Kavram Nedir? |
06-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kavram Nedir?Kavram Nedir? (1 Os Mefhum, Tasavvur, Fehim, İdrak, Fikir, Mefhumu âm, Manayı âm, Tasavvuru âm, Mânâ, Mahiyet, Külliyat, Vukuf; Fr Concept, Al Begriff, İng Conception, İt Concetto 2 Os Malume, İlim, İlmi iptidâi, İlmi müktesep, Tasavvur, Fikir, Mârifeti müktesebe, Mefhumu mücerred, Manayı mücerred, Mefhum, Mâlumat, Mârifet, Vukuf, İrfan, Ittılâ; Mânâ, Mâkul Mâhiyet, Mâhiyeti mâkule; Fr İng Notion, Al Gedanke, Vorstellung; İt Nozione) Düşünceyle kavranılan 1 Etimoloji: Türkçemizin yakalamak ve içermek anlamlarını dile getiren kavramak kökünden türetilmiştir, kavranılmış olan'ı dile getirir Batı dillerindeki concept deyimi Hint-Avrupa dil grubunun almak anlamındaki kap kökünden, notion deyimi de Hint-Avrupa dil grubunun tanımak anlamındaki gen kökünden türemiştir Bu deyimler ilkin Latincede conceptus ve notio sözcükleriyle oluşmuş ve Latince aracılığıyla Batı dillerine geçmiştir Eski Yunancada kavram deyimi logos, horos, noema ve ennoia sözcükleriyle dile getiriliyordu Batı dillerindeki concept ve notion sözcükleri dilimizde tek sözcükle, kavram sözcüğüyle dile getirilmekte ve anlamdaş olarak kullanılmaktadır Notion deyimi ayrıca ilk bilgi anlamını da taşır Bununla beraber Os mefhum ve Fr concept anlamındaki kavram, duyularla gelen nesnel izlenimleri düşüncenin soyutlama işleminden geçirerek kavradığı bir genel nesne; Os mûlûme ve Fr notion anlamındaki kavramsa bilgi konusu anlamlarını dile getirir Nitekim Alman düşünürü Kant, Avrupa dillerindeki ayrı karşılıkları anlamdaş olarak kullanan Skolastiklerin tersine, bu iki anlamı birbirinden ayırmış ve concept terimini genel kavram (Os Külliler, Fr Les universeaux)'lara özgü kılmıştır Osmanlı felsefesinde de concept kavramı, aklın ibda ve ihtirâ ettiği şey (Tr Usun yarattığı); notion kavramıysa aklın iktisâbettiği şey (Tr Usun edindiği) olarak tanımlanmıştır 2 Mantık: Kavram, nesnel gerçekliğin insan beyninde yansıma biçimidir Bundan ötürü de her kavram, doğrudan ya da dolaylı olarak nesnel gerçekliği içerir Bu, örneğin ağaç gibi nesne kavramları için böyle olduğu gibi örneğin özgürlük gibi düşünce kavramları için de böyledir Ne var ki duyusal bir yansımadan bir kavram oluşturabilmek için insan beyninde çok karmaşık bir süreç izlenir Bu süreçte soyutlamalar, karşılaştırmalar, çözümlemeler, birleştirmeler, genelleştirmeler vb gibi birçok ansal işlemler gerçekleşir Soyut kavramlardan daha soyut kavramlara ve bu daha soyut kavramların yardımıyla da çok daha soyut kavramlara varılır Böylelikle kimi kavramlar artık nesnel gerçeklikle ilişkisizmiş gibi görünürler Oysa ne kadar soyut olursa olsun ve ne kadar düşünsel bulunursa bulunsun hiç bir kavram nesnel gerçeklikle ilişkisiz olamaz Nesnel gerçeklikten yansımıştır ve nesnel gerçekliğe dönecektir Eşdeyişle nesnel gerçeklikte denenecek, doğrulanacak ve bir işe yarayacaktır Örneğin dünyada hiç bir sosyalist (toplumcu) ülke yokken oluşan sosyalizm (toplumculuk) kavramı böyledir; denenmiş, doğrulanmış ve gerçekleştirilmiştir Bir başka örnek olarak hiç bir fiziksel bilginin bulunmadığı bir çağda oluşturulan atom kavramı da böyledir Kavramlar, sonuç olarak, kendisi de nesnel gerçekliğin bir ürünü olan insan beyninin ürünleridir Tümüyle hayal ürünü olan kavramlar bile nesnel gerçeklikten yansımıştır, örneğin zümrüdü