Ümmü Hânî (R.A)

Eski 07-12-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ümmü Hânî (R.A)



Ümmü Hânî (ra)


Ümmü Hânî radıyu anhâ Rasûlullah sallu aleyhî vesellem efendimizin amca kızı Hz Ali (ra)’ın kızkardeşi


İsmi Mevlid-i Nebevî’nin Mirâc bölmününde devamlı yâd olunan bir bahtiyar Hânesi, mîrac ışığıyla aydınlanma şerefine eren bir hanımefendi



O Mekke’de doğup büyüdü Babası Ebû Tâlib, annesi Fâtıma binti Esed’dir Hz Ali, Âkil ve Ca’fer (ranhûm) ile anne baba bir öz kardeşdir Asıl adı Fâhite olup oğlu Hânî’den dolayı Ümmü Hâni künyesiyle meşhur olmuştur

Ümmü Hânî, mert, cesûr ve dürüst ahlâklı bir hanımdı Resûl-i Ekrem (sa) efendimiz sekiz yaşından sonra amcası Ebû Tâlib’in evinde kaldığı için onu iyi tanırdı Özkardeşi gibi severdi O da İki Cihan Güneşi efendimize çok hürmet ederdi Onu müşriklere karşı gizli gizli korumağa çalışırdı Kendisi İslâm’a gelememişti Zira kocası müşriklerdendi Buna rağmen sevgili peygamberimize kol-kanat gererdi Onu arkadan da olsa korumağa çalışırdı Onun bu samimi gayreti şu hadisede açıkça görülmektedir

İki Cihan Güneşi Efendimiz Tâif dönüşü Ebû Tâlib mahallesinde oturan Ümmü Hânî’nin evine gelmişti “Kimdir o?” diye içerden sorulunca Efendimiz: “Amcan oğlu Muhammedim Kabul edersen, misâfir geldim” buyurdu

Ümmü Hâni: “Senin gibi doğru sözlü, emin, şerefli misâfire can fedâ” deyip içeri aldı Yalnız önceden bildirseydiniz bir şeyler hazırlardım dedi İki Cihan Güneşi Efendimiz: “Yiyecek içecek hiçbir şey istemem Yalnız bir yer göster kâfi” buyurdu

Araplar için kapısına gelen misafire ikram etmek, onu korumak büyük bir şerefti Gelen misâfirin de Mekke’de düşmanı çoktu Bu sebebten Allah Rasûlü Muhammed’e (sa) bir zarar gelmemesi için Ümmü Hâni o gece babasının kılıcını alıp dışarı çıktı Sabaha kadar evin etrafında dolaştı

O gün Resûl-i Ekrem (sa)’ın gönlü çok incinmişti! Yalnız odaya çekildi ve secdelerde gözyaşı dökerek sabaha kadar Rabbisine yalvardı Halkının imana gelmesi için dua etmeye başladı Çok yorgun olduğu için hasır üzerine uzanıp kendinden geçmişti Birazcık uykuya dalmıştı İşte o anda, gönül kırgın, beden yorgun bir vaziyette iken Rabbisinden davet geldi Cebrâil aleyhisselâma; “Git Habîbimi getir!” emri verildi Cenneti, Cehennemi göster Ona eziyet edenlerin gideceği yeri, onu incitenlerin çekeceği azâbı gözleriyle görsün denildi

Yüceler yücesi Rabbimiz Fahr-i Kâinat (sa) Efendimizi tesellî ve teyid etmek üzere Cânib-i İzzetine ve dergâh-ı ulûhiyyetine urûc eyledi Mirâc’a çıkarttı Bütün saltanatını, arşını, ferşini, kürsîsini, levhini, kalemini ve sonsuzluk âleminde Cemâlini ona seyrettirerek kalbine sekînet verdi Allah Teâlâ’nın sonsuz gücünün kendisiyle beraber olduğunu gösterdi İki Cihan Güneşi Efendimiz’e (sa) yeni bir güç geldi Tevhid mücâdelesinde azmi bileylendi Ümmetine beş vakit namaz hediyesiyle Mirac’dan döndü ve Ümmü Hânî’nin evine geldi Başından geçenleri, gördüklerini amca kızına tek tek anlattı

Ümmü Hânî bunları dışarda anlatmamasını istedi Fakat Fahr-i Kâinat (sa) Efendimiz halka anlatacağını söyledi ve dışarı çıktı Peşinden Ümmü Hânî, Habeşistan’lı hizmetçisini gönderdi Onun halka ne söylediğini, halkın da ona ne dediklerini dinle (de bana haber ver), dedi Maksadı Resûl-i Ekrem (sa)in incinmesini önlemek düşmanlarına karşı tedbir almaktı

