçlü bir uygarlik oluiturmuilardir Midas'in Frig tahtina geçtiii ilk yillarda ülkenin en önemli düimani Asurlar'dir Midas, Asurlar'la barii yaparak Güneydoiu sinirlarini güvenceye aldiktan sonra bati ülkeleriyle dostça iliikiler kurmaya yönelir (Bati Anadolu kentlerinden Kyme kralinin kiziyla evlenir) Öte yandan fildiii tahtini Yunanistan'daki Delphoi Apollon Tapinaii'na armaian ederek Kita Yunanistan'i ile iliikileri güçlendirir Gordion'da yapilan kazilarda ele geçen Yunan çanak-çömlekleri bu iliikilere ait diier örneklerdir

MÖ 700 yillarina doiru, Kafkaslar üzerinden Doiu Anadolu'ya giren Kimmerler, önce bölgedeki Urartular'i güçsüzleitirdikten sonra Kizilirmak'a kadar uzanirlar Frig-Kimmer savaii sonunuda Frigya tamamen tahrip olur Kral Midas ise öküz kani içerek yaiamina son verir (MÖ 676) Batiya kaçan Frigler, küçük beylikler halinde bir süre daha varliklarini sürdürürlerse de Lidyalilarin egemenliiine boyun eierler Frigler, bailica Gordion (Yassihöyük), Pessinus (Ballihisar), Dorylaion (Eskiiehir) ve Midas'da (Yazilikaya) yerleimiilerdir

FRiGYA UYGARLIiI

Dil ve Yazi

Frig uygarliiini kuranlarin, bir türlü aydinliia kavuiturulamayan yazi ve dilleri üstüne bilgilerimiz oldukça sinirlidir Friglerin baili baiina bir yazi sistemi vardi Kaynaii ve geliiimi henüz aydinlatilmamii olan bu yazi bir taraftan Arami, diier taraftan Ege yazi sistemlerinin etkisi altinda meydana gelmiie benzemektedir Frig yazisi henüz tümüyle çözülememii olmasina kariin okunabilmektedir Ancak bu okuma, "Midas" ya da "Ana Tanriça" gibi çok bilinen sözcükler için geçerlidir

Gordion'da bulunan bronz vazolarin bazilarinda Erken Yunan yazisinin alfabesine benzeyen Frigçe yazilar görülmüitür Kayalara yazilmii yazitlarda da ayni yazilari görmek mümkündür Bunlarin hepsi, tarih olarak MÖ VII yüzyila kadar çikar Frig ve Yunan alfabelerinin ayni Fenike kaynaiindan gelmesi olasidir Frig alfabesi MÖ V yüzyila kadar kullanilmiitir Frig dili ise Yunanca ile kariiarak MS II ve III yüzyillara kadar yaiamiitir

Frig diline ait kalintilarla Yunan yazarlarindan gelme otuz kadar sözcük bu dili tam olarak açiklamaya yetmemektedir Fakat genel olarak bu dilin Hint-Avrupa dilerinden olduiu ve içinde islav, Arami ve hatta Frig öncesi Hitit dillerinden de sözcükler bulunduiu söylenebilir Onlardan kalan yazili belgeler yok denecek kadar az olduiundan, edebiyatlari hakkinda da bir bilgimiz bulunmamaktatir; fakat Frigyalilar hayvan öykülerinin buluculari olarak kabul edilir

Mimari

Frigya sanat ve mimarisi konusunda bilgi edinebilmek için, Anadolu'nun çeiitli yerlerinde, özellikle Gordion, Midas iehirleri ve Pazarli'da tümülüs ieklindeki mezarlarda veya kayalar içine oyulmui zengin cepheli binalarda yapilan kazilara baivuruyoruz Frigler, özellikle maden iiçiliiinde çok ileri gitmiilerdi Kaya ve tai mimaride kullanilan malzemeyi iilemek için madenden çeiitli aletler yapiyorlardi Frigler zamaninda korunakli kalelerin varliii, Pazarli kazilarindan anlaiilmiitir

