Onu Anlayabilmek...

Eski 02-14-2011   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Onu Anlayabilmek...





- Âyinedir bu âlem, Herşey HAK ile kâim,
Mir’ât-ı Muhammed’den Allah görünür dâim! (Sh-218 Mir’at=ayna)

-Anınla ülfet eden, bir nefes
Haşre değin, sohbetin eyler heves” (Azeri Çelebi-1585)

-O dem ki, fâni dünyadan Muhammed Mustafâ gitti
Sevindi âhiret amma, bu âlemden safâ gitti (Aziz Mahmud-i Hudai)

-Mi’racda Cebrâil’e kaç yaşındasın, demişti bakınız (Rbeyan cilt 3-544)

HİLKAT-İ NEBİ

Mevlid kitabında Süleyman Çelebi hazretleri şöyle izah ediyor :

Hak taâlâ çün yarattı Âdemi - Kıldı Âdemle müzeyyen alemi

Mustafa Nurunu alnına kodu - Bil Habibim Nurudur bu Nur dedi

Sonra Havvâ alnına nakletti NUR - Anın alnında tecelli kıldı NUR

Şiit doğdu ona nakletti bil - Durdu onda dahi nice ay-u yıl

Erdi İbrâhim-u İsmâile hem - Söz uzânur, ger kalanın der isem

İşbu resm ile müselsel muttasıl - Ta olunca MUSTAFÂ’ya müntakil

Geldi çün ol rahmeten lil-âlemin - Vardı NUR onda karâr etti hemin


YÜZÜNDEKİ NURU GÖRÜNCE

Resulüllah’ın mübarek babası, Hz Abdullah’ıın yüzündeki O NUR’u
görünce Beni ESED KABİLESİNİN GÜZELİ, “yüz deve vereyim, benimle
nikahlan” demişti

-HZ ABDULLAH’IN CEVÂBI DÜNYALARA İBRET OLACAK TARZDA İDİ :

EMMEL HARÂMU FEL MEMÂTU DUNEHU
VEL-HILLU LE AHELLU FESTEBİNUHU,

YAHMİL-KERİMU IRZEHU VE DİNEHU
FE KEYFE BİL-EMRİL-LEZİ TEBĞINUHU

(Hakikatta Haram, Ölümden beterdir Helâl ise çok hayırlıdır, bunu iyi bil
Kerim kişi namusunu ve Dinini korur, Nasıl olur ulu orta bana böyle şeyler
söylersin)

-Medine’den Zühreoğulları kızı Hz Amine ile evlendikten sonra, Beni ESED
güzeli, o NUR’u takibe başladı

Sonra Abdullah’ın yüzündeki Nur’un, kendisinden Hz ÂMİNE’ye geçtiğini
anlayınca bir gün Abdullah’a : Şimdi artık sana olan “yüz deve teklifimi”
geri aldım, demişti

ABDULLAH EVLENDİKTEN SONRA İSE

-Ama ne hikmettir ki Abdullah; iki aylık evli iken ticaret kervanı ile gittiği
ŞAM’dan dönerken yolda Medine-i münevvere’de dayıları Necran-
oğullarının evinde vefat etti

RÜ’YÂ GÖRMÜŞTÜ

-Hz Âmine’nin, bu ölüm sonrasında ilk yalnız kaldığı o acı gecesinde,
rü’yada bir zât gelip :

-Ey Âmine! Bilesin ki âlemlerin efendisine hâmilesin ama, bu sırrı
kimseye açma demişti

TEKRAR RÜ’YA GÖRDÜ

-Resulüllah anne karnında 6 aylık iken yine rü’ya ve o esrarlı ZAT,
tebessüm ile âlemlerin hayırlısına hâmilesin Adını “MUHAMMED” koy,
hâlini kimseye açma dedi



VELÂDET-İ NEBİ, (20 Nisan 571 Ptesi )

ÂEMİNE HÂTUN Muhammed ânesi - Ol Sedef’den doğdu ol, DÜR’DÂNESİ

Çünkü Abdullahdan oldu hâmile - Vakt erişti, hafte vu eyyâmile

Hem Muhammed gelmesi oldu yakın- Çok alâmetler belurdî gelmeden

Ol Rebîul Evvel âyın nîcesi - On ikinci gîce isneyn gecesi

Ol gece kim doğdu ol hayrul-beşer ânnesi - Ondâ neler gördü neler?

