Taha Süresi Meali

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Taha Süresi Meali






Taha Süresi meali Mumine Sitesi
020-TÂ HÂ 20-TÂ HÂ135 (yüzotuzbeş) âyet olup Mekke'de nâzil olmuştur Sûre, ismini, başındaki Tâ-Hâ harflerinden almıştır Hz Ömer'in bu sûre vesilesiyle müslüman oluşu, İslâm tarihinin önemli bir hatıra sayfasıdır Olay, kısaca şöyledir: İslâm'ın yaman bir düşmanı olan Hattâb oğlu Ömer, Resûlullah'ı öldürme vazifesini üstlenmiş ve bu iş için yola çıkmıştı Ancak, yolda kız kardeşi Fatıma ile eniştesi Saîd'in müslüman olduğunu öğrenince, önce onların işini bitirmeye karar verdi Tâ-Hâ sûresini okumakta olan karı-koca, Ömer'in geldiğini görünce Kur'an sayfalarını sakladılarsa da, Ömer onları duymuştu Okuduklarını görmek istediğini söyledi İnkâr etmeleri üzerine Saîd'e saldırdı Kendisine mâni olmak isteyen Fatıma'yı tokatladı Yüzlerinden kanlar akan Fatıma, cesarete gelerek müslüman olduklarını açıkça söyledi Kardeşinin haline acıyan Ömer, bu sefer yumuşak bir sesle okuduklarını tekrar istedi Tâ-Hâ sûresinin yazılı bulunduğu sayfaları okuyunca, Kur'an'ın mucizeli tesirinden nasibini alarak Resûlullah'ın huzuruna gitti ve müslüman olduRahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla 1 2 Biz, Kur'an'ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah'tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik 3 Biz, Kur'an'ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak Allah'tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik 4 (Kur'an) yeri ve yüce gökleri yaratan Allah tarafından peyderpey indirilmiştir5 Rahmân, Arş'a istivâ etmiştir

Veya: Rahman, Arş’ı hükmü altına almıştır Bak A’raf 7/54
6 Göklerde, yerde ve ikisi arasında bulunan şeyler ile toprağın altında olanlar hep O'nundur7 Eğer sen, sözü açıktan söylersen, bilesin ki O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir8 Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır En güzel isimler O'na mahsustur9 (Resûlüm!) Musa (olayının) haberi sana ulaştı mı? 10 Hani o, bir ateş görmüş ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ateş gördüm Belki ondan size bir meş'ale getiririm veya ateşin yanında bir rehber bulurum, demişti

Hz Musa ailesi ile birlikte Medyen’den, annesinin bulunduğu Mısır’a gidiyordu Yolda, soğuk bir gecede bir çocukları doğduğundan, ateşe ihtiyaçları vardı Aslında onun gördüğü bu ateş, kendisini vahye hazırlamak için bir işaret idi
11 Oraya vardığında kendisine (tarafımızdan): Ey Musa! diye seslenildi: 12 Muhakkak ki ben, evet ben senin Rabbinim! Hemen pabuçlarını çıkar! Çünkü sen kutsal vâdi Tuvâ'dasın!13 Ben seni seçtim Şimdi vahyedilene kulak ver 14 Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah'ım Benden başka ilâh yoktur Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl15 Kıyamet günü mutlaka gelecektir Herkes peşine koştuğu şeyin karşılığını bulsun diye neredeyse onu (kendimden) gizleyeceğim16 Ona inanmayan ve nefsinin arzularına uyan kimseler sakın seni ondan (kıyamete inanmaktan) alıkoymasın; sonra mahvolursun! 17 Şu sağ elindeki nedir, ey Musa? 18 O, benim asamdır, dedi, ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkelerim; benim ona başkaca ihtiyaçlarım da vardır19 Allah: Yere at onu, ey Musa! dedi20 Onu hemen yere attı Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılan değil mi! 21 Allah buyurdu: Al onu! Korkma! Biz onu şimdi ilk haline sokacağız22 Bir de elini koltuğunun altına sok ki, bir başka mucize olmak üzere o, kusursuz ve lekesiz beyazlıkta çıksın 23 Ta ki, sana, (böylece) en büyük âyetlerimizden bazılarını gösterelim 24 Firavun'a git Çünkü o iyice azdı25 Musa: Rabbim! dedi, yüreğime genişlik ver 26 İşimi bana kolaylaştır 27 Dilimden (şu) bağı çöz28 Ki sözümü anlasınlar29 Bana ailemden bir de vezir (yardımcı) ver,30 Kardeşim Harun'u31 Onun sayesinde arkamı kuvvetlendir32 Ve onu işime ortak kıl 33 Böylece seni bol bol tesbih edelim 34 Ve çok çok analım seni 35 Şüphesiz sen bizi görmektesin 36 Allah: Ey Musa! dedi, istediğin sana verildi37 Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk 38 Bir zaman, vahyedilecek şeyi annene (şöyle) vahyetmiştik: 39 Musa'yı sandığa koy; sonra onu denize (Nil'e) bırak; deniz onu kıyıya atsın da, benim düşmanım ve onun düşmanı olan biri onu alsın (Ey Musa! Sevilmen) ve benim nezaretimde yetiştirilmen için sana kendimden sevgi verdim

