Bayrak Yere Düşmedi... |
09-15-2007 | #1 |
TEMUR38
|
Bayrak Yere Düşmedi...BAYRAK YERE DÜŞMEDİ Ali,henüz 20 yaşındaydıÜniversite 3 sınıftaydıDerslerinde başarılı,geleceği parlak bir öğrenciydi,okulda hep birinci olurduOnun başarısı öğretmenlerinin de dikkatini çekiyordu Ali'nin okuduğu üniversite komünistlerin hakimiyetinde olan bir üniversite idiBir kaç tane ülkücü hocanın dışında ülkücü olarak okuyan hiçbir öğrenci yoktu Üniversiteyi kazanan ülkücülerde baskılarla,tacizlerle üniversiteden kaçırılıyorlardı Hatta üniversite kampusunun içinde edebiyat fakültesi ile öğrenci yurdunu birbirine bağlayan yolda ülkücü bir kıza tecavüz edilmiş ve öldürülmüştüO kızın anısına oraya okuldaki ülkücü hocalar bir çeşme yaptırmışlardıAma çeşmenin kızın anısına olduğu söylenmemiştiYoksa onu da yaptıramazlardı Ali bu üniversitede okuyan tek ülkücüydü ama kimliğini kimse bilmiyordu Komünistler üniversitenin çeşitli yerlerine orak-çekiçli bez parçaları asmışlardıHatta bir bez parçasıda rektörlük binasının önünde Türk bayrağının asılı olduğu direğin yanındaki direğe asmışlardıRektörde onlarla aynı fikre sahip olduğu için bu duruma ses çıkarmıyordu Ülkücü olan hocalarda kimliğini sakladıkları için bu yapılanlara şimdilik müdahale etmiyorlardıÇünkü asıl olan Başbuğ'un emriydi ve o şimdilik okumayı emrediyorduMüdahale zamanı geldiğinde ise beklenen emir gelir,ülkücülerde kayıtsız, şartsız biat ettikleri Başbuğ'larının emrini canları pahasına yerine getirmeye çalışırlardı Çünkü bilirlerdi ki,Başbuğ'un emri asla nefsi değil,Allah için,dava için ve ilayı Kelimetullah içindiBu yüzdende sabrediyorlardıAllah bile KUR'AN'DA "BEN SABREDENLERLE BERABERİM" demişti Komünistler her pazartesi sabahı ve her Cuma akşamı bu bayrağın önünde adına "komünizm marşı" dedikleri bir marş söylüyorlardıAli'de okula ilk geldiği gün böyle bir olayla karşılaşmış neler olduğunu anlayana kadar ilk eylemin içinde bulunmuştu ama sadece bedenen bu olayın içinde olmak zorunda kalmıştıAncak daha sonraki haftalarda ise bu rezilliğe ortak olmayı istemediğinden her pazartesi derslere geç geliyordu Bu durum bazı komünist öğrencilerin dikkatini çekse de,Ali,servisi kaçırdım, rahatsızlandım gibi bahanelerle hep bu rezillikten kurtulmuştuBaşarılı bir öğrenci olduğu için ona kimse çamur atamıyordu Ülkücü bir insan olarak kendi ülkesinde,kendi üniversitesinde Türk bayrağı dalgalanması gerekirken başka ülkelerin egemenliğini kabul ettiğini ifade eden bir bez parçasının asılı olması onu hep rahatsız ediyorduBir şeyler yapmalı ve bu duruma bir çözüm bulmalıydı Belki o bez parçalarının kökünü kazımaya gücü yetmezdi ama Peygamberimizin "HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR" hadis-i şerifine binaen susmamak ve ülkücü tavrını ortaya koymak zorundaydıÇünkü ondan önceki ağabeyleri hep bu tavrı göstermişlerdiCanlarını hiçe sayarak,aileleriyle vedalaşarak bu kutsal dava için ölüme gitmişlerdiKendisinin de ölüme gitmesi gerekiyorsa bunu seve seve yapabilmeliydiİnandığı dava Hak davasıydı ve bu davada korkaklığa yer yoktuYaşı genç olduğu için kanı kaynıyordu ve sabretmeyi düşünemiyordu Eğer kendisine "ülkücü" sıfatını yakıştıracaksa bu sıfata layık olmalıydıAma bu kuru kuruya bir tavır olmamalıydıÖyle bir tavır olmalıydı ki,tüm geçmiş şehitlerimize yakışan bir