|
|
Konu Araçları |
arasindaki, diyalog, efendimiz, sav, şeytan |
Efendimiz (S.A.V) Ve Şeytan Arasindaki Diyalog |
09-08-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Efendimiz (S.A.V) Ve Şeytan Arasindaki DiyalogEFENDİMİZ (SAV) ve ŞEYTAN ARASINDAKİ DİYALOG EFENDİMİZ (SAV) ve ŞEYTAN ARASINDAKİ DİYALOG İbn-i Abbas (ra) Hz'inden naklen Muaz bCebel rivayet ediyor: -Bir gün Resululah (sav) ile beraberdik Ansardan birinin evinde toplanmıştık Tam bir cemaat olmuştuk Sohbete dalmıştık Bu arada, dışarıdan bir ses geldi: -Ev sahibi, içeridekiler, eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim var Görülecek işim var Bunun üzerine, herkes Resülullah (sav) Efendimizin yüzüne bakmaya başladı Orada ve her zaman büyük oydu, izin ondan çıkacaktı Resülullah (sav) Efendimiz, du-ruma vakıf oldu ve: -"Bu seslenen kimdir, bilir misiniz?" Buyurdu Biz hep birden şöyle dedik: -En iyi bilen Allah Resulüdür Bunun üzerine Resülullah (sav) Efendimiz: -"O, lain İblistir -Şeytandır Allah'ın làneti onun üzerine olsun" Buyurunca; hemen Hz Ömer: -Ya Resülullah, bana izin veriniz onu öldüreyim Resülullah (sav) Efendimiz bu izni vermedi; şöyle buyurdu: -"Dur ya Ömer, bilmiyor musun ki; Ona belli bir vakte kadar mühlet verilmiştir, öldürmeyi bırak" Sonra şöyle buyurdu: -"Kapıyı ona açın gelsin O, buraya gelmek için emir almıştır Diyeceklerini anlamaya çalışınız Size anlatacaklarını iyi dinleyiniz" -Kapıyı ona açtılar, İçeri girdi ve bize göründü Bir de baktık ki, şekli şu: Bir ihtiyar Şaşı Aynı zamanda köse Çenesinde altı veya yedi kadar kıl sallanıyor At kılı gibi Gözleri yukarı doğru açılmış Kafası, büyük bir fil kafası gibi Dudakları da, bir manda dudağına benziyordu Sonra, şöyle bir selam verdi: -Selàm sana ya Muhammed; Selàm sizlere ey cemaat-ı müslimin Onun bu selàmına Resülullah (sav) şu mukabelede bulundu: - "Selàm Allah'ındır ya lain" Şeytan şöyle anlatmaya başladı: -Benim buraya gelişim, kendi arzumla olmadı Mecburen geldim Resülullah (sav) Efendimiz sordu: -"Nedir o mecburiyet?" Şeytan anlattı: - İzzet sahibi Rabbın katından bana bir melek geldi: ve dedi ki: Allah-ü Teàlà sana emir veriyor: Muhammed'e gideceksin Ama düşük ve zelil bir halde Tevazu ile Ona gideceksin ve àdemoğullarını nasıl kandırdığını söyleyeceksin bir bir ona Sonra O; sana ne sorarsa doğrusunu diye-ceksin Sonra Allah-ü Teàlà buyurdu ki: -Söylediklerine bir yalan katarsan, doğruyu söylemezsen, seni kül ederim; rüzgàr savurur, düşmanların önünde, seni rüsvay ederim İşte böyle; ya Muhammed, o emir üzerine sana geldim Arzu ettiğini bana sor Şayet bana sorduklarına doğru cevap vermezsem; düşmanlarım benimle eğlenecek Şu muhakkak ki, düşmanlarımın eğlencesi olmaktan daha zor bir şey yoktur Bundan sonra, Resülullah (sav) Efendimiz şöyle sordu: -"Madem ki, sözlerinde doğru olacaksın O halde bana anlat: Halk arasında en çok sevmediğin kimdir ?" Şeytan şu cevabı verdi: -Sensin ya Muhammed Allah'ın yarattıkları arasında senden daha çok sevmediğim kimse yoktur Sonra senin gibi kim olabilir? Resülullah (sav) Efendimiz sordu: -"Benden sonra, en çok kimlere buğuzlusun ve sevmezsin?" Şeytan anlattı: -Muttaki bir gence ki varlığını Allah yoluna vermiştir Bundan sonra, sual cevap aşağıdaki şekilde devam etti Resülullah (sav) Efendimiz