Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgi, büyük, devleti, hakkında, selçuklu, tanımı

Büyük Selçuklu Devleti Selçuklu Devleti Tanımı Selçuklu Devleti Hakkında Bilgi

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Büyük Selçuklu Devleti Selçuklu Devleti Tanımı Selçuklu Devleti Hakkında Bilgi



Büyük Selçuklu Devleti Selçuklu Devleti Tanımı Selçuklu Devleti Hakkında Bilgi
Büyük Selçuklu Devleti Selçuklu Devleti Tanımı Selçuklu Devleti Hakkında Bilgi BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157 )

Batı Türklüğünün en kalabalık ve güçlü kesimi olan Oğuzlar , II Göktürk Devleti ve Uygur Kağanlığı zamanında daha batıya göç etmek zorunda kalmıştı IX ve X yüzyıllarda gerçekleşen ikinci göçte, Guz adıyla anılan bir kısım Oğuz kitleleri Doğu Avrupa'ya kadar ilerlemiş, asıl kitle ise Seyhun nehri civarında kalmıştır Seyhun bölgesine gelen Oğuzlar, X yüzyılda kışlık merkezleri Yenikent olan bir siyasî teşkilât oluşturmuşlardır Başkanlarına Yabgu denildiği için bu devlete de Oğuz Yabgu Devleti adı verilmiştir Devletin sınırları Seyhun'dan Hazar Denizi'ne kadar uzanmaktaydı

Ancak Oğuz Yabgulularında asıl siyasî ve askerî güç yabgudan çok sübaşı, yani ordu komutanının elindeydi Selçuklu Devleti'ne adını veren Selçuk Bey ve babası Dukak da sübaşı görevinde olup, Oğuz yabgusu ile aralarında gizli bir mücadele söz konusuydu Nitekim kaynaklarda adı belirtilmeyen Oğuz yabgusu, bir Türk zümresi üzerine sefer yapmak isteyince sübaşı Dukak bu sefere itiraz etmiş ve bu yüzden aralarında kavga olmuş ve gizli mücadele böylece gün yüzüne çıkmıştır