Dedi gördüm ol Habîbin annesi- Bir acep Nur, kim güneş pervânesi

Berk urub çıktı evimden nagehan - Göklere dek NUR ile doldu Cihan

Gökler açıldı ve fetholdu zulem - Üç melek gördüm, elinde ÜÇ ALEM

Biri maşrık, biri mağrıbde anın - Biri dâmında dikildi ka’benin

Bildim anlardan ki ol, halkın Beg’i - Ki, yakın oldu cihâna gelmeyi

İndiler gökten melekler sâf saf - Ka’be gibi kıldılar beytim tavâf

Geldi huriler bölük bölük buğur - Yüzleri nurundan evim doldu NUR

Hem hevâ üzre döşendi bir döşek - Adı sündüs Döşeyen ânı melek

Çün göründü bana bu işler ayan - Hayret içre kalmış idim ben hemân

Yârılup dıvar çıktı evimden nâgehan - Üç bile HURİ bana oldu ayân

Bazılar derler ki ol üç dilberin - Asiyeydi biri ol Mehpeygerin


Biri Meryem Hâtun idi âşikâr - Birisi hem Hurilerden bir Nigâr

Geldiler Lütfile ol üç mehcebin - Verdiler bana SELAM ol dem hemin

Çevre yanıma gelip oturdular – Mustafâ’yı birbirine muştular

Dediler oğlun gibi bir oğul -Yâradılâlı CİHAN, gelmiş değil,

Bu senin oğlun gibi kadri cemil - Bir anâya vermemiştir OL Celil

Ulu DEVLET buldun ey Dildâr, sen - Dooğıserdir, senden ol hulk-i hasen

Bu gelen ilm-i LEDÜN sultânıdır - Bu gelen TEVHİD-U İRFÂN kânıdır

Bu gelen aşkına devreyler felek - Yüzüne müştâkdır, insu MELEK

RAHMETEN LİL-ÂLEMİN’dir MUSTAFA - Hem şefiul-Müznibin’dir Mustafâ

Vasfını bu resme tertib ettiler - Ol mübârek NUR’u terğıb ettiler

ÂMİNE eder, çün vakit oldu tamam - Kim vücuda gele ol hayrul-enâm

Susadım gâyet harâretten kati - Sundular bir câm dolusu şerbeti

İçtim ânı oldu cismim NURA GARK - Edemezdim kendimi NUR’dan fark

Geldi bir AKKUŞ kanâdıyla revam - Arkamı sığâdı kuvvetle hemân

Doğdu ol sâatte ol SULTÂN-I DİN - Nura ğark oldu semâvat-u zemin





DOĞDUĞU GECE :

İ R Â N D A

İranlıların kadısı rüya gördü Bir sürü azgın deve bir alay cins arap atıyla
DİCLE suyunu geçip İRAN illerine dalmıştı

KİSRÂ, devlet erkanını toplamış bu rüyayı istişare etmek istemişti

Bu defa Farslılların din lideri de bir rüya gördüğünü ve develer ve atların
sürüler hâlinde İran ülkesinde yürüdüğünü söyledi

Sonra bu durumu yorumlaması için ŞAM’da bulunan yüz yaşındaki yaşlı
(yatalak) Rahibe gidip sormaya karar verilir ve Rahip şöyle der :

-Kader hükmünü icra eder, eğer Arapların ihyasını Allah dilemiş ise onun
önüne kimse geçemez Ve bunları söylerken ruhunu teslim etmiştir
(Sh 215)




O GECE HÂDİSELER (Hz Amine M NecBursalı kitabından)

1-İranda kisrânın sarayında 12 sütun birden gürültü ile yıkıldı

2-Ateşe tapanların bin yıldır yanan ocakları (deniz sanki üzerlerine
dökülmüş gibi) sönüverdi

3-Taberiye gölü akılları donduracak bir sarsıntı ile yerin dibine geçti

4-Semâve vâdisi sanki içinde yüzlerce okyanus varmış gibi kaynadı taştı
sular altında kaldı

5-Kâ’bede putlar secdeye kapandı (Sh-214)



MEVLİD KİTABI, YÂRADILMIŞ BAHRİNDE

Yâradılmış, Cümle oldu Şâduman,
Gam gidup âlem, yeniden buldu CAN

Cümle zerrât-ı cihân edip sedâ,
Çağrişuben dediler ki, MERHABÂ

Merhabâ ey âl-i Sultân merhaba,
Merhabâ ey kâni irfan merhabâ,

Merhabâ ey Rahmeten lil âlemin,
Hep Seninçün yaratıdı bu semâvatu zemin

Merhabâ ey kurretul ayni Halil,
Merhaba ey, sensin şefiul-müznibin



BÜLBÜLÜN SESLENMESİ

-Resulüllah Doğarken SEHER VAKİ bülbül eğilip :

-Sevin ey nazlı GÜLÜM sevin (misk kokular saçan) kâinatın gülü
Muhammed Mustafâ geliyor

-Gül gonca dudaklarını kıpırdatmış ve demiş ki :

