|
|
Konu Araçları |
hayatı, hayatının, muhammedin, uzun, özeti |
Hz Muhammed'in Uzun Hayatı - Hz Muhammedin Hayatının Uzun Özeti |
09-08-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hz Muhammed'in Uzun Hayatı - Hz Muhammedin Hayatının Uzun ÖzetiHz Muhammed'in Uzun Hayatı Hz Muhammed'in Uzun Hayatı - Hz Muhammedin Hayatının Uzun Özeti Hz Muhammed'in uzun hayatı Hz Muhammed'in (SAV) Hayatı (571-632) Hz Muhammed (sas) Mekke'de doğdu 40 yaşında Peygamber oldu 23 yıllık Peygamberlik hayâtının 13 yılı Mekke'de, 10 yılı da Medine'de geçti Medine'de 63 yaşında vefât etti Bu sebeple: Hz Muhammed (sas) 'in hayâtı (571-632): a) Peygamberliğinden Önceki Hayâtı (571-610), b) Peygamberlik Devri (610-632) olmak üzere iki kısma ayrılır Peygamberlik devri de: a) Mekke devri (610-622) b) Medine devri (622-632) olarak iki döneme ayrılır Bu sebeple Siyer ve İslâm Târihi ile ilgili kitaplarda, Rasûlullah (sas)'in hayâtı, "Peygamberlikten (Bi'setten) öncesi" ve "Peygamberlik devri" diye iki devreye ayrılarak incelenmiştir Peygamberlikten önceki hayatını da: 1- Çocukluk devresi (8 yaşına kadar olan süre), 2- Gençlik çağı (8-25 yaşına kadar olan devre), 3- Evlilik dönemi (25-40 yaşı arasındaki devre) olmak üzere genellikle üç bölüme ayırmışlardır Peygamber olduktan sonra, "Mekke Devri"nde geçen olayları incelerken, târihbaşı olarak, Peygamberliğin (Nübüvvetin) l 2 veya 5 inci yılı gibi, Nübüvvetin başlangıcını; "Medine devri" olaylarında ise,-Hicretin, 1, 2 veya 3 üncü yılı şeklinde Rasûl–i Ekrem (sas)'in Hicret olayını esâs almışlardır Bu kitapta da aynı usûle uyulacaktır Birinci Kısım Hz Muhammed (sas)'in Peygamberlikten Önceki Hayatı " Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik" 1-Hz Muhammed (sas)'in Çocukluk Dönemi 1- Doğumu: Hz Muhammed (sas) Milâddan sonra 571 senesi, Fil Yılı'nda, 12 Rebiülevvel (20 Nisan) pazartesi gecesi sabaha karşı, Mekke'nin doğusunda bulunan "Hâşimoğulları Mahallesi"nde, babasından kendisine mirâs kalan evde doğdu Arapların takvim başı olarak kullandıkları "Fil Vak'ası", Peygamberimiz (sas)'in doğumundan 52 gün kadar önce olmuştu(18) Abdülmuttalib, torununun doğumu şerefine verdiği ziyâfette çocuğun adını soranlara: "Muhammed adını verdim Dilerim ki, gökte Hakk, yeryüzünde halk, O'nu hayırla yâdetsinler" cevâbını verdi Annesi de "Ahmed" dedi (Muhammed, üstünlük ve meziyetleri anılarak çok çok övülüp senâ edilen; Ahmed de Cenab-ı Hakk'ı yüce sıfatları ile öven, hamdeden kimse demektir(19) İslâm târihçileri, Peygamberimiz (sas)'in doğduğu gece bir takım olağanüstü olayların meydana geldiğini naklederler O gece İran Kisrâsı (Hükümdarı)'nın Medâyin şehrindeki sarayının 14 sütûnu yıkılmış, mecûsîlerin İran'da Istahrâbat şehrinde bin yıldan beri yanmakta olan "ateşgede"leri sönmüş, Sâve (Taberiyye) gölü yere batmış, bin yıldan beri kurumuş olan Semâve deresi'nin suları taşmış, mecûsîlerin büyük bilgini Mûdibân korkunç bir rüya görmüş, Kâbe'deki putların yüz üstü devrildikleri görülmüştü Gerçekten O'nun doğması ile bütün dünyada hüküm sürmekte olan cehâlet ve küfür ateşi sönmüş, putperestlik yıkılmış, zulmün baskısı son bulmuştur 2-Soyu (Nesebi) Peygamberimiz HzMuhammed (sas)'in babası, Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah; annesi ise Vehb'in