![]() |
K Deyimleri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() K Deyimleri"K" harfiyle başlayan deyimler K Kabak (birinin) başına (başında) patlamak: Birçok kimsenin ilgili olduğu olaydan yalnızca bir kimse zararlı çıkmak; beklenmediği hâlde, bir işin zararlı sonucuna katlanmak ![]() Kabak tadı vermek: Bıktırmak, usanç vermek, tatsız olmaya başlamak ![]() ![]() Kabına sığmamak: Sevinç ve heyecanından taşkın hareketlerde bulunmak ![]() Kabir azabı çekmek: Çok sıkılmak, eziyet çekmek ![]() ![]() Kabuğuna çekilmek: Tek başına kalmak, dış dünya ile ilgisini kesmek, kimse ile görüşmemek ![]() ![]() Kaçın kur`ası: Aldatılması güç, kurnaz; gün görmüş, geçirmiş; tecrübeli ![]() ![]() Kafadan atmak: Bir konu üzerinde inceleme yapmadan, rast gele konuşmak ![]() ![]() ![]() ![]() Kafadan kontak (sakat): Düşüncesiz, delice işler yapan, aklı kıt ![]() Kafa dengi: Davranışları, anlayışları, dünya görüşleri birbirine uymuş kimselerden her biri ![]() ![]() Kafa patlatmak: Bir konu üzerinde pek çok düşünmek, zihin yormak ![]() ![]() Kafa tutmak: Karşı gelmek, direnmek, boyun eğmemek ![]() Kafası almamak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kafası işlemek (çalışmak): Bir konu üzerinde kavrayışı çok iyi olmak ![]() Kafası kazan (gibi) olmak, (veya kafası şişmek): 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kafası kızmak: Çok öfkelenip sinirlenmek ![]() ![]() Kafasına dank etmek (demek): Çoktandır anlayamadığı bir meseleyi bir olay sebebiyle birden bire kavramak, doğruyu yakalamak ![]() Kafasına koymak: Bir şeyi yapmaya kararlı olup zamanını beklemek ![]() ![]() Kafası yerinde olmamak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kafese girmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kafese koymak: Tuzağa düşürüp çıkar sağlamak ![]() Kâğıda dökmek: Düşüncelerini, duygularını yazıya geçirmek ![]() Kâğıt üzerinde kalmak: Yapılması kararlaştırıldığı hùlde uygulanmamak; konuşulan, kararlaştırılan yazıda kalmak ![]() ![]() Kalbini kırmak: İncitmek, küstürecek kadar üzmek, gönlünü kırmak, gücendirmek ![]() ![]() Kalburla su taşımak: Verimsiz, verim alınamayacak, olmayacak bir işle uğraşmak ![]() Kalbur üstü: Benzerleri arasında üstün, seçkin, görünür ![]() Kaldırım mühendisi: İşsiz güçsüz, sokaklarda dolaşan kimse ![]() Kaale almamak: Önemsiz görmek, sözünü etmeye değer bulmamak ![]() ![]() Kalem efendisi: Kalemde çalışan görevli, yazman ![]() Kalem oynatmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaleyi içinden fethetmek: Karşı taraftan birinin yardımını alarak davasını kazanmak ![]() Kalıbını basmak: Bir şeye bütün içtenliği ile güvenmek, bir şeyi doğrulamak ![]() ![]() Kalıbının adamı olmamak: Görünüşünden bekleneni yapamaz olmak, umulanı ortaya koymamak ![]() Kalıptan kalıba girmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kalp kazanmak: Güzel bir davranış ve sözle birilerinin sevgisini kazanmak, ilgisini çekmek ![]() ![]() Kambersiz düğün olmaz (olur mu?): "Bir toplantı, eğlence veya iş, en çok ilgili kişiler bulunmadan yapılırsa tadı çıkmaz" anlamında alay yollu kullanılır ![]() Kambur üstüne kambur (kambur kambur üstüne): "Sıkıntı üstüne sıkıntı, terslik üstüne terslik, borç üstüne borç, aksilikler