Yüksekçe bir tepenin üzerine yapilmii olan bu kalenin içinde muntazam dörtgen ieklinde küçük evler vardi Evlerin temelleri taitan, üst kisimlari tahta hatillarla desteklenmii kerpiçten yapilmiiti; damlar ise ahiapti Çati ve dii cephelerin bazi kisimlari boyali kabartmalarla süslü toprak levhalarla kaplanmiiti Bu türden toprak levhalara Pazarli'dan baika Anadolu'nun çeiitli yerlerinde ve özellikle Gordion'da rastlandi Bunlardaki resimler ve nakiilar Frigya sanatinin, Anadolu'da eskiden beri köklenmii geleneklerin, doiudan (özellikle Mezopotamya) ve batidan (ionya ve Yunanistan) etkilerle geliitiiini göstermektedir

Bu mimarinin en iyi örnekleri Eskiiehir ve Afyonkarahisar arasindaki eserlerde görülür Bunlar zengin süslemeli tapinak kalintilaridir Alinliklarinda bir pencere bulunmaktadir Frig ahiap mimarisinin Likya'da da görülen bir çeiidi Eski Bronz Çai prototiplerine kadar gider Bu mimari ayni zamanda erken doiu mimarisini de etkilemiitir Klasik geleneie göre frizi ilk defa Frigler kullanmiitir

Amerikalilarin Gordion'da son yillarda yaptiklari kazilarda MÖ VIII yy'da Frig evlerinin bazen taitan, bazen de tahta çerçeve kullanarak kaba tuiladan yapildiii anlaiilmiitir Bu evlerin bazilarinin plani megaron tipindedir Gordion'da iehrin etrafini çeviren surlar, iehir kapisi ve çeiitli binalar ortaya çikarildi Frigler, doiu komiulari Urartular gibi kaya mimarliiinda çok ileri gitmiilerdir, kayalar içinde hücreler, odalar, koridorlar, neye yaradiii henüz tam olarak anlaiilamayan yüksek kademeli merdivenler ve sunaklar yapmiilardir

Ayni zamanda kayaliklarda, çoiu hallerde direkli ve alinlikli binalari bulunan cepheler oluiturmuilardir Üzerinde birtakim geometri ve ya hayvan motifleri yer alan bu kaya cephelerinin Frig devletinin parlak devrinde yapildiii anlaiilmiitir Yalniz bu yapilarin mezar olup olmadiii konusunda bir fikir birliii yoktur Gerilerinde mezar odalari ieklinde hücreler bulunan bazi cepheler mezar olarak kabul edilmektedir Fakat, Midas'in mezari olarak gösterilen Yazilikaya'daki bir cephenin mezar olmadiii ve sadece bir tapinak cephesi olarak kullanildiii düiünülmüitür Bu mezar odasi semerdanli idi

Saray depolari, hizmet yerleri ayri yapilar halindedir Bazilarinin tabani renkli tailardan yapilmii mozaiklerle kaplidir Üzerinde zengin geometrik motifler bulunan süslemeler, Anadolu'da bugüne kadar bilinen en eski mozaik süslemeleridir içlerinde mobilya parçalari, fildiiinden özenle iilenmii sanat eserleri, insan ve hayvan kabartmalari, çeiitli çanak çömlek bulunmuitur Kimmer istilasi sirasinda yikilan iehir, yeniden yapilirken tapinaklarin dii cepheleri kabartmali, renkli, piimii topraktan levhalarla süslenmiitir Lidya devletinin hakimiyeti, doiu Yunan sanantinin Gordion'a girmesine neden oldu

Mitoloji, Din ve Kibele inaniii

Frigya uygarliii denildi mi akla ilk gelen Kral Midas olur O zamandan günümüze Kral Midas ile ilgili iki efsane ulaimiitir Bunlardan ilki iöyledir:

"Midas Frigya Kraliydi Pek öyle akilli biri deiildi; ama akilsizliiinin cezasini sadece kendisi çekmiitir Birgün Midas'in adamlari sarayin yakinlarindaki gül bahçelerinde yaili Silenos'u buldular Dionisos'u ararken yolunu kaybetmiiti Silenos Her zamanki gibi zil zurna sarhoitu yine Aiaçlarin arasinda sizip kalmiiti Midas'in adamlari, tepeden tirnaia güllerle süslediler onu, sonrada krala götürdüler Midas, güler yüzle kariiladi Silenos'u, tam on gün on gece aiirladi Yedikçe yedi Silenos, içtikçe içti Sarhoi oldu, iarkilar söyledi, sizdi, ayildi Onuncu günün sonunda da Frigya krali elinden tutup tipii tipii Dionisos'un yanina götürdü onu