anka kuşu kavramı böyledir Ne var ki bu gibi kavramlar nesnel gerçekliğe döndürülemezler; eşdeyişle denenemez ve doğrulanamazlar, bundan ötürü de hiç bir işe yaramazlar Bunlar bilimdışı kavramlardır Demek ki kavramları bilimsel kavramlar ve bilimdışı kavramlar olmak üzere de ayırmak gerekir Kavramlar, insan düşüncesinin etkin ye yaratıcı yapısının ürünüdürler Ama Hegel'in Felsefe Tarihi Dersleri'ni incelerken Lenin'in altını çizdiği gibi "Kavramlar, insanın düşünce ve hayalgücü özgürlüğüyle varolmazlar Doğada et ve kana sahiptirler Materyalizm (Özdekçilik) de bu demektir işte Mistik bir dille söylenirse insansal kavramlar, doğanın ruhudur Bu demektir ki insanın kavramlarında doğa orijinal ve diyalektik biçimde yansır" İnsan, ansal faaliyetiyle, doğanın bu "orijinal ve diyalektik yansıması"ndan kavramlar, bu kavramlardan yargılar, bu yargılardan uslamlamalar, bu uslamlamalardan varsayımlar, bu varsayımlardan kuramlar meydana getirir Onları doğada dener, doğrular ve işine koşar Mantıksal olarak nesne kavramları ikiye ayrılır: Tek bir nesnenin özelliğini belirten kavramlara bireysel kavramlar, bir nesneler sınıfının özelliklerini belirten kavramlara genel kavramlar denir Bireysel kavramlar ad'lardır Örneğin Ahmet, Süleymaniye, İstanbul bireysel kavramlar; insan, cami, kent genel kavramlardır Genel kavramlar da mantıksal olarak ikiye ayrılır: Bir türün özelliğini belirten kavramlara tür kavramları, bir cinsin özelliğini belirten kavramlara cins kavramları denir Her cins kavramı, bir üstündeki cins (yakın cins) kavramına göre tür kavramı; her tür kavramı da bir altındaki tür (yakın tür) kavramına göre cins kavramıdır Örneğin omurgalılar kavramı, kuşlar kavramına göre bir cins kavramı ve hayvanlar kavramına göre bir tür kavramıdır Mantık diliyle şöyle de söylenir: Her kavramın içlemi onun cinsleri, kaplamıysa onun türleridir Kavramlar sözcüklerle dile gelirlerse de sözcük değildirler, kavram sözcüğün anlamı'dır Eşanlamlı birkaç sözcük tek kavramı taşıdığı gibi çokanlamlı bir sözcük de birkaç kavramı taşıyabilir Bilimlerin kendilerine özgü kavramları bulunduğu gibi (örneğin yaşambilimin gen kavramı) birçok bilimlerin birlikte kullandıkları kavramlar (örneğin nedensellik kavramı) da vardır Kendi kavramlarını açık seçik tanımlamak ve aydınlığa kavuşturmak her bilimin görevidir Kavramlar, nesnel gerçeklikten yansıdıkları için tıpkı nesnel gerçeklik gibi kesin, durgun, sonsuz ve saltık değildirler Kavramlar da, nesnel gerçeklik gibi, daima gelişirler ve yenilenirler Kavramları dondurmak, sonsuz ve saltık saymak metafiziğin yapısı gereği zorunlu olarak düştüğü büyük yanılgılardan biridir Kavramlar her ne kadar soyutsalar da unutulmamalıdır ki daima somutla bağlantılı soyutlardır, somuttan kopmuş soyutlar değildirler, Lenin'in de dediği gibi "esnek, devimsel, göreli, karşılıklı bağlılık içinde"dirler, çünkü onların dile getirdiği nesne ve süreçler de öylesine devimsel ve esnektirler Bk Kaplam, İçlem, Bilgi, Ad, Yansı kuramı, Anlam Tasarım 3 Felsefe: Alman düşünürü Immanuel Kant, Salt Usun Eleştirisi adlı yapıtında, Platon'dan söz ederken şöyle der: "Bir düşünürün düşüncelerini konusuyla karşılaştırarak, onu, kendi kendisini anladığından daha iyi anlamak olanaklıdır Çünkü o kavramını yeteri kadar belirlemediğinden söylemek istediklerinin tam tersini söylemiş, hatta tam tersini düşünmüş olabilir" Ernst