sordu; şeytan anlattı: -"Sonra kimi sevmezsin?" -Kendisini sabırlı bildiğim, şüpheli işlerden sakınan âlimi -"Sonra?" -Temizlik işinde yıkadığı yerleri üç defa yıkamaya devam eden kimseyi -"Sonra?" -Sabırlı olan bir fakiri ki; ihtiyacını hiç kimseye anlatmaz Halinden şikayet etmez -"Peki, bu fakirin sabırlı olduğunu nereden bilirsin?" Ya Muhammed, ihtiyacını kendi gibi birine açmaz Her kim ihtiyacını kendi gibi birine üç gün üst üste anlatırsa, Allah onu sabredenlerden yazmaz Sabırlı kimselerin işi buna benzemez -Hasılı, onun sabrını; halinden, tavrından ve şikayet etmeyişinden anlarım -"Sonra kim?" İblisin cevabı: -Şükreden zengin -"Peki, ama o zenginin şükreden olduğunu nasıl anlarsın?" -Onu görürsem ki, aldığını helâl yoldan alıyor ve mahalline harcıyor Bilirim ki: O şükreden bir zengindir Resülullah (sav)Efendimiz bu defa mevzuu değiştirdi ve ona başka bir sual sordu: -"Pe ki, ümmetim namaza kalkınca, senin halin nice olur?" -Ya Muhammed, beni bir sıtma tutar Titrerim -"Neden öyle olursun; ya lain?" -Çünkü bir kul, Allah için secde edince bir derece yükselir -"Peki ya oruç tuttukları zaman nasıl olursun?" -O zaman da bağlanırım Taa, onlar iftar edinceye kadar -"Peki, ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun?" -O zaman da çıldırırım -"Peki, ya Kur'an okudukları zaman nasıl olursun?" -O zaman da, eririm Tıpkı ateşte eriyen bir kurşun gibi -"Peki, ya sadaka verdikleri zaman halin nasıldır?" -Ha işte o zaman halim pek yaman olur Sanki sadaka veren, bir testere alır eline ve beni ikiye böler Resülullah (sav) Efendimiz sebebini sordu: -"Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin, yâ Ebamürre?" -Bunun üzerine İblis: -Onu da anlatayım dedikten sonra: -Çünkü sadakada dört güzellik vardır Şöyle ki: 1-Allah-ü Teâlâ, sadaka verenin malına ihsan eyler 2-O, sadaka veren kimseyi halkına sevdirir 3-Allah-ü Teâlâ, onun verdiği sadakayı, cehennemle arasında bir perde yapar 4-Allah-ü Teâlâ, belâyı, sıkıntıyı ve ahları ondan defeder Bundan sonra, Resülullah (sav) Efendimiz ashabı hakkında ona bazı sorular sordu: -"Ebubekir için ne dersin?" İblis buna şu cevabı verdi: -O bana, cahiliyet devrinde bile itaat etmedi İslâm'a girdikten sonra nasıl bana itaat eder? -"Peki, Ömer b Hattab için ne dersin?" İblis'in buna cevabı: -Allah'a yemin ederim ki, her gördüğüm yerde ondan kaçtım -"Peki Osman bAffan için nedersin?" -Ondan Utanırım hem de çok nasıl ki, Rahman'ın melekleri de ondan utanırlar -"Peki, Ali b Ebütalib için ne dersin" İblis onun için de şöyle dedi: -Ah, onun elinden bir kurtulsam O, kendi başına kalsa; ben de kendi başıma kalsam O, beni bıraksa ben de onu bıraksam Ben onu bırakırım; ama o beni bırakmaz Resülullah (sav) Efendimiz, soruları sorduktan ve şeytanın verdiği cevaplar da kısmen bittikten sonra, şöyle buyurdu: -"Ümmetime saadet ihsan eden; seni de taa, belli bir vakte kadar şaki kılan Allah'a hamd olsun" Resülullah (sav) Efendimizin o cüm-lesini duyan lain İblis şöyle dedi: -Heyhat, heyhat Ümmetin saadeti nerede? Ben, o belli vakte kadar diri kaldıkça, sen ümmetin için nasıl ferah duyarsın? Ben, onların kan mecralarına girerim Etlerine karışırım Ama onlar, benim bu halimi göremez ve bilemezler Beni yaratan ve baas gününe kadar bana mühlet