|
|
Konu Araçları |
balkanlardan, batı, çine, jeopolitik, konumukitap, türkiyenin, yeni, özeti |
Balkanlardan Batı Çine Türkiyenin Yeni Jeopolitik Konumu-Kitap Özeti |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Balkanlardan Batı Çine Türkiyenin Yeni Jeopolitik Konumu-Kitap ÖzetiBalkanlardan Batı Çine Türkiyenin Yeni Jeopolitik Konumu kitap özeti Son üç yılda Türkiye sınırlarındaki dünya, köklü bir şekilde değişmiştir Kuzeyde eski ve yeni ülkeler komünizmden pazar ekonomisine geçmeye çalışmaktadır Güneyde, Orta Doğu, artık soğuk savaş husumetlerine sahne olmasa da, halen kökten dinci, otoriter ve militarist rejimlerden oluşan bir karışım olmaya devam etmektedir Doğuda Sovyetler Birliğinin enkazından doğan ve yirmi birinci yüzyıla girerken her biri kendi yolunu çizmeye çalışan yeni ülkeler bulunmaktadır Tüm bunların ortasında ise bu değişimlerle baş etmeye çalışan “Türkiye” Bu kitabı oluşturan beş makale, son yıllarda yaşanan gelişmelerin, Türkiye üzerindeki etkileri ve Türkiyenin yeni oluşan dünya içindeki rolünü açıklamaktadır Kitap beş ana bölümden oluşmaktadır Kitabın birinci bölümünde “Türkiye; 21 nci Yüzyıla Doğru” başlığı altında Türkiyedeki sosyo-ekonomik ve siyasal eğilimler incelenmektedir Türkiyenin iç politikasında, çok partili demokrasi uygulanmaktadır Sürekli bölünerek çoğalan ve değişerek sayıları artan parti bolluğu ile koltuğa bağlılığı, partisine bağlılığından daha güçlü olan çok sayıda siyasi lider tipi mevcuttur Türkiye, dış politikada önemli fırsat ve risklerle karşı karşıyadır Özellikle, Orta Asya Cumhuriyetleri için ideal bir kalkınma modeli ve kuvvetli bir çekim alanı oluşturmaktadır Ekonomik gücün artırılması için özelleştirme, Türk Lirasının konvertible olması ve açıklık gibi bir dizi önlem alınmıştır Dış politikada ve güvenlik konularında ise sorunlar devam etmektedir Kıbrıs sorununda Türkiye de Yunanistan da taviz verecek ölçüde konuya yaklaşmamaktadır Nüfusun 2025 yılı itibariyle 92 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir Bu hızlı artışın getirdiği sorunları karşılayabilmek için ekonomik büyüme oranının pozitif yönde sağlanması gerekmektedir Kitabın ikinci bölümünde “Türkiyenin Yeni Doğu Politikası” üzerinde durulmaktadır Türkiyenin sınırlarını saran ülkelerle sorunları ve bu sorunların Türkiye için sonuçları değerlendirilmektedir Türkiye-Suriye ilişkileri Hatay ili üzerindeki uyuşmazlıktan dolayı uzun zamandır bozuktur Su sorunu konunun diğer bir boyutunu oluşturmaktadır Ayrıca, Suriye, Türkiyeye baskı aracı olarak PKK desteğini periyodik biçimde kullanmış, bu destek siyasal ortamla birlikte sürüp gitmiştir Burada üzerinde durulan konu; Türkiye-Suriye ilişkilerinde Kürt sorunu, kötü ilişkilerin nedeni değil, belirtisidir Türkiyenin Kuzey Iraktaki Türkmen halklarına ilişkin kaygıları bulunmaktadır Yine, Kürt konusu bu ülke ile yoğun sürtüşmeler yaratabilmektedir Irakın bölünme potansiyeli Türkiyeyi endişelendirmektedir İranın İslam Devrimini ihraç etme çabaları iki ülke arasında sorun teşkil