Kadın... |
05-04-2007 | #1 |
RaHaTSiZ
|
Kadın...KADIN! Havva validemizle başlayan kadınlık tarihinde o gün bugün milyonlarca kadın meydana gelmiştir Bundan sonra kıyamete kadar da milyonlarca kadın dünyaya gelecektir Kadınlar içerisinde değerli, yararlı, hürmete layık, eli öpülecek, melekleşmiş hanımlar varolduğu gibi, değersiz, yararsız, zararlı, şeytanlaşan kadınlar da yok değildir Değer ölçüsü dindir; Allah'ın kanunudur Dinin değerli dediği, güzel dediği değerlidir, güzeldir; değersiz dediği, çirkin addeddiği de değersiz ve çirkindir Sağlam aklın, sağduyunun kabul ettiği de bundan başkası değildir Fakat devirden devire, milletten millete kadının değer ve kıymeti değişik şekiller almıştır Şöyle ki: Allah'ın gönderdiği dinden zaman zaman sapan millet ve toplumlar arasında zaman olmuş ki, kadın, yerini kaybetmiş, hor görülmüş, insanlık haklarından mahrum bırakılmıştır Zaman olmuş ki, kadına haddinden fazla değer verilmiş, hakkından fazla hak tanınmış ve şımartılmıştır Ve yine zaman olmuş ki, kadın, erkeğe eşit sayılmış, tahammülünden fazla görev verilmiştir Bu suretle onun yaratılışına karşı çıkılmış ve nihayet huzursuz edilmiştir Mesela: Hindistan'da: Hindu dininde, Hindu şeriatında kadın hakkında şu fikir ileri sürülmüştür: ,,Veba, ölüm, cehennem, zehir ve yılan kadından üstündür Yani kadın, bunlardan daha kötüdür" Tabii bu çok yanlıştır Allah'ın (cc) gönderdiği dine, dinî ölçülere asla uymaz ve sığmaz Tevrat'ta: Uydurma olan Tevrat da Hindu dininden geri kalmamıştır Tevrat'ta şöyle yazılı: ,,Hikmet ve aklı bulmak için, şerrin nasıl bir cehalet olduğunu, ahmaklığın nasıl bir delilik olduğunu bilmek için döndüm dolaştım, bu arada kadını ölümden daha acı buldum O kadın ki, kendisi bir tuzak, kalbi kement, elleri ise kelepçedir Bin erkek içerisinde işe yarar bir erkek buldum, fakat bin kadın içerisinde işe yarar bir kadın bulamadım" İtalya'da: Bir vakitler Roma şehrinde büyük bir toplantı yapılır Bu toplantıda kadın ele alınır Kadının müzakere ve münakaşası yapılır Sonunda şu karara varılır: ,,Kadında ruh yoktur, kadın ruhsuzdur Ruhsuz olduğu için de ahirette dirilmeyecektir Kadın murdardır Et yememesi, gülmemesi, hatta konuşmaması lazımdır O, vakitlerini hizmetçilikle geçirecektir" Konuşmaması için, kadının ağzına kilit bile vurmuşlardır Sebep de: ,,Kadın şer aletidir İnsanları azdırmak için, şeytan onu kullanır Kadın şeytanın aletidir" şeklinde düşünceleridir Fransa'da: Fransa'da miladî 586 yılında yapılan bir toplantıda kadından bahsedilir ,,Kadın insan mıdır, değil midir?" diye münakaşa yapılır ve nihayet kadının insan olduğuna ve fakat erkeğe hizmet etmek üzere yaratılmış bulunduğuna karar verilir İngiltere'de: İngiltere'de ise, Sekizinci Henri'nin verdiği bir kararla kadınların kutsal kitapları okumaları yasak edilmiştir Keza 1850 senelerinde İngiltere'de çıkarılan bir kanunla kadının vatandaşlık haklarına sahip olmadığı, şahsî herhangi bir hukuku bulunmadığı, hatta sırasında elbisesine bile sahip çıkamıyacağı ilan edilmişti Arap Yarımadasına gelince: Cahiliyyet devrinde Arabistan'da kadının hali daha da perişandı Kadın değerini kaybetmiş, şerefini yitirmişti Kadın zevk âleti kabul ediliyor, eşya gibi pazarlarda satılıyordu Çok kadınla evlenmenin bir sınırı yoktu Kişi karısını istediği zaman boşar, istediği zaman öldürürdü Hiç bir kimse çıkıp da ona, ,,Sen niçin böyle yapıyorsun? Bu, günahtır, haksızlıktır!" diyemiyordu Kız çocuklarının hali daha da feci, çok daha korkunçtu Bu çocuklar hor görülür, diri diri toprağa gömülürdü Hz Ömer (ra) gibi akıl ve dirayet sahibi bir insan bile -müslüman olmadan önce-gerçeği göremiyor, bu gibi kötü adetlerin tesiri altında kalıyordu Kendi eliyle kızının mezarını kazıyor, masum yavrusunu diri diri toprağa veriyordu Mezarını kazdığı birsırada kızının, Babacığım! Yoruldun, terledin, otur da alnının terini bir şileyim" şeklindeki sözleri bile Ömer'e tesir edemiyor, onun babalık şefkatini harekete getiremiyordu Onu yürekler acısı bu hareketinden, melek gibi kız çocuğunu toprağa gömmekten alıkoyamıyordu Hz Ömer, müslüman olduktan sonra bu manzarayı şöyle anlatırdı: İki şey vardı ki, bunlardan biri hatırıma geldikçe hayretler eder ve gülerim Diğerini de hatırladıkça üzülür ve ağlarım Birincisi şu: Annemiz bize helva pişirirdi Biz bu helvadan put yapar ve ona tapardık, ona ibadet ederdik Acıktığımız zaman onu yerdik Bu hal ne şaşılacak şeydi?! Biraz önce ilâh kabul ettiğimiz, saygı duyup ibadet ettiğimiz bir şeyi, biraz sonra midemize indiri verirdik Bunu neye dayanarak yapardık, bilemem! İkincisi: Kız çocuklarını, bu suçsuz yavrularımızı diri diri toprağa gömmemizdi Bunu nasıl yapardık, bilemem? Hatırıma geldikçe yüreğim parçalanır!" |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|