Anlatım Bozuklukları(1.Y.Ş.)

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anlatım Bozuklukları(1.Y.Ş.)




ANLATIM BOZUKLUKLARI
Her cümle belli bir düşünceyi, duyguyu aktarmak için kurulur Bu cümlenin, ifade edeceği anlamı açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyması gerekir Ayrıca mümkün olduğunca gereksiz unsurlardan arındırılmış olmalıdır bu cümle İşte bu özelliği göstermeyen cümleler, anlatım bakımından bozuktur
Bu konu ile ilgili, ÖSS’de 5 ya da 6 soru çıkmaktadır Sadece anlamla ilgili olmayıp dilbilgisi ile de ilgili özellikler gösterdiğinden, daha önceki konuların, özellikle cümle öğelerinin, çok iyi bilinmesi gerekir
Bu alanda sorulan sorular değişik özellikler gösterir Bazen bir cümle verilir ve “Bu cümledeki anlatım bozukluğu nasıl giderilir?” diye sorulur, bazen de “Aşağıdakilerden hangisinde anlatım bozukluğu vardır?” şeklinde sorulur
Anlatım bozukluklarını anlama ve yapıya dayalı bozukluklar olmak üzere iki grupta toplayabiliriz:
1 Anlama dayalı bozukluklar
Bu bozuklukları birkaç bölüme ayırarak inceleyebiliriz
• Gereksiz sözcük kullanılması
• Cümlede belirsizlik bulunması
• Birbiriyle çelişen ifadelerin bulunması
• Sözcüğün anlamca cümleye uymaması
• Sözcüklerin yanlış eyleme bağlanması
• Mantık hatasının olması
• Deyimin yanlış anlamda kullanılması
• Sözcüğün yanlış yerde kullanılması
• Bazen de bu belirsizlik noktalama işaretleriyle giderilir
Örneğin;
“Yaşlı adamın yüzüne dalgın dalgın baktı
cümlesinde “dalgın dalgın” bakanın “yaşlı” olduğunu belirtmek için, “yaşlı” dan sonra virgül gelmelidir Aksi takdirde “yaşlı” sözü adam isminin sıfatı olacaktır
• Cümlede gereksiz sözcük kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar
Bir cümlede gereksiz sözcük bulunduğunu anlamak için, sözcük cümleden çıkarılır Bu durumda cümlenin anlam ve anlatımında bir bozulma oluyorsa o sözcük gerekli, olmuyorsa gereksizdir
“Herkesi eleştirip tenkit etmek bize hiçbir yarar sağlamaz
cümlesinde “eleştirip” sözcüğünün verdiği anlamla “tenkit etmek” sözcüğünün verdiği anlam aynıdır Öyleyse bu cümlede “eleştirip” sözü gereksizdir Cümleden çıkarılmalıdır
“İki kardeşten en küçüğü arkadaşımdı
“Bilgili insanlardan yararlanmayı, istifade etmeyi bilmeliyiz
cümlelerinde altı çizili sözcükler gereksizdir
• Bir cümlenin anlamı içinde bulunan başka bir sözü cümlede kullanmak da gereksiz sözcük kullanımına girer
Cümlede böyle bir sözcük varsa, o cümle de anlatım bakımından bozuktur
“Böyle yüksek sesle bağırmana gerek yok, sağır değilim
cümlesinde “bağırmak” zaten yüksek sesle konuşmak anlamındadır Öyleyse bu sözün anlamı içinde bulunan “yüksek sesle” sözüne gerek yoktur
• Cümlede belirsizlik varsa, o cümle iyi bir cümle değildir
Bu belirsizlik mutlaka giderilmelidir
Örneğin;
“Geleceğini babamdan öğrendim
cümlesinde “geleceğini” sözü belirsizdir Çünkü kimin geleceği belli değil “Onun geleceği” de olabilir; “senin geleceğin” de olabilir Bu belirsizlik giderilmeli ve sözcüğün kime ait olduğu belirginleştirilmelidir
• Bazı eylemler olumlu durumlarda, bazıları olumsuz durumlarda kullanılır Eylemin anlamca yanlış yerde kullanılması da anlatım bozukluğuna yol açar
