Deyimler Sözlüğü-H- |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-H-Ha Hoca Ali ha Ali Hoca: Farklı gibi gösterilen iki şeyin gerçekte hiçbir değişikliği yoktur "ikisi de birdir" anlamında kullanılır eyimler Sözlüğü-H-[/url] Ha babam (ha):1 Devamlı olarak hiç durmadan 2 Karşısındakinin çabasını gayretini artırmak için kullanılır"Ha babam ha az kaldı bitireceğiz işi" Habbeyi kubbe yapmak: Önemsiz küçük bir şeyi büyütüp mesele çıkarmak"Söyle ona habbeyi kubbe yapıp durmasın ne olmuş çocuk biraz geç kalmış da!" Haber uçurmak: Çabucak gizlice haber göndermek"Hemen haber uçurun köye kaymakam bu gece misafir olacakmış!" Ha bire:Durmadan arka arkaya sürekli olarak ara vermeden"Tarlada bir adam ha bire çalışıyordu" Hacet kalmamak: Gereği olmamak lüzumu kalmamak"Seni çağırmaya hacet kalmadı" Hacı ağa:Özellikle büyük kentlerde gereksiz yere çok para harcayan taşralı bilgisiz zengin"Ne bu israf! Hacı ağa mısın sen?" Haddine mi düşmüş!:"Onun bunu yapmaya yetkisi yoktur; böyle bir işe nasıl hangi yetenekle girişir? Bu işi yapması imkânsızdır" anlamında kullanılır"Haddine mi düşmüş ki ona söz söyleyebilsin" Haddini bildirmek: Yetkisi dışındaki işlere karıştığı için sert bir karşılık vererek onu cezalandırmak yola getirmek uslandırmak yetki sınırını bildirmek"Haddini bildirin şu serseme de bir daha onun bunun malına el uzatmasın" Haddini bilmek:Kendi değer ve yeteneğini bilmek üstün görmemek kendi yapabileceği şeylerin ötesine geçmemek"Merak etme sen o haddini bilen bir çocuktur" Haddi zatında:Aslında"Haddi zatında sen ona hakkını vermemiştin ki!" Hafife almak:Küçümsemek önem vermemek"Beni hafife alıyorlar ama yanılıyorlar" Hak getire:"Yoktur bulunmaz vermemiştir" anlamında kullanılır"Öyle bir diyardayız ki su ve yiyecek Hak getire" Hak kazanmak:Davasında haklı olduğu meydan çıkmak emeğinin karşılığını alabilecek duruma gelmek"Emekliliğe yedi yıl sonra hak kazanacağım" Hakkı geçmek:1 Birisinin payından bir başkası almış olmak 2 Bir şeyde veya bir kimsede emeği bulunmak"Komşumun çok hakkı geçmiştir bana onunla mutlaka helâlleşmeliyim" Hakkından gelmek:1 Güç bir işi başarı ile sonuçlandırmak 2 Öç almak yenmek veya cezasını vermek"Siz onu bana bırakın hakkından gelmesini bilirim" Hakkını helâl etmek:Geçen hakkını emeğini bağışlamak"Annem inşallah hakkını helâl eder bana" Hakkını vermek:1 Bir şeyin lâyıkıyla yapılması için ne gerekiyorsa ondan kaçınmamak 2 Birinin çalışmasını gereğince değerlendirmek hakkı olan şeyi vermek"Çalıştırdığın kişinin hakkını vermek zorundasın" Hakkını yemek:Birinin hakkı olan şeyi vermemek onu kendisine maletmek"Dürüst ol milletin hakkını yeme yoksa boğazında kalır" Hakk-ı sükût (sus payı):Bir konu üzerinde konuşmaması bildiği şeyi söylememesi karşılığında bir kimseye sağlanan yarar Hak yolu: Cenab-ı dünya hayatında tutmaları gereken yol yaşama düzeni doğru ve haklı yol Hâlden anlamak:Bir kimsenin içinde bulunduğu zor durumu kavrayarak anlayıp sezerek hoşgörülü olmak anlayış göstermek"Dedem hâlden anlayan birisidir bize iyi davranacağına eminim" Hâle yola