Türk Devletleri - Kimekler (Kimek Devleti)

Eski 06-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Devletleri - Kimekler (Kimek Devleti)






Kimekler (Kimek Devleti)



Ortaçağ'da Türk Anayurdu'nun batı kesiminde yaşayan Kimekler (Kimegler), eski ve büyük bir Türk ulusudur VIII yüzyıl ortalarından, XI yüzyıl ortalarına değin süren bir devlet de kurmuşlardı Kimekler'in yaşamış olduğu bölgenin yerli tarih kaynakları, son derece kıttır Orada yürütülen arkeoloji araştırmaları, pek yetersiz bulunduğu gibi, yazılı tarih kaynakları da henüz ele geçmediğinden, Kimek ülkesinin iç haberleri yoktur Göktürk çağı yazıtlarında (VIII yy) Kimekler veya bu boy birliğinde bulunan öteki boylar üzerinde bilgi verilmemektedirKomşu bölgelere ait yabancı kaynaklar da titizlikle taranarak, incelenmemiştir Çinlilerin kuzeybatı yönünde ve oldukça uzakta bulunmalarına rağmen, onların Kimekler'i bildikleri, Saray Yıllıkları'ndaki kayıtlardan anlaşılmaktadır Bazı eski kayıtlar da, IX ve X yüzyıla ait İslâm coğrafya eserlerinde bulunuyor Bunlar, düzenli ve etraflı değil, tüccar ve gezginlerden derlenmiş, küçük bilgilerden ibarettirKimek (Kimäk) boy adı, Kime (kéme) “gemi” sözcüğünün ilk şekli olan “Kimeg”den alınmış olabilir Bilindiği gibi onlar İrtiş (Ertiş) ırmağının iki yanında yaşamışlardı Bu büyük akarsuyu geçmek için, onların kullandıkları bir tür gemiden alarak komşularınca verilmiş olabilir Türk boy biliminde böyle kullanılan hayvan veya eşyanın adının, boya ad olarak verildiğini biliyoruz Nitekim biçimce buna benzeyen “Kanglı” ve “Kayıg” adlı boylar da, eski kaynaklarda geçmektedir


Kimekler, tarih sahnesinde, İrtiş'in orta boyunun iki yanında ve daha çok doğu yöresinde iken görünmüşlerdir Burası, Türk Anayurdu'nun batı kesimidir Kimekler'in ilk yurtları, belki yine burası idi Belki de İrtiş'in doğusundaki Altaylar'dan yayılarak, buraya indiler Türk ilkçağı başlarında, İrtiş boyunda, başka Türk boyları bulunduğuna göre, bu ikinci ihtimal daha mümkün görünüyor Kimekler, yakın komşuları Farsların, destanî tarihinde yer almıştır Gerçekten, Kimekler'in Turan ötesi komşusu olan Farslar'ın eski destanlarında bu ulusun adı geçmektedir Fars söylentilerini derleyerek “Şehname” adlı büyük eserini ortaya koyan ünlü şair Tus'lu Firdevsî (935?-1020?), Turan'ın büyük hükümdarı Afrasyab'ın (Alp Er Tunga), İran Hükümdarı Keyhusrev'e yenilip, geri çekildiğinde, Kimek ülkesine ve “Derya-yi Kimek”e gittiğini anlatır


VII Yüzyılda
Bu yüzyılda Kimekler'in, Altay dağlarının kuzey batısında ve İrtiş ırmağının orta kıyılarında yaşadıkları anlaşılıyor Bu durumda, Batı Göktürk Kağanlığı'nın sınırları içinde ve onların hakimiyeti altında olmalıdırlar Yüzyıl boyunca, Batı Göktürk Kağanlığı zayıfladığı ölçüde, onun idaresi altında bulunan boylar, bağımsızlığa doğru gidecekler ve kendi idarelerini kazanacaklardır Yine bu arada, yüzyılın sonlarına doğru, Çu havzası merkez olmak üzere Türgiş Devleti de kurulacaktır