Örneğin;
“Bana yardım ederek, işi kısa sürede bitirmeme neden oldu
cümlesindeki “neden olmak” eylemi daima olumsuz anlamlar verecek biçimde kullanılır Oysa işin kısa sürede bitirilmesi olumlu bir durumdur Öyleyse “neden oldu” sözü bu cümlede yanlış kullanılmıştır Bunun yerine cümle “bitirmemi sağladı” şeklinde bitirilebilir
• Bazı cümlelerde mantık hatasının bulunması da o cümlenin anlatımını bozar
Örneğin;
“Bırakın patates doğramayı yemek bile yapamaz o
cümlesinde “bırakın” sözcüğünün cümleye kattığı anlamdan dolayı sanki patates doğramak yemek yapmaktan daha önemliymiş gibi görülüyor Bu yanlışın düzeltilmesi için cümle,
“Bırakın yemek yapmayı, patates bile doğrayamaz o
şeklinde söylenmelidir
• Bazen sözcüklerin bağlandığı ortak eylemler de anlatımda bozukluğa yol açar
Örneğin;
“Bu davranışıyla bize yarar mı sağladı zarar mı belli değil
cümlesinde “yarar” ve “zarar” sözcükleri “sağladı” eylemine bağlanmıştır Ancak “yarar sağlamak” doğru olsa bile, “zarar sağlamak” doğru değildir Cümle;
“Bu davranışıyla bize yarar mı sağladı, zarar mı verdi belli değil
şeklinde söylenmelidir
• Bu, bazen öğelerin eyleme bağlanmasında da görülür
Örneğin;
“Ayağına ayakkabı, omzuna şal, üzerine pardesü giyip dışarı çıktı
cümlesinde “ayakkabı, şal ve pardesü” sözcükleri “giymek” eylemine bağlanmıştır Oysa şal giyilmez, atılır
• Cümlede deyimin yanlış yerde kullanılması da cümlenin anlamını bozar
“Öğretmenin anlattığı konu tüm öğrencilerin dikkatini çekmişti Herkes kulak kabartmış, öğretmeni dinliyordu
cümlesinde “kulak kabartmış” yanlış kullanılmıştır Çünkü “kulak kabartmak” fark ettirmeden dinlemek anlamındadır Burada “kulak kesilmek” deyiminin kullanılması gerekirdi
• Bazı sözcüklerin anlamları birbirine karıştırılabilir Cümledeki sözcüklerin anl***** da dikkat edilmelidir
Örneğin;
“Çocukların birbiriyle uygunluk içinde olmaları beni sevindirdi
cümlesindeki “uygunluk” sözü yanlış anlamda kullanılmıştır Çünkü burada “uyum” sözü kullanılmalıdır
• Bazen sözcük doğrudur ancak cümlede bulunduğu yer doğru değildir
Örneğin;
“Yeni elbisemi giymiştim ki kapı açıldı
Cümlesinde “yeni” sözünün yeri anlatımda bozukluğa yol açmıştır Çünkü burada söylenmek istenen, elbisenin yeniliği değil, giymenin yeni yapıldığıdır Öyleyse cümle;
“Elbisemi yeni giymiştim ki kapı açıldı” şeklinde olmalıdır
• Aynı anlama gelen ek ve sözcüklerin bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar
Örneğin;
“Onun beni sevmemesinin nedeni, fikirlerini benimsememiş olmamdandır
cümlesinde “nedeni” sözcüğü bir olayın sebebini anlatıyor Ayrıca “olmamdandır” sözündeki “-dan” eki de neden anlamı veren bir ektir İkisinin bir arada bulunması cümlenin anlatımını bozmuştur Cümle,
“Onun beni sevmemesinin nedeni, fikirlerini benimsememiş olmamdır
şeklinde düzeltilebilir
Anlatım bozukluklarının anlama dayalı olanlarını anlattık yapıya dayalı anlatım bozukluklarını anlatacağız Bu tür bozukluklar daha çok, Türkçe’nin kurallarıyla ilgili olduğundan, soruları çözebilmek için dilbilgisi kurallarının iyi bilinmesi gerekir Bu tür bozukluklar şu şekilde sıralanabilir:
• Öğe eksikliğinin bulunması
• Özneyle yüklem arasında olumluluk-olumsuzluk uyumsuzluğunun bulunması