kızı Âmine'dir Babası Abdullah, Kureyş Kabîlesinin Hâşimoğulları kolundan, annesi Âmine ise Zühreoğulları kolundandır Her ikisinin soyu, bir kaç batın yukarıda, "Kilâb"da birleşmektedir Her ikisi de Mekke'lidir Peygamber (sas) Efendimiz, Hzİbrâhim'in büyük oğlu Hz İsmâil'in neslindendir Soyu Adnân'a kadar kesintisiz bellidir(20) Adnân ile Hzİsmâil arasındaki batınların sayısında neseb bilginleri ihtilâf etmişlerdir(21) Peygamber (sas) Efendimizin soyu, çok temiz ve çok şerefli bir neseb zinciridir Bir hadisi şerifte Rasûl-i Ekrem Efendimiz: "Ben devirden devire, (nesilden nesile, âileden âileye) seçilerek intikal eden Âdemoğulları soylarının en temizinden naklolundum, sonunda içinde bulunduğum 'Hâşimoğulları' âilesinden neş'et ettim", buyurmuştur(22) Diğer bir hadisi şerifte bu seçilme işi şöyle anlatılmıştır "Allah, Hz İbrâhim'in oğullarından Hz İsmâil'i, İsmâiloğullarından Kinâneoğullarını, Kinâneoğullarından Kureyşi, Kureyşden Hâşimoğul-larını, Hâşimoğullarından da beni seçmiştir" (23) Bir başka hadis-i şerifinde de Rasûl–i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Allah beni, dâima helâl babaların sulbünden, temiz anaların rahmine naklederek, sonunda babamla annemden ızhâr etti Âdem'den, anne-babama gelinceye kadarki nesebim içinde nikâhsız birleşen olmamıştır" (24) Hz Muhammed (sas)'in doğumundan iki ay kadar önce babası Abdullah, Suriye seyâhatinden dönerken Yesrib (Medine)'de hastalanarak 25 yaşında vefât etmiş ve orada defnedilmişti Peygamberimiz (sas)'e, babasından mirâs olarak beş deve, bir sürü koyun, doğduğu ev ve künyesi Ümmü Eymen olan Habeşli Bereke adlı bir câriye kalmıştır(25) 3-Hz Muhammed (sas) Süt Anne Yanında Başlangıçta çocuğu (3 veya 7 gün) annesi Âmine emzirdi(26) Sütü yetmediği için, daha sonra amcası Ebû Leheb'in azatlı câriyesi Süveybe tarafından emzirildi(27) Fakat Hz Muhammed (sas)'in devamlı süt annesi Hevâzin Kabîlesinin Sa'doğlulları kolundan Halîme oldu Mekke'nin havası ağır olduğu için, Mekkeliler yeni doğan çocuklarını çölden gelen süt annelere verirlerdi Çöl ikliminde çocuklar hem daha gürbüz yetişiyor, hem de bozulmamış (fasih) Arapça öğreniyorlardı Hz Muhammed (sas)'de bu âdete göre süt annesi Halîme'ye verildi Halîme, yetim bir çocuğu emzirmenin kârlı bir iş olmayacağı düşüncesiyle, başlangıçta tereddüt göstermişse de, daha sonra bu çocuğun evlerine uğur ve bereket getirdiğini görmüş ve O'nu öz çocuklarından daha çok sevmiştir Süt kardeşi Şeyma da bakımında annesine yardımcı olmuştur(28) HzMuhammed (sas) süt annesi ve süt kardeşleri ile sonraki yıllarda dâima ilgilenmiştir Halîme kendisini ziyârete geldiği zaman onu "anacığım" diyerek karşılamış, altına elbisesini yayarak, saygı göstermiştir(29) Hz Muhammed (sas) dört yaşına kadar, süt annesinin yanında çölde kaldı Dört yaşında Halîme çocuğu Mekke'ye götürerek annesine teslim etti İslâm târihçileri, bu esnada "şakk-ı sadr" (göğüs açma) olayının meydana geldiğini, çocukta görülen bu gibi olağanüstü hallerin Halîme'yi endişelendirdiğini, bu yüzden çocuğu annesine teslime mecbûr kaldığını naklederler(30) 4-Medine Ziyareti Hz Muhammed (sas) dört yaşından altı yaşına kadar, öz annesi Âmine ile kaldı, O'nun şefkat ve ihtimâmı ile yetişip büyüdü Altı yaşında iken, babasının Medine'de bulunan