birbirini kovalıyor" anlamında kullanılır ![]() Kanadı altına almak: Korumak, gözetmek, himayesi altına almak ![]() ![]() Kan ağlamak: Büyük bir üzüntü içinde olup yakınmak ![]() ![]() Kana susamak: Birini öldürme hırsı içinde olmak ![]() ![]() Kanat germek: Birini korumak, gözetimi altına almak ![]() Kan başına sıçramak (beynine çıkmak): Çok sinirlenmek, öfkelenmek,"Kan başına sıçramıştı, sağa sola bağırıp duruyordu ![]() Kancayı takmak: Bir kimsenin zararı, kötülüğü için uğraşmak ![]() Kan çıkmak: Cinayet işlenmek, kan dökülmek ![]() ![]() Kandilli temenna: Eli yere kadar uzatarak yapılan selâmlama ![]() Kan dökmek: Ölüme yol açmak, yaralanıp ölmek veya birini yaralayıp öldürmek ![]() Kan gövdeyi götürmek: Çok kan akıtılmış olmak, çok insan öldürülmek ![]() ![]() Kan gütmek: Kan dökerek öç almayı istemek ![]() Kanı ağır: Davranışları yavaş, sevimsiz, konuşması insana sıkıntı veren, hoşa gitmeyen kimse ![]() Kanı bozuk: Soysuz, iğrenç işler yapmaktan geri durmayan ![]() ![]() Kanı kaynamak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kanına girmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kanına susamak: Belâsını aramak, kendisinin öldürülmesine yol açacak bir davranışta bulunmak ![]() Kanını emmek: Hiç insaf etmeden sömürmek, varını yoğunu elinden almak ![]() Kanı pahasına: Yaralanmayı veya öldürülmeyi göze alarak ![]() ![]() Kanı sıcak: Sevimli, kendisini sevdiren, sempatik, sıcakkanlı ![]() Kanıyla ödemek: Yaptığı işin cezasını hayatıyla ödemek ![]() ![]() Kan kusmak: Çok eziyet, sıkıntı çekmek ![]() Kan kusturmak: Çok büyük sıkıntı ve eziyet çektirmek ![]() ![]() Kanlı bıçaklı olmak: Birbirlerinin kanını dökecek, birbirlerini öldürecek kadar birbirlerine düşman olmak ![]() ![]() Kanlı canlı: Sağlıklı, sapasağlam, dinç ve diri olduğu yüzünden belli olan ![]() ![]() Kan ter içinde kalmak: Çok yorgun, terli, bitkin ve perişan durumda olmak ![]() ![]() Kan tutmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kapağı atmak: Sıkıntılı bir yerden kurtulup rahat edeceği bir yere kavuşmak; uygun bir yere yerleşmek, işe girmek ![]() ![]() Kapalı kutu: İçinde ne sakladığını belli etmeyen, niteliği gizli kalan ![]() Kapı dışarı etmek: Kovmak, dışarı atmak ![]() Kapı kapı dolaşmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kapı komşu: Bitişikte oturan komşu, evleri yan yana olan ailelerden her biri ![]() ![]() ![]() Kapısında büyümek: Birinin evinde eğitim görüp yetişmek ![]() ![]() Kapısını aşındırmak: İstediğini elde edinceye kadar birinin yanına çok sık gidip gelmek ![]() Kapı yoldaşı: Herhangi bir yerde aynı hizmette bulananlardan her biri ![]() Kapıyı açmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Karaborsa: Piyasada olmayan malın gizlice, el altından yüksek fiyatla alınıp satılması ![]() ![]() Kara cahil: Hiçbir şey bilmeyen, çok bilgisiz ![]() ![]() Kara çalı: İki kişi, iki dost arasına girerek arayı bozan kimse ![]() Kara çalmak: Birine iftira etmek, leke sürmek, haksız yere suçlamak ![]() ![]() Kara gün: Sıkıntılı, üzüntülü, büyük bir yasa düşülen gün ![]() ![]() Kara gün dostu: Yalnız iyi günlerde değil sıkıntılı, üzücü, düşkünlük günlerinde de insanın yardımına koşan, dostunu yalnız bırakmayan kimse ![]() Kara haber: Ölüm veya felâket haberi, çok üzücü haber ![]() ![]() Karalar bağlamak (giymek): Bir felâket dolayısıyla yas tutmak, siyah elbise giymek ya da siyah örtü bağlamak ![]() Kara liste: Zararlı görülüp cezalandırılmaları, öldürülmeleri düşünülen kimseler hakkında tutulan liste ![]() ![]() Karaman`ın koyunu sonra çıkar oyunu: "Dış görünüşe aldanmamalı, bir kişi ya da iş olağan görünebilir, ancak altından neler çıkabileceği hiç belli olmaz, o sonra görünür ![]() ![]() Karar kılmak: Dönüp dolaşıp o şeyin üstünde durmak, onu tercih etmek, birçok şeyi deneyip onu seçmek ![]() ![]() Karda gezip izini belli etmemek: Kimsenin sezemeyeceği biçimde gizli bir iş çevirmek, uygunsuz işler yapmak ![]() ![]() Kargacık burgacık: Eğri büğrü, kötü, okunması güç, çarpık, düzensiz (yazı) ![]() Kardeş payı yapmak: Eşit oranlarda bölmek, taksim etmek, paylaştırmak ![]() ![]() Karga tulumba etmek: Birkaç kişi, birini kollarından bacaklarından tutup havaya kaldırmak ![]() ![]() Karınca duası gibi: Çok küçük, sık ve okunaksız, birbirine girmiş (yazı) ![]() Karınca yuvası gibi kaynamak: Çok kalabalık ve hareketli olmak (bir yer) ![]() ![]() Karınca kararınca: Az, önemsiz ve küçük de olsa, gücü yettiği kadar, elinden geldiğince ![]() ![]() Karman çorman: Karmakarışık, çok karışık, düzensiz, alt üst olup birbirine girmiş ![]() ![]() Karnı geniş: Hiçbir şeyi tasa etmeyen, titizlenmeyen, gamsız, umarsız ![]() Karnı karnına geçmek: Çok acıkmak, çok zayıflamış olmak ![]() ![]() Karnım tok: "O sözlerine kanmıyorum, önem vermiyorum" anlamında kullanılır ![]() Karnı tok sırtı pek: Geçimi iyi, hâli vakti yerinde, para sıkıntısı olmayan, birinin yardımına ihtiyaç duymayan (kimse) ![]() Karnı zil çalmak: Çok acıkmış olmak ![]() Karşı çıkmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Karşı durmak: Bir güce boyun eğmemek, direnmek ![]() ![]() Karşı koymak: Engel olmaya çalışmak, direnmek, güç kullanarak dayanmak, boyun eğmemek ![]() ![]() Kasıp kavurmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kaş göz etmek: Kaş ve göz hareketleriyle bir işaret vermeye, istediğini bu yolla anlatmaya çalışmak ![]() ![]() Kaşıkla yedirip, sapıyla göz çıkarmak: Bir iyilik yaptıktan sonra, bu iyiliği hiçe indirecek bir kötülük yapmak ![]() Kaşla göz arasında: Çok çabuk, kimsenin sezmesine fırsat vermeyecek kadar az bir zaman içinde ![]() ![]() Kaşlarını çatmak: Kızgın, öfkeli ve sinirli olduğunu kaşlarını birbirine yaklaştırarak göstermeye çalışmak ![]() Kaş yapayım derken göz çıkarmak: İşi düzelteyim, bir iyilik yapayım derken büsbütün bozmak ve büyük bir zarar vermek ![]() Katı yürekli: Acımasız, merhametsiz, acı veren şeylere aldırmayan ![]() ![]() Kayıtsız kalmak: Umursamamak, önem vermemek, ilgi göstermemek ![]() Kazan kaldırmak: Yönetime karşı topluca karşı gelmek, baş kaldırmak ![]() ![]() Kazık yutmuş gibi: Dimdik (duran, oturan, yürüyen) ![]() Kazın ayağı öyle değil: "Durum, mesele senin sandığın gibi değil" anlamında kullanılır ![]() Keçileri kaçırmak: Düşünme yeteneğini kaybetmek, aklını oynatmak, delirmek, bunalım içinde olmak,"Doktor, keçileri kaçırmış diyorlar!" Kedi ciğere bakar gibi (bakmak): İmrenerek, iştahla, ele geçirme isteği ile bakmak ![]() Kedi gibi dört ayak üstüne düşmek: En