VIII Yüzyılda
Yüzyılın ortalarına değin İli havzası, Batı Türklerinden bir bölük olan Türgişler eline geçmiş bulunuyordu Geçen yüzyılın sonlarına doğru kurulan bu Türgiş Kağanlığı'nın hâkimiyet alanı, İrtiş'in orta havzalarına uzanmış olsa gerektir Bununla birlikte, Türgiş-Kimek münasebetleri üzerinde hiç bir bilgimiz yoktur Öte yandan, Gök Türk çağı yerli kaynaklarından olan ve yüzyılın ilk yarısına ait yazıtlarda, “İrtiş” adı birkaç kere anılır ise de, onun kayıtlarında hangi boyların yaşadığı belirtilmemiştirYüzyılın ortasında, doğu ve batıdan uzanmış iki istila ordusu, Arap ve Çin orduları, karşı karşıya geldi Her ikisi de, bölge için hakimiyet mücadelesinde idi Kimekler'in güneyinde yaşayan Karluklar'ın, 751 yılı yazında yapılan Talas Savaşı'nda, Araplar yanında yer almasıyla, Çinliler, büyük bir yenilgiye uğrayıp çekildiler

Bununla birlikte, Arap kumandanı da, bölgedeki hakimiyetini kuramadı Böylece Isık Göl'ün batısında uzanan Talas yöresi, adı geçen Karluklar'ın idaresi altına girdi Oradaki bazı boylar, otlaklarını bu yeni hakime bırakarak kuzeybatıya doğru çekilmek zorunda kaldı Karluklar'ın gittikçe güçlenmesi sonucu, 765 sıralarında Türgiş Devleti de artık kesin olarak dağıldı Bununla, Çu havzası, onların sınırı içine giriyordu Öte yandan daha 745'lerde Uygur, Karluk ve Basmıllar'ın akınlarıyla, doğudaki Göktürk Kağanlığı da çökmüş bulunuyordu


Doğu ve Batı Türkistan'da arka-arkaya gelen bu olaylar sonucu, Orta Asya'daki siyasî durumun değişmesi sırasında, Kimekler de VIII yüzyıl ortalarında bağımsızlıklarını almış ve devletlerini kurmuş olmalıdırlar Onların bir çok boydan kurulmuş bir ulus olduğunu biliyoruz İşte gerek bununla ilgili sonraki haberler, gerek çağın benzer Türk devletleri göz önünde tutulduğunda, bu devletin göçer evli büyük boylardan kurulu birlik niteliğinde olduğu anlaşılıyor Devlet idaresinde “Hakanlı” derecesinde bir teşkilat kurmuş olan boy birliğinin en kalabalık boyu, belki daha başta Kıpçaklar idi


Kimek Devleti ile ilgili en eski bilgi, Arap elçisindendir Emeviler'in yıkılışı ve Abbasîler'in çıkışı sıralarında, Halife tarafından Tokuz-Oğuz Hakanı'na elçi olarak gönderilmiş Bahroğlu Temim (Temim b Bahr el-Muttavvi'î), raporunda Kimekler'i de gördüğünü, hükümdarlarını ve göçer evli hayatlarını anlatarak belirtilmiştir (760-800?)Bu yüzyılın son çeyreğinde Oğuzlar'ın Doğu Türkistan'ın Selenge bölgesindeki yerlerinden, batıya doğru hareketle, bir aralık Kara ve Ak Ertiş'de Kimekler'in güneyinde komşu kaldıklarını, Arap kaynaklarının Abbasî halifesi Mehdî çağına (775-785) ait haberlerinden öğreniyoruz Arap tarihçisi Ali el-Mes'ûdî, Oğuz, Karluk ve Kimekler'in birleşerek Peçenekler'e karşı mücadeleye giriştiklerini anlatır


Ona göre adı geçen boylar, Aral Gölü kuzeyi ile Hazar arasında yaşayan Peçenekler ile Peçni, Bacgırd (Başkurd) ve Nugerde adlı boylar üzerine saldırmışlardır Bu Peçeneklerin doğusunda, Kıpçaklar ile Oğuzlar bulunuyordu Amansız bozkır mücadelesi sonunda Peçenekler, yenilmeleri sonucu otlaklarını (ve yurtlarını) onlara bırakıp batıya doğru çekilmeye başlayacaklardır Böylece Peçenekler'i biz, daha sonra doğu Avrupa'da, Kuzey Kafkaslar'da ve Hazarlar arasında yer almış göreceğiz Bu haberlerden anlaşılıyor ki, batıya gelen Oğuzlar, eski yakınları olan boylar ile birleşerek, kendilerine yurt bulmak üzere adları geçen boylara karşı mücadeleye girmişlerdir Bu bozkır mücadelesi, VIII yüzyıl sonları veya IX yüzyılın başlarında Oğuzlar'ın yeni yerlerine yerleşmesiyle bitmiştir Büyük bir kısmı Avrupa'ya doğru göçe başlayan Peçenekler'den, eski yerlerinde kalan az sayıdaki uruklar ise, yeni gelen Oğuz ulusu içine gireceklerdir Bunları, Oğuzlar'ın, sonraki 24'lü boy düzeninde buluyoruz