kabrini ziyâret etmek üzere, annesi ve sadık hizmetçileri Ümmü Eymen'le beraber Medine'ye gittiler Medine'deki akrabaları Neccâroğullarında bir ay kadar misâfir kaldılar Dönüşte, Medine'nin 23 mil güneyinde Ebvâ Köyü'nde Âmine hastalandı(31) Henüz doğmadan babasından yetim kalmış olan Hz Muhammed (sas) altı yaşında iken annesinden de öksüz kalıyordu Bu acıyı bütün varlığı ile hisseden anne, oğlunu şefkat dolu gözlerle süzdü Bağrına basıp uzun uzun öptü Masûm yüzüne bakarak "Her yeni eskiyecek, her fâni yok olup gidecek, Ben de öleceğim, fakat buna gam yemem, Namımı ebedi kılacak hayırlı bir halef bırakıyorum" anlamına bir şiir söyledi Bu sözlerden sonra vefât etti(32) Annesinin ölümünden sonra çocuğu Ümmü Eymen Mekke'ye götürüp dedesi Abdülmuttalib'e teslim etti Altı yaşından sekiz yaşına kadar, çocuğa dedesi Abdülmuttalib baktı Abdülmuttalib seksen yaşını geçmiş bir ihtiyârdı Peygamber (sas) Efendimiz sekiz yaşında iken dedesi de öldü Ölürken, on oğlu içinden Hz Muhammed (sas) Efendimizin yetiştirilmesini, öz amcası Ebû Tâlib'e bıraktı(33/1) Yıllar sonra, Hicret'in 6'ıncı yılı Hudeybiye Barışı dönüşünde Rasûlullah (sas) Efendimiz, annesinin kabrini ziyâret edip, teessürle gözyaşı döktü Annemin bana olan şefkatini hatırlayarak ağladım, buyurdu (33/2) Bir Gece Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi, Kumdan, ayın ondördü bir Öksüz çıkıverdi! Lâkin, o ne hüsrândı ki: Hissetmedi gözler; Kaç bin senedir, halbuki bekleşmedelerdi! Nerden görecekler? Göremezlerdi tabiî Bir kerre, zuhûr ettiği çöl, en sapa yerdi Bir kerre de, mâmûre-i dünyâ, o zamanlar, Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta; Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi! Fevzâ bütün âfâkına sarmıştı zemînin Salgındı, bugün Şark'ı yıkan, tefrika derdi Derken büyümüş, kırkına gelmişti ki Öksüz, Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi! Bir nefhada insanlığı kurtardı O Mâsum, Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi! Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi; Zulmün ki, zevâl aklına gelmezdi, geberdi! Âlemlere rahmetti, evet, şer–i mübîni, Şehbâlini, adl isteyenin yurduna gerdi Dünya neye sâhipse, O'nun vergisidir hep; Medyûn O'na cem'iyyeti, medyûn O'na ferdi Medyûndur O mâsûm'a bütün bir beşeriyyet Yârab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret Mehmed Âkif ERSOY (18) Siyer ve İslâm Târihi müellifleri, Rasûlüllah (sas)'in doğumunun Rebiülevvel ayında bir pazartesi günü sabaha karşı olduğunda genellikle ittifak etmişlerse de, ayın kaçıncı günü olduğu konusunda birleşememişlerdir Rasûlüllah (sas) 1 Rebiülevvel 11 H/27 Mayıs 632 M târihine rastlayan Pazartesi günü öğleden sonra vefât etmiştir (Bkz Tecrid Tercemesi,9/298 ve 11/5-6) Sahih hadislerde, Peygamber (sas) Efendimizin 63 yaşında vefât ettiği belirtilmiştir (Bkz Tecrid Tercemesi, 9/298, Hadis No 1442 ve 11/33, Hadis No1671) Rasûlüllah (sas)'in, Hz Mâriye'den olan oğlu İbrâhim'in vefât ettiği gün, güneş tutulmuştu (Bkz Buhârî, 2/29-30; Tecrid Tercemesi, 3/428, Hadis No 547) Mısır'lı Muhammed Felekî Paşa, yaptığı hesaplama ve araştırma sonucu, bu tutulma olayının, Milâdi 632 yılının 7 Ocak günü saat 830'a rastladığını tesbit etmiştir Rasûlüllah (sas)'in vefâtı, 1 Rebiülevvel 11 