koymak:Düzenlemek tertiplemek iyi işler bir duruma getirmek"Hele şu işleri bir hâle yola koyalım o zaman tatilini de düşünürüz" Hâli vakti yerinde:Zengin oldukça varlıklı para durumu iyi"Hasan efendiler mi? Hâli vakti yerinde insanlardır onlar" Halis muhlis: Saf katışıksız temiz eksiksiz içinde yabancı madde bulunmayan"Halis muhlis bir zeytin yağı satarız biz" Halka verir talkını kendi yutar salkımı:Kendi verdiği öğütlere kendisi uymaz Hallaç pamuğu gibi atmak: Bir arada toplu bulunan şeyleri ya da kimseleri dağıtmak parçalamak; bu yolla sağa sola her birini bir yana atmak"Sizin takımı hallaç pamuğu gibi atacağız sahadan" Halt etmek:Yakışıksız davranmak uygunsuz bir söz söylemek veya kötü bir şey yapmak"Halt etmişsin bir de utanmadan anlatıyorsun" Ham ervah: Çiğ adam; yersiz ve yakışıksız sözleri davranışları olan kaba kimse Hangi dağda kurt öldü?:Kendisinden hiç umulmayan beklenilmeyen bir kimsenin olumlu davranışı görüldüğünde; "Nasıl oldu da böyle güzel bir iş bir iyilik yaptı?" anlamında söylenir |
Deyimler Sözlüğü-H- |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-H-Hangi rüzgâr attı?: "Nasıl oldu da gelebildin? Hiç görünmüyordun sen de gelir miydin?" anlamında uzun süre bir yerde görünmeyen kimse için kullanılır Hangi taşı kaldırsan altından çıkar: 1 Hemen her işte parmağı vardır 2 Her işten anlar her işe karışır ya da her işten anladığı izlenimi verir Hanım evlâdı: Nazlı büyütülmüş zora gelmeyen çıtkırıldım kimse"Amma hanım evlâdıymışsın çekil şuradan ben yaparım" Hapı yutmak: Kötü bir duruma düşmek zarar ve ziyana uğramak"Hapı yuttuk desene!" Haram olmak:Bir şeyden gerektiği gibi yararlanamaz olmak"Senin yüzünü görmek bana haram oldu" Haram para:Dinî bakımdan yasaklanmış yollardan elde edilen para"Haram parayla ekmek alınmaz" Haram yemek:Dinî inançlara aykırı olarak kazanç sağlamak haksız olarak bir şeye el atmak"İnsan ol haram yemek insana kâr getirmez" Harfi harfine:Tastamam uygun tıpatıp gerçekte olduğu gibi"Söylediklerimi harfi harfine yerine getirdin mi?" Har vurup harman savurmak: Hesapsızca düşüncesizce harcamak; malını parasını ölçüsüzce bol bol harcayıp tüketmek Hasret çekmek:Özlem duymak epeydir ayrı kaldığı yere ya da kimseye kavuşma isteği içinde olmak"Yıllardır yurdumun hasretini çekiyorum" Hasret gitmek:Özlediği sevdiği bir yere ya da kimseye kavuşamadan ölmek Hasret kalmak:Özlemini duyduğu şeye uzun zaman kavuşamamak"Hasret kaldım deresine tepesine" Hastası olmak: Bir şeye çok düşkün olmak"Bizim oğlan köpek hastası hiç kapıdan eksik etmiyor" Haşir neşir olmak:Aralarında bulunduğu kimselerle kaynaşmak bir arada bulunup uğraşmak; kimi işlerle ilgilenip durmak"İnsanlarla haşir neşir olmayı sevdiğim söylenemez" Hatır belâsı:Sayılan ve sevilen kimse için katlanılan sıkıntı"İnan bu işi hatır belâsına yapıyorum" Hatır gönül tanımamak (bilmemek):1 İsterse en sevdiği ve saydığı olsun gücenmesini göze alarak doğru bildiğini yapmak 2 Kırıcı davranışlarda bulunmak Hatırı kalmak:Gücenmek kırılmak"Eğlenceye onu da çağıralım ki hatırı kalmasın" Hatırından