veren Allah'a yemin ederim ki: Onların tümünü azdırırım Cahillerini ve âlimleriniÜmmilerini ve okumuşlarını Facirlerini ve âbidleriniHasılı, bunların hiçbiri elimden kurtulamaz Fakat, Allah'ın hâlis kullarını Evet, bunları azdıramam Bunun üzerine Resülullah (sav) Efendimiz sordu: -"Sana göre ihlâs sahibi olan muhlis kullar kimdir?" Bu suale İblis şu cevabı verdi: -Bilmez misin? Yâ Muhammed, bir kimse ki, dirhemini ve dinarını sever O, Allah için bir ihlâsa sahip değildir Bir kimseyi görürsem ki; dirhemini ve dinarını sevmez; övülmekten, methedilmekten hoşlanmaz bilirim ki o: İhlâs sahibidir Hemen onu bırakır kaçarım Bir kul, malı ve övülmeyi sevdiği süre, kalbi ve dünya arzularına bağlı kaldığı müddet, o size vasfını yaptığım kimseler arasında bana en çok itaat edendirBilmez misin ki; mal sevgisi, büyük günahların en büyüğüdür Bilmez misin ki; yâ Muhammed, baş olma sevgisi yine büyük günahların en büyükleri arasındadır İblis anlatmaya devam etti: -Yâ Muhammed, bilmez misin? Benim yetmişbin tane çocuğum var Bunların her birini bir başka yere tayin etmişimdir Sonra o her çocuğumla birlikte yine yetmişbin tane şeytan vardır Onların bir kısmını ulemaya gönderdim Bir kısmını gençlere yolladım Bir kısmını da, meşayihe saldım Bir kısmını da, ihtiyar kadınlara musallat ettim Gençlere gelince; aramızda hiçbir anlaşmazlık yoktur Onlarla gayet iyi geçiniriz Çocuklara gelinceonlarla da, bizimkiler istedikleri gibi birlikte oynarlar Bizimkilerin bir kısmını da, âbidlerin başına dert ettim Bir tepeden öbürüne hep dolaştırıp dururlar Öyle bir hal alırlar ki; başlarlar, sebeplerden herhangi birine sövmeye İşte böylece, onlardan ihlâsı alırım Onlar, bu haller ile, yaptıkları ibadeti, ihlâssız yaparlar gayrı Ama, bu hallerinin farkında olmazlar İblis, bundan sonra aldattığı bir rahibin hikâyesini anlatmaya geçti Ve şöyle dedi: -Bilmez misin, yâ Muhammed, Rahip Barsisa; tam yetmiş yıl ihlâs ile Allah'a ibadet etti Bu ibadetleri sonunda, ona öyle bir hal ihsan edilmişti ki: Her dua ettiği hasta, duası bereketi ile şifa buluyordu Onun peşine takıldım; hiç bırakmadım Zina etti Katil oldu Sonunda da küfre girdi Bu o kimsedir ki; Allah-ü Teâlâ aziz kitabında, onu şöyle anlatır: -"Şeytanın hali gibidir ki; o insana: - Kâfir olDedi Vaktaki o kâfir oldu; bu defa ona şöyle dedi: -Ben, senden uzağımBen âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım"(59/16) YALAN Bilmez misin ya Muhammed, yalan bendedir ve ilk yalan söyleyen de benim Her kim yalan söylerse o benim dostumdur Her kim yalan yere yemin ederse o benim sevgilimdir Bilmez misin yâ Muhammed, ben Adem'e ve Havva'ya yalan yere Allah adına and içtim -"Muhakkak, ben size nasihat ediyorum" (7/16) Dedim Bunu yaparım; çünkü yalan yere yemin gönlümün eğlencesidir GIYBET-KOĞUCULUK Gıybet ve koğuculuğa gelinceOnlar da, benim meyvelerim ve şenliğimdir NİKAH ÜZERİNE YEMİN ETMEK -Her kim, telâk üzerine yemin ederse günahkâr olacağından endişe edilir İsterse bir defa olsun İsterse doğru bir şey üzerine olsun Her kim, talâkı ağzına alırsa taa, hakikat belli oluncaya kadar karısı ona haram olur Onlar bu halleri ile, kıyamete kadar meydana getirecekleri çocuklar, hep zina çocuğu olur Ağza alınan o talâk kelimesi yüzünden, hepsi cehenneme girer NAMAZ -Yâ Muhammed, namazı an bean tehir edene gelince onu da anlatayım O, her ne zaman ki, namaza kalkmak ister; tutarım Ona vesvese veririm Derim ki: -Henüz vakit var Sen de meşgulsün Hele şimdilik işine bak Sonra kılarsın Böylece o: Vaktinin dışında namazını kılarVe bu sebepten onun kıldığı namaz yüzüne atılır Şayet o kimse, beni mağlup edersebu sefer onun hesabını namazından görmeye bakarım O namazın içinde iken: -Sağa bak sola bak Derim O da, bakar O ki böyle yaptı yüzünü okşar alnından öperim Bundan sonra ona: -Sen, ebedi yaramaz bir iş yaptın Derim ve böylece onun huzurunu bozarım Sen de bilirsin ki yâ Muhammed, her kim namazda sağa ve sola çokça bakarsa, Allah onun namazını kabul etmez Bundan da ona mağlup olursam Yalnız başına namaz kıldığı zaman yanına giderim Ve ona: Çabuk namaz kılmasını emrederim O da, başlar; namazını çabuk çabuk kılmaya Tıpkı horozun, gagası ile yerden bir şeyler topladığı gibi Bu işi, ona yaptırmakta da, başarı kazanamazsam; bu sefer cemaatle namaz kılarken onun yanına varırım Orada onun başına bir gem takarımBaşını imamdan evvel secdeden ve rükûdan kaldırırım İmamdan evvel de, secde ve rükû yaptırırım İşte o böyle yaptığı için, kıyamet günü Allah onun başını eşek başına çevirir O kimse, bunda da beni yenerse Bu defa, ona namazda parmaklarını çıtlatma-sını emrederim Böylece o; Beni tesbih edenlerden olur Ama bu işi ona namaz içinde yaptırmaya muvaffak olursam Bunda da, ona mağlup olursam Bu sefer ona tekrar giderim Namaz içinde iken burnuna üflerim Ben üfleyince, o esnemeye başlar Şayet o, bu esneme esnasında elini ağzına kapamazsa onun içine küçük bir şeytan girer, dünya hırsını ve dünyevi bağlarını çoğaltır İşte bundan sonra o kimse: Hep bize itaat eder, Sözümüzü dinler Dediklerimizi yapar Şeytan bundan sonra, konuşmasına şöyle devam etti: -Sen, ümmetin hangi saadetinden ferah duyarsın ki? Ben onlara, ne tuzaklar kurarım ne tuzaklar Miskinlerine, çaresizlerine ve zavallılarına giderim Namazı bırakmalarını emrederim Ve onlara derim ki: -Namaz size göre değil O, Allah'ın âfiyet ihsan ettiği ve bolluk verdiği kimseler içindir Sonra da hastalara giderim: -Namaz kılmayı bırak Derim Çünkü Allah-ü Teâlâ: -"Hastalara zorluk yok" (24/61) Buyurduİyi olduğun zaman çokça kılarsın Ve böylece o, namazını bırakır Hatta küfre degidebilir Şayet o, hastalığında namazını terk ederek ölüp giderseAllah'ın huzuruna çıkarken, Allah-ü Teâlâ'yı öfkeli bulur Sonra şöyle dedi: -Yâ Muhammed, eğer bu sözlerime yalan kattımsa, beni akrep soksun Sonra eğer yalan varsa Allah'tan dile; beni kül eylesin İblis bundan sonra, konuşmalarına devam etti ve şöyle dedi: -Yâ Muhammed, sen ümmetin için ferah mı duyuyorsun? Halbuki ben onların altıda birini dininden çıkardım Bundan sonra Resülullah (sav) Efendimiz ona, yani İblis'e kısa kısa bazı sorular sordu: O da bunlara cevap verdi: -"Ya lain, senin oturma arkadaşın kimdir?" -Faiz yiyen -"Dostun kim?" -Zina eden -"Yatak arkadaşın kim?" -Sarhoş -"Misafirin kim?" -Hırsız -"Elçin kim?" -Sihirbazlar -"Gözün nuru nedir?" -Kadın boşamak -"Sevgilin kim?" -Cuma namazı bırakanlar Resülullah /sav) Efendimiz bu defa başka bir mevzua geçti ve şöyle sordu: -"Ya lain, senin kalbini ne kırar?" -Allah yolunda cihada koşan atların kişnemesi -"Peki, senin