Sulara Gömülen 'Ertuğrul Faciası' |
12-24-2008 | #1 |
VANDETTA
|
Sulara Gömülen 'Ertuğrul Faciası'Yüksekkaldırım'da oturan terzi Madam Raşel, bir müşterisinin Paris'ten getirdiği elbisenin düğmelerini sökmekte, yerlerine pırlantalar dikmektedir Elbise, Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa'nın kızı Hamide Hanım'a aittir Adı IIAbdülhamit tarafından konulan Hamide Hanım, gösterişe çok düşkün olduğu gibi babası tarafından da şımartılmıştırÖyle ki, Tophane Müşiri Zeki Paşa ile evli ve iki çocuk sahibiyken, bir Cuma selamlığında yakışıklı bir deniz subayı olan Albay Osman Bey'i görür ve onunla evlenme isteğini babasına açması üzerine de kocasından ayrılması sağlanırNe var ki, Osman Bey de,Hamide Hanım'ın isteklerini yerine getirmekte yetersiz kalır Kızının,'Bu adamı başımdan al' isteğine boyun eğen Hasan Hüsnü Paşa, damadını yeni bir göreve getirir NEDEN DAMAT BEY? Osman Paşa Osman Bey'in, huzursuz evlilik hayatından uzaklaşmak için kabul ettiği görev, ilk önce ağabeyi Albay Mehmet Reşit Bey'e teklif edilmiş, ama bunun bir intihar olacağını çok iyi bilen usta denizci tarafından reddedilmiştirGörev, Japonya'ya gidecek olan Ertuğrul firkateynine komuta etmek, Japon imparatoruna padişahın nişanını ve armağanlarını sunmaktır 1889 yılının ilkbahar günlerinde, Kasımpaşa'da bulunan Tokatlının Kahvesi'nin masaları, hararetli tartışmalara sahne olurUsta denizcilerin uğrak yeri olan bu kahvede konuşulan konu,Osmanlı donanmasında Mesudiye, Orhaniye, Mahmudiye ve Aziziye gibi zırhlı firkateynler bulunurken, zorlu bir yolculuğa neden Ertuğrul gibi yorgun, bakımsız ve ahşap bir geminin gönderildiğidir On bir yıldır Haliç'te bir dubaya bağlı olan Ertuğrul'un, okyanusun dev dalgalarıyla boy ölçüşemeyeceğini, denizcileri bir kenara bırakalım, acemi oltalarıyla Boğaz'da balık tutmaya çalışan çocuklar bile aralarında konuşmaktaydılar NEDEN ERTUĞRUL? Fareler Ertuğrul'un ambarlarında gezinmiyordu yalnızcaOsmanlı devletinin hazinesinde de cirit atıyordu kemirgenlerÖyle ki, parasızlıktan, hurdaya çıkan gemilerin enkazı maaş olarak ödeniyordu memurlara Bu yüzden Japonya'ya gitme görevi,kömür masrafının az olacağı düşünülerek,kazanlarının yanı sıra'Kaba Şorta' denilen yelken donanımı da bulunan Ertuğrul'a verilirErtuğrul'un çarkçıbaşısı olan İngiliz Harty Bey'in, geminin bu yolculuğu tamamlayacak güçten yoksun olduğu yönünde hazırladığı rapor da gerçeklerin görülmesini sağlayamaz 1855 yılından beri Osmanlı donanmasında hizmet veren, çok önemli katkılarda bulunan Harty Bey, doğruları söylemenin mükafatı olarak Ertuğrul'dan uzaklaştırılır ve İdare-i Mahsusa'nın adalara sefer yapan bir vapuruna tayin edilir! KAPTAN ALİ BEY'İN SAKALI Kaptan Ali Bey Süvari Ali Bey, Sultanselim'deki konağının tenha bir köşesine çağırdığı kızı Neyyire'ye çil kuruşlar verdikten sonra sıkıca kucaklar ve birkaç kez öperNeyyire de, daha öncekilerden çok farklı olan bu kucaklamaya karşılık olarak tüm kuvvetiyle sarılır, Japonya seferinin bir gün öncesinde, babasının kokusunu içine çekerErtuğrul firkateyninin kaptanlığıyla görevlendirilen Ali Bey, hayatında ilk kez sakal bırakmıştırBu istek, sefer öncesiBahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa'dan gelmiştir Ne de olsa,dışı boyanan Ertuğrul'a 'Büyük Kaptan' görüntüsü taşıyan bir denizci kaptanlık etmeliydi! Neyyire bir daha sarı, kıvırcık,'ipek