çıkmamak:Sevdiği saygı duyduğu birinin istediği bir şeyi yapmayı reddedememek gönlünü kırmaktan çekinmek Hatırı sayılır: 1 Önemli saygı değer saygın (kimse) 2 Oldukça çok"Babam hatırı sayılır bir kimsedir" Hava almak:1 Temiz havalı bir yere çıkarak dolaşmak dinlenmek ciğerlere temiz hava çekmek 2 Eline bir şey geçmemek umduğunu bulamamak 3 İçine hava girmek"Haydi kıra çıkıp da biraz hava alalım" Hava basmak:1 Büyüklenmek kibirlenmek olduğundan fazla görünmeye çalışmak 2 Bir şeyin içine hava doldurmak"Amma da hava basıyorsun onları korkutacağını mı sandın?" Havada kalmak:1 Yüksek bir yerde durmak 2 Sonuca bağlanamamak 3 Bir iddia dayanaksız olduğundan ispat edilememek"Yaptığımız bütün iş havada kaldı" Havadan sudan konuşmak:Öylesine gelişigüzel rastgele konuşmak Hava hoş:Şu ya da bu şekilde olması arasında bir fark olmamak Havanda su dövmek: Bir işle boşuna uğraşmak"Senin yaptığına havanda su dövmek derlerbırak artık şu işle uğraşmayı" |
Deyimler Sözlüğü-H- |
08-02-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-H-Hava parası: Bir yeri tutmak kiralamak ya da bir şeyi elde etmek için değeri dışında açıktan verilen para"Yeri bize verecekler ama bir milyon lira hava parası istiyorlar" Havsalası almamak: Aklı kabul etmemek"Nasıl yaparsın bana bunu hâlâ havsalam almıyor" Hayal kırıklığı: Gerçekleşmesi istenilen veya umulan bir şeyin gerçekleşmemesinden duyulan üzüntü düş kırıklığı Hayal meyal:Belli belirsiz açık seçik belli olmayan bulanık (bir şekilde hatırlanan)"O olayı hayal meyal hatırlıyorum" Hayatını kazanmak:Çalışıp elde ettiği para ile geçimini sağlamak"Ben iyi ya da kötü hayatımı kazanıyorum sen kendi işine bak" Hayatını yaşamak: Canının istediği gibi hayatını sürdürmek"Bana karışmaya hakkınız yok bırakın beni artık hayatımı yaşamak istiyorum" Hayat memat meselesi: Sonucu çok tehlikeli olan ölüm kokan bir durum"Artık burada kalamam iş hayat memat meselesine döndü" Hayat pahalılığı: Yiyecek içecek ve giyecek gibi geçim için gerekli olan maddelerin pahalı olması"Hayat pahalılığından herkes şikâyetçi olmaya başladı" Hayırdır inşallah!:1 Anlatılan bir rüyayı iyiye yormak için söylenir 2 Şaşma heyecan ve merak uyandıran durumlar karşısında söylenir Hayır işlemek: Dine ve insanlığa uygun iyi davranışlarda bulunmak"Hayır işle ki öbür dünyada kurtuluşa eresin" Hayır kalmamak:İşe yarar beğenilecek bir yanı ve tarafı kalmamak"Bu arabalarda hayır kalmamış yenilerini almamız gerekecek" Hayır sahibi: İyiliksever yardımsever kimse"Şu yoksullara uzanacak bir hayır sahibi kalmadı mı acaba?" Hayra yormak:Bir rüya ya da olayı iyi ve yararlı bir durumun işareti görmek Hazıra konmak:Hiçbir emek sarf etmeden çaba göstermeden başkasının emeği ile ortaya çıkmış olan şeyden yararlanmak"Hazıra konarak yaşamayı kural edinmiş bu adam" Hazır bulunmak:1 Bir yerde kendisi bulunmak var olmak 2 Bir yere hemen gidecek bir şeyi anında yapacak durumda olmak"Yarınki toplantıda sen de hazır bulunmalısın" Hazırdan yemek:Yenisini kazanmadan elindekini harcamak"Hemen her gün bir bahane buluyor çalışmıyor ve