IX Yüzyılda
Bu yüzyıl sırasında, yine İrtiş ırmağı boyunda ve bugünkü Kazakistan'ın kuzeydoğu illerinde, fakat çok daha yayılmış olarak, büyük Kimek Devleti, varlığını sürdürdü İslâm coğrafyacılarının Orta Asya'dan ilk bilgileri derlediği sırada, Batı Türkistan'ın kuzeydoğusunda, henüz İslâm'ı kabul etmemiş bir çok Türk boyu göçerevli yaşıyordu Coğrafyacılar, Oğuzlar'ın (Guz) kuzey doğusundaki çok geniş bozkırda ve İrtiş ırmağı boyunda, Kimek adlı büyük bir Türk ulusunun bulunduğunu, onların batıda İtil veya Kama Irmağına değin uzanan yerleri, idareleri altında tuttuklarım belirtiyorlar Bu durumda, Türkistan'ın kuzeyinde, batıdan doğuya, sırasıyla Oğuz devleti, Kimek devleti ve Kırgız Beyliği'nin bulunduğu anlaşılıyor Kuman-Kıpçak meselesi üzerine eğilenlerden Çek bilgini D A Rasovsky, bu IX ve X yüzyılda İrtiş ile Ural arasında yaşayan Kimek boyunun aslında Kuman olduğunu, bunların bir oymağını Kıpçaklar'ın teşkil ettiğini, X yüzyıldan başlayarak bu Kıpçak adının yavaş yavaş bütün Kimekler'e ad olduğunu ileri sürmüştü


X Yüzyılda
Onuncu yüzyılda, Batı Sibirya'nın Güney yarısında Kimek Hakanlığı, büyük bir ulus halinde hayatına devam ediyordu Ülkenin batı kesiminde Yayık (Ural) ırmağına değin uzanan yörede, birlikten bir boy olan Kıpçaklar yayılmışlardı Komşuları olarak doğuda Kırgızlar, güneydoğuda Karluklar, güneybatıda Oğuzlar bulunuyordu Kimek devletinin sınırları, yüzyılın ikinci yarısında, güneyde Seyhun boyundaki Savran kasabasına, batıda ise Ak İtil ırmağı kaynaklarına dayanmıştı


Yüzyılın başında kuzeydoğu Çin'den çıkmış olan bir Moğol boyu olan Kıtanlar (K'itan, Kıtay, Khitay) bir devlet kurdular (916) Bunun sonucu olarak, oradaki bazı Türk boyları, batıya çekilmeye başlamıştır Kıtan sürüleri, 924 yılında Selenge havzasını işgal ettiler ve Karabalık (Kara-Balasagun) kentine de girdiler Onların akınları sırasında, 840 yılından beri oralarda bulunan Kırgızlar da sürülüp atıldı Yukarı Kem (Yenisey) ve Kobdo yöresi bozkırına geçen Kırgızlar ise, oradaki Türk boylarını batıya sürdülerYüzyılın ortalarında, Kimekler'in batıya doğru yayılması sürüp gitti Batı kesimindeki boylar, Ural sıradağlarının güneybatı yöresine, Çim (Emba) ve Yayık (Ural) ırmakları vadilerine hakim oldular Bu arada Hazar denizi kıyısına da ulaştılar Coğrafyacı Istahrî'ye (933-51) göre, Kimek ile Guz (Oğuz) arasındaki sınırı İsil (Atıl, İtil?) ırmağı çizer


Son araştırmalara bakılırsa, X yüzyılda Orta Asya'daki Türk boyları şöyle dağılıyordu: En doğuda, Nanşan yöresinde Sarılar (Uygurlar), onların batısında Kaşgar'a değin uzanan alanda Karahanlılar Hakanlığı, Isık göl havzasında Türkmenler ve Karluklar, kuzeyde Altaylar'a varan yörede Kimekler, bunların doğusunda Kırgızlar, Kimekler'in batı kesiminde Tobol-İşim havzasında Kıpçaklar, onların güneyinde Ertiş-Seyhun-Yayık arasında OğuzlarKimekler için bir bölüm ayrılmış bulunan Hudûdü'l-Âlem'de (982), onların hükümdarlarına “Hakan” denildiği belirtilir Bu kayıt, Kimekler'in bağımsız devletini ve bu devletin niteliğini açıkça göstermektedir