gibi yumuşak' sakalı teninde hissedemeyecek, 'mahzun mavi gözleri' hiç göremeyecektirErtuğrul, 1889 yılının 14 Temmuz günü ayrılır İstanbul'dan Hafız Ali Efendi, Piri Reis zamanından beri sürdürülen bir geleneğe uygun olarak, Kuran-ı Kerim'i bir muşambanın içine koymuş, kenarlarını diktikten sonra da birkaç kez balmumuna batırmış, iki rekat namaz kılmış ve Fatiha Suresi'ni okuyarak kutsal paketi geminin grandi direğinin tepesine çekmiştirBayraklarla donatılmış geminin komutanı Albay Osman Bey ve kaptanı Süvari Ali Bey, kıyıda toplanan insanlar görülmez oluncaya kadar selamlar İstanbul'u SORUNLAR BAŞLIYOR 30 Temmuz günü bir telgraf alınır Ertuğrul'danSüveyş kanalında dümen bodoslaması kırılan emektar gemi karaya oturmuşturYazışmalar sonrasında,27 Temmuz'da Kanal'dan geçerken kuma oturan Ertuğrul'un ertesi gün kurtarıldığı ama kendisini kıyıya bağlayan kılavuzun hatası sonucunda sahile çarparak dümen bodoslamasının kırıldığı anlaşılır Olaylı geçen Süveyş kanalından sonra geminin 15 Kasım günü Singapur limanına ulaşması büyük bir başarı sayılmış olmalı ki, geminin komutanı Osman Bey, albay rütbesinden 'paşa'lığa terfi ettirilir Kaptan Ali Bey ise, karısına gönderdiği mektupta limandaki diğer gemilerle karşılaştırır Ertuğrul'u:"Buraların gemileri acayip,yani denizlerine göre yapılmışBizim geminin iki veya üç misli cesametinde Bizim mahut ise ekmekçi sepeti gibi, her tarafı gıcırdıyor"Japonya'ya ulaşmak için gerekli olan güney rüzgarının eseceği Haziran ayına kadar Singapur'da kalması kararlaştırılan Ertuğrul bakıma alınır Hint Okyanusu'nun yıpratmış olduğu baş bodoslaması ve kırılan kemerleri gemideki marangoz,burgucu ve kalafatçı gibi emekçiler tarafından onarılırBu arada 'Silon Observe' adlı bir İngiliz gazetesinde, geminin kömür alacak parası olmadığından Singapur'da beklediği, liman rümusunu bile ödeyemediği haberi çıkar Bunun üzerine 'Ceride-i Bahriye' dergisinde, söylenenler yalanlanır ve Osmanlı devletinin kuruluşundan beri ilk kez yapılan bu uzak deniz gezisine övgüler yağdırılır 'GERİ DÖNÜN' EMRİ Sofra takımı olmadığı için limanlarda karşılaştığı yabancı gemi kaptanlarının yemeğe davet edilemediği Ertuğrul'u, Japonya'da bir felaket karşılar:Kolera! Yokohama limanında baş gösteren hastalık gemideki on üç denizcinin sonu olur Osman Paşa, ağabeyi Mehmet Reşit Bey'e yazdığı bir mektupta, felaketin 'azıcık zayiat' ile atlatıldığından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirirTokyo'ya gidilip padişahın Japon imparatoruna gönderdiği nişan ve armağanların sunulmasının ardından dönüş yolculuğunun hazırlıklarına başlanılır Japonlar, Yokohama limanında bulunan Ertuğrul'un esaslı bir bakıma alınmadan fırtına mevsiminde denize açılmasının sakıncalı olduğunu bildirseler de, kesin emir gelir İstanbul'dan: "Geri dönün!" KAŞİNOZAKİ FENERİ Yokohama'dan ayrılan Ertuğrul,dönüş yolculuğunun başında büyük bir fırtınaya yakalanırGüneşin batmasının ardından, gecenin siyah pelerininin rüzgarla olan dansını kıskanarak daha da azan dalgalar,Oşima adasının doğu ucunda bulunan Kaşinozaki fenerinin ışığıyla aydınlanan kayalıklara doğru sürükler yorgun Ertuğrul'u Fenerin bulunduğu burun dönülebilse,fırtınanın şiddetinden korunabilecek, Kobe limanına ulaşmak mümkün olacaktır Ama ne denizcilerde, ne de Ertuğrul'da ilk kez karşılaştıkları dalgalara karşı koyacak güç