Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahmet, canli, inam, kemanci

Çanli Kemanci - Ahmet İnam

Eski 08-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çanli Kemanci - Ahmet İnam




Aynadaki yüzünü apansız yakaladı
Kalın kaşlarını özenle yukarı doğru tararken, seyrelmiş saçlarına şöyle bir dokundu
Kravatını düzeltti
Ceketinin eprimiş yakalarındaki olası tozları üfürdü kalın dudaklarıyla
Kemanî Hakkı Gülaydın hazırdı artık
Hakkî Gülaydın" diye mırıldandı kendi kendine: "Hakka ait"
"Son zamanlarda Zehra Hanım'a"
Birden bedeninin dirildiğini hissetti:
"Canavar Hakkı Yiyorsun Zehra Hanım'ı kıtır kıtır"
Sevinçle çıktı tuvaletten
Radyoevinin durmuş oturmuş havasının kucakladığı koridorları ağır ağır yürüdü
Canlı Yayın
Yeniyetme bir hanım soliste çalacak, işini bitirecekti
Kemanını okşadı, kutusundan
Kutusunun yıprandığını hissetti birdenbire
"Rahmetli babamla yıllardır çalarız Onun kadar olamadım belki, ama, Hakkî oldum Birkaç şarkım, radyoda kabul gördü Bu genç takımı pek iltifat etmiyor ama, olsun Ben söyler, ben çalarım Zehra da söyler"
Tenha koridorda yürürken, birden irkildi
Çan sesleri yankılanıyordu duvarlarda, hani, köylerde, sığırlara takılan zillerden
Eğildi, iki paçasına takılmış minik çanları gördü "Ah! Zehra!" dedi, yüksek sesle
Gidinin kızı, paçalarıma çanları iğneleyen sensin demek"
Son sevişmelerinde kulağına öyle fısıldamıştı:
"Nereye gitsen bulacağım seni Hakkı! Benden kaçamazsın!"
Demek düşündüğü buymuş
"Deli karı! İnek miyim ben yahu!" Eğilip çıkardı paçalarındaki çanları
"Rezil olacaktım yoksa İnşallah kimse görmemiştir, radyoevine girerken bu çanlarla beni!"
Odaya girdiğinde, iki ud, bir kanun, bir ritm saz, solist hanım onu bekliyordu
"Hazır mıyız arkadaşlar?"
"Seni bekliyoruz Hakkı abi" diye yanıtladı solist
"Birazdan canlı yayına gireceğiz
Yalnız, arkadaşlarla biraz önce çalıştık, ilk eserimiz Bimen Şen'in "Gel şu tayyare ile haki kederden kaçalım"ı
Sultanîyegâh, ağır aksak usulünde"
Kalakaldı, Hakkı Gülaydın Bimen Efendi'yi çok severdi, derin, hüzünlü bir bestekârdı,
ama bu eserini hiç duymamıştı "Hangi eseri küçük hanım?" diye sordu
"Gel şu tayyare ile haki kederden kaçalım"
, resmen dalga geçiyordu onunla
"Ne tayyaresi, ne kaçması?" Zehra paçalarına çanı bağlamış onu salıvermişti
Bilmezliğini belli etmemeye çalıştı "Bu eseri hiç görmedim
Notaları varsa bir bakalım"
"Sizin için kendi ellerimle yazdım Hakkı abi" dedi, kız
Önüne inci gibi yazılmış nota kağıdını koydu
"Çok kolaymış canım!" dedi Hakkı
"Siz başlayın bakalım, ben uyarım size"
"Aranağmeden başladılar çalmaya
Hakkı, ellerinin titrediğini hissetti Donup kalmıştı
Yayı bir türlü çekemiyordu
"Ne oldu abi" dedi, darbukacı arkadaşı, "tansiyonun mu düştü?"
Rengi uçmuştu, dizleri tutmuyordu Hakkı'nın
Güçlükle konuşabildi:
"Beni bağışlayın arkadaşlar, çok kötüyüm, çalamayacağım, siz devam edin!"
Kemanını telaşla kutusuna koyup fırladı
Koridorda bilinçsizce koşuyordu
"Zehra, Zehra, tayyare, tayyare, haki keder"
ağzından sürekli, kesik kesik, hafif çığlıklar dökülüyordu
Paçalarındaki çanları çıkardığını biliyordu
Oysa, yeniden çan sesleri yankılanıyordu kulaklarında
Zehra'nın evine nasıl geldiğini hatırlamıyordu
Belki bir taksiyle Belki koşarak
Çok uzak değildi Zehra'nın evi Mutfaktaydı
Hızla atıldı üstüne Öpmeye başladı
Saldırganlığı doruğuna ulaşmıştı Hakkı'nın
"Boğacaksın beni Azgın Herif!" dedi, Zehra, soluk soluğa, Hakkı'ya sarılarak
Mutfağın taşları üstünde Deliler gibi seviştiler
Çağlayandan gürül gürül sular aktı
Hakkı ayak bileklerine lastikle (Zehra'nın don lastiği!) bağladığı çanlarla sevişmişti
Çanların çıldırttığı sesler, azgınlığını tutuşturdu
Hiç bitmeyecek sanılan sevişme, uzun sürdü ama bitti
Zehra yorgun, ayağını sürüye sürüye yatak odasına doğru yürüdü
Hakkı yavaşça giyindi Paçalarına çanları taktı
Evden giderken Zehra'ya seslendi:
"Birazdan gelecem, Zehra, bekle!"
Uzun uzun yürüdü Sabah oluyordu
İstiklâl Caddesi'nde hep önünden geçtiği Hüseyin Ağa Camii'nin (yapılışı, 1594) kapısından içeri girdi
Belindeki kemeri bahçedeki ağacın dalına doladı
Boynunu kemerle dal arasına soktu
Uzun bacaklarını yukarı doğru çekti
Kemeri dalın yukarı doğru uzanan tarafına eliyle itti Bıraktı kendini
Müezzin sabah ezanını okumak için geldiğinde, hafif hafif esen sabah rüzgârında duyduğu çan seslerine doğru yürüdü Hakkı Bey'in paçaları yerden birkaç santim yukarıda rüzgârda sallanıyordu
Müezzin, sanki çok olağan bir olaya tanıklık ediyormuş gibi bağırdı Hakkı'nın bedenine:
"İntihar edecek başka bir yer bulamadın mı, kardeşim!"

ALINTIDIR

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.