Musa(as)’ın annesi, Firavun’un, diğer erkek çocuklar gibi kendi oğlunu da öldürmesinden endişe ediyordu Bu yüzden, yukarıdaki ayette belirtilen ilahi işarete uyarak oğlunu denize veya Nil nehrine bıraktı Karısı Asiye ile bahçesinde gezinen Firavun, suda gördüğü sandığı çıkarttırıp içindeki çocuğu görünce şaşırdı; ayette belirtildiği gibi, Allah’ın Musa’ya bir lütfu olarak, çocuğa karşı garip bir sevgi hissi duydu HzMusa’nın ablası, kardeşine ne olduğunu araştırıp soruştururken, ona bir süt annesi arandığını öğrendi Bunu fırsat bilerek Firavun’un sarayına gitti:
40 Hani, kız kardeşin gidip "Ona bakacak birini size bulayım mı?" diyordu Böylece seni, gözü gönlü mutluluk dolsun ve üzülmesin diye annene geri verdik Ve sen, birini öldürdün de seni endişeden kurtardık Seni iyiden iyiye denemeden geçirdik Bunun için yıllarca Medyen halkı arasında kaldın Sonra takdire göre (bu makama) geldin ey Musa!

Ayetin son cümlesi tefsirlerde değişik şekillerde açıklanmış olup başlıcaları şunlardır: “Sonra kader uyarınca bu ülkeye veya peygamberlik mertebesine ulaştın, ey Musa!” “Sonra peygamberlik için tayin ve takdir edilmiş olan bu güne kadar geldin, ey Musa!”
41 Seni, kendim için elçi seçtim 42 Sen ve kardeşin birlikte âyetlerimi götürün Beni anmayı ihmal etmeyin43 Firavun'a gidin Çünkü o, iyiden iyiye azdı44 Ona yumuşak söz söyleyin Belki o, aklını başına alır veya korkar 45 Dediler ki: Rabbimiz! Doğrusu biz, onun bize aşırı derecede kötü davranmasından yahut iyice azmasından endişe ediyoruz 46 Buyurdu ki: Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm 47 Haydi, ona gidin de deyin ki: Biz, senin Rabbinin elçileriyiz İsrailoğullarını hemen bizimle birlikte gönder; onlara eziyet etme! Biz, senin Rabbinden bir âyet getirdik Kurtuluş, hidayete uyanlarındır