cismini ne eritir?" -Tövbe edenlerin tövbesi -"Peki, ciğerini ne parçalar, ne çürütür?" -Gece ve gündüz, Allah'a yapılan bol bol istiğfar -"Peki, yüzünü ne buruşturur?" -Gizli sadaka -"Peki, gözlerini kör eden nedir?" -Gece namazı -"Peki, başını eğdiren nedir?" -Çokça kılınan cemaatle namaz Resülullah (sav) Efendimiz tekrar bir başka mevzua geçti ve şöy-le sordu: -"Sana göre insanların en saadet-lisi kimdir?" -Namazlarını bilerek kasten bırakanlar -"Peki, sana göre insanların en şa-kisi kim?" -Cimriler -"Peki, seni işinden ne alıkoyar?" -Ulema meclisleri -"Peki, yemeğini nasıl yersin?" -Sol elimle parmaklarımın ucu ile -"Peki, sam yeli estiği zaman ve ortalığı sıcaklık bastığı zaman çocuklarını nerede gölgelendirirsin?" -İnsanların tırnakları arasında Resülullah (sav) Efendimiz bundan sonra, bir başka mevzuu sordu İblis de cevap verdi -"Rabbından neler talep ettin?" -On şey talep ettim -"Nedir onlar, ya lain?" 1- Allah'tan diledim ki, beni âdemoğullarının malına ve evlâdına ortak ede Bu, ortaklık talebimi yerine getirdi Ki bu: -"Onlara ortak ol Mallarına ve çocuklarına Onlara vaad et Halbuki şeytan onlara en çok gurur vaad eder" (17/64) Ayet-i Celilesi ile sabittir Her besmelesiz kesilen hayvan etinden yerim faiz ve haram karışan yemekten de yerim Şeytandan Allah'a sığınılmayan malın da ortağıyım Cinsi münasebet anında; Allah'a şeytandan sığınmayan kimse ile birlikte hanımı ile birleşirim Ve o birleşmeden hasıl olan çocuk, bize itaat eder Sözümüzü dinler Her kim hayvana binerken, helâl yola gitmeyi değil de, aksini isteyerek binerse, ben de onunla beraber binerim Yol arkadaşı ve binek arkadaşı olurum Bu da Ayet-i Kerime ile sabittir Allah-ü Teâlâ bana şu emri verdi: -"Onlar üzerine süvarilerinde, piyadelerinde yaygara çıkart" (17(64) 2- Allah-ü Teâlâ'dan diledim ki: Bana bir ev vere Bu dilediğim üzerine hamamları bana ev olarak verdi 3- Diledim ki; bana bir mescid vere Pazar yerlerini bana birer mescid yaptı 4- Benim için bir okuma kitabı vermesini istedim Şiirleri bana okuma kitabı yaptı 5- İstedim ki; benim için bir ezan vere Mezmurları verdi 6- Diledim ki; bana bir yatak arkadaşı veresarhoşu verdi 7- Diledim ki; bana yardımcılar vere Bunun için de kaderiye mensuplarını verdi 8- İstedim ki; bana kardeşler vere Mallarını boş yere israf edenleri verdi Bir de masiyet yoluna para harcayanları Bunlar da şu Ayet-i kerime ile sabittir: -"O kimseler ki; mallarını boş yere harcarlar Onlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır" (17/27) Bir ara Resülullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu: -"Eğer söylediklerini, Allah'ın kitabındaki âyetlerle ispat etmeseydin Seni tasdik etmezdim" Bundan sonra iblis şöyle devam etti: 9- Yâ Muhammed, Allah'tan diledim ki, âdemoğullarını ben göreyim; ama onlar beni görmeyeler Bu dileğimi de yerine getirdi 10- Diledim ki; âdemoğullarının kan mecralarını bana yol yapa Bu da oldu Böylece ben, onlar arasında akıp giderim gezerim hem nasıl istersem Bütün bu isteklerimi verdi -"Hepsi sana verildi" Buyurdu Ve ben bu hallerimle iftihar ederim Sonra Şunu da ekleyeyim ki; benimle beraber olanlar, seninle beraber olanlardan daha çoktur -İşteböylece kıyamete kadar Âdemoğullarının ekserisi benimle beraber olurlar Bundan sonra