Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
peygamberimizin, sükÛtu

Peygamberimizin Sükutu

Eski 09-08-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peygamberimizin Sükutu



Peygamberimizin Sükutu
Peygamberimizin Sükutu

Vakar; ağırbaşlılık, temkinli davranmak, ciddi, haysiyet sahibi olmak anlamına gelir ki, kibir, gurur ve bencillik gibi kötü huylardan farklıdır

Vakar, imandan gelen bir ciddiyet ve ağırbaşlılık iken, gurur, imandaki zaafın bir neticesi olarak görülür Mesela bir idarecinin makamındaki ciddi olması vakar sayılırken, aynı ciddiyeti evinde sürdürmesi şefkata, merhamete, samimiyet ve içtenliğe aykırı düşer

Peygamberimiz son derece vakarlı, ciddi ve izzet sahibi idi Onun peygamberlik vakarı, görene önce bir ürperti ve korku verir, fakat daha sonra onun ne kadar şefkatli bir insan olduğunun farkına varırdı Peygamberlik gibi yüce bir görevi omuzlayan insanın, etrafında bulunan binlerce Müslümana hak ve hakikat dersi veren bir insanın ciddi ve vakarlı olması kadar tabii bir şey yoktur Zaten vakar, peygamberliğin en önemli özelliklerinden birisi olarak belirtilmektedir

Peygamberimiz ciddiyete zarar veren hareketlerde bulunmazdı Onun konuşması hikmetle doluydu Boş ve lüzumsuz sözler söylemezdi Dedikodu yapmaz; kimsenin aleyhinde bulunmadığı gibi, başkalarını o halde görürse de engel olurdu

Gülmesi sadece tebessümdü Sadece gülümserdi Gözlerinin içi gülerdi, yüzü ışıl ışıl olurdu, Tatlı ve şirin bir durum alırdı Sesli olarak gülmez, kahkaha atmazdı Hoşuna giden bir şey olur veya sevindirici bir haber duyarsa, sadece dişleri görünür ve inci gibi parlardı

Peygamberimizin oturuşu da gayet vakarlı idi Oturduğu zaman cübbesiyle ayaklarını ve dizlerini örter, elleriyle kendisine çekidüzen verirdi Başkalarını rahatsız edecek veya üzecek hareketlerde hiçbir zaman bulunmazdı Çoğunlukla bağdaş kurarak veya dizüstü otururdu Sağa sola yayılmaz, ayaklarım uzatmazdı Özellikle kıbleye hiç uzatmazdı

Peygamberimizin yürümesi de vakurdu Sağa sola bakışlarını salmaz, karşıya bakarak sert, fakat mütevazı adımlarla yürürdü Yürüyüşü yüksekten akan suyu andırırdı

Kısaca, Peygamberimiz konuşmasında, susmasında, oturmasında, yürümesinde, ibadetinde ve bütün yaşayışında vakur bir insandı

Peygamberimizin halinde sükût, yani sessizlik hakimdi Sükûtu çok sever, ihtiyaç olmadan konuşmazdı Güzel konuşmayan veya konuşurken edep ve terbiyeye uymayan kişiden yüzünü çevirirdi

Sahabîlere, "Resulullahla sohbet eder miydiniz?" diye sorduklarında, onlar, "Evet, fakat o çok az konuşurdu" şeklinde cevap verirlerdi

Peygamberimiz konuşsa dahi az ve öz konuşur, lüzumsuz lakırdı yapmazdı

Ebû Mâlik, babasından Peygamberimizin konuşması ve susması ile ilgili gördüklerini şöyle anlatıyor:

"Biz çocukken Resulullahın (asm) meclisinde otururduk Ben ondan daha az konuşan hiçbir kimse görmedim Bazı Sahabîler konuşup da sözü uzattıkları zaman tebessüm ederdi"

Peygamberimizin üvey evladı Hind ise, Peygamberimizin sükûtunu şu şekilde anlatır:

"Onun sükûtu dört şekilde olurdu:

"Söylenenlere karşı tahammül ve sabrederek, başkalarına sataşmaktan kaçınmak için, başkalarından hoşuna giden bir hareket görürse takdir manasında ve tefekkür için susardı"

Sükûtu, bedene kolay ve hafif gelen bir ibadet olarak vasıflandıran Peygamberimiz, bir meselenin mahiyetini bilmeden peşin fikirle konuşan kimseleri de ikaz ederdi

Yine Peygamberimiz, Sahabîlerin sorusu üzerine cihat, oruç ve zekâttan sonra en hayırlı ibadetin sükût olduğunu bildirerek, şöyle buyuruyordu: "Susmak, konuşunca da hayır konuşmak" Muaz bin Cebel'in, "Dilimizin söylediklerinden mes'ul olur muyuz?" demesi üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"insanları Cehenneme yüzüstü düşürecek olan şey, dillerinden başkası değildir Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa, ya hayır söylesin, ya da sussun Hayır konuşun, faydalanın, kötü konuşmayın ki, selâmette olasınız"

Yerinde konuşmanın, boş yere söz söylememenin önemini her fırsatta Peygamberimiz bildirmektedir Bazen de Sahabîlerin sorusu üzerine bu meseleye dikkatimizi çekmektedir

Ubade bin Samit anlatıyor:

Bir gün Peygamber Efendimiz bineğine binerek Sahabîleri ile birlikte bir yolculuğa çıktı Sahabîlerden hiçbiri onun önüne geçmiyor, hep sağında ve solunda yürüyorlardı Muaz bin Cebel sordu:

"Yâ Resulallah! Allah'tan bizim günümüzü sizin gününüzden önce getirmesini dilerim Allah o günü bize göstermesin Şayet size bir şey olursa sizden sonra hangi amelleri yapmamızı tavsiye edersiniz?"

Peygamber Efendimiz:

"Allah yolunda cihada devam ediniz"

Muaz:

"Anam babam size feda olsun"

Peygamber Efendimiz:

"Allah yolunda cihad çok iyi bir şeydir Fakat bugünkü insanlar için ondan daha önemli bir şey vardır"

Muaz:

"Ondan daha önemli şey herhalde oruç tutmak ve sadaka vermektir"

Peygamber Efendimiz:

"Oruçla sadaka elbette iyi şeylerdir Fakat onlardan daha önemli bir şey vardır"

Bunun üzerine Muaz iyi bildiği bütün şeyleri sırasıyla söyledi Peygamberimiz hepsine de:

"Daha önemli bir şey vardır" diye cevap verdi

Sonunda Muaz:

"Öyleyse yâ Resulallah açıklayın bize O önemli olan şey nedir?"

Peygamber Efendimiz dilini göstererek:

"Bununla, iyilikten başka hiçbir şey söylememektir" buyurdular

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.