Cassirer de İnsan Üstüne Deneme adlı yapıtında şöyle der: "Felsefe tarihi, bir kavramın tam tanımının, o kavramı ilk kez ileri süren tarafından yapılamadığını gösteriyor Felsefesel bir kavram, bir sorunun çözümünden çok daha önemli Bir kavramın gereği gibi tanımlanması, onu ilk kez kullanandan çok sonra yapılabiliyor" Fransız düşünürü Louis Althuser de 1968 yılında İtalya'da yayımlanan L'Unita gazetesine verdiği bir demeçte şöyle demektedir: "Felsefesel pratiğin ana görevi tek sözle özetlenebilir Doğru kavramlarla düzmece kavramları bir çizgiyle ayırmak Felsefe, kavgasını neden kavramlarla yapar? Bilimsel ve felsefesel uslamlamalarda kavramlar, bilgi ileten araçlardır Ama siyasal, ideolojik ve felsefesel savaşta kavramlar hem silah, hem de uyuşturucu bir maddedir Kimi zaman tüm sınıf çatışmaları bir kavramın bir başka kavramla savaşı olarak dile getirilebilir Belli kavramlar birbirleriyle gerçek düşmanlar gibi savaşırlar Daha başka kavramlar da yarının bilinmeyen savaşlarını hazırlamaktadırlar Felsefe, çok soyut konularda bile savaşını kavramlarla sürdürür Bu savaş, belki de küçük anlayış ayrılıkları üstündedir Ama her zaman, yalan söyleyen kavramlara karşı doğruyu bildiren kavramlar için yapılır Lenin, Ne Yapmalı? adlı yapıtında küçük görüş ayrılıkları üstündeki tartışmaları kınayanları uzak görüşlülükten yoksun bulunmakla suçlar, sosyal demokrasinin alınyazısının şimdi küçük görünen bu düşünce ayrılıklarının yıllarca sonra güçlenmelerine bağlı olabileceğine dikkati çeker Kavramlarla yapılan felsefesel savaş, siyasal savaşın bir parçasıdır Marksist-Leninist öğreti, sistematik ve kuramsal yapıtını, ancak, hem bilimsel kavramlar hem de yalın sözcükler kullanarak tamamlayabilir" Kavram deyimini belli ve dar bir anlamda kullanmak koşuluyla, her yeni felsefenin, her yeni dünya görüşünün yeni bir kavramlar dizgesi olduğu söylenebilir Gerçekte bilimler kavramlarla, felsefeyse çeşitli bilimlerde kullanılan kavramları daha da genelleyen ulamlarla (kategorilerle, eşdeyişle en genel kavramlarla) çalışır Örneğin madde (özdek) fizik dilinde, kimya dilinde, yerbilim dilinde, yaşambilim dilinde vb bir kavram, felsefe dilindeyse bütün bu kavramların tümünü genelleyen en üst düzeyde bir ulamdır Böyle olmasaydı felsefe, çeşitli bilimlerin sınırları içinde bulunan yasalardan tüm bilimlerde geçerli olan en genel yasalara ulaşamazdı Her yeni bilimsel buluş için kesinlikle yeni kavramlar geliştirmek ya da eski kavramlara yeni anlamlar katmak zorunluğu, o kavramların kendisinden yansıdığı nesnel gerçekliğin devimselliğinden ve gelişkenliğinden ötürüdür Yaşam durmadan devinmekte ve gelişmektedir, o yaşamı dilegetirecek kavramların da onunla birlikte ve onunla koşutlu olarak gelişmeleri gerekir Örneğin Galile fiziği Aristoteles fiziğini aşmak için Aristocu neden kavramının yerine yeni bir neden kavramı, Einstein fiziği Newton fiziğini aşmak için Newtoncu çekim kavramının yerine yeni bir çekim kavramı geliştirmek zorunda kalmıştır Bunun gibi, felsefe de, yeni ulamların oluşturulduğu kuramsal bir laboratuardır Bundan başka bir kavramın ya da ulamın ilerisürülmesi, okyanuslarda bilinmeyen bir adanın bulunmasına benzemez O kavram ya da ulamı Engels'in deyimiyle "bir çözüm olarak değil, bir sorun olarak" ele almak gerekir Örneğin artık - değer kavramı Marx' tan önce klasik ekonomicilerce bulunmuştu Oysa bir