İblis şöyle anlattı: -Benim bir oğulum vardır Adı: ATEME'dir Bir kul, yatsı namazını kılmadan uyursa gider; onun kulağına bevleder Eğer böyle olmasaydı; imkân yok, insanlar, amazlarını eda etmeden uyuyamazlardı Benim bir oğulum daha vardır ki; onun adı da; MÜTEKAZİ'dir Bunu vazifesi de; yapılan gizli amelleri yaymaya çalışmaktır Meselâ: Bir kul, gizli bir taat işlerse ve bu yaptığını da gizlemeye çalışırsa MÜTEKAZİ onu dürter En sonunda o gizli amelin yayılmasına ve açığa çıkarmaya muvaffak olur Böylece: Allah-ü Teâlâ o amel sahibinin yüz sevabının doksan dokuzunu imha eder biri kalır Çünkü, bir kulun yaptığı gizli bir amel için tam yüz sevap verilir Sonra benim bir oğlum daha vardır ki; onun adı da KÜHAYL'dir Bunu işi de insanların gözlerini sürmelemektir Bilhassa, ulema meclisinde ve hatip hutbe okurken Bu sürme onların gözüne çekildi mi uyuklamaya başlarlar Ulemanın sözlerini işitemezler Böylece hiç sevap alamazlar Bundan sonra İblis şöyle anlattı: - Hangi kadın olursa olsun Onun kalktığı yere şeytan oturur Sonra her kadının kucağında mutlaka bir şeytan durur Ve onu, bakanlara güzel gösterir Sonra o kadına bazı emirler verir Meselâ: - Elini kolunu dışarı çıkar; göster Der O da, bu emri tutar Elini, kolunu açar, gösterir Bundan sonra, o kadının haya perdesini tırnakları ile yırtar İblis, bundan sonra; Resülullah (sav) Efendimize kendi durumunu anlatmaya başladı: -Yâ Muhammed, bir kimseyi delâlete sürüklemek içim elimde bir imkân yoktur Ben, ancak vesvese veririm ve bir şeyi güzel gösteririm o kadar Eğer delâlete sürüklemek elimde olsaydı; yeryüzünde: - Allah'tan başka ilâh yoktur ve Muhammed Allah'ın Resülüdür Diyen herkesi, oruç tutanı ve namaz kılanı hiç bırakmazdım Hepsini delâlete düşürürdüm Nasıl ki; senin elinde de, hidayet nevinden bir şey yoktur Sen ancak Allah'ın tebliğ eden Resulüsün Şayet hidayet elinde olsaydı; yeryüzünde tek kâfir bırakmazdın Sen, Allah'ın halkı üzerine bir hüccetsin ben de, kendisi için ezelde şekavey yazılan kimselere bir sebebim Said olan kimse, taa, ana karnında iken saiddir Şaki olan da, yine ana karnında iken şakidir Saadet ehli kılan Allah Şekavet ehli kılan da Allah Bundan sonra Resülullah (sav) Efendimiz şu Ayet-i Kerimeyi okudu: -"Bunlar, taa, sonuna kadar böyle değişik şekilde devam eecek Ancak Rabbın esirgedikleri hariç" (11/119) -"Allah'ın emri behemehal yerini bulan bir kaderdir" (33/3 Bundan sonra, Resülullah (sav) Efendi-miz, İblis'e şöyle buyurdu: -"Ya Ebamürre, acaba senin bir tövbe etmen ve Allah'a dönmen mümkün değil mi? Cennete girmene kefil olurum Söz veririm" Bunun üzerine İblis şöyle dedi: -Yâ Resülullah, iş verilen hükme göre oldu Kararı yazan kalem de kurudu Kıyamete kadar olacak işler olacaktır Seni Peygamberlerin efendisi kılan, cennet ehlinin hatibi eyleyen ve seni halkı içinden seçen ve halkı arasında bir gözde yapan, beni de şakilerin efendisi kılan ve cehennem ehlinin hatibi eyleyen Allah'tır Ve O: Bütün noksan sıfatlardan münezzehtir Ve İblis, cümlelerini şöyle tamamladı: -İşte bu söylediklerim, sana son sözümdür Ve bütün söylediklerimi de doğru söyledim Evvel, âhir, zahir, batın, âlemlerin Rabbı olan Allah'a hamd olsun Efendimiz Muhammed Nebiye Allah selât eylesin Keza onun âline de ashabına da Amin! |
|