etmektedir Orta Asyada etkili olma konusunda da İran ile rekabet yaşanmaktadır Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Türkiyenin doğusunda dolaysız ilişki kurabildiği üç yeni cumhuriyet olarak sahneye çıkmıştır Jeopolitik açıdan kritik bir noktada olan Türkiye, bulunduğu konumda partileri düzenli olarak seçim yoluyla iktidardan indirebilen ve yeni galip partileri yumuşak bir şekilde iktidara getirebilen tek Müslüman ülkedir Kitabın üçüncü bölümünde “Köprü Mü, Engel Mi ? Soğuk Savaşın Ardından Türkiye ve Batı” başlığı altında Türkiyenin Batı ile ilişkileri genel olarak incelenmektedir Türkiye Asya ile Avrupayı birbirine bağlamaktadır Kültürel açıdan hem Doğu, hem de Batı etkilerinin bir ürünüdür Geniş sahalara sahip Osmanlı İmparatorluğunun mirası olan Türkiye Cumhuriyetinin Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu ile geçmişten bağları bulunmaktadır Türkiye Orta Doğudaki güvenlik sorunları açısından Avrupa dışındaki karmaşa ve askeri tehditlerin önündeki bir engel olmaktadır Basra Körfezindeki gelişmelerin Türkiyenin çıkarları ve jeopolitik yönelimleri açısından uzun vadeli sonuçları pek net değildir Siyasal, ekonomik ve güvenlik nedenleriyle Avrupa bağlantısı Türkiyenin çıkarları açısından büyük önem taşımaktadır Özellikle ekonomik açıdan, Türkiye, bu bağlantıda Avrupa pazarlarına giriş garantisini hedeflemektedir Ayrıca, NATOya üyelik, Ankaraya uluslararası konularda aksi takdirde sahip olabileceğinden daha büyük söz hakkı sağlamaktadır Türkiyenin Körfez Savaşındaki rolü nedeniyle, Irakın konvansiyonel ve konvansiyonel olmayan bir tehdidine maruz kalabileceği değerlendirilmektedir Türkiyenin Avrupaya katılma çabaları başarısız oldukça ABD ile ilişkileri daha büyük önem kazanacaktır ABD-Türkiye ilişkilerinde siyasal ve ekonomik bağların güçlendirildiği daha olgun bir ilişki beklenmektedir Ayrıca ABDnin Türkiyeyi Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetlerine yönelik daha dolaysız yardım programları açısından üs olarak kullanması mümkündür Bu yeni yapılanma ile Türkiye muhtemelen Avrupanın dışında kalacaktır Yani Avrupanın güvenlik esaslarına dahil edilmemektedir Kitabın dördüncü bölümünde “Türkiye ; Yeniden Balkanlara mı ?” başlığı altında Balkanlardaki Türk ve Müslüman azınlıkların varlığı incelenmektedir Türklerin bağlarını kuvvetlendirerek, Balkanlara yerleşme ihtimali üzerinde durulmaktadır İkinci Dünya Savaşı sonrası Balkanlar, istikrarsızlığa itilmiştir Türkiyedeki kamuoyu, Bosnalı Müslümanların durumunu yakından takip etmiştir Batının konuya ciddi tepki göstermemesi Türkiyeyi olumsuz etkilemiştir Müslüman olan halkın tepkileri de Türkiyenin sorunun çözümüne katkıda bulunmasını sağlamıştır Sovyetler Birliğinin çökmesinden sonra Karadeniz bölge ülkeleri ekonomik olarak yakınlaşmışlar ve bu yakınlaşmalarda ilk ciddi adım Türkiyeden gelmiştir Projenin nihai hedefi Karadeniz Bölgesinin dünya ekonomisinin ayrılmaz bir parçası haline gelmesinin sağlanmasıdır Kitabın beşinci bölümünde “Sonuçlar; Dünyada Türkiyenin