Bu olay Dukak'ı sübaşılıktan etmişse de, onun ve ailesinin Oğuzlar arasındaki itibarını artırmıştı Nitekim ölümünden sonra oğlu Selçuk da sübaşılık görevine getirilmiş, devletin askerî gücünü eline geçirmişti Sübaşı Selçuk ile yabgunun arası da açılmış, hem bu yüzden hem de yer ve otlak darlığı yüzünden, Selçuk ve emrindekiler Maverâünnehir'e göç etmek zorunda kalmışlardır Selçuk Bey'in, Seyhun nehri kenarındaki Cent şehrine göçü (960) Selçuklu Devleti'nin ortaya çıkmasını sağlayacak önemli bir gelişmedir Cent'te halkın büyük bir kısmı Müslüman idi Selçuk ve kendine bağlı olanlar, eski inanışlarıyla benzerlik gösteren bu dine sıcak bakıyorlardı Kısa bir süre sonra İslâmiyet'i kabul ettiler Böylece siyasî ve sosyal yönden de yeni bir kimliğe ve güce sahip olmuşlardı Nitekim Selçuk Bey, Oğuz yabgusunun yıllık vergiyi almak için gönderdiği memuru, kafire haraç verilmeyeceğini söyleyerek Cent'ten kovdu Müslüman olmayan Oğuzlarla mücadele etmekten kaçınmadı
Böylece İslâm ve Türk dünyasında şöhreti gittikçe yayıldı Müslümanlığı kabul eden Oğuz kitlelerinin kendisine katılmasıyla Selçuk Bey, gücünü her geçen gün daha da artırmaktaydı Sayılarının gittikçe artması üzerine Selçuk Bey , Samaoğulları hükümdarından kendilerine yeni bir yurt gösterilmesini istedi Buhara yakınlarındaki Nûr kasabası yurtluk olarak gösterildi Seyhun'u geçen Oğuzlar, Nûr kasabasına yerleşti Buna karşılık Karahanlılarla çarpışan Samanoğullarına yardım edildi Ancak Samanoğulları Devleti kısa bir süre sonra yıkıldı (999) Ülke Karahanlı ve Gazneliler tarafından paylaşıldı
Yüz yaşını geçmiş olan Selçuk Bey 1009 tarihin de Cent'te vefat etti Selçuk Bey'in 4 oğlu vardı: Mikâil, Arslan (İsrail), Yusuf ve Musa En büyük oğlu Mikail babası hayatta iken bir savaşta ölmüştü (998) Bu sebeple Tuğrul ve Çağrı adındaki iki oğlunu Selçuk Bey yetiştirmiştir Yabgu unvanını taşıyan Arslan, babasının ölümü üzerine başa geçti Diğer kardeşi Musa ise onun yardımcısı durumundaydı Arslan Yabgu, Maverâünnehir'i ele geçiren Karahanlılarla mücadele etti Karahanlılara karşı isyan eden Ali Tegin ile ittifak kurdu Buhara'yı ele geçirdiler Bu güç birliğine karşı Gazneli Sultan Mahmut ve Karahanlı Yusuf Kadır Han anlaşmaya vardılar Gazneli Mahmut, görüşmek isteği ile yanına çağırdığı Arslan Yabgu'yu tutukladı ve Hindistan'ın kuzeyindeki Kalincar Kalesi'ne hapsetti (1025) Arslan Yabgu 7 sene kaldığı bu kalede öldü(1032)
Tuğrul ve Çağrı Beyler, amcaları Arslan Yabgu'nun tutuklanması üzerine fiilen Oğuzların liderleri durumuna geldiler (1025) Ancak geleneğe uygun olarak diğer amcaları Musa'yı yabgu ilân ettiler Arslan Yabgu'nun ölümünden sonra Selçuklularda kısa süren bir dağınıklık yaşandı Arslan Yabgu'ya bağlı Türkmenlerin bir kısmı, Gazneli Mahmut'un izniyle Horasan' a geçti Bunlar ileride Selçukluların Irak ve Horasan kolunu oluşturacaklardır Arslan Yabgu ile ittifak kurmuş olan Buhara hâkimi Ali Tegin, Tuğrul ve Çağrı Beylerin kendine bağlı kalmasını istiyordu Buna karşı çıkan Tuğrul ve Çağrı Beyler ile Ali Tegin arasında şiddetli muharebeler cereyan etti Selçuklular Harezm bölgesine çekilmek zorunda kaldı Gazneli Valisi Harezmşah Altuntaş'ın gösterdiği bölgeye oturdular (1030 )
Ancak daha sonra, artan Gazneli tehlikesine karşı Selçuklular, Ali Tegin ve Harezm valisi ile ittifak kurdular Harezm'de Cent Hâkimi Şah Melik tarafından 7-8 bin Türkmen'in öldürüldüğü korkunç baskın(1034), ve müttefikleri Harzemşah Harun ve Ali Tegin'in ölümleri (1035) üzerine, Selçuklular Horasan'a geçmek zorunda kaldılar Tuğrul ve Çağrı Beylerin beraberlerinde Musa Yabgu ve İbrahim Yınal kuvvetleri olduğu hâlde, Gazneli hâkimiyetindeki Horasan'a girişleri, Gazneli sultanı Mesut'u oldukça telâşlandırdı Çünkü daha önce bu bölgeye gelen Türkmenler, Gaznelileri çok uğraştırmıştı Bu sebeple Gazneli Mesut büyük bir ordu hazırladı Ancak Nesa yakınlarında yapılan savaşta Selçuklular bu orduyu ağır bir yenilgiye uğrattı (Haziran 1035) Gazneli Mesut, Selçuklulara bazı bölgeleri bırakmayı kabul etti
Fakat Selçukluların kazandığı zaferi duyan Oğuz kitleleri bölgeye akmaya başlamıştı Bu durum karşısında Gaznelilerden yeni bölgeler istendi Bu isteği geri çeviren Gazneli Mesut, Selçukluların üstüne yeniden bir ordu gönderdi Serahs yakınlarında yapılan savaşta Selçuklular yine büyük bir zafer kazandı (Mayıs 1038) Horasan'ın tamamı Selçuklu hâkimiyetine geçti Selçuklular bağımsızlıklarını ilân ederek ilk idarî düzenlemeleri yaptılar Tuğrul Bey ele geçirilen Nişapur'u devlet merkezi ilân etti A-Dandanakan Savaşı ve Selçuklu Devleti'nin Kuruluşu Horasan'ı kaybeden Gazneli Sultanı Mesut, Selçuklulara kesin bir darbe indirmek için ordusunun başına geçti Sefer esnasında katılanlarla birlikte Gazneli ordunun mevcudu 100 bine ulaşmıştı Selçuklu kuvvetleri ise ancak 20 bini bulan hafif süvarilerden oluşmaktaydı