H/27 Mayıs 632 M Pazartesi günü olduğuna göre, Muhammed Felekî Paşa bu tarihten 63 kameri yıl geri giderek, Rasûlüllah (sas)'in doğumunun 9 Rebiülevvel/20 Nisan 571 veya 2 Rebiülevvel/13 Nisan 571 pazartesi olması gerektiği sonucuna varmıştır (Bkz Asr-ı Saadet 1/191) (19) Peygamberimizin en meşhûr ve Kur'an-ı Kerim'de geçen isimleri; "Muhammed" ve "Ahmed"dir Muhammed (sas) ismi Kur'ân-ı Kerîm'de 4 yerde (Âl-i İmrân Sûresi 144, Ahzâb Sûresi 40, Muhammed Sûresi 2 ve Fetih Sûresi 19); Ahmed ismi ise 1 yerde (Saf Sûresi, 6) geçmektedir Fetih Sûresinde bu ism–i şerif, ayrıca "Rasûlüllah" olarak vasıflanmıştır Saf Sûresinin 6 âyetinde ise: "Meryem oğlu İsâ: Ey İsrâiloğulları! Doğrusu ben, benden önce indirilen Tevrât'ı tasdik edici, benden sonra gelecek ve adı Ahmed olacak bir peygemberi de müjdeleyici olarak, Allah'ın size gönderilmiş bir peygemberiyim demişti" buyrulmuştur Bu ayet-i celilede Hz İsâ'nın, kendinden sonra "Ahmed" adında bir peygamberin geleceğini müjdelediği bildirilmektedir Bugün elimizde, Hz İsâ'ya indirilen İncil'in orjinal nüshası bulunmayıp, ondan çok sonraki târihlerde kaleme alınmış muharref nüshalar bulunduğundan Hz İsâ tarafından verilen bu müjdenin aslını bugünkü İncillerde aynen bulmak mümkün olmamaktadır Ancak Yunanca'dan Türkçe'ye çevrilen Yuhanna İncili'nin 14 babı'nın 26 âyeti şöyledir: "Baba'dan size göndereceğim "Tesellici", "Babadan çıkan hakikat Ruhu geldiği zaman benim için o şehâdet edecektir" Burada geçen "Tesellici" kelimesi, İncilin Yunancasında "Faraklit" dir İncil'in eski Arapça tercemelerinde bu kelime "Hammâd" veya "Hâmid" olarak terceme edilmiştir Nitekim bir kısım Hıristiyan bilginleri de bu kelimeyi "Hammâd, yani çok hamd eden kimse olarak açıklamışlardır ki aşağı yukarı "Ahmed" anlamındadır İncil'deki "Faraklit" kelimesini "Tesellici" diye terceme etmiş de olsalar, Hz İsâ ile Hz Muhammed (sas) arasında bilinen bir peygamber bulunmadığına ve günümüze kadar da zuhûr etmediğine göre, Hz İsâ'nın gönderileceğini bildirdiği "Tesellici" veya "Faraklit" Rasûlüllah (sas) den başka kim olabilir? (Bkz Tecrid Tercemesi, 9/291-293, Hadis No: 1439 ve izâhı) Buhârî'nin Cübeyr b Mut'ım'den rivâyetine göre, Hz Peygamber (sas)'in eski kutsal kitaplarda, eski ümmetlerce bilinen üç adı daha vardır: Mâhi, Hâşir, Âkıb Bu konuda şöyle buyurmuştur: "Bana âit beş yüce isim vardır Ben Muhammed ve Ahmed'im Ben Mâhi'yim, ki Allah benim (nübüvvetim)le küfrü izâle edecektir Ben Hâşir'im ki (kıyamet gününde) insanlar benim ardımdan haşrolunacaklardır Ben Âkib'im, Çünkü peygamberlerin sonuyum (Buhârî 4/11;Tecrid Tercemesi, 9/291, Hadis No: 1439; Müslim, 4/1827, Hadis No: 2354 Rasûlüllah (sas)'in diğer isimleri için bkz Tecrid Tercemesi, 9/291-294 ve 10/43) (20) Hz Muhammed (sas)'in Adnân'a kadar kesintisiz bilinen nesebi sırasıyla şöyledir: Abdullah, Abdülmuttalib, Hâşim, Abdümenâf, Kusayy, Kilâb, Mürre, Kâab, Lüey, Galib, Fihr (Kureyş), Mâlik, en-Nadr, Kinâne, Huzeyme, Müdrike, İlyâs, Mudar, Nizâr, Meadd, Adnân, (el-Buhârî, 4/238; İbn Hişâm, 1/1-2) Annesinin nesebi de şöyledir: Vehb, Abdümenâf, Zühre, Kilâb, Mürre Görüldüğü üzere her iki tarafın nesebi Kilâb'da birleşmektedir |
Hz Muhammed'in Uzun Hayatı - Hz Muhammedin Hayatının Uzun Özeti |