Artan Rolü” üzerinde durulmaktadır Tarihsel olarak Türkiyenin batı açısından önemi; üç kıtanın kesişim noktasında bulunması, Sovyetler Birliğinin güney komşusu olması ve İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazını kontrol etmesinden kaynaklanmaktadır Türkiyenin uygulayacağı politikalar pek çok konuda anahtar ve belirleyici olacaktır Yani bölgesel yapıda istikrarsızlığı ya da çözümü beraberinde getirebilecektir Batı ile temaslar artacaktır Kitabın ana fikri; Türkiyenin Soğuk Savaş Döneminden sonra yaşadığı iç ve dış değişimleri ortaya koymaktır Bu maksatla ele alınan faktörlerin ışığında kitapta ulaşılan sonuçlar yazarların görüşüne göre şöyledir 1 Türk dış politikası giderek artan bir şekilde Orta Asya, Balkanlar ve Orta Doğu üzerinde odaklanacaktır Türkiyenin Orta Asya cumhuriyetleri arasındaki rolü gerek Türkiye, gerekse Batı açısından kritik ve önemli olacaktır Yeni ülkeler hem bir kalkınma modeli olarak hem de maddi yardım sağlaması için Türkiyeye yöneleceklerdir Türkiye de yeni açılan bu piyasalardan yatırım ve ticaret açısından yararlanacak ve batı yatırımları için bir geçiş yolu teşkil edebilecektir Balkanlardaki yıkıcı milliyetçilik hareketlerinin ölmediği ve geçen yarım yüzyıl boyunca sadece uykuda beklediği görülmektedir Bir yazarın da belirttiği gibi şimdi Balkan tarihi “kaybedilen zamanı yeniden kazanmaktadır” Türkiye de dikkatini yeniden Balkanlara yöneltmekten kaçınamayacaktır Bosnanın yanı sıra Kosovadaki 2 milyon ve Makedonyadaki 500000 Müslümandan dolayı Türkiyenin Yugoslavyadaki çatışmaların içine çekilmesi mümkündür Türkiyenin yeni savunma politikasını büyük ölçüde Araplar veya İranın gelişmiş silahlar edinmesinden kaynaklanan tehdit karşısında kendisini koruma ihtiyacı yönlendirecektir Türkiye, Körfez Savaşı sırasında Müttefik Devletler Koalisyonu içindeki önemli rolünden dolayı Irakın nihai olarak yeniden canlanmasından endişe etmekte; Suriye ve İran ile PKKyı desteklemeleri nedeniyle çatışma riski bulunmakta ve Azerbaycandaki amaçları konusunda İran ile rekabet etmektedir Ayrıca su sorunu da Suriye ve Irak ile önemli bir çatışma konusu teşkil etmektedir Bu ihtilaflı konular sorun potansiyeli taşımasına rağmen Türkiye kendisini Batı nın bölgedeki politikalarının bir aracı gibi gösterecek ittifaklardan uzak durmak istemektedir 2 Yeni Avrupadan dışlanmaya devam etmesi halinde Türkiyenin Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerinin önemi artacaktır Ancak savunma ve dış yardım bütçelerindeki kesinti bu ülkedeki Amerikan kaynaklarını azaltacak ve dolayısıyla da ABDnin Türkiye ile ilgili stratejik çıkarlarının yeniden gözden geçirilmesi sürecini hızlandıracaktır Körfez Savaşı Amerikadaki bazı çevrelerin güçlü savunma ilişkilerine verdiği önemi artırmış olsa da, bu konuda bizzat Türkler kararsız bir durumdadır Sonraki hükümetler, ABD-Türkiye ilişkilerine Turgut Özal kadar ağırlık verme konusunda çekimser davranmaktadır Soğuk savaş sonrasında ABD ve Türkiye ilişkilerinin savunmaya ilişkin boyutlarının