Tefsircilerin çoğunluğuna göre ayetin son cümlesi, bir dua ve dilek cümlesi olmayıp, hidayete uyanların, Firavun’un eziyetinden er geç kurtulacaklarını bildiren bir haber cümlesidir İşte bu söz ile Musa ve Harun, Firavun’a bunu hatırlatmaktadırlar
48 Hakikaten bize vahyolundu ki: (Peygamberleri) yalanlayan ve yüz çevirenlere azap edilecektir 49 Firavun: Rabbiniz de kimmiş, ey Musa? dedi 50 O da: Bizim Rabbimiz, her şeye hılkatini (varlık ve özelliğini) veren, sonra da doğru yolu gösterendir, dedi51 Firavun: Öyle ise, önceki milletlerin hali ne olacak? dedi 52 Musa: Onlar hakkındaki bilgi, Rabbimin yanında bir kitapta bulunur Rabbim, ne yanılır ne de unutur, dedi 53 O, yeri size beşik yapan ve onda size yollar açan, gökten de su indirendir Onunla biz çeşitli bitkilerden çiftler çıkardık54 Yeyiniz; hayvanlarınızı otlatınız Şüphesiz bunda akıl sahipleri için (Allah'ın kudretine) işaretler vardır 55 Sizi ondan (topraktan) yarattık; yine sizi oraya döndüreceğiz ve bir kez daha sizi ondan çıkaracağız 56 Andolsun biz ona (Firavun'a) bütün (bu) delillerimizi gösterdik; yine de yalanladı ve diretti 57 Dedi ki: Bizi, yaptığın büyü ile yurdumuzdan çıkarasın diye mi geldin, ey Musa?58 Öyle ise, muhakkak surette biz de sana, aynen onun gibi bir büyü getireceğiz Şimdi sen, seninle bizim aramızda, ne senin, ne de bizim muhalefet etmeyeceğimiz uygun bir yerde buluşma zamanı ayarla59 Musa: Buluşma zamanınız, bayram günü, kuşluk vaktinde insanların toplanma zamanı olsun, dedi60 Bunun üzerine Firavun dönüp gitti Hilesini (sihirbazlarını) topladı; sonra geri geldi

Firavun, usta büyücülerini toplamış, büyü malzemeleri ile birlikte Musa’nın karşısına çıkarmıştı Hz Musa da, kardeşi Harun ile birlikte idi Bayram şenliği için toplanan halk, olacakları izlemek için sabırsızlanıyordu
61 Musa onlara: Yazık size! dedi, Allah hakkında yalan uydurmayın! Sonra O, bir azap ile kökünüzü keser! İftira eden, muhakkak perişan olur62 Bunun üzerine onlar, durumlarını aralarında tartıştılar; gizli gizli fısıldaştılar63 Şöyle dediler: "Bu ikisi, muhakkak ki, sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak ve sizin örnek yolunuzu ortadan kaldırmak isteyen iki sihirbazdırlar sadece"64 "Öyle ise hilenizi kurun; sonra sıra halinde gelin! Muhakkak ki bugün, üstün gelen kazanmıştır" 65 Dediler ki: Ey Musa! Ya sen at veya önce atan biz olalım 66 Hayır, siz atın, dedi Bir de baktı ki, büyüleri sayesinde ipleri ve sopaları, kendisine gerçekten koşuyor gibi görünüyor67 Musa, birden içinde bir korku duydu68 "Korkma! dedik, üstün gelecek olan kesinlikle sensin" 69 "Sağ elindekini at da, onların yaptıklarını yutsun Yaptıkları, sadece bir büyücü hilesidir Büyücü ise, nereye varsa (ne yapsa) iflah olmaz"

HzMusa, vahye uyarak elindeki asayı yere atmış, bir mucize ifadesi olarak ejderha halini alan asa, gerçekten, Firavun’un sihirbazlarının büyülü iplerini ve sopalarını yutuvermişti
70 Bunun üzerine sihirbazlar secdeye kapandılar; "Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman ettik" dediler71 (Firavun) Şöyle dedi : Ben size izin vermeden önce ona inandınız öyle mi! Hakikat şu ki o, size büyü öğreten ulunuzdur Şimdi elleriniz ile ayaklarınızı tereddüt etmeden çaprazlama keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım! Böylece, hangimizin azabının daha şiddetli ve sürekli olduğunu iyice anlayacaksınız