zor, en tehlikeli durumdan zarar görmeden kurtulmak ![]() Kedi olalı bir fare tuttu: İlk defa, neden sonra kendisinden beklenen bir iş yapabildi ![]() ![]() Kefeni yırtmak: Ağır bir hasta ölüm tehlikesini atlamak ![]() ![]() Kel başa şimşir tarak: Pek çok ihtiyaç giderilmeyi beklerken gereksiz özenti ve gösterişi belirtmek için kullanılır ![]() Keli görünmek: Bir kabahati, kusuru ortaya çıkmak ![]() Kel kâhya: Bilgisi olsun olmasın her işe karışan, burnunu sokan ![]() Kelle götürür gibi: Gerekli olmayan bir acelecilikle, bir şey ulaştıracakmış gibi çok hızlı koşarak ![]() Kelleyi koltuğuna almak: Ölümü göze alarak bir işe kalkışmak ![]() ![]() Kemerleri sıkmak: Tutumlu davranmak, açlığa ve susuzluğa katlanmak ![]() ![]() Kem küm etmek: Anlatmak istediğini açık seçik ifade edememek, bir soru karşısında bocalayıp cevap bulamayarak anlamsız sözler söylemek ![]() Kendi hâlinde: Sessiz, hiçbir şeye karışmayan, karışmak istemeyen, sakin (kimse) ![]() ![]() Kendi göbeğini kendi kesmek: İstediği yardım gelmeyince kendi işini kendi yapmak durumunda kalmak ![]() ![]() Kendi kendine gelin güvey olmak: Başkalarının ne diyeceğini hesaba katmadan, bir işi sadece kendi başına tasarlayıp olmuş sayarak sevinmek ![]() ![]() Kendi kendini yemek: İstediği iş olmadı diye gizli gizli üzülmek, kaygı duymak ![]() ![]() Kendinden geçmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendinden pay (paha) biçmek: Bir durumu kendi durumu ile ölçüştürmek ![]() Kendine gelmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendine yedirememek: Yapılan bir işi onur kırıcı görüp, kişiliğine dokunmuş sayarak tepki göstermek; kendisinin başkasına yapması söz konusu olan işi, kişiliği için uygun görmeyip yapmamak ![]() Kendine yontmak: Ortaya çıkan fırsattan yararlanıp başkalarını düşünmeyerek hep kendi çıkarını sağlayacak yönde hareket etmek ![]() Kendini ağır satmak: Kendisinden yapılması istenen işi, birçok ricadan, birçok ısrardan sonra yapmayı kabul etmek ![]() Kendini alamamak: İstemeyerek bir işi yapmak durumunda kalmak, yapmamayı edememek, kendini tutamayıp yapmak ![]() Kendini ateşe atmak: Bilerek zor ve tehlikeli bir işe girişmek ![]() Kendini bulmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendini dev aynasında görmek: Kendisini olduğundan büyük bir adam sanmak; üstün, yetenekli, güçlü görmek ![]() ![]() ![]() Kendini dinlemek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendini göstermek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendini kaptırmak: Bir şeyin etkisinden kendini kurtaramamak ![]() ![]() Kendini kaybetmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendini toplamak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kendini tutamamak: Bir durum karşısında sessiz ve heyecana kapılmadan durmayı başaramamak, kendine hâkim olamamak ![]() ![]() Kendini vermek: Bir şeye bütün varlığıyla bağlanmak, başka şeylerle ilgisini kesip yalnızca onunla ilgilenmek, bir şeyi tüm gücüyle yapmaya çalışmak ![]() ![]() Kendi payıma: "Bana gelince, bana kalırsa, fikrime göre, bana sorarsanız" anlamlarında kullanılır ![]() Kendi yağıyla kavrulmak: Elindekiyle yetinmeye, kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalışmak; ihtiyaçlarını kendi