azalması ve ekonomik ve siyasal çıkarları kapsayan daha olgun bir niteliğe dönüşmesi ihtimali yüksektir 3 Türkiyenin en önemli iç sorunu Kürt milliyetçiliğinin artmasıdır Türkiye uzun bir süre boyunca bir Kürt sorununun var olduğunu yalanlamış; peş peşe gelen hükümetler Kürtlerin mevcudiyetini kabul etmeyi reddetmiş ve Türkiyede Kürtçe konuşulması katı bir şekilde yasaklanmıştır Türkiyenin Güneydoğusunda PKK ile yürütülen kanlı mücadele bu durumu değiştirmiş ve Türklerin Kürt sorununu açıkça ve ciddi bir şekilde tartışmalarına yol açmıştır Ancak, Körfez Savaşı ve Irakta özerk bir Kürt eyaletinin oluşturulması Türkiye deki Kürtlerin de taleplerini arttıracağı endişelerini doğurmuştur Bazı Türkler Saddamsız federe bir Irak yerine, Saddamın yeniden güç kazanarak güçlü bir üniter devlet kurmasını tercih etmektedir 4 Türkiyenin kökten dinci bir devlete dönüşmesi tehlikesi abartılmaktadır İslamın kültürel etkisi büyük olmakla birlikte Müslüman Türklerin dini bağlılığı büyük faklılıklar göstermektedir Bazıları son derece dine bağlıyken, bazıları da inançlarını tıpkı Amerikalıların Hıristiyanlığı yaşaması gibi yaşamaktadır Orta Asyadaki cumhuriyetlerle kurulan yeni bağlar ve Bosna konusunda batının sergilediği hareketsizlik Türkiye de İslama yönelen dikkatleri artırsa da, ülke laik bir devlet olarak kalacaktır Ancak Avrupa Topluluğu tarafından sürekli reddedilmek, Türkiyenin dış politikasını İslam ve Türk dünyasındaki yeni fırsatlara yöneltebilecektir Kitapta Türkiyenin son yıllarda yaşadığı iç ve dış değişimlerin yabancı gözüyle bir özeti yapılmıştır Yazarlar, Türkiye sahnesine, sempati içinde ve Türkiyenin bölgesel bir lider olacağına inanarak yaklaşmaktadırlar Bu ülkenin coğrafi konumundan kaynaklanan uzun vadeli öneminin göz ardı edilmemesi gerektiğini de vurgulamaktadırlar Sovyetler Birliğinin dağılması sonucunda Türkiyenin dünyadaki rolünün büyük ölçüde arttığını ve gelecek on yılda Türkiyenin etkilerinin Balkanlardan Çin Orta Asyasına yayılacağını iddia etmektedirler Batı ile daha fazla bütünleşilmesi Türkiyenin öncelikler listesinin en önünde yer almakla birlikte, yazarlar Türkiyenin Avrupa Birliğine kabul edileceğinden şüphe duymaktadırlar Ayrıca Varşova Paktının dağılması, Birleşmiş Milletlerin güçlenmesi ve Batı Avrupa Birliği gibi organizasyonların kurulması NATOnun inandırıcılığını bir ölçüde de olsa azaltmıştır NATO yıprandıkça Türkiyenin NATO ortaklarıyla bağları da zayıflamaktadır Bir zamanlar kontrol stratejisinin önemli bir unsurunu teşkil eden “Güney Cephesi” bugün belli boşluklar taşımaktadır Dış politika ve savunma politikasını değişen dünyaya göre yeniden ayarlamaya çalışan Türkiye, artık NATOya savunma ihtiyacından ziyade, Batı ile olan tek kurumsal bağı teşkil etmesi niteliğinden kaynaklanan psikolojik öneminden dolayı sıkıca tutunmaktadır Türk dış ve savunma politikasında görülen yeni dönem konusunda hızlı, etkin ve yararlı açıklamalar getiren bu makaleler büyük önem taşımaktadır |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|