Menfaate dayanan birlik ve beraberliklerin ömrü de menfaate bağlıdır Menfaat bitince birlik dağılır, çıkarlar çatışınca görünüşte mevcut dostluklar düşmanlığa dönüşür Sihirbazlar iman etmeyip Firavun’u desteklemeye devam etselerdi makbul kişiler olacak, nimetler içinde yüzeceklerdi Ancak iman gözlerini açınca bakiyi (ebedi nimeti) faniye (geçici olana) tercih ettiler
72 Dediler ki: "Seni, bize gelen açık açık mucizelere ve bizi yaratana tercih edemeyiz Öyle ise yapacağını yap! Sen, ancak bu dünya hayatında hükmünü geçirebilirsin" 73 "Bize, hatalarımızı ve senin bize zorla yaptırdığın büyüyü bağışlaması için Rabbimize iman ettik Allah, (mükâfatı) en hayırlı ve (cezası) en sürekli olandır" 74 Şurası muhakkak ki, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, cehennem sırf onun içindir O ise orada ne ölür ne de yaşar! 75 Kim de iyi davranışlarda bulunmuş bir mümin olarak O'na varırsa, üstün dereceler işte sırf bunlar içindir76 İçinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleri! İşte arınanların mükâfatı budur77 Andolsun ki biz Musa'ya: Kullarımla birlikte geceleyin yola çık da (size) yetişilmesinden korkmaksızın ve (boğulmaktan) endişe etmeksizin onlara denizde kuru bir yol aç, diye vahyetmiştik

Bu emir üzerine HzMusa, akşam karanlığında yola çıktı Firavun bunu öğrenmişti
78 Bunun üzerine o, askerleri ile birlikte onların peşine düştü Deniz onları gömüp boğuverdi79 Firavun, kavmini saptırdı, doğru yola sevketmedi

Peygamberin davetine kulak verecek yerde onu ve müminleri cezalandırmaya kalkan Firavun, Allah’ın kudreti ile müminlere açılan deniz yolunun Firavun ve ordusu üzerine kapanmasıyla helak oldu
80 Ey İsrailoğulları! Sizi düşmanınızdan kurtardık; Tûr'un sağ tarafına (gelmeniz için) size vâde tanıdık ve size kudret helvası ile bıldırcın eti lütfettik

Tefsirlerde anlatıldığına göre, Allah Teala, HzMusa’ya, Tur dağının sağ tarafına gelmesi, ayrıca, Tevrat’ın inzali sırasında hazır bulunmak üzere seçeceği yetmiş kişilik bir gurubu da beraberinde getirmesi için bur süre vermişti Bak Bakara 2/57
81 Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yeyiniz, bu hususta taşkınlık ve nankörlük de etmeyiniz; sonra sizi gazabım çarpar Her kim ki kendisini gazabım çarparsa, hakikaten o, yıkılıp gitmiştir82 Şu da muhakkak ki ben, tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra (böylece) doğru yolda giden kimseyi bağışlarım

Hz Musa, kavmini Mısır’dan çıkarıp Sina’ya geçirdikten sonra, Cenab-ı Hak’tan vahiy almak üzere alelacele Tur’a giderken, kavminin başında, kendi yerine Hz Harun’u bırakmıştı Allah Teala Hz Musa’ya şöyle buyurmuştu:
83 Seni acele ile kavminden ayrılmaya sevkeden nedir, ey Musa! 84 Musa: İşte, dedi, onlar da benim peşimdeler Ben, memnun olasın diye sana acele ile geldim Rabbim85 Allah buyurdu: Senden sonra biz, kavmini (Harun ile kalan İsrailoğullarını) imtihan ettik ve Sâmirî onları yoldan çıkardı