davranış,gelecek nesillere de örnek bir davranış olmalıydıZaten onun inancına göre "dava adamı" gözünü hiçbir şeyden sakınmazdıBu yüzdende hep o şehit olan büyüklerine layık olacak bir hareketi yapmayı planlıyorduAncak ne yapacağını henüz bilmiyordu Komünistler Başbuğ Alparslan Türkeş'in bir resmini üniversitenin duvarına asmış,üzerine bazıları çamur atıyorlardı,bazıları yumurta atıyorlardıOnlara göre Alparslan Türkeş komünizmin önündeki en büyük engeldiVe her komünistin en büyük hedefi,bu en büyük düşmanı ortadan kaldırmaktıHep bu inançla ve bu bilinçle yetişiyorlardı Ali bu yapılan rezalete de tanık olmuş ve tuvalete gidip hüngür hüngür ağlamıştıElinden hiçbir şey gelmemesine isyan ediyorduBir şeyler yapabilmeliydi mutlaka,yapılabilecek bir şeyler olmalıydı "Ah Başbuğ bir emir versede şu üniversiteyi bunlardan kurtarsak" diye düşünüp durdu Bu arada komünistler rezilliklerine devam ediyorlardıBazı gecelerde Türk bayrağını yakıyorlar ve sanki bir düşmanlarını öldürmüş gibi sabahlara kadar eğlenceler düzenliyorlardıOnlarda manevi inanç namına hiçbir şey yoktuBu ülkenin insanları olan bu kandırılmış gençler nasıl bu hale getirilmiştiNeden yanlışta olduklarını göremiyorlardı? Neden bu kadar kin ve nefret içerisindeydiler bilemiyordu Ali onların bu hallerine de üzülüyordu,çünkü biliyordu ki bu genç insanların beyinleri yıkanmıştıAnneleri,babaları,dedeleri bu ülke üzerinde yaşamış,Bu ülke başka ülkelerin eline geçmesin diye canlarını seve seve vermiş insanların çocukları,torunları nasıl olurda kendi geçmişlerine karşı çıkabiliyorlardı?Bu ancak beyinleri yıkanmış insanlar tarafından yapılabilirdiBu insanlar cahil değildi,üniversiteyi kazanmış insanların bu kadar cahilce hareketler içinde olmasına bir anlam veremiyordu Ama yanlışta da olsalar,Onlar Ali'nin inandığı kutsal değerlere ve davasına karşı yanlış yapıyorlardıBu yüzden de Ali önce kendi geçmişine sahip çıkmanın yollarını bulmalıydıYoksa yılanın başı küçükken ezilmezse sonra o yılanın bir gün kendisini de sokacağını biliyordu Üniversite şehrin dışında olduğu için,Ali,Şehir merkezine geldiğinde mutlaka ülkü ocaklarına uğrar,oradaki arkadaşlarıyla sohbet edip,hasret giderirdi Arkadaşlarının morali bozulmasın diye üniversitede yapılanlardan bahsetmezdiAma olup bitenler mutlaka kulaktan kulağa duyulurduAli ne kadar saklamaya çalışsa da arkadaşları olup bitenleri bildikleri için Ali'yi soru yağmuruna tutarlardıAma Ali hep kaçamak cevaplar verirdiOlanları anlatsa arkadaşlarının yanlış bir hareket yapmasından korkuyordu Ama ülkücüler liderlerine biat eden insanlar oldukları için emir gelmeden hiçbir şey yapmazlardı Çünkü yapılacak bir yanlış hareketin inandıkları davayı zorda bırakacaklarını düşünürlerdiGerçi zaman zamanda olsa bazı fevri hareketler oluyor ama büyük çapta bir olay olmadığı için çok fazla sıkıntı yaratmıyordu Arkadaşları üniversite hazırlıklarıyla uğraşan gençlerdi,onlarla sohbet ederken,ne okumak istediklerini sordu,mühendislik okumak isteyende vardı,doktor olmak isteyende,öğretmenlik hayali kuranlarda Ama Ali'nin tüylerini diken diken eden olay bundan sonra gerçekleşmişti Oturdukları yerde 50'ye yakın genç vardı üniversiteye hazırlanan ve hepside Ali'nin okuduğu üniversiteyi tercih edeceklerini belirtmişlerdiAli bunu duyunca hem mutlu oldu,hem de Allah'a