Dionisos, Silenos'a yeniden kavuituiuna öyle sevindi öyle sevindi ki, "Midas, dile benden ne dilersen" dedi Kral, hiç düiünmeden, "Aman Dionisos", diye cevap verdi, "Her dokunduium altin olsun; baika biriey dilemem" Tanri bu dileiini yerine getirdi onun; ama akiam olunca yemekte baiina neler geleceiini düiündükçe kis kis güldü Zavalli Midascik Karni acikip da sofraya oturunca ne kötü bir dilekte bulunmui olduiunu anladi Aizina her götürdügü iey altina dönüveriyordu Ekmeii mi tuttu, al sana altin bir ekmek Elmaya mi dokundu, iite sapsari, kaskati bir elma

Hemen Dionisos'a koitu Midas Yalvardi yakardi "Ne olursun bu büyüyü boz" diye göz yaii döktü Dionisos, "Git de Paktolos irmaiinda yikan O zaman büyü bozulur" diye cevap verdi Frig krali, Paktolos irmaiina koitu hemen, bir güzel yikandi Ondan sonra da sarayina dönüp tikabasa yedi içti iimdi onun yikandiii irmaia bakanlar, altin kum tanecikleri görürler sularda"

Bir ikinci öyküsü daha vardir Midas'in O da Apollonla ilgilidir Yüce tanri, Frigya kralinin kulaklarini eiek kulaklarina çevirmiiti Bir suç iilediii için deiil de aptalliii yüzünden bu cezayi görmüitür Midas: "Apollon ile Pan arasinda yapilacak bir çalgi çalma yariimasinda Midas, yargiçlardan biri olarak seçilmiiti Kir tanrisi, kavaliyla hoi sesler çikariyordu; ama Apollon'un gümüiten lira'si her çalgidan üstündü Bir çalmaya bailamasin Apollon; Musalar bile durup kendini dinlerdi Yargiçlardan ikincisi dai tanrisi Tmolos, yengi çelengini Apollon'a verdi Ama yüce musikiden ne anlasin Midas, tuttu oynak havalar çalan Pan'i kazandirdi Apollon da kizip onun kulaklarini eiek kulaklari yapiverdi

Midas bir süre, tanrinin armaianlarini koca bir külah içinde sakladi Sakladi ama onun saçlarini kesen berber sonunda kulaklarini gördü Kulaklari gördüiünü kimseye söylemeyeceiine yemin etti Berber bu, konuimadan durur mu, gitti bir çukur kazdi sazlarin arasinda, usulca "Kral Midas'in kulaklari eiek kulaklari" diye fisildadi Aradan zaman geçti Çukurun çevresinde büyüyen sazlar yel estikçe, "Kral Midas'in kulaklari eiek kulaklari!" diye baiirmaya bailadilar Böylece herkes gerçeii öirendi" Bu olaydan sonra, Midas iunu öirenmiitir herhalde: iki tanri yariiirken beiendiiini tutma güçlü olani tut

Frigya uygarliiinin yaratildiii dönemde "Ana Tanriça inanci" etkisinin doruiuna çikmii, Ana Tanriça adina tapinaklar, kutsal alanlar yapilmii, dinsel törenler düzenlenir olmuitu Bu dönemde Ana Tanriça ile ilgili olarak anlatilan bir efsane, Tanriça'ya nasil tapildiiini da anlatmaktadir

Efsaneye göre, Ana Tanriça (Kibele), Attis adli bir delikanliya aiik olur Attis, Ana Tanriça'nin kendisine karii duyduklarindan habersiz, Pessinus (Ballihisar) kralinin kiziyla evlenme hazirliiindadir Düiün yeri kurulmui, düiüne çairili tüm konuklar yerini almiitir Gözünü aik bürüyen Ana Tanriça, olanca görkemiyle birden düiün yerinde ortaya çikar Ve tanrisal gücünü kullanarak sevdiii erkek Attis'i çildirtir

