Olmak Ve Ölmek Arasına Atılan Ad'ım |
10-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Olmak Ve Ölmek Arasına Atılan Ad'ım-Fotoğraf: Umay Umay Sevdiğim şiirleri unuttum, sevdiğim şehirleri terk ettim ve sevdiğim şairler öldüler Bilmediğim bir neden olmalı, burada olmam için ' Notalarını kaybetmiş şarkılardan, dizeleri yitmiş şiirlerden geliyordum Sesszliğimi alnına dayayıp, tehditler savurduğum çığlıklardan dönerken, bilincin altına hayati şantajlarla yatırılmış ölümlerin rahminden düş'tüm Kanadım, kendi kanımı emdim, kanımı yüzünüze tükürürken dua diye okuduğum lânetlerdi Gelmişinize, geçmişinize söverken, küfrüm Tanrı'mdı oku diyen; taptım Canınıza okudum! Her an biraz daha ölmek miydi hayat? - Tanrı'm ol dedin, öldüm! Ben seni yanlış anladım Dudaklarında neşter izinden bozma tebessümlere soyunmuş, çıplak, arsız, yeni yetme cesetlere dokundum! Kendi kendini becerenlerin orgazm çığlıklarının kucağında büyüttüğüm bir çocuğa ağlarken, sözlerimden damlayan lânetlenmiş yaşamların ölü spermlerinden arınamadım Yürüyüşe çıktığım dikenli yollarda koşmak mıydı yazgı? Ben böyle yazının ta dibini silerim! - Tanrı'm, hiçbir oğlunun aramıza girmesine izin verme bu kez ve dürüst ol; bu yalnızlığı hak edecek ne yaptın? Salyaları akan insan kıyafetli sürüngenlerin arasına bırakılmış kabuğu sağlam içi çürük bir yem güdüsü saplanırken boğazıma Bir zar, evet bir zar sarıp sarmalayan ve ar ve namus gibi yaftalara sarmalanmış ve ürkünç ve utandırıcı ve hayvani! - Akıl vermek gibi olmasın da Tanrı'm Neden insanlığa dikmedin o zarı? Bakar anlardık, yırtıksa; ne mal olduğunu! Kabuğumu soyun, soyunurken üzerimdeki irinli cesetten Ruhumu bağlayan kabuğu soyun! Yalnız yaralarımla Tanrı'nın gölgesinden kaçacağım Yalanların arka sokaklarında güzel yüzlü, elleri tinerli gerçeklere sarıldım Ayakları olmayan, hayat koşan; dudaksız adamlarla öpüştüm Tanrı ellerinden kayıp düşmüş, Tanrı evlerine terkedilmiş şiirlerin annesiydim Ölgün inançların pazarında ırzına geçilen sermayeydim, kendimle seviştim Çok ****** tanıdım; çocukları arkadaşımdı, dostumdu, sevgilimdi, bir şeyimdi işte Hiçbir ****** çocukluklarını görmedim! - İnancımı kaybettim, Tanrı'm! İnandır beni Apoletleri düşerken vicdanın, şeytanı etten kemikten yaratan bedenlerce, ateşe verildiğinin şahidiyim, Tanrı'nın Bu yük ne ağır, bu yük kimsenin cennetine göre değil, bu yük sığmıyor cehennemime! Kimin kitabı aklayacak siyahımı? Hangi kan döken emir, örtecek kanamamı? Tanrı'nın bana sunduğu ahlâksız bir teklifti; yaşamak Kabul ettim ya da öyle sandım Ki bazen insan, içindeki Tanrı'yı dahi bavulu elinde, kendinden uzaklaşırken yakalıyor, kırılıyor daha çok Tanrı'm kırılma bana! Bir kitap daha yazsaydın, inanırdım! Tanrı gibi Ben hep bir baba aradım; bana anne olabilecek Bütün ******ler annem olmak isterken ve bütün ******lerin babam içindeyken Sevdiğim insanları tanımak istemiyorum! Her sabah enseme çivi gibi çakılan soğuk nefeslerin intiharımı bekleyişiyle uyanıyorum Ölümü sevişim yanıltmasın, daha değil Hayat toplasan yazılacak iki şiir kadardı; bir geceydi, kirpiklerinden sallandığım imgelerden, ve yarı bele kadar sarktığım dizelerden bir şiir yazdım Son şiirim, yazılmadı! Her uyandığımda bütün adamları öldürüyorum babam diye ve annem sanıyorum her kadını Uyumalıyım şimdi, unutmalı ve asla uyanmamalı - Uyut beni Tanrı'm, sonsuza! Beni kimsenin bulamayacağı bir yere, kendime gidiyorum Ki kendim güzel bir kadın ölüsüdür, yaşamanın ne olduğunu en iyi O bilir Adı sessizlik olan bir çocuk büyüteceğim; kırılgandır Ses etmeyin, kırılır ' Bilmediğim her şeyi biliyorum ' Dilek Akın |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|