Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
akil, birlesmelidir, duygusu, ile, Îmân, kalpteki

Akil Kalpteki İman Duygusu İle Birlesmelidir

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Akil Kalpteki İman Duygusu İle Birlesmelidir





AKIL KALPTEKi iMAN DUYGUSU iLE BiRLESMELiDiR

Akıl, ilahi hitabın muhatabıdır ve insani erdemlerin kaynağıdır Hz Ali’nin dediği gibi, dini anlamadan yoksun akıl, akıl sayılamaz; aklın tavrından uzaklaşan din de din olarak görülemez

Hz Ali’nin kardeşi Hz Cafer’in, İslâm’dan öncesi ve sonrası asalet ve karakterinde var olan değerlerden ötürü Cebrail’in övgüsüne mahzar olduğu, çeşitli rivayetlerde ifade edilmiştir Bu rivayetlerde Resulullah’ın Cafer’i çağırıp, Cebrail’in ender görünen iltifatına mazhar oluşunun sebeplerini sorduğu da belirtilmiştir Cafer’in Resulullah’a cevabı iyilik ve kötülüğü kavramada aklın önemini kavratmaktadır:

‘Ey Allah’ın Resulü, ne İslâm’dan öncesinde ne de sonrasında ağzıma içki koydum Düşündüm; içki, bendeki en büyük değeri, aklı elimden alıyor En azından akıl gücümü zayıflatıyor Hâlbuki ben, insanlık değerlerimi korumak için, aklımı korumaya, ona daha çok işlerlik kazandırmaya muhtacım

Ey Allah’ın Resulü, bana bir zarar ve fayda sağlamayacağını bildiğimden putlara hiç ilgi duymadım Efradıma yapılmasını kabullenemeyeceğim için hayatta zina suçu işlemedim En büyük çirkinlik addettiğim için hiç yalan söylemedim

Akıl sağlam ölçülere sahiptir Hisler kadar yanılmamakta, kendini kaybeden insanı kendine getirebilmektedir Akıl, insanları nefsanî arzularının pençesinden kurtarabilmekte, Muhayyel korkuların esaretinden insanı azade kılabilmektedir Akıl, haklara saygılı olmayı öğretmektedir Hangi fiillerin fazilet olduğunu hangilerinin ‘iyi’ olmadığını idrak etmektedir

Ama Mevla’ya kullukta aklın tek başına yeterliliğini savunmak mümkün değildir Akıl kendi başına sadece ilk olarak hisleriyle yaşayan insan varlığının başına ‘insanlık tacı’ giydirmiştir ki Kur’ân bu durumu ‘ahsen-i takvim’ ifadesi ile karşılamıştır

Akıl kalpteki iman duygusu ile birleşmelidir Çünkü insanın hakikat güneşinin aydınlığına kavuşması ancak bu sayede gerçekleşebilecektir İşte o zaman insan, eşyayı gerçek yüzü ile görme bahtiyarlığına kavuşacaktır Resulullah (sas)’in ‘Allah’ım bize eşyanın hakikatini göster’ niyazının anlamı bu olsa gerektir

Çıplak akılla düşünme iddiasında olan insanın kafasında kalıp düşünceler çalıp duracaktır İyi ve kötüyü tek bir ölçü ile değerlendirecek, çevresine tek bir bakış açısıyla bakacak, bu bakış açısına uymayan her şeye tepkili olacaktır Her şeyin kendi heva ve hevesinin belirlediği ölçüye uymasını isteyecektir Çünkü kalp tekniğinden yoksun bir akıl, aslında artık akıl değil, hevadır Hevasına bu şekilde uyan biri, hoşgörü zeminini kaybeden mutaassıp fanatik biri olup çıkacaktır

Kur’ân ‘Eğer hak onların hevalarına uysaydı gökler ve yerler ve oralarda bulunanlar fesada uğrar, dengeler bozulurdu’ 7 uyarısında bulunmaktadır

Her şeyi gerçek yüzü ile görmek, varlığı Allah fikriyle müşahedeye bağlıdır Çünkü; ‘Allah hem göklerin hem de yerin nurudur’

Ve Aşk

Aklın imanla tezevvücünden aşk güneşi doğmaktadır İman, İslâm ve ihsan, ‘aşk’ın aydınlığında bir anlam kazanmaktadır Hakikatte aklın fonksiyonu da sahibini aşkın sınırına kadar götürmektir Akıl daha öteye gidememektedir Aşk güneşi doğunca akıl feneri yerini aşk refrefine bırakır; ‘yürü ki meydan artık senindir’ der Böylece akıl, insanı mevlası ile buluşturmuş olmanın zaferini kutlar Ve böylece ‘mü’minin miracı’ gerçekleşmiş olur Ve böylece erdemler âleminde aşkın esiri olanlar, tam hürriyetlerine kavuşurlar Ve böylece ‘âşıklar’;