Bir anda çilgina dönen Attis, bir yandan dans eder, bir yandan da biçaiini çekerek erkeklik organini keser Attis'in kasiklarindan fiikiran kanlar topraii sular, topraktan bitkiler fiikirir Attis'in kendisi de ölüp bir çam aiacina dönüiür Ana Tanriça da onun hiç bozulmamasini sailar Çam aiacinin, yaz-kii hiç bozulmadan kalmasi böyle bir efsaneye bailanir

Friglerde Ölü Gömme Geleneii

Frig beyleri ölülerini ya kayalara oyulmui mezarlara ya da tümülüslere gömerlerdi Kaya mezarlarinin çoiu soyulmui olduklari için mimari diiinda fazla bilgi vermezler Buna kariin tümülüsler, yani yiima mezar tipleri Frig ölü gömme geleneiini öirenmemizde önemli rol oynarlar MÖ 8 yüzyil bailarindan MÖ 6 yüzyil ortalarina kadar kullanildiklari sanilan tümülüslerin büyük bölümü Gordion'dadir Bu yiima toprak mezarlari kentin sirtlarinda yer alir ve sayisi 100'e yaklaiir

Bu türde ölü gömme tekniii geliimii olarak birden ortaya çikar Bu durum tümülüs mezarlarinin Frigya'ya diiaridan gelmii olduiuna iiaret eder Gerçekten de Arnavutluk ve Makedonya'da soylu kiiileri gömmek amaciyla tümülüs mezarlarin MÖ 1800-1500'den itibaren kullanildiii bilinmektedir

Frigya tümülüslerindeki mezar odalarinin ahiap yapisi çok ileri bir tekniiin eseridir Ölüler önceleri yakilmadan ahiap sedirler üzerine uzatilmii, MÖ 7 yüzyilin sonlarindan itibaren de, Yunanistan'dan gelen etkilerle yakilmaya bailamiitir Ahiap mezar odasina ölü ve ölü armaianlarinin birakilmasindan ve ahiap çatinin kapatilmasindan sonra, odanin üzeri büyük bir yiima tepeyle örtülmüitür

Toprak yiiininin ahiap mezar odasina yapacaii baskiyi en aza indirmek için mezar iu iekilde yapilirdi: Ahiap mezar odasinin üstü moloz tailarla kaplanmii, bunun üzerine kalitesi ve direnci fazla olan, sulandirilarak bulamaç haline getirilmii kil serilmii , sonra da kuru kilden tepe yiiilmiiti Toprak kümesi, altindaki nemli kilin iyice kurumasindan sonra yiiilmii olmalidir; çünkü islak kil kuruyunca mukavemeti artiyordu Tümülüslerin yüksekliii gömülen kiiinin önemine göre 2-3 ile 60-70 metre arasinda deiiimektedir

Frig tümülüslerini, Lidya ve Yunan mezarlarindan ayiran; mezar odalari yapiminda tai yerine tahta kullanilmasi, yiima tepe topraiinin çevreye yayilmasini önlemeye yarayan krepis duvari ve mezar odasinina geçit veren dromos kullanilmamasidir Toprak yiiini altinda kalan mezar odalarinin yeri büyük boy tümülüslerde ortada, alçak tümülüslerde ise mezar soyguncularina karii alinan önlemle merkezden uzak yerlerde olurdu

Soylular için kentlerin diiinda görkemli yiima mezarlar yapilirken, genii halk kitleleri için gösteriisiz mezarlar kullanilmiitir Pazarli halki, ölülerini kalenin içindeki basit mezarlara, sirt üstü yatirarak gömmüilerdi Boiazköy halki ölülerini yakip, küllerini küpler içine koyarak gömmüilerdi Ayrica Boiazköy'de çocuk mezari olarak kullanilan bir vazo bulunmuitur
Bu Boiazköy ve Pazarli'daki ölü külleriyle iskeletlerin tümü geç Frig dönemine aittir ve sürekli kent içine gömülmüilerdir Ancak Ankara'da yakilmii ölülerin küpler içinde gömüldüiü kent diii mezarlar da bulunmuitur Bu Ankara'da bugünkü Hacibayram Camisi çevresindeki Frig kentinde yaiayan farkli halk siniflarinin varliiini gösterir

