Mavi Bir Ölüm - Seyfullah Kartal

Eski 10-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mavi Bir Ölüm - Seyfullah Kartal







Yine Sana seslenicem

Senin kim olduğunu hiç bilmeden,

Senin kim olduğunu en çok bilerek,

İsyankar zambakların, çılgın nilüferlerin,

Dört nala açan kiraz çiçeklerinin,

Dudak kıvrımlarına yoldaş olucam

Sarı bir hüzün, kızıl bir gurur ve

Siyah bir öfkeyle konuşucam sana

Sana oklardan değil, yaydan bahsedicem,

Gülün dikenlerinden değil,

Gülleri ve dikenlerini doğurmaktan yorulmayan,

Topraktan söz açıcam

Akan su gelmicek kelimelerime,

Suyu şefkatle kucaklayan sessiz taşların canını yakan

Damlaları dillendiricem

Yine sana seslenicem, senin kim olduğunu hiç bilmeden,

Bilmek istemeden

Alaattinin sihirli lambasından çıkan cin bana gelseydi ve

Ne dilersem dilememi isteseydi,

Hiçbirşeyi elde etmeyi dilemezdim

Birşeyden vazgeçmeyi isterdim sadece,

Hayatta birşeyden vazgeçmem lutfedilseydi,

Bedeli herşeyim olsa bile

Sana seslenmekten vazgeçmek isterdim

Garip değilmi

Sana seslenmekten vazgeçmek istemediğimi,

Bundan hoşlandığımı düşünüyorsun belkide,

Oysa sana seslenmek,

Bütün hesaplarımı gördüğüm bu dünyadaki

Tek geride kalmış hesap benim için

Bu dünyadaki tek yük,

Bu seslenişin kalbini avucumda tutabilmek

Kürek mahkumu için kürek neyse,

Benim içinde sana seslenmek o

Bir yandan gemiyi ufka ulaştırmanın tek yolu,

Öbür yandan, bileklerimden sızan kanların

Gönlümü işgale yeltendiği bir rotanın can suyu

Oysa ben sana küreklerden değil,

Gemiden bahsetmek isterdim

Atalarım bana, kadınlara gökyüzünü,

Gemileri ve yelkenleri anlatmayı öğrettiler

Sen kürekleri, yağlı urganları,

Geceyi siyaha gömen fırtınaları öğretmeye çalışıyorsun

Sana ellerimle dokunarak,

Gözlerimle okşayarak göstermek isterdim,

Rüzgarla şişen beyaz yelkenleri

Ama senin vaktin yoktu, ben bunu hiç anlayamadım

Kavmimin kadınları bana öğretmediler ki,

Bazı kadınların beyaz güvercinlerden daha çok,

Siyah apoletleri sevebileceğini

Sana sesleniyorum

Ve gözlerin bileklerimden parmak uçlarıma kadar toplanmış

Kan pıhtılarını seyrediyor

Kürekleri bırakmıyorum,

Önce yücelttiğin, sonra terk ettiğin aşkın onuru için,

Kalemi bir an elimden düşürmüyorum

Ankara kalesinin önünde sana sesleniyorum

Benden kaçıp cennete gitmek isteseydin,

Seni cennetin kapısına kadar götürürdüm

Bana gelmek için seni korkutan cehennem olsaydı,

Cehennemle konuşurdum,

Seni ona anlatabilirdim

Oysa sen ne cenneti isticek kadar aşık oldun,

Ne de cehennemi isticek kadar ayrılık

'Seviyorum seni ama' dedin,

'Hoşçakal' diye ekledin

'Şimdi gitmeye mecburum, belki yine gelirim

Umarım gelirim' son sözün oldu

Cennetin ve cehennemin dillerini,

Savaş naralarını ve aşk şiirlerini,

Gazelleri ve boleroları öğreten atalarım,

Senin sözlerinin anlamını öğretmediler

Hiçbirşey söylemeden gittin

Ayrılığın dilsiz olduğunu ben senden öğrendim

Dilsiz olanın yaşayabileceğini sen öğrettin bana,

Ve kalemime ilk defa yavan gözlerle baktım

Yine, yeniden, sadece sana seslenicem,

Müebbet bir aşk dışında,

Bildiğim tüm duyguları terk edicem

Sana seslenicem yine

Seni sadece kuru bir sevgiyle değil,

Derin bir hüzünle, binlerce yıllık bir gururla,

Ve pervasız bir öfkeyle sevdiğimi duyumsuyor musun?

Mütevazi bir sevgiyle değil,

Küstah bir aşkla sevdim seni

Ben Osmanlı gibi,

Kollarımın yetişemediği bir aşkı kucaklamaya çalışırken,

Sen köprülerin ülkesi Venedikteki son sancağı,

Kışın üşümemek için şal yaptın kendine

Neden bilmiyorum özlemin artıyor içimde,

Zaman geçtikçe eksilir demiştin oysa

Atalarımın öğrettiklerine ters düşsede,

Sana inanırım bilirsin,

Zamanla unutursun demiştin

Niye daha derinleşiyor öyleyse?

Derinleşiyor özlemin,

Ve gönlümde bir iç savaşta dökülen

Kanları coşturuyor, ayrılık sözlerin

Öfkelerimin kararlılığını aşka katık ederek konuşucam

Bedenim bu dünyayı terk edene kadar

Öyle sanıyorumki hüzünle ve acıyla

Pek barışık olmadığın için benden uzun yaşayacaksın

Benden sonra kelimelerim gelecek gönlüne,

Onların benden geldiğini birtek sen bileceksin

Küstah bir aşkla sevicem seni,

Ben savaş ve ölümle haşır neşir olan kelimeler dışındakileri,

Unutmaya gayret edicem, ömrümün geri kalanında

Sana seslenicem yine

Ben seni Beyrut gibi sevdim ama, sana ne mağribi

Ne de manhattanı anlatamadım

Bağdatı ve Şamı işgale yeltenmişken,

Venedikten gelen ihanet tarumar etti ordularımı

Sarı bir keder, kızıl bir kibir ve

Siyah bir isyanla konuşucam sana

Senin kim olduğunu hiç bilmeden,

Ağlayan zambakların dudak kıvrımlarına yoldaş olucam

Senin kim olduğunu en çok bilerek,

Kavmimin bana vaadettiği tüm aşkları terk edicem

Müebbet bir aşk, sarı bir hüzün, kızıl bir gurur ve

Siyah bir öfkeyle konuşucam,

Bu dünyayı terk etme müjdesi gelene kadar

Hüznü, gururu ve öfkeyi bilseydin keşke

Hüznümün beni aşan taşkınlığını,

Gururumun binlerce yıl önceden miras kalmış hoyratlığını,

Öfkelerimin hiçbir zaman sona ermeyecek ve

Azalmayacak kararlılığını anlayabilseydin

Anlatabilirdim sana;

Seninle yaşanan bir aşktan sonra,

Ayrılığın, ölüm bile olsa, mavi bir ölüm olacağını

Seyfullah Kartal

Seyfullah Kartal'ın kendi yorumuyla dinlemek için tıklayınız

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.