sorun olarak değil, bir çözüm olarak ele alındığı için kısır kaldı ve hiç bir işe yaramadı Marx'sa bir sorun olarak ele aldığı bu kavramdan yola çıkarak varbulunan tüm ekonomik ulamları yeniden inceledi ve kapitalist ekonominin yasalarını keşfedip meydana çıkardı Bunun gibi oksijen de Lavoisier'den önce Priestley ve Scheele tarafından bulunmuştu, ama eski kimya anlayışını altüst edecek olan bu buluş onların elinde hiç bir işe yaramadı, çünkü ne olduğunu ve ne işe yarayacağını bilmiyorlardı Lavoisier'yse oksijeni kullanarak yepyeni bir kimya bilimi kurdu Klasik idealizme göre bir şeyi bilmek demek, ona bir kavram yükleyebilmek demektir Örneğin ağacı biliyoruz; çünkü ona "dallıdır, yapraklıdır, gövdelidir, köklüdür, uzundur, yeşildir vb" gibi birçok kavramlar yükleyebiliyoruz Ağacı bu kavramlardan soyutlayın, ortada sadece bir "dır" (odur), eşdeyişle "varlık" kavramı kalır; ama hangi nesneyi kendisine yükletilen kavramlarından soyutlasanız hep bu "varlık" kavramını elde edersiniz Demek ki varlık, eşdeyişle gerçek kavramsal (tümel, evrensel)'dır Varlığı varlığından da soyutlayın, yokluğu elde edersiniz; demek ki gerçek, varolan değil, varolmayandır, bireysel olan değil, genel ve kavramsal olandır İdealizmin bu temel savının dayandığı sözde mantıksal gerekçe budur Hegel, Mantık adlı yapıtının başına şöyle yazmıştır: "Varlık, kendinde olarak, kavram'dır" 4 Toplumbilim: Dr Özer Ozankaya'nın hazırladığı Türk Dil Kurumunca yayımlanan toplumbilim terimleri sözlüğünde kavram (Os Mefhum, Fr Conception, İng Concept) deyimi şöyle tanımlanmıştır: "Sözcüklere gerçek anlamlarını vermek ve bunlar aracılığıyla düşünmek, olayların ve süreçlerin özünü kavrayıp temel yanlarına ve özelliklerine ilişkin genellemeler elde etmek olanağını sağlayan, nesnel çevrenin insan düşüncesindeki yansıma biçimi" Kimi toplumbilimciler de (örneğin Bk Hilmi Ziya Ülken, Sosyoloji Sözlüğü, İstanbul 1969, s 168) kavram kargaşasının toplumsal düzensizlikle koşutlu olduğunu ileri sürerler ve toplumun düzeni bozulduğu zaman kavram aydınlığının da bozularak yerini kavram bulanıklığı (Fr Confusion des concepts)'na bıraktığını, bu halde "ayrı şeylerin aynı sözcükle ya da aynı şeyin ayrı sözcüklerle" dilegetirildiğini ve bu bulanıklığın kamu sanısını şaşırtmak ve avlamak isteyen demagoglarca kullanıldığını savlarlar Her toplumun ya da ekinsel topluluğun kendi görenek ve geleneklerine özgü kavramlarına kavram modeli (Fr Modéle de concept) ya da kavram şeması (Fr Schéme de concept) denir Bu örnek kavramlardan meydana gelen yargılar, peşinyargılar, tutumlar, davranışlar vblerinin sınıflandırılması da kavram sınıflaması (Fr Classification des concepts) adını alır 5 Ruhbilim: Dr Mithat Enç'in hazırladığı Türk Dil Kurumunun ruhbilim terimleri sözlüğünde kavram (Os Mefhum, İng Concept) deyimi şöyle tanımlanmıştır: "Herhangi bir nesne ya da olayın temel öğe ve özelliklerini kapsayan soyut bir düşünü" Aynı sözlükte, nesne ve olayların algılanan temel öğelerini örgütleyerek kavram haline getirmeye İng conceptualization (Os Mefhumlaştırma) deyimi karşılığında kavramlaştırma, kişinin bir konuyu ilişikli kavramlara dayanarak öğrenmesine ve öğrendiği kavramların anlam ve kapsamlarını değiştirerek geliştirmesine İng conceptual learning deyimi karşılığında kavramsal öğrenme deyimleri önerilmiştir |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|