Bu dengesizlik sebebiyle Selçuklu ordusu yıpratma savaşı vermeyi uygun bulmuştu Bu sebeple ordu çöllere doğru çekildi Nişapur'a giren Gazneli Mesut, Selçuklu ordusunu takibe koyuldu Selçuklu birliklerinin vur-kaç taktiği ile iyice yıpranan Gazne ordusuna karşı meydan savaşı yapma zamanının geldiğine karar veren Çağrı Bey nihayet Merv yakınındaki Dandanakan Hisarı önünde Gaznelileri karşıladı Üç gün süren savaş sonucunda Gazneli ordusu ağır bir yenilgiye uğratıldı (22-24 Mayıs 1040) Gazneli Mesut beraberindeki 100 kadar atlı ile ancak kaçabildi ise de Hindistan'a giderken kendi adamları tarafından öldürüldü Dandanakan Savaşı, Selçuklular için bir dönüm noktası olmuştur Aslında Serahs Savaşı'yla fiilen kurulmuş olan devlet, bu savaş neticesinde hukuken bağımsızlığını kazanmış, bölge ülkeleri ve halife Selçuklu devletini tanımıştır Böylece bölgedeki en büyük güç hâline gelen Selçuklular, Türkleri bir bayrak altında toplamaya başlayacak ve İslâmiyet'in öncülüğünü üstleneceklerdir Dandanakan Savaşı'nın hemen ertesinde Tuğrul Bey Selçuklu Sultanı ilân edildi