XI Yüzyılda
Güneybatıya sarkmaya devam eden Kimekler ve Kıpçaklar, yüzyılın başlarında Seyhun'un orta ve aşağı kıyılarına da hakim oldular Aşağı İrtiş-İşim Tobol havzasında bulunan Kıpçaklar, çoğalarak daha geniş bir alana yayılmışlardır Bu sıralarda batı komşuları Hazarlar içine girdikleri de düşünülebilir


Yüzyılın başlarında, Kıtanlar'ın batıya doğru akınları gelişmeye başlamıştır Bu sıralarda Kumanlar'ın ilk yurtlarından batıya doğru göçleri de, Kuzey Çin'deki Kıtan devleti'nin bu baskısına bağlanmaktadır Şerefüzzemân Tâhir Mervezî'nin (1120?) aktardığına göre, Kunlar, Kıtay (Kıtan)'dan korkarak göçtüler Arkadan gelen Kaylar, onları daha ileriye sürdü Onlar Sarı'yı (Uygur), onlar Türkmenler'i, onlar Oğuzlar'ı, onlar Peçenekler'i iterek yurtlarını aldılar, işte bu sıralarda, Aral Hazar bölgesindeki Peçenekler'in kuzeyinde Hazarlar, doğusunda Kıpçaklar, güneyinde Oğuzlar bulunuyordu İbnül-Esîr'de anlatılan, 1012-13'de Türklerin Çin'den çıkışı haberi de, yine bu Kun ve Sarıların (Uygur), Türkmen yurduna gelişi olmalıdır


Gerçekten, 1004 yılında Çin ile barış yapan Kıtanlar, önce Kore ve sonra Gobi üzerine döndüler Bu sonuncu bölgeden de, 1009 yılında Uygurlar üzerine yürüdüler ve onlardan Batı Kansu ile Kan-çou ve Su-çou kentlerini aldılar 1017 sırasında Kıtan sürüleri, Karahanlı Devleti sınırları içindeki Kaşgar bölgesi ile Isık Köl yöresine de girmişlerdir Çağın kaynaklarına bakılırsa, Kıtanlar, 300 bin çadır halkı halinde (toplamı belki iki milyona yakın nüfus) Karahanlı ülkesini istilaya başlamış oluyordu Bazı öncüleri ise, Isık Göl'ün batısında bulunan başkent Balasagun'a sekiz günlük yere yaklaşmışlardır, işte bu ağır akın ve istila, Orta Asya'daki Türk boyları arasında, yeniden büyük bir boylar göçü doğurdu

Göçebe Kıtanlar'ın bütün varlıklarıyla, Türk boyları yurtlarına saldırışı, gerçekten ağır bunalıma yol açmış ve Türk boyları da birbirini yerlerinden sürerek, büyük bir göçe başlamışlardırXI yüzyılın ilk yarısındaki büyük boylar göçü, Kimek ulusu üzerinde de kötü tesir bıraktı Boy birliğinde ağır bir bunalım doğdu ve birlik bozuldu Öyle anlaşılıyor ki, yüzyılın ortalarına doğru ülke içindeki karışıklıklar çoğaldı ve zayıflamış bulunan merkezî idareye karşı baş kaldırmalar arttı Öte yandan, büyük nüfusa sahip Kıpçaklar'ın, çevredeki boylar üzerinde hakimiyet kurmaya girişmesi, ayrıca bunlardan bir kısmının batıya doğru göçe başlaması, Kimek Devleti'ni çözmüş olmalıdır Boy birliğinin dağılışı ve merkezî idarenin çöküşü, o derecede anî ve kesin olmuştur ki, yüzyılın ikinci yarısında Kimek Devleti ve ulusunun adı bile unutulmaya başlamıştır Onun yerini, en kalabalık boy olarak Kıpçaklar aldı Bu son husus, yurtta kalan Kıpçakların, üstün sayılarıyla, belki de boy birliği idaresini ellerine geçirmeleri demek olabilir Kimek ülkesindeki bütün boylar da bu Kıpçaklara bağlanmıştır


Değerli eseri Dîvanü Lügati't-Türk'ü yüzyılın ikinci yarısı ortalarında bitiren, Karahanlı ülkesinden Kaşgarlı Mahmud, Kimeklerden hiç söz etmez Bu eserde, sadece, Kimek boy birliğinden olan ve yine İrtiş boyunda yaşayan Yimekler (Yemekler) tanıtılmış ve onların da Kıpçakların bir cifi (oymağı) olduğu belirtilmiştir Ancak Kaşgarlı, bu bilgiye hemen şunu da katmıştır: “Bizce onlar Kıfçak'tır, ama Kıfçak Türkleri, kendilerini ayrı sayarlar” Bu küçük açıklama, bazı mühim hususları akla getirmektedir: Kimek boy birliği, artık iyice dağılmış ve o toplayıcı ad unutulmuştur Birlikten belki sadece Kıpçaklar ile Yimekler yerlerinde kalmışlardır Pek kalabalık olan Kıpçaklar ise, kendilerini ayrı, belki de üstün saymaktadırlar