09-08-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hz Muhammed'in Uzun Hayatı - Hz Muhammedin Hayatının Uzun ÖzetiPeygamber Efendimizin hayatı özet Peygamberimizin hayatı kısa Kısaca Hz Muhammed sav hayatı Hz Muhammedin Hayatı 1 – DOĞUMU-AİLESİ-ÇOCUKLUĞU –GENÇLİĞİ Sevgili Peygamberimiz HzMuhammed(s),20 Nisan 571 yılında Mekke’de doğduAnnesinin adı Amine,babasının adı ise Abdullah’tır Peygamberimizin babası Abdullah,O daha doğmadan önce ölmüştüAna Muhammed ismini dedesi Abdulmuttalip vermişti O’nun dört tane ismi vardır: 1 – Muhammed 2 – Ahmet 3 – Mustafa 4 – Mahmut Doğduktan bir süre sonra Mekkedeki geleneklerden dolayı bir süre için süt aneye verildSüt annesi Halime O’na 4 yaşına gelinceye kadar baktıBöylece daha iyi bir havada yetişti 4 yaşından sonra annesi Amine Onu yanına geri aldı6 yaşına geldiğinde ise annesi Amine de öldü 6 yaşından sonra kendisine dedesi Abdulmuttalip bakmaya başladı 8 yaşına geldiğinde dedesi de vefat edince amcası Ebu Talip’in yanında kalmaya başladıAmcası O’na hem çocukluğunda ve gençliğinde baktı hem de Peygamber olduktan sonra Mekkelilerin Ona karşı yaptığı saldırıların çoğunu engellediAynı zamanda Mekkeliler kendisine zarar vermek isteseler bile,Ebu Talip’ten çekindikleri için ,bu planlarını terk etmek zorunda kaldılarPeygamberimiz de O’nun bu iyiliğini hiçbir zaman unutmamıştırPeygamberimize Mekkelilerin yaptığı kötülüklerin hemen hemen hepsi Ebu Talip öldükten sonra olmuşturEbu Talip ticaretle uğraşan birisidi Peygamberimiz 12 yaşında iken Onunla beraber Suriye’ye doğru ticaret mallarını satmak için yola çıkmışlarken,yolda Busra denilen bir yerde mola verdilerBir papaz olan Bahira,orada,ondaki değişik durumların olduğunu fark ettiO’nun daha önce Hz İsa’nın İncil’de de bildirdiği gönderilecek olan son peygamberin olduğunu anladıAmcasından O’nu daha fazla ileriye götürmemesini, aksi halde Yahudilerin kendisini öldürebileceğini söylediÇünkü Yahudiler de son bir peygamberin geleceğini biliyorlardı Fakat onlar bu son peygamberin kendi içlerinden birisinin olmasını istiyorlardı Bunun üzerine Ebu Talip,ticaret mallarını orada satarak,Mekke’ye hemen geri döndü 25 yaşına geldiğinde artık ticaretten de anlayan bir delikanlı olmuştuBu zamanlarda40 yaşına ulaşmış,ahlak ve terbiye konusunda son derece ileri durumda olan Hatice isminde zengin ve dul bir hanımefendi vardıBu hanım çok zengindi Fakat kendisi kadın olduğu için ticaret mallarını satmak için uzak yerlere gidemiyorduO da,başka erkeklerle ticaret ortaklığı kurup,elde edilen karı paylaşıyorduZaten ahlakı bozuk olan bu toplumda,sürekli aldatılıyor ortakları elde ettikleri gerçek karı,açıklamıyorlarBu işten iyice canı yanan HzHatice bu sefer gerçekten kendisine güvenebileceği bir ortak aramaya başladıKendisine 25 yaşındaki O genci,HzMuhammed’i tavsiye ettiler HzMuhammed’le yaptığı ortaklıktan iyi bir gelir elde ettiAradığı ortağını bulmuştuHem de ne ortakO ilk başta ticarette kazanayım derken Allah onlara öyle bir kader çizmişti ki ,bu ticaretin sonunda,birbirlerine ne kadar da yakıştıklarını anlayıp,hayatlarını da ortak ettilerEvlenmeye karar verdilerSade bir törenle evlendilerBu ticaret ortaklığı öyle bir ortaklık olmuştu ki,sonunda birbirlerinin hayatlarına,dertlerine,tasalarına,sevinçlerine kadar herşeyleriyle ortak