Merv'de yapılan kurultayda devlet teşkilâtı düzenlendi Selçuklu ülkesi ve ele geçirilmesi plânlanan memleketler Selçuklu hanedanına mensup üç lider arasında taksim edildi Buna göre merkezi Merv olmak üzere Ceyhun ve Gazne arasındaki bölge Çağrı Bey'e; Herat merkez olmak üzere Bust -Sistan arazisi Musa Yabgu'ya verildi Tuğrul Bey Sultan unvanı ile başkent Nişapur'da kaldı, Irak kendisine bağlandı Çeşitli bölgelere gönderilen diğer hanedan üyeleri de Sultan Tuğrul'un emrine verildi Bunlar daha sonra Büyük Selçuklulara bağlı kalmakla beraber kendi devletlerini kurdular Hanedan üyeleri kendilerine ayrılan toprakları birer birer zapt ediyordu Doğuda yapılan seferlerde Çağrı Bey Gaznelileri tamamen Horasan'dan çıkardı, Belh şehrini ele geçirdi Karahanlıları barış yapmak zorunda bıraktı Çağrı Bey'in oğlu Yakutî Hint denizi kıyılarındaki Mekran'ı aldı Diğer oğlu Kara Arslan Kavurd ise Buveyhîler'in hâkimiyetindeki Kirman'ı , Hürmüz Emirliği'ni ve Umman'ı Selçuklu idaresine bağladı Tuğrul ve Çağrı Beylerin birlikte çıktığı seferde Harezm bölgesi tamamen Selçuklulara geçti (1043) Tuğrul Bey İran'daki birçok bölgeyi bizzat çıktığı seferle ele geçirdi Tuğrul Bey'in üvey kardeşi İbrahim Yınal, İran'ın en önemli merkezlerinden Rey şehrini zapt etti ve Tuğrul Bey'i buraya davet etti
Tuğrul Bey, fetih bölgelerine daha yakın olması sebebiyle Nişapur' u bırakarak, Rey'i devletin yeni başkenti yaptı (1042) Tuğrul Bey zamanında Bizans ve Gürcülere karşı da büyük başarılar sağlanmıştı Arslan Yabgu'nun oğlu Kutalmış ve İbrahim Yınal, Bizans-Gürcü kuvvetlerini Pasinler Savaşı ile büyük bir hezimete uğrattılar (1048) Bu savaşta Gürcü Kralı Liparit esir edilmiş; İstanbul'daki yıkık bir caminin onarımı ve Tuğrul Bey adına burada hutbe okunması şartıyla serbest bırakılmıştır 1054 yılında Tuğrul Bey Azerbaycan'daki mahallî hükümdarları itaat altına aldıktan sonra Anadolu'ya yönelmiş ve Malazgirt'i kuşatmıştır
Ancak kışın yaklaşması üzerine geri dönmüş, Yakutî'yi Anadolu akınlarını devam etmekle görevlendirmiştir Tuğrul Bey, Abbasi Halifesi Kaim bi-Emrullah'ın isteği üzerine, Şiî Büveyhoğullarının tehdidi altındaki Bağdat'a 1055 ve 1058'de iki kez girmiş ve böylece "doğunun ve batının hükümdarı" unvanını bizzat halifeden alarak, Selçukluların İslâm dünyasının koruyucu liderliğini üstlendiğini kabul ettirmiştirDevletin kuruluşunda önemli rol oynayan Çağrı Bey 1060'ta ve Sultan Tuğrul Bey ise 1063'de öldü Çağrı Bey cesareti ve kumandanlığı, Tuğrul Bey ise adaleti ve siyasî zekâsıyla, II Göktürk Devleti'ndeki Bilge ve Kül-Tigin kardeşleri hatırlatan büyük şahsiyetlerdir Tuğrul Bey' in çocuğu yoktuBu sebeple Selçuklu tahtına Çağrı Bey'in büyük oğlu Süleyman'ı vasiyet etmişti Ancak Çağrı Bey'in diğer oğlu Alp Arslan bunu kabul etmedi

Henüz çocuk yaştayken babasını temsil eden Alp Arslan, Karahanlı ve Gaznelilere karşı başarılar elde etmiş, onları itaate zorlamıştı Bu sebeple Selçuklu tahtının hakkı olduğunu düşünüyordu Aynı zamanda Arslan Yabgu'nun oğlu Kutalmış da kendini sultan ilân etmişti Askerlerin desteklediğini alan Alp Arslan, Kutalmış'ın isyanını bastırdı ve Rey'de tahta çıktı
Nizamülmülk'ü vezirliğe getirdi (1064) Alp Arslan, devlet nizamını sağlar sağlamaz Azerbaycan ve Anadolu üzerine sefere çıktı Tuğrul ve Çağrı Beyler, henüz devlet kurulmadan bu bölgelere akınlar düzenlemişler, kalabalık Türkmen kitleleri batıya yönelmişlerdi Bu sebeple Alp Arslan, yeni fetih alanı olarak Anadolu'yu seçmiştir Alp Arslan Azerbaycan ve Kafkasya'da birçok kaleyi ele geçirdikten sonra Doğu Anadolu'ya girdi Hıristiyanlığın doğudaki en güçlü kalesi olan Ani'yi şiddetli bir kuşatmadan sonra ele geçirdi Ardından Kars'a girdi (1064)1065 yılında, atalarının ilk yerleştiği şehir olan Cend'e gitti ve Kıpçakları hâkimiyeti altına aldı Kirman Meliki Kavurd'un isyanını da bastıran Alp Arslan, böylece devletin doğu sınırlarının emniyetini sağlayarak, bütün gayretini Anadolu'ya sarf etmeye başladı Sultan Alp Arslan Azerbaycan üzerinden Malazgirt'e gelerek burayı kısa sürede ele geçirdi