BÜYÜK TÜMÜLÜS

Gordion'daki büyük tümülüs, mezar odasinin çukur içinde deiil de zemin yüzeyinde yapilmii olmasiyla dikkat çeker Mezar odasi (iç boyutllari 515x620, yüksekliii 325m), kireç taiindan kaba bir duvarla çevrilmiitir Bu 53 metre boyundaki tümülüsün yapilii tekniiine gösterilen özen, tam mezarin Friglerin en güçlü döneminde yaiayan bir krala ait olduiunu düiündürmektedir Çeiitli iddialara göre mezar ya Midas'a ya da Midas'in babasi Gordias'a aittir

"Anadolu'nun piramitleri" denilen tümülüslerden biri olan Büyük Tümülüs'ün 53 metre altindaki mezar odasinin bozulmadan ortaya çikariliii 20 yüzyilin ikinci yarisinda ortaya konulan baiarili arkeolojik uygulamalardan biridir Kazi baikani Roudney S Young eski tümülüsün 250 metre çapinda ve 70-80 metre yüksekliiinde olabileceiini tespit etmiitir

GORDiON (YASSIHÖYÜK)

Frig Kralliii'nin baikenti Gordion'un kalintilari Ankara-Eskiiehir karayolu ve Sakarya ile Porsuk nehirlerinin birleitiii yerin yakininda Polatli'nin kuzeybatisinda bulunmaktadir Gordion'un geçmiii MÖ 8 yüzyil ortalarina kadar gider iehir en parlak dönemini MÖ 725 ve 675 yillari arasinda yaiamiitir Midas bu kentte oturmuitur Gordion, MÖ 7 yüzyil bailarinda Kimmer saldirisina uiramiitir iehir, Büyük iskender tarafindan baiimsizliiina kavuituruluncaya kadar 6yy ortalarindan bailayarak Pers istilasi altinda kalmiitir Ayrica Büyük iskender çözenin Asya fatihi olacaiina inanilan gördüiümü Gordion'da kiliciyla kesmiitir (MÖ 334)

Kent Höyüiü:

350x500 metre ölçüsündeki yassi bir höyük durumundaki Frig kenti, Sakarya irmaiinin hemen doiusunda yer almaktadir Arkeologlar, anitsal bir kapi ile birlikte kral ailesine ait bir çok yapi ve evlere kent duvarlarina iliikin kalintilar ortaya çikarmiilardir Bunlarin tümü Frig kralliiina en parlak dönemine (MÖ 725-667) tarihlenmektedir

Kent Kapisi:

MÖ 8yüzyilin sonunda yapilmiitir Yumuiak kireç taiindan 9 metre yükseklikteki kismi günümüze kadar korunmui anitsal bir yapidir Kente asil girii 9 metre geniiliiinde ve 23 metre uzunluiunda üstü açik bir koridorla sailaniyordu Kapinin iki yaninda yer alan kulelerin kente açilan birer kapisi vardir Tamami kazilan kuzey avlu depo olarak kullaniliyordu Güney avlusu ise Pers kapisinin büyük güney duvarinin korunmasi amaciyla kazilmadan birakilmiitir

Kent Merkezi:

Höyüiün orta kismi saraylara ayrilmiitir Kerpiçten bir duvar (B) dört yapiyi içeren sarayin birinci avlusunu kent kapisindan ayirmaktadir Daha kalin bir duvar (E1, E2, E3) iç avluyu kuzey, bati ve güney yönlerinden çevirmektedir Olasilikla bu duvarlar saray yapilarinin doiu yönünce de uzanmakta ve böylelikle onlari diiaridan tümüyle ayirmaktadir

Saraylar:

Birinci avludaki iki yapi birer megarondur Megaron 2, geometrik desenli bir mozaik ile döienmiitir Bu mozaik, bilinen en eski çakil taii mozaik örneiidir ve bugün bir kismi Gordion Müzesi'nde sergilenmektedir

Megaron 3:

Bu, günümüze kadar Gordion'da çikarilmiiken önemli yapidir iç avluda yer alan yap Frig akropolünün en büyük binasidir Yapi, iki sira ahiap direkle bir orta ve iki yan nefe ayrilmiitir Arkeologlara göre orta bölüm tek katli ve yüksek bir salondu Yan kisimlar ise iki katli ahiap galeriler ieklindeydi Megaron 3, MÖ 8 yüzyilin ikinci yarisinda inia edilmii en eski yapilardan biri olmalidir