olmuşlardı Peygamberimizin Hz Hatice ile olan evliliklerindei Altı çocukları dünyaya geldi: 1 –Abdullah, 2 – Zeynep, 3 – Rukiye 4 – Ümmü Gülsüm 5 –Kasım 6 – Fatıma Bunlardan HzFatıma hariç bütün çocukları Peygamberimizden önce vefat etmişlerdir HzHatice,aynı zamanda İslam’a giren ilk insan olmuş,asalet,dürüstlük,üstün ahlak ve fedakarlığı ile Haticetül-Kübra (Büyük Hatice)lakabını da almıştır 35 yaşına geldiğinde ise Kabe hakemliği yapmış,buradaki hakemliğiyle bütün Mekkelilerin saygısını kazanmıştır Olay şudur: Araplar tarafından da kutsal sayılan Kabe,şiddetli sel ile yıkılmştıBunun üzerine Mekkeliler bir araya gelerek O’nu yeniden inşa etttilerFakat bugün bizim için de kutsal olan Hacerül-Esved(Türkçe’mizde Karataş anlamına gelirCennetten geldiğine inanılır)denen taşı eski yerine koymaya sıra gelince,herkes bu işi kendisi yapmak,bu şerefi kendisi elde etmek istediİş öyle cidileşti ki, aralarında sonu savaşa kadar gidebilecek tartışmalar başladıBunun üzerine tarafsız bir hakem bulmaya karar verdiler:Sabahleyin Kabe sınırlarına ilk kim gelirse O hakem olacak ve O’nun vereceği karara herkes uyacaktıSabah olunca öyle güzel bir olay olur ki;içeriye ilk gelen HzMuhammed’dirO’nun gelişi herkese derin bir nefes aldırdıÇünkü haksızlık yapmayacak,harkesin güvendiği bir insandı OPeygamberimiz elbisesini çıkardıHacerül –Esved’i üzerine koydurduVe her kabileden birer kişinin taşı kaldırmasını istediTaş yeterli yüksekliğe çıkınca da kendi elleriyle yerine yerleştirdiHerkes bu olaydan memnun olmuştuNasıl memnun olmasınlar ki,hem taşı yerine koyma işine herkes katılmış hem de en önemlisi çıkabilecek bir savaş engellenmiştiBu olaydan sonra Peygamberimize Muhammedül-Emin (Güvenilir Muhammed)lakabı takılmıştır Hzİsa’dan beri yaklaşık 600 yıldan beri peygamber gelmemiştiİnsanlık bir Peygambere,bir rehbere muhtaçtı İlahi kitaplar değiştirilmiş,ahlak ve manevi değer diye bir şey kalmamıştıBütün çirkin işler son derece yaygınlaşmıştıHatta insanlar köle olarak satılmaya,kız çocuklar canlı canlı toprağa gömülmeye başlanmıştı Peygamberimiz bütün bu çirkin işlerden uzak duruyorduÖzellikle 35 yaşlarından sonra sık sık Mekke’nin dışına çıkıyor,Hira Mağarasında yalnızlığa çekiliyordu 40 yaşlarında yine böyle bir durumda (610 yılında)Cebrail (as) O’na görünüp kendisinden ‘’Okumasını istediO da okuma bilmeği cevabını verdiBu durum birkaç kez tekrarlanınca,’’Ne okuyayım’’diye sorduCebrail (as) da (Yaratan Rabbinin adıyla oku………diye başlayan )ALAK suresinin ilk beş ayetini kendisne bildirdiBu olayla Peygamberimizin Peygamberlik görevi başlamış oldu Bu vahyin sonunda O’na ilk inanan insanlar şunlardır: 1 –İlk müşlüman Kadın :HzHatice ( Hanımı) 2 – ilk müslüman Erkek :HzEbubekir (Çok samimi arkadaşı) 3 – İlk müslüman Köle :HzZeyd (Köle olarak alıp,sonra Onu serbest bıraktığı kimse 4 – İlk müslüman Çocuk :HzAli (Amcası Ebu Talip’in oğlu) Peygamberimiz insanları 3 yıl boyuca İslam’a gizlice davet ettiBundan sonra açıktan açığa davet etmeye başladıBu durum doğru yola ulaşmak istemeyen Müslümanlara karşı olmadık işkenceler yapmaya başladılar Bu işkenceler dayanılmaz hal almaya başladıBunun üzerine Peygamberimiz bir grup müslümanı Habeşistan’a gönderdiBu; Müslümanların İLK HİCRET’İ olduBu ilk hicret 615 yılında olmuştur