karşılayarak kimseden yardım istememek ![]() ![]() ![]() ![]() Kene gibi yapışmak: Yakasını bir türlü bırakmamak; istenmediği hâlde, çıkar sağladığı için birinin peşini bırakmamak ![]() ![]() Kesenin ağzını açmak: Bol para harcamaya başlamak ![]() ![]() Keyfinin kâhyası (olmamak): Birisine karışmaya hakkı olmamak, istediği gibi yaşamasına engel olmamak ![]() Keyif çatmak: Neşeli olmak, hoş ve eğlenceli zaman geçirmek ![]() ![]() Keyif ehli: Rahatına düşkün kimse, zevkinden bol bol yararlanan ![]() ![]() Kılı kırk yarmak: Titizlenmek, çok dikkat ederek en ince ayrıntılarına kadar incelemek, önemle üstünde durmak ![]() ![]() Kılına dokunmamak: Bir kimseye, zarar verebilecek en ufak davranıştan bile kaçınmak ![]() Kılını bile kıpırdatmamak (veya oynatmamak): Bir durum karşısında en küçük bir tepki bile göstermemek, ilgisiz kalmak, harekete geçmemek ![]() ![]() Kıl payı (kalmak): Çok az, az bir fark (kalmak) ![]() ![]() Kıran girmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kırık dökük: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kırıp geçirmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kırk dereden su getirmek: Birini kandırmak için çok dolambaçlı gerekçeler ileri sürmek, ikna edebilmek için çok uğraşmak ![]() ![]() Kırklara kırışmak: Bir kimse artık ortalıkta görünmez olmak ![]() Kırk tarakta bezi bulunmak: Birbirinden farklı birçok işle uğraşmak, birçok ilişkisi bulunmak, gizli ilişkileri olmak ![]() ![]() Kısmeti açılmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kısmetini (nimetini) ayağıyla tepmek: Kavuşacağı iyi bir durumu, kıymetini bilmeyerek reddetmek; istememek, değerlendirememek ![]() Kıssadan hisse almak: Bir olaydan, anlatılan bir hikâyeden ders almak ![]() Kıt kanaat (geçinmek): Yoksulluk içinde, zar zor ve güçlükle (geçinmek) ![]() ![]() Kıvamına gelmek (bulmak): En uygun zamanında olmak, gerekli ve istenilen şartlar yerine gelmek, istenilen duruma gelmek ![]() Kıyamet kopmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kızarıp bozarmak: Utanarak renkten renge girmek, kimi duyguların etkisiyle yüzünün rengi değişmek ![]() ![]() Kızıl (kızılca) kıyamet kopmak: Bir meselede büyük, aşırı, gürültülü bir kavgaya yol açmak; yüksek sesli tartışma başlatmak ![]() ![]() Kilit noktası: Bütün işlerin çözümlenmesi ona bağlı olan önemli unsur, üzerinde durulması gereken en önemli nokta, makam veya yer ![]() Kimseye eyvallah etmemek: Kimseden yardım ve iyilik beklememek, kimsenin minneti altına girmemek ![]() ![]() Kim vurduya gitmek: Bir kargaşa anında ve kalabalık arasında kimin tarafından vurulduğu veya dövüldüğü belli olmamak ![]() Kirişi kırmak: Kaçıp gitmek, bulunduğu yerden gizlice ve çabucak ayrılmak ![]() ![]() Kirli çamaşırlarını ortaya dökmek: Ayıp, suç ve kusurlarını, gizli kalmış yolsuzluklarını açığa çıkarmak; açıklamak, söylemek ![]() ![]() Kitaba el basmak: Elini kutsal kitap olan Kur`ân-ı Kerim üzerine koyarak yemin etmek ![]() Kitabına uydurmak: Kanunî olmayan bir işi kimi boşluklardan yararlanarak kanunî imiş gibi göstermek ![]() ![]() Kof çıkmak: İşe yaramadığı, sanıldığı gibi olmadığı, boş ve değersiz bir kişi olduğu anlaşılmak ![]() Kokusu çıkmak: Gizli yapılmış bir iş, daha sonra herkes tarafından