İlahi Armağan -39- Meclis |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -39- Meclis39 MECLİS Bu konuşma Cuma sabahı Ribât’ta yapıldı Konuşma tarihi: Hicrî 12 Recep 545, Milâdî 1150 Dünya ve âhirette mülk istersen cümle varlığını Allah yoluna harca O kez, emîr ve reis olursun Bu hâlin, kendi özünde her zaman, başkaları için de zamanla olur Sana nasihat ediyorum; nasihatimi iyi dinle: Beni tasdik edersen, doğruluğunu ilân ederim Yalan ve iftiralar atacak olursan, yalancı olduğunu tasdik ederim, bir daha kurtulman kolay olmaz Her zaman yaptığının karşılığını bulursun Benden hasta hâline şifa al; aldığın ilâcı kullan Şuna katî olarak inan: O ilâçla afiyet hâlini bulabilirsin Geçmiş insanlar, bir iyi kul bulmak için şarkı garbı dolaşırlardı Bu dolaşma, gönüllerini açtırmak içindi Bir tane bulacak olsalardı hemen manevî hastalıklarına şifa ister, alırlardı Hâlbuki bugün sizin öyle bir şey aradığınız yok Aramak değil, kapınıza dahi gelse, kovar oldunuz Çok sevmeniz icap ederken bilgi sahiplerine ve fıkıh âlimlerine öfke duyarsınız Şeriat bilgini olanlar velî kullardır; edep ve terbiyeyi onlar öğretir Şüphesiz, elinizde hiçbir ilâç durmuyor; benim bilgim, tıbbî tecrübem sana ne fayda sağlar? Sana her gün bir temel kurarım, hemen yıkarsın İlâç vasıflarını sayarım, ne çare ki, kullanmayı bir türlü istemezsin Sana: “Şu lokmada zehir gizlidir” derim, ama yemeye çalışırsın “Şunu ye, onda şifa vardır” derim, ondan kaçarsın Daima bana muhalefet etmektesin Aksine şifalı şeyleri iter, zehirli şeye el atarsın Yakında mâna yapında hâlin açığa çıkacak, iman hâlin de kendini gösterecek Sana nasihat ediyorum: Beni paslı kılıcınla bertaraf etmeye yeltenme Senin ayrılıp gitmeni istemiyorum Bir kimse Allah'la olursa onu kimse ürkütemez Ne cin tayfası, ne de yırtıcı hayvanlar Hiç biri o büyük zâtı korkutamaz Hiçbir yaratık o kişiye dokunamaz İlim sahiplerini sıkıştırmayınız Siz ne ilim sahiplerini, ne Peygamber’i, ne de Allah Teâlâ'yı tam mânası ile bilmektesiniz Siz bunların cahilisiniz İyi insanları bulunuz Onlar, Hak Teâlâ'nın bütün fiillerine razı olurlar Onlara yakın ol Ve hâllerini öğren Çünkü bütün selâmet kazaya rıza göstermektedir Emellerin kısılması da önemlidir Dünya işlerine pek gönül kaptırmamak iyi olur Nefsinizde bir hastalık sezince, hemen emellerinizi kısaltınız ve ölümü hatırlayınız Peygamber (sav) Efendimiz, bir kudsî hadîsi şöyle anlatır: “Kullara farz kıldığım ibadet yapıldıktan sonra, kullarım bana ne ile en çok yaklaşır, bilir misiniz? Evet, kulum daima bana yaklaşır Bu yaklaşma, farzla başlar, nafile ile de gelişir Bana yaklaşınca, onu severim Her kuvvetini ben veririm Benimle işitir, benimle tutar ve benimle görür” Son kısmın şöyle bir tefsiri vardır: “Beni işitir, beni tutar, beni görür” O kulun bütün işleri Hak için ve Hak ile olur Kul, yaptığı ibadetlerle gücünü ve kuvvetini harcar Nefsini görmez ve bilmez Öyle zaman olur ki, zerre miktar kuvveti kalmaz Ve kendisini halka karşı kuvvet sahibi bilir Nefsini bir yana atar, kendisini Yaratan'ın tâatına harcar Şüphesiz bu ibadet, kendisini Hakk'a yakın kılar Ve Allah sevgisini getirir, iman sahibi uysallıkla kendisini sevdirir Günah ve hata ile kendisini buğza uğratır Ve Hak yakınlığından kovulur Ülfet ibadetle olur Vahşeti masiyet doğurur İnsan, kötülüğe dalınca iyi işleri yapmaktan kaçar Çünkü iyi işler güzellik doğurur Kötülüğü arzulayan, hayrı neylesin? Bir kimse ki, İslâm dinine kendini vermez, o helak olan kimselerle yıkılır gider Çalış ve cehd eyle Yalnız amele de güvenme Yaptığın işlerde Hakk'ın kudretini gör Ameli bırakan sadece ümitle yaşar Amele güvenen kendini beğenir ve gurura kapılır |