• Özneyle yüklem arasında tekillik-çoğulluk açısından uyumsuzluğun bulunması
• Özneyle yüklem arasında şahıs yönünden uyumsuzluğun bulunması
• Tamlama uyumsuzluğunun bulunması
• Ek uyumsuzluğunun bulunması
• Etken-edilgen fiillerin bir arada bulunması
• İsim cümlelerinde ekfiilin ortak kullanılması
Şimdi bunları tek tek açıklayalım
Cümlede, kullanılması gereken bir öğenin bulunmaması, anlatım bozukluğuna yol açar Bu, daha çok ortak kullanılan öğelerde görülür Çünkü Türkçe’de her fiil, öğeleri aynı eklerle kendine bağlamaz
Örneğin;
“Kardeşini yanına çağırdı, bir şeyler söyledi
cümlesindeki öğeleri inceleyelim: “Çağırdı” ve “söyledi” yüklemdir Çağrılan ve söylenen kişi ise “kardeşi” dir Yani “Kardeşini” öğesi her iki yüklemin ortak öğesidir Bu ortak öğeyi yüklemlerle kullanalım “Kardeşini çağırdı” doğrudur; ancak “kardeşini bir şeyler söyledi” denmez, “kardeşine bir şeyler söyledi” olmalı “Kardeş” sözcüğünü iki kez kullanmamak için “ona” da diyebiliriz
Başka bir örnek verelim:
“Arkadaşlarını pek sevmez, hatta çoğu zaman nefret ederdi
cümlesinde, sevmediği kişiler ile nefret ettiği kişiler aynıdır, yani “arkadaşları” ortak öğedir Ancak “arkadaşlarını sevmez” dense de “arkadaşlarını nefret ederdi” denmez; “arkadaşlarından nefret ederdi” denmeli ya da onun yerine geçen “onlardan” sözü kullanılmalıdır
Görüldüğü gibi bu tür bozukluklar daha çok sıralı cümlelerde görülüyor, ancak bileşik cümlelerde de bu tür öğe eksiklikleri görülebilir
Türkçe’de bazı özneler olumlu, bazıları olumsuz anlamlar verir Buna göre yüklemlerin de olumlu, olumsuz çekimlenmesi gerekir
Örneğin;
“Hiç kimse okula gelmedi, geziye gitti
cümlesinde gelmeyen ve gidenler aynı kişiler, ancak “hiç kimse” olumsuz bir öznedir ve yüklemi daima olumsuz çekimlenir Oysa “gitti” olumlu bir çekimdir Yani ikinci cümle özneyle uyum sağlamamıştır Buna “hepsi” şeklinde bir özne getirilmelidir
Gerçi bu, sadece özneyle ilgili bir durum değildir Bu tür sözcükler başka öğe durumunda bulunduklarında da yüklem aynı özelliği gösterir
Örneğin;
“Öğretmenimiz hiçbirimizi azarlamaz, çok severdi
cümlesinde, yine “hiçbirimizi” olumsuz olduğundan “hiçbirimizi severdi” şeklinde kullanılmaz; “hepimizi severdi” olmalıdır
Cümlede öznenin ifade ettiği şahıslarla yüklemin bildirdiği şahıs arasında bir uyum olmalıdır
Özne birinci tekil, ikinci tekil (ben, sen); birinci tekil, üçüncü tekil (ben, o); birinci tekil, ikinci çoğul, (ben, siz); birinci tekil, üçüncü çoğul (ben, onlar) şahıslardan oluşuyorsa yüklem, daima birinci çoğul şahısa göre çekimlenir
“Bu işi ancak ben ve sen halledebiliriz
“Dışarıda sadece ben ve o küçük çocuk kalmıştık
“Ben ve siz yarışmada eşit durumda değildik
“Ben ve birkaç yaşlı adam, kahvede uzun bir sohbete dalmıştık
cümleleri buna örnek gösterilebilir
Eğer özne ikinci tekil ve üçüncü tekil (sen, o); ikinci tekil ve ikinci çoğul (sen, siz); ikinci tekil ve üçüncü çoğul (sen, onlar); şahıslardan oluşuyorsa, yüklem ikinci çoğul şahısa göre çekimlenir Ancak ikinci tekil ve birinci çoğul (sen, biz) şahıslar özne olursa yüklem birinci çoğul şahısa göre çekimlenir
“Sen ve annen burada ne yapıyordunuz?”