Ardından Ahlat, Meyafarikin (Silvan), Amid (Diyarbakır) ve havalisini fethetti Sultan, Abbasi halifeliğini tehdit eden Mısır Fatimî Devleti'ne karşı sefere hazırlandığı sırada Bizans İmparatoru Romen Diyojen'in Doğu Anadolu'ya ilerlediğini öğrendi Şam'a yürümekten vazgeçen sultan, hızla geri döndü ve Malazgirt'te Bizans ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı Bu savaş sonuçları itibarıyla Dandanakan'dan sonra cereyan eden en önemli meydan savaşıdır Bu savaştan sonra Türkler için Anadolu'da yeni bir dönem başlarSultan Alp Arslan, Malazgirt'ten sonra çıkan karışıklıkları bastırmak amacıyla Maverâünnehir üzerine sefere çıkar Ancak burada esir alınan bir kale komutanı tarafından hançerlenir ve 25 Kasım 1072'de vefat eder Alp Arslan, kendinden sonra tahta geçmesi için oğlu Melikşah'ı veliaht olarak hazırlamıştı Nitekim Alp Arslan'ın ölümü üzerine Melikşah henüz 18 yaşında iken sultanlığa getirildi (1072) Melikşah öncelikle sınırlara tecavüz eden Karahanlı ve Gazneliler'i yenerek, barışa zorladı Ardından amcası Kavurd'un isyanını bastırdı (1073) Devlet merkezi Rey'den daha güneydeki İsfahan'a taşındı
Bizans'ın Malazgirt'ten sonra anlaşmaya uymamaları üzerine Anadolu akınları hızlandırıldı Kutalmış'ın oğulları ve bazı Türkmen reisleri Batı Anadolu'ya kadar akınlar düzenlediler Bu arada Türkmen liderlerinden Atsız Suriye'yi ele geçirdi Kudüs şehri Fatımîlerden alındı Melikşah, kardeşi Tutuş'a Suriye'nin idaresini verdi (1078) Anadolu fatihlerinden Artuk Bey, Melikşah'ın emriyle Arabistan Yarımadası'ndaki Hicaz, Yemen ve Aden'i Selçuklu topraklarına kattı Melikşah 1087'de çıktığı sefer sonucunda Karahanlıların doğu kolunu da hâkimiyeti altına aldı Sultan Melikşah henüz 38 yaşında iken zehirlenerek öldü ( 1092) Melikşah zamanında Büyük Selçuklu Devleti en geniş sınırlarına ulaşmıştır Bu sınırlar, batıda Anadolu ve Mısır'dan, doğuda Balkaş ve Isık gölüne; kuzeyde Kafkaslardan güneyde Arabistan Yarımadası'na kadar uzanmaktaydı B-Büyük Selçuklu Devleti'nin Dağılışı Melikşah döneminde Selçuklu Devleti en parlak yıllarını yaşamıştır Ancak Melikşah'ın ölümünden sonra gelişen bazı olaylar devletin gücünü kırar
Büyük Selçukluların dağılışını hızlandıran gelişmeleri şöyle sıralayabiliriz : Haçlı Seferleri: Türklerin Anadolu'yu fethi ve Bizans'ı tehdit etmesi, Kudüs'ün Müslümanların eline geçmesi gibi sebepler, Hristiyan dünyasını ortak hareket etmeye yöneltmişti Melikşah'ın ölümüyle başlayan taht mücadelelerini fırsat bilen Hristiyanlar, haçlı seferlerini başlattılar (1096) Suriye ve Filistin'in büyük bölümü Haçlıların eline geçti Bâtınîlik Hareketleri: Mısır'daki Şiî Fatımîler, Selçuklu Devleti'ni zayıflatmak ve kendi propagandalarını yapmak için adamlar yetiştiriyordu Bu kişiler İslâmiyet'le tamamen ters düşen inanışlar taşıdıklarından Bâtınî adıyla anılmışlardır Bunlardan biri de Hasan Sabbâh'dır Cahil kitleler arasında taraftarını artıran bu kişi Hazar'ın güneyinde yer alan Alamut kalesini ele geçirmiş ve burayı üs olarak kullanmıştır (1090)