Rivayete göre Samiri, İsrailoğullarının Samire kabilesine mensup idi Bu kişi, bir buzağı heykeli yapmış ve halka, onun tanrı olduğunu telkin etmek suretiyle onları, Musa ve Harun’un hak dininden uzaklaştırmaya çalışmıştı
86 Bunun üzerine Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndü Ey kavmim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Şu halde size zaman mı çok uzun geldi, yoksa üstünüze Rabbinizin gazabının inmesini mi istediniz ki, bana olan vâdinizden döndünüz?87 Dediler ki: Biz sana olan vâdimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik Fakat biz, o kavmin (Mısır'lıların) zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı

Samiri’nin telkini ile zinetleri eritmek ve buzağı yapmak için ateşe attılar
88 Bu adam, onlar için, böğürebilen bir buzağı heykeli icat etti Bunun üzerine: İşte, dediler, bu, sizin de, Musa'nın da tanrısıdır Fakat onu unuttu

Ayetin son cümlesi, müfessirler tarafından iki şekilde yorumlanmıştır; ilki şöyledir: “Fakat Musa, bu buzağının tanrı olduğunu unuttu”; Allah’ı başka yerlerde aramaya kalkıştı Bu anlayışa göre, bu sözü söyleyenler, Samiri ve taraftarlarıdır
İkinci yoruma göre ayetin manası şöyledir: “İşte Samiri, Allah’ı unuttu”; O’ndan ve Musa vasıtasıyla tebliğ edilen hak dinden yüz çevirdi
89 O şeyin, kendilerine hiçbir sözle mukabele edemeyeceğini, kendilerine ne bir zarar ne de bir fayda vermek gücünde olmadığını görmezler mi? 90 Hakikaten Harun, onlara daha önce: Ey kavmim! demişti, siz bunun yüzünden sadece fitneye uğradınız Sizin Rabbiniz şüphesiz çok merhametli olan Allah'tır Şu halde bana uyunuz ve emrime itaat ediniz91 Onlar: Biz, dediler, Musa aramıza dönünceye kadar buna tapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!92 (Musa, döndüğünde)Dedi: Ey Harun! bunların dalâlete düştüklerini gördüğün vakit seni engelleğen ne oldu 93 (Neden) benim yolumu takip etmedin? Emrime âsi mi oldun? 94 (Harun Ey annemin oğlu! dedi, saçımı sakalımı, yolma! Ben, senin: "İsrailoğullarının arasına ayrılık düşürdün; sözümü tutmadın!" demenden korktum 95 Musa: Ya senin zorun nedir, ey Sâmirî? dedi96 O da: Ben, onların görmediklerini gördüm Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi

Müfessirlere göre Samiri’nin, İsrailoğullarının görmeyip de kendisinin gördüğünü ve izinden bir avuç toprak aldığını iddia ettiği elçi, Hz Musa’nın huzuruna gelen Cebrail idi Samiri, onun atının bastığı yerlerin yeşerdiğini görmüş, izinin toprağından bir avuç alıp ateşe atmıştı Ayeti, mecazi manada “Allah’ın ilham ettiği ilmi böyle kullandım” şeklinde anlamak da mümkündür
97 Musa: Defol! dedi, artık hayatın boyunca sen: "Bana dokunmayın!" diyeceksin Ayrıca senin için, kurtulamayacağın bir ceza günü var Tapmakta olduğun tanrına da bak! Yemin ederim, biz onu yakacağız; sonra da onu parça parça edip denize savuracağız!

Rivayete göre, Hz Musa’nın, “Artık hayatın boyunca sen: Bana dokunmayın! diyeceksin” şeklindeki bedduasından sonra Samiri, hakikaten, ağır bir bulaşıcı hastalığa yakalanmış ve ömrü boyunca insanlardan uzak durmak zorunda kalmıştır
98 Sizin ilâhınız, yalnızca, kendisinden başka ilâh olmayan Allah'tır O'nun ilmi her şeyi kuşatmıştır99 (Resûlüm!) İşte böylece geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz Şüphesiz ki, tarafımızdan sana bir zikir verdik