-Ey Bağrı yanık bülbül Benim böyle açılıp saçılmam, kendiliğimden mi
sanırsın? Bunlar hep, onun aşkındandır

Benim özümdeki koku da, zâten onun ırmağından çağlamaktadır

O olmasaydı, ne sen böyle (aşk ile) gönülleri delerdin,

Ne de ben DİKENLİ DALLAR içinde (bu kadar saâdetle) etrafa kokular
saçardım

Evet, uyanık gönüller, gül ile bülbülün konuşmasını böyle dinliyorlardı





HER VARLIK SEVİNÇ NÂRALARI ATIYORDU

-Her varlık kendi lisanı ile sevinç ızhar edip, bayram yapmış, birbirine,
O’nu müjdelemişti

Öyle karanlık devirde dünyâya güneş gibi doğdu ki, öyle güneş ki, DİL ile
anlatılamaz Kelimelerin cılız kuvveti bu yükü taşıyamaz (Sh-189)

DOĞUNCA NE DİYORDU ?

Secdeye kapanmış da :

-Allahu ekber Allahu ekber

-Vel-hamdu lillâhi kesîra

-Ve sübhanel-lâhi bükreten ve Asîlâ)

-Ümmeti, ümmetî, ümmetî, diyordu

ANNELER SULTANI DİYOR Kİ

“Kulağım ağzına verdim dinledim,
-Söylediği sözü ol dem anladım :

-Derdi ki ey yüce mevlâ yüzüm tuttum sana,
Ya ilâhi ümmetim ver gil bana

SÜLEYMAN ÇELEBİ NE DİYOR :

Tıfl iken ol diler idi ümmetin,
Sen kocaldın terk edersin sünnetin




SÜT ANNE’YE VERİLMESİ

HALİME DER Kİ İŞE YARAMAZ, CANSIZ BİR MERKEBİMİZ VARDI
SÜTSÜZ, KAVRUK BİR DE, DİŞİ DEVEMİZ (Sh-227)

Varlıkların nuru evimize girince devenin memeleri süt pınarına döndü
Sağa sağa bitiremez olduk Kocamın gözleri hayretle açıldı ve dehşetler
içinde sordu :

-Ey Halime, dedi getirdiğin yetim ne uğurlu bir insanmış, içimize girer
girmez bereket yağmaya başladı


İKİ SENE SONRA

Ta iki sene sonra kainatın efendisi memeden kesildi Kesilişi de bir başka
harika idi Tekbîrler getirdi ve Allaha şükretti ve yürümeğe başladı

-Çocuklar hep oynar fakat o, onlara katılmaz kenarda dururdu Öyle tatlı
bir gülümsemesi vardı ki, insanın ciğerinin zarına işlerdi

-Kötü bir manzara seyredilecek olsa onu uyku tutar onları görmezdi



ANNESİNE GÖTÜRÜLMESİ

-Sütten kesilince HALİME ONU, annesine götürdü fakat tekrar geriye
gönderme kararı verildi

Mekke’ye gelirken :

Ah!! bir de gördü ki, başının üstünde bir BULUT gölge etmekte O, ne
tarafa yönelirse bulut da o tarafa hareket ediyordu

Bütün bunlara şâhid olan Hz Halime büsbütün ona bağlanmıştı


HÂRİKALAR HÂRİKALAR

-Hâdiseler durmuyordu Çocuklar oynayıp dururken gökler ülkesinden
deste deste nurlar inmekte, duyulmadık hâdiseler cereyan etmekte idi



İLK AMELİYAT MUCİZESİ

Hz Halime Anlatıyor :

5-6 yaşlarında iken (3-4 yaş diyenler de var) Oğlum koşarak geldi ve çığlık
atarak anne dedi yetiş yetiş
-Bir adam geldi aramızdan kardeşim Muhammed’i alıp kaptı bir tepe
üzerine çıkardı ve karnını yardı

-Ne dedin ne dedin?
-Gözlerimin gördüğünü söyledim

-HALİME İLE HARİS hemen dışarı fırladılar

- Yürekleri ağzına gelmişti… Koşarak o tarafa doğru gittiler ama, Kâinatın
efendisini gülümser bir halde buldular

-İkisi birden haykırdılar :
-Ey yavrucuğumuz, sana neler oldu böyle?

-Allahın, sevgili Resulü, tebessüm ederek diyordu ki:

-Beyaz elbiseli iki kişi gelip beni yere yatırdılar

-Karnımı yardılar, İçimde bilmediğim bir şey aradılar
-Ey iki gözümün nuru, sen hiçbir acı duymadın mı?

