Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
külliyatı, nur, risalei, üçüncü söz

Risale-İ Nur Külliyatı &Quot;Üçüncü Söz&Quot;

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Risale-İ Nur Külliyatı &Quot;Üçüncü Söz&Quot;



Risale-i nur külliyatı "Üçüncü söz"

Üçüncü Söz

İbadet, ne büyük bir ticaret ve saadet Fısk ve Sefahet, ne büyük bir hasaret ve helâket olduğunu anlamak istersen; şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle

Bir vakit iki asker, uzak bir şehire gitmek için emir alıyorlar Beraber giderler; tâ, yol ikileşir Bir adam orada bulunur, onlara der: «Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan, ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür Soldaki yol ise, menfaatı olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür Hem ikisi, kısa ve uzunlukta birdirler Yalnız bir fark var ki, intizâmsız, hükûmetsiz olan sol yolun yolcusu çantasız, silâhsız giderZahirî bir hiffet, yalancı bir rahatlık görür İntizam-ı askerî altındaki sağ yolun yolcusu ise, mugaddî hülâsardan dolu dört okkalık bir çanta ve her adüvvü alt ve mağlûb edecek iki kıyyelik bir mükemmel mîrî silâhı taşımaya mecburdur»

O iki asker, o muarrif adamın sözünü dinledikten sonra şu bahtiyar nefer, sağa gider Bir batman ağırlığı omuzuna ve beline yükler Fakat kalbi ve ruhu, binler batman minnetlerden ve korkulardan kurtulur Öteki bedbaht nefer ise, askerliği bırakır Nizâma tâbi olmak istemez, sola gider Cismi bir batman ağırlıktan kurtulur, fakat kalbi binler batman minnetler altında ve ruhu hadsiz korkular altında ezilir Hem herkese dilenci, hem her şeyden, her hâdiseden titrer bir Sûrette gider Tâ, mahall-i maksuda yetişir Orada, âsi ve kaçak cezasını görür

Askerlik nizâmını seven, çanta ve silâhını muhafaza eden ve

(Orjinal Sayfa:19)

sağa giden nefer ise, kimseden minnet almayarak, kimseden havf etmeyerek rahat-ı kalb ve vicdan ile gider Tâ o matlup şehire yetişir Orada, vazifesini güzelce yapan bir namuslu askere münasib bir mükâfat görür

İşte ey nefs-i serkeş! Bil ki: O iki yolcu, biri mutî-i kanun-i İlâhî, birisi de; âsi ve hevâya tâbi insanlardır O yol ise, hayat yoludur ki: Âlem-i Ervahtan gelip kabirden geçer; âhirete gider O çanta ve silâh ise, ibâdet ve takvâdır İbadetin çendan zâhirî bir ağırlığı var Fakat,

mânâsında öyle bir rahatlık ve hafiflik var ki, târif edilmez Çünki: Âbid, namazında der:

اَشْهَدُ اَنْ لآَ اِلَهَ اِلاَّ اللّهُ Yâni: "Hâlık ve Rezzak, ondan başka yoktur Zarar ve menfaat, onun elindedir O hem Hakîm'dir; abes iş yapmaz Hem Rahîm'dir; ihsanı, merhameti çoktur" diye itikat ettiğinden her şeyde bir hazine-i rahmet kapısını bulur Dua ile çalar Hem her şey'i kendi Rabbisinin emrine musahhar görür, Rabbisine iltica eder Tevekkül ile istinad edip her musibete karşı tahassun eder Îmanı, ona bir emniyet-i tâmme verir Evet her hakikî hasenat gibi cesaretin dahi menbaı, îmândır, ubûdiyettir Her seyyiât gibi cebânet dahi menbaı, dalâlettir Evet, tam münevverü'l kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimaldir ki, onu korkutmaz Belki; hârika bir Kudret-i Samedâniyeyi , lezzetli bir hayret ile seyredecek Fakat meşhur bir münevverü'l - akıl denilen kalbsiz bir fâsık feylesof ise; gökte bir kuyruklu yıldızı görse, yerde titrer "Acaba bu serseri yıldız Arzımıza çarpmasın mı?" der; evhama düşer (Bir vakit böyle bir yıldızdan Amerika titredi Çokları gece vakti hânelerini terkettiler)

Evet insan, nihayetsiz şeylere muhtaç olduğu halde; sermayesi hiç hükmünde Hem nihayetsiz musibetlere maruz olduğu halde; iktidarı, hiç hükmünde bir şey Âdeta sermaye ve iktidarının dairesi, eli nereye yetişirse o kadardır Fakat, emelleri, arzuları ve elemleri ve belâları ise; dairesi, gözü, hayali nereye yetişirse ve gidinceye kadar geniştir Bu derece âciz ve zaîf, fakir ve muhtaç olan ruh-i beşere ibâdet, tevekkül, tevhid , teslim; ne kadar azîm bir kâr, bir saadet, bir ni'met olduğunu, bütün bütün kör olmayan görür, derk eder Mâlûmdur ki: Zararsız yol, zararlı yola -velev on ihtimalden bir ihtimal ile olsa- tercih edilir Halbuki: mes'elemiz olan ubû-

(Orjinal Sayfa:20)

diyyet yolu, zararsız olmakla beraber ondan dokuz ihtimal ile bir saadet-i ebediye hazinesi vardır Fısk ve sefahet yolu ise: -hattâ fâsıkın itirafıyla dahi- menfaatsız olduğu halde, ondan dokuz ihtimal ile Şekavet-i ebediye helâketi bulunduğu; icmâ ve tevâtür derecesinde hadsiz Ehl-i ihtisas ve müşahedenin şehadetiyle sabittir Ve ehl-i zek ve keşfin ihbaratıyla muhakkaktırElhasıl: Âhiret gibi, dünya saadeti dahi, ibâdette ve Allah'a asker olmaktadır Öyle ise, biz daima: اَلْحَمْدُِللّهِ عَلَى الطَّاعَةِ وَالتَّوْفِيقِ demeliyiz Ve müslüman olduğumuza şükretmeliyiz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.