O henüz İslâm’la şereflenememişti Fakat Allah rasûlûne karşı böylesine büyük saygı beslemekteydi Onu gıyâbî koruma gayreti içerisindeydi

O Mekke’nin ileri gelen müşriklerinden Hübeyre İbni Amr ile evlenmişti Ondan Amr, Hânî, Yusûf ve Ca’de adında dört çocuğu oldu Kocası Hübeyre azılı bir İslâm düşmanı idi İslâm’ın nurundan hep kaçtı Müşriklerin safında savaştı Mekke Fethi günü çöllere düştü ve Necran taraflarına giderek izini kaybettirdi

Ümmü Hânî’nin İslâm’la şereflenişi Mekke Fethi günü oldu O kocasının firârını fırsat bildi ve Rasûlullah (sa)’in huzûruna gelerek kelime-i şehâdet getirdi Gönlünü İslâm’ın nûrû ile doldurdu Sahâbelik şerefine nâil oldu Sevgi dolu gönlünü İslâm’ın nurlu ufuklarına açtı Fahr-i Kâinat (sa) Efendimize tam teslim olmuştu Hayatının geri kalan kısmını itaatkâr, muhabbetli bir İslâm hanımefendisi olarak geçirdi

Ümmü Hânî (ranhâ) kendini ibadete vermişti Çokça namaz kılar ve oruç tutardı Nâfile oruç tutmayı çok severdi İki Cihan Güneşi Efendimiz de ona çok iltifatlarda bulunur ve fırsat buldukça ziyaret ederdi Birgün Ümmü Hânî (ranhâ) nafile oruca niyet etmişti Efendimiz ziyaretine geldi O da bir kâse bal şerbeti ikram etti Resûl-i Ekrem (sa) içtikten sonra artanını ona uzattı Oruçlu olmasına rağmen Ümmü Hâni (ranhâ) derhal kâseyi aldı ve içti Efendimize olan sevgi ve hürmetini bu şekilde gösterdi

O, Efendimizin kendisine yaptığı iltifatlar konusunda şunları söyler: “Mekke’nin fethi günü, evimi şereflendiren Hz Peygamber (sa) bana: “Yiyecek bir şeyiniz var mı?” diye sordu Ben de: “Hayır ya Rasûl sâdece kuru ekmek ile sirke var” dedim “Getir onu!” buyurdu ve: “Ey Ümmü Hâni! Sirke ne iyi katıktır Sirke bulunan ev, katık sıkıntısı çekmez!” buyurarak iltifatta bulundu

Ümmü Hânî (ranhâ) Resûl-i Ekrem (sa) Efendimizden az miktarda hadis de rivayet etmiştir Naklettiği hadislerin bir tanesi şudur:

Ümmü Hâni (Fahite Binti Ebû Talib) radıyu anhâ şöyle dedi: (Mekke’nin Fethi günü) Nebi su aleyhi vesellem’e gelmiştim Resûl-i Ekrem (sa) yıkanıyor, Fâtıma da onu insanların gözünden perdeliyordu (Ben selâmımı verdim) Peygamberimiz: “Kim o?” dedi Ben: “Ümmü Hânî’yim”, diye cevap verdim Müslim’in rivayetinde bu hadisin devamında;

Ümmü Hânî gelip kendisine selam verdiğinde Efendimiz: “Bu kadın kimdir?” diye sormuş, o da: “Ben Ebû Tâlib’in kızı Ümmü Hânî’yim” diye cevap verince sevgili Peygamberimiz “Hoş geldin Ümmü Hânî” dedi ve yıkanmasını tamamladı, rivâyeti geçmektedir (Riyazüssalihîn Terceme ve şerhi, c4, s444, 465)

Ümmü Hânî (ranhâ) mevlid-i nebî menkıbelerinin Mîrâc bölümünde devamlı ismi anılan bir bahtiyar hanım sahâbidir Süleyman Çelebi hazretleri Mîrac bölümünde onun ismini şöyle zikreder:

“Tarfütü’l-ayn içre ol Fahr-i Cihan

Ümmü Hânî evine geldi heman

Her ne vâkî oldu ise serteser

Cümlesin ashâbına verdi haber

Dediler ey kıble-i İslâm’ı dîn

Kutlu olsu sana Mîrâc’ı güzîn


Biz kamumuz kullarız sen şâhsın

Gönlümüz içinde rûşen mâhsın

Ümmetin olduğumuz devlet yeter

Hizmetin kıldığımız izzet yeter

Ümmü Hânî (ranhâ) kardeşi Hz Ali (ra)’dan sonra 40 h / 661 m senede vefat etti Cenâb-ı Hak şefaatlerine mazhar buyursun Amin nrasûlûne karşı böylesine büyük saygı beslemekteydi Onu gıyâbî koruma gayreti içerisindeydi