Kimek ulusu, benzerlerinde olduğu gibi, bir çok Türk boyunun birleşmesinden ortaya çıkmış idi XI yüzyılın ortalarında olan dağılma sonunda, bu birliğin boylarından bazılarını, ya tek başına kalmış veya başka boy birlikleri içine girmiş bulmaktayızBirliğin en kalabalık boyu olan Kıpçaklar, Batı Sibirya bozkırı ile Hazar Denizi kuzeyinde yayılmışlardı Bunlardan bir kısmı, Kumanlar ile birlikte orta Avrupa'ya doğru uzandı Ve orada yeni bir boy birliği devleti kurdu Kendi alanlarında kalanlar ise, XV yüzyılda yeni etnik toplumlar kurulana değin, varlıklarını sürdürdüler


Kimeklerin durumu da, Kıpçaklarınki gibi oldu Bir kısmı yerlerinde kalırken, bir kısmı Kıpçaklar yanında Doğu Avrupa'ya geçti Muhammed Nesevî'nin (1241) verdiği bir malumatta, Yimeklerin XII yüzyılda Seyhun boyuna indiklerini ve oralarda Harezmşahlar Devleti hizmetine girdiklerini öğreniyoruz Bu devletin bazı askerî sefer ve başarılarında, büyük rol oynamışlardır Avrupa'ya giden Yimeklerden bir bölüğünü daha sonra, XIV yüzyıl başlarına ait bir başka bilgiye göre, Altınordu Devleti'ndeki Kıpçaklar arasında buluyoruz


Birlikten başka bir boy olan Bayandurlar, galiba çok kalabalık ve yaygın değil idiler Bunlar, sadece Oğuz ulusu içine girdiler Daha sonra Türkiye'ye doğru akan Oğuzlar arasındaki Bayandurlardan Akkoyunlu soyu, XV yüzyıl başlarında, Doğu Anadolu ve Azerbaycan'ı içine alan bir devlet kuracaktırKimek boy birliğinin öteki boylarının, dağılıştan sonraki durumu üzerinde şimdilik bilgimiz yoktur XIX yüzyıl ile XX yüzyıl başında Orta Asya'da yaşayan Türk boyları ve urukları arasında, Kimek boy adına rastlamıyoruzKaynaklarımızdan anlaşıldığına göre Kimek ülkesi, Batı Sibirya ovası içinde kalan, geniş bir bozkır alanı idi


Ülkenin asıl merkezini, İrtiş'in orta boyu teşkil etmekteydi Birlikteki boyların nüfusu arttıkça ve bunlar da yayıldıkça, sınırlar genişlemiştir Bu Türk ülkesinin sınırlarını belirleyen bazı bilgileri, İslâm coğrafyacılarının küçük kayıtlarında buluyoruz Coğrafyacı Muhammed el-Mukaddesî, X yüzyılda Güneybatı sınırının Seyhun havzasındaki Sabrân ile Şağlcan kasabaları yakınlarından geçtiğini söyler Bunlardan Savran (Sabran), Oğuz (Guz) ve Kimek yurtları sınırına bakan bir kasabadır Şağlcan ise, Kimek ülkesi sınırında, etrafı sur ile çevrili büyük ve zengin bir kasabadır İbn Havkal'ın kayıtlarından da, bu sınırın, Batıda Ak-İtil ırmağı başlarına uzandığı sanılıyorKaynaklarımızın çeşitli haberlerinden, Kimek ülkesinin komşularını da öğrenebiliyoruz

Bunlara göre, ülkenin doğusunda Kırgızlar (Kırgız Begliği) vardı Onların bugünkü Altaylar ile daha doğusunda bulundukları biliniyor Batıda Peçenekler yaşıyordu Hudhüdü'l-Alem'de (982), bu Peçenek yurdunun her haliyle Kimeklerinkine benzediği belirtilmiştir Peçeneklerin yerini, sonradan Oğuzlar (Oğuz Devleti) aldılarGüneydoğudaki Tokuz-Oğuzlar ile aralarında, bir bozkır (sahra) uzanırdı Yine güneyde Kara İrtiş yöresinde, muhtemelen Oğraklar bulunmaktaydı Güneybatı yönündeki alanda ise, Karluklar, Türkmenler ve Oğuzlar yayılmışlardıKimek ulusunu, kaynakların açıkça anlattığı gibi, bir boy birliği teşkil ediyordu Bu kuruluşta, onların bir çok boy ve uruktan meydana geldiği muhakkaktır

Ancak, Kimek ulusundaki boy düzenini, bütün bölüntülerin adlarını ve sayısını hiç bir kaynakta bulamıyoruz Hudûd'a (982) göre, Kimek ülkesi, on bir (bir de Hakan bölgesi varsa, on iki) bölge (İl)'den kurulmuş idi Bunların her biri, ulusu meydana getiren boylara ait ise, düzende o sayıda büyük boy bulunuyor demek olmalıdır Halbuki, Gerdizî (1050), muhakkak daha eski bir kaynaktan aktardığı Kimek destanında, yedi boyun adını vermiştir Bu iki kaydı birleştirirsek, Kimek boy birliğinin, başlangıçta yedi boy ile kurulduğunu, sonraki katılmalar ile bunun on ikiye çıktığını düşünebilirizGerdizî'nin aktardığı destana göre, hepsi kişi adı kökünden olan boy adları şöyledir: İmi-Eymi-İmey, İmek-Emek (Yimek), Tatar, Balandur (Bayandur), Khıfçak (Kıpçak), Lankaz-Lanıkaz, Aclad (?)


Uzun süre birlik içinde kalan Kıpçaklar, sonraları Batı Sibirya'dan Orta Avrupa'ya uzanan pek geniş bozkırların hakimi olmuşlardır Onların Kumanlar ile ayrı bir boy birliği devleti de kurduklarını biliyoruz Altınordu öncesi ve sonrası etnik kuruluşların içinde bu boyun büyük yeri vardırHaklarında az bilgimiz olan Yimekleri, Kaşgarlı Mahmud Beg tanıyordu Birlik dağıldıktan sonra bir kısmı Seyhun boyuna inmişler, bir kısmı da Altınordu'daki Kıpçaklar içinde görülmüşlerdirKimek boy birliğine, sonradan hangi boyların katılmış olabileceğini açıkça bilemiyoruz Bununla birlikte, Kimek ülkesindeki üç bölgeden birinin adı olan “Kırkızhan” dikkate alınırsa, birliğe bir Kırgız boyunun da katılmış olduğu anlaşılıyor Oğuzlar'a komşu bölgede yaşayan ve sonraları Kıpçaklar ile birlikte bulunduğu görülen Kanglı boyu da, bu birliğe katılmış olabilir Nitekim yurtları, Kıpçaklarınkine pek yakın idi


Kimeklerin, VIII yüzyılın ortalarında, Doğu Göktürk ve Türgiş devletlerinin tarih sahnesinden çekilmeleri üzerine bağımsızlıklarını ilân eden öteki Türk boyları gibi, bir devlet kurduklarını biliyoruz Ancak, bu devlet ne nitelikte idi? Çünkü Türk ilk çağı boyunca, Türkler'de iki türde devlet yapısı görülmüştürBunlardan birincisi, bir-iki boydan kurulan “boy begliği”; ötekisi, büyük boylar birliğiyle oluşan “hakanlı devlet” yüksekliğinde idi Bu ikincisi, pek çok büyük boyun katılmasıyla, geniş bir alana hükmeden ve idaresi aristokrat nitelikte tek bir soya dayalı devlettir Devlet özelliği bakımından daha köklü, daha geniş teşkilatlı ve daha büyüktür


Kaynaklarımızdan Ali el-Mes'ûdî, “Murûc” (943) ile “Tenbîh” (956) adlı eserlerinde, onlardan “Kimek Yabguluğu” olarak söz etmiştir Aynı yüzyılda ve bu devlete daha yakın yerde yazılmış “Hudûd”da (982), Kimek hükümdarının unvanı, “Hakan” olarak verilmiştir Gerdîzî (1050) ise, herhalde eski bir kaynaktan alarak, başbuğlarına “Baygu” (Yabgu) unvanını veriyor Bu kayıtlara bakılırsa, ister Yabgu, ister Hakan olsun, ikisi de Kimekler'in Hakanlı devlet düzenine sahip bulunduğunu ortaya koymaktadırO halde, özet olarak, Kimek devlet yapısı, Hakanlık derecesindedir Bir çok büyük boyun birliğinden kurulmuştur Devlet idaresi aristokrat nitelikte ve Hakan soyu elindedir Bu büyük devlet, göçerevli, hayvan besleyici boyların iktisadını ve hukukunu ön planda tutar Bölgelerde, Hakan soyundan kişiler veya birliği oluşturan boyların beyleri hakimdir