Ben yürürem yane yane
Aşk boyadı beni kane
Ne âkilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
terennümü ile bahtiyarlıklarını anlatmaya çalışırlar

Fuzuli, ‘Ayetlerimizi yalanlayıp onlara karşı büyüklük taslayanlara gök kapıları açılmaz Deve iğnenin deliğinden geçmedikçe onlar cennete de giremezler’8 ayetinden ilham alarak latife yapar gibi şöyle feryat etmiştir:

Benim bu çektiğim derdi
Baîrin başına koysan
Çıkar kâfir cehennemden
Güler, ehl-i azap oynar

Fuzuli diyor ki; benim çektiğim aşk derdi o kadar ağırdır ki, onu devenin sırtına yüklesen, o aşk onu eritir, iplik haline getirir de iğnenin deliğinden geçecek kadar olur O zaman kâfire de gök kapıları açılır, cehennemden çıkma isteği kabul edilir Azap ehli iken cennet ehli olmanın sevinci ile gülüp oynamaya başlar

Aşk ilahi coşkudur; Hakk’a vuslatın coşkusu Sevinçler geçici olmasına rağmen aşk kalıcıdır Nefis aşka talip olmak istemez Zira aşk ızdırabın dostudur Âşık, muzdarip insandır Ama söylemek gerekir ki aşığın zarfı (dış görünüşü) nâr (ateş) olsa da içi cennet ve cemaldir Gözü yaşlı olsa da kalbi düğün bayramdır

Kalbi rububiyet aşkı ile dolu insanın bedeni ibadetlerden zevk duyar Aşktan doğan gayret, kulluk yolunda sıkıntıları iştiyake çevirir:

‘Eğer âşıklarını Dost’un kahrı ateşe layık görürse
Aç gözlü olayım, eğer Kevser çeşmesine bakarsam’

İnsan bu aşk ve teslimiyeti kazanma yolunda cehd sahibi olursa, artık masivaya iltifat etmez olacaktır O’ndan gelen lutfu da kahrı da cana minnet bilecektir

İbrahim Havas, Hızır’ı bile mâsiva saymış; ‘Yolda giderken karşıma Hızır çıktı; ‘seninle arkadaş olalım’ dedi ‘Olmaz’ dedim Sebebini sordu; ‘Sana Hızırsın diye bağlanır güvenirim de Allah’a olan bağlılığımda noksanlık çekerim’ dedim

Öyleyse denebilir ki insanın dinle ilişkisi, sadece formal kaidelerin taassubuna bağlanmamalıdır Böyle olursa dini hayatımızın cevheri olan aşk kaybedilir Din sadece ölü kaidelerin yığını haline gelir Dinin insanın ruh yapısı ile, samimiyeti ile alakası kesilmemelidir

Sözün özü dinin ruhu, aşkını yaşatmaktır Din, vicdanı sonsuzluğun huzuruna çıkaran kuvvettir İrademize hareket kabiliyeti üfleyen rüzgârdır Din eylemi aşk eylemidir Zira sonsuzluk huzurundaki halin adı, aşktır

Peygamberimiz (sas)’in Sevgi, Saygı ve Hoşgörüsünü Gösteren Bazı Örnekler

İslâm, iman, ihsan ve aşka dayalı bir deruni tecrübenin dışa yansıyış biçimi olarak ‘ahlak nizamı’dır Bu nizamda en esaslı yer tutan ise insana saygıdır Yukarıda açıklamaya çalıştığımız gibi, insan, bir damla uzviyetten çıkarak Allah’a uzanan hareket iradesidir Bu yüzden İslâm’da her şey ‘insan’ içindir Kur’ân’da hiçbir ayrıma tabi tutulmadan mutlak manada ‘insan’ın halife olduğunun beyan edilmesi bunu göstermektedir

Yazımızın bu son bölümünde Peygamberimizin (sas) sevgi, saygı ve hoşgörüsünü gösteren bazı örnekleri nakledeceğiz

Enes (ra) anlatıyor: ‘Bir ara mescitte oturuyorduk Resulullah’ın herkesi mest eden sohbetini dinliyorduk Bir bedevi geldi Biraz Resulullah’ı dinledi Fakat sıkışmış olacak ki kalktı, mescidin bir köşesine idrarını yapmaya başladı Cemaat üzerine yürüdü Efendimiz (sas); ‘bırakın müdahale etmeyin, tamamlasın’ dedi Sonra adamı çağırdı; ‘bak’ dedi, burası mescid Burada namaz kılınır, Kur’ân okunur Allah’a ibadet edilir Senin şu yaptığın burada olmaz’ Resulullah sonra cemaatten birilerine bir kova su ile oranın temizlenmesini emretti