şükrettiBu insanların yarısı bile kazansa üniversiteyi ülkücülerin kalesi yapmak zor olmayacaktıÇünkü komünistler tek yakaladıkları ülkücülere saldırırlardıTeşkilatlanmış ve sayısı beş on kişiyi bulan ülkücü gruba asla müdahale edemezlerdi,ancak arkadan kalleşçe vururlardıOnlarda ülkücülerin karşısına çıkıp bilek bileğe dövüşecek cesarette yoktu,imanda Ocak başkanı gelmiş ve herkesle selamlaşmıştı Sonrada Ali ile başkan odasına geçerek bir süre üniversitedeki durum hakkında bilgi alışverişi yaptılarAli durumun her geçen gün dahada çığırından çıkmaya başladığını anlatmıştıBazen sabredemediğini olaylara tavrını koymak istediğini belirtmiştiAma başkan buna izin vermemiş,okuyan insanlara daha çok ihtiyaçları olduğunu belirtmiştiÇünkü 20yüzyılın silahı KALEMDİ ve ülkücülerde bu kalemi kullanmaya başlıyorlardıSohbet bittikten sonra Ali müsaade isteyerek ocaktan ayrıldı Ertesi gün olmuş ve Ali yine okula gitmiştiArtık okulun son haftasıydıDersler bitiyor ve final sınavları başlıyorduKomünistler her yıl düzenledikleri yıl sonu eğlencelerini bu yılda yapacaklardıSınıftaki diğer komünist öğrenciler bu yılki eğlencede neler yapacaklarını anlatırlarken Ali'nin kulağına Alparslan Türkeş ismi geldibir tanesi şöyle diyordu: -Bu yıl nizamiye kapısına dev bir Türkeş resmi asalım ve yumurta fırlatalım Gözünden vurana bir hediye,burnundan vurana başka bir hediye verelim,sonrada resmi yakalımÇok güzel olur bence Diğer komünist öğrencilerde bu fikre sıcak baktılar ve bu yılki eğlencelerin arasına bu öneriyi de aldılarAnlaşılan karşısına çıkmaya korktukları Başbuğ'un ancak resmine karşı zafer!!!!!!!! Kazanabiliyorlardı Alparslan TÜRKEŞ'İN yetiştirdiği insanların karşısına çıkamayanlar,nasıl olurda "TÜRK DÜNYASININ LİDERİ'NİN" karşısına çıkabilirlerdi ki Ali artık dozun iyice kaçtığını fark etmiştiO gece sabaha kadar uyumadıNe yapacağını düşündü sabaha kadar ve sonunda buldu ve yapacaklarını bir mektupta anlattıSonrada bu mektubu başkana yolladıAncak istediği bir şey vardıKendisinden gelen ikinci bir habere kadar zarfın açılmamasını istemiştiÖylede olduBaşkan tebaasının isteğini yerine getirmişti açmamıştı zarfı ama kötü bir şeyler olacağı da doğmuştu içine Sınavlarda bitmiş ve eğlence günü gelmiştiAli yine her zamanki gibi sınıfını birincilikle bitirmiştiDaha önce katılmadığı yıl sonu eğlencelerine bu yıl kendi adını da yazdırmıştıO gece kendiside o partide olmak istiyorduAma niye? Ülkücü olan bir insan üstelikte kendi liderine hakaretler edileceği bir gecede herhalde eğlenmek için katılmıyordu böyle bir partiyeZaten Ali'de de eğlenmek gibi bir niyet yoktuEn sonunda geçmişindeki şehitlere ve geleceğindeki gençlere İBRET olacak bir hareket yapmayı planlayabilmiştiTek bir üzüntüsü vardı,oda liderinden izin almadan böyle bir harekete girişmiş olacaktı ama yazdığı mektupta başkanından bu yüzden dolayı özür dilemiş ve hem başkanından hem de diğer arkadaşlarından helallik istemişti Başkan haberi alır almaz zarfı açtıMektubu okuduyazılanları okuyunca çok duygulandıÇünkü kendi tebaası arasında canını hiçe sayan bir yiğit vardıBöyle bir insanın ve böyle bir iman dolu yüreğin ülkücü hareketin içinde olduğunu bilmesi kendisine gurur vermiştiAli yazdığı mektupta başkanını ve arkadaşlarını nizamiye kapısının açıklarına kadar gelmelerini