Osmanlı Kadın Giyimi Ve Gelinliği |
10-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Kadın Giyimi Ve GelinliğiOsmanlı gelinlikleri Kendine has özellikleri olan osmanlı gelinlikleri nasıldı?Eskiden gelinlik anlayışı günümüzden biraz farklıOsmanlı geleneği bağlı olarak simli, pullu, işli giysiler ayıp sayıldığından genç kızlar, genellikle sade elbiseler giyerlerdi Giyim, insanların tabiat şartlarından korunmak amacıyla örtünme ihtiyacından doğmuştur Başlangıçta basit bir şekil sergileyen örtünme, insanların gelenekleri ve ferdî zevklerinin sonucu gelişmiştir Türk giyim ve kuşamı; uzun geçmişi, yayıldığı geniş coğrafî alanı, kültür etkileşimi ve inanç sistemlerinin etkisi ile oluştu Bu değişim içerisinde tüm dönemlerde kadının en önemli tören giysisi, hiç kuşkusuz gelinlik oldu Gelinlik için seçilen model, renk, kumaş değişse de amaç hep aynı kaldı Osmanlı geleneği gereği, simli, pullu, işli giysiler, ayıp sayıldığından genç kızlar, genellikle sade elbiseler giyerdi Kadınların süslü giyinebilmelerinin yolu; evlilikle başladığından, ilk gösterişli elbise olan gelinlik, her zaman önemli bir giysi oldu ve gelinin diğer kadınlardan farklılığını belirtmesi açısından da önemsendi Gelini diğer kadınlardan farklı kılan, gelinliğin yanı sıra gelinliği tamamlayıcı gelin başı, duvağı ve aksesuarlarıydı Dönem modasını yansıtan çok pahalı kumaşlardan yapılan gelinlikler, gösterişli ve süslüydü Saray, hanedanlık rengi olarak kırmızı rengi benimserken, halk kırmızının yanı sıra mor, mavi, pembe gibi canlı renkleri tercih ediyordu Gelinin yüzünü örten duvak, kırmızı idi 1870’lerden sonra Batı etkisiyle daha açık renkte gelinlikler giyilmeye başlandı Beyaz kumaştan gelinliği, ilk kez 1898'de Kemalettin Paşa ile evlenen II Abdülhamit'in kızı Naime Sultan giydi Sarayda başlayan ve zamanla yaygınlaşan beyaz gelinlik, 20 yüzyılda vazgeçilmez oldu Osmanlı devrine ait kadın giyimi ve gelinliği, yaşanılan hayat tarzına paralel saray, şehir ve kırsal kesim gibi grupların kendilerine özgü kuralları, gelenek ve göreneklerine göre kullanılan değişik boya, dokuma, işleme ve modellerle zenginleşti Osmanlılarda düğünün kaç gün süreceği, evlenenlerin sosyal statülerine göre değişim göstermekteydi Düğünün her gününde farklı bir kıyafet giyilirdi Kına gecesinde ve gerdek günü için farklı kıyafetler, gerdek ertesinde ise, 'paçalık' tabir edilen bir kıyafet giyilirdi Kadınların başlıca giyim eşyaları; şalvar, hırka, gömlek, entari ve kaftanlardı Şalvarla giyilen entariler, Türk kadın giyiminin en eski örneklerini teşkil eder Peşli entari, belden aşağı doğru etek kısımları genişletilerek biçimlenir 18 yüzyıl başlarından itibaren bu entarilerin yaka açıklığı, kol kesimi, etek boyu, elbisenin bedene oturması gibi model değişiklikleri, 19 yüzyıl ortalarına kadar etkili oldu 19 yüzyılın başlarında üç etek ve dört etek denilen modeller, gözde oldu Üç etekler; yanları yırtmaçlı, önü açık, belden birkaç adet düğmeli, boyu yere kadar olan entarilerdir Üç etek, 1875'lere kadar etkiliydi ve kırsal kesimlerde 20 yüzyıla kadar kullanıldı 1867'de Sultan Abdülaziz'in Avrupa seyahati dönüşünden sonra üç etek ve şalvarlara gençlerin rağbeti azaldı, iki etek entari modası görülmeye ve Batı modasının etkisi hissedilmeye başlandı Entarilerin dört peşli, dolama, topuk döven, kumru yaka, hâkim yaka, çantalı, kutu içi gibi değişik adlarla anılanları vardı Bu entarilerden sadeleri günlük, ağır işlemelileri düğün, tören kıyafetleri ve gelinlik olarak kullanılırdı Bu entariler; umumiyetle kadifeden yapılmış, baştan geçmeli, beden kısmı vücuda göre olan uzun giysilerdir Yakası yuvarlak ve önü bele kadar açıktır Yakanın açığından, içe giyilen helâli gömlek görünür Bu entari ile başa krep veya yemeni örtülür, bele gümüş kemer takılır 19 yüzyılın başlarında çoğunlukla mor ve bordo kadifeden yapılan, üzerine dival işi tekniğinde sırma ile çeşitli bitki motifleri işlenen ve “bindallı” adı verilen elbiseler, gelinlik ve tören kıyafeti olarak tercih edildi Kırsal kesimde, aynı tarz işleme ve kumaşlar kullanılarak şalvar, ceket olarak giyilirdi II Abdülhamit döneminden itibaren büyük şehirlerde bindallı elbiseler yerini, Batı etkisindeki uzun etek ve ceketten oluşan takımlara bıraktı Etek-ceketler; atlas, tafta ve münakkaş gibi ipekli kumaşlardan yapılırdı Atlas kumaşa bindallı tarzında yapılan ve oldukça uzun kuyruklu olan etek ve korsajlı ceketler, ilk örnekleri oluşturmuşlardır Bu gelinlikler, daha sonraları yerlerini, tafta ve sim dokumalı ipekli kumaşlardan yapılan uzun, kloş etekli, korsajlı, balenli, vücudu saran, üstlü, pelerinli kıyafetlere bıraktı Bu giysilerle krep oyalı baş örtüleri, renk ve işlemeye uygun olarak, diz hizasında ve bele oturan içi kürklü kadife mantolar olarak kışın giyilirdi Giysinin aynı rengi ve işlemesine uygun olarak kumaş ya da deri ayakkabı ve çantalar kullanılırdı Giysilerdeki batılılaşma, ayakkabı modellerine de yansırdı Osmanlı dönemindeki genç kızların hayallerini süsleyen gelinlikler, bugünün genç kızlarının da düşlerini zengin kılacak nitelikte |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|