hazırdan yiyiyordu" Helâl süt emmiş olmak: İyi huylu doğru yoldan sapmayan temiz bir kişi"İnanmıyorum onun yaptığına o helâl süt emmiş birisidir" Helâl olsun (Helâl ü hoş olsun): 1 Bunu sana gönül hoşluğu ile veriyorum hiç pişman değilim takdire değer iş yapıyorsun" anlamında kullanılır Hele şükür!: beklediğimiz sonuç gerçekleşti Hem kel hem fodul:"Bu kadar kusuruna bu yeteneksizliğine rağmen bir de övünüyor üstünlük taslıyor" anlamında kullanılır Hem nalına hem mıhına (vurmak): Birbirine zıt olan iki yanı da desteklemek"Ben hem nalına hem de mıhına vuran adamlardan korkarım" Hem suçlu hem güçlü: Gerçekte kendisi suçlu olduğu hâlde suç işlememiş gibi davranan ve karşısındakini suçlamaya çalışan kimse Hem ziyaret hem ticaret: Bir yeri veya kimseyi ziyarete giden kimsenin bu görüşmeden yararlanarak başka bir işi de yapması durumunu anlatmak için kullanılır Her kafadan bir ses (çıkmak):Bir konu üzerinde herkesin istediği gibi rastgele konuşması ve bu konuşmalardan bir sonuç alınamaması"Ortalık kızıştı her kafadan bir ses çıkmaya başladı kimin ne dediği anlaşılmaz oldu" Her telden çalmak:Pek çok konuda bilgi sahibi olmak içinde bulunduğu ortamın şartlarına göre her çeşit iş yapabilir olmak Hesaba çekmek:Bir kişiyi bir makamı yaptığı işler üzerine açıklama ve savunma yapmaya çağırmak"Sakın oraya gitme seni hesaba çekecekler" Hesaba dökmek:Bir konu ile ilgili işlemlerin hesabını kâğıt üzerinde yapmak Hesaba katmak (almak): Bir işi yaparken ya da yürütürken bir başka şeyi de göz önünde bulundurmak"Hasan`ı da hesaba katalım az zorluk çıkarmayacaktır bize" Hesaba (kitaba) gelmez:1 Beklenmedik umulmadık 2 Sayılmayacak kadar çok pek fazla sayısız Hesabı kesmek:Alış verişi ya da ilgiyi kesmek"Dükkân sahibi uzun zamandır borcunu ödemeyen müşterisinin hesabını kesti" |
Deyimler Sözlüğü-H- |
08-02-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Deyimler Sözlüğü-H-Hesabını bilmek: Boş yere para harcamamak tutumlu davranmak"Her ev kadını hesabını bilmek zorundadır" Hesabını görmek: 1 Alacağını ödeyip ilişkisini kesmek 2 Cezalandırmak vücudunu ortadan kaldırmak ya da öldürmek"Çabuk şu adamın hesabını görün!" Hesap açmak:1 Hesap defterinde bir kişiye alış veriş için alacağını borcunu kaydetmek üzere bir yer ayırmak 2 Bankada gereğinde çekilmek üzere yatırılan para için işlem yapmak 3 Birine kredi açmak birine borçlanma imkânı tanımak Hesap etmek:1 Kazançla gideri karşılaştırıp bir sonuca ulaşmak 2 Düşünmek tasarlamak ayrıntıları gözden geçirip ihtimalleri değerlendirmek"Hesap etmeden sakın işe girişmeyin!" Hesap görmek: Taraflarca alacakla vereceği karşılaştırıp ödeşmek"Çok uzadı hesap görmek için ne zaman bir araya geleceğiz?" Hesap kitap: Düşünüp taşındıktan sonra hesap sonunda"Hesap kitap baktım işler kötüye gidiyor; hemen sizi çağırdım" Hesapsız kitapsız:1 Sorumsuz ölçüsüz tutumsuz 2 Deftere geçirilmeden herhangi bir belgeye dayanmadan"Ne hesapsız kitapsız işlerin içine girmişiz de haberimiz yokmuş" Hesap sormak:Bir kimseyi kanunsuz kural dışı ahlâka aykırı usulsüz davranış ve sözlerinden