Kimek Devleti'nin devlet teşkilatını, bize, kısaca Hudûd tanıtıyor Verdiği bilgiye göre, ülkenin başında “Hakan” unvanlı bir hükümdar bulunuyordu Onun idaresi altındaki ülke, on bir (belki kendisininki ile on iki) il'e ayrılmıştır Her ili kendi hâkimi idare etmesiyle, illerde on bir “âmil” vardır Bu orun, idarecinin kendi soyuna mahsustur Yeri, çocuklarına veraset yoluyla verilir Her il'in de kendi içinde boy ve uruklara ayrılmış bulunacağı da düşünülebilirKaynaklarda geçen bazı unvanlardan, Kimek Devleti'nin üst orunları hakkında bilgi edinebiliyoruz Bu unvanları, zaten ilk ortaçağdaki Türk devletlerinde de bulmaktayız Unvanların başında “Hakan” geliyor Eski ve asıl şekli “Kağan” olan bu unvan, bağımsız devlet başkanına verilirdi Hakan'ın saraydaki eşi olan kadın (hatun, katun), ilk çağlardan beri, bütün Türk devletlerinde kullanılmıştır “Yabgu” (Kimek destanı vb) ve “Şad” (Kimek destanı) unvanları, oldukça eski bir geçmişin eseri olarak, Hakan'ın yakınlarına, kendi idaresindeki ülkenin bir bölümünü idare etmek üzere verdiği bir vazife unvanı idi

Ancak bunlar, yer ve zamana göre, biri önde, öteki arkada tutulmuştur Yüksek seviyedeki başka bir unvan da “Tutug”dur (bir okuyuşa göre: Totok) (Kimek destanı ve Mücmelü't-Tevarih) Bu, bir bölgenin askerî-mülkî idarecisine verilirdiKimekler, gerek kaynaklarındaki bilgilerden ve gerek günümüze kalan dil kalıntılarından açıkça anlaşıldığı üzere, Türk diliyle konuşuyorlardı Elimizdeki dil kalıntıları dikkatle incelenince, Kimek Türkçesi'nde iki ağız bulunduğu da ortaya çıkıyor Ülke nüfusunun büyük kısmı, komşu Oğuzlar ile birlikte Ana-Türkçe (Y-Türkçesi) konuşmakta idi En kuzey batıda bulunan bir kısım Kıpçaklar ile bir kısım Yimekler ise, Bulgar Türçesi (S-Türkçesi) tesirinde bir ağza sahip idiler


İlk çağlar boyunca, bütün Türk devlet ve boylarında olduğu gibi, Kimekler'de de Kamlık (Şamanizm) dini hakim bulunuyordu Onların Gök'e (Tanrı'ya) taptıkları, atalar ruhuna ve ateşe de büyük saygı gösterdikleri biliniyor Kimeklerde “Su kültü” bulunduğu, Gerdizî'nin aktardığı Kimek destanından ortaya çıkıyor İshak ibn el-Hüseyin'in (XI yy) yazdığına göre de Kimekler, ölen kişilerin cesetlerini yakarlar ve küllerini büyük akarsulara (İrtiş ırmağına) dökerlermiş Ünlü Arap gezgini, Ebu Dulaf (Mis'ar b Muhalhil, 941) Kimeklerde bir Yada taşı bulunduğunu haber veriyorKimek ocaklarında (âile), ataerkil hakimiyet vardı Bu, ilk çağdan gelen bütün Türk boylarında böyledir


Onlarda, hayat tarzlarından, başlıca iki unsurun hakim bulunduğu anlaşılıyor Nüfusun büyük çoğunluğu, göçerevli bir hayat tarzı sürdürürdü Kuzey kesimindeki ormanlık yerlerde yaşayan Kimekler, oldukça yerleşik bir yaşayışa sahip idiler Sayıca çok az olan bu oturaklar, daha çok, avcılık ile geçinirlerdi Bu oturaklar dışındakiler, hayvan besleyiciliği (çobanlık) ile meşgul olurlar, geçimlerini bunların ürünleriyle sağlarlardı O halde Kimek Devleti'nin asıl iktisadî yapısı, bu hayvan besleyiciliğine ve onlardan alınmış ürünlere dayanmaktaydı Geçimlerinin bir yolunun da avcılık olduğu bilinmektedir


