Süleymaniye'nin Eğri Minaresi |
08-13-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Süleymaniye'nin Eğri Minaresi"Yedi iklimin Padişahı, Hanlar Hanı Kanuni Sultan Süleyman Han bir gün ferman buyurdu İstanbul'da dört bir yandan görünecek şekilde ve yeryüzünde eşi bulunmayan bir cami yaptırmak üzere Gün geldi daha başlamadan, haberi cihanı saran caminin temelleri atıldı Mimarı, Türk İslam aleminin yalnız mimarlığıyla değil, gönlüyle de büyük " Koca Sinan'ı" Koca Sinan bir yıl ortadan kaybolur temeli attıktan sonra Düşmanları dedikodu yayarlar, kaçtı derler, konuşurlar konuşurlar Bir yıl sonra çıkar gelir Sinan Hummalı bir çalışmayla cami yavaş yavaş biter O muhteşem kubbeler oturtulur Minareler dikilir Fakat bir gün olmadık bir iş olur Bir akşamüstü, bir çocuk diker gözlerini minarelere Derken bir çocuk daha, üç dört beş olurlar Sonra büyükler çocuk olmayanlar da gelir Kalabalık minarelere diker gözleriniİlk bakan çocuk "minarelerden biri eğri" der Çocuk eğri dedi ya kalabalık da eğri görür ve bir uğultu kopar İşte tam bu an da Koca Sinan fark eder kalabalığı Eli çenesinde düşünmeye başlar Sonra çocuğa hangi minarenin eğri olduğunu sorar Çağırır bütün işçileri, en kalın urganları bağlattırır birbirine "Çekin" der işçilere; "Eğrilik düzelinceye ,bu çocuk yeter deyinceye kadar çekin !" İşçiler Mimarbaşı'ya "delirdi mi" diye bakarlar Ama emre de uyarlar, ta ki çocuk "Yeter eğrilik düzeldi" deyinceye kadar O zaman kalabalık dağılır Hepsinin gözünde eğri bir minareyi düzelttirmenin gururu vardır Koca Sinan kalabalık çekilince, bu faydasız ve gülünç işten yorulan işçilere bakıp güler:"Biliyorum" der; "Şimdi bana deli diye bakıyorsunuz Minarenin eğri olmadığını, olsa bile böyle düzelmeyeceğini bende biliyorum Ama bu işi size yaptırmasaydım o çocuk herkese bu eğriliği anlatacaktı ve herkes doğru minareyi eğri görecekti Çünkü her insanın içinde doğru olana eğri bakan bir göz vardır Ben size minareyi değil, insanların içindeki o eğri bakan gözü düzelttirdim" * * * * * * * * İki Cihan Serveri, Efendimiz Hz Muhammed Mustafa (sav), "gökte ki yıldızlar gibidirler" buyurduğu Ashabı ile Medine sokaklarında yürüyorlardı Efendimiz önde, Sahabe-i Kiram her zaman olduğu gibi bir adım ardındaydılar Fakat birden duruverdiler Elleriyle ağız ve burunlarını kapattılar yüzlerini çevirdiler Yolun kenarında kızgın kumların üstünde bir köpek leşi vardı Uzun süredir orada olduğu belliydi Etleri parça parça, göz oyukları irinli Ve korkunç derece de kokuyordu Ashab bu kokudan kurtulmak için adımlarını hızlandırdı Fakat Efendimiz durmuştu bu sefer Hafifçe geriye ashabına döndü O güzel düşünceli, o geceler derinliği siyah ve düşlü gözlerinde ince bir tebessüm vardı Korkunç bir çirkinlik örneği olan köpek ölüsünün, bir sıra inci gibi dişlerini gösterdi ashabına ve buyurdu ; "Bakınız" dedi ; "Ne kadar güzel! Şu bembeyaz dişlerin güzelliğine bakınız ve düşününüz ! " Yukarıda anlatılan olayların birincisinde insanlarda ki doğru işlere bile eğri bakabilme hastalığı anlatılıyor İkincisinde ise en fena manzaralar da dahi güzellikleri bulup çıkarma ferasetini |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|