Peygamberimiz 13 yıl boyunca Mekkelileri İslam’a çağırdıBu uğurda her türlü sıkıntıya katlandı Peygamberliğinin 11yılında Medine’den gelen bir grup insan Müslüman olmuşlardıErtesi sene daha büyük bir grup gelerek Müslüman oldular Peygamberimizi canları,malları ve evlatları gibi koruyacaklarına söz verdilerKendisini Medine’ye davet ettiler Bu arada Mekkelilerin Müslümanlara karşı olan tutumları hiç değişmemiş,hatta daha da artmıştıBunun üzerine peygamberimiz Allah’tan gelen izinle Medine’ye hicret etmeye karar verdiMedine’ye gitmesi halinde bunun kendileri için daha da büyük bir tehlike olacağını anlayan Mekkeliler,Darun-Nedve(Mekke İdare Meclisinde) toplanarak Peygamberimizi öldürmeye karar verdilerFakat bunu gerçekleştiremedilerHzEbubekir ile uzun ve tehlikeli bir yolculuktan sonra Medine’ye vardılarBu hicret İslam tarihi bakımından çok önemlidirÇünkü: 1 – İslam Medine’de yükselip büyümüş ve bütün dünyaya bu şehirden yayılmıştır 2 – HzÖmer’in halifeliğinden itibaren de bu olay müslümanlar tarih başlangıcı olmuştur MUHACİR VE ENSAR MUHACİR : Dinleri ve inançları uğruna,Mekke’den Medine ye göç eden Müslümanlara denir ENSAR : Mekkeli Müslümanlara yardım eden Medineli Müslümanlara da Ensar denir Peygamberimiz Ensar ve Muhaciri kardeş ilan etmiş,onlar da bu kardeşliği gerçekten uygulamışlardır MEDİNE DÖNEMİ VE SAVAŞLAR Mekkeliler,Müslümanların Medine’de de yaşamalarını istemiyorlardıÇünkü,eğer orada rahat ederlerse Müslümanlığın her tarafa yayılacağını biliyorlardıBunun için de Müslümanları resmen savaşa zorluyorlardıOysa peygamberimize henüz savaşma emri ve izni verilmemiştiBu yüzden kimseyle savaşa girmiyorduYüce Allah’ın savaş emrini verdikten sonra HzPeygamber Mekkelilerle 3 önemli savaş yapmıştır: PEYGAMBERİMİZİN SAVAŞLARI : 1 – BEDİR SAVAŞI : (MART 624 – Hicretin 2yılı ) Müslümanlar :305 kişi Mekkeliler : 1000 kişi Savaşın Sebebi Mekkelilerin;ellerinden kaçırdıkları Müslümanlardan intikam almak,ve onları yok etmek istemeleri Savaşın Sonucu : 1-Müslümanlar bu savaşı kazandı 2-Mekkeli müşriklerin bazı elebaşıları öldürüldü 3-Mekkelilerden 70 kadar kişi öldü,70 kadarı da esir alındı 4-Müslümanlardan da 14 kişi şehit oldu Esirlere ne yapıldı? 1-Maddi durumları iyi olanlar para karşılığı serbest bırakıldı 2-Bunlardan okuma-yazma bilenler;10 Müslüman’a okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakıldı 3- Fakir esirler ise karşılıksız olarak serbest bırakıldılar Bedir Savaşının Önemi : 1-Bedir Savaşı İslam’ın ve Müslümanların artık kendilerini kabul ettirdiği bir savaş olmuştur 2-Bu savaşla Medine İslam Devletinin temeli atılmıştır 3-Zaferle sonuçlanan bu savaşla hem İslam Dini ve hem de Müslümanlar kuvvetlendiler 4-Bu savaştan sonra Mekkeliler Müslümanlardan korkmaya başlamışlardır UHUD SAVAŞI (MART 625 -Hicretin 3yılı) Müslümanlar: 700 kişi Mekkeliler :3000 kişi Savaşın Sebebi : Bu savaş Mekkelilerin Bedir Savaşının yenilgilerinin intikamını almak istemeleridir Savaşın Sonucu: Bu savaşta da Müslümanlar galip gelmek üzere iken,peygamberimizin ısrarla hiç ayrılmamalarını istediği okçuların savaşı kazandık zannederek yerlerini terk etmeleri sebebiyle,Müslümanlar büyük zararlar verdiler 1-Peygamberimizin amcası HzHamza bu savaşta şehit oldu 2-Müslümanlardan 70 kişi şehit oldu 