Tevbe Hakkında Ashâb´ İn Ve Âlimlerin Sözleri |
08-05-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Tevbe Hakkında Ashâb´ İn Ve Âlimlerin SözleriSaid b Müseyyeb şöyle demiştir: ´Elbette kendine dönüp tevbe edenleri bağışlayıcıdır´ (İsra/25) ayeti günah işleyip sonra tevbe eden, yine günah işleyip sonra tevbe eden, yine günah işleyip sonra tevbe eden bir kimse hakkında nâzil oldu Fudayl b Iyaz dedi ki: Teâlâ bir rivayette şöyle buyurmuştur ´Günahkârlara, "eğer tevbe ederlerse tevbelerini kabul edeceğim müjdesini ver! Sıddîklarm dikkatini çek ki eğer ben onların üzerine adaletimi koymuş olursam, onları azaba dûçar ederim Talk b Habîb16 şöyle demiştir: ´ Teâlâ´nın hukuk-ı ilâhîsi, kulun o hukukları yerine getirmesinden daha büyüktür Fakat onlar tevbe ettikleri halde sabah ve akşamladılar Abdullah b Ömer şöyle demiştir: ´Kim işlediği bir günahı hatırlar, ondan dolayı kalbi acı duyarsa, Ümm´ul-Kitab´da (Levh-i Mahfûz) o günah silinmiş olur´ Rivayet ediliyor ki İsrailoğulları´nın peygamberlerinden biri bir günah işledi Teâlâ ona vahiy göndererek: ´İzzetime yemin ederim! Eğer ikinci bir defa bu günahı işlersen sana azap edeceğim dedi O da şöyle dedi: "Yârab! Sen sensin, ben de benim Senin izzetine yemin ederim, eğer beni korumazsan muhakkak o günaha ikinci defa dönerim!" Buna binaen Teâlâ onu masum kıldı Biri şöyle demiştir: ´Kul bir günah işler, cennete girinceye kadar o günahtan pişmanlık duyar! Bunun üzerine iblis der ki: Keşke ben onu bu günaha sokmasaydım Habib b Ebî Sabit17 dedi ki: ´Kıyamet gününde kişiye günahları arzolunur Günahın yanından geçer ve şöyle der: ´Muhakkak ben (dünyada) günahtan korkardım!´ Râvî der ki: ´Dünyadaki korkusundan dolayı günahı bağışlanır* Rivayet ediliyor ki bir kişi İbn Mes´ud´a başından geçen bir günahı için ´Acaba onun tevbesi var mıdır?´ diye sordu İbn Mes´ud ondan yüzünü çevirdi Sonra ona dönüp baktı İki gözünden yaşlar aktığını gördü ve dedi ki: ´Cennetin sekiz kapısı vardır Hepsi açılır ve kilitlenir Ancak tevbe kapısı hariç! O kapının yanında sadece o kapıya bakan bir melek vardır O melek o kapıyı kapatmaz Bu bakımdan ümitsiz olma, amel yap!´ Abdurrahman b Ebi Kasım der ki: ´Abdurrahim18 ile beraber kâfirin tevbesini ve şu ayeti müzakere ettik: O küfredenlere de ki: Eğer peygambere düşmanlıktan vazgeçerlerse geçmişteki günahları bağışlanır!(Enfâl/38) Abdurrahim dedi ki: ´Ben müslümanın katında daha güzel halli olacağını ümit ediyorum Çünkü kulağıma "Müslümanın tevbesi, müslüman olduktan sonra ikinci bir defa müslüman olmak gibidir; yani müslümanlığını perçinleştirir" diye gelmiştir´ Abdullah b Selâm şöyle demiştir: ´Size ancak tarafından gönderilmiş peygamberden veya tarafından indirilmiş kitaptan konuşacağım: Kul bir günah işledikten sonra bir göz kapaması kadar o günahtan pişman olduğu zaman, o günah ondan göz kapamasından daha süratle düşmüş olur´ Hz Ömer şöyle demiştir: ´Tevbe edenlerle beraber oturun! Çünkü onların kalbi daha incedir Biri şöyle demiştir: ´´ın beni ne zaman bağışlayacağını biliyorum´ Ona ´Ne zaman affedecektir?´ diye sorulunca ´Tevbemi kabul ettiği zaman´ demiştir Bir başkası da şöyle demiştir: ´Ben affedilmekten mahrum olmaktan çok tevbeden mahrum olmaktan korkuyorum´ Şöyle rivayet ediliyor: İsrailoğulları´ndan bir genç vardı Yirmi sene ´a ibâdet etti Sonra yirmi sene ´a isyan etti Sonra aynaya baktı Sakalında beyazlık gördü Bu manzara hoşuna gitmedi ve şöyle dedi: ´Ya ilâhî! Sana yirmi sene itaat ettim Sonra yirmi sene isyan ettim Acaba sana tevbe edersem beni kabul eder misin?