Haşhaş gibi uyuşturucularla kendine bağladığı fedaîler vasıtasıyla, devletin ileri gelenlerine suikastlar tertip etmişlerdir Nitekim Melikşah'ın ünlü veziri Nizamülmülk de bu fedaîler tarafından öldürülmüştür Melikşah bu kötülük yuvasını yıkmak için Türkmen reisi Kızıl Sarıg'ı Alamut'a yollamış, fakat sultanın ölümü üzerine kuşatma kaldırılmıştır Batınîlik hareketi XIII yüzyıl ortalarına kadar faaliyetine devam etmiştir İç Mücadeleler: Selçuklu Devleti'nin dağılmasında esas rol oynayan, kendi aralarındaki mücadeleler olmuştur Taht kavgaları, bağlı beyliklerin bağımsızlığını ilân ederek birbirleriyle mücadele etmeleri ve isyanlar ülkenin düzenini bozmuştur Melikşah'ın ölümü üzerine Selçuklu tahtına oğlu Berkyaruk geçmişti (1092) Fakat Suriye Selçuklu Meliki Tutuş yeğeninin hükümdarlığını kabul etmeyerek, taht üzerinde hak iddia etti Tutuş, Berkyaruk ile yaptığı savaşı kaybetti ve öldü (1095)
Bu zafere rağmen Bâtınî ve Haçlı hareketleri karşısında başarılı olamayan Berkyaruk, henüz 25 yaşında iken öldü (1104) Berkyaruk'tan sonra Selçuklu tahtına kardeşi Mehmet Tapar geçti (1104-1118) Haçlılar ve Gürcülere karşı bazı başarılar kazanıldıysa da iç mücadeleler birliğin sağlanmasını engelliyordu Mehmet Tapar'ın ölümünden sonra tahta oğlu Mahmut geçmişti Melikşah'ın diğer oğlu Horasan Meliki Sencer kendini sultan ilân etti ve Mahmut'u himayesine aldı (1119) Böylece Sencer büyük sultan olurken, Mahmut Irak Selçuklu Sultanı olarak kalıyordu Selçuklu başkentini Merv'e taşıyan Sultan Sencer, Büyük Selçuklu Devleti'nin son büyük hükümdarıdır Onun zamanında devlet tekrar eski gücünü toparlamaya başlamıştır Bu sebeple Sultan Sencer zamanı için ikinci imparatorluk devri adı verilir Sultan Sencer henüz Horasan meliki iken Gaznelileri ve Karahanlıları, 1121'de ise Afganistan'daki Gurlu Devleti'ni kendine bağlamıştır Ayrıca Selçuklu ülkesinin tamamında hâkimiyet kurarak birliği sağlamıştı Fakat 1141 yılında doğudan gelen Kara-Hıtaylar 'a karşı yaptığı Katavan Savaşı'nda yenilince itibarını kaybetti

Maverâünnehir Kara-Hıtayların eline geçti Ülkede tekrar otorite boşluğu doğdu Nitekim İran asıllı memurların fazla vergi istemesi üzerine, devletin asıl unsuru olan Oğuzlar (Türkmenler ) isyan ettiler, daha fazla toprak istediler Sultan Sencer soydaşı olduğu Oğuzlara esir düştü (1153) Oğuzlar Horasan bölgesini ellerine geçirdiler Sultan Sencer serbest bırakıldı Fakat bir müddet sonra öldü Sencer'in ölümüyle Büyük Selçuklu Devleti fiilen son bulmuştur (1157)Büyük Selçuklu Devleti, Karahanlılar ve Gazneliler ile başlayan Türk-İslâm devlet geleneğini sağlam temellere oturtan ilk büyük cihan devletidir