bilinir olmaya başlamak ![]() ![]() Kolaçan etmek: Çevresini ya da kendisinden istenilen yeri dolaşıp ne var ne yok diye bakmak, olup biteni anlamak amacıyla dolaşmak ![]() ![]() Kol kanat olmak: Yardım etmek, gözetmek, bir kimseyi koruyuculuğu altına almak ![]() Koltukları kabarmak: Kendisine ya da yakınlarına yapılan övgüden ötürü kıvanç duyup büyüklenmek, böbürlenmek ![]() ![]() Kolu kanadı kırılmak: Çaresiz duruma düşmek, bir şey yapamaz hâle gelmek ![]() ![]() Korktuğu başına gelmek: Endişe duyduğu, kaygılandığı, olmasını istemediği şeyle karşı karşıya gelmek ![]() Koyun kaval dinler gibi: Düşünmeden, hiçbir şeyi anlamadan, ne denildiğini kavramadan dinlemek ![]() ![]() Kozunu paylaşmak: Aradaki anlaşmazlığı zora başvurarak, üstün olan güce dayandırarak çözümlemek, sona erdirmek ![]() ![]() Kök salmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kök söktürmek: Uğraştırmak, güçlük çıkarmak, engel olmak ![]() ![]() Köküne kibrit suyu dökmek: Bir daha belirmeyecek, ortaya çıkmayacak biçimde yok etmek, ortadan kaldırmak ![]() Köprüleri atmak: Girişilen, başlanılan bir işten vazgeçmeye ya da geri dönmeye imkânı kalmayacak şekilde kesin bir davranış göstermek; ilişkileri bir daha kurulamayacak biçimde bozmak ![]() Kör değneğini beller gibi: Bir değişiklik, yenilik düşünmeden, hep aynı biçimde davrananların durumunu anlatmak için kullanılır ![]() Kör dövüşü: Sonuç alınamayacak ve birbirini engelleyecek biçimde, bir birinden habersiz düzensiz ve uyumsuz çabalama ![]() Kör kadı: Sözünü esirgemeyen; doğru bildiğini hatır gönül dinlemeden her yerde, herkesin yüzüne karşı söyleyen ![]() Köstek olmak: Engel olmak ![]() ![]() Körü körüne: Düşünüp taşınmadan, nasıl sonuçlanacağını hesaplamadan, dikkat etmeden ![]() Köşe bucak: Göze çarpmayan, önemsiz yer ![]() Kötüye kullanmak: Suiistimal etmek, yetkisini yanlış bir yolda kullanmak, istenilmeyen yolda yararlanmak ![]() ![]() Kraldan çok kralcı olmak: Birinin davasını ondan daha çok savunur olmak ![]() Kucak açmak: İhtiyaç sahibi birine sığınacak yer vermek, onu korumak ![]() ![]() Kumkumav gibi: Yapayalnız, tek başına ![]() Kulağı delik: Olup bitenleri çabuk haber alan, hemen her şeyden haberi olan ![]() ![]() Kulağı kirişte (olmak): Söylenecek sözü, gelecek haberi dikkatlice (beklemek) ![]() ![]() Kulağına çalınmak: Bir söz, bir haber başkasına söylenirken kendisi de şöyle böyle duymak ![]() Kulağına kar suyu kaçmak: Rahatını bozan bir haber işitmek, sıkışık bir duruma düşmek ![]() Kulağına küpe olmak: Başına gelen bir işten, gördüğü olaydan ders alıp hiç unutmamak ![]() ![]() Kulağını açmak: Bütün dikkatini vererek dinlemek, söylenenlere dikkat etmek ![]() Kulağını bükmek: Dikkatli olması için uyarıda bulanmak ![]() Kulağını çekmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kulak asmamak: Aldırıp önemsememek, dinlememek ![]() ![]() Kulak dolgunluğu: Duya duya elde edinilen yarı buçuk bilgi ![]() Kulak kabartmak: Çaktırmadan, belli etmemeye çalışarak dinlemek ![]() ![]() Kulak kesilmek: Çok iyi, bütün dikkatini vererek dinlemek; dikkatini toplayarak duymaya çalışmak ![]() ![]() Kulaklarını çınlatmak: Birini iyi duygularla anmak ![]() Kul hakkı: İslâm dinine göre, insanların birbirleri üzerindeki hakları ![]() ![]() Kul köle (veya kurban) olmak: Tam bir doğruluk içinde gönülden bağlanmak, bağlılığın gerektirdiği fedakârlığı yapmaya hazır olmak ![]() Kulp takmak: Bir kusur, bir bahane bulmak ![]() Kumpas kurmak: Birini aldatmak için tuzak kurmak, gizli bir iş düzenlemek ![]() Kundak sokmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kurban olayım: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kurşuna dizmek: Ölüm cezasını askerî bir birliğin attığı kurşunlarla yerine getirmek, sıkılan kurşunlarla öldürmek ![]() Kurtlarını dökmek: Öteden beri yapmak istediği şeyi bol bol yapıp hevesini almak ![]() Kurt masalı okumak: İnandırıcı, gereksiz, asılsız sözler (söylemek) ![]() Kuru iftira: Hiçbir kanıtı olmayan suçlama ![]() Kuru kalabalık: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kuru kuruya: Boşuna, boş yere ![]() Kuru sıkı: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kuş beyinli: Akılsız, aptal, ahmak ![]() Kuş kadar canı olmak: Küçük, cılız, zayıf, çelimsiz bir vücuda sahip olmak ![]() Kuş sütüyle beslemek: En pahalı, değerli az bulunur besinlerle yiyip içirmek ![]() Kuş uçmaz, kervan geçmez: Çok ıssız, sapa, kır, insanın uğramadığı yer ![]() ![]() Kuş uçurmamak: Hiç kimsenin geçmesine, kaçmasına izin vermemek; imkân tanımamak, bunun için çok dikkatli davranmak ![]() Kuvvetten düşmek (kesilmek): Gücü iyice azalmak ![]() Kuyruğuna basmak: Birini tahrik etmek, incitip saldırmasına yol açmak ![]() Kuyruklu yalan: İnsanın kanması için süslenmiş büyük yalan ![]() Kuyruk sallamak: Yaltaklanmak, birisine yaranmak için yapmacık davranışlarda bulunup şirin görünmeye çalışmak ![]() ![]() Kuyusunu kazmak: Birinin kötü duruma düşmesi, felâkete uğraması, zarar görmesini sağlamak için zemin hazırlamak, tuzak kurmak ![]() ![]() Küçük dilini yutmak: Çok şaşmak, hayrete düşmek, donakalmak, hiçbir şey söyleyemez hâle gelmek ![]() Küçük düşürmek: Onurunu kırmak, birilerinin yanında itibarını sarsmak ve değerini düşürmek ![]() ![]() Küçük görmek: Önemsememek, değer vermemek ![]() Külâhıma anlat: "Söylediklerin hiç de inandırıcı değil, sana inanmıyorum" anlamında kullanılır ![]() Külâhını ters giydirmek: Çok kurnaz olmak; oyuna getirmek, kendisine iyi davranmayanları bir hile ile yaptıklarına pişman etmek ![]() Külâhları değişmek: "Araları bozulmak, bozuşmak" anlamında tehdit olarak kullanılır ![]() Kül kedisi: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kül kesilmek: Heyecan ve korkudan yüzünün rengi atmak, solmak ![]() ![]() Kül olmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Külünü (göğe) savurmak: Bir şeyi tamamiyle bitirip yok etmek, harcayıp tüketmek, telef edip bir şey bırakmamak ![]() Kül yutmamak: Oyuna gelmemek, tuzağa düşmemek, kurnazca yapılan bir hileye aldanmamak ![]() ![]() Künyesi bozuk: Eskiden kötü durumları görülmüş olan, kötü işlere girmiş bulunan ![]() Küplere binmek: Haddinden fazla öfkelenme, kızmak, sağa sola ateş saçmak ![]() ![]() Küpünü doldurmak: Eline geçen fırsatları değerlendirerek çok para biriktirmek ![]() ![]() Kürek kadar (pabuç kadar) dili olmak: Hemen her söze cevap yetiştirmek, büyüklerine karşı saygısızca karşılıklar verir olmak ![]() |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|