Teras Yapisi:

Terasin bati kesiminde her biri 11x14 metre ölçülerinde yan yana siralanmii 8 adet megaron yer alir Her birinde ortada bir ocak ve yanlarda direklerle desteklenen ahiap galeriler bulunmaktadir Büyük olasilikla bunlar sarayin günlük iilerinin görüldüiü yapilardir Megaron 3'ün yanina yapilan bir merdivenle yeni oluiturulan terasa geçii sailanmiitir

PESSiNUS (BALLIHiSAR)

Pessinus ören yeri, Ankara-Eskiiehir karayolu üzerinde Sivrihisar yakinlarindaki Ballihisar'da bulunmaktadir Pessinus, tanrilarin anasi Kibele olarak anilan tanriçanin ünlü kutsal yerleimesiyle birlikte "Rahipler Devleti" ieklindeki antik bir Frig yerleimesiydi Ana Tanriça'nin iekilsiz taitan yapilmii kült heykelinin (Baitylas) gökten indiiine inaniliyordu

Kent, Bergamalilar'in egemenliii altinda kalmiiti, fakat Galatlar'in saldirisina raimen buradaki rahipler sinirli bir özgürlüie sahip olabilmiilerdi Kenti bei Frigyali ve bei de Galat rahiple birlikte bir bai rahip yönetmiiti 204 yilinda Roma senatosunun Pessinus'a elçiler gönderip Kibele'nin kült heykelini Roma'ya getirtmesi ve orada inia ettirilen bir tapinaia bu heykelin yerleitirilmesiyle kent çok büyük bir üne kavuitu 25 yilinda Augustus, Galatia eyaletini kurunca, Pessinus Romalilarin yönetimine geçmiitir

TAPINAK:

Yapi çok ilginç bir plana sahiptir Dar kenarlarinda alti, uzun kenarlarinda on bir sütun bulunan peristasis (antik tapinaiin etrafini çeviren sütun dizisine verilen ad) Hellen tapinaiinin deiiiik bir uygulamasini göstermektedir Yapiyla iliikisi olan ve bir theatron (Antik Yunan tiyatrosunda seyircilerin oturduiu kisma verilen ad) iilevi gören gösteriili bir basamak sirasi ortaya çikarilmiitir Bu nedenle Belçikali araitiricilar onu bir tiyatro-tapinak olarak tanimlamiilardir

Buna raimen Ekrem Akurgal söz konusu basamaklarin Kibele kültü ile ilgili olduiunu düiünmektedir Çünkü tapinaiin yeralti bölümü Aizonai Tapinaii'nda olduiu gibi buna iiaret etmektedir Mimari süslemelerine göre tapinak MS 1 yy'in ilk yarisinda yapilmiitir Açik bir alani üç yandan çeviren portiko (çatisi sütunlarla taiinan hol) kalintilari buranin bir agora olarak düzenlendiii görünümünü vermektedir Yapi, eski Anadolu kültürleriyle iliikili Hellen tapinaklari ieklinde batiya bakmaktadir

NEKROPOL:

Kentin nekropolünde yapilan kazilarda ön yüzleri kapi ieklinde olan Geç Roma mezarlarinin güzel örnekleri bulunmuitur Nekropol seramiiini inceleyen inci Bayburtoilu'na göre halen Ballihisar'daki yerel bir depoda korunan mezar tailari MS 3 ya da 4 yy'a tarihlenebilir Bunlarin içinde en önemlisi üzerinde bir aslan heykelinin yer aldiii steldir

Belçikali arkeologlar Pessinus'un sii vadisinde yapilmii genii ve olasilikla uzun bir kanali da ortaya çikarmiilardir Bu kanalin her iki yani basamaklidir ve söz konusu basamaklar yazin kanaldaki su düzeyi aiaii indiiinde vatandailara kolaylik sailiyordu Bundan baika kanalin kuzey ucundan Roma çaiinda varolan derenin suyunu düzenleyen kapatma sistemini de Belçikali arkeologlar bulmuilardir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.