O Mekke’nin ileri gelen müşriklerinden Hübeyre İbni Amr ile evlenmişti Ondan Amr, Hânî, Yusûf ve Ca’de adında dört çocuğu oldu Kocası Hübeyre azılı bir İslâm düşmanı idi İslâm’ın nurundan hep kaçtı Müşriklerin safında savaştı Mekke Fethi günü çöllere düştü ve Necran taraflarına giderek izini kaybettirdi

Ümmü Hânî’nin İslâm’la şereflenişi Mekke Fethi günü oldu O kocasının firârını fırsat bildi ve Rasûlullah (sa)’in huzûruna gelerek kelime-i şehâdet getirdi Gönlünü İslâm’ın nûrû ile doldurdu Sahâbelik şerefine nâil oldu Sevgi dolu gönlünü İslâm’ın nurlu ufuklarına açtı Fahr-i Kâinat (sa) Efendimize tam teslim olmuştu Hayatının geri kalan kısmını itaatkâr, muhabbetli bir İslâm hanımefendisi olarak geçirdi

Ümmü Hânî (ranhâ) kendini ibadete vermişti Çokça namaz kılar ve oruç tutardı Nâfile oruç tutmayı çok severdi İki Cihan Güneşi Efendimiz de ona çok iltifatlarda bulunur ve fırsat buldukça ziyaret ederdi Birgün Ümmü Hânî (ranhâ) nafile oruca niyet etmişti Efendimiz ziyaretine geldi O da bir kâse bal şerbeti ikram etti Resûl-i Ekrem (sa) içtikten sonra artanını ona uzattı Oruçlu olmasına rağmen Ümmü Hâni (ranhâ) derhal kâseyi aldı ve içti Efendimize olan sevgi ve hürmetini bu şekilde gösterdi

O, Efendimizin kendisine yaptığı iltifatlar konusunda şunları söyler: “Mekke’nin fethi günü, evimi şereflendiren Hz Peygamber (sa) bana: “Yiyecek bir şeyiniz var mı?” diye sordu Ben de: “Hayır ya Rasûl sâdece kuru ekmek ile sirke var” dedim “Getir onu!” buyurdu ve: “Ey Ümmü Hâni! Sirke ne iyi katıktır Sirke bulunan ev, katık sıkıntısı çekmez!” buyurarak iltifatta bulundu

Ümmü Hânî (ranhâ) Resûl-i Ekrem (sa) Efendimizden az miktarda hadis de rivayet etmiştir Naklettiği hadislerin bir tanesi şudur:

Ümmü Hâni (Fahite Binti Ebû Talib) radıyu anhâ şöyle dedi: (Mekke’nin Fethi günü) Nebi su aleyhi vesellem’e gelmiştim Resûl-i Ekrem (sa) yıkanıyor, Fâtıma da onu insanların gözünden perdeliyordu (Ben selâmımı verdim) Peygamberimiz: “Kim o?” dedi Ben: “Ümmü Hânî’yim”, diye cevap verdim Müslim’in rivayetinde bu hadisin devamında;

Ümmü Hânî gelip kendisine selam verdiğinde Efendimiz: “Bu kadın kimdir?” diye sormuş, o da: “Ben Ebû Tâlib’in kızı Ümmü Hânî’yim” diye cevap verince sevgili Peygamberimiz “Hoş geldin Ümmü Hânî” dedi ve yıkanmasını tamamladı, rivâyeti geçmektedir (Riyazüssalihîn Terceme ve şerhi, c4, s444, 465)

Ümmü Hânî (ranhâ) mevlid-i nebî menkıbelerinin Mîrâc bölümünde devamlı ismi anılan bir bahtiyar hanım sahâbidir Süleyman Çelebi hazretleri Mîrac bölümünde onun ismini şöyle zikreder:

“Tarfütü’l-ayn içre ol Fahr-i Cihan

Ümmü Hânî evine geldi heman

Her ne vâkî oldu ise serteser

Cümlesin ashâbına verdi haber

Dediler ey kıble-i İslâm’ı dîn

Kutlu olsu sana Mîrâc’ı güzîn

Biz kamumuz kullarız sen şâhsın

Gönlümüz içinde rûşen mâhsın

Ümmetin olduğumuz devlet yeter

Hizmetin kıldığımız izzet yeter

Ümmü Hânî (ranhâ) kardeşi Hz Ali (ra)’dan sonra 40 h / 661 m senede vefat etti Cenâb-ı Hak şefaatlerine mazhar buyursun Amin

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.