Ayette geçen “zikir” bazı müfessirlere göre üzerinde düşünmeye ve ibret almaya layık olaylara dair haberleri ihtiva eden Kur’an demektir
100 Kim ondan yüz çevirirse, şüphesiz ki kıyamet gününde o, ağır bir günah yükünü yüklenecektir101 Bu kimseler, onda (o günah yükünün altında) ebedî kalırlar Onlar için kıyamet gününde bu ne kötü bir yüktür! 102 O günde Sûr'a üflenir ve biz o zaman günahkârları, gözleri (korkudan) gömgök bir halde mahşerde toplarız

“Gözleri gömgök” şeklinde tercüme edilen “zürkan” kelimesi Arapçada susuzlar ve körler manasında da kullanılmaktadır
103 Aralarında birbirlerine gizli gizli şöyle derler: "Dünyada sadece on gün kaldınız"104 Aralarında konuştukları konuyu biz daha iyi biliriz Onların en olgun ve akıllı olanı o zaman: "Bir günden fazla kalmadınız" der

Bu ayette, söz konusu kişilerin, ahirette, o hayatın ne kadar uzun olduğunun farkına vardıktan sonra, artık dünya hayatının kısalığını ve geçiciliğini kavrayacakları anlatılıyor
105 (Resûlüm!) Sana dağlar hakkında sorarlar De ki: Rabbim onları ufalayıp savuracak 106 Böylece yerlerini dümdüz, bomboş bırakacaktır 107 Orada ne bir iniş, ne de bir yokuş görebileceksin108 O gün insanlar, dâvetçiye (İsrafil'e) uyacaklar Ona karşı yan çizmek yoktur Artık, çok esirgeyici Allah hürmetine sesler kısılmıştır Bu yüzden, fısıltıdan başka bir ses işitemezsin 109 O gün, Rahmân'ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez 110 O, insanların geleceklerini de geçmişlerini de bilir Onların ilmi ise bunu kapsayamaz:

Ayetin son cümlesi şöyle de anlaşılmıştır: “Onlar ise, bilgice Allah’ı kavrayamazlar”
111 Bütün yüzler (insanlar), diri ve her şeye hakim olan Allah için eğilip boyun bükmüştür Zulüm yüklenen ise, gerçekten perişan olmuştur112 Her kim, mümin olarak iyi olan işlerden yaparsa, artık o, ne zulümden ne de hakkının çiğnenmesinden korkar113 (Resûlüm!) Biz onu böylece Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onda ikazları tekrar tekrar açıkladık Umulur ki onlar (bu sayede günahtan) korunurlar; yahut da o (Kur'an) kendileri için bir ibret ortaya koyar 114 Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir Sana O'nun vahyi tamamlanmazdan önce Kur'an'ı (okumakta) acele etme ve "Rabbim, benim ilmimi artır" de

Vahye muhatap olmanın heyecanı içinde, daha vahiy bitmeden, aldığı kısımları okumaya, telaffuz etmeye çalışan Peygamberimiz ikaz edilmekte, acele etmesine gerek bulunmadığı ifade buyurulmaktadır
115 Andolsun biz, daha önce de Âdem'e ahit (emir ve vahiy) vermiştik Ne var ki o, (ahdi) unuttu Onda azim de bulmadık

HzAdem, Allah’ın yasaklamasına rağmen, şeytanın teşviki ile yasaklanan ağacın meyvesinden yemiş, sözümde duramamıştı İşte ayette Hz Adem’in bu davranışına işaret buyurulmakta ve onun, şeytanın teşvikine sabırlı ve kararlı olarak karşı koymadığı anlatılmaktadır Ancak, ayetin son cümlesi, müfessirler tarafından şöyle de anlaşılmıştır: “Fakat onu, günah işlemekte kararlı bulmadık” Çünkü Adem, sonradan pişman olmuş ve tevbe etmişti
116 Bir zaman biz meleklere: Âdem'e secde edin! demiştik Onlar hemen secde ettiler; yalnız İblis hariç O, diretti 117 Bunun üzerine: Ey Âdem! dedik, bu, hem senin için hem de eşin için büyük bir düşmandır Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra yorulur, sıkıntı çekersin! 118 Şimdi burada senin için ne acıkmak vardır, ne de çıplak kalmak 119 Yine burada sen, susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın 120 Derken şeytan onun aklını karıştırıp "Ey Adem! dedi, sana ebedîlik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi?"