3-Peygamberimiz hafifçe yaralandı Uhud Savaşının Önemi: Bu savaşın sonunda Müslümanlara komutanın ve Peygamberin sözlerini her zaman dinlemenin gerektiği anlaşılmıştır HENDEK SAVAŞI(MART 627 ) Müslümanlar :3000 kişi Mekkeliler : 10000 kişi SAVAŞIN SEBEBİ : Mekkelilerin,Müslümanları tamamen ortadan kaldırmak için Medine’yi kuşatmaları SAVAŞIN SONUCU :Müslümanlar Şehrin ovaya bakan kısmını,hendekler(çukurlar)ka zarak,savunma yaptılarMekkeliler 20 gün boyunca kuşatmayı sürdürdüler Erzaklarının da tükenmesi ve son gecede çıkan bir fırtına ile bütün malzemelerinin dağılması ile kuşatmaya son verip geriye dönmüşlerdir HUDEYBİYE BARIŞI VE MEKKE’NİN FETHİ Hendek Savaşından bir yıl sonra hicretin 6yılından Mekkelilerle Müslümanlar arasında bir anlaşma yapıldıHudeybiye denilen yerde yapılan bu anlaşmanın şartları görünüşte Müslümanların aleyhine gibi görünmüştü,fakat anlaşmanın maddeleri zamanla Müslümanların işine yaramıştır HUDEYBİYE BARIŞININ ÖNEMİ Bu anlaşma Mekke’nin fethedilmesini sağlamış bir anlaşmadır Anlaşma maddelerinin bir kısmı şöyledir : 1 – İki taraf da 10 yıl boyunca barış içinde bulunacaklardır 2 – Mekkelilerden,Medine’ye kaçan olursa Müslümanlar o’nu Mekkelilere geri vereceklerdi 3 – Medine’den Mekke’ye kaçan olursa Mekkeliler ise geri vermek zorunda olmayacaklardı 4 – Müslümanlar bu yıl umre yapmayıp,gelecek yıla erteleyeceklerdiGelecek yıl ise Mekkeliler şehri terk edecekler,,Müslümanlar da şehre silahsız olarak gireceklerdiŞehirde en fazla 3 gün kalacaklardı Ancak Mekkeliler bu anlaşmaya uymadılarBunun üzerine HzPeygamber de 10000 kişilik bir ordu ile Mekke üzerine yürümek zorunda kaldı Mekke civarına geldiklerinde İslam Ordusu konakladıPeygamberimiz (s)in emriyle on bin terde ateşler yakıldıBu kalabalığı gören Mekkeliler;karşı koymaya cesaret edemedilerHicretin 8yılında (630 yılında,kan dökmeden Mekke’ye girdi Yıllarca kendisine ve Müslümanlara eziyet eden Mekkelileri de bağışladı Bu davranışı ile O büyüklüğünü gösterdi Bunun üzerine Mekkeliler gruplar halinde Müslüman oldular VEDA HACCI VE VEDA HUTBESİ Hz Peygamberin Hicretin 10yılında Veda niteliğindeki yaptığı son Hacca ‘VEDA HACCI ‘ denir Bu hacda yaptığı son hutbeye(konuşmaya) da ‘VEDA HUTBESİ’ denir Veda Hutbesinde İslamın genel prensiplerini,kendisini dinleyen 100000 kişi ye birkez daha hatırlattı VEDA HUTBESİNDE YER ALAN KONULARIN BAZILARI ŞUNLARDIR: 1 – Allah’tan başka ilah yokturBen de Onun kulu ve peygamberiyim 2 – Birbirinizin malları ve kanları birbirinize haramdır 3 – Emanetlere ihanet etmeyin 4 _Faiz yemeyin 5 – Kimseye zulmetmeyin 6 – Dininizi korumak için küçük günahlardan da kaçınız 7 – Kadınların haklarını çiğnemeyin 8– Size iki emanet bırakıyorumOna sımsıkı sarılırsanız yolunuzu şaşırmazsınız :Bunlar Kuran-ı Kerim ve Benim Sünnetimdir 9 – Birbirlerinizin mallarını haksız yere yemeyin VEFATI Bu büyük haccın arife gününde şu ayet inmişti:’Bugün dininizi tamamladımSize nimetimi tamamladımVe din olarak size İslamı seçtim’’HzÖmer bu ayeti işitince ağladıÇünkü Peygamberimizin vefatının yaklaştığını anladı Peygamberimiz sanki bir ayrılık toplantısı niteliğinde olan Veda Haccından bir süre sonra hastalandı63 yaşında Hicretin 12yılında, 8 Haziran 632 yılında vefat etmiştirKabri halen Medine şehrindedir |
|