Resulullah birinin cenaze namazını kıldırmaya hazırlanırken Hz Ömer: ‘Hayır, siz bu adamın namazını kıldırmayın’ diyerek onun işlediği kötülüklerden örnekler vermeye başlamış Efendimiz cemaate dönmüş, ‘bir tane dahi olsa bu adamın iyiliğini gören kimse yok mu?’ deyince biri; ‘ben gördüm Ordu bir savaştan dönmüş, dinlenmeye çekilmişti Komutan gönüllü nöbetçiler istemişti İlk kabul eden bu adam oldu Sabaha kadar nöbet tuttu’ diye cevap vermiş Bunun üzerine Resulullah adamın namazını kıldırmış, kabrine kadar da refakat etmiştir Sonra Hz Ömer’i çağırmış; ‘Ey Ömer, biz insanların iyilikleri dururken onları kötülükleriyle değerlendirme hakkına sahip değiliz’ buyurmuştur

Rasullah’ın veda hutbesi de insana saygının evrensel düsturları ile doludur: ‘Ey insanlar unutmayınız ki hepiniz Âdem’densiniz Âdem de topraktandır Arabın Arap olmayana Arap olmayanın da Arap olana, beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur Üstünlük ancak takva iledir (Kötülüklerden ve zulümden sakınarak olgun insan olmaya çalışmakladır) Allah Teala sizi değerlendirirken fiziki yapınıza, servetinize bakmaz Kalbinizde barındırdığınız imani değerlere ve işlerinize bakar’

Resulullah’ın sohbetlerine katılan Yahudi bir genç varmış Bir ara sohbetlerde görülmemiş Peygamberimiz sorunca ‘hasta yatıyor’ demişler Bunun üzerine Resulullah birkaç arkadaşını da yanına alarak genci ziyarete gitmiş Genç, ölümle pençeleşiyor Resulullah’ı yanında görünce sevinmiş ve kalkarak ona saygıda bulunmak istemiş Resulullah onun halini hatırını sormuş ve moral vermeye çalışmış Bir ara gence, imanla Allah’a kavuşmasını arzuladığından, kelime-i şehadet getirmesini tavsiye etmiş Genç istekli fakat babasından çekiniyormuş Babası Resulullah’ın insana saygıyı esas alan bu davranışından da etkilenerek oğluna seslenmiş: ‘Oğlum teklif sahibini tanımaktayız Onun kötü şeyi önerdiği görülmüş müdür? Serbestsin’ Bunun üzerine genç kelime-i şehadet getirmiş ve hemen sonra ruhunu teslim etmiş Resulullah buyurmuşlar: ‘Gencin bu davranışı arkasındaki küfür yükünü darmadağın etti…’

Resulullah (sas) bir cenaze geçerken ayağı kalkmıştır Yanındakiler; ‘Ey Allah’ın Rasülü bu bir Yahudi kadındır’ diyerek Resulullah’ın davranışını garipsediklerini ima etmişler Peygamberimiz tepki göstermiş ve ‘insan değil mi?!’ buyurmuşlardır

Sonuç Yerine

İslâm; fert, aile ve toplum hayatında insanilik, insanın kendini gerçekleştirme azmi, temiz fıtrata uygun bir hayat nizamının sağlanması, insanların fıtratlarında getirdiklerine yabancılaşmasının önlenmesi, ilahi aşkın tezahürleri olarak kabul edilebilecek sevgi, saygı, hoşgörü gibi değerlerlerle mümkün olacaktır Bu yüzden dini hayatımızın canlı olması gerekmektedir Fıtratımızda saklı bulunan bu duyguyu göz ardı edip o boşluğu doldurmak için başka alternatifler aramak, insanlık sınırlarını zorlamaktan başka bir işe yaramayacaktır Bu takdirde hayatta anlaşmazlıkların çözüm yolu, şiddet, düşmanlık, kin ve kaba kuvvet olmaya devam edecektir Ve ne yazık ki dünya ahiret mutluluğuna kavuşabilmesi için yaratılan insanın bu mutluluğa kavuşması, satırlarda kalmış bir temenniden öteye geçemeyecektir

DİPNOTLAR
1 İsra, 17/13
2 Bakara, 2/143
3 Tin, 95/4-5
4 Hucurat, 49/13
5 Taha, 20/12
6 İnsan, 76/3
7 Mü’minun, 73/21
8 A’raf, 7/40


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.