-HAYIR
-O adamlar, bir şey demediler mi ?
-Tek kelime konuşmadılar Sâdece beni saygı ile selamladılar ve gözden
kayboldular

-HARİS, çarpılmış gibi titriyordu

-HALİME ise, şok olmuştu Dedi ki :

-Ben bu çocuğun başına bir hâl gelmesinden korkuyorum Bu emâneti
annesine bir an önce teslim etmeliyim, diyordu

HARİS de : Teslim etsek mi? Diyordu

-Fakat, -Halime, ben onun yokluğuna nasıl dayanırım dedi

-Ama çaresiz Mekke’nin yolunu tutmuşlar Ve nihaye, bu sevgiliyi,
annesine teslim etmişlerdi Ama … Şimdi göz yaşları…


SÜT ANNE HALİME’NİN AYRILIK GÖZ YAŞLARI

HALİME, köye gidecek ama, gözleri Mekke’de kalmıştı Dönüp dönüp
geriye bakıyor sanki gözü ile onu tekrar köye götermek istiyordu O anda
hem ağlıyor, hem ağzından şu cümleler dökülüyordu :

Feda ey güzel GÜL, can-u ten sana,
Ezelden hasretim işte ben sana

Bütün alem BAKIR, sen bir kimyasın,
Ne laleler benzer, ne çemen sana

Parlıyor yüzünde güneşin Nuru,
Selamlar gönderir yasemin sana

Gözyaşı İNCİMİ, yoluna döktüm,
Sıdkıle aşıkım gönülden sana

Ne acı imiş, ki ayrılık demi,
Hep yaşlar doldurdu bu gözlerimi,

İşte gidiyorum, Ey masum çocuk,
Ölümden beterdir, bana yolculuk (Sh-238)



ANNELERİN SULTÂNI EBEDİ AYRILIRKEN

6 YAŞINDAKİ NUR TOPU YAVRRUSUNA ŞUNLARI SÖYLENİYORDU

-Şarktan garba, herkesin sevgilisi olacaksın Evladım!

-Her doğan ölür,

-Her yeni eskir,

-Her yaşlı göçer,

-Her gül solar,

-Her varlık fena bulur,

-Her nefes tükenir,

-Her ömür son noktaya gelir

-Ben de öleceğim, benim fani hayatım (hayat mumum) da

ECEL RÜZGARINA teslim olacak fakat, gam yemem

-Nur topu gibi temiz bir vekil bırakacağım aleme
-Öleceyim ama biliyorum ki adım, baki kalacaktır

-Tam o anda Cihânın Nuru ipekten nâzik, tatlı ellerini annesinin alnına
koydu
-Anneler Sultânı tatlı tatlı tebessüm ediyordu O gülüşüne, sevinmeli idi
belki ama :
Br de ne görsün! Bir anda, annesinin o TEMİZ RUHU, bedeninden ayrıldı
ve cennete uçuverdi (Sh-244)

Kendisi, Henüz doğmadan babasından ayrılmış idi

Bu defa 6 yaşına iken de Sultânlar Sultânı annesinden ayrılıyordu

Peygamberler peygamberinin 63 senelik dünya hayâtı işte böyle
başlamıştı

Dünyâdan hiçbir tad aldırmamıştı Her şeyini ebedi âleme saklatmıştı Hz
Mevlâ
Yüce Allah, Lütfu ile, keremi ile biz âciz kullarını da O yüce peygamberin
şefâatine nâil eylesin AMİN





__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Onu Anlayabilmek...

Eski 03-07-2011   #2
gülgüzeli
Varsayılan

Cevap : Onu Anlayabilmek...



Aminecmain İnşALLAH
Ne kadar güzel ve bi okadarda anlamlı bi paylaşımda bulunmuşsunuz emeğinize yüreğinize sağlık


İlk Müslümanların Çektikleri Eziyetler, Habeşistan'a Hicretleri ve Çember İçinde Kalmaları
Peygamber Efendimizi doğrulayıp İslâm dinini kabul eden ashab-ı kiramdan birçokları, bu uğurda pek çok eziyetler çekmiş, birçok maddî mahrumiyetlere katlanmış, dinleri uğrunda mallarını ve canlarını vermişlerdir
Peygamber Efendimiz dahi birçok eziyetlere uğramış, hiç bir peygamberin görmediği eza ve cefaya uğrayarak bunlara sabretmiş ve metanet göstermiştir

Şimdi bu ( ahir ) zamanda,herşey daha rahat daha kolay daha çok vsher anlam için geçerli tabii,,,,okumanın öğrenmenin maddi ve manevi anlamda herşey daha kolayken nefisler körelmiyo malesef yapılamıyoİşte sahabelerin hayatını da okuduğunuz zaman onlar ve efendimizin çektiklerini öğrenince insan kulluğundan ümmet'liğinden utanıyo

__________________
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.