Daha sonra kurulan Türk devletlerine her açıdan örnek olmuşlardır C-Büyük Selçuklulara Bağlı Devletler Dandanakan Savaşı'ndan sonra yapılan kurultayda ülkenin çeşitli bölgelerine hanedan üyelerinin idareci olarak gönderildiğini belirtmiştik Gönderildikleri bölgelerde, devlete bağlı kalmak şartıyla kendi idaresini kuran bu kişiler, Melikşah'ın ölümünden sonra (1092) bağımsızlıklarını ilân etmeye başlamışlardır Bu dönemde ülke dörde bölünmüştür: Irak ve Horasan, Kirman, Suriye ve Anadolu Irak ve Horasan Selçukluları (1092-1194) Irak ve Horasan Selçuklu Devleti'nin merkezi durumundaydı Sultan Mehmet Tapar'dan sonra Selçuklu tahtına geçen oğlu Mahmut tahta geçtiği sırada amcası Sencer Horasan meliki idi Sencer Mahmut'u tahttan indirdi ve himayesine aldı Mahmud, merkezi Hemedan olan Irak Selçuklu Devleti sultanlığına getirilirken, Sencer büyük sultan sıfatıyla Horasan'daki Merv'de tahta oturdu (1119)

Irak Selçukluları, Azerbaycan'dan Fars bölgesine, Horasan Selçukluları ise Maverâünnehir'den Afganistan'a kadar uzanan bölgeleri içinde barındırmaktaydı Irak Selçuklularının son sultanı III Tuğrul devrinde yönetim aslında atabeylerin eline geçmişti Sultan Tuğrul'un Harezmşah Tekiş'e yenilmesiyle Irak Selçuklularının toprakları Harzemşahlara geçti (1194) Kirman Selçukluları ( 1092-1187) Çağrı Bey'in oğlu Kavurd , Selçukluların Kirman kolunun başı idi İran'ın güneyinde yer alan Kirman'dan başka Fars, Hürmüz ve Umman'ı da zapt etmişti Birkaç kez isyan eden Kavurd Sultan Melikşah tarafından boğdurulmuştu Yerine geçen oğulları Selçuklulara bağlı kaldılar Bir ara Gurlular'ın hâkimiyetine giren Kirman Selçuklularına Oğuz Başbuğu Dînar tarafından son verilmiştir (1187) Suriye Selçukluları ( 1092-1117) 1077 yılından beri Suriye Selçuklu meliki olan Tutuş, kendini sultan ilân ederek, Berkyaruk'un üzerine yürümüş, fakat yenilmişti (1095)
Oğullarından Rıdvan Halep'te, ve Dokak Şam'da hâkimiyetlerini ilân ettiler Halep hakimi Rıdvan Haçlılarla mücadele etti Bir ara sınırlarını Güney Anadolu'ya kadar genişletti 1117'ye gelindiğinde her iki bölgede de hâkimiyet, atabeylerin eline geçmişti Türkiye Selçukluları (1075-1308) Türkiye Selçukluları kolu, Arslan Yabgu'nun oğlu Kutalmış'ın neslindendir Kutalmış'ın oğlu Süleyman Şah 1075'te İznik'i almış ve oğlu I Kılıçarslan burada hükümdarlığını ilân etmiştir (1092) Daha sonraları Konya başkent olmuştur Türkiye Selçukluları İlhanlılar tarafından ortadan kaldırılmıştır (1308) Atabeylikler Ülke idaresini öğrenmek için çeşitli bölgelere gönderilen şehzadeleri eğitmek ve onlara vekillik etmekle görevlendirilen tecrübeli komutanlara atabey denilmektedir Atabeyler Selçuklu Devleti'nin zayıfladığı zamanlarda bölgedeki gücünü ve nüfuzunu artırarak, idareyi tamamen ellerine geçirmişlerdir Böylece atabeylik adı verilen sülâleler ortaya çıkmıştır Büyük Selçuklular zamanında ortaya çıkan atabeylikler şunlardır: Salgurlular (1147-1284) Oğuzların Salgur (Salur) boyundan Atabey Sungur tarafından kurulmuştur Güney İran'daki Fars bölgesinde kurulduğu için Fars Atabeyliği olarak da bilinir Merkezi Şiraz idi İlhanlıların hâkimiyetinden sonra 1284'te sülâle sona ermiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.