istemişti Ayrıca o gece komünistlerin düzenleyecekleri eğlencede yapacaklarını da duyduğu kadarıyla anlatmıştıBaşkan buna izin veremeyeceklerini biliyorduBu yüzdende kendi ekibini topladıO gece belki de aralarında şehadet mertebesine ulaşacaklar olacaktıBu yüzdende operasyona katılacak 25 kişilik grupla helalleştilerVe yola çıktılarYarım saatlik bir araba yolculuğundan sonra nizamiyenin yakınlarına gelmişlerdiAma gecenin karanlığından da faydalanarak gizlenip beklediler Tepe gibi bir yerde yapılmış olan eğlence salonunu dürbünlerle gözetliyorlardı Nizamiye kapısında üç tane güvenlik görevlisinden başka kimse yoktu,ama Başbuğ Türkeş'in resmi nizamiyenin girişine asılmıştı bileAnlaşılan bunlar henüz eğlenceyi bırakıp yapmak istedikleri pisliklere vakit ayırmamışlardı Başkan hemen beş kişilik bir ekiple geldikleri arabalardan birine binip nizamiyenin kapısına kadar geldi İçlerinden biri hasta numarası yaparak hastaneye gitmek istiyorlarmış süsü verdilerAma önce aslı olan BAŞBUĞ resmini oradan indirmek gerekiyordu Kapıya geldiler ve güvenlikçiler kimlik kontrolü yapmak istediklerine silahlarını çıkarıp güvenlikçileri esir aldılarAma içlerinden bir tanesi silahını çıkarırken birden tetiğe dokunduÇıkan sesi duyan diğer komünistler hemen dışarıya çıktılarVe aşağıya doğru baktıklarında nizamiye kapısında bir şeylerin olduğunu anlamışlardıiçlerinden biri "faşistler üniversiteyi bastı" diye bağırdıBir anda gizli yerlere saklanan silahlar ortaya çıktı Onların amacı kimseyi öldürmek değildi Bu yüzdende güvenlikçilerin ellerini, ayaklarını bağladılarBeş kişi o resmi oradan almak istiyorlardı ama yukarı çıkıp ipleri oradan çözmek vakit kaybettirecektiBu yüzdende hep birlikte alt taraftan resme asıldılar, gizlenen diğer ülkücülerde gizlendikleri terden çıkarak yardıma geldiler ve resme asıldılarİpler çürük olduğu için hemen kopturesmide alarak tekrar gizlendikleri yere geri dönüp beklediler Komünistler gelene kadar ülkücüler Başbuğ'larının resmini de yanlarına almış saklanmayı başarmışlardıŞimdi gizlendikleri yerde bekliyorlardıBaşkan dürbünle nizamiyeyi ve eğlencenin yapıldığı teri gözetliyorduBirden gözüne Ali iliştiEğlencenin yapıldığı yerin 20m yan tarafında rektörlük binasının önünde orak-çekiçli bez parçasının asılı olduğu bayrak direğinin önünde bekliyorduSonra birden bez parçasını direkten indirdiOnun yerine TÜRK BAYRAĞI ASTI Hayali hep buyduYani o bez parçasını oradan indirip bu ülkenin etiketi olan Türk Bayrağını asmaktı,başarmıştı da Komünistlerden bazıları Ali'yi fark etmiş ve Türk bayrağı astıklarını görmüşlerdi Silahlar birden Ali'ye dönmüş ve acımasızca ateşlenmiştiKurşunlar adres sormuyordu Bir anda onlarca mermi yemişti Ali'nin vücudu,ama bayrak direğine öyle bir sarılmıştı ki yere düşmemiştiBir eliyle direğe sıkı sıkı sarılıyorduDiğer elini de havaya doğru kaldırmış ve KURT İŞARETİ yapıyorduArkadaşlarının gitmediğini ve kendisini gördüğünden emindisımsıkı tutuyordu hala direği ve elide hala kurt işareti yapıyordu Arkadaşlarının olduğu yöne doğru dönerek son nefesinde tüm gücüyle şöyle haykırdı "BAŞBUĞA DEYİN Kİ,BAYRAK YERE DÜŞMEDİ" Hala düşmemişti Ali,bir bayrak gibi dimdik duruyordu ayakta
__________________
İLLEDE BÜŞŞŞRAAAA :)) :43:43BLACKROSE <3
|
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|