Kimekler samur (semmûr), kakım ve sincap gibi kürklü hayvanları avlarlardı Onların kışın karlı günlerinde, kürk hayvanı avına çıktıklarını, Mervezî anlatır Avcılık, yerleşik Kimeklerde asıl geçim, göçer evlilerde ise yardımcı meşguliyet olarak kabul edilmişti Ocakların bütün servetlerini, büyük hayvan sürüleri teşkil ederdi Besledikleri ve ürettikleri hayvanların başında, at, sığır ve koyun gelirdi Gerdîzî'nin anlattığına göre, İrtiş ırmağının yukarı boyunda, binlerce vahşi at bulunuyordu Kimekler, kementler ile bu atlardan yakalar ve ehlileştirirlerdi Yine bu kaynak, onlarda deve bulunmadığını, getirilse bile çok yaşamadığını belirtirGöçerevli Kimeklerin besledikleri büyük sayıdaki hayvanları, kışın, kendi sert iklimlerinde korumaları çok güç olurdu Oğuzlar ile iyi anlaştıkları yıllarda, kış şiddetli olunca,hayvan sürülerini alır, Oğuzların yaylalarına geçerlerdi Sert soğuklarda bineklerini götürdükleri bir bölge, Oğuz yurduna yakın Ak tag (Ök tag) idi


Göçerevli Kimekler, hayvan besleyicisi olmaları dolayısıyla, yılı, yaylak ve kışlak denilen belli iki yöre arasında, yarı göçebe geçirirlerdi Yazın yaylakta otlaklarda, sulak yerlerde ve çayırlarda dolaşırlardı Bu hayat tarzının bir gereği olarak, büyük çadırlar altında barınırlardı Keçeden yapılmış büyük otağlardan, küçük çadırlara kadar, değişik barınakları vardı Kışın karlı günlerini, soğuktan korunabilen vadi ve su kenarlarındaki kışlaklarında geçirirlerdi Orada toprak altında, ağaçtan su hazneleri yapmışlardı Soğuğun şiddetlendiği günlerde sular donunca, kendileri ve hayvanlar, bunlardan yararlanırdı


Hudûd yazarı, Kimekler ile Kırgızlarda giyimin tamamen aynı olduğunu belirtir Bu tarz giyimin, zaten göçerevli yaşayışın gerektirdiği hususlara uygun birimlerden oluştuğuna göre, eş olması çok tabiidir Karda, Kimeklerin kayak kullandıkları da belirtilir


Kimeklerin yiyeceklerinin başında, hayvanlardan elde ettikleri besinler gelirdi Bol miktarda koyun, sığır ve at eti yerler, sütlerini de içerlerdi Yaylakta semirmiş hayvanların eti ve sütü, en iyi gıdadır Etler kurutulup saklanarak kışın da yenirdi Bu et kurutma usulü, bugün bizde de yapılan “pastırma” biçiminde olmalıdır İçecekleri arasında süt ve bundan yapılmış olan besinler vardı Kimekler, at sütü de içerler ve bundan hazırladıkları mayalı içkiye de “kımız” derlerdi Kımız, besin değeri yüksek bir içkidirKimekler'in, başta komşuları olmak üzere, birçok millet ile alış-veriş yaptıkları anlaşılıyor Çevre ülkeler ile canlı hayvan ve ürünleri (et, deri, yapağı, halı, dokuma vb) üzerine ticaret yapılırdı Ayrıca, avladıkları kürklü hayvanların postlarını da ihraç ederlerdi Bunlara karşılık, dışarıdan, başka ihtiyaç maddeleri alırlardı Ticarette paradan çok, değiş-tokuşun esas alındığı düşünülebilir İslâm tüccarlarının Oğuz, Kimek ve Kırgız illeri gibi ana yollar dışında kalmış olan Türk yurtlarında, toplu halde, çetin yollarda aylarca dolaşarak ticaret yaptıklarını, pazar açtıklarını biliyoruz İslâm coğrafyacılarının haber kaynağı olan bu tacirlerin, güvenlik içinde dolaşmaları da ayrıca dikkate değer bir husustur Gerdizî ile Mervezî, Kimek ülkesinde tuz bulunmadığını, bunu dışarıdan temin ettiklerini belirtirler Bu madde, onlar için o derecede değerli idi ki, samur kürk ile değiştirmeye razı oluyorlardı Kaynak: Genel Türk Tarihi / dallogcom



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.