Şeytan, mevyesi yasaklanmış ağacı göstererek: “Rabbiniz, iki melek haline gelmeyesiniz, yahut buruda ebedi kalıcılardan olmayasınız diye –yalnız bunu için- size tüm ağacı yasakladı” diyerek onları kandırdı Bak A’raf 7/20
121 Nihayet ondan yediler Bunun üzerine kendilerine ayıp yerleri göründü Üstlerini cennet yaprağı ile örtmeye çalıştılar (Bu suretle) Âdem Rabbine âsi olup yolunu şaşırdı 122 Sonra Rabbi onu seçkin kıldı; tevbesini kabul etti ve doğru yola yöneltti 123 Dedi ki: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan (cennetten) inin! Artık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz 124 Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz 125 O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der126 (Allah) buyurur ki: İşte böyle Çünkü sana âyetlerimiz geldi; ama sen onları unuttun Bugün de aynı şekilde sen unutuluyorsun! 127 Doğru yoldan sapanı ve Rabbinin âyetlerine inanmayanı işte böyle cezalandırırız Ahiret azabı, elbette daha şiddetli ve daha süreklidir 128 Bizim, onlardan önce nice nesilleri helâk etmiş olmamız kendilerini yola getirmedi mi? Halbuki onların yurtlarında gezip dolaşırlar Bunda, elbette ki akıl sahipleri için nice ibretler vardır 129 Eğer Rabbinden, daha önce sâdır olmuş bir söz ve tayin edilmiş bir vâde olmasaydı, (ceza onlar için de dünyada) kaçınılmaz olurdu 130 (Resûlüm!) Sen, onların söylediklerine sabret Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında (iki ucunda) da tesbih et ki, sen, Allah'tan hoşnut olasın, (Allah da senden!)

Müfessirler, bu ayette “övgü ile tesbih” ten maksadın, namaz olduğunu belirtirler Namaz en büyük ve en kamil zikirdir; Allah’ı tesbih, tekbir, yakarış ile anma, O’na yalnız O’na tapınma, kulluğu arzetmedir Beyzavi’ye göre, güneşin doğmasından önceki tesbih, sabah namazı; gecenin bir kısım saatlerindeki ise akşam ve yatsı namazlarıdır “Gündüzün etrafında, yani başında ve sonunda tesbih et” ifadesi ile, önemine binaen, sabah ve aksam namazlarına ikinci defa dikkat çekilmiştir
131 Sakın, kendilerini denemek için onlardan bir kesimi faydalandırdığımız dünya hayatının çekiciliğine gözlerini dikme! Rabbinin nimeti hem daha hayırlı, hem de daha süreklidir132 Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz Güzel sonuç, takvâ iledir 133 Onlar: (Muhammed) bize Rabbinden bir mucize getirmeli değil miydi? dediler Önce gelen kitaplardakinin apaçık delili (Kur'an) onlara gelmedi mi?

Kur’an-ı Kerim hem kendi gerçekliğini isbat eden, hem de önceki kitapların hak olduğuna delil teşkil eden bir mucizedir
134 Eğer biz, bundan (Kur'an'dan) önce onları bir azapla helâk etseydik, muhakkak ki şöyle diyeceklerdi: Ya Rabbi! Bize bir elçi gönderseydin de, şu aşağılığa ve rüsvaylığa düşmeden önce âyetlerine uysaydık! 135 De ki: Herkes beklemektedir: Öyle ise siz de bekleyin Yakında anlayacaksınız; doğru düzgün yolun yolcuları kimmiş ve hidayette olan kimmiş!

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.