Allâh'ı Bilmeye Yüz Delil... |
10-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Allâh'ı Bilmeye Yüz Delil...Fahreddîn-i Râzî Herat ve civarında bozuk inançları yaymakla meşgul olanlarla mücâdele ediyor, Müslümanlar'ı bunların tehlikelerine karşı korumaya çalışıyordu Üç yüz kadar atlı talebe ve âlim ile Herat'a geldiğinde; hem devlet, hem din büyükleri akın akın ziyaretine gelmiş, alâka göstermişlerdi Ama birileri vardı ki; ne geliyor, ne de gelme arzusu ızhâr ediyordu Acaba Fahreddîn-i Râzî hazretlerinin muhâliflerinden miydi? Halktan bir zengin, bir gün Fahreddîn-i Râzî hazretlerini bahçesinde yemeğe dâvet etti Maksadı; ziyaretine gelmeyen zâtı da orada bulundurup, görüşmelerini ve bir yanlış anlamanın meydana gelmemesini temin etmekti Fahreddîn-i Râzî hazretleri, yemekte karşılaştığı ziyaretine gelmeyen zâta, - Niçin bizi ziyârete gelmediniz? diye sordu Şöyle cevap verdi o zât: - Ben fakirin biriyim Ne ziyâretinize gelişim size bir şeref kazandırır, ne de gelmeyişim size bir şey kaybettirir Siz mühim kimselerle meşgul olun Bu cevap Fahreddîn-i Râzî hazretlerini düşündürdü Bu defa büsbütün meraklanarak ısrarla suallerini peşi peşine sıraladı: - Bu, sıradan birinin sözüne benzemiyor Kalbi-gönlü uyanık birinin cevabıdır bu Şimdi daha çok meraklandım Söyleyin lütfen niçin gelmiyorsunuz? Bize vermek istediğiniz bir mesajınız olmalı - Sen, 'Müslümanlar'ın benim ziyâretime gelmeleri vâciptir' diyormuşsun Neden senin ziyâretine gelmek vâcip olsun? - Ben ilim ehli biriyim Benim ziyâretime gelenler aslında benim değil, ilmin ziyâretine gelmiş olurlar Mücâdelemde bana yardımcı olmuş, beni desteklemiş sayılırlar - Öyle ise anlat bakalım İlmin hedefi Allâh'ı bilmek olduğuna göre, nasıl biliyorsun Hazret-i Mevlâ'yı? - Yüz delil ve burhan ile biliyorum Allah Teâlâ'yı - Peki öyleyse, söyler misin; burhan ve delil, şüpheleri gidermek için değil midir? Demek sende bu kadar şüphe varmış ki her birine delil aramış; ancak bu delillerle şüpheni gidermişsin Halbuki Allahü zû'l-Celâl bana, öyle bir îman verdi ki; şüphenin zerresi bile kalbimde yoktur Olmayan şeyi gidermek için ne diye delil ve burhan arayayım? Bu cevaptan sonra bir suskunluk başlar Neden sonra yerinden kalkan büyük müfessir Fahreddîn-i Râzî hazretleri, - Uzat elini de öpeyim Sen sıradan biri değil, bir îman ve ihlâs numûnesi mâneviyât sultânısın Kim isen söyle de beni daha fazla merakta bırakma Fahreddîn-i Râzî hazretlerinin kulağına eğilen birinin, fısıltı hâlinde söyledikleri şundan ibârettir: - Konuştuğun zât, Necmüddîn-i Kübrâ hazretleridir Fahreddîn-i Râzî hazretleri hemen diz çöküp rica eder: - Lütfen beni de kabul buyurun tâlipleriniz arasına da, ben de iştirak edeyim sohbetlerinize * * * İşte zâhirî ilimle bâtınî ilmin farkı İşte zâhirî ilim ehli ile, zû'l-cenâhayn olan mâneviyat erbâbının seviye ve dereceleri Keza, aralarındaki diyaloğun güzelliği ve hakkı teslim ile neticelenişi Ve, biribirlerine karşı olan nezâket ve saygıları Zamanımız 'tartışmacıları'na örnek olması dileğiyle |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|