İlahi Armağan -39- Meclis |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -39- MeclisCemaat vardır, dünya ile âhiret arasında döner Cemaat vardır, cennetle cehennem arasında kalır Cemaat vardır, yaratılanla Yaratıcı arasında kendisini kaybeder Zâhidlik hâlinde isen dünya ile âhiret, korku sahibi isen cennetle cehennem, irfan sahibi isen yaratılanla Yaratıcı arasındasın Bir defa Hakk'a döner, sonra kullara bakarsın Allah yolcularına, öbür âlemin işleri bildirilir Onlar her şeyi sine gözleri ile görürler Onlar yalnız haberle yetinmezler Allah yolcuları, bütün günlerini Hakk'a kavuşmayı düşünmekle geçirirler Onlar ölüm korkusu geçirmezler, çünkü ölümle ebedî sevgililerine kavuşacaklarına inanmışlardır Sonunda ayrılman mukadder olan şeyi şimdiden bırak Nasıl olsa sonunda veda edeceğin kimselerle şimdiden vedâlaş Yanlarından ne zaman olsa göçmen gereken şeyleri şimdiden terk eyle; isterse bunlar ehlin veya halk olsun Sen kabre atılınca onların sana ne yararı dokunabilir ki? Hakk'ı unutup uygunsuz arzu ile sarıldığın şeyleri bir yana at, tevbe et Ey cemaat! Verâ sahibi olunuz; yani kendinizi kötülükten beri alınız Bu verâ hâli, dinin kisvesidir Dininizi bezemek için benden kisve isteyiniz Bana uyunuz; çünkü ben Peygamber (sav) Efendimiz’in çizdiği yoldayım Ben daima ona uymaktayım Onun yediği gibi yerim, içtiği gibi içer ve evlendiği gibi evlenirim Diğer hâllerde yine ona uyarım Her neye ki işaret etmiş, onu durmadan yaparım Böylece Allah'ın murad ettiği şeye nail olurum Ben Allah'a hamd ederim; senin övmen ve kötülemen benim için bir mâna ifade etmez; vermen, ve alman bana bir iş görmez Hayrın da şerrin de senin olsun, gelmene veya gelmemene bakmam; çünkü sen cahilsin Cahile kimse aldırış etmez Sen kendi kuruntunla ibadet eder, iyilik bulduğunu sanırsın; ama yarın yüzüne vururlar Çünkü cehaletle kulluk eyledin Cahillik hâlinde yapılan kulluk, fesattır Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur: “Bir kimse, cehaletle iş tutarsa, yıktığı yaptığından çok olur” Sen Kitap ve Sünnet’e uymadıktan sonra felah yolunu bulman kabil değildir Bazı büyükler şöyle der: “Büyük bir önderi olmayan, şeytana uyar” Kitap ve Sünnet’le amel eden büyük zâtlara uy Onlara uymasan bile haklarında iyi düşün Onları gördüğün yerde saygı göster Onlarla iyi geçin, felah bulursun Kitab’a uymayan, Sünnet’i tanımayan, irfan sahiplerinin verdiği vazifeleri benimsemeyen, ebedî felah bulamaz “Kendi görüşü ile yetinen şaşar” Bu yüce kelâmı işitmedin mi? Senden daha bilgili kimseleri dinleyerek özünü terbiye et Nefsin ıslâhını tamamla, sonra başkalarına başla Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur: “Nefsini ıslâha başla; o bitince diğerlerini!” Yine buyurur: “Yakın kimseleri ihtiyaçtan inlerken yabancılara sadaka vermek yakışmaz” |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|