kalmamıştır Kaşinozaki fenerinin bekçileri, fırtınadan dolayı çalınan kapının sesini güç duyarlar Karşılarına çıkan ıslak, perişan haldeki yabancıların anlattıklarından bir şey anlamazlar Dil sorunu, denizcilerin evrensel bir iletişim aracı olan rengarenk bayrakların kullanılmasıyla çözülür Fenerdekiler, kayalıklarda patlayan dalgaların sesinden dolayı Ertuğrul'un parçalanışını ve yardım isteyen insan çığlıklarını duymamıştır Kurtarma çalışmaları son derece olumsuz koşullarda,Kaşmo adlı köyde yaşayanların katılmasıyla sabaha kadar sürdürülür Ertuğrul'dan kurtulmayı başaran yalnızca 69 denizcidir PARALELLİKLER Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'de bir Denizcilik Bakanlığı'nın kurulmayışının eksikliği bir kenarda dursun, 1980 sonrasında Haliç tersanesi bünyesinde yer alan Gemi Yapım Meslek Lisesi kapatılmıştır Sadece Japon denizinde değil, bayrak açıp gezindiğimiz tüm denizlerin dibinde yatan denizcilerimizin kemiklerini sızlatan bir olay da 18 Nisan 2000 tarihinde yaşanır Bu tarih, Haliç'de gemi yapımına son veren kararın Meclis'te imzalandığı tarihtir Fatih Sultan Mehmet'in kurduğu 'Tersane-i Amire',içinde milliyetçilerin de bulunduğu hükümet ortakları tarafından söz konusu tarihte kapatılmıştır!Kaptan Ali Bey'in bir sefer sonrası kucağına alıp sevemediği torunu Hasan Ali Yücel'in de, ikiz çocukları gelir dünyaya Bu çocuklardan biri Ertuğrul'u yutan dalgalar gibi öfke dolu şiirler yazacak olan Can Yücel'dirŞairin eşi Güler Hanım,bir televizyon programın da şunları söyler: "Can ile birlikte olmak fırtınalı havada yaşamaya benzer" FOK BALIĞI HEYKELİ Kaşinozaki fenerinin yakınında bir Ertuğrul anıt mezarı olsa da, İstanbul kıyılarında Ertuğrul'un yolcu edilişini gösteren bir anıt yoktur Ertuğrul'dan kıyıya vuran ya da çıkarılan eşyalar arasında bir bakır fok balığı heykeli de yer alır Bir fok balığı heykelinin Ertuğral'da ne işi olabilir?İstanbul'un bir zamanlar fok balıklarıyla tanındığını, Ertuğrul'un Marmara'nın yunuslarıyla birlikte fok balıkları tarafından da uğurlandığını bilmeyenler elbette bu heykele şaşıracaklardır! Bartınlı Ahmet Anlatıyor Geminin Batış Anı Ertuğrul Tayfası 500'den fazla gemicinin yaşamını yitirdiği 'Ertuğrul Faciası'ndan, yalnızca 69 denizci kurtulmuştu (fotoğrafta toplu halde görülenler) Bunlardan biri de Bartınlı Ahmet Erkiş idi Batış anını Ahmet Erkiş şöyle anlatır: "Dağ gibi müthiş bir dalga gemimiz üzerine çöktü, arkadan başkaları geldi Mürettebatta kargaşalık; gemi de su almaya başladı Gemicilerimiz, arkadaşlar halatlara tırmanmağa başladılar Fakat dağ gibi dalgalar direkleri aşıyordu Bu sırada korkunç bir çatırdı duyulduGemi bir kayaya çarpmıştı; denize düştüm, bir tahta parçasına sarıldım, dalga beni dibe sürükledi, boğulmak üzere iken nasıl olduğunu anlamadım kendimi bir kayanın üstünde buldum;kurtulmuştum Çıldırmış deniz ortasında aynı kaya üstünde yanımda birkaç arkadaşım vardı Sevinçten hep beraber hüngür hüngür ağlıyorduk"
__________________
Milliyetçilik,faşizmin millete yutturulabilir halidir,aksini iddia edenler kendi milliyetçiliğini
savunanlara saygı duysunlar! Tek çare;Din birliğidir |
Cevap : Sulara Gömülen 'Ertuğrul Faciası' |
12-25-2008 | #2 |
KRDNZ
|
Cevap : Sulara Gömülen 'Ertuğrul Faciası'İlginç ve çokta güzel bir yazı Paylaşım için teşekkürler |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|