ötürü sorgulamak o kişiden savunma istemek"Size hesap sormak için mutlaka geri döneceğim" Hesaptan düşmek: Borçtan alacaktan hesaptan çıkarıp yok saymak"Elli bin lirayı hesaptan düşmeyi unutmadın inşallah" Hesap tutmak:Alış verişle ilgili alacağı ve vereceği bir kâğıda ya da deftere yazmak Hesap vermek:1 Herhangi bir davranışının ya da sözünün sebebini açıklamak 2 Bir işin sorumluluğunu üstlenmek"Rahat olun bu konuda hesap vermek bana düşer" Hevesi kursağında kalmak: Çok istediği imrendiği kavuşmak dilediği şeyi elde edememek"Pikniğe gitmek istiyorduk yağmur yağınca hevesimiz kursağımızda kaldı" Hevesini almak:İmrendiği çok istediği şeye kavuşup ona doymak Heyheyleri tutmak (üstünde): Çok kızıp sinirlenmek Hık mık etmek:Bir işi yapmamak için bahaneler ileri sürmeye çalışmak bir soruyu cevaplandırırken net şeyler söylememek"Hık mık edip durma bu işi eninde sonunda yapacaksın!" Hık demiş burnundan düşmüş: "Her durumuyla ona çok benziyor" anlamında kullanılır Hır çıkarmak: Kavga gürültü patırtı ve olaya sebep olmak"Orada hır çıkarmaya kalkışmayacaksın değil mi?" Hızır gibi yetişmek:Dara düştüğü çok sıkıştığı çaresiz kaldığı bir zaman da beklemediği bir kişi yardımına yetişmek Hiçe saymak: Hiç önem ve değer vermemek Hiç yoktan: Sebepsiz ortada hiçbir neden yokken"Hiç yoktan adamı dövemezsiniz ya!" Hizaya gelmek: 1 Düz çizgi durumunda dizilmek 2 Aykırı yanlış davranışlardan vazgeçmek; doğru yola gelmek düzelmek Hodri meydan: "Kendine güvenen ortaya çıksın" anlamında kullanılır Hop oturup hop kalkmak: Ya heyecanından ya da öfkesinden yerinde duramaz olmak Hora tepmek:1 Ayaklarını yere vurarak oynamak 2 Gürültü çıkarmak"Yandaki sınıfta hora tepiyor ortalığı birbirine katıyorduk ki" Hor görmek (veya bakmak): Önem vermemek değersiz saymak adam yerine koymamak küçümsemek"Beni yoksul diye hep hor gördüler" Hor kullanmak: Özen göstermeden kabaca dikkat etmeyerek hırpalayarak kullanmak"Çok hor kullanmışsınız bu dolabı" Hoş beş etmek: Şundan bundan konuşarak sohbet etmek"O iki ihtiyar kadın hoş beş etmek için yaratılmışlar sanki" Hurdası çıkmak: İşe yaramayacak kullanılamayacak hâle gelmek Huyuna suyuna gitmek: İsteklerine alışkanlıklarına yapısına göre onu kızdırıp ürkütmeyecek davranışlarda bulunmak Huyunu suyunu almak:Onun özelliklerini davranışlarını ve karakterini yapısına geçirmek Huzur vermek:Gönül rahatlığı iç dirliği vermek; dinlendirmek Huzurunu kaçırmak: Huzurunu bozmak tedirgin ve rahatsız etmek Hüküm giymek: Mahkemece ya da birileri tarafından kendisine ceza verilmek Hüküm sürmek: 1 İş başında olmak 2 Yaygın olmak 3 Bir şeyin güçlü varlığı sürüp gitmek"Beşinci Kral beş yıl hüküm sürdü" Hükümet kapısı: Devlet dairesi"Hükümet kapıları halka açık kılınmalıdır" Hür düşünüş: İstediğini düşündüğünü baskı altında kalmadan söyleme Hüsn-ü kuruntu: İhtimalî bulunmadığı hâlde güzel bir şeyin olacağını sanma hayal etme buna kendini inandırma Hüd dağı gibi şişmek: Bir hastalık sebebi ile bir tarafı özellikle de karın tarafı şişmek |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|