“Sen hatta hepiniz bu konuda suçlusunuz
“ Sen ve buradaki konukların, bize yarın gelebilirsiniz
"Galiba sonunda senle biz aynı sonuca ulaştık
cümleleri buna örnektir
Öznenin insan ya da başka varlıklar olması da yüklemin tekil veya çoğulluğunu etkiler Eğer özne bitkiler, hayvanlar, cansız varlıklar ya da soyut kavramlarsa, yüklem daima tekil olur İnsanlar çoğul özne olduğunda ise yüklem tekil veya çoğul olabilir
“Kuşlar dallara kondular” değil “Kuşlar dallara kondu
“Sevgiler gizli kaldıkça güzelleşirler” değil “güzelleşir” olacak
“Çocuklar geldi” şeklinde de doğrudur, “Çocuklar geldiler” de
Bazen özneyle yüklem arasındaki uyumsuzluk, öznenin anlamından kaynaklanır
Örneğin;
“Nüfus sayımı bu yıl yapıldı, bir hayli artmış
cümlesinde “yapıldı” yükleminin öznesi “nüfus sayımı”dır, “artmış” yükleminin öznesi ise “nüfus” olacaktır Ancak cümlede “nüfus” diye bir özne yoktur Sanki nüfus sayımı, “artmış” yükleminin öznesi olmuştur Bu ise anlamca uygun değildir
Sıfat ve isim tamlamalarının aynı tamlanana bağlanması anlatım bozukluğuna yol açar Çünkü isim tamlamalarında tamlanan iyelik eki aldığı halde sıfat tamlamalarında tamlanan ek almaz Dolayısıyla tamlananlar, niteliği farklı olduğundan, ortak kullanılamaz
Örneğin;
“Kaza yerine birçok askeri ve polis aracı geldi
cümlesinde “araç” sözü hem “askeri” hem “polis” sözcüklerinin tamlananı durumundadır Ancak “polis aracı” isim tamlamasıdır ve tamlanan iyelik eki almıştır “Askeri” sözcüğü ise sıfat olabilecek bir sözcüktür ve “askeri araç” şeklinde sıfat tamlaması yapar; tamlanan da ek almaz Dolayısıyla araç sözcüğü ortak tamlanan olarak kullanılamaz Cümle;
“Kaza yerine birçok askeri araçla polis aracı geldi
şeklinde olmalıdır
Burada ayrıca sıfat tamlamalarında görülen bir özelliği de ifade edelim Türkçe’de sıfatlar çoğul anlam verirse isimler çoğul eki almaz Bu özellik genellikle belgisiz sıfatlarda görülür
Örneğin;
“Geceye birçok davetliler katıldı
cümlesinde “birçok” sıfatı çoğul bir anlam verdiği halde davetliler sözü de çoğul eki almıştır Cümleden çoğul eki çıkarılmalıdır
Cümlede eklerin eksik kullanılması cümlenin anlatımını bozar
Örneğin;
“Her ülke, dünya devletleri arasında önemli bir yer edinmek için, ekonomik açıdan gelişmesi gerekir
cümlesinde “gelişmesi” sözcüğündeki iyelik ekinin, sözcüğü nereye bağladığı belli değil; “kimin gelişmesi gerekir?” diye sorarsak “ülkenin” cevabı gelir Öyleyse “ülke” sözcüğüne ilgi eki (-in) getirilmelidir
Bazen de bu durumun tersi görülür
“Sanatçının, topluma yararlı bir kişi olmak için, eserinde mutlaka toplum sorunlarına yer vermelidir
cümlesinde “yer veren kim?” sorusuna “sanatçı” cevap verir Oysa cümlede “sanatçının” denmiş Ya bu sözcükteki ilgi eki kaldırılmalı ya da yüklem “vermesi gerekir” şeklinde değiştirilmelidir
Bazı cümlelerde ise sözcükleri birbirine bağlayan ekler yanlış kullanılmıştır
Örneğin;
“Senin en beğendiğim yanın, derslerine düzenli çalıştığındır
Cümlede öğeleri ortak olarak kullanan etken ve edilgen fiiller bir arada bulunmaz
Örneğin;
“Bütün yemekleri hazırlayıp bir kenara koyulmalıdır
cümlesinde “hazırlamak” etken “koyulmalıdır” edilgen fiillerdir Bunların aynı öğelerle kullanılması bozukluğa yol açmıştır Cümle;
“Bütün yemekler hazırlanarak, bir kenara koyulmalıdır
şeklinde düzenlenirse bozukluk giderilir
Sıralı isim cümlelerinde ekfiilin kullanılması da bazen bozukluğa yol açar
Örneğin;
“O yaşlı şair geleneklere bağlı, ama yeniliklere kapalı değildi
cümlesinde iki yargı vardır: Şairin geleneklere bağlı olduğu, aynı zamanda yeniliklere de kapalı olmadığı, oysa cümlede “bağlı” sözü yüklem gibi kullanılmadığından “değildi” edatına bağlanıyor ve böylece şairin geleneklere bağlı olmadığı anlamı çıkıyor Bunu engellemek için “bağlı” sözü “bağlıydı” şekline getirilmelidir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.