Fecr-i Ati Dönemi Gelişmeleri |
05-12-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Fecr-i Ati Dönemi GelişmeleriTürk Edebiyatının Dönemleri… (Fecr-i Ati) Fecr-i Ati Dönemi Gelişmeleri 1901’de, Servet-i Fünun mecmuası etrafında, kendilerine Fecr-i Âtî adını veren yeni bir nesil toplanmıştır Servet-i Fünun topluluğu dağıldıktan sonra 1909 yılında Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Refik Halit, Fuat Köprülü, Ali Canip, Şehabettin Süleyman, Celâl Sahir, Tahsin Nihat, Emin Bülent gibi isimler bir araya gelerek yeni bir topluluk oluştururlar Topluluk, sanat hayatına bir bildiriyle başlar Sanatın saygıdeğer ve şahsi olduğu anlayışını benimserler Onlar Servet-i Fünun’u batılı edebiyatı tam olarak oluşturamamakla suçlarlar Fransız edebiyatını örnek alırlar Dilleri süslü, sanatlı, ağdalı ve ağırdırAşk, ve tabiatı konu olarak işlemişlerdir Aşk genellikle hissi ve romantiktir Tabiat tasvirleri ise gerçekçi değil, Haşim’de olduğu gibi şahsîdir Kısa ömürlü olan bu topluluk, Servet-i Fünunculardan daha sade bir dil kullanmış sembolizm, empresyonizm ve romantizm gibi akımları eserlerine uygulamışlar, Avrupaî edebiyat ile Milli edebiyat arasında bağ oluşturmuşlardır Aruzla şiir yazan Fecr-i Âtî şairlerinin en tanınmış ve en orijinali Ahmet Haşim’dir Şiire herhangi bir yenilik getirmemişler, Servet-i Fünun’un devamı olmaktan öteye gidememişlerdir Sanat anlayışlarında birlik ve bütünlük olmadığı için 1912’de dağılmışlar, ferdî olarak değişik alanlarda eserler vermişlerdir Fecr-i Ati bir Türk edebi akımıdırAkımın temelinde eskiyi yıkmak ve yerine yeniyi yani o günkü anlamıyla batılı düşünce sisteminden kaynaklanan felsefi edebiyata uygulamayı amaç edinmişlerdir Fecr-i ati’nin kelime anlamı “geleceğin aydınlığı” demektir Fecr-i Ati‘nin Edebiyat-ı Cedide’ye tepki olarak doğan bir akım olduğunu savlamıştır Fecr-i Ati batıdaki benzerlerinde olduğu gibi belli ilkeler çevresinde birleşen bir yazın topluluğu biçiminde ortaya çıkmıştır Sanat anlayışları Babıali’deki Hilal basımevinin bir odasında ilk toplantısını yapan ve Faik Ali’nin bulduğu Fecr-i Ati adını benimseyen topluluğun sanat anlayışı yayımladıkları bildiride yer alan şu düşüncede odaklaşır: “Sanat şahsi ve muhteremdir” Örnek olarak da şiirde simgeciler, öykü ve romanda Maupassant, tiyatroda İbsen alınır Sonuçlar Ama Fecr-i Aticiler, kurumlaşmak isterken gözettikleri, yazının ve toplumsal bilimlerin ilerlemesine çalışmak, sanatçılar arasında birlik ve dayanışmayı sağlamak gibi amaçları yaşama geçiremediler Edebiyat-ı Cedide’ye karşı olmakla birlikte ne tepkilerini açık seçik ortaya koyabildiler, ne de özellikle dil açısından ondan kopabildiler Üstelik her fırsatta tersini belirtmelerine karşın Edebiyat-ı Cedide’nin süreği sayıldılar Bir dergi çıkaramamaları ve başlangıçta Servet’i-Fünun dergisi çevresinde toplanmaları da buna yol açtı Meşrutiyet’le gelen görece özgürlük ortamından yararlanarak çıkarılmış değişik eğilimlerdeki dergilerde yazmaları ise dağınıklık getirdi Ayrıca, “sanat şahsi ve muhteremdir” ilkesini, herkesin ayrı ayrı görüşlere sahip olması, sanatı değişik biçimlerde anlaması olarak yorumlamaları bu dağınıklığı çabuklaştırdı Belli bir sanat anlayışında, belli değer ölçülerinde birleşmeyi değil, bireysel özgürlüğü ve bunun sonucu olarak da çeşitliliği savunuyorlardı Her biri yalnız kendi duyuşuna, kendi beğenisine göre bir güzellik yaratma çabası içindeydi Bu durumun, Fecr-i Ati’nin bir yazın akımı değil, birbirlerine arkadaşlık duygularıyla bağlı genç sanatçıların oluşturduğu bir topluluk olduğunu gösterdiği savlanır Nitekim, her biri sanatını bir başka yolda geliştirecek, değişen toplum koşullarında değişik sanat anlayışlarına varacaktır |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|