´ Bunun üzerine görmediği ancak sözünü işittiği biri ona şöyle dedi: ´Bizi sevdin Biz de seni şeydik Bizi terkettin, biz de seni terkettik Bize isyan ettin, sana mühlet verdik Eğer bize dönersen seni kabul ederiz´ Zünnun-i Mısrî şöyle demiştir: ´´ın bir kısım kulları vardır: Günahların ağaçlarını kalplerinin göreceği bir yere diktiler Onu tevbe suyu ile suladılar O pişmanlık ve üzüntü meyvesini verdi Delilik olmaksızın onlar delirdiler Dil kekelemesi olmaksızın onlar dilsiz oldular Oysa fasih ve beliğlerin, ve Hz Peygamberi bilenlerin ta kendileriydiler Sonra safa kadehiyle (hayat suyunu) içtiler Uzun belâya karşı sabrı, geçmişlerinden devraldılar Sonra kalpleri melekût âlemine hayran kaldı Fikirleri ceberrûtun perdeleri arasında gezdi Pişmanlık revakının altında gölgelendiler Hataların sahifesini okudular Nefislerine korkuyu yerleştirdiler ve takvanın merdivenleriyle zühdün yüceliğine vâsıl oldular Dünyayı terketmenin acısını tatlı gördüler Yatacakları yerin sertliğini yumuşak kabul ettiler Sonunda selâmet kulpunu elde ettiler Ruhları yücelerde gezindi ve cennetin bahçesinde çadır kurdular Hayat denizine daldılar Üzüntünün hendeklerini kapattılar Hevanm köprülerinden geçip ilmin sahasına indiler Hikmetin gölünden içtiler Zeka gemisine bindiler Kurtuluş rüzgârıyla deniz selâmetinde yelken açtılar ve rahatlık bahçesine, izzet ve keremin kaynağına vardılar´ İşte her sahih tevbe´nin muhakkak makbul olacağı hakkında bu kadar söz kâfidir Soru: ´Sen de Mutezilenin dediği gibi ´tevbeyi kabul etmek için vâcibdir´ fikrindemisin?´ Cevap: Ben Tevbe´nin kabul edilmesi ´a vâcibdir´ sözünden ´Elbette elbise sabunla yıkandığı zaman kirin gitmesi vâcibdir Elbette susuz bir kimse su içtiği zaman susuzluğunun giderilmesi vâcibdir Su bir müddet kendisine verilmediği zaman susaması vâcibdir Susuzluk devam ederse, ölmek vâcib olur´ gibi sözlerden kasdedilen mânâda kastediyorum Bu sözlerde Mutezilenin ´´a tevbeyi kabul etmek vâcibdir´ sözlerinden kastettikleri mânâ yoktur Ben derim ki: ´ suyu, susuzluğu giderici olarak yarattığı gibi, ibadeti günaha keffâret olucu, sevabı hatayı silici olarak yaratmıştır Eğer ´ın meşiyeti bunun hilâfına sebkat etmiş ise, ´ın kudreti o hilâfî da kapsayacak genişliktedir Bu bakımdan üzerinde yapılması vâcib olan bir vazife bulunmamaktadır Fakat onun ezelî iradesi neyin olacağına karar vermiş ise, şüphesiz ki onun olması vâcibdir îtiraz: Tevbesinin kabul edilip edilmediğinden emin olan hiç kimse yoktur Oysa suyu içen susuzluğunun gideceğinden şüphe etmez Cevap: Kişinin tevbesinin kabul oluşunda şüphesi, sıhhatin şartlarının varlığından şüphe etmesi gibidir Çünkü ileride geleceği gibi, tevbefnin ince rükün ve şartları vardır Bütün şartlarının varlığı kolayca tahakkuk etmez Tıpkı ishal için bir ilacı içip de ishal eder mi veya etmez mi diye şüphe eden,bir kimse gibi Bu kimsenin şüphesi, o ilaçtaki ishal ediciliğin şartlarının meydana gelmesinden şüphe etmektir Halin, vaktin, ilacın karışımı, şişelerin güzelce yapılması ve tesiri itibariyle bu şüphe ortaya çıkar Bu ve benzerler tevbeden sonra korkmayı ve şüphesiz tevbe´nin kabulünde de şüphe etmeyi gerektirir Nitekim tevbe´nin şartları bahsinde, eğer dilerse bu durumun izahı gelecektir 16) Künyesi el-Anzî el-Basrî´dir Âbid bir kimseydi Birkaç kişiyle birlikte Haccac´tan kaçarak Kabe´ye sığınmış, fakat Haccac onları tutup öl dürmüştür 17) Künyesi Ebû Ya´lâ el-KûfTdir Değerli bir fakihtir H 119 da vefat etmiştir 18) Abdurrahim b Yahya ed-Dimeşkî el-Esved diye tanınır |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|